Bu zamanda sevmek de sevilmek de zor İlişkilerin pamuk ipliğine bağlı olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Onca çabamıza rağmen ikili ilişkilerimizin böylesine güçsüz olmasının nedenlerini hiç düşündünüz mü? Aşık olmayı ve sevmeyi unuttuğumuzdan mı; yoksa daha da fenası, bunların ne olduğunu hiç öğrenemediğimizden mi?
1. Kolaycılık içimize işlemiş
İlişkilerimiz uğruna fedakarlıkta bulunmaya, uzlaşmaya; kısacası karşılık beklemeden sevmeye hazır değiliz. İyi bir ilişkinin devam etmesi için gereken emeği sarfetmeye yanaşmıyoruz. Zora geldik mi pes ediyoruz. En ufak hatada köprüleri yakıyoruz.
2. Heyecan peşinde koşuyoruz
Aradığımızın aşk değil aslında; hayatımıza heyecan ve macera katmak peşindeyiz. Ruhumuzdan anlayan birini değil, birlikte eğlenip partileyebileceğimiz birini hedefliyoruz. Anlık heyecanları kovalıyor; uzun süreli ilişkileri monoton ve sıkıcı buluyoruz.
3. Sevmeye zamanımız yok
Hayatın hızına yetişmekte zorlanırken sevmekle kim uğraşacak? İlişkilerin sorunlarını çözmekle ömür tüketmeyi anlamsız buluyoruz. Maddiyata yönelik hayallerimiz, yaşadığımız ilişkilerin de rengini belirliyor. İşimize gelen insanlarla, durumumuz elverdiği süre boyunca birlikte oluyoruz.
4. Anlık ödüllerin peşindeyiz
Bu devirde beklemeye tahammülümüz yok. Anlık olarak beğeniyor ve beğeniliyoruz. Sosyal medyaya yüklediğimiz fotoğraflarımızın ne kadar beğeni aldığından, seçtiğimiz kariyere ve aşık olduğumuz insanlara kadar beklentimiz aynı. Hiçbir şey uğruna fazla zaman ve emek harcamaya yanaşmıyoruz.
5. Arayış içindeyiz
Yerimizde duramıyor, hep ileriyi hedefliyoruz. Bağlanmak en büyük fobimiz haline gelmiş durumda. İlişkilerin bize göre olmadığını düşünüyoruz. Yerimizde sayıp rutin bir hayatta boğulmak istemiyoruz. Hayatımızı tek bir insanla birlikte geçirmenin fikri bile kabus gibi geliyor. Herkesten farklı olduğumuz yanılgısı veya arzusu içindeyiz.
6. Açgözlüyüz, hep daha iyisini istiyoruz
Seçeneklerin sonsuz olduğunu düşünüyoruz. Mümkün olduğunca daha fazla sayıda insanla yüzelsel olarak zaman geçirmeyi, az sayıda insanla derin ilişkiler kurmaya yeğliyoruz. Her şeye hakkımız olduğunu sanıyoruz. Sevgili, kariyer, kıasacası hayatımızın her alanında hep daha iyinin peşindeyiz. Bu nedenle kimseyi beğenmiyoruz.
7. Teknolojinin içinde kendimizi kaybediyoruz
Teknoloji bizi birbirimize yaklaştırmış görünüyor, ancak yalnızca sanal olarak. İnsanlarla bire bir iletişime geçmenin sıcaklığını unuttuk. Birlikte fiziken zaman geçirmek zaman kaybı gibi gelmeye başladı. Zaten birbirimizin hayatını sosyal medyadan takip ettiğimiz için sohbet edecek konu kalmıyor.
8. Aşkla seksi ayrı tutuyoruz
Aşkı seksten ayrı tutabileceğimizi düşünüyoruz. Duygusal derinliği olmayan fiziksel ilişkiler yaşıyoruz. Önce sevişip sonra sevmeye çalışıyoruz. Sadakati saçma buluyoruz. Kendimizi iyi hissetmek, egomuzu tatmin etmek için yatağa giriyoruz. Hayatımızda gerçek aşkın hissettirdiği özel duygulara verdiğimiz yer gittikçe azalıyor.
9. Mantığımızı dinliyoruz
Faydacılık, yaptığımız her şeye ve kurduğumuz her ilişkiye damgasını vuruyor. Kendimizi duygularımıza kaptırarak sevmenin ne demek olduğunu bilmiyoruz. Aramıza mesafe girince kavuşmak için dağları deleceğimize, ilişkimizi bitirmenin yollarını arıyoruz.
10. Korkuyoruz
Korku içinde yaşayan insanlar haline geldik: aşık olmaktan, bağlanmaktan, kalbimizin kırılmasından deli gibi korkuyoruz. Kendimizi korumak uğruna kimsenin içimizdeki korunmasız çocuğa erişmesine izin vermiyoruz. Savunmasız olmaktan nefret ediyoruz. Bu nedenle etrafımıza duvarlar örüyoruz.
KAYNAK: BİLİYOMUYDUN
Leave a Reply