Faydaları tüm dünyada bilinmektedir ve kuşaktan kuşağa aktarılarak -kaba tabirle bir koca-karı ilacı olarak :)- bir çok rahatsızlığın tedavisinde ve hatta yaşlanma karşıtı –anti aging- iksiri olarak kullanılmıştır.
Birçok insan bu içeceğin temizleme ve dezenfekte etme özelliğinden faydalanarak bedenlerini toksinlerden temizlerler. Ayrıca mikroplarla ve bakterilerle savaşıp antibiyotik ve antiseptik hale gelen güçlü bir temizleme ajanı ve doğal bir iyileştirme iksiridir.
Peki ballı-elma sirkeli su nasıl bunları yapabiliyor?
Kan dolaşım sistemimiz, yağ, nişasta ve işlenmiş gıdalar(fast food, etler, alkol ve kahve vb.) içeren modern beslenme alışkanlıkları ile asidik hale gelmektedir ve bedenimiz asidik ise, hastalıklar ortaya çıkabilir ve gelişebilir. Ancak alkali ise, beden dengededir ve bakterilerle, böbrek, osteoporoz, kırılgan kemikler, eklem ve kas ağrıları, düşük enerji ve kronik yorgunluk ve yavaş sindirim sistemi gibi rahatsızlıklarla mücadele edebilir.
Çiğ meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller ve çay gibi gıdalar alkali-yapıcı yiyeceklerdir. İlginç ve ironik bir şekilde, yiyeceğin kendi içindeki pH oranı, bedenimize yaptığı asit-baz etkisi ile doğru orantılı olmayabilir. Örneğin limon çok asidiktir ancak bedenimize alkali yapıcı etkisi vardır. Et ise sindirilmeden önce alkalidir ancak bedende asidik kalıntı bırakır, dolayısıyla yaklaşık tüm hayvansal ürünler gibi et çok asidik-yapıcıdır bir yiyecektir.
Önemli not: Mide asidi veya midenin pH’ı, beden sıvılarının ve dokularının pH’ından farklı konulardır. Burada bahsedilen beden sıvı ve dokularının asit-baz dengesidir.
Bedenin pH olarak adlandırılan bir asit-alkali dengesi vardır. Bu pozitif şarj olmuş iyonlarla, negatif şarj olmuş iyonların dengesidir. Bu denge bozulduğunda birçok problem baş gösterebilir. Beden, asidi etkisizleştirmek ve güvenli bir şekilde atmak için, hayati organlardan ve kemiklerden kalsiyum, sodyum, potasyum ve magnezyum gibi minareleri ödünç almaya zorlanır. Ve yüksek asiditeden dolayı bedende ağır hasarlar oluşabilir. Kişinin ideal beslenmesi 75% alkalize-yapıcı, 25% asitleştirici yiyecekler olmalıdır. Ayrıca alerjik reaksiyonlar ve stres gibi olumsuz duygular da bedendeki asidi arttırır.
Elma sirkesinin alkali yapıcı özelliği sistemimizdeki asit fazlalığını düzeltebilir ve enfeksiyonları önler. İşlenmemiş bal da alkali yapıcıdır.
Elma sirkeli- ballı suyu ilk içtiğinizde tadı berbat gelebilir smile ifade simgesi, ancak bedeniniz daha az asidik ve daha çok alkali hale geldikçe, keyif alarak içeceğiniz bir içecek haline dönüşecektir.
Elma sirkeli- ballı su tarifi:
1 tatlı kaşığı doğal, iyi bir bal
1 tatlı kaşığı elma sirkesi – tercihen organik (ev yapımı sirkenin asit-baz oranı ayarlanamayabilir)
Bal ve sirkeyi büyük bir bardağa koyun ve üzerine ılık su ilave edin. Önce soğuk su, sonra kaynattığınız suyu ekleyerek ılıklaştırabilirsiniz. Ancak önce sıcak suyu eklemeyin, bal asidik ve zararlı bir hale dönüşür. Oda sıcaklığından daha sıcak ama çok da sıcak olmaması önemlidir. Karıştırın ve yudum yudum için. Detoks ve temizleyici özelliğinden faydalanmak için, sabah uyandıktan ve dişinizi fırçalayıp, dilinizi kazıdıktan sonra, bir şey yemeden önce içmelisiniz. İçtikten sonra da en az 20 dakika bir şey yemeyin.
Ballı – elma sirkeli suyun faydalı olabileceği rahatsızlıklardan bazıları şunlardır:
1- Erken yaşlanma
2- Obezite
3- Besin zehirlenmesi
4- Sıcak basması
5- Mide yanması
6- Kırılgan tırnaklar
7- Ağız kokusu
8- Artirit
9- Yüksek kan basıncı
10- Yüksek kolesterol seviyesi
Kaynak: ezinearticles.com
facebook kaynak: sağlıkla kal sayfası
Fatoş Pabuççu Tuncay
Ege dediğimizde kimin aklına hemen doğal ve tarihi güzellikler gelmez ki. Daha çok büyük turizm merkezleri biliniyor olsa da çok az bilinen doğayla iç içe olan köylere de sahip. Bu köylere gittiğinizde sakinliği ve doğal yemekleri ne kadar özlediğinizi anlayacaksınız. Üstelik çoğu köy gezisi cebinizi de yormayacaktır. O zaman bu köyleri ilk fırsatta gezi rotamıza eklemekte fayda var.
O kadar güzel ki kıyamet bile dokunmaya kıyamıyor. 21 Aralık 2012’de bu sayede Dünya’ya kendini duyuran bir köy ve inanılmaz bir ziyaret akınına uğruyor. Şaraplarıyla da ünlü bir köy. Üstelik köyü gezdikten sonra çok yakınındaki Efes Antik Kenti de ziyaret edilebilir.
Bafa Gölü kıyısındaki bu küçük köyde doğal güzelliklerin yanında tarihi güzellikler de bulunuyor. Gez gez bitmeyecek bir köy Kapkırı.
İzmir‘in merkez köylerinden biri olan Kavacık, üzüm festivaliyle İzmirliler arasında epey ünlü. Festival zamanlarında çok sayıda ziyaretçisi oluyor, köy halkı da geçimini büyük ölçüde üzümcülükle sağlıyor. Bunun dışında yollarında dağ bisikletlerini sıkça görmeniz mümkün.
Osmanlı esintilerini görmek istiyorsanız rotanızda olması gereken bir yerleşim birimi. Türbeleriyle, camileriyle, konaklarıyla göz dolduruyor. Ziyaretçi sayısı bakımından en meşhur köylerden biri.
şık olmak kadar güzel bir duygu yok. Yaşattığı mutluluk, verdiği keyif, hayatınıza kattığı heyecan vazgeçilmez şeyler. Ancak aşk ile başlayan bir ilişki her zaman böyle seyretmiyor. Burada aşkın ömrü kaç yıldır tartışması yapmıyoruz ama şu da bir gerçek ki kadınların çoğu ilişkinin beraberinde getirdiği sıkıcı, ortalama yaşamı sevmiyor. Kadınların ilişkiden korkmasıyla, erkeklerin ilişkiden korkmasını karıştırmayın. Erkekler seks için yalan söylerken, kadınlar duyguları için endişe ediyor.
2. Bir kadın asla bağlanmaktan korkmaz, onu korkutan arkadaşlarından ayrılma ihtimalidir.
3. Bir kadın “aman ne olacaksa olsun” demekten çekinmez, onun çekindiği kendini boş verme ihtimalidir.
4. Bir kadın ateşi hissetmekten korkmaz, o kendi içindeki kıvılcımı kaybetmekten korkar.
5. Bir kadın incinmekten, yaralanmaktan korkmaz, bir daha toparlayamamaktan korkar.
7. Bir kadın kalmaktan korkmaz, bir daha çıkamamaktır onu asıl korkutan.
12. Bir kadın sürekli aynı partner ile sevişmekten korkmaz, bir daha asla sevişememe ihtimalidir onu korkutan.
kaynak: onedio
Hepimiz son derece güzel bir kadının yanında bize göre çirkin sayılabilecek bir erkek gördüğümüzde hayrete düşeriz ve hemen aklımıza “bu kadın bu erkekte ne bulmuş acaba?” sorusu düşer. Sizler için konuya değinme ihtiyacı hissettik ve güzel kadının yanındaki erkeği masaya yatırdık.
2. Muhtemelen bu erkeğin tek dezavantajı çirkinliği ve bunu diğer yönlerindeki başarısı ile kapatmış durumda.
4. “Zengin demek ki” demeden önce bir durun, istisnalar dışında kadınlar para için ilişki yaşama eğiliminde değil.
5. “Belli ki yatağı iyi” diye de düşünebilirsiniz, mutlaka öyledir ama tek sebebin bu olması sizce de saçma değil mi?
6. İç güzelliği dediğimiz şey tam da bu erkeklerde vücut bulmuş bir olgu.
7. Duygusal olarak kesinlikle tatmin edici erkekler oluyorlar ki duygusal tatmin bir kadının ilişkide aradığı en önemli şeylerden.
8. Bir kadının ilişkide kendini iyi hissetmesi paha biçilemez, bu erkekler bunu çok iyi başarıyor.
10. Kadınlar güçlü erkeklerden hoşlanıyor, hayatının ipleri kendi elinde olan, kendi kararlarını veren, cesur erkekler, işte sizin yanındaki dediğiniz erkek büyük olasılıkla kendi doğrularıyla yaşayan biri.
13. Kadın erkeği kocası, çocuklarının babası, iyi bir ailenin parçası olarak görüyor ve yakışıklı olmasından ziyade bu hususları sağlayacak olmasına önem veriyor.
Yani bu erkeğin çocuklarla iyi anlaşıyor olması, evcimen olması, ev işlerinden anlıyor olması çok yüksek bir ihtimal.
<a href=”http://img-2.onedio.com/img/2r0/543be381ddfcbf3f064a9f8a.jpg” target=”_blank”><img src=”http://img-2.onedio.com/img/bound/2r0/543be381ddfcbf3f064a9f8a.jpg”/></a>
kaynak: onedio .com
Yaz ayları geldi mi beni de hafiften bir heyecan basmaya başlar. “Yaşasın Alaçatı’ya gitme vakti geliyor” diye. Yalnız o yapış yapış en kalabalık günleri değil de ya yaz girişini ya yaz çıkışını tercih ederim. Alaçatı’ya varır varmaz şehrin kıyafetlerini üstümden çıkarır uçuş uçuş elbiselerimi, şortlarımı giyiveririm. Begonville süslenmiş dar sokaklarda gezinir, butiklerde dolanır arkasından da meydana gider, köşedeki caféye kurulurum. Gelsin sakızlı kahve, gitsin sakızlı muhallebi derken, gelen geçene bakarak saatleri devirmiş olurum.
Akşam yemeği için Alaçatı Port’ta Ferdi Baba’nın yerine gider, keyfime bakarım. Masayı mezeyle donatır, yavaş yavaş yerken hem temiz havayı ciğerlerime çekerim hem de marinadaki tekneleri seyrederim. Yemek sonrası ise, gece hayatını çok sevmediğimden, genelde kalmayı tercih ettiğim Kayezta Otel’e gider bahçede çayımı yudumlarken ev sahipleriyle sohbet ederim.
Ertesi gün deniz vakti diyerek on dakika uzaklıktaki Ilıca plajına giderim. Ilıca Alaçatı’nın aksine sakin ve rüzgarsız olur. Kumların üstünde keyfime bakar, ısındığımda da denize girer dalgalarla oyun oynarım. Üstelik buranın suyu da ılık olduğundan denizden hiç çıkasım gelmez. Bir keresinde buraya yakın kaynak suyunun merkezine gitmiştim. Bütün kaynak yaşlıca hanımefendi ve beyefendilerle doluydu. Anca şöyle bir girip çıkıp yerime onlara bırakmıştım.
“Eee Ilıca’ya gelip de Dost Pide’ye gitmemek olmaz” deyip bir kuşbaşılı pide alırım yanında ayranıyla tabi. Bu temiz ve fiyatı uygun mekanda karnımı mutlu ettikten sonra Alaçatı’ya döner İmren pastanesinde sakızlı dondurma yerim. Taş sokaklarda dolaşıp, taş evleri seyrederim, geçici dövme yaptırırım. Arkasından sörf yapanları seyretmek için Alaçatı plajına giderim. Orası çok rüzgarlı olduğundan sersemlerim ama inat yapar ve suyun üstünde yağ gibi kayan sörfçüleri seyrederim.
Sonra methini çok duyduğum ev yemekleri yapan Asma Yaprağı’na gitmek isterim ama rezervasyonum olmadığı için giremem, ben de Kumrucu Hikmet’e gider keyfime bakarım. Ekmeğin gevrekliğinin tadını çıkarırken ekmeğin şeklinin gerçekten kumru kuşunun gövdesine benzeyip benzemediğini düşünürüm ve otelime geri dönerim.
Ertesi gün süper bir kahvaltının ardından biraz sosyetik takılmak için Aya Yorgi koyundaki Babylon’a gitmek isterim ama hep sezon dışı kaldığımdan orasını hiçbir zaman açık yakalayamam ben de Paparazzi’ye giderim. Tıkış tıkış şezlongların arasında kendime bir yer bulurum. Hiç esmeyen bu koyda keyfime bakar, kitabımı okurken çevrede ünlü var mı diye göz ucuyla bakarım (bir kere Pakize Suda’yı gördüm o kadar). Çarşaf gibi denize girer çıkarım. Buraya özgü tatlı ve sert kavunlarından ısmarlarım. Sonra daralır otelime gider duşumu alırım.
Sokaklarda takı bakarım, yel değirmenlerinin fotoğrafını çekerim. Hediyelik eşya dükkanlarında kendimi kaybederim. Akşam Fethi’nin Yeri denilen salaş balıkçıya gider kafamı dinlerim. Izgara balığımı, ahtapotumu, karidesimi yerim.
Ertesi gün Cumartesi bilirim ki buranın meşhur pazarının olduğu gündür. Kafamdan ne elbiseler alacağımın planlarını yapar mutlu olurum. Sabah erkenden tüm pazarı talan eder rahatlarım. İstanbul’a götürmek için kekik ve adaçayı alırım.
Sonra Çeşme’nin meşhur kalesini gezerim. İçindeki müzeyi inceler bol fotoğraf çekerim. Çevredeki çarşıyı gezer, Çeşme Marina’da denize nazır cafélerden birinde oturur adaçayı içerim. Sahilinde dolandıktan sonra da Dalyan’a uzanır yan yana sıralanmış balıkçılardan en beğendiğim Cevatın Yeri’ne girerim. Kendime bir meze ziyafeti çeker, Alaçatı’ya dönerim. Yine köşedeki caféye oturur geleni geçeni seyrederim, lokmamı yerim. Ertesi günde erkenden İstanbul’a doğru yola çıkarım.
Ah Alaçatı seni çok özledim. Ne olur bu sene de kabul et beni.
Sağlıcakla,
Anette İnselberg