BULAŞIK MAKİNASINDA HIZLI TURŞU YAPABİLECEĞİNİZİ BİLİYOR MUYDUNUZ?

11692624_748173225304879_9014922448775840667_n[1]

Evet kulağa çok ilginç geliyor ama hem çok pratik hem de çabucak yapabileceğiniz lezzetli turşunuzun tadını çıkarın.Çok basit bir tarifle bulaşık makinanızda hem de gerçek lezzetinde turşu yapabilirsiniz.
Malzemeler:
Lahana dışında herhangi bir malzeme (taze fasulye, kornişon, biber, havuç, vs..) çünkü lahana sülfür içerir ve bu nedenle aşırı gazlı bir sebzedir. Normal turşu yöntemleriyle yapılırken, bir yandan her gün kapağı açılır, gazı kaçırtılır ve suyu azar azar yenilenir, kısacası bu yöntemle olmaz.
800 ml.lik klasik boy kavanoza 1 çorba kaşığı kalın tuz ve 5 çorba kaşığı sirke. Bir büyük boy kavanoz için iki katı ölçü yapabilirsiniz.
Dilerseniz aralara sarımsak, maydanoz sapı veya kereviz sapı
Kavanozu doldurmak için su
Yapılışı:
Malzemelerinizi yıkayın. İster bütün, ister doğrayarak, ister tek çeşit, ister karışık olarak kavanozlara ağzına kadar doldurun.
Üzerine yavaşça tuzunu ve sirkesini ekleyin.
Ağızlarına temiz sıfır kapakları sıkıca kapatın ve hepsi bitene kadar işlemi tekrarlayın.
Boş bulaşık makinenizin içine kavanozları sıralayın (alt sepet-üst sepet farketmez)
Bulaşık makinenizi en uzun ve en sıcak programında çalıştırın.
Programın sonunda oldukları yerde soğutun ve çıkarın.
Aynı gün bir kavanozu denemek için açın ve tadın. Tadından büyük ihtimalle memnun kalacaksınız ama biraz daha çekse daha iyi olur diye düşünüyorsanız, birkaç gün sonra tüketebilirsiniz.
Bu yöntemle turşularınız hem pastörize olur hem de vakumlanarak konserve haline gelir. Yani uzun süre kapağını açmadan saklayabilirsiniz.

Mynet.com‘dan alıntıdır.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kıbrıs’ta Lezzetli Bir Lağos Yemenin Keyfi

Girne’de denize bakan odalarımıza yerleştik. Karnımız zil çaldığından hiç oyalanmadan arabaya atladık ve tavsiye üzerine ‘’Kemal’in Yerine’’ doğru yola çıktık. Kıbrıs “şööle sıcak, böyle sıcak” dedikleri için aldım bavula en ince şeyleri lâkin burada yağmur yağıyor, hava da serince. Yol boyunca balıkçıda dışarda oturmak istediğimden inşallah orada yağmur yoktur dileklerimle çevreyi inceliyorum.

Sarı otlar, araya serpiştirilmiş zeytin ağaçları, arkadaki heybetli görüntüsüyle Beşparmak Dağları hoşuma gidiyor. Yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra ‘’Kemal’in Yerine’’ varıyoruz. Neyse ki Yeni İskele-Boğaz dedikleri bu mevkide yağmur yok, hava da sıcak sadece biraz rüzgarlı o kadar.

Açık havada, tahta masa ve sıraların olduğu, çevrenin çiçeklerle bezendiği hoş bir mekân burası. Denize sıfır değilsiniz, ama hemen karşısında gözleriniz mavi çırpıntıyı görüyor.

anette 1173 anette 1154

Garson gelince siparişimizi veriyoruz ve hemen arkasından soğuklar pat pat önümüze diziliyor. Sirkesi-limonu tam kıvamında diri yeşil salata, taze ve lezzetli cacık ile humus, taze fakat biraz tuzlu tahini bayıla bayıla yemeğe başlıyoruz. Kızartıp getirilen köy ekmeğini de salatanın sosuna banmadan edemiyoruz.

036anette 1159

Arkasından ızgara ahtapot alıyoruz. Pişmesi, yumuşaklığı, tadı tuzu tam kıvamında geliyor. Onu da keyifle midemize indirdikten sonra sıra ana yemeğe, yani balığa geliyor.

038

Biraz bekledikten sonra kocaman ızgara lağosu ortaya koyuyorlar (yanında çıtır patatesle beraber servis ediliyor). Kuyruğu senin, yüzgeci benim, başı onun derken bir çırpıda bu lop lop eti bitiriveriyoruz. Bana göre biraz daha pişebilirdi onun dışında her şeyi iyiydi. Bu yemeğin üstüne Kıbrıs kahvesi Con’la yapılmış orta kahvelerimizi içerken çevrede oynayan yavru kediler bize de sırnaşıyor. Onlarla biraz oyalanıp karşıdaki ufak sahili ve arkasından küçük marinayı turlayıp otelimize geri dönüyoruz.

anette 1182 anette 1193

Yolunuz Kıbrıs’a düşerse bu lağos ziyafetini kaçırmayın derim.

Mekân: 4

Hizmet: 4

Lezzet: 4

Sağlıcakla…

Anette Inselberg

Marmara’nın Az Bilinen 7 Kıyı Kasabası

Marmara'nın Az Bilinen 7 Kıyı Kasabası

Nedense tatil deyince akıllara ilk olarak Ege ve Akdeniz düşüyor birden. Hoş, ülkemizin güney kesimlerindeki o şahane deniz ve tatil beldeleri, bize başka bir şans bırakmıyor. Fakat şöyle bir düşündüğümüzde, yedi bölgenin yedisi de, sonsuz huzuruyla bizleri kucaklamaya hazır kasabalara ev sahipliği yapıyor aslında. Tıpkı Marmara Bölgesi’nde olduğu gibi. Belki çok bilinmiyorlar ama bu bölgenin kıyı kasabaları, keşfedilmeyi bekleyen pek çok cevher barındırıyorlar içlerinde. İşte sizler için hazırladığımız Marmara’nın az bilinen 7 kıyı kasabası.

1 – Erdek

erdek sahili

Marmara Denizi‘nin en berrak hali ve incecik kumlu sahilleriyle Erdek, güneydeki tatil beldelerini aratmayacak güzelliklere sahip. Balıkesir‘in en güzel ilçelerinden biri olan Erdek, İstanbul‘a yakın olmasıyla da büyük bir avantaj sağlıyor biz tatil severlere. Mesela, şöyle hafta sonu şehirden kaçıp gitme isteği gelse, Erdek’in yanı başımızda olduğunu bilmek güzel bir his uyandırıyor doğrusu.

2 – Tirilye

tirilye sahili

İstanbul’a bir deniz otobüsü uzaklığında olan Tirilye, Bursa‘nın Mudanya ilçesine bağlı olan şahane bir kıyı kasabası. Balık lokantaları, tarihi dokusu, doğal güzellikleri ile kalabalık şehirlerin gürültüsünden soyutlanmış bir cennet misali. Günübirlik kaçamaklar için de oldukça uygun bir yer Tirilye.

3 – Erikli

erikli sahili

Şimdi size Erikli‘nin Trakya’nın Bodrum‘u olduğunu söylesek, abarttığımızı düşünecekseniz ama gerçekten de öyle. Çünkü Erikli, Türkiye’nin en geniş plajlarından birine ev sahipliği yapıyor. Saros Körfezi‘nin incilerinden biri olan Erikli, Edirne‘nin Keşan ilçesine bağlı bir kıyı kasabası.

4 – Kıyıköy

kıyıköy sahili

Aslında kıyısı Karadeniz sahillerinde bulunuyor ancak sınırları Marmara Bölgesi’nin içerisinde yer alıyor. Upuzun kumsallarıyla dikkat çeken Kıyıköy, Kırklareli‘nin yazın en çok tercih edilen kıyı kasabalarından biri. Kasabanın içinde yer alan küçük ve belli başlı pansiyonlar, konaklamak için oldukça uygun.

5 – Karasu

karasu sahili

Şehir karmaşasını sınırlarına dahil etmeyen şirin bir ilçe Karasu. Sakarya‘nın yegane incilerinden biri olan Karasu, geniş plajı, ince taneli kumu ve tertemiz deniziyle oldukça dikkat çekiyor. Tatilden beklentisi huzur olanlar ve doğa tutkunları için harika bir rota Karasu.

6 – Mürefte

murefte sahili

Şarabıyla ünlü olan şirin bir sahil kasabası Mürefte. Tekirdağ‘a 48 km mesafede yer alıyor. Mürefte ve çevresinde 30 civarında şarap tesisi bulunuyor. Bunlardan 5 tanesi ise oldukça büyük tesisler. Ayrıca ülkemizin en büyük şarap müzesine de ev sahipliği yapıyor Mürefte.

7 – Fıstıklı

fıstıklı sahili

Marmara Bölgesi’nin en temiz denizine sahip Fıstıklı. Aslında küçük bir köy yerleşimi olan Fıstıklı, gittikçe yenilenip gelişerek bir sahil kasabası görünümü aldı. Yalova‘nın Armutlu ilçesine bağlı olan Fıstıklı, sahip olduğu doğal güzellikleri ile keyifli ve huzur dolu bir tatilin gözde adreslerinden.

kaynak: nerede kal.com

Heyy Sivri Zekalar Bir Bakıta Kaç Kişi Var Bulun Bakalım…

11665613_941034175960063_1760645655287572106_n[1]

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

BANKAMATİKLERDE YENİ DOLANDIRICILIK!

11209629_922787357784624_7193409137148408589_n[1]

Bankamatik mağduru Pınar E. İstanbul’da başına gelenleri anlatıyor:
“Para çekmek icin gereken işlemleri sırasıyla yaptım, herşey normaldi. Para cekme islemini onayladim, paralar sayıldı, evet şimdi para verme gözünden çıkacak diye beklerken, para verme gözü açılmadı! Bekle bekle açılmıyor… Kart hala takılıyken bakiyemi kontrol edeyim dedim, çekmek istediğim miktar bakiyemden düşmüş,sanki çekmişim gibi! Ama para çıkmıyor! Kartı çıkardım, ekranda bankanın telefon numarası yazıyor. Hemen bankayı aradım. Durumu anlatınca, anahtar gibi sivri bir cisimle para verme gözündeki kapağı açmaya calışmamı söylediler. Son dönemlerde sık yapılan bir dolandırıcılıkmış bu; para verme gözünün ağzına metal bir kapak yapıştırıyorlar, biz dışarıdan bakınca bir gariplik fark etmiyoruz. Para çıkıyor, ama o sonradan takılan kapağın arkasında kaliyor. Biz atm’nin önünden ayrılınca da dolandirıcılar gelip o kapağı sökerek bizim paramızı alıyorlar. Biraz inatla uğraşınca kapağı söktüm, ekte fotoğrafları var. Bu olay 4.Levent’te Halkbank ve Denizbank ATM’lerinin ikisinde de oldu. Aman dikkatli olun…”

Bu bilginin daha fazla kişiye ulaşması için PAYLAŞALIM..

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

5 dakikalık sağlıklı çilekli dondurulmuş yoğurt tarifi

11666172_10155733135590557_450509774776727816_n[1]11709444_10155733135325557_1133231628263804884_n[1]

Malzemeler:

4 su bardağı dondurulmuş taze çilek
3 yemek kaşığı bal veya agave şurubu
½ fincan yoğurt (yağsız veya tam yağlı isteğe bağlı)
1 çorba kaşığı taze limon suyu

Tarif:

Donmuş çilek, agave veya bal karışımınıza, yoğurt ve limon suyunu ekleyin. Kremsi bir hal alana kadar blendırda karıştırın Bu yaklaşık yaklaşık 5 dakika sürecektir.

İşte servise hazır. 1 ay süreyle dondurucuda hava geçirmez bir kaba aktararak saklayabilirsiniz.

kaynak: facebook sayfası sağlıkla kal

Fatos Pabuccu Tuncay

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Evlilikte böyle bişey işte yavrum geçmiş konuları bayat yemek gibi ısıtıp getirirsen bir kaç ısıtmadan sonra tadı kaçar karın doyurmaz hale gelir.

5261[1]

Evlendiğimden beri annem evime ilk defa geliyordu. Daha önce eşya yerleştirmeye gelmişti ama bu başkaydı. Evimi güzelce temizleyip yemekleri yaptım. Öğleye 1 saat kalmıştı neredeyse gelir derken. Zil çaldı ve annem geldi.

Ev hediyesi diye birde hediye getirmişti. Paketi açınca şok geçirdim içinden kullanılmış sünger çıktı.

Sordum anneme senin yatak odandaki aynanın üzerinde duran sünger mı bu diye evet dedi. Evde temizlik bezleri vardı ama bunu da kullanırım dedim.
Annem bunu kullan diye getirdim ama temizlikte kullan diye değil dedi..
Yaa peki nasıl kullanacağım dedim geçmişe sünger çekmek için kullanacaksın dedi. anlamamıştım.

Anneannem ve dedem hep kavga ederlermiş anneanneme dedem geçmişe bir sünger çek dermiş ama anneannem bunu hiç yapamazmış. Dırdırları ile dedemi bıktırırmış.

Peki neden kadınlar geçmişe sünger çekiyor da erkekler çekmiyor dedim anneme annem çünkü erkekler unutkandırlar geçmişi hatırlamazlar kadınlar ise hassastır kendilerini üzen hiçbir şeyi unutmaz aklına geldikçe acı çeker ve etrafındakilere de acı çektirirler dedi.

Anneannem de hatasının farkında olduğu ama düzeltemediği için anneme nasihat amacıyla onun ilk evlendiği zaman ev ziyaretine bu hediye ile gitmiş.

Bize yaptığın taze kuru fasulye ve pilavını afiyetle yedik karnımız doydu dedi.
Ama bayat yemeği önümüze çıkarsan keyifle yiyemez tam doymadan kalkardık dedi.
Evlilikte böyle bişey işte yavrum geçmiş konuları bayat yemek gibi ısıtıp getirirsen bir kaç ısıtmadan sonra tadı kaçar karın doyurmaz hale gelir. Ama geçmişe sünger çekersen tadınız hiç kaçmaz .

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Çocukların boyunu uzatıyor!…

11251118_469629503203667_7703290957871733108_n[1]

Çocukların boyunu uzatıyor! Her anne baban çocuklarının uzun boylu olmasını istediğini ister. Bunu gerçekleştirmenin bir yolu da besinlerden geçiyor.

Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, her geçen gün sağlıklı beslenme bilincinin artması, insanların kendilerini daha fazla önemsemesi ve sağlıklarına dikkat etmeleri nedeni ile insan ömrünün arttığını belirterek, “İnsanların besine daha kolay ulaşabilmesi sağlıklı besin seçimi alternatiflerini arttırmış ve daha uzun boylu bir toplum meydana getirmiştir.

Daha uzun boylu olmak daha yüksek kas yapısına sahip olmak anlamına gelmekle birlikte bunun ergenlik döneminde en önemli destekleyicisi de spordur. Boyu uzatan besinlerin temeli kalsiyum minerali ve D vitaminine dayanmaktadır. Eğer ergenlik dönemindeki çocuklar bu vitamin ve minerali yeteri düzeyde alıyorlarsa mümkün olduğunca uzun boya sahip olacaklarını unutmamalıdır. Anne ve babalarında bu konuya özen göstermesi gereklidir.” diye konuştu.

ÇOCUKLARIN BOYLARININ DAHA UZUN OLMASI İÇİN

Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, çocukların boylarının uzun olması için şu önerilerde bulundu;

Süt ve ürünleri: Kalsiyum mineralinin temeli süt ve süt ürünleridir. Özellikle kemik ve diş gelişimi için gerekli olan kalsiyum ihtiyacının tamamını alabilmek için süt, yoğurt, ayran, peynir ve cacık gibi besinlerin ergenlik dönemindeki çocuklarınızın beslenme programında bulunması önemlidir. Gün içerisinde 2 su bardağı süt, 1 su bardağı yoğurdu kesinlikle çocuklarınıza tükettirin. Ayrıca bunlara ek olarak sabah kahvaltısında peynir çeşitlerinin bulunması, ana yemeklerle birlikte ayran tüketilmesi kalsiyum alımını destekler.

Susam: Kalsiyum içeriği en yüksek olan besinlerden biriside susamdır. Direk olarak tüketilmeyen susam genellikle simit, börek ve bazı poğaça çeşitlerine eklenip çocuklarınıza tükettirebilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise susam içeriğinde yüksek yağ bulunmasıdır. Bu yağ sürekli tüketilmesi koşulu ile çocuklarınızın kilo almasına da neden olabilir.

Çedar Peyniri: Tüm peynir çeşitleri içerisinde kalsiyum bulunmasına karşın çedar peynirini bu gruptan ayrı tutmak gereklidir. Çünkü 100 gr çedar peynirinde 720 mg kalsiyum bulunmaktadır. Çok fazla evlerimizde tercih edilen bir peynir çeşidi olmamasına karşın çocuklarınızın ergenlik döneminde mutfaklarımızda bu peynire yer ayrılmalıdır.

Kuruyemişler: Çocukların keyifle tükettikleri besinlerin başında gelen kuruyemişlerde kalsiyum içeriği yüksek olan besinlerdendir. Eğer çocuklarınız yeteri kadar süt ve ürünleri tüketmiyorlarsa bunlara destek olarak fındık, fıstık, badem veya ceviz gibi kuruyemişlerle destek yapılması önemlidir. Gün içerisinde ortalama 1 avuç dolusu kuruyemiş tüketilmesi daha uzun boylu bir gelecek için önemlidir.

Çocuklarda boy uzamasını sağlayan asıl etmen kalsiyum ve D vitamininin birlikte alınmasıdır. Bu iki besin öğesi boy uzamasında birlikte başrol oynamaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz zengin kalsiyum kaynaklarının yanına, D vitamini içeriği yüksek olan gıdaları tüketilmelidir. Balık yağı kalsiyum emilimini desteklerken, D vitamininden zenginleştirilmiş olan süt, peynir ve yumurta da tercih edilebilir. D vitamininin en zengin kaynağı güneş ışığıdır. Güneşten yeteri kadar yararlanamayan bireylerde istenilen düzeyde boy uzaması sağlanamaz. Ayrıca C vitamini içeriği yüksek olan besinlerde kalsiyum vücuttaki kalsiyum emilimini arttırmaktadır.

