Zübeyir Ocakbaşı…
Burası sekiz senedir açık, nefisin de ötesinde etleri olan inanılmaz bir yer ve ben burayı nerede öğrendim biliyor musunuz? Taaa Brezilya’daki turda…
Şimdiye kadar çok tur yaptım ama bu turdaki kadar kaynaştığım, içimin ısındığı, sürekli görüştüğüm bir grup olmamıştı (bir de Hindistan turundan Muge var). Bu grubun asil ruhlarından biri olan Demet’le İstanbul’da nerelerde yemeği seviyoruz sohbetinde Zübeyir’i öğrendim.
İstanbul’a dönünce ilk iş olmasa da kısa bir zaman sonra arkadaşlarla Zübeyir gitmek için program yaptık ve bunca yıl neler kaçırdığımızın farkına vardık.
Başlangıç olarak gavurdağı (domateslerin tazeliği, nar ekşesinin kıvamı harikaydı) ve tulum peyniri (lavaşların içinde dağıldı gitti) aldık. Masaya geldi ve bitti.
Arkasından ortaya çöp şiş, adana ve kaburga söyledik. Bu arada garsonumuz Mehmet Bey’le de çok tatlı bir sohbet ettik.
Ortaya hazırlanan tabak sadece seyirlik değil yemelik olduğu için direk etlere atladık. Çöp şiş lokum gibi yumuşacaktı, terbiyesi inanılmaz iyiydi. Adana desen tam bir efsaneydi ve buranın favorilerinden biriymiş. Bence de favoriliği hak ediyor.
Ve kapanışı da kaburgayla yaptık. Kaburgalar etli ve kurumadan pişmişti. Yağlarını kemire kemire yedim valla. Yanında da acısız şalgam bir çırpıda bitti.
Tabi Zübeyir’de olduğumu hemen Demet’e ve Brezilya grubuna bildirdim. Ve buraya tekrar gelmek için bir gece düzenledik. Nasip diyorum…
Demet ve Özden “Reiki 2. Seviye” eğitimine geldiklerinde daha detaylı konuşma fırsatımız oldu. ‘’Başlangıç olarak ne aldınız?” diye sordu ben de gavurdağı ve tulum peyniri deyince “neee” deyip “sıcak patlıcandan almadınız mı? Ciğerden almadInız mı?” diye sordukça benim yüzüm düştü. Meğerse onlar ‘’sen kafana göre takıl usta’’ derlermiş.
Neyse ki telafi gecesi olarak organizasyon var. Önden aldıklarımızı da kısaca size yazarım…
Sevis: 5
Lezzet:5
Ambians: 4.5
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
Not: internette araştırırsanız bir çok yorumla karşılaşacaksınız bir sağır sultan bir ben duymamaışım sanki:)))
Leave a Reply