-
1 Haziran 2015
İki : Hepimizin aynı gemide olduğunu asla unutmayın.
…
Üç : İleri dönük plan yapın. Nuh gemisini yapmaya başladığında henüz yağmurlar başlamamıştı.
Dört : Her zaman formda olun. 600 yaşına gelseniz bile birileri sizden çok önemli şeyler isteyebilir.
Beş : Eleştirileri dinlemeyin; yapılması gerekiyorsa o işi mutlaka bitirin.
Altı : Geleceğinizi yüksek topraklarda kurun.
Yedi : Güvenlik için çifter çifter seyahat edin.
Sekiz : Hız her zaman avantaj olmayabilir. Çitalar, salyangozlarla aynı gemideydi.
Dokuz : Stres altına girince bir müddet için kendinizi koyverin.
On : Nuh’un gemisi amatörler tarafından yapıldı; Titanik ise profesyoneller tarafından.
Onbir : Allah’a sığındınız mı istediği kadar fırtına olsun, sonunda sizi bekleyen bir gökkuşağı bulursunuz.
Alıntı
Geçenlerde düşündüm taşındım ‘’ne yapayım ne yapayım’’ (muzurluğum da üstümde) dedim… Ve buldum ne yapacağımı ‘’tüm erkek arkadaşlarımı, erkek arkadaş adaylarımı, olur gibi olup olmayanları, son dakikada gol yediklerimi, gol attıklarımı bir odada toplayayım’’ dedim de odaya sığmazlar diye korktum ‘’bahar da geldi’’ dedim açık havada kokteyl en iyisidir deyip sonuca bağladım.
Yaptım bir açık büfe yemek listesi, gittim berbere, giyindim şık şık (mavi sırtı açık uzun elbise altına krem stiletto, hafif makyaj, siyah saçlar fönlü) ve tüm gelenleri karşılamaya başladım.
Amanın ilk gelene bak, en görmek istemediğim ilk gelmiş. Hem zamanında beni o kadar kızdır, hem de utanmadan ilk sen gel. İnsan son gelir de araya karışır bari… Neyse davet sahibi olarak soğuk bir gülümsemeyle karşılayıp gözümün görmeyeceği bir noktaya gönderdim. O kadar yaptığım affetme çalışmalarının da bir işe yaramadığını böylece öğrenmiş oldum.
Arkasından olur olmaz durumlarda uzun süre top çevirdiğimiz iki üç kişi geldi. Neyse onlarla arkadaş olduğumuzdan, bir şey de yaşanmadığından sıcak bir sohbet oldu o kadar. Aramızdaki o garip çekimin de hala devam ettiğini görmüş olduk.
Ay bu gelenin imkanı yok yüzüne bakamam, o kadar kırdım o kadar incittim ki. Nasıl merhaba denir, nasıl sohbet edilir bilmiyorum bile. O kişisel gelişim odaların da az mı özür diledim. Az mı af diledim. Ama orada alt tarafı yüzünü hayal ediyorsun, ondan cevap mevap ta gelmiyor. Vicdanını rahatlatıp çıkıyorsun çalışmadan. Şimdiyse kanlı canlı karşımda. Yavaşça yanağına öpücük kondurdum, her şey için affet dedim sarıldım. Cevap vermedi ama kötü kötü de bakmadı. Şükür. Bu defteri de sağlıklı bir şekilde kapamak nasip oldu…
Şimdi gelene inanamıyorum aylarca peşimden koştu, belli belirsiz kur yaptı, tam ortam hazırlandı, gitti başka kızla çıkmaya başladı. Bu erkekler hepten deli, insanı da delirtiyorlar azizim. Sen beni bundan sonra anca rüyalarında görürsün dedim içimden ama dışımdan nezaketle hoş geldin dedim ne yapayım…
Şu adam da ne yakışıklı olmuş, nasıl daha fazla mücadele etmediğime pişmanım anlatamam. İki de çocuk yapmış, halbuki o çocuklar benden olabilirdi diye dövünürken yeni gelene gözüm takıldı.
Ne güzel gezmiş, kitaplardan, filmlerden bahsetmiş, yeni açılan hiçbir yeri kaçırmamıştık ne oldu da ayrıldık hiç hatırlayamıyorum bile derken başkası için terk ettiğim adam içeri tüm ihtişamıyla giriş yaptı.Kesin nispet yapıyor. Bak kıymetimi bilemedin diyen bakışlar atıyor. Ne yapalım sen de bana daha çok hitap etseydin alla alla yani. Keyfimden mi gittim diğer adama sanki. Hem suçlu hem güçlüymüşüm gibi mi davranıyorum şu anda bilemedim… Neyse…
Benim gibi gezmeyi seven koca grupla bir oraya bir buraya gittiğimiz, şiirler okuduğumuz, sergi açılışlarına gittiğimiz ama hep arkadaş kaldığımız adam gelince sevinçten havalara uçtum. Ne özlemişim onun sohbetini…
Allahım ne çok anı, ne çok sevinç, özlem, hırs, kin, affetme çalışması, affettirme çalışması, üzüntüyü unutma, bağ kesme çalışması yapmışım. Hayatın sayfaları demek böyle bir bir doluyor…
Kokteyle gelen tüm beyefendilere de eyvallah diyorum. İyi ki geldiniz, iyi ki hayatımdan geçtiniz, iyi ki birbirimize bir şeyler öğrettik…
Buradan hepimize sağlıklı, birbirini geliştiren, karşılıklı sevgi ve saygının olduğu, aynı hobilerin paylaşıldığı arkadaşlıklar ve ilişkiler dilerim.
Sağlıcakla,
Anette İnselberg,
Mayıs 2015
Kalbiniz için yeni bir başlangıç yapın, ona daha iyi bakın, onu önemseyin, koruyun ve sağlıklı bir yaşam sürmeniz için ona ihtiyacınız olduğunu unutmayın.
Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Kalp Sağlığı Haftası öncesinde sağlıklı bir kalp için dikkat edilmesi gereken püf noktaları hakkında bilgi verdi.
Kalp haftasında yeniden başlayın
* Kalbinizi üzecek ne yaptıysanız, onları geride bırakın.
* Sigarayı bırakın.
* Aşırı kiloluysanız kilo vermeyi artık gündeme alın.
* Hiç spor yapmıyorsanız spor yapmaya başlayın.
* Tansiyon ve şekerinizi düzenleyin.
* Kalbinize yönelik yaptığınız her türlü ihaneti geride bırakın ve ‘Ben artık bunları yapmayacağım’ kararı alın.
KALP HAFTASI SİZİN İÇİN KARAR ALMA GÜNÜ OLSUN,,,
Sigarayı bırakın
Eğer sigara içiyorsanız, kalbiniz, aileniz ve ülkeniz için sigarayı bırakın. Sigara, koroner kalp hastalıklarını hızlandırıcı faktörlerin başında yer almaktadır. Ayrıca doğrudan akciğeri etkilediği için kalp ameliyatı olan hastalarda da ameliyat sonrası ciddi sorunlara neden olmaktadır. Önemli olan kişinin sigaraya hiç başlamamasıdır. Sigara içimi kadınlarda daha önemli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Bu nedenle kadınların östrojeni parçalayıcı ve erken menopoza neden olan sigaradan uzak durması gerekir.
Kalp check up’ı yaptırın
Yılda bir kez kan yağlarınızı ve kan şekerinizi kontrol ettirip, efor testi yaptırın. Eğer 40 yaş ve üzerindeyseniz, bugüne kadar da kalp yönünden kontrol edilmediyseniz bu hafta vesilesi ile mutlaka kardiyolojik kontrolden geçin. 40 yaş üzerinde iseniz ve stresli, yoğun sorumluluğu olan bir işiniz varsa özellikle bilgisayarlı anjiyografi ile kalp damarlarınızın durumunu kontrol ettirmeniz yararlı olacaktır. Bu size koroner damarlarınız bugününün ve gelecek 5-10 yılını gösterir. Aile geçmişinizde kalp hastası varsa, aşırı kiloluysanız, diyabet veya yüksek tansiyon hastasıysanız, sigara kullanıyorsanız 30, değilseniz 40 yaşından sonra her yılda; Total kolesterol, HDL (iyi huylu kolesterol), LDL (kötü huylu kolesterol), tligriserid ve kan şekeri ölçtürün. Ayrıca tansiyon değerlerinizi de mutlaka bilin.
İyi beslenin
Sağlıklı beslenme konusunda kesin kararınızı verin. Çoğunlukla sebze ve meyveye dayalı, kolesterol yönünden zayıf bir diyet organize edin. Bu konuda sadece güvenilir kaynakların bilgilerine itibar edin. Bilin ki, ‘mucize diyet’, ‘lokman hekim ilacı’, ‘ölmez otu’ diye birşey yok. Beslenmede çok çeşitliliğin önemli olduğunu unutmayın. Yapılan sıkı bir diyetin mükafatı olarak ayda bir – iki kez kendinize sevdiğiniz bir yiyecek için (ölçülü olmak koşuluyla) izin verin.
‘Ben artık düzenli yürüyüş yapacağım’ kararını alın ve uygulayın
Egzersizden uzak, hareketsiz bir yaşam sürüyorsanız, merdiven yerine asansörü kullanıyorsanız yeni yılda bu alışkanlıklarınızı tamamen bırakın. Daha hareketli bir yaşamın startını verin. Eviniz işinize yakın mesafedeyse aracınızı kullanmayın. Haftada en az üç kez bir saat yürüyün. Temponuz, 5 kilometreyi 45 dakikada kat ediyor şekilde olmalıdır. Normal bir insan 5 kilometreyi bir saatte yürür. Yaptığınız yürüyüşten keyif almak istiyorsanız kemerinize bir adım sayıcı takmanızı rica ediyorum. Bu sayede günün sonunda ne kadar yürüdüğünüzü belirleyerek, bir sonraki günü daha iyi programlayabilirsiniz.
Kalbinizi yaza hazırlayın
Yazın su kaybı fazla olacağı için kanın koyulaşıp akışkanlığının azalma riski mevcuttur. Özellikle sıcak havalarda herkese bol su içmeyi öneriyoruz. Sessiz kalp hastalığı olanların (sınırda koroner arter darlığı olan hastalarda) bol su içme hayat kurtarıcı olacaktır. Kalp hastaları iki çeşit hastalık nedeniyle yazdan etkileniyor. Bunlardan biri, koroner kalp hastaları diğeri de kalp kapak hastaları. Kapak hastalarının yazdan etkilenme nedenleri, %90 oranında idrar söktürücü kullanmalarından ileri geliyor. Ancak yazın çok terledikleri için terleme ile de tuz ve su atacakları için özellikle kapak hastalarının da doktorlarına danışarak idrar söktürücü ilaç dozunu gerekli miktara gelecek şekilde azaltmaları gerekiyor. İçilecek suyun miktarı için en uygun ölçü idrarın renginin açık olmasıdır.
Yarışmacı sporları tercih etmeyin
‘Spor kalbe iyi geliyor’ diye hiçbir zaman yarışmacı sporlara başlamayın. Futbol, tenis, basketbol gibi yarışmacı sporlarda 15-20 yıllık geçmişiniz yoksa 40 yaşından sonra bu tür sporlara başlamak size yarar getirmeyecektir. Bu nedenle rekabet içerikli sporların yerine yapacağınız düzenli egzersizler, kalp hastalıkları ve kalp krizi riskine karşı koruyucu bir etki yapar kalbinizi, kemiklerinizi ve kaslarınızı güçlendirir. 30 yaşından sonra yoğun efor gerektiren bir spora başlayacaksanız, gizli kalp hastalığı riskine karşı mutlaka iyi bir kalp kontrolünden geçmeniz ve bir rehabilitasyon uzmanının yapacağı programı uygulamanız gerekir.
Egzersiz sırasında nabzınızı 120’nin üzerine çıkarmayınız. Kural 220 – yaş çıkan rakamı maksimum hız için 0.70, minimun hız için 0.60 ile çarpınız. 40 yaş için örnek: maksimum nabız için 220-40=180×0.70=126, minimum nabız için 220-40=180×0.60=108,
Stresi dolayısı ile adrenalini yaşamınızdan çıkarmaya çalışın
Daha barışçı, daha uzlaşmacı, daha az stresli, daha huzurlu bir yaşam tarzı benimseyin. Öncelikle kendi iç dünyanızla barışın. Bu sayede etrafınıza mutluluk ve barış mesajları verebilirsiniz. Evliyseniz, eşinizle daha uyumlu olmaya çalışın. Anne babaysanız, çocuklarınızla daha ılımlı ve uzlaşmacı bir iletişim kurun. Bunun için de gerekiyorsa bir aile psikoloğundan yardım alın. Çok çabuk karar veren, hızlı hızlı konuşan, merdivenleri birkaç basamak birden çıkmaya çalışan, sabırsız biriyseniz (A tipi kişilik) yavaşlayın. Riskinizi azaltmak için daha yumuşak, sakin hareket eden, huzurlu biri olmaya özen gösterin. Yeni yılda iş ve meslek hiçbir zaman, beceri ve olanaklarınızı zorlamayın. Çocuklarınıza da hazır olmadıkları sorumlulukları vermekten kaçının, onlar için çıtayı çok yükseltmeyin.
alıntı
Sigara içtiğiniz zaman 6 saat sonra vücut sistemlerde biriken nikotini dışarı atmaya başlar. Vücut nikotini filtrelemeye dikkat eder. Ama bazen vücut iyi çalışmaz yanı görevini başarıyla tamamlamaz ve nikotinin bir kısmı vücudumuzda kalır. Nikotinin tamamını vücuttan atmak için bunları deneyebilirsiniz…
-Isırgan otu: Demir bakımından zengin ve bağışıklık sistemi için iyidir.
…
-Kivi: Sigara içtiğinizde vücudunuzda bulunan A,C ve E vitamin miktarları azalır,bunu yükseltmek için bol bol kivi tüketin.
-Çam yaprağı çayı: Ağız ve boğazdaki enfeksiyonları yok ettiği kanıtlanmıştır.Ayrıca akciğer sağlığımız için oldukça iyidir.
-Brokoli: B5 ve C vitaminlerini almak için brokoli tüketin,brokoli ayrıca karaciğerin iyileşmesinde rol oynar.
-Portakal: C vitamini bakımından çok zengindir. Ve bir çok sigara tiryakisi C vitamini eksikliği ile karşı karşıyadır.
-Havuç suyu: Vücudunuza A,B,C ve K vitaminlerini vererek nikotinin dışarı atılmasını sağlar.
-Kara lahana: Turpgiller ailesinden kara lahana, kanser riskini 0’a indirir. C vitamininden zengin olup, A, B, E vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, kükürt, magnezyum, bakır ve demir minerallerini de bol miktarda içerir. Antioksidan etkisi ile vücuttaki zararlı radikalleri ve nikotini dışarı atar.
-Çok sebze tüketin.Bu genel anlamda sağlığımız için oldukça iyidir.Patlıcan,salatalık,fasulye ve kereviz gibi sebzeler vücudu nikotinden temizler.Kan hücrelerinizin maksimum seviyede çalışması için oksijene ihtiyaç vardır.Bunun için sık sık derin nefes alın.
-Ispanak: Ispanak tüketmeniz vücudunuza folik asit katacaktır,folik asit tütün tadını iğrenç hale getirir.
-Su: Suyun vücudunuzu baştan aşağı yenilediğini biliyorsunuz. Vücudunuzda bulunan toksinlerin içindeki nikotini dışarı atar
Guido D’Arezzo’nun tarihte ilk kez notalara verdiği isimler şu kelimelerden …türetilmiş (bir efsaneye göre):
Do – Dominus: Yaradan, Mutlak
Re – Rerum: Madde
Mi – Miraculum: Mucize
Fa – Familias Planetarium: Gezegenler ailesi, yani Güneş Sistemi
Sol – Solis: Güneş
La – Lactea Via: Samanyolu
Si – Siderae: Gökler
Kaynak: Anjelika Akbar
Osmanlı döneminde bulunan Lonca teşkilatı esnaf ve sanatkarları koruyor, bir taraftan da bu teşkilat sosyal hayata yön veriyordu. Bu teşkilat bir tür Tüketici Hakları Mahkemesi gibi iş görüyordu. Bir mal alan ve aldığı malın kusurlu olduğunu gören kişiler bunu Lonca teşkilatına şikayet ediyordu. Teşkilatta bulunan heyet bu şikayeti dinliyor, değerlendiriyor; eğer şikayet eden kişi haklıysa malın iadesine ya da yenisiyle değiştirilmesine olanak sağlıyordu.
Bu uygulamanın yapıldığı mesleklerden biri de ayakkabıcılardı. Ayakkabı alan bir kişi aldığı ayakkabıdan memnun kalmazsa, bunu teşkilata bildiriyordu. Kötü yapılan ayakkabılar da o ayakkabıyı üreten esnafın çatısına atılıyordu. Böylece kimin çatısında ayakkabı çoksa o kişinin kötü ayakkabı yaptığı anlaşılıyordu.
İşte pabucu dama atılmak deyimi de buradan gelmektedir. Pabucu dama atılan kişi artık eski değerini kaydetmektedir
alıntı
Kombu çayı çok lezzetli ve sağlık desteği sağlayan bir fermente mantar çayıdır. KOMBU ÇAYI dünyada yenileyici etkisi, detoks etkisi ve sayısız yararlarından dolayı hızla yayılmaktadır. Kombu çayı, mantar çayı veya kombucha kültürünün özel tatlandırılmış bitki ve meyve çaylarını fermente etmesiyle oluşur. Kombu çayı kültürü, bakteri ve mayaların oluşturduğu simbiyotik (ortak yaşam alanı)bir kültürdür. Kombu çayı’nın içerisinde;
Hayati fonksiyonlara sahip;
Amino asitler
Organik asitler
Probiyotikler
Polifenoller
Organik enzimler
B Vitaminleri
C vitamini
ve Mineraller
gibi, yokluğunda insan metabolizmasını negatif yönde etkileyen ve ciddi hastalıklara sebep olan, hayati öneme sahip maddeler vardır.
Otoriteler , kombu çayını fonksiyonel bir gıda olarak görmektedir. Hipokratın ”Yiyecekleriniz ilaçlarınız olsun,ilaçlarınız yiyecekleriniz olsun” öğretisi ve ”sağlıklı bir sindirim sistemi, hayati önem taşıyan bağışıklık sisteminin mihenk taşıdır” görüşü, fonksiyonel besinlerin , gıda olmalarının yanı sıra, tedavisel etkilerinin olduğunun da altını çizerler. Kombucha beslenmede ve organ sistem fonksiyonlarının düzenlenmesinde hayati bir rol oynar. Dr.Sklenar tarafından hazırlanan raporda ”kombu çayı organları olağan üstü bir şekilde detoks eder” denilmektedir.
kombu çayı, ilk olarak, vücut dengesinin yeniden yapılandırılmasını sağlayan ve bağışıklık sistemine destek veren doğal bir adaptojendir(vücudumuz ile beraber çalışır). Zengin probiyotik içeriği ile sağlıklı bir sindirim sistemi sağlar, sindirim sisteminin doğal florasını korur ve yeniden yapılandırılmasına destek verir.
Sağlıklı bir yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan kombu çayı, optimum sağlığa ulaşmanıza yardımcı olur.
YARARLI PROBİYOTİKLER (Faydalı canlılar)
Bakteri ve Mayalar
KOMBU ÇAYI içerisinde yaşayan 15 tür vücudumuza faydalı probiyotik maya ve bakteriler vardır.Tarımda kullanılan zirai ilaçlar, kullandığımız antibiyotikler ve çevreye zarar veren kimyasal atıklardan dolayı vücudumuzdaki faydalı mikroorganizmalar yok edilmektedir.Bu arkadaş canlılar sindirim sistemimizde çok önemli rol oynamaktadırlar. KOMBU ÇAYI gibi muazzam doğal yenileyici bir kaynağın can alıcı önemi her geçen gün bu yüzden artmaktadır.
Bizim içeceğimiz sağlıklı sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi desteği verebilen faydalı canlı maya ve bakterilerle doludur.
Aktif Enzimler
Aktif enzimler genellikle sadece gıdalarda bulunurlar. Enzimlerin hemen hemen çoğu proteinlerdir.Enzimler vücut hücreleri için ateşleme bujileri gibidirler.Vücutttaki her reaksiyon enzimlerin yardımıyla gerçekleşir.
Vücudumuz yaşayan bir organizmadır.O zaman yediğimiz ve içtiğimiz gıdalar neden ölü olsunlar?
Comboutea Kombu Çayı ham ve canlı gıdadır. Pastörize edilmemiştir, ısıl işlem görmemiştir.
Polifenoller
Antioksidan özelliklerinden dolayı insan sağlığına faydaları vardır. Antioksidan polifenollerin oksidatif stresi (reaktif oksijen ile meydana gelen stres) azaltmalarindan dolayı, kardiyovasküler hastalık ve kanser risklerini de azalttığına dair bulgular vardır .
Bu bileşiklerin Alzheimer hastalığınin başlangıcını da geciktirdiği gösterilmiştir.
Vitaminler C, B1, B2, B3, B5, B6, B12
Vücut için hayati öneme sahiptirler ve vücudun düzenli çalışmasında yardımcıdırlar.
Mineraller:Magnezyum,potasyum,demir,kalsiyum,mangan,çinko
Organların düzenli çalışmasında yardımcı olurlar
ORGANİK ASİTLER
Glükuronik Asit
Normal şartlarda karaciğerde üretilir.Güçlü bir detoks etkisi yapar ve kolayca glukosaminlere dönüştürülür.İskelet sistemimizin temel yapılarından biridir.
Asetik asit
Antiseptiktir ve patojenik bakteriler için inhibitör görevi görür.
Hyalüronik asit
Cilt ve kıkırdak dokusu için çok önemli bir bileşendir.
Laktik asit
Temel olarak sağlıklı sindirim hareketine yardımcı olur.Karaciğer için enerji üretir.
Üsnik asit
Virüsleri yok eden kaliteli ve seçkin bir doğal antibiyotik görevi görür.
Malik asit
Karaciğerin detoks fonksiyonlarında yardımcı olur.
Bütirik asit
İnsan hücre zarını korur.Glükuronik asit ile kombine olarak mide için güçlü bir duvar görevi görür.Enfeksiyonlara karşı vücudu güçlendirir.
Folik asit
Kemik iliğinin alyuvar üretmesi için gereklidir.
Nükleik asit
RNA ve DNA gibi gibi nükleik asitler hücrelerin nasıl doğru performans göstereceği ve yenileceğinin bilgilerini taşırlar.
Basitçe;
Kombu Çayı genel olarak insanların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayan ve vücudun doğal dengesininin korunmasına yardımcı olan, bozulan vücut dengesinin korunmasına destek veren, bozulan doğal dengenin yeniden kurulmasını sağlayan olağanüstü bir gıdadır.
*Düzenli bir egzersiz gibidir
*Kombu çayı sağlıklı yaşama stili desteğidir.Vücudun sağlıklı olması için doğal savunmasını güçlendirir.
*Kombu çayı adaptojenik yeteneğe sahiptir.Bu yetenek Kombu çayını sağlık özellikleri bakımından oldukça önemli kılmaktadır.
*Metabolik dengeleme ve detoksifikasyon comboutea’nin en önemli fonksiyonlarıdır
Basitçe söylemek gerekirse:
Kombu çayı kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
Kombu çayı ayrıca aşağıdaki hususlarda da vücudumuza yardımcı olup çok önemli destek sağlayacak bir gıdadır.
Kombu çayı Mantar Çayı’nın Vücudumuza Sağladığı Destekler;
*Vücuda zarar veren toksinlerin böbrekler ve su vasıtası ile vücuttan dışarı atılması,
(ilaç kalıntıları,kimyasal kalıntılar,radyoaktif kalıntılar,sağlıksız ve hormonlu gıdaların kalıntıları..vb)
*Bağışıklık sisteminin güçlendirilip vücut direncinin artırılması.Vücudun hastalıklardan korunması ve hastalıklarla mücadele etmesi,
*Enerji artışı sağlayarak, vücut performansının artırılması,
*Damarların genişlemesi; kan dolaşımının hızlanması, hücrelere bol oksijen taşınması ve metabolizmanın hızlandırılması,
*Kan değerlerinin normalize edilmesi, kan şekerinin sabitlenmesi ve tansiyon düzeninin sağlanması,
*Kanserden korunma ve tümorlerin yok edilmesinde yardımcı olma,
*Kalp ve damar hastalıklarında,
(kardiyak kasının güçlenmesi , damar sertliği,damar bozuklukları,varis..vb.)
*Bağırsak florasının güçlendirilmesi ve bağırsak düzeninin sağlanması,
*Vücut ağırlığının düzenlenmesi ve yağların yok edilmesi,
*Sinir sisteminin düzenli çalışması,uykusuzluk ve stresin yok edilmesi,panik atak, depresyon, uyku bozuklukları, baş ağrıları,migren, sinüzit, mutsuzluk, kronik yorgunluk ve halsizlik problemlerinin çözümüne destek vermesi,
*Solunum bozukluklarının tedavisine yardımcı olması,
*Kas ve eklem rahatsızlıklarının dindirilmesi,
(kas ağrıları, kramp,yorgunluk, eklem iltihabı, romatizmaya bağlı rahatsızlıklar, artiritis, gut, kireçlenme, ve tendon problemleri)
*MS(Multiple Sclerosis) sspe, parkinson, epilepsi, alzheimer ve şizofrenik rahatsızlıkların tedavisine destek olması,
*Cinsel performans artışı ve cinsel problemlerin giderilmesine yardımcı olması,
*Mikrobik ve virütik hastalıklarda vücuda destek vermesi,
*Karaciğerin güçlendirilmesinde ve karaciğer bozlukluklarının tedavisinde önemli destek vermesi,
(karaciğer yağlanması, karaciğer büyümesi, hepatit, siroz, ve enzim bozuklukları)
*Hormonal denge sağlanmasının ve salgı bezleri düzensizliklerinin tedavisine destek olması,
(troid, hipofiz, böbrek üstü bezleri, tükürük bezleri,pankreas rahatsızlıkları, çölyak, behçet hastalığı ve hormon bozuklukları)
*Görme duyularının güçlendirilmesine yardımcı olması,
*Kulak, burun, boğaz rahatsızlıklarına destek olması,
(anjin,faranjit,bademcik iltihabı, ses kısıklığı..vb.)
*Böbrek rahatsızlıklarının tedavisine destek vermesi
*Cilt güzelliği ve cilt bakımı tedavilerinde destek sağlaması,
(selülit ve kırışıklıklarının giderilmesinde, cilt rahatsızlıklarında, egzema, sedef, alerjik cilt rahatsızlıklarında)
*Saç ve tırnak sağlığına destek sağlaması ,
*Kombu çayı ; vücudumuzun destekleyicisidir.
*Kombu çayını ilk öncelikle sağlığımızı korumak amacı ile içmeliyiz.
KOMBU MANTAR ÇAYI NASIL KULLANILMALIDIR ?
İlk bir hafta günde bir su bardağı (200ml) içelerek başlanması, 1.haftadan sonra yemeklerden önce ya da sonra 1’er su bardağı içilmesi tavsiye olunur.Daha rahat bir uyku için yatmadan önce 1 su bardağı (200ml) içilmesi tavsiye olunur. Fazla kilo problemi olanlar yemeklerden 15 dakika önce 1 su bardağı (200ml) comboutea içmelidirler.Kilo almak isteyenler yemeklerden sonra 1 su bardağı içmelidirler.Sindirim problemi olanlar tok ve sütlü gıdalardan sonra içerlerse daha hızlı sonuç alabilirler.
KOMBU ÇAYININ HERHANGİ BİR YAN ETKİSİ VAR MIDIR ?
İYİLEŞME KRİZİ
Kombu Çayı’nın yan etkisinin olup olmadığı en çok merak edilen soruların başında gelir. Genellikle beslenme alışkanlıklarımızda fermente olmuş gıdalar ve probiyotiklerin eksikliği söz konusudur.
Kombu çayı (kombucha) tüketen insanların bazıları vücudunun kombuchaya karşı bazı tepkiler verdiğinden fakat bunun çok kısa sürdüğünden ve sağlık yararlarının zamanla artığından bahsetmektedirler.
Bu tepkilerin sebebi kombuchadan değil , vücudumuzdaki toksinlerden dolayı meydana gelmektedir.Bunu kısaca vücudun, daha önce yemiş olduğunuz gıdalardan, çevresel kirliliklerden, stresten ve diğer etkilerden kaynaklanan toksinlerin (zehirli maddelerin) dışarı atılmasına yardımcı olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu etki ‘’İYİLEŞME KRİZİ’’ diye tanımlandırılmaktadır. Bu kendinizi daha iyi hissetmenizin ve sağlıklı olmanızın ilk muhteşem basamağıdır.
Vücudumuz devasa bir dosyalama sistemi gibidir.Yaptığınız her iyi ya da kötü şeyleri vücudumuz depolar.
Kombu Çayı (Mantar Çayı) içmek isteyen insanlar genellikle hasta, yaşam tarzlarında değişiklik isteyenler ,geliştirmek isteyenler ve beslenme alışkanlıklarını değiştirmek isteyen insanlardır.Bu çok güzel bir şey fakat bunun anlamı vücutta toksinlerin olması ve vücudun temizlenmeye ihtiyacı olması demektir.Yaşam tarzınız ve beslenme alışkanlıklarınız çok kötü olmasa dahi mutlaka vücudunuzun detoksifikasyona (temizlenme işlemine) ihtiyacı olacaktır.Vücuda kombucha girmeye başladığı an detoksifikasyon başlar ve iyileşme krizi baş gösterir.
Bu kombuchaya ilk başlayanların neden bir bardak ile başlamaları gerektiğinin, bir hafta sonra ise artırılması tavsiyesinin açıklamasıdır aynı zamanda.Bu yöntemle vücuttaki toksinler yavaşça atılmaya başlayacaktır ve su ile toksinlerin vücuttan atılma prosesi çok yumuşak bir şekilde olacak ve iyileşme krizi minimuma inecektir.
Bununla beraber, eğer detoksifikasyon işlemi birazcık hızlı olduğunda, özellikle tüketicinin daha önce bir hastalığı yada zayıflığı var ise (akne,kaşıntı,kızarıklık,artiritis…vb) ilk olarak ve geçici olarak bu hastalıkların etkileri artacaktır.Mide ağrısı, sık sık tuvalete çıkma isteği en belirgin iyileşme krizi etkileri ve vücudun probiyotik yaşam ile tanışmasının tepkileridir.
Bu iyileşme krizi etkileri kesinlikle çok kısa sürmektedir ve vücudun sağlıklı yaşama atlamasındaki ilk basamaktır.Kesinlikle etkiler geçene kadar kombuchayı içmeye devam edin.
Kombu Çayının en önemli yararlarından bir tanesi bu iyileşme krizleridir.Çünkü bu vücudun sağlıklı bir yaşama doğru yol aldığının müjdesidir.
Alman Sağlık Departmanı , (Amerikan FDA ,Food and Drug Administration kurumu ile ortak çalışan bir kurumdur) yetkililerinden Prof.Dr.F.Staib (Robert-Koch Institute of the German Public Health Department). ”Kombucha keşfedildiği günden bu yana olan tarihi süreçte, yan etkisi görülmeyen faydalı ve koruyucu maddeleri içinde bulunduran doğal bir içecektir” demektedir.
The German Health Deparment is the corresponding organisation to the American FDA.Translated by Günther Frank from ” Hessische Allgemeine Sonntagszeitung”Nr.24, June 14, 1992 , page 24
İnsan hastalıklara karşı sürekli mücadele ediyor. İnsanın bakteri, virus ve diğer parazitlere karşı yürüttüğü bu mücadele çok eskilere dayanıyor ve açlık, kuraklık, yırtıcı hayvanlar kadar evrim üzerinde etkide bulunuyor.
Hayvanlar da elbette benzeri tehlikelerle karşı karşıya. Fakat onlar enfeksiyon ve hastalıklara karşı insandan çok daha önce çeşitli koruma mekanizmaları geliştirmiş. Şimdi bunlardan bazılarını ele alalım.
Somon balıkları küçükken deniz bitlerine karşı korumasız oluyor ve yaraları kolayca enfeksiyon kapıp ölebiliyorlar. Fakat somonlar daha küçük çöpçü balıklarıyla ortaklığa girip bu balıkların deniz bitlerini yemeleri yoluyla kendilerini temiz tutabiliyorlar.
1990’larda Norveç’te somon balığı çiftliklerinde yapılan bir deneyde, bir çöpçü balığının 100-150 somonu temiz ve sağlıklı tutmak için yeterli olduğunu gösterdi.
Karıncalar da kolonilerini sağlıklı tutmak için kendilerine özgü sosyal davranışlar geliştirmiştir. Bu canlılar tek tek bireylerin kendi sağlıklarıyla uğraşmasından ziyade hepsi birlikte bir süper organizma gibi hareket ederek tüm koloniye ‘sosyal bağışıklık’ sağlamış oluyor.
Koloni içinde bir karınca öldüğünde diğer karıncalar hemen yollarını değiştirip cesedi koloni dışına taşıyorlar.
Belçika’da yapılan bir deneyde laboratuvar ortamında 50 gün tutulan birkaç kırmızı karınca kolonisinin davranışları gözlendi. Kolonilerin bir kısmına ölülerinden doğal yöntemlerle kurtulmaları için olanak tanınırken bir kısmının bu işlemleri yapması engellendi. Serbest bırakılan kolonilerdeki karıncaların yaşama şansının çok daha fazla olduğu görüldü. Ayrıca hareketleri sınırlanan karıncalar da ölülerinden kurtulmak için farklı mekanizmalar geliştirerek onlardan kaçınma yolunu bulmuştu. Ölü karıncalar özellikle larvalardan uzak tutuluyor, bir kolonide ise yapay sulama bölgesinden koparılan pamukların altında tutuluyorlardı.
2004’te San Diego Hayvanat Bahçesi’nde 60 hayvan üzerinde yapılan bir araştırmada, hayvanların parazitlerden arınmış olsalar da tüylerini temizlemeye devam ettikleri görüldü. Yani bu işlem ciltteki herhangi bir rahatsızlığı gidermek için değil, tedbir olarak yapılıyordu.
İnsanların da bazı hastalıklara karşı doğuştan geliştirdiği savunma mekanizmaları vardır. Mısır’daki mumyalarda ve arkeolojik kazılarda fosilleşmiş insan dışkılarındaki parazitleri inceleyen araştırmacılar, kılkurdu ve yassı kurt (karaciğer paraziti) gibi milyon yıldan fazla süreyle maruz kaldığımız parazitlere karşı yeni parazitlere oranla daha iyi bir savunma sistemi geliştirdiğimiz sonucuna varıyorlar.
Peki hastalık ve enfeksiyonlara karşı antibiyotik, hijyenik jel, antibakteriyel sabun, aşı gibi elimizdeki silahları bir kenara bırakırsak ne olur? Bizleri hasta eden mikroskobik canlılara karşı “silahlanma yarışında” insan bir süre üstünlüğü sağladıysa da, bu koruyucu önlemler bizi fazlasıyla temiz tutup zararlı parazitlerin yanı sıra yararlı mikroorganizmaları da ortadan kaldırıyor olabilir.
Bu sorunları gidermek için bazı iç açıcı olmayan yöntemler deneniyor. Örneğin yapılan deneyler bazı alerjilerin ve otoimmün hastalıklar denen kendi bağışıklık sistemimizle ilgili hastalıkların parazit solucanlar yutma ya da yararlı bakterileri vücutta güçlendirme amaçlı dışkı nakli gibi yöntemlerin işe yaradığını göstermiştir.
İnsanın diğer canlılar karşısında üstün olduğunu düşünmek hoşumuza gitse de virüs ve bakteri gibi mikroorganizmaların da bizim taktiklerimize karşı kendi savunma yöntemlerini geliştiren kurnaz canlılar olduğunu unutmamak gerekir. Bu arada hastalıklara karşı savaşta ayakta kalmamız için hayvanların temizlik davranışlarından öğrenebileceğimiz bir şeyler var mı sorusunu araştırmak da ilginç bir yaklaşım olabilir.
kaynak: bbc türkçe