Yağ içeriği yüksek olan besinler, çok fazla miktarda posa alınması ve çinko içeriği yüksek olan gıdalar vücuttaki kalsiyum emilim düzeyini düşürmektedir. Bu nedenle tüm besin gruplarından yeterli ve dengeli düzeyde alınması önemlidir. “

kaynak: facebook şifa evreni

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Viks Kreminin Bilmediğiniz Faydaları…

10411791_974456112606900_223367442824605734_n[1]

VICKS, yıllardan beri yediden yetmişe kullanılan bir merhemdir. İçinde bulunan kafur ve mentol sayesinde sürülen noktalarda ki kılcal damarları genişleterek toksin attırır ve ağrıyı azaltır. Ayrıca ökaliptol, terebentin, mentol sayesinde solunum yollarını düzenler, akciğerlerde salgıyı arttırır. VICKS’i sadece solunum yolları için kullanıyorsanız yanılıyorsunuz. İşte, VICKS’in bilinmeyen faydaları ;

Gece yatarken ayak tabanlarınıza VICKS sürün, ovalayarak yedirin ve çoraplarını giyin. Öksürüğünüz varsa hemen kesildiğini fark edeceksiniz. Özellikle gece oluşan öksürükleri bu uygulama hemen durdurur.
Uzun yürüyüşler ve spor sonrası oluşan kas ağrılarında Vicks ağrıyı giderir ve rahatlatır. Bu nedenle ağrıyan kaslarınızın üzerine merhemi yedirerek sürmek çok etkilidir.

Mantar
Ayak tırnaklarınızda tırnak mantarı varsa, Viks’i kullanın. Tırnaklara yaklaşık 2 hafta kadar viks sürdüğünüzde zamanla rengi koyulaşacak ve mantarlar ölecektir. Normal ve sağlıklı tırnaklar çıkmaya başlayacaktır.
Darbe sonucu veya düşme ile oluşan morarmalar da ve şişmeler de kullanılan viks, bölgeyi rahatlatır. Morluklar oluşmaz, şişmeler iner.Baş ağrısında alnınıza süreceğiniz bir miktar viks, basıncı azaltarak ağrıyı hafifletir.
Uyku
Uyku probleminiz varsa, ılık su içine atılan viks’i odanızda bırakın. Viks’in buharı odayı doldurduktan sonra çok rahat uyuduğunuzu fark edeceksiniz.
Enfeksiyon kapmayı önlemek için yaralandığınızda viks kullanabilirsiniz.
Evinizde kedi besliyorsanız, kediler tırmalamayı severler. Kedinizin en çok tırmaladığı alana bir parça viks kullanın. Kokusu kedinizin o noktaya gitmesini engelleyecektir.
Soğuk Algınlığı
Bir kene tarafından ısırıldığınızı fark ederseniz hemen oraya viks sürün. Güçlü olan kokusu kenenin hemen kendini bırakmasını sağlayacaktır.
Sivrisinekler tarafından çok ısırılıyorsanız açıkta kalan yerlerinize bir miktar viks sürün. Sivrisinekler sizi ısırmayacaktır. Ayrıca sivrisinek ısırığına sürülen viks, kaşıntıyı keser.

Gripseniz ve kendinizi kötü hissediyor ve hırıltılı öksürüğünüz varsa, göğsünüze ve sırtınıza viks sürün. Birer gazete kağıdı ile üstünü kapatın ve kıyafetlerinizi giyin. Göğsünüz yumuşayacak ve öksürük ortadan kalkacaktır.
SEVDİKLERİNİZDE OKUYABİLSİN DİYE LÜTFEN PAYLAŞALIM.. kaynak: facebook karbonat sayfası

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Türkiye’nin En Güzel 10 Koyu

Sürekli cennet vatan diye adlandırılan ülkemizin adı sanı duyulmamış o kadar güzel köşesi var ki bunun boş bir söz olmadığını resimlere bakarak anlamak kolay. Biz de maviyle yeşilin en görkemli şekilde buluştuğu koyları listeleyip tatil planı yapanlara yardımcı olalım istedik.

1. Bademli Koyu

Bademli Koyu
Ege’nin incisi denilen İzmir’in İncisi de Bademli. Dikili ilçesine on kilometre mesafedeki koy, hakkında çok az fikir sahibi olunan enfes köşelerden birisi. Denizin dibini metrelerce gitseniz dahi görmeniz mümkün ve denizi nerdeyse yılın her zamanı bir çarşaf gibi

2. Çatı Koyları

Çatı Koyları

Gökova Körfezi’ndeki bir cennet köşesi. Karadan ulaşım yok ve sadece teknelerle gelinebiliyor. Etrafının ağaçlarla çevrili olmasıyla neredeyse hiç rüzgar almıyor ve deniz her zaman yüzmeye müsait. Ayrıca ağaçların arasında doğal bir çok yürüyüş parkuru var ve konaklama imkanının olmaması ile oldukça temiz kalmış yerlerden birisi.

3. Yedi Adalar

Yedi Adalar

Yine karayolu ile ulaşımın olmadığı koylardan birisi. Yolunuz Gökova’ya düştüyse buraya uğramadan gitmek olmaz. Muazzam mercan kayalıkları ile de dalış yapmak isteyenlerin uğrak yerlerinden birisi.

4. Okluk Koyu

Okluk Koyu
Turgut Özal’ın gösterdiği ilgi nedeniyle Turgut Özal Koyu olarak da biliniyor. Yerleşim çok fazla olmasa da balık lokantaları ve işletmeler var. Karayolu ile ulaşmak için Marmaris’ten Karaca Söğüt’e geçmeniz gerek.

5. Kabak Koyu

Kabak Koyu

Fethiye’nin az bilinen cennet bahçesi. Ulaşım köyden arazi araçları ile sağlanabiliyor. Konaklama ise daha çok bungalov tarzı ağaç evler ve çadırların olduğu kamplarda mümkün. Hem doğası, hem de sıcak ortamı ile kalabalıktan hoşlanmayanlar için çok güzel bir alternatif. Ayrıca düzenlenen tekne turları ile Kelebekler Vadisi’ne günübirlik gidip gelebilirsiniz.

6. Kargı Koyu

Kargı Koyu

Fethiye’nin incilerinden birisi daha. Doğal akvaryum olarak bilinen koy dalmak isteyenler için bulunmaz bir köşe. Ayrıca etrafındaki dağlarda çokça bulunan günlük ağaçlarının yaydığı koku yaz gecelerini ilk defa burada geçirecek olanları çok şaşırtacak.

7. Torba Koyu

Torba Koyu

Bodrum’a oldukça yakın olan koyda, denizin ve yeşilin güzelliğinin yanında bir çok antik kalıntıyı da bulmak ve görmek mümkün. Konaklama imkanları ise bir çok koya nazaran oldukça fazla.

