Birisinin size bakıp bakmadığını anlamak için esneyin, karşı taraf ta esniyorsa gözleri üzerinizde demektir…
SORU 1: Aşağıdaki renklerden birini seçiniz.
SARI
MAVİ
KIRMIZI
SORU 2: Aşağıdaki renklerden birini seçiniz.
YEŞİL
MOR
TURUNCU
Test bitti..
Cevaplar…
*Sarı ve Yeşil: Bakıcılar* Gerçekçi bakış açınız kendiniz ve çevrenizdekiler için güvenli ve rahat bir ortam yaratıyor. Karşınızdakini dinliyor ve ne söylemek istediğini anlıyorsunuz. İnsanların sözlerini olduğu gibi Kabul etmek yerine sorular sorarak gerçekten neye ihtiyaçları olduğunu bulmaya çalışıyor ve bu arada onların kendilerini daha iyi tanımalarına yardımcı oluyorsunuz. İnsanlara bakmak ve yardım etmek sizin doğal bir yeteneğiniz. Fakat aşırıya kaçtığınız zamanlarda Ne yazık ki kimseye yardımcı olmuyorsunuz. Bazen başkalarının kendi ihtiyaçlarını keşfetme yetisine saygı göstermeniz gerekir. Sürekli insanları kurtardığınız ve yardım ettiğiniz zaman onların kendi problemleri ve sorumlulukları ile yüzleşmelerine engel olursunuz. Dolayısıyla geri adım atın ve insanların sizin desteğiniz olmadan kendi ayakları üzerinde durmalarına izin verin. Eğer başarısız olurlarsa bunu normal olduğunu hatırlayın çünkü ancak o zaman kendileri için neyin doğru olduğunu aramaya ihtiyaç duyabilir ve kendi çözümlerini bulabilirler. Yaşamda sürekli başkalarının bakış açılarını anlamaya çalıştığınız için kendinizi ihmal ediyor olmanız yüksek bir ihtimaldir. Çevrenizdeki insanları unutmaya ve kendi ihtiyaçlarınıza konsantre olmaya çalışın. Bu şekilde başkalarının DA size yardımcı olması için imkan yaratmış ve kendi mutluluğunuzu ikinci plana atmamış olursunuz. Eğer sarıyı yeşilden daha çok seviyorsanız, ilişkilerinizden ziyade kişisel gelişiminize ve kariyerinize daha gerçekçi yaklaşıyorsunuz demektir. Eğer yeşili sarıdan daha çok seviyorsanız, ilişkilerinize daha gerçekçekçi yaklaşıyorsunuz ve hedeflerinize daha az yoğunlaşıyorsunuz demektir.
*Sarı ve Mor: Aracılar* Siz yaşamdaki amacınızı bulmak için bir yolculuğa çıkmış gibisiniz. Önce olayları yaşıyor sonra geri çekilip analiz etmeye başlıyorsunuz. Bu sizin olgunlaşmanıza yardım ediyor. Her anın değerli olduğuna inanıyor ve keyif almaya çalışıyorsunuz. Manevi değerlere verdiğiniz önem başkalarının kendi içindeki maneviyatı aramalarına yol açıyor. Meraklı, araştırmacı doğanız Sezgilerinizin güçlenmesini sağlıyor. İnsanların kendilerinin farkında olmasına yardım ediyorsunuz. Onları dinleyerek, akılcı gözlemler yaparak ve duygularınızı ifade ederek insanları etkiliyorsunuz. Dahası kendilerinde olumlu değişimler yapma isteği uyandırıyorsunuz. Siz harika bir iletişimcisiniz. İnsanları taraf tutmadan dinleme ve söylenenleri olduğu gibi anlayabilme yeteneğiniz var. Konuşma sırasında olayların içini görebiliyor ve gerçekten ne yapılması gerektiğini hemen kavrayabiliyorsunuz. Yeteneklerinizi en iyi konuşurken ortaya çıkarabiliyorsunuz. İletişim kurarken siz kişisel ve profesyonel olarak mucizeler yaratıyorsunuz. Fakat ne yazık ki değişime duyduğunuz büyük ihtiyaç nedeniyle gerçekler ve istekleriniz arasında kesin bir çizgi koyamıyorsunuz. Doğal yeteneklerinizi kullanarak neyin gerçek neyin potansiyel bir ihtimal olduğunu ayırt etmeye çalışın. Doğru adımı atacağınıza güvenin. Siz pozitif değişimleri nasıl yapabileceğini çok iyi bilen birisiniz. Eğer sarıyı mordan daha çok seviyorsanız, bir durumun potansiyel sonuçlarından ziyade gerçekçi taraflarını görmeyi tercih ediyorsunuz demektir. Eğer moru sarıdan daha çok seviyorsanız, olabilecek imkanları düşünüyor ve yaşamınızdaki gerçekleri ikinci plana atıyorsunuz demektir.
*Sarı ve Turuncu: Teknik düşünenler * Sizin temel düşünceleriniz genelde işleri nasıl sonuçlandıracağınızı planlamak üzerine yoğunlaşmış. Sistematik bir yaklaşım geliştirerek işleri, ilişkilerinizi ve hatta yaşamı anlamaya çalışıyorsunuz. Siz kendinizi çevrenizde ki kaynakları arttıran bir insan olarak görüyorsunuz. Çevrenizdeki yetenekleri ve kaynakları araştırıyor, deneme yanılma yolu ile dünyanızı tanımaya çalışıyorsunuz. Keşifleriniz ile yetenekli insanları ve kaynakları doğru yerde kullanma gücünü kazanıyorsunuz. Eğlenmek sizin için bir olaydaki bütün gerçekleri araştırmak ve tüm parçaların doğru yerine oturmasını sağlamak demektir. Siz bir işte yada ilişkideki başarılı kısımları büyük bir dikkat ve zevkle incelersiniz. Her başarılı bölüm sizin için tekrar değerlendirebileceğiniz yada başka bir alanda yeniden kullanabileceğiniz değerli bir parçadır. Bir çok kişinin şaşkın ve hayranlık dolu bakışları altında siz var olan kaynaklardan yeni ve orjinal kavramlar, fikirler, olgular yaratırsınız. Teknik yaklaşımınız, rahatlıkla eksik yapılan işleri hemen görmenizi sağlar. Bu başkalarında kendilerini savunma ihtiyacı doğurabilir ve sizi aşırı ciddi olmakla suçlayabilirler. Genelde bir hata yapıldığında siz bunu farkeden ilk kişi olduğunuz için insanlar sizden çekinmeye başlayabilir. Fazla hareketin olmadığı bir ortamda özellikle dikkatli olun. Yeniliklerin olmadığı bir ortamda kendinizi değişmez bir döngü içinde hissedebilir ve mutsuzluk yaşayabilirsiniz. Başkaları sizi negatif, mızmız ya da sorun arayan birisi olarak görebilir. Gerçekte siz aslında sadece kayıpsınız ve ne istediğinizi bulmaya çalışıyorsunuz. Eğer sarıyı portakal renginden daha çok seviyorsanız, kişisel gelişiminiz başkaları ile olan ilişkilerinizden daha önemli demektir. Eğer portakal rengini sarıdan daha çok seviyorsanız, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarınızdan daha önce düşünüyorsunuz demektir.
*Mavi ve Yeşil: Güven uyandıranlar * Siz başkalarına yardım etmekten ve destek olmaktan zevk alıyorsunuz. Limitsiz merakınız gerçekten ne düşündüklerini söylemeleri için insanlara ortam yaratıyor. Siz karşınızdaki kişinin hayallerini görebiliyor ve gerçek ihtiyaçlarına duyarlı olabiliyorsunuz. Onlara kendi yeteneklerine güvenmeleri için gerek duydukları öz güveni veriyorsunuz. İnsanların kendilerini önemli hissetmelerini istiyorsunuz ve bunu dinleyerek sağlıyorsunuz. Başlangıçta ortama uyum sağlamaya ihtiyacınız var. Başkaları sizin onlar gibi olduğunuza inanmalılar. Sonra gerçek karakteriniz ortaya çıkmaya başlıyor. Bu durumda insanlar bildiklerini zannettikleri bu yeni kişiye uyum sağlamaya çalışırlar. Bu özelliğiniz yüzünden bazen ihtiyaçlarınıza cevap vermeyen durumları yada ilişkileri kendinize çekersiniz. Siz dikkatle dinleyen birisiniz. Başka insanların ne hissettiğini bilmek istersiniz. Bu yetenek sizin müziği ve yabancı dilleri daha iyi duymanızı sağlar. Eğer imkanlarınız varsa bir müzik aleti çalabilir ya da kendi diliniz dahil başka dilleri fazla aksan olmadan konuşabilirsiniz. Düşünce ve duyguları açık olarak ifade edebilirsiniz. Aşırı ciddi olduğunuzda yada fazla rahat hissettiğinizde kişisel gelişiminizi ihmal etmeye başlarsınız. Ne istediğinizden ve ne beklediğinizden emin olun. Böylece başkaları sizin ihtiyaçlarınızı nasıl karşılayacaklarını bilirler ve yaşamınız daha keyifli bir hal alır. Eğer maviyi yeşilden daha çok seviyorsanız, kariyeriniz yada kişisel hedefleriniz sizin için birinci sırada demektir. İlişkileriniz hayallerinize uyum göstermek zorundadır. Eğer yeşili maviden daha çok seviyorsanız, başkalarının hayallerine destek olmaya daha çok önem veriyorsunuz ve kendinizi ikinci plana atıyorsunuz demektir.
*Mavi ve Mor: Düşünenler* Siz oluşumu incelersiniz. Bir şeyin neden var olduğunu bilmeye ihtiyaç duyarsınız. Bulduğunuz sonuçlar sizin büyük resmi görmenizi sağlar. Neye ihtiyaç olduğunu bulma kabiliyetiniz sizin olayları iyileştirmenizi sağlar. Geleceğe yoğunlaşarak, fikirler ve olaylar sanki olmuş bitmiş gibi düşünebilirsiniz. Siz gelecekteki dünyada yaşarsınız. Bu kafanızda ki bir resimdir. Siz insanların motivasyonunu ve sebep-sonuç ilişkilerini anlayabildiğiniz zaman perfomansınızın en üstünü yaşarsınız. Sürekli hareket planı hazırlamak için kafanızın içinde olayları kategorize ediyorsunuz. Bu planlar olmadan organize olmak sizin için çok zordur. Zaman zaman gündüz hayal kurarak geçiren bir insan haline gelebilirsiniz. Siz yol açan öncüsünüz. Yeni fikirleri ve yapıları geliştirmeye karar verdiğiniz zaman büyük keyif alırsınız. Fikirleri kafanızın içinde gerçeğe dönüştürmek ihtirasınızın artmasını sağlar. İnancınız güçlü olduğu zaman, gerçeklere bakmadan olayları üstlenebilirsiniz. Kendiniz ve başkaları hakkında geliştireceğiniz yanlış ön yargılar sizi ortamın dışına sürükleyebilir. Sürekli yeni bir şeyler yapma ihtiyacınız sizin hazırda yapmış olduklarınızı takdir etmenize engel olabilir. Kafanızın içinde çok fazla resim olması yaşamınızı zorlaştırabilir. Diğer insanlar ve olaylar size yetişemeyebilir. Farkında olmadan çevrenizden ve kendinizden imkansızı istemeye başlayabilirsiniz. Eğer maviyi mordan daha fazla seviyorsanız, kendi hayallerinizi ilişkilerinizden daha ön planda tutuyorsunuz demektir. Eğer moru maviden daha çok seviyorsanız, ilişkilerinizde nasıl güçlü olabileceğinize daha çok ilgi duyuyorsunuz demektir.
*Mavi ve Turuncu: Yapıcılar* Siz heyecanlı bir yaşam bekliyorsunuz. Bunu çift karakteriniz ile başarıyorsunuz. Bir dakika yeni bir ev tipi yapmak isteyen yaratıcı ve özgür düşünen birisisiniz, ikinci dakika da ise tarzınızı değiştirip niye bir insanın böyle bir fikri ortaya savunabileceğini sorgulayan geleneksel bir eleştirmen oluverirsiniz. Siz sosyal bir muammasınız. Merakınız pek çok farklı kesimden kişiler ile iletişim kurmanızı sağlar. Siz bu ortamlarda gelişip serpilirsiniz. Partilerde eğlenceli kişilerden biri sizsinizdir. Arkadaşlarınız pek çok farklı ortamdan gelen ve farklı ilgi alanları olan insanlardan oluşur. Bazen durup kendinize şaşırırsınız; sürekli bu çılgınlıkları kendinize nasıl çektiğinizi düşünürsünüz. Fakat içten içe bilirsiniz ki aşırı tek düzelik kişinin gelişimini durdurur ve siz kesinlikle tek düze bir ortamda bulunamazsınız. Dünyanın size ihtiyacı olduğuna inanmak istersiniz. Çoğu kez kontrolünüzün olmadığı sosyal konular üzerinde düşünüp bir anlam çıkarmaya çalışırsınız. Sonunda ise boşa harcadığınız zamandan yorgun düşmüş ve duygusal olarak çökmüş hissedersiniz. Anlamanız gerek ki dünya hiçbir zaman istediğiniz gibi mükemmel bir ortam olmayacak. Bir insan ancak bir yere kadar olayları kontrol edebilir. Zaman içinde göreceksiniz ki kontrol edemediğiniz sosyal kavramlar üzerinde enerjinizi harcamak yerine kendi çevrenize ve yaşamınıza konsantre olursanız çok daha etkili değişimler gerçekleştirebilirsiniz. Bir iş yaparken amaca ve hedefe tüm varlığınızı veremiyorsanız başarılı olmanız mümkün değildir. Bütün kalbiniz ile girişmiyorsanız o işi bırakın ve bir sonrakine geçin. Siz yeni bir şeyler yapmak, kurmak, üretmek ihtiyacındasınız, eğer bu imkan elinizde yoksa mutsuz olmanız kaçınılmazdır. Eğer maviyi portakal renginden daha çok seviyorsanız, bir işi önce nasıl yapacağınızı düşünür sonra planınızı gözden geçirip hatalarını incelersiniz. Eğer portakal rengini maviden daha çok seviyorsanız, anlık heyecanlara kapılıp planlarınızı unutmanız çok kolaydır.
*Kırmızı ve Yeşil: Kaynak Yöneticileri * Pratik ve insanlara değer veren bir yapınız var. Başkalarına yaşamlarında daha anlamlı ve değerli aşamalar katetmeleri için yardımcı olursunuz. Hiç kimse sizi kandıramaz. Siz dinamik birisiniz ve herkesin ne yaptığını yada amaçladığını çok iyi bilirsiniz. Neyin önemli olduğunu bilmenizi sağlayan özel bir yeteneğiniz vardır. Bir öğretmen ya da ebeveyn gibi insanların yaşamlarını daha iyi nasıl yapabileceklerini düşünürsünüz. Siz en çok elinizdeki kaynakların nasıl kullanılacağını idare ettiğinizde başarılı olursunuz. Başlangıçta çok eğitmek amacı ile başlamanıza rağmen daha sonra aşırı otoriter olabilirsiniz. Hatta aşırıya kaçıp patronluk taslayabilirsiniz. Ne yazık ki orta dereceniz yok, ya eğiticisiniz yada otoritersiniz. Bu durum çevrenizdeki insanların kafasını karıştırabilir. İnsanlar patronluk tasladığınızda bile insanların iyiliğini düşündüğünüzü her zaman farkedemeyebilirler. Üzgün olduğunuzda, baskı altında kaldığınızda yada sarhoş olduğunuzda kırmızı rengini simgeleyen tarafınızı ortaya çıkarırsınız. Yeşilin sakinleştiren etkisi olmadan aşırı davranışlarınız ile dostlarınızı oldukça şaşırtabilirsiniz. Eğer yeşili kırmızıdan daha çok seviyorsanız bu karakter daha bile çarpıcıdır. Eğer çevrenizdekiler bu süreçlerden birinde size farklı davranmaya kalkarsa bunun nedeni muhtemelen sizi tanıyamadıkları içindir. Eğer kırmızıyı yeşilden daha çok seviyorsanız, başkalarından önce bir hedefin başarılması için nelerin yapılması gerektiğine önem verirsiniz. Bu yapınız sizin kendinize güvenmenizi ve direk olmanızı sağlar Eğer yeşili kırmızıdan daha çok seviyorsanız, destekleyici yanınız ön plana çıkar ve öncelikle enerjinizi başkalarının ihtiyaçlarına yönlendirirsiniz.
*Kırmızı ve Mor: Birleştiriciler * Siz olayların duygusal yanları ile gerçekleri birleştirmeyi seversiniz. Bir olay olduğunda önce durumu analiz edersiniz, saçmalıkları bir tarafa atar ve insanları bir araya getirerek durumun düzelmesini sağlamaya çalışırsınız. Başkaları sizin düzene olan ihtiyacınızı aşırı ciddi olarak görür. Siz başkalarına fikir verirken yada açık açık düşüncelerinizi söylerken en başarılı olursunuz. Başkalarına destek olmak kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Vücut diliniz insanları size çeker. Merakınız hareket yaratır. Siz seksi bir insansınız. Yeni olgular sizi heyecanlandırır ve yeniden canlanmanızı sağlar. Fakat aynı zamanda yenilikler yapmanız gerekenleri bitirmenize engel olabilir. Ertelemeyin� heyecanınız sönmeden önce işlerinizi bitirmeye çalışın. Olayların ve insanların göründükleri gibi olduğunu bilmeye ihtiyacınız vardır. Bu yapınız özellikle kötü bir ruh hali içinde olduğunuzda daha belirginleşir. Çevrenizi kontrol eden bir yapıya bürünürsünüz. Bazen olayların sadece negatif yanlarını görürsünüz. Böyle durumlarda öylesine kuşkucu ve aşırı analitik olursunuz ki herkesin moralini bozabilirsiniz. Duygularınızı ve davranışlarınızı çalışan bir plan ile birleştirmeye ihtiyacınız vardır. Yoksa geleceğinizi yönlendirmek sizin için çok zor bir hal alacaktır. Eğer kırmızıyı mordan daha çok seviyorsanız, en popüler insan olmaktansa işlerin doğru şekilde yürümesine daha çok ilgi duyarsınız. Sözlerinizin sonuçlarını düşünmeden konuşma eğilimindesiniz. Eğer moru kırmızıdan daha çok seviyorsanız, insanların tepkilerine çok önem veriyorsunuz demektir. İstediğinizi almak için cazibenizi ve çekiciliğinizi kullanırsınız.
*Kırmızı ve Turuncu: İnsancıllar* Siz bireyselliğe saygı duyarsınız. Siz kendi yolunuzda yürümeye ve kendi düşüncelerinizi özür dilemeden açıkca konuşmaya inanırsınız. Eğer birisi çizgisini aşarsa sessiz kalmazsınız. Koşulsuz sevgi arıyorsunuz ve insanların herhangi bir kısıtlama, utanç yada korku olmadan kendilerini ifade edebilecekleri bir ortam yaratmayı ümit ediyorsunuz. Kendinize yakın bulduğunuz insanlar ile içten ve samimi ortamlarda bulunmayı seviyorsunuz. En büyük her zaman en iyi olmayabilir sizin için. Küçük şehirler, küçük firmalar ve küçük arkadaş grupları sizin için daha caziptir, sizin kendinizi değerli hissetmenizi sağlarlar. Aksi takdirde aşırı endişeler, geniş çevre, pek çok arkadaş ve hatta karmaşık duygular gerçekleri görme yeteneğinizi yok edebilir. Siz başkaları için neyin çalışmadığını görebilirsiniz. Sonrada hazır olsun veya olmasınlar olduğu gibi gerçeği söylersiniz. Bu açıksözlülük kendisine güveni olmayan insanlar için ürkütücü olabilir ve sizden uzaklaşmalarına yol açabilir. Diğerleri ise sizi güvenilir ve koruyucu olarak görür. İş yapmaya yoğunlaşmış kişiliğiniz sizin duygusal yanınızı saklar. Bu sizin koruma mekanizmanızdır. Biraz daha açılmalısınız. Zayıflıklarınızı göstermekten çekinmeyin. Tıpkı bir mıknatıs gibi hakettiğiniz sevgiyi ve saygıyı kendinize çekmeye başlayacaksınız. Çünkü insanlar böylece sizi tanıyabilir ve gerçekten hakettiğiniz değeri ancak o zaman verebilir. Eğer kırmızıyı portakal renginden daha çok seviyorsanız, dünyada pozitif bir değişim yapmaya öyle yoğunlaşmış durumdasınız ki ilişkilerinizi ikinci plana atıyorsunuz. Eğer portakal rengini kırmızıdan daha çok seviyorsanız, herkesin iyiliği için olayları tamir eden yada arabuluculuk yapan birisiniz demektir
Ayaklarınız sürekli kaşınıyor ve Mantar varsa eczanelerden pahalı kremleri almak düşündürüyorsa..,
markete gidin yaş hamur mayası alın 1litre ılık suya bir tane yaşmayayı ezin, ayaklarınızı 30 dakika bekletin hem ölü deriler gider , tırnaklarınız güzelleşir ve mantardan eser kalmaz.
1 hafta 2 günde bir kullanın sonucu görun.
Sağlıklı günler dileriz.
Arkadaşlar,
Secret’ın dünyayı kasıp kavurmasını hepimiz biliyoruz, ben dahil hepimiz panolar hazırladık ve bekledik bekledik. Panodaki dileği olan oldu mu bilmiyorum ama benimkiler olmadı. İçimde bir yerlerde bir terslik olduğunu biliyordum, bir şeyin atlandığını biliyordum ama tam hissedemiyordum.
Ya da olumlamalar yapıyordum, yeniayda dilekler hazırlıyordum, enerjiler gönderiyordum yok Allah’ım yok hiç bir şeyin olduğu yok. Yok bu ay olmadı öbür ay yapayım diye diye bazen vazgeçerek, bazen yineleyerek devam ettim.
Sonrasında edindiğim dostluklar, gittiğim kurslar ve okuduğum kitaplar neyin eksik olduğunu anlamamı sağladı. Ve bunu sizinle paylaşmak istedim.
Bir şeyi istiyorsan çağırıyorsun ya, eee hani plan program, hani o hedefe ulaşmak için yöntem, hani uğraşma, sen(ben) bulmuşuz kolayını yap pano bekle sonra olmadı de. Ee kardeşim hani EMEK. İstiyoruz ki ”armut piş ağzıma düş” yok öyle yağma.
Peki kendimi tanımadan, beni neyin mutlu edeceğini bilmeden nasıl bir şey isteyebiliyorum onu da anlamış değilim. Elalem için değil, annem babam için değil, erkek arkadaşım için değil bu hayatta kendim için ne istiyorum kardeşim? Önce kendimizi tanımalıyız ki kendimize uygun bir niyet beyan edelim.
Ayrıca sen (ben) kendine çeki düzen verme, kendi üstüne uğraşma, kendini tanımak için didinme sadece oturduğun yerden istiyorum da istiyorum da. Evren de derki daha çok beklersin:))) Valla bana öyle dedi sizi bilemem.
Kendimizi tanıdık, buna uygun niyet belirledik, niyetimize uygun şekilde çalıştık eh ilahi sistemde yaşadığımıza göre bundan sonra içimiz rahat ederek kendimizi Allah’a bırakabiliriz. Yani tevekkül edebiliriz.
Bundan sonra niyetim oluyorsa şükür.
Niyetim olmuyorsa da şükür. Çünkü evreni ve kainatı yaratan elbette ki benim için neyin daha iyi olduğunu bilir. İsteğim olmamışsa bu da benim hayrımadır derim ve olmadığı için Şükrederim. Kim bilir Allah beni oldurmayarak bilmediğim nelerden kurtarmıştır. Ve yeni olacak olan kim bilir benim için ne güzellikler taşıyordur. ŞÜKÜR.
Ve artık arkadaşlar artık çok mutluyum hayatımın formülünü buldum size de tavsiye ederim:
Kendini tanıma + Niyet (olumlama)+ Emek+ Tevekkül = OLANA ŞÜKÜR
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
Kolesterolü düşürür
Ağrı kesicilerin etkisini yüzde 40 oranında arttırır
Göğüs kanseri riskini azaltır
Kahve girişkenliği arttırır
Siroz hastalığı riskini yarı yarıya düşürür
Nefesi açar
Kemikleri güçlendirir, ancak yaşlıların fazla tüketmesi sakıncalı
Tip 2 diyabeti ve Parkinson hastalığından korur
Selülit gibi cilt sorunlarına karşı etkilidir
Yüksek tansiyonu önler
kaynak: sağlık olsun
OKUMAYA DEĞER
Evlendiğimden beri annem evime ilk defa geliyordu. Daha önce eşya yerleştirmeye gelmişti ama bu başkaydı. Evimi güzelce temizleyip yemekleri yaptım. Öğleye 1 saat kalmıştı neredeyse gelir derken. Zil çaldı ve annem geldi.
Ev hediyesi diye birde hediye getirmişti. Paketi açınca şok geçirdim içinden kullanılmış sünger çıktı.
Sordum anneme senin yatak odandaki aynanın üzerinde duran sünger mı bu diye evet dedi. Evde temizlik bezleri vardı ama bunu da kullanırım ded…im.
Annem bunu kullan diye getirdim ama temizlikte kullan diye değil dedi..
Yaa peki nasıl kullanacağım dedim geçmişe sünger çekmek için kullanacaksın dedi. anlamamıştım.
Anneannem ve dedem hep kavga ederlermiş anneanneme dedem geçmişe bir sünger çek dermiş ama anneannem bunu hiç yapamazmış. Dırdırları ile dedemi bıktırırmış.
Peki neden kadınlar geçmişe sünger çekiyor da erkekler çekmiyor dedim anneme annem çünkü erkekler unutkandırlar geçmişi hatırlamazlar kadınlar ise hassastır kendilerini üzen hiçbir şeyi unutmaz aklına geldikçe acı çeker ve etrafındakilere de acı çektirirler dedi.
Anneannem de hatasının farkında olduğu ama düzeltemediği için anneme nasihat amacıyla onun ilk evlendiği zaman ev ziyaretine bu hediye ile gitmiş.
Bize yaptığın taze kuru fasulyen ve pilavını afiyetle yedik karnımız doydu dedi.
Ama bayat yemeği önümüze çıkarsan keyifle yiyemez tam doymadan kalkardık dedi.
Evlilikte böyle bişey işte yavrum geçmiş konuları bayat yemek gibi ısıtıp getirirsen bir kaç ısıtmadan sonra tadı kaçar karın doyurmaz hale gelir. Ama geçmişe sünger çekersen tadınız hiç kaçmaz .
Cevap vermen gereken tek kişi, Her sabah aynaya baktığında gördüğün kişidir
İnsanlar, sen istediğin kadar hayatındalar, göz yumduğun kadar dürüstler ve onları affettiğin kadar iyiler.
İnsan geride bıraktıklarını özler, elinin altındakilerden sıkılır, ulaşamadıklarına tutulur.. ve ulaşılmaz olan hep aşk olur!
Bir insanın yaşayıp yaşamadığını anlamak istersen, nabzına değil onuruna bak, duruyorsa yaşıyordur…
İnsan beklentisi kadar mutludur. Formül: Sıfır beklenti, sonsuz mutluluk.
Hala açlıktan ölenler varsa dünyada, Aslında ölen insanlar değil; insanlıktır.
Ölüm hayatta büyük kayıp değildir. Asıl büyük kayıp, yaşarken içimizde ölenlerdir.
Hayatta bir tek başarısızlık vardır, o da denememektir.
Hepimizin başı sağolsun. İnsanlık ölmüş.
Kaygı verici düşünce bir embriyo gibidir; oluştuğunda küçüktür, ama büyür ve daha çok büyür. Kısa süre sonra kendi kontrolünü eline alır.
Geçmişteki acılarına Gülümseyerek baktığın an; Büyümüşsün demektir…
Kimse bana kendini kanıtlama çabasına girmesin. Çünkü herşey ortada, yeni maskeler üretmenin bir lüzumu yok.
Akıl yasama organı olabilir. Ama yürütmeyi mutlaka yüreğe bırakmalısınız.
Cevap vermen gereken tek kişi, Her sabah aynaya baktığında gördüğün kişidir.
Kadın olmak: Her erkekte bir parça bırakmak değil, Bir erkekte bütün olabilmektir.
Gecmişinizin üzerinde durup düşündüğünüz her an geleceğinizden çalıyorsunuz !
Erkek olmak: Mükemmelliğini bir çok kαdındα ispαt etmek değil, Tek bir kadına mükemmeli yαşαtαbilmektir.
Doğduğunda herkes gülerken sen ağlıyordun; şimdi öyle bir yaşam sür ki öldüğünde sen gülerken herkes ağlasın!
Olαğαnüstü birşeydir aşk; Siz bile kendinizi sevemiyorken, O sizi bir başkasına sevdirir.
Çoğu insan nasıl yaşanacağını, ancak ölme vakti geldiğinde öğrenir, çok yazık. Çoğu insan ömrünün en güzel yıllarını, bir apartman dairesinin odasında, televizyon seyrederek geçirir. Çoğu insan yirmi yaşında ölür ve seksen yaşında da gömülür. Bunun, sizin başınıza da gelmesine lütfen izin vermeyin.
Eğer kim olman gerektiği hakkında en ufak bir fikrin dahi yoksa, doğru arabalara, evlere ve giysilere sahip olmak tamamen anlamsızdır. Bu yüzden hayatta daha fazlasına sahip olmaya çabalamaktan vazgeç ve hayat için daha fazlası olmaya çalış. Sonsuz mutluluğun yattığı yer burasıdır.
İnsan gelişimi, bir trene benzer: kendini aşan insan, garından, haddini aşan insan ise rayından çıkmış demektir.
Hiçbir zaman hayattan bembeyaz bir sayfa bekleme! Çünkü ikinci sayfa bile, birincinin izlerini taşır…
Külkedisi ne yapsın, kendisini ancak ayak numarasından tanıyabilen bir salağı.
Her insanın aynalara göstermediği bir yüzü ve kimseye söylemediği bir hüznü vardır…
Kadınlar anlaşılmak için değil yaşanmak içindir. Yaşanacak kadın bulduysanız, anlamak için vakit kaybetmeyin.
Bir dağın zirvesinde olmanın keyfini önce eteklerinde yürümeden nasıl yaşayabilirsin.
Bana iyi gelenler, hep benden gidenler oldu .
Zihnin, gerçekte vücudundaki kaslardan farklı olmadığını hatırlamalısın. Kullan ya da kaybet.
Hiçbir şey için asla çok geç değildir ya da benim durumumda, istediğin kişi olmak için çok erken değil. Zaman sınırı yoktur,istediğin zaman başlayabilirsin. Değişebilir ya da aynı kalabilirsin. Bunun bir kuralı yoktur. En iyisini ya da en kötüsünü yapabiliriz. Umarım, sen en iyisini yaparsın. Umarım, seni şaşırtacak şeyler yaşarsın. Umarım, daha önce hiç hissetmediğin şeyler hissedersin. Umarım, değişik bakış açıları olan insanlarla tanışırsın. Umarım, gurur duyacağın bir hayatın olur. Öyle olmadığını anlarsan… Umarım, en baştan başlayacak gücü bulursun.
* ROBIN SHARMA
1.Anlaşma: Sözlerinizi özenle seçin kullandığınız sözcükler de kusursuz olun, ağzınızdan çıkan en küçük bir kelimeye dahi dikkat edin.
2.Anlaşma: Hiçbir şeyi kişisel algılamayın; bize söylene sözleri, yapılan edimleri kişisel almayın.
3.Anlaşma: Varsayımda bulunmayın. Olmuş ve olacaklar hakkında varsayımda bulunmak, yaşamayı engeller ve enerjiyi tüketir.
4.Anlaşma: Elinizden gelenin en iyisini yapın…
Don Miquel Ruiz
Dolunayın Enerjisinde Geçmişin Yükleriyle Bağ Kesme Meditasyonu…
Nefes çalışmasıyla başlayıp rahatlatıcı bir müzik eşliğinde geçmişte kalmasına rağmen bugünümüze taşıdığımız bir kişiyle ya da durumla bağ kesme meditasyonu yağacağız…
Arkasından görüntüleme tekniğiyle aklımızdaki kişiye içimizdeki her şeyi söyleyip ve ondan cevapları dinleyip kişiden iyice temizleniyoruz.
Ses meditasyonuyla çakralarımızı şifalandırıp dengeye geldikten sonda Deeksha enerjisiyle yeni niyetlerimizi evrene salıvereceğiz…
Bu çalışmayı kaçırmayın ve hemen kayıt olun derim…
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
Dr. Hawkinsin verdiği duygu enerji vibrasyon tablosu eğer hayatımıza ayna gibi tutarsak, belki de unit…siz duygulara kapılabiliriz. Fakat kendisi de şunu demişti, Vibrasyonları yukarıya çıkartmak ve yüksek seviyede tutmak mumkün, sadece yeni alışkanlıklarınızı edinmek gerek. o zaman onlar insanı yüksek seviyede tutabilir.
Meselela: Dini inançlarınız varsa ve ibadetleri temiz bir şekilde yapıyorsanız onlar insana büyük destek verebilir. Önemli olan onları yapınca dengeyi kaybetmemek, fanatikleşip, radikalleşmemek, çünkü o zaman onlar enerji vibrasyonları düşürmeye ve bilinç altı agresifliğe ve saldırganlığa yol açmaktalar.
Dini ınançlarınız yoksa eğer, daha farklı şeylerle vibrasyonlarınızı yüksekte tutabilirsinizi.
Verilen tavsiyeler sadece tavsiye seviyesinde, mutlak değildir. Hepimiz farklıyız, farklı ortamlarda yaşıyoruz.
Evet, titreşimlerimizi ve enerjilerimizi yükselten şeyler neler bir bakalım (rakamlar ve harflerin anlamı:
Rakam – maksimum olan enerji artısı, eğer yapılan sürekli, doğru, yemiz, etik – alışkanlık boyutunda hayatta yer alıyorsa. Burada her insanın ortalama enerji seviyesini + 200 den hesaplanır ve her alıkanlık + olarak gelir.
Harfler ise – önemlilik seviyesidir. ÇÖ – çok önemli, HÖ – hayati önemli, Ö – önemli, A – alternatifli):
1) ZEVK ALMAK: ”En büyük sır – biz buraya (bu dünyaya) kendimizle zevk almak için geldik”
– arkadaşlarla ve hayat vizyonunuzu paylaşanlarla zaman geçirmek + 90 ÇÖ,
– tutkulu hobbi + 120 HÖ,
– yükselten sesler ve müzikler:
dinlemek + 40 ÇÖ,
katılmak + 150 A,
şarkı söylemek veya sesle çalışmak + 140 HÖ.
2) YEMEK ALIŞKANLIKLAR VE DİYETLER: ”Siz – yediniğiz yemeklersiniz”.
– tamamen natural (organik) gıdalarla beslenmek + 52 HÖ,
– Vitamin katkıları + 100 HÖ,
– devamlı haftada 1 defa oruç + 20 ÇÖ,
– devamlı haftada 2 defa oruç +80 ÇO,
– peris, detoks, bedenin iç temizliği +140 HÖ,
– Vejeteryan beslenme, sebze + 10 A,
– Organik sebzeler + 90 A,
– sert vevanlık + 70 A.
3) FİZİKSEL HAREKETLER: ”Sahip olduğunuz kılıfın hayatta tutabilmesi”
– devamlı yürüyüşler + 15 Ö,
– spor + 60 Ö,
– dans + 70 A,
– jimnastik + 50 A,
– dövüş sanatları + 110 A,
– Yoga + 120 Ö,
– Nefes ve dinamik beden çalışmaları + 150 Ö.
4) İLİŞKİLER: ”Bizim inançlarımızın ve hayat algılarımızın denetim alanı”
– Kişilerarası uyumlu iletişim + 160 HÖ,
– iş ve sosyal çevre uyumlu iletişim/ilişkiler + 110 ÇÖ,
– içindeki insan ve öz ilişkilerin çözülmesine izin vermesi (affetme, barışma, bakış açıcı geliştirme, değiştirme, kişisel dönüşüm) + 180 HÖ,
– samimiyet ve sevgi ilişkilerin devamlı yüksek seviyede tutmak +60 Ö,
– kutsal anlayışı içeren cinsel ilişkiler + 190 A.
5) ENERJİ ÇALIŞMALAR/ ARINMA/ AYARLAMA/ DENGELEME: ”Hayatın yakıtı”
– devamlı bedenin enerji harmonize etmesi + 160 ÇÖ,
– vibrasyonları yükselten meditasyonların yapılması + 150 Ö,
– gereken psikolojik destek, arınma + 180 HÖ,
– yüksek enerji kaynaklarıyla ilişki kurma ve tutturma + 180 ÇÖ,
– Gerginliklerinden arınma / bedensen blokların açılması + 220 HÖ,
– Çakraların harmonize ve enerji kanalların arınması + 240 HÖ.
6) HAYAT BAKIŞI VE FELSEFESİ: ”Hayat vizyonu”
– evrende kimseye zarar vermemek + 180 HÖ,
– sevdiği işle meşkül olmak + 170 HÖ,
– boçları kapatmak (maddi ve manevi) + 160 HÖ,
– rakibini yok eden pratiklerden uzak kalmak (ritüeller, ilişkiler, saldırganlık) + 180 HÖ,
– kendinle baş başa kalmak, devamlı +90 HÖ,
– kendinle doğada kalmak, doğa ile iletişim kurmak + 220 ÇÖ,
– kutsal yerlere gitmek + 180 A.
7) İŞ ŞARTLARI: ”Zamanımızın çoğu nasıl geçiririz”
– fare işlerinden kurtulmak, devamlı geçinim arayışında bulunmaktan vazgeçmek + 170 ÇÖ,
– problemlere ve sonuçlara yaratıcı yaklaşmak + 110 HÖ,
– stresten uzaklaşmak + 100 HÖ,
– işkolik olmamak + 120 ÇÖ,
– devamlı ilerlemek + 80 Ö,
– hayat standartlarına uyumlu bir yerde çalışmak + 90 ÇÖ,
– serbest meslek + 105 A.
8) HAYAT ŞARTLARI: ” EV ortamını yüksek kalitede tutmak”
– şehirden taşınmak + 60 ÇÖ,
– fiziksel yaşam için en uygun şartların oluşturması + 140 ÇÖ,
Bağımlılıklardan vazgeçmek:
– enerjinizi düşüren alanlardan ve olaylardan vazgeçmek + 80 HÖ,
– düşük enerjili insanlara bağımlılık koparmak + 160 HÖ,
– negatif veya lüzümsüz informasyon kanallarından kopmak + 200 HÖ,
– gelişmiş toplumda yaşamak + 320 HÖ,
– elektrik veya manyetik kirlilikten uzaklaşmak + 180 HÖ.
9) MANEVİ PRAKİTLER: ”Manevi ve İnsani (fiziksel) denge oluşturmak”
– mekanikleşmiş dini ibadetlerden çıkmak + 150 HÖ,
– temiz ve ayrımcılığı olmaya manevi pratikleri uygulamak + 130 HÖ,
– dua etmek + 60 Ö,
– minnet / şükran duymak + 200 HÖ,
– devamlı meditasyon yapmak + 160 A,
– manevi katkıda bulunan toplumlara gidip faaliyette bulunmak + 330 HÖ,
– evrenin ilahi güçlerden, Allah’tan yardım/ çözüm istemek, çağırmak + 90 ÇÖ.
10) DAHA ÜST DÜZEYDE YETENEKLERİ GELİŞTİRMEK: ”Bilinçli insan”
– tamamen veya kısmen iç güdülerin gelişimi + 140 HÖ,
– insanlığa hizmet vermek + 210 ÇÖ,
– chenelling (geniş anlamda) + 440 ÇÖ,
– Duru görüşü + 300 HÖ,
– enerji aracılığıyla terapi/tedavi etme ve öğrenme + 380 HÖ,
– tezahür pratiklerin uygulaması + 240 HÖ.
YÜKARIDA VERİLEN BİLGİLER ŞART DEĞİLDİR, SADECE İÇİNİZDEN SEÇİP YAHATA UYUMLAYARAK YENİ ALIŞKANLIKLARI EDİP ENERJİ VİBRASYONLARINIZI YÜKSELTEBİLECEĞİNİZ ENSTRÜMANLAR DİYEBİLİRİZ.
HAYATTAN ZEVK ALMAK – ENERJİ ALANINIZI VE FREKANSLARINIZI YÜKLETMEK VE GELİŞTİRMEK ANLAMINA GELİYOR.
BİREYLER KENDİLERİNİ DOĞRU VE SAĞLIKLI SEVMEYİ (İLK ÖNCE ZARAR VERMEMEK) ÖĞRENDİKLERİ ZAMAN VE HAYATA DEVAMLI UYGULADIKLARI ZAMAN:
+ DAHA SAĞLIKLI,
+ DAHA BAŞARILI,
+ DAHA UYUMLU VE SEVGİ, NEŞE DOLU
+ HUZURLU
+ DAHA BİLİNÇLİ
+ EVRENE FAYDALI VE HAYATLARI DAHA YÜKSEK KALİTEDE YAŞAMAKTALAR..
SEVGİ VE NEŞE İLE,
Dara Fatima
(kaynak: Dr. David Hawkins)
Kaynak: Sağlıkla Kal Facebook Sayfası
Her insanın farklı, her insanın kendine has oluşu, dünyanın çeşitliliğini, aynı zamanda anlama, anlaşılma zorluğunu beraberinde getirir. Kendimize yalın ve tarafsız bakabilirsek neler gözlemleriz? Beğendiğimiz, beğenmediğimiz nice özellik ve çevremizdekiler için de öyle. Kimilerini daha çok yakın görür, kimilerini ise sevebilmemiz, oldukça zorlamadır ya da sevmemeyi seçer, anlamamayı uygun görürüz. Kişisel onca sebebin dışında, genelde takdir gören kişiler ,insancıl dediklerimiz, egolarından olabildiğince arınmış olanlardır.
Yine de bu yaşamı bir yarış ortamı gibi algılama, egomuzun en baş oyunlarındandır. Daha iyisi olayım, göz yaşım içeri, kahkaham dışarı olsun. Çevremizi farklı, tarafsız gözle inceleyebilirsek, ne malzemeler çıkacaktır aslında. Birisi mutlu iken, saf ve gerçek anlamda, onun mutluluğunu paylaşabiliyor muyuz? Birisi mutsuzken, “benden daha kötüleri var” diye düşünmenin, içten içe sevinci dışında, onun aşağılarda, zaten bitmiş olduğu kanısı dışında, gerçekten acısını paylaşabiliyor muyuz? Hadi hepsini bir yana bırakalım, belki de insancıl olmak, o denli umurumuzda değildir. Peki mutlu olmak??
Hadi bu kerelik, tek ego işini, kendi mutluluğumuza adayıp, kalan her şeyi maksimum egodan arındıralım. Kendimizde ya da başkalarında gördüğümüz şükürsüzlük ve ben daha iyiyim kanıları olmadan, aslında gerçek ve kalıcı mutluluğu yakalayabileceğimizi bilsek, yine de vazgeçemez miyiz yılların kalıntı duygularından? Çevrenize bakın, gözlemleyin, 100 üzerinden 90’lık mutlu olması gereken bir neden varken bile, yakınlarınızın 10luk kısım için, şikayeti öne aldığını gözlemlediniz mi hiç? Peki ya siz.? “Evet x x oldu ama şuna canım çok sıkıldı” diye bahsettiğimiz nice konular vardır. Belki biraz vahlanmalar istiyoruz, çevremizde “ahh ne sıkıntılar çekti yine de ayakta durdu” denilsin diye ,belki de gerçekten hep bardağın boş tarafında gözümüz. Peki gerçek anlamda ne zaman mutlu olacağız??
Şunu aklımıza koyalım önce, hep daha iyisi vardır. Dünyanın en güzel kadını olarak esmer birisi seçilir, ama birisi esmerlerden hiç hoşlanmaz, yine kaybeden olur. Paranın en çok olduğu kişi, mutsuzluktan kıvranıyordur, ikinci kişi hemen ardında onu zorluyordur çünkü. Daha iyi olma hırsı, kompleksleri, bizleri sadece mutsuz yaparken, neden hala o ego oyuncağının, küçücük oyun parçası oluyoruz ki ??? Örnekler kitaplar dolusu, ciltler dolusu verilebilir. Peki, mutsuz olmak için sayısız sebep varken, mutluluk için tek bir şey yeterliyse, nedir onu bizim elimizden alan? Gerçekten mutlu olmaksa amaç, üzümse niyet, bağcıyı dövmeye çalışmakla neden bu uğraş?
Ben, mutluluğu hiç olma uğraşında yakaladım. Kamil insanların hiçlik yolu kadar değil elbet, ömür yetmeyecekti büyük ihtimal, o yolu tamamlamaya ama kendi acizliğimizde hiç olmak. Kayıplar yok, iddia yok, hırslar kıskançlıklar yok, bizi hasta insan yapabilecek herşeyden uzakta, “hiç” olmak. Çok şey olmaya çalışmak, kendi beğenimizi kazanmak dışında neye yarar ki ? Başkalarının beğenisini toplamaya!!Düşünelim biraz daha, biz dünyadaki tüm iddialarda başta olalım,her şeyin en iyisi, en güzeli bizde olsun, karşımızdaki yine egosundan, kendi görmek istediği doluluk kadar, bizi dolu sayacaktır, ne kadar beyhude bir uğraş. Hastalanacak kadar azmettik ama o görmek istediği kadarını gördü. Kaldık yine, kendimize verdiğimiz değerle başbaşa.
Şu dünya zamanında, ayakta çarık, üstte aba, yalın gezmek değil elbette bu hiçlik. Elimizden geleni sergilerken, doğamıza uygun adımlar atabilmek. Aslında içinde aktığımız nehirin suyunu, biz ayarlıyoruz. Coştuğunu hayal ettikçe, terse küreklerle başarmak adına, ispatlar adına, kan ter içinde mutsuz ve yorgun bitap düşüyoruz. Kuş ne olduğunu biliyor, açlığını doyuruyor, yuvasını kuruyor, evlatlarını koruyor. Ağaçlar önce köküne, sonra dışarı doğru büyüyor, “ben çam ağacıyım, ama dilersem çınar da olurum” diye kendini mutsuz kılmıyor. Doğa bizden ayrı mutlu, onun saf kabullenişle, şarkılarını duymamak sağırlık olur. Tüm canlılar, tüm maddeler ne ise onun içinde gelişiyor, bütünün parçasını olduğunu bilerek. Hür irademizi, başkalaşmak için kullanıp, düpedüz mutsuz olan sadece bizleriz.
Hiç isek kaybımız nedir? Bize parmağını sallayarak, yağmur gibi eleştri yapan insanlar,” sen de kimsin, şu kadar bu kadar kötü yanın var” dediğinde gülümseyerek hiçim diyebilmek…Denesek ve hafiflemenin verdiği müthiş duyguyu tadabilsek… Gerilim yok, itirazlar yok, kavgaya dönüşemez ki…Boş değil hiçim, içimi dolduracak, benim var oluştan aldığımdan başka şey değil. En tombul su damlası olmaya çalışsam ne ki?? Derya da bir su damlasıyım, birisi gelir bakar der ki az sonra buhar olacak kadar hiçsin, evet hiçim, bir başkası bütünden bakabilir, deryayı görür evet deryayım. Hiçlik, küçülerek büyümek gibi görünür, kimin umurunda.
Telaşlar, korkular, mutsuzluklar, bir bir öldürür kendini. Düşünebiliriz, dünyaya iz bırakmış insanlar, hiçim deseydi, bunca icat, buluş, kurtuluş, kahramanlık yaşanamazdı diye, bence tam tersi. Kuşun, kuş olduğunu bildiği anlamda, kendi doğasındayken çaba ,emek var eder kişiyi. Çağlayan nehire, ters kürekle başa dönebilmiş yoktur. Doğasını bilip, enerjisini olağanca gücüyle ancak kendini kan ter içinde bırakmış insan vardır. Emeği aktığı yönde akıtan, egolarından arınmış, idealleri neyse onun için emek verebilenler başarabileceklerini başarırlar…Çok değerli bir dostumun dediği gibi, nehirin içinde su olup akmasını bilenler, ancak verdiği emeği boşa tüketmeyenlerdir.
Ne olmaksa amaç, evrenin içinizde bıraktığı, sizi yanıltmayan sesle gerçekleşebilir. Mutsuzluk mu, artık imkansızdır. Farkında olan kişinin, mutsuz olabilmesi imkansızdır. Gerekçelere bağlı insanlar, ancak mutsuz olabilir.X olursam çok mutlu olacağım dendiği an, mutsuzluk kapısı sonuna kadar açar kendisini. Başlar yine, arpa boyu yol alamayacak, beyhude kürek çekmeler.Anda kalın derken, doğanızda anda olması gerektiği gibi kaldığınızda, mutluluğu kendinizden uzaklaştırmak imkansızdır.
Ne istiyoruz, gerçek mutluluk mu? Belki aylarca yazılır ama özü şudur ki; Mutluluk değil, mutsuzluk özel çaba gerektirir.Gerçekten farkında olmaya başlayana….
1-Başkaları ile ilgileniniz
Tippy herkesi severdi O, herkesi sevdiği için de herkes onu severdi
Psikoloji ilminin zirvelerinden Alfred Adler diyor ki: ‘Başkaları ile ilgilenmeyen insanlar hayatta daima büyük güçlüklerle karşılaşmaya mahkumdurlar’
Roosevelt, yerini Taft’a bıraktıktan sonra bir gün Beyaz Saray’ı ziyaret etmişti Bütün görevlileri, hizmetçileri hatta mutfakta çalışan kadınları bile isimleri ile selamlamıştı Archie Butt diyor ki: ‘Roosevelt mutfakta çalışan Alice’i gördüğünde ona hala çavdar ekmeği yapıp-yapmadığını sordu Alice de ona, yaptığını, ama yalnızca hizmetçilerin yediğini söyledi Roosevelt, Alice’in tepsi içinde ikram ettiği bir dilim çavdar ekmeğini yiye yiye bahçeye çıkmış, bahçıvan ve işçileri selamlamıştı Bu adamlar o günü gözyaşları içinde hatırlarlar Bunlardan Ike Hoover der ki: ‘O gün, son iki yıl içinde mutlu olduğum tek gündü’
Telefonla konuşurken bile muhatabınız ses tonunuzdan bu konuşmadan ne kadar mutlu olduğunuzu anlamalıdır Sizin ona değer vermeniz, onu size samimi olarak yaklaştıracaktır
Başkalarına karşı samimi ve derin bir ilgi gösteriniz
2-Gülümseyiniz
İnsanın yüzünde taşıdığı, sırtında taşıdığından daha önemlidir
İnsanları hareketleri kelimelerden daha yüksek bir sesle konuşur Kelimelerinin dilini pek sevmediğimiz nice insanlara hallerinin güzel dili yüzünden bağlanıveririz
Büyük bir şirketin yöneticisi ‘İşe alacağım insanları seçerken, gülümsemeyi bilen bir lise mezununu, asık suratlı bir üniversite mezununa tercih ederim’ demişti
Gülümseyin Öyle samimi ve sıcak olunuz ki, her sıktığınız ele, ruhunuzu da katınız
Düşmanlarınızı düşünerek zaman kaybetmeyin
Korkuya kapılıp hedef değiştirmeyiniz
Aklınızı hedefinizde yoğunlaştırınız
Güçlü ve faydalı olma düşüncenizi zihninizde yaşattıkça gerçekten de öyle olmaya başladığınızı göreceksiniz Siz ısrar ettikçe fırsatlar çıkacaktır
Fikir, imanla bağlanırsa, kudret haline gelir İmanla bağlanın Cesur, açıkgöz ve neşeli olun
Kalbiniz neye bağlanırsa, varlığınız onun mahiyetine bürünür Bürüneceğiniz mahiyeti doğru tespit edin
3-İsimleri Hatırınızda Tutunuz
Sıradan bir adam bile kendi ismine dünyadaki bütün isimlerden fazla önem verir
Bir insanı uzun zaman sonra hatırlayıp, ismi ile hitap etmek, büyük bir iltifat kabul edilir Fakat ismi yanlış hatırlasanız veya yanlış telaffuz ederseniz, bu, zararlı olabilir Adam yeterince önemsenmediğini düşünüp, gücenebilir
Eserlerini kendilerine ithaf ettirmek için yazarlara para teklif eden zenginleri de biliyoruz Siyasal adamlarının aldıkları ilk ders şudur: ‘Bir seçmenin ismini hatırlamak devlet idaresine hazır olmanın ilk şartıdır Başkalarının isimlerini hatırınızda tutunuz Çünkü bir insan için dünyanın en tatlı ve önemli sesi, kendi ismidir
4-Dinlemeyi Biliniz
Dinleyen birisini bulduğunuzda dinletmeyi sevmeyenimiz yoktur
Heyecanlı dikkat ve ilgiden zevk almayacak insan yoktur
En sert, en saldırgan, tenkitçiler bile sabırlı ve sevimli bir dinleyici karşısında yumuşarlar Böyle dinleyiciler zehirini akıtan tenkitçinin dilinin tutulacağını bilirler ve sabırla zehirini akıtmasını beklerler
Detner Yünlüler Şirketi’nin 15$’lık borcu için mektup yağmuruna tuttuğu bir müşteri, şirketin kurucusu Julian F Detner’in odasına öfke ile dalmıştı: ‘Muhasebeniz hesabımı yanlış tutmuş Size borcum falan yok 15$ ödemeyeceğim gibi, bir daha on paralık alışveriş de yapmayacağım’ diye gürleyen müşteriyi Detner dikkatle dinlemişti:
-Hiç sözünü kesmedim İçini boşalttı Rahatladığını görünce şöyle konuştum: ‘Şikago’ya kadar gelip bu gerçekleri bildirdiğiniz için teşekkür ederim Siz dikkatli bir müşterisiniz Hatayı binlerce hesapla uğraşan memurlarımızın yaptığına eminim Bir daha bizden alışveriş de yapmayacağımıza göre, ben size diğer iyi firmaları tanıtayım’
Çok etkilenmişti Şikago’ya geldikçe beraber yemek yerdik Bu defaki yemek davetimin sonunda yüklü bir sipariş vererek ayrıldı Birkaç gün sonra da hesapları tekrar incelediğini, 15$’lık bir borcunun olduğunu bildiren mektubu geldi Bu adam oğluna Detner adını vermiş ve ölünceye kadar dostumuz olarak kalmıştır
Önemli insanlarla çok sevilen röportajlar yapan Isaac Marcosson der ki: ‘Birçok insan dikkatle dinlemeyi bilmediğinden, iyi bir izlenim bırakmaz Bunlar hep daha sonra söyleyeceklerini düşündükleri için, kulak açmazlar Benim röportaj yaptığım büyük adamların hepsi de, konuşmaktan çok, iyi bir dinleyici olmayı tercih ettiklerini söylemişlerdir’Karşınızdakini dinlemeyi biliniz Başkalarına kendilerinden bahsetme imkanı veriniz
5-İnsanların İlgilerini Paylaşınız
Bir insanın gönlünü kazanmak için onun ilgilendiği konuları konuşmanın çok etkili olduğu bilinmelidir
Avrupa’da düzenlenen büyük bir izci toplantısına katılacaktık Oymağımdaki izcilerden birisi yol masrafını karşılayamayacak durumdaydı Dev şirketlerden birinin yöneticisinden bu çocuk için yardım istemeye karar verdim
Görüşmeye gitmeden önce şirket yöneticisinin bir zamanlar bir milyon dolarlık bir çek yazdığını, karşılığı ödendikten sonra bu çeki çalışma odasına astığını öğrenmiştim Odasına girer girmez bu çekten bahsetmeye başladım Şimdiye kadar hiç bir milyon dolarlık bir çek görmediğimi, şimdi böyle bir çeki gördüğümü izcilerime anlatacağımı söyledim Yöneticiden çekin hikayesini de anlatmasını istedim Bana o günü, tekrar yaşayarak, zevkle anlattı
Görüyorsunuz ya, Chalif söze yardım isteği ile değil, yöneticiyi çok heyecanlandıran bir konuyla başlamıştı Bakalım bunun sonucunda ne elde etmiş?
-Çek bahsi bitince yönetici candan bir ilgiyle ziyaretimin amacını sordu Ben de anlattım O, bir değil, beş çocuğun masrafını karşılayabileceğini söyledi Bin dolarlık bir çek yazdı Şirketin Avrupa’daki şubelerine bize her konuda yardımcı olmalarını isteyen birer mektup hazırlattı Üstelik Paris’te bizi bizzat karşılayıp şehri gezdirdi Çek hikayesi aramızda öyle bir dostluk doğurdu ki, hala elinden gelen hiçbir yardımı izcilerimden esirgemez O gün sözlerime onu çok ilgilen bir konu ile başlamamış olsaydım, herhalde bu başarıyı elde edemezdim
Karşınızdakilerin ilgilerini paylaşınız
6-Başkalarına Önemli Birisi Olduklarını Hissettiriniz
Başkalarına, size nasıl davranılmasını istiyorsanız, öyle davranın
Hepimiz saygı görmek, samimiyetle takdir edilmek isteriz Hakkımızda güzel sözler söylenilmesinden hoşlanırız Önemli birisi olduğumuzun farkedilmesinden mutluluk duyarız Evet, hepimiz önemli birisi değil miyiz?
Bu takdir etme uygulamasına başlamanız için Amerika’nın Ankara Büyükelçisi ya da FIFA Başkanı olmayı beklemeyiniz Herkesin takdir edilmeye ihtiyacı vardır ve takdir etmesini bilmelidir İşimiz dost kazanmak değil mi?
Size zahmet verdiğim için üzgünüm’, ‘Rica ederim’, ‘Lütfen’, ‘Teşekkür ederim’ gibi söylenmesi hiç de zor olmayan cümleler karşınızdaki insana kendisine değer verildiğini düşündüreceği gibi sizin iyi yetişmiş olduğunuzu da gösterir Başkalarına önemli biri olduklarını hissettiriniz Bunu samimiyetle yapınız.
* Dale CARNEGIE
İyileşmem ve şifalanmam başladı bile.
Vücudum kendi kendine iyileşmesini zaten biliyor.
Birikmiş negatif çöpleri atmanın şu an tam zamanı. …
Vücudumu seviyorum, düzenli vücuduma faydalı, canlandırıcı ve arındırıcı yiyecekleri ve içecekleri bilinçli seçiyorum.
Yaşadığım ortamı şifalandırmam kendimi daha iyi hissetmek için ortamımı düzenliyor ve değiştiriyorum.
Bana keyif veren şeyleri yapıyorum.
Yeni yaşamım ve değişmem affetmeyi öğrenmem ile başladı.
Kalbimdeki sevginin beni tamamen yıkamasını ve tüm olumsuzlukları vücudumdan alıp götürmesine kalbimi açıyorum.
İçimdeki derin bilgeliğe tamamen güveniyorum.
Louisa Hay
not: louse l hayin ”kendini sev ve hayatını iyileştir semineri 17 aralık ctesi 10.00-18.00 arası çözümsüz kalan konuarda farkına varmak ve dönüştürmek isteyenler için..
Kayıt rez: 0536 798 6868
Nea yaşam: 0212 219 19 30