Piyano ya da nadir olarak kullanılan İtalyanca ismiyle pianoforte, tuşlu bir çalgıdır. Piyanoda ses, teller vasıtasıyla elde edilir. Piyanonun tuşlarına basıldığında içindeki tahta çekiç tellere vurarak sesin meydana gelmesine sebep olur. “
Çok ansiklopedik bir bilgi ile konuya girmiş olabilirim. Ancak piyano ile ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki, insan nereden başlayacağını şaşırıyor. Bir de onu en güzel haliyle performansa dönüştüren büyük yetenekler var elbette.
İşte, gelmiş geçmiş en iyi 20 piyanisti bir araya getirdiğimiz yazımızın birinci bölümü…
İşte liste:
1. Sergey Rachmaninov (1873-1943) Rus.

Sergey Rahmaninov 20. yüzyılın en büyük piyanist ve bestecilerinden birisidir.
Asker kökenli zengin ve aristokrat bir ailenin çocuğu olan Rahmaninov, 1 Nisan 1873’de, Novgorod şehri yakınlarındaki Oneg’de doğdu. Aile bireyleri amatör olarak müzikle uğraşmaktaydılar. Oğullarının yeteneğini kısa sürede fark ettiler ve ona ders aldırmaya başladılar. Sergei 9 yaşındayken aile parasını yitirip mal varlıklarını satmak zorunda kalınca Petersburg’a yerleştiler ve Rahmaninov, konservatura devam etti. Ancak şehirdeki difteri salgınında kızkardeşi Sofiya’nın ölmesinden sonra anne ve babası ayrılan Rahmaninov, bu olaya tepkisini okuldaki tüm derslerinden kalarak gösterdi. Bunun üzerine Moskova’ya gönderildi ve sert bir öğretmen olan Nikolay Zverev’in evine yerleşti. Bu evde, diğer öğrenciler ile birlikte yoğun bir tempoda çalıştı, Zverev’in müzisyen arkadaşları ile tanışma fırsatı buldu. Çaykovski ile tanışması ve öğütler alması ona yeni ufuklar açtı.
Aşırı disiplinden hoşlanmadığı için Zverev ile geçinemeyen Rahmanin kendisine özel bir oda isteyince evden kovuldu, Moskova yakınlarındaki bir akrabalarının yanına taşınarak daha rahat bir ortama kavuştu ve çalışmalarına Franz Liszt’in öğrencilerinden olan kuzeni Siloti ile devam etti. 19 yaşında iken yazdığı Do diyez minör prelüd ile dikkatleri üstüne çekti. Bu eser, piyano edebiyatının en çok çalınan eserlerinden birisi oldu. Mezuniyet projesi olarak Puşkin’in Çingeneler Şiiri üzerine bestelediği tek sahnelik operası Aleko adlı eseri yazan Rachmaninov, böylece okuldan büyük altın madalyayı kazanarak mezun olduğu gibi yayıncı Gutheil ile bir sözleşme de yaptı. Mezuniyet sonrasında iki yıl öğretmenlik yaparak geçimini sağladı, bu arada çeşitli eserler besteledi. İlk önemli eseri 1895-1896’da yazdığı Re Minor 1. Senfoni’dir. Bu eser, 1897’de sarhoş bir orkestra şefi yönetimindeki bir orkestra tarafından çok kötü seslendirildi ve eleştirmenler tarafından yerden yere vuruldu.
Bestecilik yetenekleri konusunda kuşkuya düşen Rahmaninov, besteciliği bırakıp piyanistliğe yöneldi ve düştüğü bunalımdan kurtulmak için bir hipnozcunun yardımına ihtiyaç duydu. Bu arada geçici bir süre için zengin bir işadamının özel operasında yardımcı şef olarak orkestra şefliği yaptı. 1900’de Dr. Nikolai Dahl adlı hipnozcudan 3 ay boyunca terapi gördükten sonra yeniden besteciliğe döndü ve İkinci Piyano Konçertosunu yazdı. Rahmaninov, doktoruna ithaf ettiği bu eseri Moskova Filarmonisi’nin konserinde çaldı ve dünyanın takdir ettiği besteci-yorumculardan birisi oldu.
1902’de kuzeni Natalia Satina ile evlenen Rahmaninov, İsviçre’de geçirdikleri balayı sırasında 12 Şarkı’yı besteledi. Rusya’ya döndükten sonra ardı ardına eserler besteledi ve eserleri 1904’te şef olarak çalışmaya başladığı Bolşoy Tiyatrosu’nda seslendirildi. Ülkenin siyasi koşullarının özgüce beste yapmasını önlediğini hissedince Dresden’e gitti. İkinci Senfoni, Birinci Piyano Sonatı, Ölüler adlı senfonik şiirini bu dönemde besteledi.
Rahmaninov, 1909’da yeni eseri 3. Piyano Konçertosu ve diğer eselerini seslendirmek üzere Gustav Mahler ve Walter Damroch ile ABD’ye gitti. ABD turnesi için özel olarak bestelediği 3. Piyano Konçertosu’nu New York Senfoni Orkestrası eşliğinde başarıyla seslendirdi. Boston Senfoni Orkestrası’nda sürekli şef olma önerisi aldıysa da kabul etmeyerek Rusya’ya döndü.
Rusya’da müzik alanındaki zıtlaşmada hayranlık duyduğu Çaykovski’nin yanında yer aldı. Beste çalışmalarından insan sesine ağırlık vermeye başladı. Özel yaşamında ise iki genç kadınla ilişkisi oldu: Şair Marietta Shaginyan şarkıcı Nina Koshetz. Marietta Shaginyan, kendisine bestelemesi için çok güzel liberettolar yazdı. Nina Koshetz ise bazı eserlerine ilham verdi ve neredeyse evliliğinin bitmesine neden oluyordu.
1917’deki Bolşevik Devrimi’nden sonra Rahmaninov, ailesi ile birlikte Rusya’yı terk etti ve bir daha dönmedi. Bir süre İsveç ve Norveç’te yaşadıktan sonra ABD’ye gidip yerleştiler. Çok uzun süre hiçbir aile üyesi ve arkadaşlarından haber alamadılar. ABD’ye varır varmaz Rahmaninov ona dünya çapında ün getiren konser dizilerine başladı ve albümler çıkardı. Amerika, Avrupa, Kanada ve Küba’da konserler verdi. Kısa zamanda çok zengin oldu. Kızları için Paris’te bir yayınevi kurdu ve yazlarını Fransa’da geçirmeye başladı. Fakat tüm bunlar kendisine beste yapacak zaman bırakmadığından neredeyse 10 yıl boyunca hiçbir şey bestelemedi. 1926’da Dresden’de geçirdiği bir tatil sırasında 4. Piyano Konçertosu’nu yazdı.
1930’larda bestetelediği Paganini’ni Bir Teması Üzerine Çeşitleme, en çok çalınan eserlerinden biri oldu. Aynı yıllarda dönemde, Bolşevikler, rejime yaptığı eleştirilerden ötürü Rahmaninov’un eserlerinin Rusya’da çalınmasını yasakladılar. Rahmaninov, borsada tüm varlığını yitirdi, üstüne üstlük 1939’da II. Dünya Savaşı patlak verince Avrupa turnelerinen sağlığı bozulan Rahmaninov’a kanser teşhisi konulduktan sonra da beste yapmaya ve orkestra yönetmeye devam etti. En son büyük eseri olarak Senfonik Dansları besteledi. 28 Mart 1943‘te hayatını kaybetti.
2. Arthur Rubinstein (1887-1982) Polonyalı.
Polonyalı bir piyano virtüözüdür. 20. yüzyılın en iyi piyanistlerinden biri olduğu düşünülür. Chopin ve Brahms performansları ile uluslararası çapta büyük övgü toplamıştır.
Rubinstein; Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Łódź, Polonya’da doğmuştur. Piyanoya olan erken ve büyüleyici ilgisi dışında başka ilginç bir çocukluk özelliği de üç yaşına kadar konuşmamış olmasıdır. Konuşmasını geliştirene kadar ailesini konuşma harici sesleri taklit ederek eğlendirirdi. Geciken konuşması, erken çocukluktaki huysuzluk nöbetleri ve daha sonraki virtüözlüğü genel olarak piyanist Clara Schumann ve fizikçi Albert Einstein gibi geç konuşan ünlülerle benzer bir yol izlemiştir.
3. Vladimir Horowitz (1903-1989) Rus.
Vladimir Horowitz; romantik geleneği sürdüren, kusursuz tekniğiyle ünlü Rus asıllı ABD’li piyano virtüözüdür. Liszt, Rachmaninoff, Chopin, Skriyabin, Scarlatti, Moszkowski ve Prokofyev yorumlarındaki teknik kusursuzluğu ve sağladığı dolgun ses kalitesiyle çok beğenilen bir müzikçidir.
Bir elektrik mühendisinin oğluydu. On iki yaşında Kiev Konservatuvarı’na girdi. Öğrenciyken hiç konser vermedi ve beste yapmayı yeğledi. Ama ailesi I. Dünya Savaşı ve Sovyet Devrimi nedeniyle yoksul duruma düşünce ilk kez Harkov’da bir konser verdi (1922). Yirmi yaşındayken, Leningrad’da 23 resitallik bir konser dizisinde 200’den fazla yapıtı, hiçbirini tekrar etmeden seslendirince büyük üne ulaştı. Bunu başarılı Avrupa ve ABD turneleri izledi. 1933’te Arturo Toscanini’nin kızı Wanda ile evlendi. 1940’ta ABD’ye yerleşti, 1944’te de ABD uyruğuna geçti. 1953’te konser vermeyi bıraktıysa da plak doldurmayı sürdürdü. On iki yıllık bir ayrılığın ardından ilk kez 1965’te, daha sonra da 1974 ve 1981’de yeniden konser sahnesine dönerek büyük müzik olayları yarattı. 1982’de, 31 yıllık bir aradan sonra yeniden Avrupa turnesine çıktı. 1986’da SSCB’ye giderek iki konser, son olarak da 1987’de Avrupa’da bir dizi resital verdi.
4. Sviatoslav Richter (1915-1997) Rus.
O zaman Rusya İmparatorluğu, bugün Ukrayna sınırları içinde bulunan Jitomir’de 20 Mart 1915’te dünyaya geldi. Babası Teofil Danilovich Richter Viyana’da eğitim görmüş bir Alman müzisyen, annesi Anna Pavlovna ise onun bir Rus öğrencisidir. Odessa’da yetişti. Piyano çalmayı önceleri kendi kendine daha sonra babasından öğrendi. 1937’ye kadar resmi bir müzik eğitimi almadı.
On sekiz yaşında Odessa Operası’nda eşlikçi ve şef yardımcısı olarak çalışmaya başladı. Daha o zamanlar orkestrada bütün partisyonları bir bakışta okuyabilmesiyle ünlendi. İlk konserini 1935’te Odessa’da verdi.
1937’de Heinrich Neuhaus ile düzenli çalışmalara başlamak üzerine Moskova Konservatuvarı’na sınavsız kabul edildi. Neuhaus, onu “hayatı boyunca beklediği dahi öğrenci” olarak nitelemiştir.
Prokofyev, 1940’taki 6. Sonattan sonra 1942’de 7. Sonatının dünya prömiyerini de Richter’in gerçekleştirmesini isteyince Richter, eseri dört günde öğrenip çaldı. Prokofyev, 8. ve 9. sonatlarını da ilk seslendirilişi için ona vermiş; ve 9. Senfoniyi Richter’e adamıştır.
1945 yılında soprano Nina Dorliak ile tanıştı ve ona Rimsky-Korsakov ve Prokofyev’in eserlerinden oluşan bir programda eşlik etti. Çift, resmen hiç evlenmedi ancak hayatları boyunca birlikte oldu.
1945’te Sovyetler Birliği Müzik Yarışması’nı, 1949’da da Stalin Ödülü’nü kazandıktan sonra ünü hızla yayıldı; Rusya, Doğu Avrupa ve Çin’de pek çok konser vermesinin önü açıldı. 1952’de ilk defa orkestra şefi olarak Prokofyev’in Senfoni-Konçerant Op.125 adlı eserinin dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Orkestra şefliğini bırakarak 1952’den itibaren piyanoya yöneldi. 1953’te Stalin’in cenazesinde David Oistrakh ile birlikte Prokofyev’in 1 Numaralı Keman Konçertosunu seslendirdi. 1958’de dünyanın en önemli müzik yarışmalarından I. Uluslararası Çaykovski Müzik Yarışması’nda jüri üyesi olan Richter, ABD’li piyanist Van Cliburn’un çalışından çok etkilendi ve bir Rus piyanisti birinci yapmaya çalışan diğer jüri üyelerine rağmen birincilik ödülünü Van Cilburn’un almasını sağladı.
Yeteneğinin çok yönlülüğü sayesinde, Bach’ın Ayarlı klavye’sinin tümünü plağa çaldı, arkadaşı olan Prokofyev’in piyano sonatlarından üçünü ilk kez seslendirdi; Elisabeth Schwarzkopf ve Dietrich Fischer-Dieskau gibi şarkıcılara eşlik etti.
Philadelphia Orkestrası’nın Sovyetler Birliği turnesi sırasında orkestrada solist olarak çaldı. 1957’de de Çin’de konserler verdi. 1958’de dünyanın en önemli müzik yarışmalarından I. Uluslararası Çaykovski Müzik Yarışması’nda jüri üyesi olan Richter, ABD’li piyanist Van Cliburn’un çalışından çok etkilendi ve bir Rus piyanisti birinci yapmaya çalışan diğer jüri üyelerine rağmen birincilik ödülünü Van Cilburn’un almasını sağladı.
Batıda ilk defa 1950’lerde konser kayıtları yoluyla tanındı. ABD turnesine gitmesine 1960’a kadar izin verilmedi. 1960’ta çıkabildiği ABD turnesi büyük ilgi uyandırdı; Ekim ayındaNew York’ta Carnegie Hall’de verdiği yedi konser ona dünya çapında ün getirdi. 1961’de EMI firması ile kayıt anlaşması yapan Richter, bu firmayla bağını 1980’lere kadar sürdürdü. Konser piyanistliğinin tercih ettiği bir yaşam tarzı olmadığına karar verdiği için 1970’ler ve 1980’lerde konser turnelerine devam etmedi; kendi dilediği zaman konser vermeyi sadece piyanosunun aydınlatıldığı karanlık salonlarda çalmayı tercih etti. 1964’te Tours yakınlarındaki bir festivale katıldıktan sonra her yıl yazı çok sevdiği Fransa’da geçirdi ve arkadaşlarıyla konserler verdi. David Oistrakh, Benjamin Britten ve Mstislav Rostropoviç gibi müzisyenlerle oda müziği çalmaktan hoşlanırdı. Birkaç kez Türkiye’de de (1967’de ve 1993’te) resital vermiştir.
Hem dinleyicilerin, hem eleştirmenlerin büyük övgüsünü kazanan Rihter, İngiltere’de Aldeburgh ve İtalya’da Spoleto festivalleriyle Fransız Müzik Festivalleri’ne katıldı. 1961’deSSCB Halk Sanatçısı seçildi ve Lenin Nişanı ile onurlandırıldı. 1996’da Rusya Federasyonu Devlet Ödülü aldı. Son resitalini 1995’te Lübeck’te verdi. 1 Ağustos 1997’de Moskova’da kalp krizinden hayatını kaybetti
5. Alfred Cortot (1877-1962) İsviçreli/Fransız.
Fransız-İsviçreli piyanist ve orkestra şefi. 20’inci yüzyılın en tanınmış klasik müzikçilerinden olan Cortot, başta Chopin ve Schumann olmak üzere, özellikle Romantik dönem piyano eserlerine yönelik şiirsel iç görüsüyle öne çıktı.
İsviçre’nin Nyon, Vaud kentinde Fransızca konuşulan bölümünde Fransız baba ve İsviçreli bir anneden doğdu. Paris Konservatuvarı’nda bir olasılıkla Chopin’in öğrencisi olan Émile Descombes ve Louis Diémer ile çalıştı ve 1896’da birincilik aldı. İlk halk önünde çalışını 1896’da Collone Konserleri’nde Beethoven’ın 3’üncü Piyano konçertosu’nu çalarak yaptı. 1898 ve 1901 arasında Bayreuth Festivali’nde önce koro şefi sonra da yardımcı orkestra şefi olarak görev aldı. 1902’de Wagner’in Götterdämmerung eserinin Paris Premiyerini yönetti. Wagner’in Parsifal’i, Beethoven’in Missa Solemnis’i, Brahms’ın Alman Requiem’i gibi büyük çaplı eserleri ve kendi çağdaşı olan Fransız bestecilerinin eserlerini seslendirmek üzere bir konser topluluğu oluşturdu.
1905 yılında Cortot Jacques Thibaud ve Pablo Casals il birlikte bir trio kurdu. Bu trio döneminin önde gelen oda müziği gruplarından birine dönüştü. 1907 yılında Paris Konservatuvarında Raul Pugno’nun yerin egeçmek üzere Konservatuvar müdürü ve öğretmeni olan Gabriel Faure tarafından görevlendirildi. 1923’e kadar Paris Konservatuvarın’daki öğretmenlik görevini sürdürdü. Bu kurumdaki öğrencilerinin arasında Clara Haskil, Yvonne Lefébure, Dinu Lipatti, Vlado Perlemuter, Simone Plé-Caussade ve Marguerite Monnotsayılabilir.
1919 yılında Cortot École Normale de Musique de Paris’i kurdu. Burada yaptığı müzikal yorumlama dersleri çok ün kazanmıştır. Buradaki dikkat çeken öğrencileri Elisha Abas, David Barnett, Victor Bouchard, Mario Braggiotti, Charles Bruck, Dino Ciani, Clotilde Coulombe, Halina Czerny-Stefańska, Jean-Michel Damase, Gunnar de Frumerie, Karl Engel, Renaud Gagneux, Eric Gaudibert, Ilmari Hannikainen, Clara Haskil, Václav Kaprál,Yvonne Lefébure, Raymond Lewenthal, Jerome Lowenthal, Jean-Pierre Marty, Marguerite Monnot, Vlado Perlemuter, Helena Sá e Costa, Pnina Salzman, Esteban Sánchez, Magdalena Tagliaferro, ve Warren Thomson gibi yirminci yüzyılda önemli yer tutmuş birçok müzisyeni de içerir.
Cortot başı çeken bir müzisyen olarak birçok uluslar arası müzik etkinliğinde yer aldı. Fransız hükümeti A. B. D.’ye yaptığı iki seyahatini ve 1920’de Rusya’ya yaptığı bir seyahatini finanse etti. Birçok orkestrayı yönetti ve Paris’e gelen önemli sanatçılara piyano eşliği yapmak için sıklıkla aranan bir piyanist oldu. Sağlığı bozulana kadar aktif olarak sahnelerde yer aldı ve son yıllarını aynı Franz Liszt’in yaptığı gibi ileri düzeyli öğrencilerle piyano dersleri yaparak geçirdi. İsviçre’nin Lozan kentinde öldü.
6. Dinu Lipatti (1917-1950) Rumen.
Yorumları ve tekniğiyle unlu Romanya asıllı piyanisttir. Bükreş’te doğmuştur
Ünlü müzisyen besteci George Enescu’nu vaftiz oğludur. Florica Musicescu, Alfred Cortot, Yvonne Lefebure, Charles Munch, Nadia Boulanger ile gibi ünlü isimlerle çalışmıştır. İlk kaydı 1937’de Brahms’in piyano eserleridir. 1939’dan 1943’e kadar Romanya’da kalmış ve
bir çok konser vermiştir. 1943’te Cenova’ya piyanist eşi Madeline Cantacuzene ile dönmüştür. Hastalığı nedeniyle konserleri azaltmış ve Amerika ve Avusturalya’yı kapsayan büyük etkinliklere katılamamıştır. Cenova’da vefat etmiştir.
7. Artur Schnabel (1882-1951) Avusturyalı.
Avusturya’da Lipnik şehrinde doğdu. Teodor Leşetiski‘nin öğrencisidir. özellikle oda müziği eserlerinin enterpretasyonunda gösterdiği yetkinlik ile tanınmıştır. Viyolonselist Hugo Becker ve kemancı Flesch ile bir trio kurmuşlardır. Schnabel aynı zamanda çalgısı üzerinde pedagog ve öğretmendir. Birçok piyano ve oda müziği eserleri ve “lied’ler yazmıştır.
8. Emil Gilels (1916-1985) Rus.
Tam adı Emil Grigoryeviç Gilels olan Rus piyanist. 19 Ekim 1916’da Odessa’da doğmuş, 14 Ekim 1985’te Moskova’da ölmüştür. Odessa’da eğitim görmüş ve 1933’ten itibaren konserler vermeye başlamıştır. Rusya dışındaki ilk konserini 1947’de vermiştir. New York’ta 19552te, Britanya’da ise 1955’te ilk defa çalmıştır. Bach’tan Bartok’a kadar geniş bir repertuarı ustalıkla çalmasını sağlayan teknik,disiplin ve fiziksel gücü birleştiren bir üsluba sahiptir.
9. Martha Argerich (1941- ) Arjantinli.
Arjantinli konser piyanisti. Üç yaşında piyano çalmaya başladı. Argerich soyadının, Katalan ya da Hırvatistan kökenli olduğu yönünde varsayımlar bulunuyor. Beş yaşında Vincenzo Scaramuzza ile çalışmaya başladı. İlk konserini 1949 yılında sekiz yaşındayken verdi. 1955 yılında ailesi ile birlikte gittiği Avusturya’da, Friedrich Gulda, Arturo Benedetti Michelangeli ve Stefan Askenase ile çalıştı.
10. Arturo Benedetti Michelangeli (1920-1995) İtalyan.
Brescia doğumlu unlu İtalyan piyanist. Mükemmelliyetçi tavırları ve tekniği ile ünlüdür. Bach/Busoni’nin Chaconne’u ve Brahms’in Paganini varyasyonlarindaki sıradışı performanslarıyla çok konuşulmuştur. Beethoven sonatlarındaki yorumları da kalitelidir
11. Krystian Zimerman (1956- ) Polonyalı.
Polonyali piyano virtüözü. Chopin’in tüm eserlerini tüm incelikleri ile çalması ile tanınmıştır.. Ayrica Liszt,Debussy, Grieg, Schumann kayıtları da mevcuttur. Brahms’in 2 numaralı piyano konçertosunu Leonard Bernstein yönetimindeki Viyana Filarmoni Orkestrası ile çalmış ve canlı olarak kaydedilen bu yorum efsaneler arasına girmiştir.
12. Ignaz Friedman (1882-1948) Polonyalı.
Asıl adı Solomon (Salomon) Isaac Freudman olan piyanist Polonya doğumludur.
13. Radu Lupu (1945- ) Rumen.
1945 doğumlu Romen piyanist. Beethoven, Mozart, Brahms, Schubert ve Schumann gibi bestecilerin eserlerindeki başarılı yorumlarıyla tanınmıştır. Eğitimini Moskova Devlet Konservatuarı’nda tamamlamış olan Lupu, Van Cliburn (1966), Leeds International (1969) ve Enescu International (1967) yarışmalarında birincilik ödülünü kazanmıştır.
14. Edwin Fischer (1886-1960) İsviçreli.
İsviçreli klasik piyanist ve orkestra şefi. Yirminci yüzyılın geleneksel Alman repertuarının en büyük yorumcularından biri ve modern çağın en güzel piyano pedagogu biri olarak kabul edilir.
15. Wilhelm Kempff (1885-1991) Alman.
Alman piyanist, besteci ve müzik öğretmeni.
Berlin ve Potsdam’da eğitim görmüştür. Avrupa’nın birçok yerini gezip oralarda konserler vermesine rağmen, Londra’ya 1951’de gitmiştir. Son konserini 1981’de Paris’te vermiş ve Positano, İtalya’da 95 yaşında vefat etmiştir.
20.yy’ın en iyi piyanistlerinden biridir. Franz Schubert’in bütün Piyano Sonatlarını kayda geçmiştir. Kempff; Yehudi Menuhin, Pierre Fournier ve diğerleri ile oda müziği de yapmıştır. Meşhur olan kayıtlarından bazıları da Beethoven’in keman ve piyano için olan bütün sonatlarıdır (Menuhin ile).
1957 yılına gelindiğinde, Kempff, Positano’daki villasında yıllık Beethoven yorumlama kursu yapmaya başladı. Ölümünden 6 yıl sonra arkadaşı ve öğrencisi olan John O’Conor kursları devam ettirdi. Kempff’in çok az bilinen yeteneği ise bestecilikti. Kendi bestelerinin dışında Johann Sebastian Bach’ın eserlerinin transkreipsiyonlarıyla bilinir. Siciliano Flüt konçertosunun Kempff tarafından piyanoya uyarlanmış şekli en çok bilinenidir.
Kendisi İdil Biret’le de çalmış ve İdil Biret’e hayranlığını da belirtmiştir.
16. Murray Perahia (1947- ) Amerikan.
16. Murray Perahia (1947- )
Amerikali piyanist. Bir çok besteciyi repertuvarında bulundurmakla birlikte, özellikle Bach, Beethoven ve Bartok üzerinde ustalaşmıştır. Fazil Say’ın da kazandığı “Young Concert Artists” yarışmasından sonra ünü artmıştır. Bach’in Goldberg Varyasyonları’ çaldığı albümü bir çok ödül almıştır.
17. Glenn Gould (1932-1982) Kanadalı.
Kanadalı piyanist. Özellikle Bach yorumlarıyla tanınır. Hakkında yapilmis ’32 Short Films About Glenn Gould’ adlı bir de film vardır.
18. Walter Gieseking (1895-1956) Alman.
Alman, piyanist. Debussy ve Ravel’in önde gelen yorumcularındandır.
5 Kasım 1895’de Lyon’da doğdu, 26 Ekim 1956’da Londra’da öldü. Hiç okula gitmedi, ama dört yaşından başlayarak müzik dersleri aldı. 1911’de ailesiyle birlikte Almanya’ya giderek Hannover Belediye Konservatuvarı’na girdi. Yetişmesinde temel bir rol oynayan piyano eğiticisi Kari Leimer’in öğrencisi oldu.
1. Dünya Savaşını izleyen yıllarda, Avrupa ve ABD’de turneleriyle yaygın bir ün kazandı. Özellikle 1930’larda, döneminin önde gelen virtüözlerinden sayılmaya başladı. 2. Dünya Savaşı sonrasında, Nazi yönetimiyle işbirliği yaptığı gerekçesiyle sert eleştirilere uğradı. 1947’de Saarbrücken Konservatuvarında piyano öğretmeni oldu. Uluslararası bir mahkeme tarafından hakkındaki iddianın geçersiz olduğu kabul edildikten sonra, yeniden turnelere başladı.
Gieseking, doğal yeteneklerini Leimer’le yaptığı çalışmalarla birleştirerek 20.yy’ın sayılı piyanistleri arasında yer almıştır. Beethoven, Prokofiyev ve Damenico Scarlatti yorumları özellikle dikkat çekmiştir. Çok geniş bir repertuvarın yanı sıra, üstün bir tekniğe sahipti. Bu tekniğe dayanan tını ve renk zenginliği de, izlenimci (empresyonist) bestecileri başarıyla yorumlamasını sağlamıştır.
19. Josef Hofmann (1876-1957) Polonyalı.
Polonyalı piyanist. Babası, besteci, orkestra şefi ve piyanist Kazimierz Hofmann, annesi şarkıcı Matylda Pindelska’dır. Rus müzisyen Anton Rubinstein‘in öğrencisidir.
20. Claudio Arrau (1903-1991) Şilili.
Şilili piyanist. Beethoven, Schubert, Chopin, Schumann, Liszt ve Brahms gibi 20. yüzyıl bestekârlarının repertuvarına sahipti.
KAYNAK KÜLÜR ELMASI