8. Gideros Koyu

Gideros Koyu

Tatilciler tarafından çok fazla bilinmese de yatçıların en sevdiği yerlerden birisi. Karadeniz’in hırçın sularının tam aksine bir göl kadar durgun. Koya karadan da ulaşmak mümkün ama konaklama için çok fazla alternatif yok.

9. Turunç Pınarı Koyu

Turunç Pınarı Koyu

Muğla’nın otantik koyu. Karadan da ulaşım mümkün ve yaz kış hizmet veren işletmeler var. Koyun hemen yakınında doğal kaynak suyu var ve koy zeytin ağaçları ile örülmüş durumda. Ayrıca oldukça fazla organik meyve ve sebze ile geri dönmek mümkün.

10. Bencik Koyu

Bencik Koyu

Datça ile Marmaris arasında bir saklı cennet ve koyun ortasında da ufak bir adacık. Konaklama imkanının olamaması ile yıllar yılı temizliğini ve doğallığını koruyabilmiş bir yer.

kaynak: Dilek Torun

Onedio

Doğduğunuz Ay Ve Yakalandığınız Hastalıklar Arasında Bir İlişki Var Mı?

11026305_818236178283636_5210160957647278227_n[1]

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bu Yaz Tatilde Zevkle Okuyabileceğiniz Piyasaya Taze Çıkmış 30 Kitap

İster sahile, ister bir kültür şehrine gidelim ya da yaz tatilini evde geçirelim, kitaplar yaz tatillerinin vazgeçilmezlerindendir. Biz de Onedio’nun değerli okurlarına özel olarak bu yazı hem keyifle hem de yeni bilgiler edinerek geçirmenizi sağlayacak yerli, yabancı; popüler edebiyattan, yüksek edebiyata; öyküden, romana; düz-yazıdan, tarihe farklı tür ve tarzlarda yakın zamanda yayımlanmış kitaplardan bir seçki hazırladık. Güneşiniz, keyfiniz ve kitabınız bol olsun efendim. İyi okumalar…

Not: Bu içerikteki numaralandırmalar, kitapların değerine dair herhangi bir sıralama anlamı ifâde etmemektedir.

1. “Gömülü Dev”, Kazuo Ishiguro

Usta yazar Ishiguro, Romalılar sonrasındaki Britanya’da geçen bir aşk, savaş ve intikam romanı kaleme almış. Yazar, Britonlar’dan Axl ile Beatrice yıllardır görmedikleri oğullarına kavuşmak için tehlikeli topraklarda çıktıkları zorlu yolculuğu anlatmış. Bunu da hafızanın ve anıların gücü üzerinden esrarlı bir biçimde işlemiş…

2. “Konstantiniyye Oteli”, Zülfü Livaneli

Zülfü Livaneli’den İstanbul‘un derinlikleriyle, insanların hikayelerini kesiştiren bir roman.

Yedi yıldızlı Konstantiniyye Oteli’nin açılış günü ve erken bir yılbaşı kutlaması…Bu kutlamaya bütün cemiyet hayatı, iş dünyası, politikacılar vs. katılıyorlar. Bunun yanı sıra beklenmedik biçimde yer altında ölüler de bu kutlamada arz-ı endam ediyorlar. Otel bir anda binlerce yıllık bir serüvenin kesiştiren bir mekâna dönüşüyor…

3. “Kayıtsızlık Şenliği”, Milan Kundera

Ünlü yazar Milan Kundera’nın 2003 yılından sonra yayımlanan ilk yapıtı.

Romanda, beş arkadaşın, kayıp annesiyle konuşan Alain’in, işsiz oyuncu Caliban’ın, mutluluğun peşindeki Ramon’un, bir kukla oyunu yazma hayali kuran Charles’ın ve narsisist D’Ardelo’nun hikâyesi anlatılmaktadır.

4. “Devir”, Ece Temelkuran

“Devir”, Ece Temelkuran‘ın son romanı.

“Bu bir devir romanı. Herkesin zamanı bir başkasına devrettiği hayatta, Ali ve Ayşe’nin beraber kurdukları gizli bir dünya var içinde. Sadece o iki çocuğun gördüğü ve bir tek dilsiz kuğuların bildiği bir yer. O dünyada bugün yaşadıklarımıza asıl biçimini verenler, yani unuttuğumuzu hatırlamadığımız şeyler var… Ece Temelkuran, yalnızca çocuk gözümüzle bakınca hatırlayacaklarımızı anlatıyor. Dilsiz kuğuların dün söylediklerini yarına devrediyor…” (Tanıtım Bülteninden).

5. “Swastika Geceleri”, Katharine Burdekin

İlk kez 1937 yılında yayımlanan yapıt, “Swastika Geceleri” Naziler bağlamında eril dil ve düşünceyi sorguladığı için edebiyatta feminist distopya diyebileceğimiz edebiyatında kendine özgü bir yer edinmiş durumda.

27. yüzyılda geçen romanda Adolf Hitler’in Nazi planları gerçekleşmiştir. Naziler bütün Avrupa’ya hâkimdir. Hristiyanlık yok olmak üzeredir. Küçük gruplar dışında inanan kalmamıştır. Bir de Nazi dinine inanan çoğunluk vardır ve Adolf Hitler, bu dinin ilahıdır…

6. “Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları – Toprak”, Buket Uzuner

Buket Uzuner “Toprak” adlı kitabıyla bir kez daha okurların huzuruna çıkıyor. Hititler, bir dedektif hikayesi, sosyal medya, ekoloji, Uzuner tarafından romanda harmanlanıyor:

“Çorum’da Hitit dönemine ait büyük bir tarihi eser hırsızlığını araştıran gazeteci Defne Kaman ortadan kaybolur. Gazeteci kadının en son görüldüğü antik Hitit kalıntısı Yazılıkaya’da ortaya çıkan geyiğin nöbet tutması, bir efsane gibi Çorum’da kulaktan kulağa yayılmaya başlar.

Olayın büyümesi üzerine, Defne Kaman’ı canlı bulmak için şehrin valisi, emniyet müdürü ve Türkiye’nin ilk eko-hacktivisti olduğunu iddia eden Karaca canla başla çalışmaya başlar. Bu sırada sosyal medyada #DEFNEKAMANNEREDE etiketiyle birleşen gençler eylem yapmak için Çorum’a yola çıkarlar.” (Tanıtım Bülteninden).

7. “Friedrich Balkonunda”, Carlos Fuentes

Usta yazar Carlos Fuentes, ölümünden önceki son eserinde, roman kahramanı olarak Alman filozof Friedrich Wilhelm Nietzsche’yi konuk ediyor. Romanda Meksika’nın siyasal tarihi, bu çerçevedeki yoldaşlıklar ve arkadaşlıklar, Carlos Fuentes’in ve Nietzsche’nin görüşleriyle ele alınıyor.

8. “Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları”, Tuna Kiremitçi

Tuna Kiremitçi, bilindik tarzının dışında daha postmodern bir roman ile karşımızda.

Kitapta çok satan aşk romanları yazmaktan usanan bir Türk yazarın dünyayı fethedecek bir roman yazmak uğruna yaşadığı sancıları, yer yer eleştirel ve mizahi bir bakış açısıyla anlatılıyor.

Yüzey katmanda Natalie Portman aşkına diyar diyar dolaşan Kumkapılı Abidin’in çılgın maceraları, derin katmanda ise Doğu – Batı meselesi ele alınıyor.

9. “Son Ayin”, Jasper Kent

Yazar, “Son Ayin” isimli 1917 yılında geçen romanında Rus siyasal tarihi ile vampir öykülerini birleştiriyor.

Rusya, 1917. Bütün vampirlerin kralı Zimeyeviç ölmüştür. Tarih -Avrupa’da Drakula adıyla tanınan- büyük vampirin, 1893’te Eflak dağlarındaki kendi kalesinin surları altında öldüğünü kaydeder. Rusya’da Romanov Hanedanı’nın çarları iki yüzyıldır kanlarını zehirleyen lanetten kurtulmuşlardır artık. Ne var ki, yirmi yıl sonra Çar II. Nikolay yeni bir tehditle karşı karşıya kalır…” (Tanıtım Bülteninden).

10. “Boğaziçi’nde Balık”, Gündüz Vassaf

Gündüz Vassaf’ın yeni öykü kitabı “Boğaziçi’nde Balık” kitapçılarda.

Vassaf yapıtta, Boğaziçi’nin balıkları aracılığıyla, tarihten, mitolojiden, günlük hayattan beslenen hikâyeler anlatıyor.

11. “Bridget Jones’un Günlüğü”, Helen Fielding

Modern kadının romanı diye tanımlayabileceğimiz kitapta Bridget’in bekâr hayatına tanık oluyoruz. Yaptığı diyet, yüzündeki kırışıklıklar, spor hevesi, karşısına çıkan arızalı erkeklerle ilişkisi romanın omurgasını oluşturuyor…

12. “Aşk ve Ölüm Üzerine”, Patrick Süskind

“Koku”nun yazarı Süskind, “deneme” türündeki yapıtında edebiyatın iki büyük teması “aşk” ve “ölüm” üzerine düşünüyor. Aşkı, kültür, edebiyat ve felsefe tarihi içinde ele alıp, yeniden yorumluyor.

13. “Düşsel Varlıklar Kitabı”, Jorge Luis Borges

Dünyaca meşhur yazar Jorge Luis Borges’nin bir eseri daha dilimize kazandırıldı.

“Düşsel Varlıklar Kitabı”, Borges’in dünya edebiyatına eşine az rastlanır derinlikteki hâkimiyetini gösteren bir referans kitabı.Yapıtta Borges, Batı ve Doğu kültürlerinin binlerce yıllık kolektif belleğini biçimlendiren figürlerin haritasını edebiyatın içinden ortaya çıkartıyor.

14. “Küfür Etmenin Kısa Tarihi”

Malum, insanlık tarihi sadece güzel şeylerden -bu arada küfür belki de iyi bir şeydir- oluşmuyor. Küfrün tarihi de insanın sözlü tarihinin başlarına dek uzanıyor. İlginç bir tarihsel-sosyolojik çalışma.

15. “Babamın Tanrı Olduğunu Sandım”, Editör: Paul Auster

Paul Auster editörlüğündeki bu çalışmanın hikayesi oldukça ilginç: Auster, radyoda seslendirmek üzere, ABD‘nin her köşesinden farklı yazarların kendisine yolladığı öykülerden bir derleme oluşturmuş. ABD’yi hem toplumsal hem de edebi yönden değerlendirmek için kıymetli bir çalışma.

16. “Efendi ile Köpeği”, Thomas Mann

Usta Alman yazar Mann’ın “Efendi ile Köpeği” isimli yapıtı Türkçe olarak raflardaki yerini aldı. Yapıt, Mann ailesiyle yaşamış av köpeği kırması Bauschan ve sahibi ekseninde gelişir.

Yazar, Bauschan’ın fiziksel ve karakteristik özelliklerine yakından bakma fırsatına sahip olur; köpek ile sahibinin arasındaki ilişkiye tanıklık eder ancak yine de bir köpeğin tüm bu yakınlığa rağmen insana nasıl yabancı bir canlı olduğunu anlatır.

17. “Liberhell”, Mahmut Eşitmez

Yazar Mahmut Eşitmez, Türk edebiyatında örneklerine sık rastlanmayan distopik bir yapıta imza atmış.

Eşitmez, bu ilk romanı “Liberhell”de, baskı ve despotluğun farklı biçimlerde ortaya çıktığı bir devirde, yönünü bulmaya çalışan insanların bir kentin içine sıkışmış hikâyesini anlatıyor ve ismiyle müsemma biçimde “Liberhell” insanlara cehennem misali bir özgürlük imgesi gösteriyor.

18. “Diriliş”, Stephen King

“Diriliş” korku ve gerilim edebiyatının ustası Stephen King’in son kitabı.

“New England’ın ufak bir kasabasında küçük bir çocuk ile kasabanın yeni rahibi arasında gizli bir takıntıyı temel alan derin bir bağ oluşur. Ancak, ailesinin başına korkunç bir felaket gelen genç rahip Tanrı’yı lanetleyerek kasabayı terk eder.

Aradan yıllar geçer. Artık bir yetişkin olan küçük çocuk, parçası olduğu rock gruplarıyla bütün ülkeyi dolaşırken eski dostu ile tekrar karşılaşır ve bu karşılaşma şeytanın bile aklına gelmeyecek bir anlaşmayla perçinlenir… ” (Tanıtım bülteninden).

19. “Paris ve Londra’da Beş Parasız”, George Orwell

Ünlü yazar George Orwell, Paris ve Londra’daki evsiz ve yoksulların hayatına ışık tutuyor bu kitapta.

