SEVMEDİĞİNİZ YÖNÜNÜZÜ NASIL DEĞİŞTİRİRSİNİZ?

20120305__369684101[1]

Genel olarak her şeye olumsuz bakan, mutsuz olan biri misiniz?

Bu durumundan memnun olmayan ancak yapısı gereği bunu değiştiremeyenler için çözüm olabilecek önerilerimiz var. Hayatına daha mutlu ve yeni bir şekilde devam etmek isteyenler önerilere göz atın..

1- Değişimlere ve yaşama pozitif bakın. Bu sizin yaşamınızı değiştirmeniz için bir sinyal olabilir. Sürekli olarak değişimlerin olumlu yönlerini vurgulayarak, beyninizi daha pozitif düşünmeye programlamalısınız.

2- Olumsuz şeylerle karşılaştığınızda bu engelin geçici olduğunu ve size daha iyi şeyler katacağınızı düşünün.

3- Olaylara karşı güçlü, becerikli ve dirençli olduğunuzu kendinize sık sık hatırlatın. Direncinizi artırmak için öncesinde yaşadığınız olumsuzlukları gözden geçirin ve gerekirse listeleyin. Engellerden korkmamanız gerektiğini göreceksiniz. Korku, suçluluk, sabırsızlık gibi negatif duygular doğru şekilde odaklanmanızı engeller.

4- Hayatınızda yaşadığınız değişikliklere karşı daha güçlü biri olmak için korkularınızı nasıl yendiğinizi, deneyimlerinizden ne öğrendiğinizi gözden geçirin.

5- Hayatınızda olumlu cümleler kurmaya, mutluluk verecek kelimeleri sık sık tekrarlamaya özen gösterin.

6- Size destek olan, her an yardımcı olabilecek insanlarla iç içe olun. Bu kişilerin size verdikleri olumlu önerileri dinleyin ve uygunsa değerlendirin.

7- Harekete geçmeden önce durumu değerlendirin, konunun olumlu ve olumsuz yönlerini gözden geçirin, planlayın ve ne olursa olsun kendinizle ilgilenin.

* ALINTI

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ey Duam!!! Uç Şimdi Avuçlarımdan…

12565506_543833059106707_7651117879537321038_n[1]

Eğer derdi olan varsa, dermanı için

Hasta olan varsa, şifası için,

Sıkıntısı varsa, ferahlığı için,

Dua’sı olan varsa kabulü için

Tövbesi varsa affı için

Borcu varsa, ödemesi için

Düşkünü varsa, kalkması için

Hayra niyeti varsa, amel etmesi için

Hadi UÇ Duam…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Binlerce hasta böyle iyileşti!

Uzmanlar tarafından ballı tarçının tam anlamıyla mükemmel bir doğal ilaç olduğu kanıtlanmıştır. Tarçın bal karışımının soğuk algınlığından kalp hastalıklarına, kanserden cilt enfeksiyonlarına hatta kilo vermeye kadar bir çok alanda faydası mevcut.
Tarçınlı Balın Hazırlanışı
1 bardak kaynamış su içerisine bir miktar tarçını ilave edin ve demlemeye bırakın. Karışım oda sıcaklığına geldiğinde eklediğiniz tarçının 2 katı kadar balı karışıma ekleyin ve karıştırın. Yaptığınız bu bal tarçın karışımının yarısını akşam yatmadan önce için, kalan yarısını ise sabah kalktığınızda tüketin.
Tarçın ve bal karışımını hazırlamak bu kadar kolay. Şimdi gelelim bitmek bilmeyen faydalarına. Karışımın o kadar etkili ve çok faydası var ki ilaç firmaları bu karışımın yayılmasından hoşlanmayacak. Çünkü bir çok alanda faydası görülüyor. Bir çok ülkede tedavi amaçlı kullanılan doğal bir takviye…

 

 

İşte Ballı Tarçının Mucizevi Etkileri – Bal Tarçın Neye iyi gelir – Faydaları Nelerdir..?
Bağışıklı Sistemi: Karışım bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve bakteriyel hastalıklara karşı direnci artırıcı etkisi var.

İdrar Yolu Enfeksiyonu:
Bu karışımın idrar yollarında oluşan mikropları öldürdüğü bilinmektedir.

Sindirim Güçlüğü:
Bu karışım midede asit oluşumunu engelliyor ve en ağır yemekleri dahi kolayca sindirmenize olanak sağlıyor.
Kolesterol: Bu karışımı tükettikten 2 saat sonra kandaki kolestrol oranının Yüzde 10 azaldığı tespit edilmiştir.

Sivilceler: 3 yemek kaşığı bal ile 1 çay kaşığı tarçını gece yatmadan önce sivilcelerinizin üzerine sürün. Ertesi gün sürdüğünüz bölgeyi ılık su ile durulayın. 2 hafta boyunca her gün uyguladığınız da sivilcelerinizin tamamı yok olacaktır.

İşitme Kaybı: Her gün düzenli olarak bal tarçın karışımı tüketirseniz duyma kaybınız gidebiliyor.
Gaz: Bal ve Tarçın karışımı midede oluşan gazı önler.
Cilt Enfeksiyonları: Mantar, egzama gibi cilt enfeksiyonu olan bölgelere düzenli olarak sürdüğünüzde iyileştirme göstermektedir.
Kötü Nefes: Sabahları bal ve tarçın karışımı bir suyla gargara yapmak gün boyu güzel bir nefese sahip olmanızı sağlayacaktır.
Kanser: Düzenli olarak tüketilen bal ve tarçın karışımı mide ve kemik kanserini yenmede önemli bir rol oynuyor.
Grip: Balın içerisindeki doğal bir bileşimin grip mikrobunu öldürdüğü kanıtlanmıştır.
Yorgunluk: Balın içerisinde bulunan şeker vücudun güç kazanmasını sağlar. Bal ve tarçın karışımı ise vücudun daha zinde ve esnek olmasını sağlamakta.
Soğuk Algınlığı: 3 gün boyunca bir kaşık bal ve çeyrek kaşık tarçın tüketilmesi soğuk algınlığını tedavi etmektedir.
Zayıflama: Bal tarçın kürü olarak bilinen bu karışım bir çok kişi tarafından zayıflamak amaçlı kullanılmaktadır. Bal tarçın kürünü yaparak 21 günde 4 kilo veren okurlarımız var. Sabahları aç karnına ve yatmadan önce olmak üzere, günde 2 kez tüketerek kilo verebilirsiniz.

Büyük Hazine Tarçın

Binlerce yıl boyunca, tarçın farklı ev yapımı tedavilerinde kullanılmıştır. Modern bilim yapılan çeşitli araştırma ve çalışmaların ardından tarçının birçok faydasını doğrulamıştır.Bu baharat Mısır gibi bazı ülkelerde bulunan cinnamomum isimli bir ağacın iç kabuğundan elde edilir. İlk kullanımının izleri de Mısır’a kadar sürülmüştür. O zamanlar tarçın, yalnızca krallar tarafından lüks bir şekilde kullanılabilen çok değerli, nadir ve pahalı bir ürün ve hediyeydi.

 

Ürün süreci ağacın sapını keserek, kabuğunu alarak gerçekleşir. Ardından, çubuk şeklinde çizgiler oluşur. Ayrıca toz tarçın elde etmek üzere öğtülebilir.Neyse ki, günümüzde tarçın kolaylıkla temin edilebilen ve marketlerden satın alınabilen bir baharat haline gelmiştir. Karakteristik aromasını yağlı kısmına borçludur. Yağlı kısmı ise metabolizma ve sağlığa yönelik birçok fayda içeren baharın en önemli özelliklerinden sorumlu cinnamaldehyde adı verilen maddeden gelmektedir.

 

İki türlü tarçın vardır:

 

Ceylon tarçını; aynı zamanda hakiki tarçın olarak da bilinir.

Cassia tarçını; en sık tüketilen türüdür.

Tarçının Faydaları
Kendine has tadı ve mutfaktaki çeşitli kullanımlarıyla tarçının (bilim tarafından kanıtlanmış) faydalarından bazıları şöyle:

 

Antioksidan deposu
Bu maddeler “serbest radikaller” tarafından verilen oksidatif hasarlara karşı vücudunuzu korumaya alır. Çalışmalara göre tarçının içinde yüksek kaliteli polifenoller bulunmaktadır. Çalışmalarda 26 baharatın antioksidanlarıyla tarçınınkini karşılaştırmışlar ve içlerinden en güçlüsü oregano ve sarımsakla beraber tarçın çıkmıştır.

 

İltihap sökücü

 

Tarçın vücudun farklı yerlerindeki şişliği azaltmakla beraber, iltihaplarla savaşır, hasar almış dokuları onarır ve eklem yangısı veya gut hastalarının belirtilerine iyi gelir.

 

Kalp Hastalıklarına Yakalanma Riskini Azaltır
Ailenizde kalp damar hastalığı geçmişi varsa ya da riskli hasta konumundaysanız (obezite, diyabet, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon) daha fazla tarçın tüketmeye çalışın. Bu baharatın ölüme kadar gidebilecek  kalp sorunlarına karşı riski azaltma kapasitesi bulunmaktadır. Tip II diyabet hastaları için ise, günde bir gram tarçının kan şekeri üzerinde oldukça iyi etkileri gözlemlenmektedir.

 

Ayrıca tarçın “kötü” kolesterol seviyelerini ve trigliseriti azaltmaya yardımcı olur. Yapılan bazı çalışmalara göre tarçın “iyi” kolesterol miktarını arttırırken hipertansiyonu da azaltmaktadır. Bütün bunlar daha sağlıklı bir kalbe sahip olmanıza katkı sağlar.

 

İnsülin Hassasiyetini İyileştirir

 

Bu da tarçının diyabetli hastalara yönelik insülin hormonuna olan hassasiyeti iyileştirebilme kapasitesinden gelen başka bir faydası. İnsülin hormonu vücuttaki enerji seviyelerinin ve metabolizmanın en başlıca gelen düzenleyicilerinden biri. Ayrıca özellikle kan akışında ve hücrelere doğru olmak üzere kanda şekeri taşır. İnsülin direnci olan hastalar diyabetin ötesinde ciddi sorunlardan şikayetçi olurlarsa tarçın burada da devreye girer.

 

Diyabet Önleme Gücü
Daha önce söylediklerimize ilişkin olarak, tarçın kan şekeri seviyesini düşürür; işte bu sebeple diyabet hastalarının tarçını daha sıklıkla tüketmesini öneriyoruz. Tarçının yemek yendikten sonra kan akışına giren glukoz seviyesini düşürdüğü, sindirim enzimlerine müdahale edebildiği, sindirim yolundaki karbonhidratların bozulmasını azalttığı ve taşıma hücrelerine etkime yaptığı kanıtlanmıştır.

 

Tarçını şekersiz tatlılarla ya da öğle veya akşam yemeğinden sonra kahveyle beraber tüketmenizi öneririz. Diyabetli hastalar üzerine yapılan çalışmalar tarçının şeker seviyesini %30’a kadar düşürebildiğini göstermiştir. Önerilen günlük doz ise 6 grama kadardır.

 

Dejeneratif Hastalıkları Azaltır
Nörodejeneratif problemler beyin hücrelerinin yapısı veya fonksiyonunda progresif bir kayıpla karakterize edilir. Alzheimer ve Parkinson hastalıklarını en sık görülen iki dejeneratif hastalığa örnek olarak verebiliriz. Beyinde biriken proteinler Alzheimer hastalığını tetiklerken, tarçında bulunan iki madde bu birikimi engelleyebilmekte, nöronları korumakta, motor işlevlerini iyileştirmekte ve Parkinsonlu hastalarda nörotaşıyıcı seviyelerini normalleştirmektedir.

 

 

Kansere Karşı Korur

Kanser kötü huylu hücrelerin kontrol edilemeyen bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkar. Yıllar boyunca tarçın tüketimi ile kanserli hastaların sayısının azalması ve iyileşmeleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu sebeple çeşitli çalışmalar tarçının kanserin önlenmesinde doğal tedavi olarak görülebileceğini belirtmektedir.

 

Tarçın iyi huylu hücrelerin ölümüne yol açan tümörlerdeki kan damarlarının oluşumunu azaltır. Ayrıca, serbest radikaller ortamdan uzaklaştırıldığı takdirde, örneğin son günlerde en çok karşımıza çıkan kanser türlerinden kolon kanserine yakalanmanız önlenir.

 

Mantar ve Bakteri Enfeksiyonlarıyla Savaşır

 

Tarçının ana aktif maddesi (cinnamaldehyde) solunum yolu enfeksiyonlarını mantara karşı korur, Salmonella gibi bakterilerin çoğalmasını engeller, diş çürüklerini ve ağız kokusunu önler.
Kaynak: sağlık haberleri
Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Çörek Otunun Faydaları Üzerine Klinik Bulgular

12800116_794842963993841_6349968992182712324_n[1]

Çörek otu modern tıbbın oldukça ilgisini çeken az sayıda bitkiden biridir. Hastalıklara etkisi üzerine yüzlerce deney yapılmıştır ve onlarcası da halen devam etmektedir. Bu kadar araştırma ve deney hep olumlu sonuçlanmış ve her defasında asırlar öncesinden buyrulan ve kıymeti yeni yeni anlaşılan “Ölümden başkasına şifadır” hadisi şerifine ulaşılmıştır. Ancak ilginçtir ki yine bu yüzlerce çalışmaya rağmen çörek otunun etki mekanizması hala tam olarak çözülememiştir.

👉 Çörek Otunun Faydaları Klinik ve Terapötik Özellikleri

Çörek otu tohumları binlerce yıldır baharat ve gıda koruma maddesi olarak kullanılmıştır. Bitkinin tohumları ve yağı geleneksel tıp alanında kullanılabilecek potansiyel ilaç özellikleri göstermektedir. Bu derlemede çörek otunun terapötik (iyileştirici) kullanım alanları ve vücut sistemlerini etkileyen hastalıkların tedavisindeki rolü incelenmiştir.

Çörek otu, oksidan ajanları temizleyen antioksidan sistemi harekete geçirme özelliğine de sahiptir. İnflamatuar (iltihabi) süreçlerin mediatörü (arabulucu) olan prostaglandinleri ve lökotrienleri baskılayarak antienflamatuar (iltihap önleyici) özellik göstermektedir. Bitkinin immunomodülatör (bağışıklık sistemini düzenleyici) özellikleri, T hücrelerini ve doğal katil hücrelerini artırarak immun cevaba (savunma sistemine) katkıda bulunma şeklindedir.

Çeşitli kanser ve mikroorganizmalara karşı anti–kanser ve anti–mikrobiyal özellikler göstermektedir. Toksik ajanlara maruz kalmış kolon dokusunda DNA hasarını azaltmakta, karsinogfenezin yani sağlıklı hücrelerin kanser hücrelerine dönüşmeye başlamasını önlemektedir. Çörek otu diabetes mellitus (DM) da da (Şeker Hastalığı) önemli tedavi edici etkilere sahiptir. Glukoz tarafından indüklenen insülin salgısını artırmanın yanında, intestinal mukozadan glukoz emilimini azaltma yönünde etkisi de bulunmaktadır.

Çörek otu, hepatik dokunun zararlı etkilere karşı korunmasında etkili olmanın yanında hepatik lipit peroksidasyonunu da düzenlemektedir. Çörek otunun etkileri anti–inflammatuar, antioksidan ve antineoplastik (kanseri geriletme, durdurma) etkilerin kombinasyonu şeklinde olduğu düşünülmektedir.

👉 Çörek Otunun İyileştirici Etkisine İlişkin Bazı Bilgiler;

Günümüzde modern tıbbın olanakları ne kadar genişlemiş olursa olsun geleneksel uygulamalar varlığını sürdürmektedir. Bir folklorik tıp uygulama bitkisi olarak çörek otunun insanda gözlemlenen bazı etkileri şöyledir:

* Antikanserojen (Kanseri engelleyen, durduran, gerileten)
* İmmunomodulator (Bağışıklık sistemini düzenleyici)
* Antidiyabetik (Diyabeti tedavi edici)
* Antihipertansif (Yüksek tansiyonu tedavi eden)
* Antiallerjik (Alerjiyi önleyen)
* Antiastmatik (Astıma karşı)
* Antidiaretik (İshal kesici/önleyici)
* Antienflamatuvar (İltihap önleyici)
* Mide hastalıklarında tedavi edici
* AİDS’i önleyici (HIV enfeksiyonunu kontrol altına alır)
* Böbrek hastalıklarını tedavi edici
* Kalp ve damarları koruyucu
* Kolesterol düşürücü
* Antiromatizmal (Romatizma tedavi edici/önleyici)
* Antikoagülan (Kanın pıhtılaşmasını önleyici)
* Antimikrobiyal (Mikrop aktivitelerini engelleyen)
* Antimikotik (Mantar gelişmesini önleyen)
* Antioksidan
* Nöroprotektif (sinir sistemini koruyucu)

👉 Çörek otunun günümüzde tedavi amaçlı olarak faydalanıldığı alanlardan bazılarını da şöyle sıralayabiliriz:

* Çörek otunun hem tane hem de yağ formu antimikrobik amaçla kullanılmaktadır
* Çörek otu yağı, mantar hastalıklarında antifungal olarak etki göstermektedir
* Sitotoksik etkisi nedeniyle zehirlenmelerde sıklıkla antidot olarak kullanılmaktadır
* İdrar yolları ve böbrek hastalıklarında ise diüretik etkisinden yararlanılmaktadır.
* Mide barsak şikayetlerini gidermede etkilidir.
* Çörek otu yağının düz kasları gevşetici özelliği nedeniyle pek çok durumda antispazmodik olarak etki gösterdiği bilinmektedir.
* Antitümoral etkisinden dolayı kanser hastalıklarında,
* Antiastmatik etkisinden dolayı da göğüs hastalıklarında tedavi amaçlı kullanılmaktadır.
* Genç kadınlarda çörek otu tohumları ağızdan alındığında adet kanamasını uyarmaktadır.
* Menstrüel siklusu düzenlemek ve doğum sırasında da uterus kasılmalarını artırmak için de yararlanılmaktadır.
* Emziren genç kadınlar tarafından çörek otu tohumları süt salınımını arttırdığı için kullanılmaktadır.
* Çörek otu tohumu taneleri hipertansif/hipotansif etkileri iyi bilindiğinden tansiyonun düzenlenmesinde, yağ metabolizması üzerine olan etkileri nedeniyle kan lipid seviyesinin düzenlenmesinde etkili olmaktadır.
* Çocuklarda cilt hastalıklarının tedavisinde, küçük çocuklarda ve genç yetişkinlerde antidiyaretik ve antiemetik olarak kullanılmaktadır.
* Çörek otunun genç erişkinlerde antihelmintik olarak kullanıldığı da bilinmektedir.
* Çörek otu taneleri ayrıca farenjit, grip, paralizi, karın ağrısı ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.

Çörek otu tohumlarının ya da yağının yukarıda bahsedilen olumlu ve tedavi edici etkisinin yanında, uygunsuz ve özensiz kullanımına bağlı olarak istenmeyen hatta beklenenin aksi etkilerinin görülebileceği dikkate alınmalıdır. Oldukça geniş bir hastalık grubunda ve yaygın olarak kullanılan bir folklorik tıp bitkisi olarak çörek otu, etkisi en iyi bilinen bitkilerden biridir. Ülkemizde çörek otu ve yağının tedavide kullanımına ilişkin çalışmalar yok denecek kadar azdır.

Bitkinin tohumları veya yağının şifa verici olması için hem yöntem hem de miktar olarak uygun alınmasına özen gösterilmelidir. Bununla birlikte hangi yaş grubunun hangi rahatsızlıkta ne kadar kullanılacağı konusunda net bilgiler oluşmamıştır.

Çörek otundan fayda bulabilmek için sadece çörek otunu bir kaç kez kullanmak yetmemektedir. Çörek otunu düzenli olarak uzun süre kullanmak gereklidir. Ki bunu Peygamber Efendimiz (sav) çörek otunun ölümden başka her şeye şifa olduğuna işaret ederken “Çörek otuna devam ediniz…” tavsiyesinde bulunarak çörek otunun bu olumlu etkilerinden faydalanabilmek için çörek otu kadar çörek otuna uzun süre ve düzenli olarak devam etmenin de çörek otu kadar önemli olduğunu bildirmişlerdir.

Son olarak böylesine faydalı ve çok kolay ulaşılabilir bir şifa kaynağının herkes tarafından bilinmemesi de gerçekten üzücü ve ilginçtir. Eğer yakınlarınız ile hasta ziyaretlerinde değilde başka sebeplerle bir araya gelmek istiyorsanız lütfen bu bilgilerden haberdar olmasını sağlayınız.

SEVDİKLERİNİZ İÇİN MUTLAKA PAYLAŞIN..!

Kaynak: Sağlık haberleri

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

VÜCUTTAKİ İLTİHAPLANMAYA DÜŞMAN BESİNLER..!

12670386_794872730657531_1563039160409553780_n[1]

Uzman Diyetisyen Şebnem Kandıralı, besinlerde ki antioksidanın vücuttaki iltihaplanmayı yok etmeye yardımcı olduğunu söyledi. İşte vücuttaki iltihaplanmayı yok eden o besinler;

👉 Pancar

Kıpkırmızı rengi ile güçlü bir antioksidan ve anti inflamatuar besindir. Enerjinizi arttırıp, kan basıncınızı düşürebilir. Hipertansiyon Dergisi 2008 sayısında 500 ml’lik bir pancar suyunun kan basıncını 10.4/8 mm düşürdüğü gösterilmiştir. Pancarlar nitrattan zengindir. Avrupa Uygulamalı Fizyoloji Dergisi Aralık 2012’ de yayınlanan bir çalışmada bir porsiyon pancar suyu atletik performansı \%1-3 arasında arttırdığı saptanmıştır.

👉 Yaban mersini

Hayvanlar üzerinde yapılan çoğu çalışmada inflamasyonu azalttığı gösterilmiştir. İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalarda örneğin Amerikan Bilim Degisi Ocak/Şubat 2011 sayısında beyin sağlığı için iyi bir besin olduğu belirtilmiştir. Berrie grubu meyveleri boyutlarından ötürü yıkamak zor olduğundan organik tüketilmesi tavsiye edilmektedir.

👉 Brokoli

Detoksifiye edici antioksidanlar ile doludur. Kaempferol ve izotiyosiyanatlardan zengindir, her ikisi de anti inflamatuar fitonutrientler (bitkisel besin öğeleri) dir. İnflamasyon Araştırma Dergisi Kasım 2010’da yayınlanan çalışmada kaempferolün vücutta alerji oluşumuna neden olan maddelerin etkisini azalttığını göstermiştir. Brokoli belirgin miktarda iyi bilinen bir antiinflamatuar olan omega-3 yağ asidi de içermektedir.

👉 Keten tohumu yağı

Omega-3 ve omega- 6 yağ asidi dengesini içerir. Omega-3 yağ asidi inflamasyonu azaltır. Anti Kanser Araştırması 2001’de yayınlanan bir çalışmada lignanların prostat kanseri hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı gösterilmiştir. Lignanlar aynı zamanda meme kanseri tanısı alan binlerce kadın üzerinde yapılan çalışmalarda (Göğüs kanseri araştırma ve tedavisi Temmuz 2010, Nisan 2012 ve Klinik Onkoloji Dergisi Ekim 2011) meme kanserinden hayatta kalmayı da arttırmada önemli bir rol üstlenmektedir.

👉 Yeşil çay

Çok sayıda anti inflamatuar flavonoid içerir. İmmünoloji Dergisi 2002’deki bir çalışmada en bol kateşin bulunan yeşil çayın tedavi edici potansiyeli olan güçlü bir antiinflmatuar bileşik olduğu saptanmıştır. Antioksidan içeriği etkili olan yeşil çay meme kanseri gelişme riskinde \%22 (Karsinojenez temmuz 2006) , prostat kanseri gelişme riskinde \%48 (Amerikan Epidemiyoloji dergisi 2007) ve kolorektal kanser gelişme riskinde \% 57 (Kanser epidemiyolojisi belirteçler ve önleme haziran 2007) azalma kaydetmiştir.

👉 Sarımsak

İnflamasyonu azaltmaya yardımcıdır. Washington State Üniversitesi Mayıs 2012’de yapılan bir çalışmada sarımsağın bağırsak hastalıklarının nedenlerinden olan Campylobacter bakterisi ile mücadele eden iki antibiyotikten 100 kat daha etkili olduğu bulunmuştur.

👉 Zencefil

İnflamasyonu azaltır ve kan şekerini kontrol eder. Zencefil çayı bir diyete ilave edilebilecek büyük bir ektir. Artirit Dergisi 2012’de yayınlanan bir çalışmada zencefil ve ağrı kesiciler karşılaştırılmış ve zencefilin ağrıyı azaltmada çok daha etkili olduğu bulunmuştur.

👉 Zeytin yağı

İltihapla mücadelede yardımcı olur. Zeytinyağ kalp ve kan damarlarını koruyan polifenollerden oldukça zengindir.
Kuersetin içerir, vücudun inflamasyonlarla mücadelesine yardımcı olabilecek güçlü bir antioksidandır. Solunum yollarını uyarır ve balgam söktürücüdür. Soğan kanıtlanmış antioksidan içeren bir besindir, özellikle kolon kanseriyle tedavide yardımcı olduğu (Kimya ve İlaç Araştırmaları

👉 Yosun

Fukoidan isimli kompleks karbonhidratları içerir, inflamasyonu azaltır. Deniz yosunları sütten ağırlık olarak 14 kat daha fazla kalsiyum içerir. Kelp, kombu, wakame, arame yosunun iyi kaynaklarıdır.

SEVDİKLERİNİZ İÇİN MUTLAKA PAYLAŞIN

kaynak: sağlık haberleri

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kim Değişim İSTİYOR…

12734005_10154064448610815_6207479057949011372_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Tip 2 Diyabeti Azaltan Sebze Meyve Suları

ıspanak-suyu[1]

Diyabet vücut kan şekeri seviyesini kendi düzenleyemediği zaman yaşanan bir hastalıktır. Bu hastalık aralarında genetik faktör, obezite, yetersiz beslenme, diğer hastalıklar, ameliyatlar, ilaç ve virüsün bulunduğu birçok sebep tarafından tetiklenebilir.

İnsülin kan şekeri seviyesini düzenlemekle sorumlu pankreas tarafından üretilen bir hormondur. Diyabet vücut yeterince insülin üretemediği veya insüline direnç geliştirdiği zaman meydana gelir.

 

Farklı diyabet türleri nelerdir?

diyabeti-engellemek

İki tür diyabet vardır ve her birinin farklı sebepleri ve risk faktörleri vardır:

  • Tip 1 Diyabet: Bu diyabet tipi yer yaşta gelişebilir, ancak özellikle çocukları, ergenleri ve genç yetişkinleri etkiler. Bu tip diyabette, vücut insülin üretemez ya da insülin üretmekle sorumlu hücreler düzgün çalışmayı bıraktığı için çok az miktarda insülin üretilir. Bu durumda, çözüm her gün insülin dozu enjekte etmektir, bu da her hastanın özel ihtiyaçlarına göre tıbbi bir uzman tarafından önerilmelidir.
  • Tip 2 Diyabet: En sık görülen diyabet tipidir. Genelde 60 yaş üstü yetişkinleri etkilemektedir, ancak bugünlerde genç nüfus da obezite ve yetersiz beslenme sebebiyle bu hastalıktan şikayetçi olmaktadır. Bu durumda, diyabet genelde çok ileri seviyede teşhis edilir; çünkü insanlar bu hastalığa yakalandıklarını çok geç fark ederler.

Diyabetin belirtileri nelerdir?

Tip 2 diyabet genelde çok yavaş gelişir ve birçok örnekte belirtiler hastalık çok ilerleyene kadar kendini göstermez.

Diyabet sebebiyle görülebilen belirtilerden bazıları aşağıdaki gibidir:

  • Sık sık idrara çıkma
  • Sürekli susuz hissetme
  • Yorgunluk
  • Yavaş iyileşme
  • Sürekli enfeksiyon
  • Saç ve diş dökülmesi
  • Aşırı kilo kaybı
  • Bulanık görüntü

Diyabeti doğal yollarla kontrol altına almak mümkün mü?

Diabetes

Diyabet hastaları her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak için bir doktor gözetiminde olmalılar; ancak tedaviye kan şekeri düzeyini düşürebilecek ve diyabeti kontrol altında tutacak doğal alternatifler de eklenebilir. Bu yazımızda, insülin üretimini teşvik etmenin mümkün olduğu Tip 2 diyabetten bahsedeceğiz. Siz de bu rahatsızlıktan şikayetçiyseniz, belki de aşağıda vereceğimiz sebze meyve suları tarifi size de yardımcı olacaktır.

Tip 2 diyabeti kontrol altına almak için ıspanak, havuç ve kereviz suyu

ıspanak-maydanoz

Bu sebze suyu Tip 2 diyabet hastalarına yardımcı olan ıspanak, havuç ve kerevizin özelliklerini bir araya getirir.

Faydaları: 

  • Havuç genelde hipertansiyon (yüksek kan basıncı) ile bağdaştırılan sodyum seviyesini dengelemek için gerekli olan potasyum yönünden zengindir. Bu gıda aynı zamanda kanı düzenler ve diyabet hastalarının görme problemlerinin önlenmesine yardımcı olur.
  • Ispanağın içinde bulunan kalsiyum, beta-karoten ve A ile C vitaminlerinin hepsi kandaki şekerin azaltılması dahil olmak üzere sağlığımız üzerinde birçok fayda sağlarlar. Kereviz kalp damar sistemi için son derece yararlı olan magnezyum ve potasyum içerir. Son olarak malik asit içeriği sayesinde kandaki şeker seviyesini düşüren yeşil elmaları da kullanabilirsiniz.

Malzemeler

  • 3 avuç ıspanak
  • 2 kereviz
  • 1 havuç
  • 1 yeşil elma
  • 1 salatalık (tercihe bağlı)

Hazırlanışı

Elma ve havucu yıkayıp soyun. Ardından geri kalan malzemelerle blenderden geçirin. Karışımı daha kolaylaştırmak için biraz su ekleyebilirsiniz.

Brüksel lahanası ve taze fasulye suyu

Tıpkı yukarıdaki sebze meyve suyu gibi, bu içecek de kandaki şeker seviyesini indirmeye ve aynı zamanda tansiyonu düşürmeye yardımcı olacaktır.

Faydaları:

Brüksel lahanası ve taze fasulye kan şekeri seviyesini düşürmenin anahtarı olan B6 vitamini ve çeşitli mineraller yönünden zengindir. Her iki gıda da doğal bir bitkisel insülin kaynağıdır.

Malzemeler

  • 10-12 adet Brüksel lahanası
  • 2 bardak taze fasulye
  • 1 adet soyulmuş limon
  • 1 salatalık (tercihe bağlı)

Hazırlanışı

Tüm malzemeleri iyice yıkayın ve ardından karışımı kolaylaştırmak için biraz su ekleyip blenderden geçirin.

Bu sebze meyve sularından birini Tip 2 diyabeti azaltmak için her gün aç karna içmeniz önerilir.

kaynak: sağlığa bir adım

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Gözyaşını kendin sildikten sonra ”arkadaşınım-yanındayım” diyen herkese gül geç…

IMG_0418

Gözyaşını kendin sildikten sonra ”arkadaşınım-yanındayım” diyen herkese gül geç… Hele hala senden bir şeyler talep ediyorsa iki kere gül geç :))

Anette İnselberg

Çalakalem Laflarım... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Allahım, kalbimdeki tüm kırgınlıkları, mucizelerinle sevgiye dönüştür…

12799190_1977497629141472_619621695959875541_n[1]