ÖFKEYLE KALKIP ZARARLA OTURMAMAK İÇİN NE YAPABİLİRİZ?
öfke nası yönetilir
“Öfke baldan tatlıdır” derler Ama “Öfkeyle kalkan zararla oturur” ya da “Keskin sirke küpüne zarar verir” de derler Bir düşünseniz ya, hastaneler ve hapishaneler bir anlık öfkenin kurbanlarıyla dolu Öyleyse insan, başkalarından önce, kendisinin iyiliği için öfkesini kontrol etmelidir İyi de bu iş o kadar kolay mıdır? Uzmanlar kolay diyor
İşte öfkeyle baş etmenin yolları:
1- Önce Sayın: Öfkenizin kabarmaya başladığı anda, düşünebildiğiniz en yüksek rakamdan geriye doğru saymaya başlayın
2- Sayarken; öfkenizin sebeplerini düşünün Sahi siz neye öfkelenmiştiniz?
3- Susun: Öfkelendiğiniz anda konuşmayın Biraz susun, içinizden kendinize konuşun
4 – Meşrulaştırmayın: Öfkenizin sebebi ne kadar meşru olursa olsun, öfkelenmek meşru bir durum değil Öfkenizi meşrulaştırmak, haklı olduğunuz halde haksız duruma düşmenize neden olabilir (Ne de olsa öfkelenerek birine haksızlık etmek meşru bir hak sayılmaz)
5 – Telkin Edin: Öfke insani bir durum olsa da, öfkelenmenin mantık yollarınızı kapayacağını biliyorsunuz Şu halde kendinize mantıklı olmanız gerektiğini telkin edin
6 – Sakin Olun: Haklı bir sebeple de öfkelenmiş olabilirsiniz O halde adalet istiyorsunuz demektir Şu halde istediğiniz adaletin ne şekilde yerine getirilebileceğini sakin kafayla düşünün
7 – Kişiselleştirmeyin: Öfkelenmemize neden olan şeylerin büyük bir bölümü karşımızdakilerin yetersizliklerinden kaynaklanır Başkalarının yetersizliklerini size karşı yapılmış bir hareket gibi algılamayın
8 – Öfke Üzüntüsünden Uzak Durun: Öfke kendini ifade edemediğinde üzüntüye dönüşür ve sonra üzüntüden kurtulmak için daha da çok öfkelenmeyi seçebiliriz Bu yüzden öfkeyle üzüntü arasındaki diyalektiği iyice kavrayın
9 – Anlayış Gösterin: Özellikle öfkenizin sebebi karşınızdakinin yetersizliğiyse, bağırıp çağırarak onu meşrulaştırabileceğinizi aklınızda tutarak ona anlayış gösterme yolunu seçin
10 – Müzakere Edin: Kendinizle öfkenizi ifade etmenin yolları konusunda müzakere edin Eğer öfkelendiğinizi dile getirecekseniz bile sükuneti elden bırakmayın Böylece daha etkili bir ifade yöntemi bulmuş olacaksınız
11 – Kaynakla Hedefi Karıştırmayın: Öfkenin kaynağıyla, öfke ifadesinin hedefinin aynı olmasına özen gösterin Yani öfkelenip acısını başkasından çıkartmayın Çünkü bu defa kendinize de öfkelenmeye başlarsınız
12 – Öfkenizi Saklamayın: Yukarıdaki hiçbir cümle öfkenizi kendinize saklamanız gerektiğini söylemiyor Aksine öfkenizi bir şekilde ifade etmezseniz büyür Bu yüzden sakın ola duygularınızı saklamaya uğraşmayın Sadece onu ifade etmenin en doğru yolu üzerine biraz düşünün
13 – Haksızsanız Kabul Edin: Öfkelendiğiniz konuda bir haksızlığınız söz konusu ise bunu kabul edin
14 – Affedici Olun: Öfkenizi ifade ettiniz, o da hatasını anladı Şu durumda sıra affetmeye geldi demektir
15 – Beklentilerinizi Kontrol Edin: Öfkenizin sebebi yerini bulmayan beklentilerse başka türlü bir strateji izlemelisiniz?
16 – Ölçün Biçin: Beklentilerinizle gerçekleşenler arasındaki mesafeyi bir ölçün Öfkelenmeye değer mi?
17 – Öfkelenmeye Değer mi? Demek öfkelenmeye değer bir durum, yani beklentilerin gerçekleşmemesi hali söz konusu Şu durumda karşınızdakinin beklentilerini ve yetilerini düşünün…
18 – Nedenlerini Düşünün: Beklentileriniz neden gerçekleşmedi? Elden gelen bir şey yok muydu yoksa bilinçli bir ihmal mi söz konusu?
19 – Elden Geleni Yapın: Eğer elden gelen buysa anlayış göstermek en doğru seçenek
20 – Öfke Bir İhmalden de Olabilir: Eğer neden ihmalse o zaman ihmalin sebeplerini düşünün Öfkenizin gerçek sebebi beklentilerinizin gerçekleşmemesi değil, bu ihmalin nedenleridir
21 – İhmalin Nedenlerini Bulun: İhmal edene, ihmalinin sebeplerini sorun Giderek arkeolojik kazıya benzeyen bu süreçte ihmalin gerekçelerini bulmak bir daha bu konuda öfkelenmemenizi sağlayacak önlemler almanıza yardımcı olacaktır
22 – Yüksek Beklentilerden Uzak Durun: Bazen beklentiler ihtimallerden daha yüksek olabilir Eğer durum buysa neden beklentilerinizi yüksek tuttuğunuzu sorgulamanın zamanı gelmiş demektir
23 – Olmayacak Beklentilerinizi Değiştirin: Madem sebep sizin beklenti düzeyinizi yüksek tutmanızdı, şu durumda yapmanız gereken beklenti düzeyinizi değiştirmektir
24 – Kendinizle Tartışın: Beklenti düzeyinizin yüksek olması meselesi kendinizle tartışın ve bu konuda radikal bir değişiklik yapın
25 – Ah Şu Anlık Öfkeler Var ya: En kötüsü anlık öfkelerdir Memleketimizde birçok gereksiz kavga anlık öfkeler yönetilemediği için çıkar
26 – Kökeni: Anlık öfkenin kökeni insanların birbirlerine karşı anlayışsız davranmalarıdır
27 – Anlık öfke, başka öfkeleri ortaya çıkarmaktan başka işe yaramaz Bu nedenle bir ortamda başlayan öfke şelalesinde geçmiş öfkelerinizden temizlenmeye çalışmayın
28 – Öfkenizi Ciddiye Alın: Öfkenizi kontrol edemediğiniz durumların sayısı artıyorsa bu durumu ciddiye alın ve bir doktora görünün Belki de bir sağlık probleminiz öfkenizi kontrol etmenizi sağlayan mekanizmalarınızın çalışmamasına neden oluyordur
29 – Derin Nafes Alın: Öfkelenmeye başladığınız anda derin birkaç nefes alın Oksijen aklınızı başınıza getirmeye yardımcı olacaktır
30 – Çirkinleştiğinizi Düşünün: Öfke herkesi çirkinleştirir Hemen bir aynaya bakmaya başlayın Çirkinleşmek istemiyorsanız sakinleşmek durumundasınız
31 – Zarar Verebileceğinizi Hesaba Katın: Eğer öfkeniz geçmiyor hatta öfkelenmenize neden olan insanlara zarar vermeyi bile düşündürecek kadar yoğunlaşıyorsa hemen başka bir şeye konsantre olun Meseleyi takıntı haline getirmeyin
32 – Uzaklaşın: Öfkenizi bulunduğunuz ortamda yenemiyorsanız, dışarı çıkıp biraz hava alın Buna beladan kaçma da diyebilirsiniz
33 – İyi Uyuyun: Öfkenizi kontrol edemeyeceğiniz durumlar sıklaşıyorsa az ya da niteliksiz uyuyor olabilirsiniz Uyku düzeninizi gözden geçirin
34 – Yaratıcı Olun: Öfkenizi, daha doğrusu yoğun duygularınızı yaratıcı işlere kanalize edin
35 – Müzik Dinleyin: Öfkelendiğinizde ve kontrol etmek zorlaştığında sizi sakinleştiren bir müzik dinleyin
36 – Biraz Tepinin: Çok öfkelendiniz, kontrol edemiyorsunuz Hemen tuvalete gidin ve biraz tepinin
37 – Bir Bardak Su İçin: Öfkenizi kontrol altına alabilmek için o anda yapabileceğiniz şeylerden biri de su içmek
38 – İyi Şeyler Düşünün: Öfkelendiğiniz anda iyi bir şeyler düşünmeye başlayın Hep aynı iyi şeyi düşünürseniz bu kendinizle aranızda bir şifre gibi çalışmaya başlayacaktır zamanla
39 – Fazlalıkları Atın: Yaşadığı ya da çalıştığı ortamda fazlaca eşya bulunan insanlar daha sık öfkeleniyorlar Yüklerinizden kurtulun
40 – Küçük Bir Değişiklik Yapın: Öfkelendiğinizde mesela gidip üstünüzü ya da küçük bir aksesuarınızı değiştirin Ne kadar işe yaradığını göreceksiniz
Eh bu kadarını yapabiliyorsanız zaten öfkeniz geçmiştir Hala geçmediyse sizin için başka ne yapabiliriz? Gidin bildiğinizi yapın Artık ya hastanede ya da hapishanede ziyaretçilerinizi bekleyin
*Alıntı
kaynak: bioenerji ayçan berker
EŞİNİZİ SEÇERKEN SON DERECE DİKKATLİ OLUN.
Mümkün olduğunca size benzeyen, ortak ilgi alanlarını, ortak öz değerleri paylaştığınız kişiyle evlenin.
Evleneceğiniz kişinin değişme ihtimali üzerine hayaller kurmayın.
Aşkın gözünüzü kör etmesine izin vermeyin, arkadaş olabileceğiniz biriyle evlenin.…
İletişim kurmakta zorlandığınız bir partner seçmeyin, sessizlik evlikte ölümcül sonuçlara yol açabilir.
İlişkilerinizde skor tutmaktan kaçının, evlilikte yüzde elli-elli kuralı çalışmaz, verdiğiniz oranda geri almayı beklemeyin. Bazen senelerce yüzde onla yetinmek zorunda kalabilirsiniz.. Kariyerinizi finansal getirisi için değil, sağlayacağı kişisel tatmin ve içsel ödüller doğrultusunda seçin.
Yokluk içinde büyümüş olsanız bile, en öncelikli hedefiniz para kazanmak olmasın. Sadece maddi nedenlere odaklanarak seçeceğiniz meslek sizi asla mutlu etmeyecek. Gelecekteki olası kazancınızı hesaplayarak kariyer seçmek yerine daha derin bir amaca hizmet edecek gerçek tutkunuzu keşfedin, tutku ile severek çalıştığınızda, gün gelir kazancınız sizi şaşırtabilir.
Sizi mutlu edecek işi aramaktan hiçbir zaman vaz geçmeyin. Henüz bulamamış olsanız da pes etmeyin.
Duygusal zeka, diğer her türlü zekadan daha üstündür. En teknik mesleklerde dahi insan ilişkileri sorunlu olanlar başarısızlığa mahkumdur. İletişiminizi, sosyal ilişki becerilerinizi geliştirin.
. Kaybedecek zamanınız yok.
Zamanınız çok kısaymışçasına yaşayın, çünkü zaten öyle. Vaktinizin kısa olduğunu depresyona girmek için değil, harekete geçmek için hatırlayın. Önemsediğiniz ne varsa hemen, şimdi yapın.
Kaygıyla geçen vakit, boşa geçmiş demektir. Endişelenmek yerine önlem alın.
Mutluluk, şartlar mükemmel olduğunda ortaya çıkan bir durum değil, bir seçimdir. İçine düştüğünüz yaşam mücadelesi ne kadar zorlu olursa olsun, er yada geç mutlu olmaya karar vermelisiniz.
Küçük düşünün. Ömrünüzün büyük kısmında küçük lezzetlerin, anlık sevinçlerin imzası var, tadını çıkarın.
. Pişmanlıklarla yaşamayın. Hayatta hemen her şey unutulabilir, silinebilir veya bedeli ödenebilir.
Aynı anda iki farklı yöne gidemeyişi belki de insanın karşı karşıya kaldığı en acımasız ikilem. Bir gün bir yerde seçim yapmak zorundasınız. Kendinizi kandırmayın, vermediğiniz her karar aslında yine bir seçimdir.
Fırsatlara ‘Evet’ deyin. Reddetmek için gerçekten geçerli bir nedeniniz yoksa gelen önerileri kabul edin.
Aynı bedenle yüz yıl geçireceğinizi düşünerek hareket edin, vücudunuzu yıpratmayın. Sağlıklı yaşam tercihininiz, geleceğe yatırımınızdır.
Daha fazla seyahat edin. Eğer gerekiyorsa başka planlarınızdan feragat ederek sık sık yolculuğa çıkın. Geriye dönüp baktığınızda, yaşamınızın en ilginç, en vurucu anılarının seyahat maceraları olduğunu fark edeceksiniz.
(Prf. Karl Pillemer Yaşam için 30 Ders adlı kitabından)
bioenerji ayçan berkerin sayfasından alınmıştır
Bu reçeli tattıktan sonra bugüne kadar attığınız karpuz kabukları için çok üzüleceksiniz.
• Malzemeler
1 kg. karpuz kabuğu
1.5 kg. şeker
750 gram su
1 limon suyu
7-8 diş karanfil
2 çay kaşığı tarçın
1 Yemek kaşığı kızamık şekeri (arzuya bağlı)
Yapılışı;
Kalın kabuklu, karpuz kabuğunun içinin kırmızı kısmı, dışının da yeşil kısmı kalmayıncaya kadar soyulur. 1cm. eninde 3cm uzunluğunda ve 1cm kalınlığında dik dörtgenlere bölünür. İsterseniz arzu ettiğiniz şekli vererek de bölebilirsiniz.
Tencereye 4 su bardağı suyu koyup kaynatın ve hazırladığınız karpuz kabuklarını kaynayan suya koyup ateşi kısın. 40 -45 dakika kadar tencerenin kapağı kapalı olarak kaynasın. Veya düdüklü tencerede 10 -15 dakikada pişirebilirsiniz. Karpuz kabuklarını çatalla kontrol edip yumuşadıktan sonra üzerine toz şekerini ilave edin. Karanfil ve tarçını da içine koyun. Ve bir yarım saat daha beraber pişirin.
Reçelin hazır olduğunu anlamak için, reçelden aldığınız bir damlayı soğuk zemin üzerine damlattığınızda top olarak duruyorsa reçel olmuş demektir. Ve ateşten indirmeden önce sıkılıp süzülmüş yarım limondan az fazla limon suyunu reçele ilave edip en fazla 1-2 dakika daha kaynatın ve ateşten indirin.
Şurup içinde pişen karpuz kabukları şeffaf bir durum alır. Arzu eden içine gıda boyası veya kızamık şekeri denen şerbet boyasından koyabilir.
alıntı
Bilgisayar başında geçirdiğiniz uzun saatlerden sonra göz ağrısı ve göz çevrenizde şişkinlik yaşıyorsanız, gül suyu sayes…inde bu sorunlardan kurtulabilirsiniz.
Yorgun gözlerinizin ilacı gül suyu
Yorgun ve şiş gözler özellikle masa başında çalışan insanların korkulu rüyası haline gelen bir durum. Gözde ve başta meydana gelen ağrılar kişinin yaşam kalitesini sınırlamakla birlikte konsantrasyonunu düşürerek çalışmasına da engel oluyor. Ancak üzülmeyin. Yorgun gözlerinizin ilacı gül suyunda!
Mazlemeler
1 adet gül
1 su bardağıo kaynar su
1 tatlı kaşığı bal
Nasıl yapılır
1 adet gülün yapraklarını 1 su bardağı suyun içinde kaynatın. 10 dakika demlendikten sonra süzün ve içine 1 tatlı kaşığı bal katın. Bu karışımı gözlerinizin çevresine dikkatlice yayın. Bu formülü her gün uyguladığınızda gözlerinizin şişliği kısa zamanda inecek, bakışlarınızdaki yorgun ifade yok olacaktır.
kaynak: herşeyden önce sağlık
Sağlık deposu olan baharatlar doğru saklanmazsa zamanla nemlenir ve küflenir. İşte baharatların tazeliğini …korumak için dikkat etmeniz gerekenler…
Baharatların tazeliğini korumak için ne yapmalı
Yaşamın devamlılığı için gerekli olan yemek eyleminde tekdüzelikten sıkılan insanoğlu çeşitlilik arayışında keşifler yapmıştır. Yaşadığı bölgedeki hayvansal ürünlerden faydalanırken avlanamadığı dönemlerde de sebzelere tat katmak amacı ile bitkilerden ve sebzelerden baharatları üretme tekniğini geliştirmiştir.
Baharat üretiminin sebebi fakirlik
Bol baharatlı yemekleri olan toplumlar incelendiğinde aslında yaşadıkları bölgenin avlanma açısından sıkıntılı olduğu ve topraklarının diğer toplumlara göre verimsiz olduğu görülmektedir. Yemeklerinde aradıkları çeşitliliği de yaşadıkları bölgedeki bitkilerden çeşitli teknikler ile baharatlar üreterek sağladıkları tespit edilmiştir. Kimi zaman bitki ve sebzelerin tohumları kimi zaman da yaprak kısımları kullanılarak üretilen baharatlardan rengârenk ve birçok tatta olanına rastlamak mümkün.
Bu kadar çeşitli tat nasıl sağlanıyor
Baharatların tadını veren esas maddeleri ise, özellikle tohumlardan üretilen baharatlar için, öğütülürken ortaya çıkan yağları. Baharatların yağları, öğütülme aşamasında, toz olan kısımla özleşerek farklı aromalar ortaya çıkarmakta. Günümüzde gelişen teknoloji ve gıda sektörü sayesinde dünya mutfağının tüm baharatlarına ulaşmak mümkün. Ancak sıkıntı baharatların muhafaza edilmesi aşamasında başlıyor.
Baharatların tatlarını korumak için püf noktaları
Baharatların ortalama ömrü 1 yıldan oluşuyor. 1 yıllık raf ömründe baharata aromasını veren yağ, zamanla özdeşleştiği toz kısımdan ayrılıyor ve baharatlarda tat bozulması ya da tat yok olması gerçekleşiyor. Baharatlarımızın ilk günkü tazeliğini koruyup tatlarının mümkün olduğunca saklı kalabilmesi alınacak bir dizi önlem ile sağlanabilir. Eğer vaktiniz ve imkânınız varsa tercih ettiğiniz baharatın nasıl yapıldığını araştırıp, mümkünse kurutulmuş tohum ve yapraklarını temin edin. Daha sonra evinizde bunları kullanacağınız miktarlarda öğüterek taze taze tüketebilirsiniz. Temin ettiğiniz tohum ve yaprakları da oda sıcaklığından bir miktar daha serin ve kuru ortamda muhafaza etmelisiniz.
Tüketeceğiniz ölçüde alın
Eğer vaktiniz yoksa ikinci önerimiz baharatçıları biraz daha sık ziyaret etmenizden yana. Yine tüketeceğiniz ölçülerde satın alacağınız baharatlar ile taze tada ulaşımı sağlamış olursunuz. Yine de stok yapmak isteyecek olursanız baharatların tatlarını korumak için şu noktalara dikkat etmelisiniz;
Satın aldığınız baharatları poşetlerinden çıkarıp, tamamen kuru cam kavanozlarda muhafaza etmeye özen göstermelisiniz.
Baharatı kavanoza koyduktan sonra ambalaj üzerindeki tarihi de kavanozun üstüne yazın ki zaman aşımına uğradığında farkına varabilesiniz.
Cam kavanozlara koyduğunuz baharatlarınızı evinizin en serin ve kuru bölgesinde muhafaza etmelisiniz.
Kavanozların güneş ile temasını kesmelisiniz.
Kavanoz kapaklarının tamamen kapalı olduğundan emin olmalı, baharatın rafta durduğu süre içinde hava almasını engellemelisiniz.
Tercih edeceğiniz aralıklarla da baharatınızı temiz bir bez üzerine döküp biraz havalandırıp tekrar kavanoza koymanızda fayda vardır. Bu sayede bir miktar aşağılara çökmüş olan yağın tekrar toz kısımla özdeşleşmesini sağlamış olacak ve tadının tazeliğini koruyacaksınız.
Baklagiller sınıfı fasulye, bezelye ve mercimekten oluşan, yağ içeriği düşük, kolesterolsüz, diyet lifi, yararlı yağ, folik asit, potasyum, demir ve magnezyum bakımından zengin olan gıda grubudur.
Baklagillerin aynı zamanda protein içeriği yüksek olduğundan kolesterol ve yüksek doymuş yağ içeren etin proteinleri yerine geçebilir. Diyetinizde daha çok baklagillerin yer alması için onları salatalarda, çorbalarda, güveç yemeklerinde kullanabilirsiniz.
Baklagilleri Pişirme Tüyoları:
– Börülce ve mercimek haricinde bütün kuru bakliyatlar pişirilmeden önce gaz yapmasını önlemek için oda sıcaklığındaki suyla ıslatılması gerek. Islatma suresinin ne kadar uzun olduğuna göre aşağıda belirtildiği gibi iki türlü yapılabilir.
Yavaş ıslatma: Yaklaşık 250 g bakliyatı ve 1 litre suyu tencereye koyup kapağını kapadıktan sonra en az 4 saat buzdolabında bekletme ile yapılan ıslatma işlemidir.
Hızlı ıslatma: yaklaşık 250 gram bakliyat ve 1 litre suyu önce kaynatıp sonra en az 1 saat oda sıcaklığında bekletme ile yapılan ıslatma işlemidir.
– Islatma işleminde kullanılan su gaz yapıcı etkisi olan sindirilmeyen lifleri içerdiğinden bu suyu ıslatma sırasında birkaç kez değiştirip, yemek pişirmek için başka su kullanılması gerekir.
– Pişirme işlemine ıslatmak için kullanılan suyu döküp üzerini 3 kat kaplayacak kadar su ile tencereyi doldurarak başlayabilirsiniz. Salatada kullanılmak üzere hazırladığınız fasulye ya da nohutu lezzetlendirmek için kaynama suyuna baharat ve tuz ekleyebilirsiniz.
– Uzun zaman kısık ateşte pişirilen baklagillerin sindirilebilirliği arttığından daha az gaz yapar.
– Bakliyatın çeşidine göre pişme zamanı değiştiğinden yaklaşık 45 dakika sonra pişip pişmediklerini kontrol ediniz.
– Hazırlamış olduğunuz bakliyatı daha sonra kullanmak üzere buzlukta saklamak isterseniz soğuduktan sonra etrafını kurulayıp buzluğa yerleştirebilirsiniz.
Kaynak: sağlık afiyet
Emeklilik hayali ikiye ayrılır. Emekli olunca dünyayı gezme hayali kuranlar ve sessiz, sakin bir sahil kasabasına yerleşip, müstakil evinin bahçesinde domates yetiştirmeyi düşleyenler… Biz ikincisine sesleniyoruz. Özellikle kalabalık şehirlerde yaşamanı sürdüren, her gün ömründen bir parçasını trafikte yitiren ve ruh emici gökdelenlerin arasında bir gıdım oksijene muhtaç kalan bizlerin, emekliliğimizde daha dingin bir hayat sürme isteğimiz hiçbir şekilde sıkıcı karşılanmamalı. Senelerini iş hayatına adamış, 30 – 35 yıl devlete ya da özel sektöre hizmet vermiş büyüklerimizi düşündük, emekli olunca yaşayabileceğiniz 12 sahil kasabasını bulduk.
1 – Akarca
Akarca‘yı çoğu insan bilmez. Çünkü burada sabahın ilk ışıklarına dek süren eğlenceler yoktur. Yalnızca buz gibi bir deniz ve dingin bir yaşam sürmeyi seçmiş emekli büyüklerimiz vardır. Genelde yazlıkçıların mekanı olan Akarca, İzmir‘in Seferihisar ilçesinde bulunuyor. Ege Denizi‘nin en berrak hali, bu güzide sahil kasabasına bahşedilmiş desek yeridir.
2 – Bademli
Fotoğraf: Ercan Çelik
Eğer emekli ikramiyenizi Maldivler’e yatırmak istemiyorsanız, ikinci seçenek olarak Bademli Köyü‘nü düşünebilirsiniz. Neden böyle diyoruz, çünkü Bademli’deki deniz, o gördüğünüz Maldivler’deki okyanustan farksız. Popüler olamamasının nedeni ise malum, zamane gençliği işte. Bademli’nin İzmir’in Dikili ilçesinin güneybatısında olduğunu da belirtelim unutmadan.
3 – Çukurbağ
Sessiz ve sakin bir hayat süreyim, domatesimi de ekeyim ama sıkılınca eğlenceden de çok uzak kalmayayım diyorsanız eğer, o zaman Çukurbağ Yarımadası‘na yerleşebilirsiniz. Antalya‘nın Kaş ilçesinde bulunan Çukurbağ, Meis Adası’nın manzarasıyla da büyülüyor insanı. Hem torunlarınız da çok sevinir bu duruma.
4 – Güzelçamlı
Hep özlediğiniz o bakir doğaya en sonunda kavuşacağınız bir yer Güzelçamlı. Aydın‘ın Kuşadası ilçesinde bulunan Güzelçamlı, dünyanın en yüksek oksijen oranına sahip bölgelerinden biri. Hani gökdelenlerin arasında nefes alamıyoruz dedik ya, Güzelçamlı bu yönden ömürlük bir terapi niteliğinde anlayacağınız.
5 – Badavut
Issız, daha da ıssız, olabildiğine ıssız bir yer arayışındaysanız, tası tarağı toplayıp Sarımsaklı Badavut‘a yerleşebilirsiniz. Issız dediysek gözünüzü korkutmuş olmayalım, Ayvalık Sarımsaklı‘ya çok yakınsınız aynı zamanda. Canınızı sıkıldığında, iki çift laf edeceğiniz insanlar da bulabilirsiniz istediğinizde.
6 – Mazı
Emeklilik hayalleri genelde Bodrum üzerinden yürüyor. Özellikle her 5 insanın 3’ünün domatesi hep Bodrum’da yetişiyor. Yaz aylarında Bodrum’un ne kadar kalabalık olduğunu söylememize gerek yok. Ama Mazı öyle mi? Değil tabi. Bodrum’da emeklilik hayalini kuranların, kesinlikle yerleşmesi gereken bir cennet köşesi Mazı.
7 – Palamutbükü
Yeryüzünde cenneti arıyorsanız, Palamutbükü‘nün aradığınız yer olduğunu söyleyebiliriz. Tamam, belki domates yetiştiremeyebilirsiniz ama bol bol badem ağacı ekebilirsiniz. Datça‘nın en huzurlu köşelerinden biri olan Palamutbükü’nde yeniden gençleştiğinizi hissedebilmeniz olası.
8 – Akyaka
Hem doğal güzelliklerin ortasında, hem de insanlarla iç içe bir emeklilik hayali düşlüyorsanız, Akyaka Gökova‘nın büyülü dünyasını da bir kolaçan edin bizce. Gökova Körfezi‘nin en şahane koylarının bulunduğu Akyaka’da, kim bilir, belki bir pansiyon işletmeye başlar ve hayatınıza bambaşka renkler katarsınız. Bu da bir fikir.
9 – Turunç
Kışı sessiz, sakin köşemde geçireyim, yazın ise cıvıl cıvıl olsun etrafım diyorsanız, Marmaris‘te yer alan Turunç‘taki müstakil evinizin hayalini kurmaya şimdiden başlayın deriz. Yaz aylarında bol turist akınına uğrayan Turunç’ta, kışın ise birkaç pansiyon dışında herkes köşesine çekiliyor. Yılların yorgunluğunu üzerinizden atmak için Turunç biçilmiş kaftan.
10 – Köyceğiz
Son zamanlarda dikkat ediyoruz da, Köyceğiz gittikçe popüler olmaya başladı. Doğal güzelliklerin ve tarihi dokunun bu kadar uyumlu olduğu daha kaç yer var ki ülkemizde? Hem sessizliği seviyor, hem tarihe ilgi duyuyorsanız, emeklilik hayali kurmaya Köyceğiz üzerinden devam etmenizi tavsiye edeceğiz.
11 – Sokakağzı
İleride, ‘nerede yaşıyorsun bey amca’ diye sorduklarında ‘Ege’nin en uç noktasında yaşıyorum delikanlı’ cevabını verdiğinizi düşünün. İşte o an, bir delikanlının daha emeklilik hayaline yön vermiş olmanın haklı gururunu yaşayacaksınız. Bizim için bir inci tanesinden daha da değerli olan Assos‘un şirin bir sahil kasabası olan Sokakağzı, bizim de emeklilik hayallerimizi süslüyor.
12 – Söğüt
Konumu biraz sapa, kabul ediyoruz. Ama Söğüt bu güzelliğini, böylesine ulaşılması güç bir yerde olabilmesine borçlu. Marmaris’in en büyük köyü olan Söğüt, oldukça sessiz bir yer olmasına rağmen, çarşısı her daim cıvıl cıvıl ve capcanlı. İnsanlarla hem iç içe, hem de onlardan kendinizi bu denli soyutlayabileceğiniz başka bir yer daha var mı, bilmiyoruz.
Fotoğraflar alıntıdır yazı da alıntıdır
http://www.neredekal.com – Diley Kuru
Hayatındaki her şey tamam, bir tek “o” yok diye düşünüyor; gencim, güzelim, işim var, param var ama beraber uzaklara gidebileceğim bir sevgilim yok diye yakınıyor, her haftasonu farklı ortamda sosyalleşip “o”nu arıyor ama hep çirkin
kurbağa prenslere rastlıyor olabilirsin.
Biliyorum; asıl mutluluğun içimizde, evrenin mesajlarımızın ucunda olduğunu söyleyen kitaplardan da, filmlerden de, arkadaşlardan da, uzmanlardan da gına geldi. Bir de olaya şöyle bak, hayatta başarabileceğin en zor şey kendine aşık olmak, neden mi? Marilyn Monroe, Adolf Hitler (olumlu bir örnek değil ama sonuca değil sürece odaklan) Coco Chanel, Alfred Hitchcock, Madonna gibi kitleleri peşinden sürükleyen ünlülerin ilk yaptığı şey kendilerini çok sevmekti.
Hayalindeki erkek sen gerçekten onu sevmeye hazır olduğunda karşına çıkacak, işte o zamana kadar elde etmen gerekenler:
1. Kendine değer ver.
Yeni başlayan ilişkilerde ilk başlarda tüm vaktini onunla geçirmek
istersin, taa ki bir süre sonra paylaşacak hiçbir şeyiniz kalmayana kadar. İşte
kendi arkadaşlarınla da vakit geçirmeyi bırakmayarak hem bu dengeyi sağlamış olursun, hem de seni çok iyi tanıyan birileri tarafından dışarıdan yaptıklarını objektif yorumlatabilirsin.
2 madde önce yatta güneşlenmek isterken rockçı bir sevgili arama derken
şimdi açık fikirli ol diyormuşuz gibi görünse de aslında özetle şunu demek
istiyoruz: Konfor alanın dışına çık ve dünyayı gör.
Sen benim en büyük mucizemsin.
Sen dünyanın en büyük mucizesisin.
Başarı ve mutluluğun üç kuralı var.
Şükretmen gerekenleri gör ! Nadideliğini ilan et ! Bir mil daha git !
Sabırlı ol. Bunlar göz açıp kapayıncaya kadar olmaz. Zorluklarla kazandıkların elinde daha uzun süre kalır.
Yeni hayatına başlarken korkma. Her soylu başarı, risklerini de beraberinde taşır. Birini kazanmaktan korkan, daha fazlasını hiç kazanamaz. Artık bir mucize olduğunu biliyorsun, ve mucizede korku olmaz.
Gururlan. Sen dikkatsiz bir yaratıcının bir laboratuardaki deneyinin ürünü değilsin. Anlayamadığın güçlerin esiri değilsin. Sen yalnızca benim gücümün özgür bir dışa vurumunun, yalnızca benim sevgimin ürünüsün. Sen bir amaçla yapıldın. Elimi hisset. Sözlerimi duy.
Bana ihtiyacın var… ve benim de sana.
Yeniden inşa edeceğimiz bir dünyamız var. Bunun için bir mucize gerekiyorsa bundan bize ne? Her ikimiz de mucizeyiz ve şimdi birbirimize sahibiz.
Seni dev bir dalgadan alıp, çaresizce kumlara çarptığım günden beri sana olan inancımı hiç kaybetmedim. Zamanı ölçmeye kalkarsan, bu beş yüz milyon yıl önceydi. Otuz bin yıl önce kusursuzluğa ulaşana dek, bir çok model, şekil, ölçü denedim. Bunca yıldır seni düzeltmek için hiç çaba sarf etmedim.
Bir mucize nasıl düzeltilebilir ki? Sen bir mücevherdin ve ben de memnun olmuştum. Sana bu dünyayı ve hakimiyetini verdim. Sonra tam potansiyeline ulaşman için, bir kez daha sana elimi verdim, evrendeki hiçbir yaratığa bahşedilmeyen güçler verdim.
Sana düşünme gücü verdim.
Sana sevme gücü verdim.
Sana seçme gücü verdim.
Sana gülme gücü verdim.
Sana hayal etme gücü verdim.
Sana yaratma gücü verdim.
Sana plan yapma gücü verdim.
Sana konuşma gücü verdim.
Sana dua etme gücü verdim.
Seninle sınırsız bir gurur duyuyorum. Sen benim son eserimsin, benim en büyük mucizemsin. Tam bir yaşayan varlık. Her iklime, her güçlüğe, her zorlamaya uyum sağlayabilen. Benden yardım beklemeden kendi kaderiyle başa çıkabilen. Kendisi ve insanlık için en iyiyi, içgüdüleriyle değil düşünceyle gösterebilen.
Böylece, başarı ve mutluluğun dördüncü kuralına geldik ; hiçbir meleğime vermediğim bir güç bu.
Sana seçme gücü verdim.
Bu armağanla seni meleklerimden de üst seviyeye koydum ; çünkü meleklerin günahı seçme hakları yoktur. Sana kaderinin tüm kontrolünü verdim. Kendi özgür iradenle kendi yaradılışının doğasını belirlemene izin verdim. Ne cennete ne de dünyaya ait olmak zorundasın, kendini istediğin şekle sokmakta özgürsün. En düşük yaşam biçimini benimsemekte özgürsün, ya da ruhunun değerlendirmesiyle, en yüce formda yeniden doğabilirsin ki onlar ilahidir.
Senin yüce gücünü, seçme gücünü elinden almadım hiç. Bu inanılmaz güçle ne yaptın ? Kendine bak. Yaşamında yaptığın seçimleri düşün ve hatırla, şimdi o acı anları yaşamamak için bir şansın daha olsaydı, dizlerinin üzerine çökerdin.
Geçmiş geçmiştir. Şimdi dördüncü büyük kuralı biliyorsun, mutluluk ve başarının dördüncü kuralını. Seçme gücünü akıllıca kullan.
Sevmeyi seç…nefreti değil.
Gülmeyi seç…ağlamayı değil.
Yaratmayı seç…yok etmeyi değil.
Azmi seç…vazgeçmeyi değil.
Yüceltmeyi seç…dedikoduyu değil.
İyileştirmeyi seç…yaralamayı değil.
Vermeyi seç…ertelemeyi değil.
Büyümeyi seç…bozulmayı değil.
Dua etmeyi seç…küfretmeyi değil.
Yaşamayı seç…ölmeyi değil.
Artık şanssızlıklarının benim isteğime bağlı olmadığını biliyorsun, tüm güç senin içindeydi ve seni insanlıktan çıkaran davranışların ve düşüncelerin senin yaptıklarının sonucuydu, benim yaptıklarımın değil. Senin küçük doğan için benim güç armağanlarım çok fazlaydı. Artık büyüdün, akıllandın ve toprağın meyveleri senin olacak.
Sen harikalıklarla dolusun. Potansiyelinin sınırı yok. Yarattıklarımın içinde senden başka kim ateşi buldu ? Kim yerçekimi kanununu keşfetti, gökyüzünü delip geçti, hastalıklara şifa buldu?
Bir daha asla kendini aşağılama.
Hiçbir zaman yaşamın kırıntılarıyla yetinme.
Bugünden itibaren asla yeteneklerini gizleme.
Bugünden zevk al…ve yarından, yarınlardan.
Sen dünyanın en büyük mucizesini gerçekleştirdin.
Sen yaşayan bir ölü olmaktan kurtuldun.
Artık asla kendine acımayacaksın ve her yeni gün senin için başarı ve neşe olacak.
Sen yeniden doğdun…Daha önce olduğu gibi, başarısızlık ve mutsuzluğu ya da başarı ve mutluluğu seçebilirsin. Seçim senin. Seçim tamamen senin.
Ben ancak, önceki gibi, izleyebilirim…gururla…ya da acıyla.
O halde, mutluluk ve başarının dört kuralını anımsa.
Şükretmen gerekenleri gör.
Nadideliğini ilan et.
Bir mil daha git.
Seçme gücünü akıllıca kullan.
Diğer dördünü gerçekleştirebilmek için, bir şey daha yap. Her şeyi sevgiyle yap…kendini severek, başkalarını severek ve beni severek.
Gözyaşlarını sil. Uzanıp elimi tut ve dik dur.
Bugün sana şu bildirildi ;
Sen Dünyanın En Büyük Mucizesisin heart ifade simgesi
kaynak: yelda çetiner
Oh be sonunda biri düşüncelerimi anlatan bir film yapılmış. Son dönemdeki her film dünyanın sonunun geldiğini ve artık çare olmadığını ve uzaydaki yeni yaşamı anlatıyordu. Bu film ise bu düşünceye kulak asmamamız gerektiğini, kolaycılık ve rahata kaçma yerine mücadele etmemizi, bugün hala bir şeyler değiştirebileceğimizi müjdeliyor. Tabi eğer çalışırsak, uğraşırsak, bunu ciddiye alırsak. Ve bunu ciddiye alan herkese üstünde T harfi olan bir rozet dağıtmak istiyorum filmdeki gibi…
Ayrıca filmde beni çok etkileyen bazı sahneleri ise şöyle sıralamak istiyorum: zamanı durdurabilmek, bir boyuttan başka bir boyuta geçebilmek, bu dünyada ışınlanma, kişisel uçma aygıtı, yer üstünden giden trenler…
Filme tek kelimeyle bayıldım, verdiği mesajlar, vermek istediğim mesajlar… Bu dünya için çalışın ama şimdi çalışın… Mutlaka gidin derim…
Not: Tabi ki Cloony’i seyretmek te başlı başına bir zevk:)
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
Pek çoğumuz keçi sütünün satıldığını bile bilmeyiz. Bu yüzden ülkemizde fazla tüketilmez. Oysaki keçi sütü anne sütüne en yakın olan süttür. Doğal olan her besinin şifa dağıtması gibi keçi sütü de şifalar dağıtmaktadır. Diğer sütlere nazaran içerdiği bol muhteviyatı nedeni ile doktor reçetelerinde bulunmayı hak ediyor. Yazımızı okuduğunuzda keçi sütünün faydaları hakkında birçok bilgi öğrenecek ve ‘ keçi sütünü en yakın nereden temin edebilirim’ sorusunun cevabını arayacaksınız. Şifalı olması temennisi ile…
Keçi sütü, inek sütü gibi içimlik süt olarak tüketilebilme özelliğine sahiptir.
Keçi sütü homojenize özelliğine sahip olduğu ve içinde çok sayıda küçük yağ molekülü bulunduğu için kolay sindirilir. Bu sebeple yaşlı ve çocukların beslenmesinde önemli role sahiptir.
Keçi sütü proteinleri diğer sütlerdeki esansiyel yani dışarıdan alınması gereken proteinlerden daha fazla bulunmaktadır. Bu durum, inek sütü kullanması sakıncalı olan bebeklerde alternatif sağlar.
Fosfor elementini kayda değer derecede bulundurmaktadır. Bu durum et ve balık tüketmeyen kişilerde önem taşımaktadır.
İnek sütüne nazaran keçi sütü anne sütüne daha yakın benzerlik gösterir.
Keçi sütündeki kalsiyum anne sütündekinden 4 kat daha fazladır.
Keçi sütünün, vitamin A, fosfor, magnezyum ve selenyum miktarı açısından da anne sütüne daha yakındır.
Bakteri oranı diğer sütlere göre daha azdır. Tüberküloz ve brusellos gibi patojenler de görülmemektedir.
Keçi sadece doğal yollardan yani ağaç yaprakları ve ot yediği için eti ve sütü de doğaldır. İnekler ve koyunlar gibi yem yemez.
Maraş dondurmasının en önemli özelliği de keçi sütü kullanılarak yapılmasıdır.
Sindirim rahatsızlıklarında mide asitlerini dengeler, bağırsak sağlığınızı korur.
Astım,
Alerji yapmaz.
Sindirim sistemi rahatsızlıkları,
Hazım sorunları,
Cilt hastalıkları,
Bebek egzamaları,
Varis,
Canlıda iltihaplanmayı önleyici,
Diş ve kemikler için iyi bir kalsiyum kaynağı,
Geceleri oluşan öksürük nöbetleri,
El, yüz ve cinsel organlardaki egzamaları yok eder,
Bebeklerde ani ölümlerin önüne geçilmesi
İlaçların kullanılmasını gerektiren hazım sorunlarında ve peptik ülserlerin tedavisinde yarar sağlar.
Pek çoğumuz keçi sütünün satıldığını bile bilmeyiz. Bu yüzden ülkemizde fazla tüketilmez. Oysaki keçi sütü anne sütüne en yakın olan süttür. Doğal olan her besinin şifa dağıtması gibi keçi sütü de şifalar dağıtmaktadır. Diğer sütlere nazaran içerdiği bol muhteviyatı nedeni ile doktor reçetelerinde bulunmayı hak ediyor. Yazımızı okuduğunuzda keçi sütünün faydaları hakkında birçok bilgi öğrenecek ve ‘ keçi sütünü en yakın nereden temin edebilirim’ sorusunun cevabını arayacaksınız. Şifalı olması temennisi ile…
Keçi sütü, inek sütü gibi içimlik süt olarak tüketilebilme özelliğine sahiptir.
Keçi sütü homojenize özelliğine sahip olduğu ve içinde çok sayıda küçük yağ molekülü bulunduğu için kolay sindirilir. Bu sebeple yaşlı ve çocukların beslenmesinde önemli role sahiptir.
Keçi sütü proteinleri diğer sütlerdeki esansiyel yani dışarıdan alınması gereken proteinlerden daha fazla bulunmaktadır. Bu durum, inek sütü kullanması sakıncalı olan bebeklerde alternatif sağlar.
Fosfor elementini kayda değer derecede bulundurmaktadır. Bu durum et ve balık tüketmeyen kişilerde önem taşımaktadır.
İnek sütüne nazaran keçi sütü anne sütüne daha yakın benzerlik gösterir.
Keçi sütündeki kalsiyum anne sütündekinden 4 kat daha fazladır.
Keçi sütünün, vitamin A, fosfor, magnezyum ve selenyum miktarı açısından da anne sütüne daha yakındır.
Bakteri oranı diğer sütlere göre daha azdır. Tüberküloz ve brusellos gibi patojenler de görülmemektedir.
Keçi sadece doğal yollardan yani ağaç yaprakları ve ot yediği için eti ve sütü de doğaldır. İnekler ve koyunlar gibi yem yemez.
Maraş dondurmasının en önemli özelliği de keçi sütü kullanılarak yapılmasıdır.
Sindirim rahatsızlıklarında mide asitlerini dengeler, bağırsak sağlığınızı korur.
Astım,
Alerji yapmaz.
Sindirim sistemi rahatsızlıkları,
Hazım sorunları,
Cilt hastalıkları,
Bebek egzamaları,
Varis,
Canlıda iltihaplanmayı önleyici,
Diş ve kemikler için iyi bir kalsiyum kaynağı,
Geceleri oluşan öksürük nöbetleri,
El, yüz ve cinsel organlardaki egzamaları yok eder,
Bebeklerde ani ölümlerin önüne geçilmesi
İlaçların kullanılmasını gerektiren hazım sorunlarında ve peptik ülserlerin tedavisinde yarar sağlar.
Yazının devamını oku »