“Orwell, modern insanın ısrarla görmezden geldiği bir dünyanın kapısını aralıyor. İşsizlik, evsizlik, açlıkla damgalanan bu dünyanın insanları izbe pansiyonlarda, berduş barınaklarında yaşıyor, hayata bir ucundan tutunmaya çalışıyorlar. Paris ve Londra’da Beş Parasız, köleliğin hiçbir zaman, modern zamanlarda bile ortadan kalkmadığını, sadece görünüm değiştirdiğini anlatıyor.” (Tanıtım Bülteninden).

20. “Güne Söylediklerim”, Murathan Mungan

Yazarın çeşitli zamanlarda yazdığı düz yazı ve konuşmalardan derlenen bir kitap “Güne Söylediklerim”.

21. “İtiraf Ediyorum”, Jaume Cabré

“Adria’nın derin bir suçluluk duygusuyla yaşadığı ömrü zihninin parça parça ölümüyle son bulurken, uzun zaman önce yitirdiği sevgilisine yazmaya başladığı mektup, bir günah çıkarmaya dönüşür ve bu kişisel itirafı Avrupa uygarlığının bir itirafına doğru yol alır.” (Tanıtım Bülteninden).

22. “Türklerin Tarihi”, İlber Ortaylı

İlber Hoca, Orta Asya’dan, Avrupa’ya Türklerini tarihini anlatıyor. Tarih okumayı, kurgu okumaya tercih edenler için birebir.

23. “Yüzü Olmayan Adam”, Christof Kessler

Bir nörolog olan Dr. Christopher Kessler, meslek hayatında karşılaştığı vak’alardan yola çıkarak çeşitli öyküler anlatıyor “Yüzü Olmayan Adam”da. Kitapta yer alan hikâyelerden, beyin rahatsızlıklarının bir insanın kişiliğini nasıl değiştirebileceğine ve o insanın hayatını nasıl yerle bir edebileceğine tanıklık ediyoruz.

24. “Herkes Yalnız”, Onur Caymaz

Türk edebiyatının genç isimlerinden Onur Caymaz’ın son kitabı “Herkes Yalnız” raflardaki yerini aldı.
Yazar kitabında Türkiye gerçeklerine ışık tutan öyküler anlatıyor…

25. “Altın Gözlü Kız”, Honoré de Balzac

Fransız edebiyatının dev ismi Balzac’ın “Altın Gözlü Kız” eseri de yeni çıkanlardan. Yazar her zaman olduğu Fransız burjuvazisinin iç yüzünü, Parislilerin yaşamını bir aşk hikâyesi çerçevesinde anlatıyor.

26. “Delice”, Hande Altaylı

Hande Altaylı’dan aşk ve insan ilişkileri üzerine bir roman.

“… Aliço Meryem’i içeri itip kapıyı kapattı ve ay dışarıda kaldı, yıldızlar dışarıda kaldı, ay ışığı da dışarıda kaldı. Kırık dökük kaldırımlar, tozlu yollar, iğde kokan hava, otların arasında bitmiş kır çiçekleri… Hepsi dışarıda kaldı. Ağustosböcekleri, tembel tembel hışırdayan yapraklar ve o gece usul esen poyraz, onlar da dışarıda kaldı.

İnsanın yapmadan duramayacağı hatalar vardı. Tıpkı sevmeden duramayacağı insanlar olduğu gibi. Bizi biz yapan şeylerdi bunlar. Meryem’i Meryem yapan da, Aliço’yu hayatının hatası olarak seçmesiydi.” (Tanıtım Bülteninden).

27. “Puslu Kıtalar Atlası”, İlban Ertem

İhsan Oktay Anar’ın Türk edebiyatının modern klasiği haline gelen “Puslu Kıtalar Atlası” İlban Ertem’in çizimleriyle çizgi roman oldu. Meraklısına !

28. “Ölmek Kolaydır Sevmekten”, Ahmet Altan

“Ölmek Kolaydır Sevmekten”, çok satan romanların yazarı, gazeteci ve romancı Ahmet Altan‘ın son kitabı.
Altan, 1912-1913 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan olayları bir ailenin fertlerinin hatırladıklarına dayanarak anlatıyor. Tabii bunlar aşk, kadın-erkek ilişkileri, özlem, kıskançlık gibi konu ve duygularla işleniyor romanda.

29. “Türkiye’nin Çıplak Tarihi”, Editör: Cem Mumcu

Cem Mumcu’nun editörlüğünde hazırlanan kitap, Türkiye’nin bu seneye kadarki son 69 yılını, 69 farklı yazarla anlatıyor. İlginç ve okunası bir çalışma…

30. “Kan Kadar Kırmızı”, Salla Simukka

“Kan Kadar Kırmızı”, ünlü Fin polisiye yazarı Salla Simukka’nın gerilim dizisinin son halkası.

“Lumikki Andersson gizemli yalanlar söylemeye alışkındır ama başkalarının işine karışmamak gibi de bir kuralı vardır. Okulun karanlık odasında desteler dolusu kanlı para bulunca bu kural bozulur. Lumikki bir anda kendini katillerin, dolandırıcıların kol gezdiği tehlikeli bir dünyanın içinde bulur. Artık olayları uzaktan izleyen bir seyirci olmaktan çıkarak bir hedef haline gelmiştir ve aklını kullanıp acımasız bir katilden kurtulması gerekmektedir.” (Tanıtım Bülteninden).

kaynak:onedio

Alaçatı’dan Uzandım Langusta’ya Istakoz Yemeye…

Arabayla İstanbul’dan Alaçatı’ya kadar geze geze indik. Bir iki gün de Alaçatı’da dinledikten sonra çevrede nereye gidilir diye araştırmaya başladık. İlk tavsiye edilen yer “ıstakoz seviyorsanız Langusta’ya gidin” oldu. “Sevmez miyiz, bayılırız” dedik ve 15-20 dakika içinde bu salaş ve kendi halindeki lokantaya vardık. Hava güzel olduğundan dışarda Sakız adasına doğru keyifle oturduk. Bizi ‘’buranın sahibi biraz aksidir, ne yiyecekseniz söyleyin fazla da lafa tutmayın’’ dedikleri için hızlı hızlı ne yiyeceğimizi söyledik, beklemeye başladık.

75951296_Lq31zCRF59OMX23Rlm8pcTSo6tVc55REzMCSaiveTfk[1] 261

IMG_2839

Biraz sonra Tuğrul dayı (garsona sorup, öğrendik) ‘’evet gençler bunlar da başlangıçlarınız’’ diyerek masaya salatamızı (taze), deniz börülcesini (sarmısaklı, zeytinli ve lezzetli) ve köpeoğlunu (taze ve başarılı) bıraktı. Biz bunları konuşa, gülüşe yedikten ve biraz da etrafa bakarak oyalandıktan sonra ana yemeğimiz olan kocaman böceği getirdi. ‘’Aferin size güzel seçtiniz’’ dedi. Sonra da anlatmaya koyuldu. ‘’Sizin aldığınızın kıskaçları yok o yüzden böcek’’ denir ‘’eğer kıskaçlı olsaydı ıstakoz olurdu ee o da bugün biz de yok’’ dedi. Baktık dayı konuşmaya meyilli nereli olduğunu soruyoruz, 1950’lerde Kavala’dan göç ettiğini söyleyip, yöresel hikayelerini anlatmaya başlayacakken “aman siz keyifle böceğinizi yiyin ben sonra uğrarım masanıza’’ diyor. Böylece bizi o nefis böcekle baş başa bırakıyor.

209  DSC00211[1]

Önce yemeğimizin bol bol fotoğrafını çekiyoruz, arkasından yumuluyoruz. Hem de ‘’Allah’ım bu ne güzel lezzet’’ diye diye yumuluyoruz. Tam kıvamında pişmiş, lop lop etleri keyifle ağzımıza atıyoruz. Bazen lezzeti arttırmak için üzerinde zeytinyağı da gezdiriyoruz. Bacaklarda, kenar köşelerde kalmış olan kısımları da getirdikleri aletlere yemeye çalışıyoruz. Bu iş bir saatten fazla sürüyor. Böceği bitirdiğimizde keyifle arkamıza yaslanıyoruz. Arkasından dayı bize Türk kahvesi ve sakız likörü ikram ediyor. Onları da kızıyla sohbet ederek içiyoruz. Likör o kadar güzel ki kendime de not düşüyorum Alaçatı’ya dönünce sakız likörü alınacak diye.

215 264

Oradan keyifle ve son derece doymuş bir şekilde çıkıyoruz. Bize denileni, ben de size söyliyeyim, böcek, ıstakoz türü kabukluları seviyorsanız ne yapın edin, buraya gidin.

Mekan: 4

Hizmet: 4

Lezzet: 4.5

Sağlıcakla,

Anette İnselberg

Siz Kimsiniz?

2015te-Aslan-burcunu-neler-bekliyor[1]

 

Sizin burcunuz hangisi ?
♈ KOÇ : Cesur, kıskanç, cazibeli, çekici, neşeli, hoş, yardımsever, gururlu..”
♉ BOĞA : Asabi, çekici, zarif, ihtiraslı, merhametli, kararlı, pratik, sahiplenici, inatçı.
♊ İKİZLER : Anlayışlı, kıvrak zekalı, meraklı, huysuz, kararsız, kurnaz, merhametli, cazibe sahibi.
♋ YENGEÇ : Koruyucu, hassas, duygusal, romantik, güçlü, fedakar, sezgili, takıntılı, çabuk soğuyan, endişeli, duyarlı..
♌ ASLAN : Özgüveni yüksek, enerjik, kuvvetli, etkileyici, güvenilir, koruyucu, despot, ilgi isteyen, dürüst, cesur, sert.
♍ BAŞAK : Kıskanç, yardımsever, ince, zarif, zeki, araştıran, endişeli, eleştirici, hafif duygusal, gizemli, detaya takılan, alçakgönüllü.
♎ TERAZİ : Kibar, disiplinli, ölçülü, objektif, akıllı, pratik zeka, hassas, tembel, şık giyinen..
♏ AKREP : Zor beğenen, kuvvetli, kararlı, sorgulayıcı, yardımsever, kıskanç, kinci, zarif, istenilen, dikkat çekici, başarılı.
♐ YAY : Aşırı zeki, özgürlüğüne düşkün, iyimser, inançlı, geniş düşünceli, patavatsız, sorumsuz, fedakar, merhametli, dobra..
♑ OĞLAK : Güven veren, kendinden emin, hırslı, katı, değer bilen, hisleri kuvvetli, görünüme önem veren, zor beğenen, kötümser, dayanıklı.
♒ KOVA : Asi, şirin, inatçı, albenisi olan, arkadaş canlısı, kararlı, yetenekli, akıllı, sahiplenici, becerikli..
♓ BALIK : Fedakar, zevkli, şık, havalı, etkileyici, doğal, hassas kararsız kötümser, yardımsever, merhamet sahibi, büyüleyici, duygusal.

alıntı

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

KABIZLIK PROBLEMLERİN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ ?NEFES NASIL İYİ GELİR?

kabız[1]

Kabızlık problemleri olanlar vücudundaki toksinleri atamazlar.

Kabızlık problemleri yaşayanların nefesine baktığımızda nefeslerini tuttuklarını gözlemleriz. Buda geçmişte olan olayları hala kafamızda yaşıyormuşuz gibi sürekli düşünmemiz anlamına gelir. Geçmişte yaşadığımız duyguları bırakamamamız, geçmiş anılarımıza tutunmamız, işe yarayamayan çöp duyguları dışarı boşaltamamış anlamına gelir. Kabız olmamıza sebep olur.

Örneğin geçmişte aldatılmışsak sürekli aldatıldığımız zamanki duyguya tutunuyorsak, şimdide benzer deneyimleri kendimize çekeriz.

O yüzden nefesimizi tutmadan hemen bırakmak ve daha pozitif i deneyimleri hayatımıza çekmek için nefesi tam kapasite almak çok önemlidir.

Geçmişi takılıp kalmak demek, bağırsaklarımızda atıkları tutmak kabız olmak demektir.

Bu tip alışkanlıkları olan kişiler, kendisini beslemeyen ilişkileri bırakmakta da zorlanırlar. Bağımlı ilişkilere meyillidirler.

Aynı şekilde işe yaramayan eşyaları, yaşam alışkanlıklarını bırakmakta da zorlanırlar.

Nefes seanslarında nefes verişi rahatlatılmaya çalışır. Nefes akışa girdiğinde kabızlık sorunları giderilmiş olur.

Nefes seansları sırasında söylediğimiz olumlamalar;

“Geçmişi bırakıyorum, hayatıma yeniyi almak güvenli, hayatıma keyif alıyorum, doyum alıyorum, İhtiyacım olmayan düşünceleri, artık bana yarar sağlamayan inançları bırakıyorum.”

kaynak: gülin sarıyiği

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »