Çok İyiydin…

11825926_1641305872783469_335649631705234742_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Trabzon’da Suyun Üstüne Değil Kenarına Yapılan Köprü

3154[1]

Trabzon’un Arsin ilçesi sahilinde karada başlayıp, karada biten, altından hiç bir şey akmayan 160 metre uzunluğundaki dev köprü, fıkralara malzeme olacak türden konumuyla dikkat çekiyor.

Derelerinin bolluğuyla ve ulaşım konusundaki ihtiyacıyla bilinen Trabzon’da, sahil kenarına kurulan dev köprü, bulunduğu mevki ve büyüklüğüyle dikkat çekiyor. 300 dönümlük dolgu alanı içerisinde gezinti alanlarıyla dikkat çeken Arsin sahilinde, 5 metre genişliğinde ve 160 metre uzunluğundaki dev köprü, dereler üzerindeki tehlikeli asma köprüleriyle ve sık sık ölümlere neden olan teleferik ulaşımıyla gündeme gelen Karadeniz’de kafaları karıştıran bir manzaraya sebep oluyor.

Ramazan Bayramı sebebiyle sahilde ailesiyle vakit geçiren Ömer Kara isimli vatandaş, sık sık sahilde vakit geçirdiğini söyleyerek, “Yapılırken bir ihtiyacı karşıladığını düşünmüştüm. Aradan geçen zaman zarfında bu ihtiyacın neye tekabül ettiğini hala daha anlayabilmiş değilim. Ucu Rusya’ya bakıyor. Ondan da bir şey çıkmadı.” diye konuştu.

Köprünün faydalı bir amaç için değerlendirilmesinin daha doğru olacağını söyleyen bir başka vatandaş Ayfer Çakır ise, “Söylentilere göre bu köprü seyir amaçlı kurulmuş. Madem öyle yatay değil de dikey yapsalardı. Belki o zaman manzara daha geniş olurdu. Köprüye harcanan masraf düşünüldüğünde de hiç inandırıcı değil. Seyirden çok daha önemli ihtiyaçlar var. Bu köprüye harcanan masrafla, ihtiyaç olan bir çok dere üzerine köprü yapılabilirdi. Karadeniz’de insanlar bir yamaçtan diğer bir yamaca ulaşabilmek için ölümü göze alıyor. Bu köprü kelimenin tam anlamıyla trajikomik.” dedi.

kaynak: paylaşman sitesi

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Arı sokmasına elinizin altında bulunan malzemelerle pratik müdahale için bu yazıyı mutlaka okuyun.

11745393_10155825602450557_379160409123635918_n[1]

 

Arı sokmasına elinizin altında bulunan malzemelerle pratik müdahale için bu yazıyı mutlaka okuyun.

Arı sokmalarında herhangi bir tedavi uygulamadan önce bölgeyi sabun ve bol suyla yıkamak önemlidir. Bu sayede enfeksiyona neden olabilecek bakteriler uzaklaştırılabilir.

İşte Arı sokmasına iyi gelen besinler…

Soğan
Soğanı ortadan kesin ve sulu iç kısmını bölgeye sürün.

Lavanta yağı
Lavanta yağı arının zehrini yok etmede oldukça etkilidir.

Bal
Arı sokmasına arının yaptığı balın iyi gelmesi sizce de garip değil mi? Ancak bal neredeyse her türlü sağlık sorununda bir numaralı yardımcımız. Balı arının soktuğu bölgeye sürün. İşe yaradığını göreceksiniz.

Sarımsak
Oldukça popüler olan bu yöntem özellikle ağrının geçmesini sağlar. Bir diş sarımsağı ezin ve arının soktuğu yere sürün.

Maydanoz
Bir kaç dal maydanozu kıyın ve sulu haliyle yaranın üstüne uygulayın.

Karbonat ve su
Karbonat ve suyu karıştırıp elde ettiğiniz macunu arının soktuğu bölgeye sürün.

Tek dikkat edilmesi gereken husus bazı insanların vücut direnci hassas olduğu için arı sokması gibi durumda bayılma ve yüksek ateş olabilir. Bu gibi durumda derhal uzman bir doktora gidilmesi gerekir.

kaynak: facebok sağlıkla kal sayfası

Fatoş Pabuccu Tuncay

Kova Burcunda Mavi Dolunay ( 31 Temmuz 2015) ve Burçlar Üzerindeki Etkileri…Özgürlüğünüze sahip çıkın!

4ff81089ad2fcdcd10934674ea7bc4644_e235431ced104be2762ca7af1300d51e_2[1]

Bireysel hak ve özgürlüklerinize müdahale edilmesine çok fazla izin vermeyin. Çevrenizdeki insanların uğradıkları haksızlıklara karşı korumacı bir tavır takınabilir, ezilenlerin yanında daha çok yer almak isteyebilirsiniz

Hafta, Kova Burcu’nda meydana gelecek olan Dolunay etkileri ile geçecek. Daha objektif ve dışa dönük davranış sergileyebilirsiniz.  Bilgi alışverişi ve entellektüel konularda gelişmeler yaşayabilirsiniz. Uçak yolculukları için en keyifli zamandır. Özgürlüğünüze çok daha düşkün olabilirsiniz.
Yeni çıkan teknolojileri yakından takip etmek, yeni elektronik aletler almak için de çok uygun bir hafta. Evinizin elektrik tesisatını gözden geçirebilir, eksiklerini giderebilirsiniz. Değişik, farklı, sıradışı kişilerle bir araya gelebilirsiniz.  Yalnız olmaktansa daha çok kalabalık gruplar ile hareket edebilirsiniz. Güçlü  yaratıcı fikirler ortaya koyma şansımız var. Kendi düşüncelerimize, ilkelerimize önem vereceğiz.
Rasyonel yanımızla, sezgisel yanımız arasında ikilem oluşturan duygusal bir karmaşa yaşayabiliriz. Akıl ve mantığı ön plana çıkaran bir tutum sergilemek isterken iç sesimiz bize başka bir şey söyleyebilir.

Koç ve yükselen Koç;
Sosyal çevreniz ve arkadaşlıklarınızla ilgili gerçekleşecek olan Dolunay, önemli bir sosyal oluşum içinde yer alabilirsiniz. Dolunay haftasında çevrenizdeki insanlara yardım etmek isteyebilir, hayır kuruluşlarında, sivil toplum kuruluşlarında aktif görevler alabilirsiniz. Dolunay zamanı Merkür/Ay etkileşimi, duygularınız ile aklınızın arasında gidip gelmeye, karmaşaya işaret etmekte. Dolunay zamanı Dubhe yıldızının etkin olması, başkalarına karşı fayda odaklı davranacağınıza, hayattan biraz daha fazla zevk alacağınız, keyfinizi arttıracak konulara yöneleceğinize işaret etmekte.
Boğa ve yükselen Boğa;
Dolunay etkisi ile iş ve kariyerinizi ilgilendiren iş ve duruşunuzla toplum önünde olacak ve her şekilde dikkatleri üzerinize çekebileceksiniz. Eğer iş arayışı içindeyseniz görüşmelere gidebilir, terfiler alabilirsiniz. Mesleki anlamda size destekleyici ve güçleneceğiniz her türlü desteği rahatlıkla alabileceksiniz. İşinizle ilgili eğer bir kriz durumu söz konusu ise, sıradışı, değişik, farklı yöntemler deneyip krizleri yararınıza çevirebileceksiniz. Dolunay zamanı Ay/Merkür etkileşimi, kariyer hedeflerinizle ilgili kararsızlığa işaret etmekte. Söz konusu iş hayatı olduğundan, bu alanda duygular değil aklınıza güvenmeniz gerekmektedir.
İkizler ve yükselen İkizler;
Dolunay etkisi ile; iyi niyetli bir yaklaşımla, romantik, duygusal, keyifli bir seyahat durumu söz konusu olabilir, son kontrollerinizi iyi yapmakta fayda var. Eğitim, yayıncılık, tanıtım, halkla ilişkiler, iletişimle ilgili konularda destekleyici etkiler altında olacaksınız. Uzak yerlerden keyifli haberler de alabilirsiniz. Ya da daha önce bilmediğiniz, gitmediğiniz size yabancı yerlere de seyahat edebilirsiniz. Ya da vize, pasaport işlerinizi halletmenizde olasıdır bu dolunayda. Fakat Ay/Merkür etkileşiminden dolayı, kafa karışıklığı veya dalgınlıktan dolayı resmi evrakları kaybetmemeye, unutmamaya özen gösterin, aklınız bir karış havada olmasın.
Yengeç ve yükselen Yengeç;
Ödemeler, krediler, burs, miras, başkalarına ait finansal konular bu Dolunay’ın odak noktası olacak, finansal konularda ise pek de hoşunuza gitmeyecek bir haber alabilirsiniz. Hesap hataları gündeme gelebilir.  Korkular, endişeler, ölümle ilgili temalar hayatınızda çok daha geniş bir şekilde yer tutabilir. Belki de bu hafta geri durarak artık verimliliğini kaybetmiş, amaca hizmet etmeyen ne varsa bunları bitirme, sonlandırma için aksiyon almanız gerekmektedir. Bu hafta yediklerinize, içtiklerinize biraz daha dikkat etmeli, zehirlenme riskine karşı dikkatli olmalı, tarihi geçmiş her şeyi atmalısınız.
Aslan ve yükselen Aslan;
Dolunay etkisi ile  ikili ilişkilerinizde, ortaklıklarınızda, partner ilişkilerinde, evlilikte bazı minik hayal kırıklıkları gündeme gelebilir. Finansal konular yüzünden minik gerginlikler oluşabilir. Tabii bir diğer olası etkisi de, partnerinizle birlikte romantik zamanlar geçirebilirsiniz. Yalnız olanlar kendilerini içinde kaybolacakları bir aşkın içinde bulabilirler ama dikkatli olmalarında yarar var, sandıkları gibi bir kimse çıkmayabilir karşınızdaki kişiler. Dolunay zamanı Ay/Merkür etkileşimi, özel hayatınızda veya ortaklık ilişkilerinde duygularla mı yoksa akıl ile mi hareket edeceğinize karar vermekte zorlanabilirsiniz.
Başak ve yükselen Başak;
Sağlık evinizde meydana gelecek olan Dolunay, enerjinizi birden düşürüp, dinlenme ihtiyacınızı arttırabilir, uykuya her zamankinden çok ihtiyacınız olabilir. Bir diğer olası etkisi ise, size keyif ve mutluluk vereceğini düşündüğünüz bir proje bir iş teklifi ile de karşılaşabilirsiniz. Ay/Merkür etkileşimi ile iş arkadaşlarınıza karşı nasıl davranacağınızı bilemediğiniz bir duruma düşebilirsiniz. Aklınız ve duygularınız karışabilir biraz. Dolunay zamanı dubhe yıldızının etkin oluşundan dolayı, gündelik yorucu işler altında ezilebilir, gündelik işlerinizi hallederken ilişki içinde olacağınız kişilere karşı sakin davranmaya özen gösterin.
Terazi ve yükselen Terazi;
Dolunay, aşk, çocuklar, yaratıcılık gerektiren işler evinizde gerçekleşecek olan işlerde karışık etkilere sahip. Yalnız olanlarınız, kendinizi bir aşkın içinde erirken gözlemleyebilirsiniz, birliktelikleri olanlar oldukça romantik ve keyif verici zamanlar geçirebilirsiniz. Plansız, beklenmedik bir çocuk, hamilelik haberi gelebilir. Dolunay zamanı Ay/Merkür etkileşimi özel hayatınızda aklınızın biraz karışık olacağını, içinde bulunduğunuz durumu değerlendirirken ikilemlere düşebileceğinize işaret etmekte. Yine Dolunay zamanı Dubhe yıldızı etkin olacağından, belki bu hafta dans, tiyatro gibi sanat-yaratıcılık içeren bir aktiviteyle haşır neşir olursunuz.
Akrep ve yükselen Akrep;
Dolunay etkisi ile evinizi değiştirmek isteyebilirsiniz ve gerçekten de harika fırsatlarla karşılaşabilirsiniz ama kafa karışıklığı da yaşayabilirsiniz. Ev, yuva, yerleşim, aile ile ilgili konularda da bazı hayal kırıklıkları meydana gelebilir. Dolunay zamanı Ay/Merkür etkileşimi bazı soru işaretleriyle uğraşmanız gerekebilir. Gerçekten taşınmalı mısınız, yoksa yaşadığınız yerde kalmalı mı? Ya da bulduğunuz ev veya herhangi bir gayrimenkul o kadar eder mi yoksa başkalarına mı bakmalısınız gibi sorular zihninizi biraz meşgul edebilir. Bu konularda olabildiğince dikkatli olmanızda yarar var.
Yay ve yükselen Yay;
Dolunay etkisi ile denizaşırı bir yolculuk gündeme gelebilir. Kandırılmaya müsait olabilirsiniz, söylenen her söze inanmamakta fayda var. Yakın çevreniz, kardeşleriniz ve komşularınızla ilgili konularda minik hayal kırıklıkları oluşabilir. Bu dolunay zamanı birliktelikleri olanlar, sevgili veya eşleri ile birlikte keyifli bir yolcuğa çıkabilir. Dolunay zamanı Ay/Merkür etkin olacağından,  yolculuğa çıkmadan önce rotanızı, biletinizi, bavulunuzu tekrar bir gözden geçirin. Bilgi akışında bir takım terslikler meydana gelebilir. Kardeşleriniz, kuzenlerinizle bir konuda fikir birliğine varmakta zorlanabilirsiniz.
Oğlak ve yükselen Oğlak;
Dolunay etkisi ile, finansal konularda kafa karıştırıcı ve yanıltıcı etkiler oluşabilir, gelen olası teklifleri değerlendirmende önce bir kez detaylı bir şekilde düşünmek akıllıca olacaktır. Kendinize yeni maddi kaynaklar yaratmak adına başka insanlardan fikirler alabilirsiniz. Eğer ki bu hafta elektronik, haberleşme aracı alacaksanız kazıklanmamaya dikkat edin. Ay/Merkür etkileşimi ile yapacağınız alış-verişlerde, imza atacağınız sözleşmelerde biraz daha dikkatli olmalısınız. Dolunay zamanı Dubhe yıldızı etkin olacağından, maddi konularda kimseyle gerilmemeye çalışın, parasal konular yüzünden kimseyle aranızı açmayın.
Kova ve yükselen Kova;
Dolunay burcunuzda gerçekleşecek, bu dolunay aslında karışık etkilere sahip. Şöyle ki, sezgiler kuvvetli olacak, yaratıcılık gerektiren işlerde başarı elde edebileceksiniz ama özel hayatınıza ilişkin hayal kırıklıkları oluşabilir. Dolunay zamanı Ay/Merkür etkileşimi akıl-duygu arasındaki gelgitler yüzünden gerilimler yaşayabileceğinizi vurgulamakta. Sevdiklerinize karşı oldukça cömert olabilir, hediyeler alabilirsiniz. Dolunay zamanı Dubhe yıldızı etkin olacağından, sevginizi gösterirken hırpani davranmamaya, sizin için çok doğru olan bir şeyin başkasına hiç yaramama ihtimali de olabileceğini unutmayın.
Balık ve yükselen Balık;
Dolunay etkisi ile de içe dönme olabilir, yalnızlık ihtiyacınız artabilir, ruhsal konularla ilgili araştırmalar yapabilirsiniz. Rüyalarınız bu dolunay zamanı ön planda olacak, elde olmayan bir şartlar ve koşullar oluşabilir, platonik duygular çok ön plana çıkabilir. Bu hafta kendinizi çok  motive ve mutlu hissetmeyebilirsiniz. Kötü haberler gelebilir, sağlıkla ilgili özellikle kan değerleriniz, baldırlarınız, bacaklarınızla ilgili sorunlar oluşabilir. Ay/Merkür etkileşimi ile korktuğunuz ne konu varsa onunla sınanabilir ya da geçmişte yaptığınız kötü bir eylemin sonuçlarıyla bu dolunay zamanı yüzleşebilirsiniz.

kaynak: dinçer güner sözcü gazetesi

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

SAĞ -SOL BEYİN ÇATIŞMASI TESTİ.

11705138_399700783559550_2808625414348724734_n[2]

Aşağıdaki tabloya bakarak RENKLERİ söylemeyi deneyin,kelimeleri degil.
Sağ beynimiz renkleri söylemeyi dener.
Sol beynimiz kelimeleri söylemekte ısrar eder.
Haydi deneyelim.Çok eglenceli😁
(Varoluş terapisi egitimlerimden alıntı.)

31 Temmuz’da nadir görülen Mavi Ay olayı yaşanacak

En son 2012 yılının Ağustos ayında görülen Mavi Ay, 31 Temmuz Cuma günü tekrardan gözükecek. Nadir görülen bu doğa olayı, bir yüzyıl içinde sadece 5 defa meydana geliyor.

Bir takvim ayında yaşanan ikinci dolunay olarak tanımlanan Mavi Ay, nadir bir doğa olayı. Bir yüzyıl içinde yalnızca 5 sefer gözüken Mavi Ay, bu sene 31 Temmuz Cuma günü tekrar gözükecek. Ancak bu Cuma gözükecek olan Dolunay’da renk değişikliği yaşanmayacak.

Gökbilimcilerin tahminlerine göre bir dahaki Mavi Ay’ın 2018 ve 2020 yıllarında yaşanması bekleniyor.

Mavi Ay nedir?

Dünya’da meydana gelen volkanik patlamalar ve orman yangınlarının sebep olduğu toz bulutlarının hareketi nedeniyle mavi ve tonlarında gözüken Dolunay, gökbilimciler tarafından Mavi Ay olarak tanımlanmıştır. Aslında Ay’ın rengi değişmemekte, ancak toz bulutları sebebiyle Ay mavi renkte görülmektedir.

Mavi Ay terim olarak 1946 yılında “Sky& Telescope” dergisi tarafından kullanılmıştır, ancak tanım tam olarak Mavi Ay’ı karşılamamıştır.

Mavi Ay, ilk kez 1883 yılında belirgin bir şekilde görüldü ve kayıtlara geçti. Öte yandan mavi rengine en yakın Mavi Dolunay, 1991 yılında görüntülendi.

Sosyal medyada “Mavi Ay” büyük ilgi gördü

Bu Cuma gerçekleşecek olan Mavi Ay doğa olayı, sosyal medya da oldukça ilgi gördü. Twitter’da #bluemoon hashtag’i Türkiye gündeminde ilk sıralarda yer aldı.

Mavi ay doğa olayının nadirliği nedeniyle İngilizcede kullanılan bir deyim de böylece yeniden gündeme geldi. “once in a blue moon” deyimi İngilizcede “kırk yılda bir” anlamında kullanılıyor. Google da bu deyimin ihtimalini hesaba döktü.

kaynak: radikal gazetesi

7 Maddede Yarım Kalan Aşkların Neden Unutulmadığının Bilimsel Yanıtı: Zeigarnik Etkisi

Geçmiş dönemde planlayıp da gerçekleştiremediğimiz projelerimize ait başarısızlıklar bize, Zeigarnik Etkisi olarak ve “keşke” şeklinde geri döner. Bitmemiş ilişkilerimizi neden sürekli hatırladığımızı, yarım kalan aşklarımızı neden unutamadığımızı, ortasında eve geri dönmek zorunda kaldığımız tatillerin neden daha çekici gözüktüğünü nedenselleştirir bu etki.

1. Zeigarnik Etkisinin Çıkış Noktası

Zeigarnik Etkisinin Çıkış Noktası
1920’lerin ortalarında bir grup psikolog, Berlin Üniversitesinin restoranına gider. Kalabalık grup, siparişlerini verir. Siparişi, tek bir garson alır. Ancak, hiçbir siparişi kaydetmez. Grup, yemeklerini yer ve restorandan çıkar. Daha sonra, gruptan bir psikolog, geri dönerek, aynı garsonu bulur ve bunca siparişi aklında nasıl tuttuğunu sorar. Garson, üniversitenin kalabalık restoranındaki biraz evvel aldığı siparişi bırakın, psikologlardan oluşan grubu bile hatırlamamaktadır. Garsonun psikoloğa söylediği tek şey, siparişleri aklına yazıp, yemeklerin ilgili kişilere ulaştırılmasını sağladıktan sonra siparişleri aklından sildiğidir. Zeigarnik ve ekibi, bitirilmemiş, sonlandırılmamış işlerin, zihni meşgul ettiğini görürler.

2. Tamamlanmamış Yaşantı Doygunluğa Ulaşmamıştır

Tamamlanmamış Yaşantı Doygunluğa Ulaşmamıştır

Bu etkinin çıkış noktası: İnsanların tamamlanmamış yaşantılarını, tamamlanmış olanlardan daha önce ve daha net bir şekilde anımsama eğilimidir. Tamamlanmamış yaşantının doymamış olması ile alakalıdır, rahatlama gerçekleşmemiştir, sonuca gidilmemiştir. Yaşantının tamamlanması veya sonuca gidilmesi sonucunda bir rahatlama ve doymuşluk elde edilir. Dolayısıyla tamamlanmamış yaşantılar daha açık ve net anımsanır.

3. Bir Örneği: Eski Sevgilinin Unutulmaması

Bir Örneği: Eski Sevgilinin Unutulmaması

Günlük hayattan örnek verecek olursak “eski sevgilinin unutulmaması” güzel bir örnektir, hedefe gidilmemiş, sonuca ulaşılamamıştır. Bu etki doğrultusunda eski sevgili, ayrılığın ilk zamanlarında fazlasıyla hatırlanır. Ama zamanın unutturma ve duyarsızlaştırma etkisi uzun vadede Zeigarnik etkisinden çok daha baskın olduğu için, anımsamaların veya hatırlamaların gücü azalır.

4. Bir Başka Sonucu: Evlilik Aşkı Öldürüyor

Bir Başka Sonucu: Evlilik Aşkı Öldürüyor

Öte yandan, yaygın olarak inanılan “evlilik aşkı öldürüyor” düşüncesi de bu etkinin sonuca gidilmesi sonucunda oluşmuştur. Bireyler, yaşantılarını tamamlamış, sonuca gidilmiş bir rahatlama ve doygunluk yaşanmıştır. Evlilik aşamasında, çeşitli aktiviteler ile bireylerin birbirini tanımaya ve anlamaya çalışması, birbirlerine saygı göstermesi ve evliliğin değer önceliklerinin belirlenmesi evliliği canlı tutabilir ve evliliği sağlam temellere oturtabilir.

5. Dizilerdeki ”Devam Edecek” Olgusu

Dizilerdeki ''Devam Edecek'' Olgusu

Zeigarnik etkisi televizyon dizilerinde de bolca kullanılıyor. “Devam edecek” şeklinde yarım bırakılan bir dizi finali, yarım kalmışlık etkisiyle seyircinin aklında kalıyor. Bu etkiyi geniş izleyici kitlelerine konuşan veya sunum yapan kişiler de kullanıyor. Konuşmayı kişisel bir anı ile açan sunucu, bu anının nasıl sonlandığını anlatmadan konuşmanın diğer kısımlarına geçiyor. İzleyici hikayenin nasıl bittiğini bilmek istediğinden dikkatle konuşmayı dinliyor.

6. Sorumluluk Duygusunu Tetikliyor

Sorumluluk Duygusunu Tetikliyor
Öncelikle, “Sorumluluk” denen duygu durumu ile Zeigarnik Etkisi arasında bir bağ kurabiliriz. Genlerimizle gelen ve beyne ait bir mekanizmanın (limbik sistem), içinde yaşadığımız topluluk ve çevre koşulları ile beraber işlenen bu sorumluluk duygusunu, çoğunlukla farkında olmadan (bilincimiz dışında) edinmiş olmalıyız. Bir başka deyişle, sorumluluk duygusu, beynimizin düşünen kısmına ait değildir.

7. Etkisi Kişiliğinize Bağlı

Etkisi Kişiliğinize Bağlı

Zeigarnik etkisinin sizi ne kadar etkileyeceği ise kişilik özelliklerinize bağlı. Örneğin yargılayıcı-algılayıcı ölçeğinde ne tarafa daha yatkın olduğunuz gibi. Daha yargılayıcı iseniz, bir hikayenin sonunu duymak sizin için önemlidir, çünkü netice ihtiyacınız yüksektir. Daha algılayıcı iseniz ise, hikayenin sonunu duyup duymamak sizin için çok önemli olmayabilir.

Peki sizin tamamlanmaya yasaklı, yarım kalmaya mahkum bir aşkınız oldu mu?

% 12 (4.8b oy)

Olmadı, olmasın da..
% 88 (36b oy)
kaynak: onedio

16 Maddede Bugünün İşini Yarına Bırakıp Öbür Gün Yapanlar: Erteleme Hastaları

Off şimdi kim hazırlayacak bu içeriği yaa, en iyisi kalsın bir köşede, yarın hazırlarım. 😂😂

“Procrastination” diye bilinen bu durum dilimize “Erteleme Hastalığı” olarak geçmiş. Üşengeçlik konusunda yüksek lisans yapıp doktora da kasmayı düşünen arkadaşlar bu içeriğe bir ara göz atsınlar. 😂😂

1. Sanıldığının aksine procrastinatorler tembel insanlar değillerdir.

Sanıldığının aksine procrastinatorler tembel insanlar değillerdir.

Tam tersi procrastinatorler; inanılmaz azimli, çalışkan, çoğu zaman zeki ve aşırı mükemmeliyetçi insanlardır.

2. Tembel insanlar, tembel oldukları için en ufak bir suçluluk duygusu duymazken, erteleme hastalığından muzdarip olan kişiler sürekli kendilerini suçlu hissederler.

Tembel insanlar, tembel oldukları için en ufak bir suçluluk duygusu duymazken, erteleme hastalığından muzdarip olan kişiler sürekli kendilerini suçlu hissederler.

Yapılması gereken bir iş vardır ama, o bunu yapmak yerine istemsizce kendisini başka şeylerle oyalar sürekli işi ileriye atarlar. Ama bu süre boyunca o işe başlayana kadar içine kocaman bir sıkıntı çöker ve kalkmak bilmez.

3. Procrastinatorler sahip oldukları potansiyellerini kullanmazlar. Bu yüzden zaman zaman kendilerine olan güvenlerini de kaybederler.

Procrastinatorler sahip oldukları potansiyellerini kullanmazlar. Bu yüzden zaman zaman kendilerine olan güvenlerini de kaybederler.

Aslında kolaylıkla yapabileceği bir işi erteleyip durduğu için tamamlayamıyorsa eğer kendilerini beceriksiz olarak görürler.

4. Ertelemelerinin sebebi sürekli mükemmeli istemeleri ve onun için gerekli araştırmaları yapıp en iyi sonuca ulaşma arzuları olabilir.

Ertelemelerinin sebebi sürekli mükemmeli istemeleri ve onun için gerekli araştırmaları yapıp en iyi sonuca ulaşma arzuları olabilir.

Kimisi verilen bir işin 2/4’lük kısmını yapsa da kendisini başarılı sayarken, procrastinatorler 4/4’lük kısmını gerçekleştirecek özveriyi kendilerinde hissetmediklerinde, kendilerini başarısız sayarlar.

5. Diğer insanlar başkalarıyla rekabet ederken procrastinatorler genellikle kendileriyle ve zamanla rekabet ederler.

Diğer insanlar başkalarıyla rekabet ederken procrastinatorler genellikle kendileriyle ve zamanla rekabet ederler.

İşe zamanında başlasa diğerlerinden daha iyisini yapacaktır aslında ama o istemsizce savsaklar bu durumu. “Haydi kalkıp yavaş yavaş başlamasak mı artık” diye kendi kendisine soru sorup, “Yaa daha zamanım var aslında 10 dakika sonra başlarım.” diye cevap verip yarım saat sonra başladıkları için; kendi kendileriyle bir rekabet içindedirler çoğu zaman.

6. Erteleme hastalığına sahip olan kişiler eğitimleri boyunca, iş yaşamlarında ve özel hayatlarında büyük sıkıntılar çekebilirler.

Erteleme hastalığına sahip olan kişiler eğitimleri boyunca, iş yaşamlarında ve özel hayatlarında büyük sıkıntılar çekebilirler.

Örneğin kolaylıkla AA ile geçeceği bir dersten bu hastalık yüzünden CC ile geçerler. Patronunun verdiği bir işi en son güne bırakıp çözüme gitmekte zorluk çekebilirler. Hatta insanlarla iletişime geçmeyi bile ertelediklerinden sosyal yönleri zayıf kalabilir.

7. Bir süre sonra kendi içlerinde tarifi mümkün olmayan bir çatışmaya gireceklerdir.

Bir süre sonra kendi içlerinde tarifi mümkün olmayan bir çatışmaya gireceklerdir.

Kötü sonuçlar elde ettiklerinde, sürekli kendilerine kızıp, yeni yeni sözler vereceklerdir. Ancak bu sözleri de tutamayınca tarifi mümkün olmayan boşluklar içerisinde süzülüp duracaklardır.

8. Hatta bu durum onları yavaş yavaş depresyona bile sürükleyebilir.

Hatta bu durum onları yavaş yavaş depresyona bile sürükleyebilir.

Verdikleri sözleri tutamadıklarını görünce ve ardı arkası kesilmeyen başarısızlıklarla yüzleşmeye çalışınca ister istemez bir takım psikolojik sorunlarla başa çıkmak zorunda kalacaklardır.

9. Başarmak ve çözüme ulaşmak ne kadar zor olursa olsun onların elindedir.

Başarmak ve çözüme ulaşmak ne kadar zor olursa olsun onların elindedir.

Önemli olan şey öncelikle kendilerini oldukları gibi kabul etmeleridir tabii ki. Ama kabul ettikten sonra buna boyun eğmeleri değil aksine bununla başa çıkmaya çalışmaları önemlidir. Ve bunun için kendilerine bir takım yollar çizmeleri gerekir.

10. Procrastinatorlerin en büyük sorunu, işi olduğundan zor görmektir. Oysa ki bu işi parçalara ayırdıklarında sanıldığı gibi zor olmadığını göreceklerdir.

Procrastinatorlerin en büyük sorunu, işi olduğundan zor görmektir. Oysa ki bu işi parçalara ayırdıklarında sanıldığı gibi zor olmadığını göreceklerdir.
Yapmaları gereken tek şey bütünü görüp, parçalarına odaklanmaktır. Yapacakları şeyi aşamalara ayırmaktır. Ve öyle başlamaktır.

11. Önemli olan şey 25 dakika kuralı!

Önemli olan şey 25 dakika kuralı!

Burada önemli olan şey işi parçalara ayırdıktan sonra zamanı da parçalara ayırmak ve işi bu zamana dağıtmak. 25 dakika kuralı önemli. 25 dakika boyunca o işe odaklanmak ve yapman gereken şeyleri onun dışına ayırdığın 5 dakikalık molalara sıkıştırman, senin için başarının temel anahtarı olacaktır.

12. En büyük düşmanları, dikkatlerini dağıtan şeylerdir.

En büyük düşmanları, dikkatlerini dağıtan şeylerdir.

Bunlardan uzaklaşın demiyoruz, ancak belirli bir zamana oturtmakta her zaman fayda vardır. Örneğin dikkatinizi dağıtan ne varsa, telefon, sosyal medya, arkadaşlar, kitap, film. Her şey için kendinize bir zaman sınırlaması koyun. Ya da telefonunuz çalsa bile o telefona, 25 dakika sonra bakın.

13. Gün içerisinde en verimli olduğunuz zamanı belirlemeye çalışın.

Gün içerisinde en verimli olduğunuz zamanı belirlemeye çalışın.

Herkesin verimli olduğu bir zaman dilimi vardır. Örneğin sabah kalkınca kendinizi inanılmaz verimli hissediyorsanız, sabahları işlerinize daha çok yoğunlaşın.

14. Belirli periyotlarda, arkanıza dönüp gerçekleştirdiğiniz şeylere bakın. Ve kendinizle gurur duyun.

Belirli periyotlarda, arkanıza dönüp gerçekleştirdiğiniz şeylere bakın. Ve kendinizle gurur duyun.

Bu sizin doğal ve en büyük ödülünüz olacaktır. Bir şeyleri kendiliğinizden ve zamanında gerçekleştirdiğinizi görmek.

15. Kendinizi kandırmaya çalışmayın.

Kendinizi kandırmaya çalışmayın.

aptığınız hataların başında kendinize yalan söylemek geliyor. Kendinize yalan söylemeyin. Ben bunu ne yaparsam yapayım, kesinlikle başaramam demeyin. Başarırsınız. Bu işi ertelemek için söylediğiniz en büyük yalan. O yüzden artık kendinize yalan söylemeyi acilen bırakmanız gerekiyor.

16. Ve her şey rayına oturduktan sonra, kendinizi kutlayın ve başarının tadını çıkarın!

Ve her şey rayına oturduktan sonra, kendinizi kutlayın ve başarının tadını çıkarın!
Tebrikler, başardınız! Darısı tüm erteleme hastalarının başına. 😄😄
kaynak: onedio

Ortada durmak meditasyondur

11233992_949311375133685_8998394360529790813_n[1]

Bir pilot arkadaşıyla Kaliforniya üzerinde uçuyormuş. Arkadaşına, “Aşağıdaki güzel göle bak. Onun yakınında doğdum, şu benim köyüm” demiş.
Gölün yakınındaki tepelere yaslanmış küçük bir köyü gös­terir ve “Orada doğdum. Çocukken gölün kıyısında oturur balık tutardım; balık tutmak merakımdı. Fakat o zamanlar, göl kenarında balık tutan bir çocukken, gökyüzünde uçaklar geçerdi ve bir gün pilot olacağımı, kendim uçak uçuracağımı düşünürdüm. Bu benim tek hayalimdi. Şimdi gerçekleşti ve ne mutsuzluk! Şimdi sürekli aşağıdaki göle bakıyorum ve emekli olup yeniden balık tutmaya gideceğim zamanı düşünüyorum. O göl o kadar güzel ki…” der.
İşler böyle yürüyor. Olaylar bu şekilde başına geliyor. Çocukken bir an önce büyümeye can atarsın, çünkü yaşlılar daha güçlüdür, genç insanlar daha güçlüdür. Bir çocuk hemen büyümek ister. Yaşlılar bilgedir ve çocuk yaptığı her şeyin daima yanlış olduğunu hisseder. O zaman yaşlı insana sor – o da hep çocukluğun kaybolduğunu, her şeyin yittiğini düşünür; cennet çocukluktaydı. Bütün yaşlı insanlar çocukluğu, masu­miyeti, güzelliği, hayal dünyasını düşünerek ölür.
Sahip olduğun her şey faydasız, sahip olmadığın her şey fay­dalı görünür. Bunu hatırla, yoksa meditasyon asla gerçekleşe­mez, çünkü meditasyon bu demektir – zihni, zihnin işleyişini, zihnin yolunu anlamak.
Zihin diyalektiktir, tekrar tekrar ters tarafa gitmeni sağlar. Ve bu sonu olmayan bir süreçtir; sen onu birden bırakma­dıkça, sen birden oyunun farkına varmadıkça, sen zihnin oyununu birden fark etmedikçe ve ortada durmadıkça, asla sonu gelmez.
Ortada durmak meditasyondur. OSHO

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kalkın ve yola çıkın. Yürüyün ama mutlaka doğru dürüst yürüyün.

hqdefault[1]

Kardeşlerim, evinizde oturup talihin kapınızı çalmasını beklemeyin. Bir editörün kitaplarınızı, bir antrenörün yeteneğinizi, bir patronun çalışkanlığınızı, bir üstadın manevi derinliğinizi keşfetmesini beklemeyin. Sindirella olsanız ve merhametli bir peri size yardım etse bile o baloya gitmeniz, orada düzgün tavırlar sergilemeniz ve bir şekilde prensin dikkatini çekip onunla dans etmeniz gerekir. Yoksa evlenme çağına gelen prensin güzel bir kız aradığı doğru olsa da evinize gelip sizi bulması mümkün değildir. Bu arada sakın ha güzelliğinizin prensin sizi seçmesi için gerekli olan tek nitelik olduğunu sanmayın. Ortalıkta bir sürü güzel kız olacak. Bu sebeple “Ne yapayım cicim ben böyleyim ama güzelim,” demeyin. Güzellik geçicidir. İnsanların başındaki ciddi belalardan bir tanesi zaaflarını yetenekleri sanmalarıdır; sakın bu çukura düşmeyin. Bu durum Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil’in Entellektüel şarkısında söyledikleri gibi fobilerimizi hobilerimize döndürmeye benziyor smile ifade simgesi O nedenle zahmet edip de yola çıkmadan, yola çıkıp da dingildemeyi bırakıp adam akıllı yürümeden talihten ya da dünyadan yakınmayın.

Kalkın ve yola çıkın. Yürüyün ama mutlaka doğru dürüst yürüyün.

Sevgi ve dostlukla

Cem şen

-MANDALA Amaç kişinin bölünmez bir bütün durumuna gelmesidir.

11264855_10154122118519240_2817621617787589729_n[1]

Yapısı, bindu denilen merkezi bir nokta, merkezden yayılma ve dairesel dış sınırlama şeklinde olmak üzere düzenlenmiştir. Yani bütün mandalalar da aynı tipik düzenleme vardır ve resimler genelde simetrik yerleştirilmiştir. Daire ya da kare olan biçimler iç içe geçmiş, hepsinde merkezle olan ilişki belirtilmiştir. Bu durum bütünlüğü[3], Öz’ü simgeler. Öz yalnızca bir merkez değil, tümüyle bir insanı (bilinç ve bilinçdışı birlikteliği ile) temsil eder. Yaradılış içindeki daire, tekerlek ve dörtkenarlı olan her şey Öz’ün simgeleri olarak ortaya çıkar. Ortak merkezli bu figürlere MANDALA denir. Bilinen en eski dinsel figürlerden biridir ve en eski örneği de güneş çemberidir.

Merkezi olan bir daire aslında doğada bulunan bir desendir. Biyoloji, fizik, kimya ve astronomide görülür. Örnek olarak, merkezinde çekirdek olan hücre, buz kristalleri, atomun yapısı, çiçekler, ağaç kesitindeki halkalar sayılabilir. Görüldüğü gibi birleştiren bir merkez etrafında bütünleşmiş bir yapı tamlığı gösteren birer mandala desenleridir. Makro kozmosta dünya ve diğer gezegenler daireler çizerek bir mandala oluşturur. Galaksiler sarmal bulutlarla tüm evren henüz keşfedilmemiş dev bir mandala oluşturmaktadır.

Mandala bireyleşme[4] (bölünmezleşme) simgesidir. Sıradan zihinlerin “aydınlanma”ya doğru değişimi ve zihinsel sağlıklı olmaya yardımcıdır. Yontma taş devrine kadar uzanan her kültürde, her halk topluluğunda rastlanır. Örneğin:

*Pueblo ve Navako yerlilerinde kumdan resimler şeklinde görülür. Kum mandalaların yaratılması çok uzun saatler veya günler sürebilir. Tibetli Budistler geleneksel kum mandalalarını yapma ve bozma sırasındaki seremonilere büyük önem verirler. Renkli kayalar kum haline dönüştürülmüş olarak ince tüplere doldurulur. Tahta zemine çizmiş oldukları şekillerin üzerine merkezden dışa doğru çalışarak büyük bir işbirliği ve konsantrasyon içinde kumları yerleştirirler. Kumun bozulması da özel bir sıra ile yapılır ve bu bozma işlemi maddi hayatın geçici tarafını sembolize eder. İpek bir torba veya cam kavanozlarda toplanan kumlar ırmak veya hareketli bir suya götürülüp doğaya bırakılır. Bu sebeple sembolü muhafaza eden materyal asla ikinci bir kez kullanılmaz.

Mandaladaki büyüsel çember bilinç ve bilinç dışını çevreler. Öz’ün simgesi olarak ortaya çıkar. Yani ruhumuzun aynasıdır denilebilir. Bu nedenle çizim ve boyamalar ara verilmeden çalışılarak bitirilir. Çünkü bir sonraki güne bırakılırsa ruhsal durumumuz değişeceği için başka bir ruh durumuyla çizilecek mandalalar da farklı olacaktır.

*Eskimo şamanlarının maskeleri “merkezi bir boşluktan yayılan ortak merkezli dairelerin” biçimine sahiptir.

*Azteklerin dairesel takvimi hem zaman hem de dini inanışlar için (günlerin ve kaderlerin hesabının yapıldığı) kullanılmış, “güneş taşı” denilen 3.56 m çap, 25 ton ağırlığında kara mermerden yapılmıştır. Üzerinde kabartmalar vardır. Ortada güneşin yüzü, yanlarda pençe şeklinde elleri, haç şeklinde kolları dört unsuru simgeler (toprak, su, hava, ateş ).

*Hıristiyanlıkta mandalalar özellikle orta çağın ilk dönemlerinde sık görülür. Çoğunda İsa merkezde ve dört ana melek veya sembolleri çevresinde gösterilir.

*G. Bruno[5] hafıza sanatı çalışmalarında mandalaları hatırlatan diyagram formundaki figürleri kullanmıştır. “Otuz mühür” adlı eserinde açıklaması güç tanımlardan ve herkesin kendi tecrübelerini yerleştirebileceği bir çarklar sisteminden bahseder.

* Eski Mısır medeniyetinde Horus ve dört oğlu da aynı şekilde temsil edilir. Dört ana yönün bekçileridir ve biri insan başlıdır. Horus ise dünyada yol gösteren (ruhu uyandıran, manatik ateş) Tanrısal kişi olarak bilinir.

*Doğuda TAO sembolü olan ying-yang hem zıtlığı hem de birliği ifade eder. En etkileyici ve sanatsal değeri olan mandalalar ise Tibetli Budistler tarafından yapılanlardır. Dinsel törenlerde bir yantra, bir tefekkür aracı olarak bilinir.

*Birçok halk dansları ve törenlerdeki dansların bir merkez çevresinde çember biçiminde dönüldüğü, dört köşeye doğru çekilerek yine merkeze doğru gelindiği örnekleri vardır. Hindistan’da bu dansa MANDALA NRİTHYA yani mandala dansı denir.

*Ortasında bir çeşme ya da şadırvan ve bunun etrafında insanların dolaştığı kare bir alan olarak mandala kutsal mimariye de yansımıştır. Rönesans dönemindeki çizim ve tasarımlarda da yoğun bir şekilde görülür. İç içe dairesel bir yapı, yıldız şeklinde merkezden çevreye uzanan yollar ve ortada kare bir meydan gibi ideal şehir planlarının çiziminde kullanılmıştır. Kiliselerin camlarını süsleyen (rosy window) şekillerde kullanılmştır.

Mandala “orta yol” un görünümleridir, Doğu da buna TAO derler. Batılı için ise iç ve dış gerçeğin karşıtlarını birleştirme, kişiliğin bütünlüğüne kavuşturulması görevini görür. Bu birleştirici sembol kendini çeşitli biçimlerde gösterir ve ne zaman belirse ego ile bilinç dışı arasındaki denge onarılır. Yani bu figürler yalnızca düzeni dile getirmezler, düzen oluştururlar da. Matematiksel yapısıyla tüm ruhun en eski düzeninin resimleridir ve amacı kaosu kozmos’a dönüştürmektir.

İsviçreli psikiyatrist C. G. Jung (1875-1961) rüya analizleri çalışmaları sırasında mandalaları keşfetmiş onlar üzerinde çalışmış ve yorumlamadan önce 14 yıl onlarla ilgili incelemeler yapmış, kendi kişisel gelişimi için kullanmış ve deneyimlerini kayda geçirmiştir. Daha sonra da psikoterapi de uygulamıştır. “1918-19 döneminde her sabah o zamanki ruh haline tekabül etmiş görünen küçük bir dairesel taslak, bir mandala çizdim. Bu çizgiler yardımı ile günlük psikolojik dönüşümlerimi gözlemleyebiliyordum. Mandala çizmeye başladığımda gördüğüm her şey, izlediğim her yol, attığım her adım tek bir noktaya geri dönüyordu. Orta noktaya gittikçe açık olmaya başladı ki mandala merkezdi. Merkeze, bireyselleşmeye giden yoldu” diye anlatır Jung. “Benliği, kişiliğin bütünlüğünü” keşfettiğini belirtir. Daha sonraları da Doğunun törensel mandala diyagramlarının, psişik bütünlük için bir araç olarak işlev gördüğünü fark eder. “Mandala psişenin mikro kozmik doğasına tekabül eder” der Jung.

Mandala dört yöne açılımı ile yeryüzünün dört ilkesini, psişik niteliği birleştiren kare şekli ile bütünlüğü ve tekliği ifade etmektedir. “Eğer ruhun bir kare olduğuna ilişkin geçmişteki Pisagor görüşünü kanıt olarak kullanırsak, mandala tanrıyı üçün katlarının ritmi olarak, ruhu ise statik dörtlü, yani dört renge bölünmüş halka olarak açıklar. Bunun derinindeki basit anlam, ruhun tanrıyla birlikteliğidir.” der Jung. Daire, dörtlü ve üçlü ritim birbirlerinin içine öyle girerler ki biri aynı zamanda diğerinin de içinde bulunur.

“Mandala resimleri çoğunlukla akıl hastaları tarafından, bunların arasında da tartıştığımız bağlantılar hakkında kesinlikle en ufak bir bilgisi dahi olmayan kimseler tarafından çizilir. Hastalarım arasında, mandala çizmeyen, bunun yerine dans eden kadınlara rastladım. Dans figürleri de resimlerle aynı anlamı ifade eder. Hastalarım simgelerin anlamı hakkında çok az şey söyleyebildiler, ancak bu figürler kendilerini mest ediyordu. Bir biçimde kendi öznel psişik durumlarını ifade ettiklerini ve bunun üzerine bir etkiye sahip olduklarını hissediyorlardı” der Jung.

Mandalaların çözüme kavuşturduğu sorunu anlarsak hastaların niçin böyle bir “mükemmel uyum” duygusuna kapıldığını da anlamış oluruz. Jung’ un tanımladığı psişenin yapısı[6] ve özben[7] in oluşma süreciyle mandalanın etkisi anlaşılabilir. “Bütün insan olmak, kişiliğin göz ardı edilmiş yönleriyle uzlaşmaya varmak demektir. Bilinç ve bilinç dışından herhangi biri öteki tarafından baskı altına alınır ve yaralanırsa ikisinin bir bütün olma olanağı ortadan kalkar. Her ikisi de yaşamın yönleridir ve her ikisine de eşit fırsat verilmelidir. Bu aynı anda yürütülen çelişki ve işbirliği anlamına gelmektedir. Eski örs ve çekiç ilişkisi böyledir. Örs ve çekiç arasında “demir hasta” kırılmaz bir bütün, bir “birey” durumuna gelir. Bireyleşme sürecinden anladığım, kaba çizgileriyle budur”.

Dışsal etkiler nedeniyle dikkatin dağılmasına önlem almak ve yayılmayı engellemek üzere merkezin çevresine çizilen çember aynı zamanda kişiliğin en iç kutsal alanını da belirler. Yuvarlak ya da kare biçimli koruyucu duvarlar bir patlamayı ve kişilik dağılmasını önlemek ve içe dönük bir amacı göstermektedir. Tenemenos denilen çit şeklindeki bu yapı Yunancada tapınağın veya kutsal yerin çevresi anlamını taşır. Orta kısmı boştur. Tarihsel açıdan bakıldığında tanrı daireyle, tanrıça da kareyle sembolize edilir. Ama tanrının oturduğu yerde kimse yoktur, tanrıça yerine ise yeryüzü ya da ruh diyebiliriz.

Mandala uzlaştırıcı bir semboldür, bütünlüğü ve tekliği ifade etmektedir. Tanrının insanla uzlaşması Hıristiyanlık’ ta İsa veya haç sembolü ile ifade edilmekte. Doğu’da tanrının yerini kişinin bütünlüğü almıştır bu nedenle mandalaların merkezine çok çeşitli motifler yerleştirilmiştir. Çiçek, yıldız, güneş, haç vs. Buna “tanrısal kalp”, “sonsuz alan” gibi isimler de verilir.

Daire hareketi, insan yaradılışındaki bütün aydınlık ve karanlık güçleri, dolayısıyla her türden psikolojik karşıtları harekete getirmesi bakımından manevi bir anlam taşır.

“Tekerlek dönmeye başlar ve bu güneşin, harekete geçtiği, yola çıktığı anlamındadır. Yani TAO etkili olmaya başlar ve liderliği ele alarak yol gösterici olur”. Jung’cu psikolojiye göre bu kavram, kabaca kişiliğin bütün yönlerinin bu harekete doğru çekildiği “kendi etrafında dönmek “ olarak tanımlanabilir. “Tao’yu bölünmüş olanı birleştirmeyi amaçlayan bir yöntem ya da bilinçli bir yol olarak yorumlamak gerekir. Batıda bu kavramın karşılığı yoktur” der Jung.

Mandala sembollerinin psişenin derinliklerinden ortaya çıkışı her zaman kendiliğinden bir olaydır, kendi düzenlerine göre gelir ve giderler. Ancak etkileri çok büyük olabilir, çünkü çeşitli psişik karmaşaları çözüme ulaştırabilirler.

Mandala da temsil edilen süreçleri tefekkür etme amacı, Yoginin ilahiliğinin içsel olarak farkına varmasıdır. Mandalalar doğum yerleri daha doğrusu doğum kapları, bir Buda’nın yaşam bulduğu Lotus çiçekleridir. Yogi lotus pozisyonunda oturarak, ölümsüz bir varlığa dönüştüğünü görür.

Sadece bir resmin boyanması bile karamsar bir ruh durumunu iyileştirmede veya gerilimi azaltmada etkili olabilir. Son zamanlarda çocukların okul öncesi eğitiminde de mandala boyamalardan yararlanılmaktadır. Bu şekilde öğretmenler öğrencilerin iç dünyalarını daha iyi tanıdıklarını ve onlara yaklaşımda faydalandıklarını belirtmekteler. Ayrıca mandala çalışmalarının çocukların gruba uyum sağlamasında etkili olduğu ve dinleme becerilerine de olumlu katkılarından bahsedilmektedir. Kendi yaratıcılıklarını keşfetmekte yardımcı olurken dikkat sürelerinin de uzadığı ve stresi azalttığı görülmüştür.

Amaç kişinin bölünmez bir bütün durumuna gelmesidir. Tek, uyumlu ve biricik olmak demek insanın kendi özü olmasıdır. Bu yetenek gizli bir güç olarak herkeste vardır. İçimizdeki karanlıkları göremezsek bütünlüğümüze asla ulaşamayız.

[1]“Psişik içeriklerin, egoyla olan ilişkisini koruyan fonksiyon veya aktivite. Bir tür çevreye dönük algılama ve yönelme organı gibi” C.G.Jung

[2] Unutulmuş, bastırılmış, bilinçsizce algılanan, düşünülen ve hissedilen şeylerden oluşur. Jung bunu kişisel ve kollektif bilinçdışı olmak üzere ikiye ayırır.

[3] İnsanın ruhsal bakımdan bütün, yani apayrı kendi başına bölünmez bir birlik, ya da tamlık durumu.

[4] “Kişiliği biçimlendirmek üzere yol alan bilinç dışındaki merkezileştirme süreçleridir” C.G.Jung.

[5]Düşünceleri ile Rönesans’ın tohumlarını atmış ve günümüze halen ışık tutan şair, filozof. Avrupa orta çağ engizisyonu tarafından 17 Şubat 1600 de yakılarak öldürülmüştür.

[6] Psişe birbirine karşıt, fakat aynı zamanda birbirini tamamlayan bilinç ve bilinçdışı denilen alanlara sahiptir.

[7]Bilinç ve bilinçdışını kucaklayan dairenin bütünüdür. Ben bilinçli zihnin merkezi, Özben de bütünlüğün merkezidir. Jung’un “kendini gerçekleştirme” olarak adlandırdığı, bireyleşme yolunda son duraktır

kaynak: facebook ex mind sayfası

Reyhan Doğan İydir

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Göz Altı Torbalarından Kurtulmanın Yolları

Göz Altı Torbalarından Kurtulmanın Yolları

Göz Altı Torbalarından Kurtulmanın Yolları

Vücudunuz, ruhsal ve fiziksel durumunuzu yansıtma konusunda uzmanlaşmıştır. Özellikle de en hassas bölgelerimizden birisi olan yüzümüz, yetersiz ya da aşırı bakımı hemen gösterir. Bu da bizi, bazen şişmiş görünen ya da yeşilimsi kahverengimsi bir renk alabilen göz altı torbalarına getirir. Göz altı torbaları genellikle uykusuzluk, stres ya da kaygı nedeniyle oluşur. Ayrıca, yetersiz sıvı alımı, ödem, kan oturması ya da hormonal değişimler gibi nedenlere de dayanabilir.

Göz Altı Torbalarından Kurtulmak için Ev Yapımı Çareler

Salatalık ve Havuçsalatalık-

Yorgun görünmekten kurtulmak istiyorsanız her akşam 15 dakika boyunca bir dilim salatalığı ve havucu göz kapaklarınızın üzerine koyabilirsiniz. Bunları buzdolabında tutmaya çalışın, soğuk oldukları zaman göz kapaklarınızı daha çok dinlendirirler. Ardından, mümkünse, çok soğuk suyla durulayın.

Lavanta

Lavanta iyi bir iltihap gidericidir. Lavanta yağını doğrudan cildinize uygulamanızı önermiyoruz fakat bir damla yağı suya karıştırıp bu karışımı bir pamuk yardımıyla göz altı torbalarınıza sürebilirsiniz. Yalnızca bir damla kullandığınız için durulamanıza gerek yok. Eğer çok hassas bir cilde sahipseniz, su ve lavantayı kaynatarak buharını soluyabilirsiniz.

Buz

Bildiğiniz gibi buz, vücuttaki iltihabı geçirmekte en iyi müttefiklerinizden birisidir. Birkaç buz küpünü yumuşak bir beze sararak 15 dakika boyunca gözlerinizin üzerinde tutabilirsiniz.

Nanenane-5

Birkaç nane yaprağını biraz zeytinyağıyla ezin ve yatmadan önce bir parça pamuk yardımıyla göz kapaklarınızın alt kısmına uygulayın. Çok az sürdüğünüz takdirde gece sizi rahatsız etmeyecektir.

Süt Kompresi

Mümkün olduğunca soğuttuğunuz sütü, içinde pamuk parçaları bulunan bir bardağa koyun. Süte banmış pamuk parçalarını göz kapaklarınızın üzerine koyun ve 20 dakika bekletin, bol suyla yıkayın.

Patates Kompresi

Bu hızlıca hazırlayabileceğiniz tariflerden birisidir. Bir adet patatesi soyun ve doğrayın, bir sargı bezinin ya da tülbentin içine yerleştirin ve gözlerinizin üzerine koyun. Mümkün olduğunca uzun bekletin. En iyi şekilde faydalanmak için her gün uygulamaya çalışın.

Papatya

Papatya yatıştırıcı ve iltihap giderici özelliklere sahiptir. Papatyayı demleyin ve içine biraz yoğurt ilave edin. Kremsi bir kıvam alacaktır. Bunu göz çevrenize uygulayın ve 10 dakika bekletin. Bol soğuk suyla yıkayın.

Gül Kompresi

Gülün taç yapraklarını koparıp yaklaşık 2 saat kaynatarak yapraklardaki besleyici ögelerin suya karışmasını sağlayın. Ardından, süzün ve biraz soğumasını bekleyin. Bu karışıma batırdığınız bir parça pamuğu gözlerinizin üzerinde koyup bir kaç dakika bekletin ve soğuk suyla durulayın.

Bol Su İçin

Daha önce de belirttiğimiz gibi sıvı eksikliği göz altı torbalarının oluşma nedenlerinden birisidir. Bu nedenle yeterli miktarda yani günde en az 8 bardak su içmek çok önemlidir.

Çay Kompresigoz-altı-torbaları-2

Çay, iltihabı azaltmak ve vücudu dinlendirmek yönünden çok faydalıdır. İki çay poşetini 10 dakika kaynatın ve her birini bir gözünüzün üzerine koyarak bir süre bekletin. Bunu günde birkaç kere uygulayabilirsiniz.

Çilek

Çilek iltihap çözücüdür. Çilekleri püre haline getirin ve göz kapaklarınıza uygulayın. Yarın saat kadar beklettikten sonra bol suyla durulayın.

Limon

Bu tarif, içerdiği C vitamini sayesinde göz altı torbalarının rengini açar. Bir parça pamuğu bir bardak limon suyunda ıslatın ve göz çevrenize uygulayın, gözünüze kaçmamasına dikkat edin. Biraz beklettikten sonra ılık suyla durulayın. Bunu, haftada iki ya da üç kere yapın.

Umarız ki bu tarifler göz altı torbalarından kurtulmanıza yardımcı olur. Eğer bunların hiçbiri işe yaramazsa bir doktora gitmenizde fayda var, çünkü daha ciddi bir rahatsızlığınız olabilir.

kaynak: sağlığa bir adım

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kadınların Efendi Adam Yerine Piç Tercih Etmesinin Aşırı Mantıklı 15 Nedeni

1. Öncelikle kadınların aklına piç denildiğinde şöyle taş ötesi bir tip gelirken,

Öncelikle kadınların aklına piç denildiğinde şöyle taş ötesi bir tip gelirken,

😍😍

Efendi adam denilince böyle bayık bakışlı, ana kuzusu bir tip gelir.

Efendi adam denilince böyle bayık bakışlı, ana kuzusu bir tip gelir.

2. Ceplerinde taşıdıkları şeytan tüylerinden olsa gerek, piç adamlar çok feci eğlencelidir.

Ceplerinde taşıdıkları şeytan tüylerinden olsa gerek, piç adamlar çok feci eğlencelidir.

Ama efendi adamlar öyle mi? O kadar bayıklardır ki, “Bitse de gitsek” der dururuz.

3. Piç adamlar, kırk yılda bir iyi şeyler yapar; bu da ayaklarımızı yerden kesmeye yeter de artar bile.🙆

Piç adamlar, kırk yılda bir iyi şeyler yapar; bu da ayaklarımızı yerden kesmeye yeter de artar bile.🙆

Efendi adamlar ise her şeyi doğru yaptıklarından, hataları daha zor affedilir. Aman canım onlar da efendiliklerini bilip hata yapmasınlar, napalım öyle değil mi?!

4. Bir de X genimizle taşınan mazoşistliğimiz var ki, hiç sormayın. Bu yüzden de acı çektirip, ağzımıza sıçan erkekleri daha çok seviyoruz.

Bir de X genimizle taşınan mazoşistliğimiz var ki, hiç sormayın. Bu yüzden de acı çektirip, ağzımıza sıçan erkekleri daha çok seviyoruz.

&Bunu da bir piçten daha iyi kim yapabilir, öyle değil mi?

-Daha çok acı istiyoruuuz!!111

5. Ruhunda azıcık psikopatlık taşıyanlarımızın da en büyük keyfi: Kaçanı kovalamak!

Ruhunda azıcık psikopatlık taşıyanlarımızın da en büyük keyfi: Kaçanı kovalamak!

Bir piç yine bu durumda yardımımıza koşar!

Efendi adam kaçmaz, kovalamaz; efendi adam öylece mal gibi durur.

6. Şehir efsanesi mi yoksa gerçek mi bilinmez ama, piç adamların yatakta da daha iyi olduğuna dair bir takım söylemler duyduk.

Şehir efsanesi mi yoksa gerçek mi bilinmez ama, piç adamların yatakta da daha iyi olduğuna dair bir takım söylemler duyduk.

Efendi adamla kıyaslamıyorum bile.

7. Efendi görünen erkeklerin de ağzına sıçmasından bıkan kadınlar; efendi efendi piçliğini yapan erkekleri ister.

Efendi görünen erkeklerin de ağzına sıçmasından bıkan kadınlar; efendi efendi piçliğini yapan erkekleri ister.

Dürüst olsun, benim olsun!

8. İlişkide aşk, şehvet, tutku, fırtına isteyen; sıkıcıklıktan köşe bucak kaçan kadın aradıklarının hepsini, bir piçte bulacaktır.

İlişkide aşk, şehvet, tutku, fırtına isteyen; sıkıcıklıktan köşe bucak kaçan kadın aradıklarının hepsini, bir piçte bulacaktır.

Efendi adamın ilişkisinde gel-git yoktur, sıkıcılık, bayıklık vardır. Ay yazarken bile içim kalktı.

9. Bir de kendine sosyal sorumluluk projesi olarak bir piç alıp, onun içindeki iyiyi dışarı çıkarmaktan zevk alanlarımız var.

Bir de kendine sosyal sorumluluk projesi olarak bir piç alıp, onun içindeki iyiyi dışarı çıkarmaktan zevk alanlarımız var.

Bir piç alıp, kısık ateşte 20 dakika pişiriyoruz. Sevgimizi, aşkımızı piçin içine atıp bir güzel karıştırıyoruz. Olmuşsa bizimdir, olmamışsa zaten hiç bizim olmamıştır.

10. Efendi adam herkese iyi davrandığı için, kadınların kendilerini özel hissetmelerini sağlayamazlar.

Efendi adam herkese iyi davrandığı için, kadınların kendilerini özel hissetmelerini sağlayamazlar.

 ncak piç erkek sadece esas kadına iyi davranır. İşte bu da, esas kadın olmayı isteyen her kadının kalbini eritir.😍

11. Bazen de ciddi bir ilişki istemezsin. Efendi bir adamın kalbini kırmak yerine, piçle gönlünü eğlendirir, sonrasında da kimse üzülmeden oradan ayrılırsın.

Bazen de ciddi bir ilişki istemezsin. Efendi bir adamın kalbini kırmak yerine, piçle gönlünü eğlendirir, sonrasında da kimse üzülmeden oradan ayrılırsın.

12. Piç adamın enerjisi etraftaki tüm kadınların ilgisini çeker. Eee haliyle vahşi doğadaki rakiplerimizin elinden avı kapmak da, durumu ayrı bir çekici hale getirir.

Piç adamın enerjisi etraftaki tüm kadınların ilgisini çeker. Eee haliyle vahşi doğadaki rakiplerimizin elinden avı kapmak da, durumu ayrı bir çekici hale getirir.

3. Daha ne yiyeceğimize bile saatlerce karar veremeyen biz kadınlar, ne istediğini bilen piç adamlara taparız.

Daha ne yiyeceğimize bile saatlerce karar veremeyen biz kadınlar, ne istediğini bilen piç adamlara taparız.

Bize ne yemek istediğimizi sormak yerine:

-Harika bir yer keşfettim, bugün orada yiyoruz!

diyen erkek çekiciliği😍

14. Efendi adamın gereksiz kibarlıkları sıkar. Piç adam olduğu gibidir, gereksiz nezaketten uzak durur ve bu garip bir şekilde bize daha çekici gelir.

Efendi adamın gereksiz kibarlıkları sıkar. Piç adam olduğu gibidir, gereksiz nezaketten uzak durur ve bu garip bir şekilde bize daha çekici gelir.

15. En güzeli de piç adam bir kadını nasıl güldüreceğini iyi bilen adamdır!

En güzeli de piç adam bir kadını nasıl güldüreceğini iyi bilen adamdır!

 Efendi adamın espri anlayışı için:

-Ben hastayım dedim dedim inanmadınız bak noldu şimdi? :))))

-????!!!!111

UYARI: Piçlerin bütün bu süpersonik özelliklerine rağmen, son kullanma tarihleri çok da uzun değildir.

UYARI: Piçlerin bütün bu süpersonik özelliklerine rağmen, son kullanma tarihleri çok da uzun değildir.

 Tarihi geçen piçleri kullanmanız durumunda kalbiniz tuzla buz olabilir ve ağlamaktan gözlerinizde yaş bitebilir. İşte böyle durumlarda efendi bir adamdan yardım alın. Ve aklınız varsa bir daha da asla bir piçe bulaşmayın.

Pekiii, siz sevgilinizi nasıl alırdınız?

% 37 (16b oy)

Bana ordan bir porsiyon piç!

% 34 (15b oy)

Efendi olsun, benim olsun…

% 17 (7.1b oy)

Saol kalsın, hiç almayım ben.

% 12 (5b oy)

Nefes alsın yeter 🙂

kaynak: onedio

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ölüm Esnasında İnsanoğlunun Yaşadığı En Büyük Pişmanlıkları Merak Ettiniz mi?

Eğlenmek ya da sıkılmak, sevmek ya da sevilmek, sevinçten yerinde duramamak ya da üzüntüden bir yere sığamamak.. Bunları bir daha yaşayamayacak olmanın verdiği duyguyu ne kadar hissetmeye çalışsak da boş aslında.. Peki ya pişmanlıklar?

Avusturyalı Bronnie Ware ölüme sadece 12 hafta uzakta olan hastalarla ilgilenen bir hemşire.. Ve bu insanların pişmanlıklarını birinci ağızdan dinleyen bir çift kulak..

Başkalarının benden beklediği hayatı yaşamak yerine benim için doğru olan hayatı yaşama cesaretimin olmasını isterdim..

Başkalarının benden beklediği hayatı yaşamak yerine benim için doğru olan hayatı yaşama cesaretimin olmasını isterdim..

Çok fazla pişmanlık cümlesi duydum fakat tüm bunların arasında en çok dile getirilen kesinlikle buydu. İnsanlar hayat denilen olgunun sonuna geldiğini fark ettiklerinde ve dönüp arkaya baktıklarında yapmak isteyip de yapamadıkları çok fazla şeylerle karşılaşıyor. Pek çok insan hayallerinin yarısını dahi gerçekleştirmemiş halde ve bunun yaptıkları veya yapmadıkları seçimler nedeniyle böyle olduğunu bilerek ölüyor. Fakat birçokları maalesef yaşam ellerinden kayıp gidene kadar bunun farkına bile varmıyor..

Keşke o kadar çok çalışmasaydım..

Keşke o kadar çok çalışmasaydım..

Bu cümle, hemşirelik yaptığım süre boyunca neredeyse her erkek hastamdan duyduğum bir şey. Çocuklarının büyüme süreçlerini, biricik eşlerinin hayat arkadaşlığını kaçırdıklarından bahsediyorlardı.. Kadınların da bunu söylediği olsa da eski bir jenerasyondan gelmeleri sebebiyle çoğu kadın evin geçimini sağlayan kişi olmuyor.

Keşke duygularımı ifade etme cesaretim olsaydı..

Keşke duygularımı ifade etme cesaretim olsaydı..

Birçok insan çevresindeki insanlarla olan ilişkisine zarar vermemek ya da onları kırmamak için duygularını  tam manasıyla ifade edemiyor. Bu nedenle sıradan bir varoluş içinde hiçbir zaman gerçekten olabilecekleri kişi olamıyorlar. İşte bunun sonucunda gelen kırgınlık ve küskünlükler, bu insanların üzerinde büyük bir yük haline gelmişti ve yaşadıkları hastalıkların sebeplerindendi.

Keşke arkadaşlarımla olan bağımı kopartmasaydım..

Keşke arkadaşlarımla olan bağımı kopartmasaydım..

Birçok insan ölüm denilen kaçınılmaz illetin kollarına düşene kadar eski arkadaşlıklarının, yaşanmış olan güzel günlerin değerinin farkına varamıyor.Ölüm artık iyice onları kolları arasına aldığında ise bu insanları bulmak pek de kolay olmuyor. İşte bu nedenle arkadaşlıklarına hak ettiği zamanı ve değeri vermemekten kaynaklanan pek çok pişmanlık vardı. Herkes ölürken birilerini özlerdi..

 

Keşke kendi mutluluğuma daha çok izin verseydim..

Keşke kendi mutluluğuma daha çok izin verseydim..

Şaşırtıcı bir şekilde, insanların dile getirdiği pişmanlıklardan birisi de bu. Ölüm gelene kadar çoğu mutluluğun bir seçim olduğunu fark etmiyordu. Eski davranış biçimlerine ve kalıplara sıkışıp kalmış oluyorlardı. Değişim korkusu hem etrafındakilerine hem de kendilerine “mutluymuş gibi” davranmalarına sebep oluyordu. Ama içlerinde gerçekten gülebilmenin ve aptallıklar da yapabilmenin özlemi vardı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Düz Bir Karın İçin Zencefil, Salatalık ve Naneli Limonata

Düz Bir Karın İçin Zencefil, Salatalık ve Naneli Limonata

Düz bir karına sahip olmak pek çoğumuzun amacıdır. Bazen, bu bölgedeki fazladan yağlanmanın nedeni karındaki şişkinlik olabilir – ödem, sanki “birkaç kilo almışsınız” gibi görünmenize yol açar. Zencefil, limon, nane ve salatalıktan oluşan bu basit ve lezzetli içecekle bu etkiyi kolayca azaltabilirsiniz.

Düz Bir Karın İçin Limon, Nane, Zencefil ve Salatalık

Bazen karnınızın şiştiğini, kaslarınızın esnekliğini yitirdiğini ve gevşediklerini hissedersiniz. Ne kadar zayıf olursanız olun şişkinlik oradadır ve ondan kurtulmak, karnınızın düzleşmesini sağlamak için ne yapacağınızı bilemezsiniz. Unutmayın ki kadınlarda, bu bölgede yağ toplanması normaldir. Bunlar, genellikle egzersize karşı dirençli olan yağ depolarıdır.

Eminiz başınıza gelmiştir, sabahları düz görünen karnınız gün içinde giderek şişer, özellikle yemeklerden sonra iyice büyük hale gelir. Peki bu neden olur? En büyük neden hareketsiz bir yaşam biçimi sürmektir. Bunun dışında yediklerinizin de etkisi büyüktür. Gazlı içecekler, marul ya da bakliyatlar gibi bazı yiyecekler şişkinliğe neden olur.

Bu limonata, sadece karnınızdaki şişkinliği azaltmakla kalmaz, vücudunuzun bu zorlu bölgesinden kilo vermenizi de sağlar. Nasıl olduğunu açıklayacağız:

1. Limonlimon2

Bu asitli meyve, yiyeceklerin daha kolay bölünmesini ve besinlerin rahatça emilmesini sağlayarak sindirime yardımcı olan askorbik asit içerir. Ayrıca, içerdiği pepsin de yağ yakımını hızlandırarak proteinlerden daha fazla yararlanmanıza yardımcı olur. Bir başka deyişle, limonda bulunan asit beslenmenize olumlu etki yapacaktır. Limon, sizi tatmin eder, gazı önler ve yağ yakar. Metabolizmayı uyarmak için birebirdir.

2. Zencefilzencefil-4

Zencefille kilo vermek mi? Evet, bu mümkün. Zencefil, çok iyi bir iltihap sökücüdür ve gingerol denilen harika bir madde içerir. Bu madde, bağırsakları ve karnı etkinleştirir, sindirime yardımcı olur, gazı ve ödemi önler, ayrıca yağ yakımını hızlandırır. Zencefili burada sözünü ettiğimiz diğer malzemelerle birleştirdiğinizde, düz bir karna kavuşmak için ideal çözümü bulmuş olacaksınız.

3. NaneNane

Nane, sindiriminiz için en yararlı bitkilerden birisidir. Gazı önler, mide asidini engeller, besinlerin emilimine yardım eder, iyi bir iltihap sökücüdür, sizi rahatlatır ve mide bulantısını geçirir. Kendi başına ya da yemeklerinizin yanında tüketebileceğiniz nane, tek kelimeyle harikadır.

4. Salatalık

Yumuşak, hafif, sindirimi kolay ve çok iyi bir iltihap sökücü. Ayrıca cildinizi beslemek ve göz altı torbalarını geçirmek için kullanabilirsiniz. Salatalığın, vücudunuza nasıl da faydalı olduğunu görüyorsunuz. Bunların yanı sıra, salatalığın sıvıların vücuttan atılmasını kolaylaştıran iyi bir idrar söktürücü olduğunu ve sistit ve nefrit gibi karnınızda şişkinliğe yol açabilecek rahatsızlıkları tedavi etmeye yardımcı olduğunu da unutmamak gerekir.

Zencefil, Salatalık, Naneli Limonatanın Hazırlanışızencefilli-içecek

Limonatayı yapmak için gerekenler

  • 2 Litre su
  • 1 limon
  • 1 orta boy salatalık
  • 2 yemek kaşığı rendelenmiş zencefil
  • 10 adet nane yaprağı

Hazırlanışı

  • Çok basit. Yapmanız gereken ilk şey naneyi kaynatmak. 10 adet nane yaprağını yarım litre suyun içinde kaynatın ve 5 dakika demleyin. Hazır olunca, bir kenarda bekletin.
  • Şimdi, limon suyuna ihtiyacınız olacak. Limonun kabuğundan üç parça rendeleyin, sonra da limonun suyunu sıkın.
  • Üçüncü aşama salatalığı soymak ve ezmek. Sonra, limon suyu ve demlenmiş naneyle karıştırın.
  • Kalan bir buçuk litre içme suyunu da salatalık, limon suyu ve nane çayı karışımına ekleyin, rendelenmiş zencefili, limon kabuklarını ve dilerseniz birkaç nane yaprağını da karıştırın.

Zencefil, Nane, Salatalık Limonatasını Nasıl İçmelisiniz

Elde ettiğiniz iki litre limonatayı gün boyunca içebilirsiniz. Özellikle, ana yemeklerden; yani kahvaltı, öğlen yemeği ve akşam yemeğinden sonra içmeniz önemli ama gün boyunca içebilirsiniz.

Bu lezzetli ve ferahlatıcı limonatayı, dengeli ve düşük yağlı bir beslenme ve düzenli egzersizle birleştirdiğinizde hedeflediğiniz düz karına kolayca kavuşabilirsiniz. Bu limonatayı mutlaka deneyin!

kaynak: sağlığa bir adım

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »