TESADÜF DİYE BİR ŞEY YOKTUR.

1645-balikcil-kusu-belgesel[1]

Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir. Hiçbir hissediş, düşünüş, bakış, algılayış, seziş de öyle. Hatta bunların tersi de tesadüf değil. Alışveriş yaptığımız market, yemek yediğimiz lokanta, su içtiğimiz çeşme, yürüdüğümüz kaldırım ve orada yanlarından birer yabancı olarak geçip gittiğimiz insanlar. Tesadüf gibi görünen karşılaşmalar, yolu sorduğumuz herhangi biri, hafifçe çarptığımız insan.

Bize gülümseyen küçük bir çocuk önümüzden aniden uçuveren kuş…Gün boyu yaşadığımız en basit olay bile herhangi bir zihinsel, fiziksel, ruhsal yada duygusal bir olayın tetikleyicisi olur. Küçük ya da büyük…

Bazen hiç hesapta olmayan durumların içine çekiliveririz. Hayal bile etmediğimiz olayları yaşarken buluruz kendimizi. Bir martı çığlığı,bir satıcı bağırışı, alır götürür bizi yıllarca ya da yollarca uzaklara… Hem öğretmen hem de öğrenciyizdir her ilişkinin içinde. Doğduğumuz aile, gittiğimiz okullar, sıra arkadaşımız, sevgilimiz , eşimiz, çocuğumuz vs.

Her ilişki, farklı bir yönümüzün aynasıdır. Ve bizler de onlar için birer aynayız.

Farkındalığımız yükseldikçe, durumları ve ilişkileri yaşarken, kendimizi ve yaşanılanları gözlemlemeye başlarız. Ve eğer yaşadıklarımıza yüksek idrakle bakabilmeyi başarırsak, o ilişki ya da durumu ne için yaşadığımızı kavrarız. Düğmelerimize en fazla basan insanlar, en iyi öğretmenlerimizdir. O ilişkide kurban olmadığımızı anlar, ilişkinin bize neyi öğretmeye çalıştığını kavrarsak, dersimizi alır ve yolumuza devam ederiz. Eğer bunu yapamazsak, o ilişkide ya da durum içinde tutsak olur, ya daha ağır durumlar yaşar ya da daha travmatik durumları (o dersi alıncaya, eksik yönümüzü tamamlayıncaya, kendimizi düzeltinceye kadar) tekrar takrar yaşamaya devam ederiz.

Bazen bazı insanların hayatına yalnızca katalizör olarak gireriz. Onların hayatlarında değiştirmesi gereken durumun düğmesine basar ve sessizce çekiliriz. Ve yüksek farkındalık içinde kalırsak, yaşanılan durumdan etkilenmeden, arkamıza bakmadan yolumuza devam ederiz.

Özet olarak, en büyük düşmanımız en iyi dostumuzdur aslında. Çünkü bizde en büyük değişime neden olur genellikle. Ve her karşılaşma kutsaldır. Karşımızdaki insanın tanrısallığını kabul edip o şekilde yaklaşırsak, nefreti, öfkeyi, suçluluk duygusunu, o insana karşı sorumlu olduğumuz ve o ilişkiye mahkum olduğumuz duygusunu ve kini söküp atarız varlığımızdan.

Yaşadığımız her durum, tanıştığımız her insan öğretmenimizdir. Ne kadar kısa sürede öğrenirsek öğrenmemiz gerekenleri, karmamızı çözüp, iç huzuruna,mutluluğa,ideal ilişkimize ve ruhsal bütünlüğe ulaşırız…

Gönderen Academy of Spiritual Life

kaynak: sağlık olsun

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bil Bakalım Hangi Mücevhersin???

zumrut[1] elmas[1]

ametist1[1]  12093-haber2-19[1]

Zümrüt Müsün/ Elmas Mı? Ametist Misin/ Yakut Mu?

Yukardaki mücevherlerden birini seç ve nasıl biri olduğunu öğren…

Zümrüt’ü Seçtiysen: Sen ne kadar bereketli ve neşeli bir insansın. Bin kere maaşallah. Yanında olan insan ne kadar şanslı. Ona hem hayat aşılıyorsun hem bereket. Bana soracak olursan seni sırtında taşımalı…

Elmas’ı Seçtiysen: Ruhen ve fiziksel olarak çok sağlıklı ve zinde bir insansın. Doğa yürüyüşlerine ve hayvanlara bayılırsın. İçin o kadar masum ki bütün hayvanlar çevrene toplanır senden şefkat bekler. Bütün ışıltının içinde masumiyetini koruyan bir çocuksun.

Ametisti Seçtiysen: Çok huzurlu ve dengeli bir insansın. Olanı olduğu gibi yaşıyorsun ve huzurla yoluna devam ediyorsun. İnsan yaydığın huzurun enerjisinde yıkanmak istiyor. Güç ve zenginlik seni bulacak…

Yakut’u Seçtiysen: Sen tam aşk için tutku yaratılmışsın. O heyecanı ruhunda duymazsan hayattan tat alamıyorsun. İnsanın içini kıpır kıpır yapan hayata bağlayan birisin. Seninle olanın ömrü uzar…

Sağlıcakla,

Anette İnselberg

Çalakalem Yazılarım... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Doğum Tarihinize Göre Hangi Çiçeksiniz?

Resim8[1]

1 Ocak – 10 Ocak tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Sarı gentiyan.
Sıcak yazı simgeleyen gizemli bir çiçektir. Dağ çayırlarında yetişir. Karaktere gizem katmaktadır. İçe kapanıklık ve suskunluğun nedeni basit bir çekingenlik de olabilir. Bu simgede doğan insan inatla amaçlarına ulaşır. Soğuk havalarda sağlığına dikkat etmelidir.

11 Ocak – 20 Ocak tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Deve dikeni.
O hiç kimsenin dikkatini çekmez. Bu nedenle o sürekli kendi kendiyle uğraşır. Bu karakteri deve dikeninin gerçek kişiliğinin saklanmasına neden olur ve insanlar onun bir önemli özelliğini iyi kalpliliğini fark etmezler. O iyi bir dosttur ve ailesine düşkündür. Çok çalışkandır. Verilen bütün işleri yerine getirir. Ama çok çalışmak bir yana sağlığına dikkat edip, dinlenmesini de bilmelidir. Bu insanlarda hipertansiyon görülebilir.

21 Ocak – 31 Ocak tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Ölmez çiçek.
Bu insan ciddi birisidir. Modayı yakından takip eder. Çekiciliği ile etrafındakileri kıskandırabilir. Enerji dolu olduğu için zorluklarla başa çıkabilir ve kötü niyetli insanlarla savaşıp onları yenebilir.

1 Şubat – 10 Şubat tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Ökse otu.
Bu işaretin bayanı aşırı meraklı ve hafif hareketleri ile dikkat çeker. İnsanları baştan çıkarmak onlar için en basit iştir. Bu işaret altında doğan erkekler spor, vücut geliştirme, karate, tenisle uğraşarak popülariteye ulaşırlar. Ayrıca, bu insanlar sporla uğraştıkları için sağlıklı olur ve kolay hastalanmazlar.

11 Şubat – 19 Şubat tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Güzelavratotu.
Bu işarette doğan kadınlar gerçek güzeldirler. Aynı zamanda ciddiyetlerini korurlar. Onlara yaklaşmak kolay bir iş sayılmaz. Erkekler yakışıklı olmasalar da usanmadan çalışırlar. Bu şekilde amaçlarına ulaşmasını da iyi bilirler.

20 Şubat – 28 Şubat tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Küstümotu (mimoza).
Bu insanlar hassasiyetleri ile diğerlerinden seçilirler. Mimoza insanı yaptığı iş değerini bulamazsa gerçekten acı çeker. Bu insan ona verilen işi neyin pahasına olursa olsun yerine getirir. Bu yolda gerekirse kendi sağlığını feda eder. Ama sonuç olarak da bir değerlendirme, bir aferin duyma ihtiyacı hisseder. Kalp krizi ve ülser kaçınılmaz hastalıklardandır.

1 Mart – 10 Mart tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Haşhaş.
Onun güzelliği herkesi büyüler. Bu insanın ağına yakalanmak kolay, ordan çıkmak oldukça zordur. Onun yolu çok engebelidir. Haşhaş insanı kendi güçlerine inanmalıdır, ancak bu şekilde başarılı olur. Et yemeklerinden uzak durması tavsiye edilir. Sebzeler onun için vitamin kaynağı ve iyi moral deposudur

11 Mart – 20 Mart tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Zambak.
Zarif bir insandır. Zambak bir ay çiçeği olduğu için, sırları ancak yarım ay olduğu zaman ortaya çıkar. Her şeye rağmen Zambak nasıl mutlu olacağını iyi bilir.

21 Mart – 31 Mart tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Yüksükotu.
Bu işaretin sarı ve solgun çiçeklerine rağmen, bu işareti taşıyan insanlar kararlı bir kişiliğe sahiptirler. Kafaları bir makine kadar hızlı ve dakik çalışır. Yaşamın en zor dönemlerinde bile hızlı bir çözüm bulmak onlar için zor değildir. Hiçbir zaman kendilerini kaybetmezler. Bir az sinirlidirler. Baş ağrıları çekebilirler.

1 Nisan – 10 Nisan tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Manolya.
Dürüsttür, her zaman birinci olma isteği en belirgin özelliğidir. Sosyal ilişkilerinde başarılı sayılmaz. Çünkü insanların tavsiye ve önerilerine asla kulak asmaz.

11 Nisan – 20 Nisan tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Ortanca.
O iyi kalplidir, cömerttir. Bazen fazla iyi davranır, elinde ne varsa hepsini çevresindekilere vermeye çalışır. Bu huyu bazen yakınları tarafından iyi karşılanmaz.

21 Nisan – 30 Nisan tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Dahlia.
O azamici bir kişilik taşımaktadır ve bu huyu amaçlarına ulaşmakta onu engelleyebilir. Dahlia insanı başkalarından çok kendine ve kendi gücüne güvenmelidir. Bu durum sadece iş için değil, özel hayatında da geçerli olabilir.

1 Mayıs – 10 Mayıs tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: İnci çiçeği.
Cömert ve iyi kalplidir. Menfaatçi insanlar tarafından acımasızca kullanılmaya yatkındır. İnci çiçeği kadınına iyi bir koruyucu gerekebilir. İş konusunda bu insanlar fazla sorunlar yaşamamaktadırlar. Ani değişiklikler sinirlerini olumsuz etkileyebilir.

11 Mayıs – 21 Mayıs tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Semiz otu.
Kolay güvenemeyen, tehlikelerden sakınan, her zaman darbe bekleyen, hatta sevdiği insana karşı bile dikkatli ve tedbirli olan bir insandır.

22 Mayıs – 31 Mayıs tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Papatya.
Bu gelenekseldir: seviyor-sevmiyor. İnsanlar tarafından zor anlaşılsa da onları kendine çekmeyi başarmıştır. Güzel bir dış görünüşe sahip olmalarına rağmen bu insanlar, yaşamlarını rekabet uğruna masa başında geçirmeye hazırdırlar. İş tutkularının nedeni spora olan merakları da olabilir.

1 Haziran – 11 Haziran tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Çançiçeği.
Sabit karakterlidir. Her hangi bir değişiklik onu korkutabilir, üzebilir. İyi bir aile ve iyi bir iş sahibi olursa bu kişiliği yüzünden fazla zarar görmez. En sevdiği ulaşım aracı, örneğin iş gezileri için tercih edebileceği araç trendir. Uçak mı? Asla!

12 Haziran – 21 Haziran tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Krizantem.
Sakin ve sessizdir, evde oturmayı sever, tedbirlidir, gözlemcidir. Olaylarda dedikoduculuk rolünü üstlenmeye bayılır. Amaçlarına ulaşır.

22 Haziran – 1 Temmuz tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Lale.
Lale erkeği şüphesiz Don Juan dır. Hiçbir şeyi umursamaz. Lale kadını enerjiktir. Kendine güveni sonsuzdur. Bu kadınların eşleri mutsuz olurlar.

2 Temmuz – 12 Temmuz tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Nilüfer.
Su, hava ve toprak – üçü bir arada. Çok değişken bir kişiliğe sahiptir. Yaşam onun için kolaydır. Zorlukların üstesinden gelir. Sıkıntılarından çabuk kurtulabilir.

13 Temmuz – 23 Temmuz tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Menekşe.
Herkesin gözleri onun üzerindedir. Genelde gölgede saklanır. Ama gerekirse güneşe çıkar ve ihtiyacı olan şeyi elde eder. Hafife alınmamalıdır!

24 Temmuz – 2 Ağustos tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Yaban gülü.
Dikenlidir. Çıplak elle tutulamaz. Tabii bu dikenler onun iyi korunmasını sağlar. Kendini iyi savunur ve koşullara ayak uydurmasını bilir.

3 Ağustos – 12 Ağustos tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Ay çiçeği.
Kendi yerini güneşin altında bulmuştur. Başarılar onun gözlerini kapatamaz.

13 Ağustos – 23 Ağustos tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Gül.
Çiçeklerin kralıdır. Başka insanlar her zaman gül insanını kıskanırlar. Onun aleyhine entrikalar düzenlenir, onu yerinden koparmak için planlar yapılır, komplolar kurulur. Gül hatalı değildir. Ama bütün zamanlarda kendi erişilmezliğini korumak güçtür. Sağlığına dikkat etmeli ve fazla yorulmamalıdır.

24 Ağustos – 2 Eylül tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Hezaren (delphinium).
Kendine sert davranır, yabancılara ise tolerans tanır. Çok zeki olduğu söylenemez. Bu nedenle zorluklarla karşılaşabilir. Kendine uzatılan yardım elini kabul etmelidir.

3 Eylül – 11 Eylül tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Karanfil.
Karanfil insanı çok sabit fikirlidir. Çevresindekiler bundan rahatsızlık duyabilirler. Ama o yenilmezdir, her zaman doğru yolu seçer ve inatla yolunda durmaya devam eder.

12 Eylül – 22 Eylül tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Saray patı (aster).
Saray patı sonbaharın hüzün ve kederini kapatmaya çalışır. Saray patı insanı etrafına neşe saçar. Maalesef bazen insanları neşelendirmekle gecikir. Bu insanlar iyi yönetici olabilirler.

23 Eylül – 3 Ekim tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Funda.
Bu insanlar zarafetleri ile dikkat çekerler. Onlar işlerinde uzmandırlar. Kendi altın ellerinin değerini bilirler. Funda iyi bir dosttur. Arkadaşını kötü günde yalnız bırakmaz.

4 Ekim – 13 Ekim tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Kamelya (Japon gülü).
Hoş bir dış görünüşe sahiptir. Sakin ama korkusuzdur. Hareketlerinde çocuksuluk sezinlenir. Sanata yatkınlıkları vardır.

14 Ekim – 23 Ekim tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Leylak.
Leylak şafağın, tazeliğin, gençliğin simgesidir. Çalışkan bir insan olan Leylak başkalarına da yardım etmekten zevk alır. Kıskanç iş arkadaşların dikkate almamalıdır.

24 Ekim – 2 Kasım tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Freesia.
Korkusuz, inatçı kişilikleri bazen zarar verebilir. Bu işaretin insanları çok sevimli ve sempatik olurlar. Bu sayede işlerinde de ilerleme gösterirler. Bir az diplomatik davranmalıdırlar.

3 Kasım – 12 Kasım tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Orkide.
Orkide insanı gizemli ve anlaşılmaz kişiliği ile dikkat çeker. Şüphecidirler. Çevrelerindeki insanlara karşı dikkatli yaklaşırlar. Sabırla, çalışarak istediklerini adım adım elde ederler.

13 Kasım – 22 Kasım tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Peony.
Peony insanı sağlığı için endişelenmeyebilir. Her koşula dayanıklıdır. Tabii işinde çok çalıştığı zamanlarda ara vermeli, dinlenmelidir. Bir az daha tutumlu olmalıdır. Ve planlarında savurgan davranmamayı öğrenmelidir.

23 Kasım – 2 Aralık tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Glayöl (Gladiolus).
Glayöl insanı özel yetenekleri ile diğerlerinden farklı olmasa da, çok çalışkan ve başarılıdır. İyi yönetilirse çok şey elde edebilir. Ancak kendini övmekten hoşlanır.

3 Aralık – 12 Aralık tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Keklik otu.
Sıcağın sembolüdür. Tazeliği ve rüzgarı sever. Dikkat merkezinde olmaya bayılır. Maymun iştahlılığı ile bazen sınırları geçebilir. İşte bir eleştiri alırsa hemen savunmaya geçer ve sıyrılmayı başarır.

13 Aralık – 22 Aralık tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Lotus.
Temizlik sembolüdür. Asya insanları için çok şey ifade eder. Buralarda sadece egzotik açıdan değerlendirilir. Lotus insanı zevklidir, amaçlarına kolay ulaşır. İnsanlarla ilişkilerinde daha esnek davranmalıdır.

23 Aralık – 31 Aralık tarihlerinde doğanlar:
Çiçeğiniz: Akça.
Bu işaret altında doğan insanlar iyi arkadaş, dost olurlar. Güvenilirdirler. Sakin ve öfkelenmeyen kişilikleri var. Onları kızdırmak zordur.

Kaynak: meleklerkahvesi.com

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

DOĞRU BİLDİĞİNİZ YANLIŞLAR, ONLARDAN KURTULUN…

16324158-closeup-portrét-latin-podnikatelka-myšlení,-zatímco-sedí-u-stolu-na-bílém-pozadí[1]

 

1- Dondurma yedim boğazım şişti.
2- Islak saçla çıktım migren oldum.
3- Cam açık uyudum, rüzgar çarptı üşüyorum.
4- Yemek mideme dokundu, midem bulanıyor.
5- Burnum akıyor, nezle olacağım.
6- Ağır kaldırdım ve fıtık oldum.
7- Hava rüzgarlıydı, ince giyinmiştim sırtım ağrıyor.
8- Belim soğuk çekiyor, bel ağrım var.
9- Kulağım duymuyor, sağırlaşıyorum.
10-… Düştüm ve ayağımı burktum….vb.

Etrafımızda her zaman suçlanacak birileri veya bir şeyler var.
Anne – baba veya büyüklerimiz tarafından bu inanışlar bize bilinçaltımıza bir zamanlar yerleştirilmiştir. Acaba gerçekten dış etkenler mi suçlu, yoksa “biz” mi?
“Biz mi?”

Evet, DÜŞÜNDÜKLERİMİZLE bu tür sonuçları biz yaratıyoruz! Nasıl mı? Sırasıyla bakalım:

1- Dondurma boğaz şişirmez. -Kişinin ifade edilmemiş duyguları veya sözleri vardır, bunlar onun boğazını şişirir;

2- Islak saçtan kimse migren olmaz, çünkü Migrenin psikolojik sebebi- kontrolcü, her şeyi ben bilirim davranışlar ve mükemmeliyetçi kişilikten kaynaklanır. Islak saçtan sadece kafanız üşür ama sizi asla hasta etmez.

3- Camın açık olması ne güzel odanıza oksijen girer, üşümeniz ise sizin kendinizi herhangi bir konuda “yalnız” hissetmeniz. Sevilmediğinizi hissettiğinizde, çok değer verdiğiniz sizi terk ettiğinde, herhangi bir konuda dedikoduya mağruz kaldığınızda yalnız kalır ve üşürsünüz.

4- Yemek aynı yemeği başka zaman da tadına vararak yemişsinizdir, şimdi ne oldu da yemek dokunda. Yemek yemektir! Sizin o gün “kabul” edemediğiniz bir şey yaşadığınızda, mide kabul edemediği olay ile dolu olduğu için başka bir şey kabul edemez. Size de bulantı veya ağrı yapar.

5- Burnunuz akıyorsa ne güzel sizi siz olun sakın onu durdurmayın, çünkü burun İdrar torbasına bağlantılı olduğundan, bedende biriken negatif duygular sinüzite neden olur ve buruna en yakın olduğu için en çok fazla aktığı yer, bırakın beden kendisini negatif düşünce ve duygulardan arındırsın. Nezle olsanız bile. Olun, beden toksinleri atar ve sizde iyileşirsiniz.

6- Ağır kaldırınca gerçekten fıtık mı olursunuz, bir bakalım. Fıtık olduğunuz dönem birlikte olduğunuz sevgili, ortak veya iş size uygun birimiydi? Kesinlikle HAYIR! Beden sizin uyumsuzluğunuzu haberdar etmeye çalıştı, sizde anlamayınca beden sizi “fıtık” etti.

7- Sırt ağrınıza gelince rüzgarı suçlamaya gerek yok, çünkü siz aldığınız “fazla sorumlulukla” kendi sırtınıza zarar verdiniz.

8- Bel ağrısı genellikle kişinin yaşadığı “para endişesinden” kaynaklanır. Kimde bu sorun yok ki, zenginde, fakirde, genellikle herkeste olabilir. Para endişesini Bolluk ve Zenginlik düşüncesine dönüştürürseniz bel ağrınız bir süre sonra sizle vedalaşacaktır.

9- Kulak ağrısı, sağırlaştırmaz! Kulağınız duymayı ret ettiği bir durum la ilgili olabilir, beklediğiniz bir haber gelmediğinde ve beklentide olduğunuzda, veya duyduğunuz bir şey sizi rahatsız ettiğinde, yaşanan bu durumlardan kulak kendi görevini yerine getiremez ve kendini kapatır.

10- Her düşen ayağını burkar mı, bir gözlemleyin. Hayır. Düşmenin sebebi bedende biriken negatif enerji boşaltılması için beden kişiyi “güm”letir, ayak burkmanın sebebi de hoşlanmadığınız veya öfke ile çıktığınız bir yola çıktığınızda ayaklar sizi oraya götürmek istemiyor ve yarı yolda “ayak burkulması” oluyor.

Artık bu yanlış bilinen inanışlara ister suçluyu dışarıda arayın ve “var” olan duygularınızı bastırmaya devam edin, ister kendi zihinsel düşüncelerinizi gözlemleyerek yaşamınızı siz yönetin!

* Nermin DOĞRUOĞLU

kaynak: sonsuz şifa