Ünlü bir Zen hikayesi…

images8
Bir felsefe profesörü büyük bir ermişi görmeye gitmişti ve ona Tanrı hakkında soru sordu ve ona karma hakkında soru sordu ve ona reenkarnasyon teorisi hakkında sordu. Ve ona pek çok şey sordu… Sorular ve sorular ve sorular. Ve ermiş “Yorgunsun, yolculuk uzun sürmüş ve böylesine sıcak bir öğleden sonra tepeye tırmanmaktan terlemiş olduğunu görebiliyorum. Çok yorucu olmalı. Bekle, acelemiz yok. Bu sorular biraz daha bekleyebilir. Senin için bir fincan çay hazırlayayım. Ve kim bilir, çayı hazırlarken cevabı bulabilirsin” dedi.
Şimdi profesörün biraz aklı karışmıştı ve bu çılgın adama gelmenin doğru bir şey olup olmadığından şüphelenmişti. “Bu sorular çay içerek nasıl cevaplanır?” Fakat artık dönmenin bir anlamı yoktu; biraz dinlenmesi gerekiyordu. “Ve çayın herhangi bir şekilde bir zararı yok, o halde çayı içip buradan kaçmalı.”
Ermiş, çayı getirdi, çaydanlığından bardağa dökmeye başladı ve dökmeye devam etti. Bardak dolmuştu ve çay tabağa dökülmeye başladı ve tabak da dolmuştu. O zaman Profesör, “Dur! Ne yapıyorsunuz? Çay yere dökülmeye başlayacak. Artık bardağın tek bir damla için dahi yeri yok. Çıldırdınız mı ne oldu?” dedi.
Ermiş kalpten gülümsedi ve “Demek ki sen zekisin! Anlayabiliyorsun. Şayet bardakta yer yoksa artık onun içine çay koyamayız. Senin kafanda yer var mı? Olduğum her şeyi senin içine dökmek isterdim. Fakat kafanda yer var mı? O aşırı düzeyde dolu, kalabalıklaşmış durumda değil mi? Benim yanıtım bu” dedi.
“Yeniden gel, önce kafanı boşalt. Bir şey bilmez halde gel. Sen aşırı bilgilisin. Senin içinde devam eden gürültüyü duyabiliyorum. Daha sessiz olarak gel. Ve sen öğrenmek için gelmemişsin; sen tartışmak için gelmişsin” dedi.
Osho – Mükemmel Ermiş

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Öksürük Ve Bronşiti Tarihe Karıştıran Ve Sadece 3 Malzemeyle Hazırlanan Müthiş Tarif…

cough_drink_share1

Öksürük şurupları ve haplar, hasta olduğunuzda işe yarayabiliyor. Ancak evde hazırladığınız karışımla, hasta olmamak mümkün. Hem de tadı acı gelen öksürük şuruplarını içmek zorunda kalmayacaksınız.
Muz ve balın birbirleriyle muhteşem uyumu ve sağlığınıza faydası sayesinde, bronşit ve kuru öksürükten kurtulacaksınız.
En iyisi de karışımın tadının öksürük şurubuna nazaran harika olması. Kış kendini yavaşça hissettirirken, bu karışıma ihtiyacınız olacak. Denemekten zarar gelmez!

Malzemeler:
400 ml ılık su
2 adet muz
2 yemek kaşığı bal

haxblandning1

Fotoğraf: Shutterstock
Hazırlanışı:
1- Muzları soyun ve plastik kaşıkla ezin (Muzları metal kaşıkla ezmeyin. Metal ile meyve temas ettiğinde, meyve çabuk bozulabiliyor ve sağlığınıza da zararlı).
2- Ezilmiş muzları seramik veya cam bir kâseye koyup üzerine ılık su ilave edin. 30 dakika dinlendirin.
3- Karışım soğuduktan sonra üzerine bal ilave edin. Karışımın iyice soğuduğundan emin olun çünkü bal, sıcak su ile temas etmesi halinde besleyiciliğini yitirecektir.
4- Öksürük ve bronşite karşı doğal karışımımız hazır! Günde dört kez en fazla 100 ml olması şartıyla karışımı için. Unutmayın ki karışımı haftada beş gün içmeniz gerekiyor ve verdiğimiz tarif sadece bir gün için.
Kaynak: healtonlinecentral.com
Pahalı ilaçlar almak yerine ev yapımı, doğal ve sağlıklı karışımı deneyin. Arkadaşlarınızla karışımı paylaşmayı ihmal etmeyin.

kaynak: newsner

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Bilinçaltının Gücü

bilincaltinin_gucu_200932320461

 

 

Birçok kişi, koşul ve durumları üzerlerinde çalışarak değiştirmeye uğraşır. Bu büyük bir zaman ve emek kaybıdır.
Koşulların bir nedenden kaynaklandığını göremezler.
Eğer kendinize sürekli buna param yetmez diyorsanız bilinçaltınız sözünüzü dinler.
İstediğiniz şeyi alabilecek durumda olmayacağınıza inanır.
Siz o eve, arabaya, tatile param yetmez demeye devam ettikçe bilinçaltınızın emirlerinize uyacağından emin olabilirsiniz.
Hayatınız boyunca bütün bunların yoksunluğunu çeker ve koşulların bunu gerektirdiğine inanırsınız.
Bu koşulları olumsuz reddedici düşüncelerinizle sizin bizzat yarattığını fark etmezsiniz.
Yaşadığınız her şeyi inançlarınız aracılığıyla bilinçaltınıza ilettiğiniz düşünceler nedeniyle yaşarsınız.
Başkalarının telkinleri tek başına sizin üzerinizde bir güce sahip değildir. Böyle bir gücü sizin düşünceleriniz aracılığıyla vermeniz halinde kazanırlar.
Sizin zihinsel olarak buna rıza göstermeniz gerekir. Düşünceyi benimsemeniz ve kabul etmeniz gerekmektedir.
Bu noktada telkin sizin kendi düşünceniz olur ve bilinçaltınız bunu deneyime dönüştürmek için çalışır.
Bilinçaltınızın mucizeler yaratma gücünü uyumadan önce ona gerçekleştirmek istediğiniz belirli bir şeyi ifade ederek keşfedebilirsiniz.
Bilinçaltınız ona ilettiğiniz her şeyi gerçek kılmaya çalışacaktır.
Bu nedenle ona doğru fikirler ve yaratıcı düşünceler iletmeniz gerekir.
Benimsediğimiz olumsuz fikirlerle kendimizi incitiriz.
Öfke, korku, kıskançlık ve kin duyarak kendinizi kaç kez yaraladınız?
Bunlar bilinçaltınıza giren zehirlerdir.
Siz bu olumsuz tutumlarla doğmadınız.
Bilinçaltınıza hayat dolu düşünceler iletin ve oraya yerleşen bütün olumsuz kalıpları silin.
Siz bunu yapmaya devam ettikçe geçmiş silinecek ve artık hatırlanmayacaktır.
Zihninizi sürekli olumlu fikirlerle besleyerek değiştirirseniz bedeninizi de değiştirebilirsiniz.
İyileşmenin temeli budur.
Hastalıkların kaynağı zihindedir.
Zihinsel bir kalıpla bağlantılı olmadığı sürece bedende hiçbir şey ortaya çıkmaz.
Tek bir iyileştirme süreci vardır o da inançtır.
Tek bir iyileştirici güç vardır o da bilinçaltınızdır.
Sizi iyileştiren şeyin ne olduğunu araştırın.
Bilinçaltınıza ilettiğiniz doğru yönergelerin zihninizi ve bedeninizi iyileştirdiğini fark edeceksiniz.
Üzüntü, endişe, korku ve depresyon kalbin, ciğerlerin, midenin ve bağırsakların normal fonksiyonlarına müdahale edebilir.
Tıp toplumu strese bağlı hastalıkların ne kadar ciddi olduğunun farkına yeni yeni varmaya başladı.
Bunun nedeni bu düşünce kalıplarının bilinçaltının uyumlu çalışmasına müdahale etmesidir.
Kendinizi zihinsel ve fiziksel olarak rahatsız hissettiğinizde yapabileceğiniz en iyi şey kendinizi serbest bırakmak, gevşemek ve düşünce süreçlerinizin tekerleklerini durdurmaktır.
Bilinçaltınızla konuşun. Ona huzuru, uyumu ve ilahi düzeni benimsemesini söyleyin.
söyleyin.
İnanç, bilinçaltındaki düşüncedir.
Bir şeyi doğru kabul etmek anlamına gelir. Kabul edilen düşünce kendini otomatikman uygulamaya koyar.
Sağlık fikrini bilinçaltına iletmenin bir başka harika yolu disiplinli ve sistemli hayal kurmadır.
İnandığınız sürece istediğiniz her şeyi elde edersiniz.
Bilincinizi en iyiye yönelik beklentilerinizle meşgul edin.
Böylece bilinçaltınız sadakatle alışageldiğiniz düşünme biçimini yeniden oluşturacaktır.
Mutlu sonu sorunlarınızın çözüldüğünü hayal edin.
Başarının heyecanını hissedin, bilinçaltınız hayal ettiklerinizi ve hissettiklerinizi kabul edecek ve bunları gerçek kılmaya çalışacaktır.
Eğer sürekli ağrılarınıza ve semptomlarınıza isimler veriyor ve bunlar hakkında konuşuyorsanız, onlara sizin üzerinizde güç sahibi olma hakkı tanırsınız.
Olumlamak öyle olduğunu söylemektir.
Zihnin bu tutumunu doğru kabul ettiğiniz sürece bunun aksi yönündeki bütün etkenlerden bağımsız olarak dileklerinizin gerçekleştiğini görürsünüz.
Bilinçaltınız sizinle önseziler, dürtüler, sezgiler, tutkular ve fikirler aracılığıyla konuşur.
Hasta olmak anormaldir.
Hastalık durumu, hayatın akıntısına karşı hareket ettiğiniz ve olumsuz düşündüğünüz anlamına gelir.
Peki dileklerinizin istediğiniz gibi karşılık bulmadığını fark ederseniz, ne olur o zaman ?
Böyle bir başarısızlığın temel nedenlerini anlamalısınız.
Bu nedenler güven eksikliği ve çok fazla çabadır.
Kuşkular ve tereddütler dileğinizin gerçekleşmesini engeller.
Duruma ve koşullara bu da geçecek deyin.
Parayla ilgili inançlar
Maddi zorluklar yaşıyorsanız, iki yakanızı bir araya getirmeye çalışıyorsanız bu bilinçaltınızı her zaman bol paranız olacağı, bir kısmını biriktireceğiniz konusunda ikna etmediğiniz anlamına gelir.
Bilinçaltı sıradan sözcük ve ifadeleri değil, sizin gerçekten doğru olduğuna inandıklarınızı kabul eder.
Eğer hayatınızda sürekli dolaşan yeterince paranız yoksa köklü bir sorununuz var demektir.
Parayı asla kötü ve pis olarak görmeyin.
Bunu yaparsanız paranın kanat takıp uçarak sizden uzaklaşmasına neden olursunuz.
Yargıladığınız şeyleri kaybedeceğinizi unutmayın.
Para elimin kiri yada paraya zerre kadar önem vermiyorum ifadelerini asla kullanmayın.
Eleştirdiğiniz şeyleri kaybedersiniz.
Para kendi başına iyi yada kötü değildir; sizin düşünceniz onun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu belirler.
Başarının ilk önemli adımı yapmayı sevdiğiniz şeyi bulmak sonra da bunu yapmaktır.
Başarının ikinci adımı, belirli bir iş dalında uzmanlaşmak ve bu alanda üstün olmaya çalışmaktır.
Üçüncü adım, yapmak istediğiniz şeyin sadece sizin kendi başarınıza katkıda bulunmadığından emin olmalısınız.
Unutmayın şükran dolu bir kalp her zaman evrenin zenginliklerine yakındır.
Aradığınız şeyin de sizi aramakta olduğunu unutmayın.
Eğer bir amacı net bir şekilde hayal ederseniz, bilinçaltınızın mucizeler yaratan gücü sayesinde ihtiyaç duyduğunuz her şey size sunulur.
Zor olacağını düşündüğünüz bir karar vermek zorunda kaldığınızda yada sorununuzun çözümünü göremediğinizde hemen bunun hakkında yapıcı bir biçimde düşünmeye başlayın.
Yol gösterme, bir duygu, içsel farkındalık ya da bildiğinizi fark etmenizi sağlayacak çok güçlü bir sezgi şeklinde olabilir. Bunu inançla takip edin.
Bilinçaltınız genellikle beklemediğiniz zamanlarda sorularınıza yanıt verir.
Yolunuzun üstündeki bir kitapçıya girip aradığınız sorunun yanıtını bir kitabın sayfalarında yada sokakta birileri konuşurken kulak kabarttığınızda bulabilirsiniz.
Yanıt beklenmedik zamanlarda türlü biçimlerde karşınıza çıkacaktır
Zihinsel tutumunuz (nasıl düşündüğünüz, hissettiğiniz, inandığınız) kaderinizi belirler.
Her gün birkaç kez sahip olduğunuz nimetlere şükredin.
Dahası aile üyeleriniz, iş arkadaşlarınız ve bütün insanların huzuru,
mutluluğu, varlığı için minnet duyun.
Size nasıl davranılmasını istiyorsanız, başkalarına öyle davranmanız gerekir
Olumsuz enerji sizin canlılığınızı, coşkunuzu, gücünüzü, iyi niyetinizi çalar.
Bu olumsuz düşünce ve duygular bilinçaltınıza yerleştikçe hayatınızda her türlü zorluğa ve hastalığa yol açabilir.
Başkalarına yaptığınız iyilikler size aynen geri döner.
Zihin yasası gereğince, yaptığınız kötülükler de geri dönecektir.
Eğer biri bir başkasına yalan söylüyor ve onu aldatıyorsa aslında kendine yalan söylüyor ve kendini kandırıyordur.
Suçluluk ve kayıp duygusu bir gün bir şekilde kaçınılmaz olarak bu kaybı yaşamasına yol açacaktır.
Eğer ofisinizdeki yada fabrikanızdaki herkes sizi rahatsız ediyorsa bu rahatsızlık ve huzursuzluk sizden gelen bilinçaltı bir kalıba yada yansıtmaya bağlı olamaz mı?
Başka birinin söylediği şeyler siz izin vermediğiniz sürece sizi kızdıramaz ve rahatsız edemez.
Bir başka kişinin sizi üzmesinin tek yolu sizin kendi düşüncenizdir.
Ne kadar çok sevgi verir ve yayarsanız o kadar çok sevgi size geri döner.
Herkesin sevilmek ve takdir edilmek istediğini unutmayın.
Herkesin dünyada önemli olduğunu hissetmeye ihtiyacı vardır.
Nefret dolu, öfkeli, bozulmuş kişilik sınırsız güçle uyum halinde değildir.
Bu kişi huzurlu, mutlu ve keyifli insanlara öfke duyar.
Nefret dolu ve öfkeli bir düşünce, zihinsel bir zehir gibidir.
Başkaları hakkında kötü şeyler düşünmeyin çünkü bunu yaparsanız kendiniz hakkında kötü şeyler düşünmüş olursunuz.
Evreninizdeki tek düşünür sizsiniz ve düşünceleriniz yaratıcıdır.
Yaptığınız iyilik, sergilediğiniz kibarlık, gösterdiğiniz sevgi ve iyi niyet size pek çok farklı şekilde geri dönecektir.
Tıpkı hayvanların korku sinyallerini almaları gibi birçok insan da hassastır.
Sakladığınızı sandığınız düşünceler sesinizle, mimiklerinizle ve beden dilinizle yayılır.
Başkalarının başarısından, terfisinden, şansından keyif alın. Bunu yaparsanız siz de şansı kendinize çekmiş olursunuz.
Başkalarını affetmek, zihinsel huzur ve sağlık için gereklidir.
Eğer sağlıklı ve mutlu olmak istiyorsanız sizi incitmiş olan herkesi affetmelisiniz.
Kendi zihninizin yaratıcı yasasını anladıktan sonra, hayatınızı mahvettikleri için başka insanları ve koşulları suçlamaktan vazgeçersiniz.
Hayat kimseyi kayırmaz. kimseye torpil yapmaz.
Onun için kimse özel değildir; sağlık, keyif, huzur prensiplerinin safına geçtiğinizde size iyilik yapar.
Hayat hiçbir zaman hastalık, rahatsızlık, kaza yada acı göndermez.
Ne ekersen onu biçersin yasasına göre bunları başımıza olumsuz ve yıkıcı düşüncelerimizle kendimiz getiririz.
Suçluluk duygusu hayata dair yanlış bir kavramdır.
Hayat sizi cezalandırmaz yada yargılamaz.
Bunu yanlış inançlarınızın, olumsuz düşüncenizin ve kendinizi yargılamanızın bilinçaltı etkileri ile siz kendinize yaparsınız.
Eğer biri sizi eleştirirse ve bu hatalar sizin içinizdeyse sevinin, teşekkür edin ve yorumlarını takdir edin.
Bu size hatayı düzeltme fırsatı verir.
Rehberlik ve doğru eylem için dua ettiğinizde geleni kabul edin.
Bunun iyi, çok iyi olduğunu fark edin.
Bu durumda kendinize acıma, eleştiri ve nefret için hiç neden kalmaz.
* JOSEPH MURPHY

Not: Ayrica bilinçaltını temizlemek için Access Bar seminerlerine katılabilirsiniz.26 kasım ctesi 10.00-19.30 arası veya 24 aralık ctesi10.00-19.30 arası… Reztel: Anette 0536 798 68 68

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

JAPON SU TERAPİSİ PEK ÇOK HASTALIĞA DERMAN OLUYOR

diyet-su-icme-390x2451

 

Boş Mideyle 4 Bardak Su İçince Bakın Neler Oluyor
Japonların uyanır uyanmaz ilk iş olarak su içme alışkanlıkları olduğunu biliyor muydunuz? Çok eski tarihlere dayanan Japon Su Terapisi pek çok hastalığı iyileştirmede kullanılıyor. Su içmenin faydaları üzerine yapılan ve literatüre geçen araştırmalar da her geçen gün artmakta. Japon Su Terapisi gastrit, diyabet, hiper tansiyon, astım, kabızlık, ishal, göz hastalıkları, hemoroid, bronşit, tüberküloz, kalp problemleri, epilepsi, kulak burun boğaz hastalıkları, artirit, kanser, adet düzensizlikleri, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıkları gibi oldukça ciddi ve yaygın hastalıkla mücadelede kullanılan doğal bir yöntemdir.
Boş mideyle su içmeye dayanan Japon Su Terapisi sabah ilk iş olarak yapılmalıdır.
Dişinizi fırçalamadan önce 640 ml (yaklaşık 4 bardak) su için. Suyun florid içermemesine dikkat edin.
Dişinizi fırçalayıp ağzınızı temizleyin ama 45 dakika boyunca hiçbir şey yemeyin.
Her zamanki gibi kahvaltınızı yapın.
Kahvaltıdan sonra 2 saat boyunca hiçbir şey yemeyin.
Orijinal Japon geleneklerine göre su hafif sıcak olmalıdır, ne soğuk ne de oda sıcaklığında olmamalıdır. Uzak doğuda insanlar yemek sırasında asla soğuk su içmezler. Onun yerine sıcak çay önerilir.
Boş mideyle su içme işlemini ne kadar süre yapmalısınız?
Japon Su Terapisi’nde boş mideyle su içme işlemini düzenli olarak yapmanız önerilmektedir. Ancak aşağıda belirtilen hastalıklar için belirli süreler verilmiştir:
Hipertansiyon 30 gün
Diabet – 30 gün
Gastrit – 10 gün
Kabızlık – 10 gün
Tüberküloz – 90 gün
Kanser – 180 gün
Artrit sorunu olan kişiler bu terapiyi ilk hafta sadece üç gün yapmalı ve sonra da günlük uygulamaya geçmelidir.
Eğer sabah uyanır uyanmaz bu kadar büyük miktarda su içmekte zorlanıyorsanız bir – iki bardakla başlayıp zaman içinde 4 bardağa çıkarabilirsiniz. Böbreklerimiz saatte 800 ml ile 1000 ml suyu süzebilir. Bu nedenle bir seferde 4 bardaktan fazla su içilmesi de zamanla böbreklere zarar verebilir.
Japonya’da oldukça saygın bir yere sahip olan ve yaygın bir şekilde uygulanan Japon Su Terapisi’nin bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur ve günlük rutininize dahil ettiğinizde genel sağlığınızın daha iyiye gitmesine yardımcı olur.
Not: Bu makale, bilgi vermek amaçlı hazırlanmıştır. Bir hastalığı doğrudan tedavi edici mahiyeti yoktur. Herhangi bir sağlık sorununuzda, bir ilaç, tedavi ya da desteğe başvurmadan önce uzmanınıza danışmanız önerilir.

alıntı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Doğrulama Kuralı” denen müthiş bir kural vardır.

osho%20on%20osho_i%20am%20not%20serious1
İçinden bir şeyi derinlemesine bütün ve mutlak olarak doğruladığında o “gerçek” olmaya başlar…
İnsanlar bu yüzden fakirlik içindedirler. Çünkü yokluğu doğrularlar!
Şunu amaç edinin; Olumsuz olanı doğrulamayı bırakıp, olumlu olanı doğrulamaya başlayın.
Birkaç hafta içinde elinde nasıl bir sihirli değnek tuttuğuna şaşıracaksın!
Örneğin;
Kolay üzülen biriysen, gece uyumadan önce yirmi kere, kendi kendine sessiz ve derinden, ancak kendini duyabilecek kadar yüksek bir sesle;
Mutlu olduğunu, bunun gerçekleşeceğini yolda olduğunu doğrula…
Artık son üzüntüyü yaşadın,
Üzüntüye elveda…!
Bunu yirmi kere tekrar ederek uykuya dal,
Sabah uyandığını farkına vardığın anda, daha gözlerini açmadan yirmi kere tekrarla.
Gör bak, günün nasıl değişiyor,
Yedi gün içinde bir şeyi doğrulayıp onun sonucunu görmüş olacaksın!
Sonra yavaş yavaş olumsuz olan her şeyden sırayla kurtul.
Her hafta olumsuz bir şey seç ve ondan kurtul…
Bir tane de olumlu bir şey seç ve onu özümse.
Bu tamamen bir seçim meselesidir,
Cehennemi yaratan da kendi düşüncelerin,
Cenneti yaratan da… Osho

Sevinç Taşı…

15095639_560387894171708_2849640105230074237_n1

 
Küçük çocuk,deniz kenarında gördüğü yassı bir taşın güzelliğine hayran olmuştu.Mutlaka bir mücevherdi bulduğu. Şekli de bir insan kalbi gibiydi.Üstelik de parıl parıl parlamaktaydı.
Çocuk, taşı avuçlayıp evine koştu. Ve onu büyük bir heyecanla babasına uzattı.
Adam, yavrusunun soğuktan morarmış avucundaki taşın,birbirine sürtüldüğünde kıvılcım çıkartan bir çakmak taşı olduğunu hemen anladı.Fakat bunu ona söyleyemedi.
Küçük çocuk, rüyalarını süsleyen bisiklete kavuşmak için elindeki taşı satmak istiyor ve o paranın bir bölümüyle, bir de top alacağına inanıyordu.Fakat babası buna yanaşmıyordu.
Çocuk, işin kendisine düştüğünü anladığında, tatilde simit sattığı çarşıya gitti.Kuyumcu vitrinleri, göz kamaştıran ışıkların aydınlattığı altın kolyelerle doluydu. Bir de, elindeki taşın çok daha küçük olanlarıyla süslenen pahalı yüzüklerle.
Çocuk,en gösterişli mağazayı gözüne kestirdikten sonra, bir süre vitrin önünde bekledi.İçeride, dükkan sahibi olduğu anlaşılan bir adam vardı. Müşteri olarak da, kürk mantolu bir hanım.
Küçük çocuk, biraz sonra içeri girdi. Ve cebinden çıkardığı taşı dükkan sahibine uzatarak bu pırlantayı deniz kenarında buldum efendim dedi. Eğer isterseniz size satarım…
Adam, taşa uzaktan bir göz atıp O sadece basit bir çakmak taşı, dedi. Bütün sahil o taşlarla doludur.
Hayır, diye atıldı küçük çocuk. İsterseniz ıslatın. Ne kadar parladığını göreceksiniz.
Dükkan sahibi, zengin müşterisini kaçırmaktan korkuyor ve çocuğu kolundan tutup atmayı planlıyordu.
Kadın, onun niyetini sezmişti.Çocuğun taşına yakından bakıp;
Tam istediğim şey..! diye gülümsedi. Onu bana satar mısın..?
Küçük çocuk, taşının gerçek değerini anlayan biriyle karşılaşmış olmaktan son derece mutluydu.
Kadının cebine doldurduğu paralar ise, aklını başından almıştı. Defalarca teşekkür ettikten sonra, koşarak uzaklaştı.
Kadın, elindeki taşı kuyumcuya vererek ona bir zincir takmasını istedi.Belli ki, mücevher gibi taşıyacaktı.
Dükkan sahibi, yapmış olduğu ikazı anlamadığı için,kadının aldandığını düşünüyordu. Bu yüzden de “söylemiştim ama tekrar edeyim “dedi. Satın aldığınız şey basit bir taştır.
Kadın, önce pırlanta kolyesine, daha sonra da yüzüğüne bakarak Zannetmiyorum..! dedi.
O taş bence bunlardan çok değerli.
Çünkü Küçük bir çocuğun Sevincini taşıyor..

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »