Bilinçaltının Yüklerini Bırakma (Bağ Kesme Çalışması)
Geçmişinden, çevrendeki insanlardan, annenden, babandan, sevdiklerinden, çatışma yaşadığın kişılerden yaşadığın alandaki herkesten ve her olay ve durumdan aldığın bilinçaltı kalıpların varlığında ve dış dünyanda çatışmaya sebep oluyor. Varlığının sonsuzluğu bu sınırlı kalıplarınla çatışıyor doğal olarak. Bu çatışma dış dünyanda da çatışma ile problemlerle karşılaşmana neden oluyor. Bu uygulamada bu yüklerin her birini tek tek bırakacak özgürleşeceğiz.
Rahat olacağın bir yerde rahat bir pozisyonda otur. Gözlerini yavaşça kapat. Ağır ağır ve derin nefesler al. Üç derin nefes alışverişinden sonra hayatında en fazla çatışma yaşadığın kişiyi gözünün önüne getir. Bu kişi bir arkadaşın olabilir, tanıdığın olabilir, bir akraban olabilir. Şu an hayatında olabilir, ya da geçmişte hayatında olmuş bir kişi olabilir. Hatta şu anda hayatta olmayan biri de olabilir. En fazla çatışma yaşadığın kişiden başla. Her seferinde bir kişi ile çalışacaksın.
Gözlerin kapalı, derin ve ağır nefesler alıyorsun. İlk önce çalışma yapacağın kişinin karşında olduğunu gör. Şu anda o kişi karşında. İmgesel olarak göremesen de yalnızca karşında olduğunu hisset. Şu anda o karşında duruyor. Ne hissediyorsun. Daha önce yaşadıgınız o çatışmadan dolayı ona kızgın olabilirsin, ya da sen bir şey yaptın, bunun suçluluğunu taşıyor da olabilirsin. O kişiden korkuyor olabilirsin hatta nefret ediyor olabilirsin. Ama bil ki bunu sen hissediyorsun. O sadece içindeki kızgınlığın, korkunun açığa çıkması, dışarıdaki yansıması. O sensin. Kendi içindeki, bilincindeki çatışan yönlerini görüyorsun. O sana onu gösterdi. Seni sana gösteren bir aynan, yüzün o. Senin iç dünyanın ayna görüntüsü. İçindeki bu çatışmayı durdurmazsan, hayatında farklı farklı görünüşlerle ayni sorunu yaşayacaksın. İsimler değişecek belki, sahneler degişecek. Ama aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayacaksın eğer içinde o çatışan yönünü bırakmazsan.
Şimdi, ona hissettiğin şeyler ne olursa olsun onun gözlerinin içine bak. Ama yalnızca sevgiyle. Çünkü o sensin, senin yüzün. Sevgiyle gözlerinin içine baktıktan sonra ona söyleyeceğin iki cümle çok önemli. Bu seni onun varlığıyla ve evrenle birleştiren iki cümle. Evrenden, her şeyden kendini ayırdığın, büyük resmi göremediğin için yaşadın bunları. İki cümle.
TEŞEKKÜR EDİYORUM.
SENİ SEVİYORUM.
Bu iki cümle, seninle onu, çatışma ile çözümü biraraya getirecek. Teşekkür ediyorsun, çünkü o sana senin bir yüzünü gösterdi. Senin olmak istemediğin bir yüz olabilir bu. Ama en mükemmel yüzünü ortaya çıkarman için, önce sen olmayan yüzlerini kendine gösteriyorsun. Kendin olmayan yüzlerini görerek, en mükemmel oluş halini ortaya çıkaracaksın. Kendini hatırlıyor, her an yükseliyor, varlığın muhteşemliğini açığa çıkarıyorsun. Bunun için hayatında mutlaka çatışma yaratman gerekmiyor.Bir şeyleri öğrenmek için hayatında mutlaka zorluk yaşaman, düşmen, kafanı duvara çarpman gerekmiyor. Kafanı duvara çarpmadan da öğrenebilirsin. Acı çekmek burada öğrenmek ya da hatırlamak için kullandığın bir yöntemdi. Ama bu şekilde öğrenmek yerine her şeyi kolaylıkla, acı yaratmadan, sevgiyle, mutlulukla, bollukla hatırlayabilirsin. Acıyı kullanarak öğrenmek senin seçimin. Seçimin ne ise de onu yaşarsın.
Evrene bakarsan her şeyin kolaylıkla olduğunu görürsün. Evrende milyonlarca galaksi trilyonlarca trilyon yıldız var. Devasa boyutları ile doğal halleri ile dönüyorlar. Bir güç sarfetmelerine gerek yok. Bir tohum toprağa düştüğünde doğal hali ile çıkıyor. Bunu içinn ek bir güce, cabaya ihtiyacı yok her şey doğal haliyle ve kolaylıkla oluyor. Işığın müziğiyle birleştiğinde hayatında her şeyin kolaylıkla olduğunu goreceksin.
Gözlerin kapalı, o kişi karşında. Gözlerinin içine sevgiyle baktın. O muhteşem iki sözcüğü söyledin. Seni seviyorum, teşekkür ederim. Sonra ona SARIL. Bunu fizikselleştirebilir kendine sarılıyormuş gibi bir sarılma hareketi yapabilirsin. Bu sıcaklığı hissetmeni sağlayacaktır. Kendine sarılıyormuş gibi sarıl ona. Hisset sıcaklığını. Varlığını içine al. O senin varlığının içinde kabul etmediğin bir yüzün. O yüzünle bir arada olmak durumunda değilsin. Ama o yüzünü de kabul et. O da senin bir yüzün. Bir şeyi bırakman için önce kabul etmen gerekir. Kabul etmediğin, reddettiğin her ne varsa onları çoğaltırsın. Kabul, ruhunun, bedeninin şifasıdır.
Sarıldıktan sonra şunları söyle ona:
“Çok güzel anlar yaşadık, bir yüzümü gördüm ve çok güzel deneyimler kazandım. Ama artık varlığımda bu yükü taşımayı tercih etmiyorum.”
Valığımızda karşılaştığımız insanların yüklerini taşyoruz. Bu sevdiğimiz insanlar için de geçerli. Sevdiğimiz biri bizimle biraraya geldiğinde yaşadığı bir sorunu anlattığında fark etmeden onun yükünü alıyoruz. Aynı zamanda onun hayata bakışını, kalıparını da bilinçaltımıza ekliyoruz. Çatıştığımız insanlar keza onların yüklerini de hala üzerimizde aşıyoruz. Geçmiş denilen zaman diliminde bir olay yaşanmış. Hala hayatımızda bu olayın yükünü taşıyoruz. Bu cümleyi söyleyin ona. Bu cümle ondan ayrılmanız anlamına gelmiyor. Varlığınızın bir parçasından ayrılamazsınız. Her biri bir çünkü. Yalnızca aldığınız, üzerinize yapıştırdıgınız yükünüzü bırakıyorsunuz. Çünkü artık yürümek, mutlulukla koşmak, ışığın muhteşem müziğini yazmak istiyoruz. Her şey birbiri ile bağlı ve bir olduğundan siz bu çalışmayı yaptıgınızda, karşınızda gördüğünüz kişi de yüklerini bırakabilir eğer arzu ederse tabi.
Ona sarıl ve bunu söyle “ama artık varlığımda bu yükü taşımayı tercih etmiyorum.”. Sonra bir adım kadar geriye çık. Göbekleriniz arasında bir kordon ya da ip olduğunu düşün. Bu kordon, varlığına aldığın bu yükü taşıyan kordon. Kordonu gör, bu kordonla bilinçaltı kalıplarını, varlığını aşağı çekecek kabukları aldın. Şimdi eline altın renkli bir makas al. Bu altın renkli makasla o kordonu kes. Kordonun kesildiğini ve ayrıldıgını mutlaka gör. Ya da hisset. Ayrılmaz, kesilmezse tekrar dene. Daha çok sevgini ver. Bazen ip büyüyebilir, dallanıp budaklanabilir. Bu sefer makası büyüt o ip kesilsin ve ayrılsın. İp ayrıldıktan sonra tekrar gözlerinin içine bak, teşekkür ediyorum de ve uzaklaştığını gör. Yavaş yavaş gözlerini aç.
Bu çalışmayı yaparken çözülmeler yaşayabilirsin. Sarıldığında bazen birden bir duygu boşalması yaşayabilir, ağlayabilirsin. Bırak hislerin olduğu gibi aksın sen süreci yönetmeye çalışma bırak kontrolü. Varlığının çatışmaları çözülsün.
Çalışmanın aşamalarını kısaca tekrarlıyorum.
Gözlerini kapa, birkaç derin nefes al,
Çalışma yapacağın kişiyi karşına al,
Gözlerinin içine sevgiyle bakarak, teşekkür ediyorum ve seni seviyorum de,
Sonra ona sevgiyle sarıl ve şöyle söyle “Çok güzel anlar yaşadık, bir yüzümü gördüm ve çok güzel deneyimler kazandım. Ama artık varlığımda bu yükü taşımayı tercih etmiyorum.” Bir adım geriye çık.
Aranızda bir kordon olduğunu gör ya da düşün. Yükü taşıyan bu kordonu altın bir makası eline alarak kes. İpin ayrıldıgını mutlaka gör. Ayrılmazsa makası büyüt. Eğer zorlama ya da direnç hissediyorsan o an o kişiyi bırakıp başka birine geçebilir, başka bir zaman yine aynı kişi için yapabilirsin.
Gözlerinin içine tekrar sevgiyle bakarak, teşekkur ediyorum de, senden uzaklaştığını gör ve gözlerini yavaş yavaş aç.
Bu çalışmayı her seferinde bir kişi için yap. Bir kişi için 2-3 dak. yeterlidir bunun için. Öncelikle en çok çatışma yaşadığın kişilere, daha sonra çevrendeki insanlara, geçmişte yaşamış ya da şu an yaşamayan hayatındaki kişilere, en son sevdiklerine de bu çalışmayı yap. Bir kişi için eğer kordon ayrıldı ise bir kez yapman yeterli. Tekrar tekrar yapman inancının zayıflığını, şüphe duymuş olduğunu gösterir. Bir kez yap ve olduğunu bil. Sevdiklerinle daha güçlü bağlar kurduğunu, daha mutlu ilişkiler deneyimlediğini göreceksin. Çalışma iki taraflı çalıştığından, çatışma yaşadığün bir kişi ile birden daha güzel bir diyalog içine girdiğini görebilirsin. O kişi seni hiç beklemediğin halde hemen ve kısa bir süre sonra arayabilir. Birden çatışmanın çözümlendiğini görebilirsin.
Daha açık, sevgi dolu dostluklar, ilişkiler kuracaksın. Çünkü ilişkilerin yüklerden özgürleşecek. Hayatına artık hizmet etmeyen kişilerin de hayatından birden kendiliğinden çıktığını göreceksin. Çünkü o senin bir yanındı, ve sana yalnızca bir şey anlatmak için yine senin tarafından kendi yüzlerinden birini görmen için geldi. Artık hayatındaki görevi bittiğinden, birden uzaklaştıgını görebilirsin. Hayatına yeni birileri girebilir. Hayatına yeni girenler de senin şu andaki sevgi dolu titreşimine uygun kişiler olacak. Hatırla, içerisi nasılsa dışarısı da öyledir. İç çatışma durduğuda dışarıdaki çatışma da duracak.
Çalışmayı kendinde çatıştığı yanların için de yapabilirsin. Mesela bir konuda endişeleniyorsun, ya da içinde bir yanın seni aşağı çekiyor, korkuya sevkediyor. Bu sefer, kendini karşına al ve bu çalışmayı yap. Karşındaki kendin olsun. Bak gözlerinin içine. Karşındakini tanımla, o sensin, benim …..dan endişe duyan yanım. Teşekkür ediyorum, seni seviyorum. Sarıl, “Çok güzel anlar yaşadık, bir yüzümü gördüm ve çok güzel deneyimler kazandım. Ama artık varlığımda bu yükü taşımayı tercih etmiyorum” dedikten sonra kendi nin o yüzü ile arandaki bağı kes. Bunu aynı şekilde, bağımlı olduğun şeylere yapabilirsin. Herhangi bir hastalığını karşına alıp onunla bağini kesebilirsin. Bu yöntemle birden hastaığın çözülmeye iyileşmeye başladığını görebilir, mucizeler yaşayabilirsin. Hatta calışmayan bir cihazla arandaki baği kestiğinde onun çalışmaya başladığını bile görebilirsin.
Bizim cansız dediğimiz cihazlarımız da enerji ile calıştıklarından bazen bizdeki enerji dalgalanmaları manyetik alan yaratıp onların bozulmasına sebep olabilir. Bazen tuttuğunuz bir şeyin bozulduğunu, ya da elinizde kırıldığını görebilirsin. Uygula bunu, aklına gelen her şeyle yapabilirsin, bitkilerin, hayvanlarınla, bununla oyna ve yaratıcılığınla bu yöntemi kullan. Çok etkili ve hızlı çalışan bu yöntem, ayağındaki taşları, prangaları atmanı, kanatlanmanı sağlayacaktır.
Mart Cosmopolitan’da “Eşruhunuzu Nasıl Bulursunuz?”u yazmıştım.
Nisan’da ise “Eşruhunuzu Buldunuz da, İlişkinizi Nasıl Sürdürürsünüz?”ü yazdım.
Mayıs’ta da “Eşruhunuzla Nasıl Vedalaşırsınız?”ı yazıp seriyi tamamlayacağım inşallah. 🙂
Gösteriş yapmaya çalışmayın, sadece kendiniz olun ve ne yapmaktan keyif alıyorsanız onu yapın.
Warren Buffet
GÜN; Şafağa bırakılmış umuttur,
UMUT; Rüzgarla gelen tebessümdür,
TEBESSÜM; Güneşin yüzünde mutluluktur,
MUTLULUK; Bahçende yeşeren sevgidir,
SEVGİ; Yüreğinden dilediğin hayattır,
HAYAT; Sana bağlanan aşktır,
AŞK; Sende çoğalan huzurdur,
HUZUR; Uzaktan gelen
GÜNAYDINDIR !!!
GÜZEL BİR GÜN OLMASINI DİLERİM………………….
DAHA DA ÖNEMLİSİ GÜZEL BİR HAYATINIZ OLMASINI DİLERİM…
Koç
Canım benim. Ya ben yerim senin o duygusal, mütevazi, ince, anlayış yumağı duygularını! Sen seçildinde mi gönderildin bu dünyaya? Bir insan bu kadar mı düzgün, bu kadar mı programlı, bu kadar mı anlayışlı olabilir? Bu Koç’lar var ya, IQ seviyesi yüksek insanların burcudur. Dost insan, güzel insan… İnsan gibi insan. Allah seni başımızdan, yanımızdan eksik etmesin. İyi ki varsın! Allah herkese Koç gibi dostlar nasip etsin inşallah. Bitanem benim, canım canım…
Boğa
Ayy, benim güzeller güzelim. Bu Boğa’lar var ya, dünya tatlısı, yer gök harikası, şeker mi şeker insanlardır. Bal bunlar bal. Bunun sohbetine doyum olmaz. İyi sevgili, iyi arkadaş, iyi, iyi, iyi,… Say say bitmez bunlar. Hatta bak yazmayayım dedim, ama dayanamayacağım ve sizinle de paylaşacağım bu gerçeği. Biliyor musunuz ki sizler; “Bir Boğa bir dünyaya bedeldir,” lafını? Onlar şanlı burç aleminin, yere göğe sığmaz, harikulade burç gurubudur.
İkizler
Halt etmiş sana iki-yüzlü diyenler. Onlar seni çekemiyorlar. Rahatlığın, her ortama uyum sağlayışın, pratik zekân… Tabii ki, kıskanırlar seni, şekerim. Kim senin kadar özgüven sahibi olmak istemez ki? Sen hiçbir zaman unutma, tatlı İkizler insanı; seni hayatın boyunca çekemeyenler olacaktır. Sen hiç takma o güzel kafana onları. Sen burçların en sevimlisisin. Adın İkizler; ama sen bitanesin.
Yengeç
Allah seni yarattı da, melekleri niye yarattı? Ya kardeşim nedir bu zerafet, bu karizma… Sen mıknatıs mısın nesin? Bir insan, her girdiği ortamda bu kadar ilgi çekmeyi nasıl başarır? Hem de hiçbir çaba sarf etmeden… Yoksa sen mükemmelliğin eş anlamı mısın? Kim istemez annesi Yengeç burcu olsun, eşi bir Yengeç burcu olsun? Sen var ya, olmazsa olmazsın. Burçların baş tacısın.
Aslan
Heyt bee… Gözümüzün şenliği, gönlümüzün nuru. Afet-i devran, mükemmel-i cihan. Aslan mı bu aslan. Senin kadar aynalarla baışık olan var mı şu dünyada? Sen ki güzelliğin simgesi, yer yüzünün güneşi. Senin bütün fallarında nazar çıkacaktır… Mümkündür. Başka mümkünatı da yoktur, zaten. Allah seni kem gözlerden korusun inşallah, emi?
Başak
Merhametlim benim. Karıncayı bile incitemeyen, hassas, sevgi dolu, güzel Başak’ım benim. Efendiliğin simgesi, kibar insan. Seni var ya, anlatacak kelime bulamıyorum. Nesin sen? Yoksa kanatsız bir melek mi? Herkesin iyiliğini düşünen, verici, vefakâr Başak. Senin adın Başak değil; barışın, temizliğin simgesi Beyaz Güvercin olmalıydı. Neyse canım, sen üzülme. Biz biliyoruz ya, o yeter, Beyaz Güvercinim benim.
Terazi
Hay sana dengesiz diyen o dengesizler… Ben onlara ne diyeyim bilmiyorum ki! Yahu, sen olmasan var ya, su İnsanoğlu soyunda bir eksiklik, bir yitim olurdu. Sen dengesin insanlık için. Alem buysa kral sensin. Sen susarsan bir neden, konuşursan ayrı bir neden vardır. Marifetli, kabiliyetli, en artılı burç sensin. Senin üstüne burç tanıyan, megalomandır. Söylesene senin üstüne burç mu vardır? Ben ki, şahsi fikrim, senden iyisini bilmem, tanımam, görmem.
Akrep
Herkes bir Akrep olarak doğmayı isterdi, inan bana. Güzel gözlerin, gururun, albeninin temel taşı Akrep. Senin kadar hayatına hakim, senin kadar yaptığı işin arkasında durabilen kaç kişi kaldı artık? Allah senin soyunu eksik etmesin. Sen ki, bir bakışıyla buzları eritebilen, insana senin için Ferhat olup dağları delmeyi istettirebilen insan. Kim demişse sana fesat diye, onlarin hepsi… Neyse, yine açtıracaklar ağzımı. Senin güzel gözlerin bile yeter o kıskançlara. Sen görmezden, duymazdan gel o fesatları.
Yay
Kainatın bir burcu olsa, kesin Yay olurdu. Sanatkar, vefakâr, doğru dürüst insan dedikleri sen olsan gerek. İçinde bir tek Yay olmayan bir arkadaş grubunu, uğruma ölecek olsalar bile tanımam ben. Senin heyecan budalası olduğunu sanan bir grup kendini bilmez, senin o insana hayat veren enerjini çekemeyenlerdir. Burçlar aleminin kozmik mucizesisin sen. Senin havan bile yeter güzelim… Çatlasın çekemeyenler.
Oğlak
Aman, sana inatçı diyorlar diye üzülme. Onlar senin istikrarına gıptayla bakıp, senin yarın bile edemeyen kişiler. Dürüstlük senin burç genlerinde var. Bütün alimler, bilginler genelde Oğlak’tır. Oğlak burcu olmak bile, tek başına bir şereftir. Hatta Oglak burcu olarak doğamamış kadersizler için, Oğlak burcunun birinci dereceden akrabası olmak bile ayrı bir şereftir. Sen kıvrak zekanla, zaten her zaman bir sıfır öndesin.
Kova
Hep çevresindekileri düşünen, insancıl duyguları fazla gelişmiş, sevgi dolu Kova’lar. Allah sizin iyiliğinizi versin, emi? Ayol, bu ne vericilik, bu ne geniş bir yürek öyle? Sana sabit fikirli diyenler, senin her fikrinin bir cevher olduğundan habersiz mi? Eşitlik senin için ne kadar önemli, halbuki! Ah keşke, herkes senin çeyreğin kadar bile olabilse… Sen çok yaşa, emi?
Balık
İnsanlar öyle duygu yoksunu olmuşlar ki, senin bu yaradılışının özü, duygusallığını alaya alacak kadar saçmalayabiliyorlar bazen. Sen paranoyak değilsin, canım, ince fikirlisin. Ama, nerde bu ayrımı yapacak kafa bazılarında? Ben senin o yanağına düşen göz yaşını seviyorum, o hüzün dolu bakışını seviyorum. O sevgi dolu, gizemli yüreğini seviyorum. Sana sıkıcı diyenler, boğum boğum sıkıla inşallah. Sen ferah tut kendini. Rahat ol, boşver, takma o çan çan çeneleri kafana.