OKUMAZSAN PİŞMAN OLURSUN… ÇOK KOMİK…

536902_521518984556159_422649338_n[1]

41815_147563918596647_6248_n[1]

 

Adamın biri arabasıyla giderken yolda bir yolcu alır

arabaya.

Adam arka tarafa biner…

Şoför…

– eee hemşerim kimsin nereye gidersin…der…

yolcu

– ben Azraillim..canını almaya geldim der……

Şoför alaycı bir tavırla

– sen mi Azrailsin der. Yav senin gibi Azrail olur mu hiç der…

Yolcu sakin bir tavırla

– sen daha önce Azrail gördün mü d

de tarif ediyorsun der…

Ve ekler yolcu…

— inanmadın bana öylemi? Der…

Şoför

– inanmadım tabii der…

.yolcu

– o zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın der…..

gerçekten de adamın dediği gibi şoför 200 metre ilerde bir yolcu

daha alır… ama yolcu ön tarafa oturur…olaylar bundan sonra daha da enteresanlaşır…..

Şoför yanındakine…

eee sen kimsin nereye gidersin der….

öndeki

– ağabey ben merkezde bir yerde indirirsen çok sevinirim adım falanca der……

şoför

– Yav ; şu arkadaki adam bana Azraillim diyo görüyor musun şu herifi hem iyilik ediyoz hemde dalga geçiyor zibidi der….

öndeki arkaya bakar ama kimse yoktur….

öndeki

– abi arkada kimse yokki…..

şoför hışımla arkaya bakar ve

– körümsün be adam arkada oturuyor ya

öndeki arkaya bir daha bakar ve

– abi senin kafan iyimi yoksa dalga mı geçiyorsun der…bu sefer

arkadaki söze girer….

– gördün mü der öndeki beni ne duyabilir nede görebilir der şoföre.

şoförün bir anda dizlerinin bağı çözülür bet beniz atar….

Arkadaki şoföre…

hadi der arabayı kenara çek 2 rekat namaz kıl canını alacam der…..

şoför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner arabadan…..

sonra….

sonra ne olmuş biliyor musunuz?????

adamlar arabayı aldığı gibi kaçmışlar

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Hediyeleri Batsın…

10614219_997283883630294_9170067801955168273_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Mükemmel İlişkinin 20 Bilimsel Sırrı

11001673_905287636200147_9161232759794102665_n[1]

KIYASLAMA YAPMAYIN

Hayatimizi başkalarınınkiyle kıyaslamak onu değiştirmez.

PERİ MASALLARINA ALDANMAYIN

Hayalini kurduğumuz büyüyü eşinize karşı duyduğunuz sevgide görmek ve masallarda yaşanan şeylerin beklentisi içine girmemek.

ORTAK İLGİ ALANI OLUŞTURUN

Ortak ilgi alanları eşiniz arasında pozitif bir iletişim ve eğlencenin oluşmasını destekler.

ZİHNİNİZİ OKUMASINI BEKLEMEYİN

Üzücü bir durumda olduğunuzda eşinizi sıkıntınızı kendiliğinden anlamasını beklemeyin. Karsı taraf zihninizi okuyamaz.

ACELEYE GEREK YOK

İlişkiler birinci gelenin ödüllendirildiği birer yarış değil.

MİZAH DUYGUNUZU GELİŞTİRİN

Bu mizah anlayışının pozitif bir yönü olması gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü negatif espriler sadece tansiyonu artırır.

KALİTELİ ZAMAN

İlişkiler birlikte geçirilen zamanın miktarı ile değil kalitesi ile gelişir!

GELECEK ÖNEMLİ

İlişki geçmişe değil, geleceğe doğru inşa edilir.

AÇIK OLMAK ŞART

“Hiçbir şeyi içinizde tutmayın! Çünkü kendi gerçekliğinizi paylaştığınız zaman hayatinizi da paylaşmış olacaksınız ve bu süreçte eşiniz ile aranızda oluşacak olan bağ her şeyin üstesinden gelmenizde size yardımcı olacaktır!”

ONUNLA ARKADAŞ OLUN

Uzun vadeli ilişkiler gelişimlerini ve hayatta kalmalarını sağlam bir arkadaşlık temeline borçludur!

MUTLULUĞU ÖNCE KENDİNİZDE ARAYIN

Gerçekte kim olduğunuzla ilgili olarak mutlu değilseniz, bir ilişki bu durumu değiştirmeyecektir! Bu, sağlıklı bir ilişki sürdürmenizi de zorlaştıracaktır!

PARANIN ÖNEMİNİ AZALTIN

Servet bir ilişkinin uzunluğu ve tatminlik derecesi üzerinde bağlantısız!

ONU ÖNEMSEYİN

Farklılıklara rağmen ona değer verdiğinizi göstermeniz; sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur.

SORGULAMAYI BIRAKIN

Uzun vadede endişe, kıyaslama ve eninde sonunda kavga ortamı yaratacaktır.

KENDİNİZE İNANIN

İçinde bulunduğunuz durum her ne olursa olsun; kendinize inanın ve önce tek basınıza ayakta durabildiğiniz gerçeğini kabul edin.

ÇEVRENİZDEKİLERİN FİKİRLERİNİ DİNLEMEYİN

“Birincisi; hiç kimse sizin gerçekten neye ihtiyaç duyduğunuzu ve neye değer verdiğinizi sizden iyi değerlendiremez. İkincisi insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine nazaran daha olumsuzdur.

KORKUYA YENİK DÜŞMEYİN

Olumsuz bir durum ile karsılaştığınızda ilişkinizi sorgulamaktan vazgeçmeniz gerekiyor.

İŞLERİNİZİ EVE GETİRMEYİN

İş gününüz sona erdiğinde isiniz tamamıyla ofiste kalmalı.

ACILARINIZI UNUTMALISINIZ!

Acıyı içinizde tutmanız, yaranın taze kalmasına neden olur.

MÜKEMMELİ ARAMAYI BIRAKIN

‘Mükemmel ilişki’ diye bir kavram asla var olmamıştır. Bu nedenle; Her konuda sizinle hemfikir olan ya da her an sizi mutlu edebilecek biri ile karsılaşmayı ısrarla beklemek yerine; sizi en fazla tatmin eden ilişkiyi yeşertmeyi denemelisiniz

psikolog, yazar ve sosyal bilimci David Nicen

Çakra Canlandırması… Çakrayı Açma Yöntemi…

images984E41ZT

Çakra Canlandırması…

elleriniz bu işte kullanılacaktır Sizden bunu yapmanız istendiğinde çakra
bölgesinde bir somun ekmeği kırıyor olduğunuzu hayal edin Gözünüzde
canlandırmanıza gerek yok, sadece bunu yaptığınızı hissedin sanki gerçek
hayatta ne yaptığınıza bakmadan yapıyormuşsunuz gibi
Çakralar fiziksel olmayan
merkezlerdir, bu yüzden onları canlandırmak için fiziksel olmayan bir
metoda ihtiyacınız vardır Bu, farkındalığınızı çakra bölgesine
odaklamak ve zihninizi çakrayı etkilemekle sağlanır Çakrayı canlandırmak
için bölgesel bir zihinsel açılma etkisine ihtiyacınız vardır Hayali
ellerinizle yaptığınız koparıp açma hareketi bunu sağlar Farkındalık
odağınızı çakra bölgesine yoğunlaştırmak ve ellerinizle zihinsel bir
açma etkisi yaratmakla çakrayı doğrudan canlandırırsınız
Not: Çakraları canlandırmadan önce
yukarıdaki gibi enerji arttırma egzersizleri yapın Her bir çakraya enerji
çekerken ellerinize yardımcı olmak amacıyla nefes farkındalığını
kullanın Aşağıdaki tüm çakra canlandırma egzersizlerinde nefes alırken
enerji çekin ve nefes verirken tutun
1 Kök çakrası: Kök
çakra enerjisini arttırın Çakrayı açmak için ellerinizi kullanın Kök
çakranıza enerji çekin Bu ilk adımı yedi kere tekrarlayın
2 Dalak çakrası: Enerjiyi
ayaklardan, kök çakra üzerinden yukarı dalak çakrasına çekin Dalak çakrasını
açın Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin
3 Güneş sinirağı çakrası: Enerjiyi
ayaklardan, kök ve dalak çakrası üzerinden güneş sinirağı çakrasına
çekin Güneş sinirağı çakrasını açın Bunu ayaklardan başlayarak
üç kere tekrar edin
4 Kalp çakrası: Enerjiyi
ayaklardan, kök, dalak ve güneş sinirağı çakrası üzerinden kalp çakrasına
çekin Kalp çakrasını açın Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar
edin
5 Boğaz çakrası: Enerjiyi
ayaklardan, kök, dalak, güneş sinirağı ve kalp çakrası üzerinden boğaz
çakrasına çekin Boğaz çakrasını açın Bunu ayaklardan başlayarak
üç kere tekrar edin
6 Alın çakrası: Enerjiyi
ayaklardan, kök, dalak, güneş sinirağı, kalp ve boğaz çakrası üzerinden
alın çakrasına çekin Alın çakrasını açın Bunu ayaklardan başlayarak
üç kere tekrar edin
7 Taç çakrası: Önceki
aşamada olduğu gibi taç çakrasına enerji çekin Taç çakrasını açın
Bu çakra diğerlerine göre çok daha büyüktür (Başın üst kısmının
tamamı, saç çizgisinin üstü) Başınızın içinde geniş ve düz bir
ekmek somunu olduğunu ve onu ellerinizle ortadan iki böldüğünüzü hayal
edin Veya kafa derinizin yırtılıp açıldığını düşünebilirsiniz Bu
süreci ayaklardan başlayarak iki kere tekrar edin
Not: Egzersiz sırasınce kaslarınızı
germemek için elinizden gelenin en iyisini yapın Yine de çakralarınızı
canlandırırken kaslarla ilgili olmayan hafif bir içsel kasılma
hissedebilirsiniz Bu, canlandırmaya tepki veren çakralara bağlı bezler ve
sinir hücreleridir Bu içsel kasılma normaldir
Kök çakrası bir asıl çakradır,
aynı zamanda aktif hale getirilmesi en önemli olan çakradır Bu çakra
kundalini enerjisinin giriş kapısıdır Bu çakra yeterli açılmadığı sürece
enerji diğer çakralara akamaz En azından çakra çalışmasının ilk aşamalarında
zamanınızın ve enerjinizin çoğunu kök çakranızı canlandırmaya çalışın
Not: Yıllan önce ilk defa enerji yükseltme
ve çakra geliştirme çalışmalarına başladığımda birkaç ay boyunca hiçbirşey
hissetmemiştim Yine de birçok insan bana bunu ilk uyguladıklarında
kuvvetli enerji ve çakra hisleri aldıklarını söylediler Bazı insanlar
diğerlerine nazaran daha fazla çakra faaliyetine sahiptir Yine de hissetme
eksikliği, benim hikayemde olduğu gibi ilk başta hiçbir şey hissetmeseniz
de sizi çakralarınızı canlandırmaktan ve geliştirmekten alıkoymayacaktır
İlk enerji çalışmalarına hiçbir doğal çakra faaliyetine veya doğal
psişik yeteneğe sahip değildim
Durun ve
Kontrol Edin
Enerji yükseltme ve çakra canlandırması
sırasınca kaslarınızı gerginliğe karşı kontrol edin ve gerektiğinde
yeniden gevşeyin Kaslarınız otomatikman kendinize enerji çekme hareketine
uyum sağlamaya çalışacaktır Hatırlayın, bunların hepsi zihinseldir
bedeniniz bütün süreç boyunca sakin ve rahat vaziyette kalmalıdır
Çakra Hisleri
Çakralarınızda hissedecekleriniz,
onlarda bulunan aktivite derecesine göre değişir Fiziksel yapınız, doğal
yeteneğiniz, konsantrasyon ve rahatlama yetenekleriniz bunu etkiler
Hissettikleriniz hafif bir sıcaklık, lokal bir baskı, fokurdama ( mide gazı
gibi), bölgesel bir baş dönmesi, titreme veya hafif atımlardan daha ağır
zonklama veya yukarıdakilerden birkaçı veya hepsinin bir karışımına
kadar çeşitlilik gösterebilir Titreme ne kadar fazlaysa çakra o kadar
aktif demektir Eğer çakra aktif haldeyken elinizi üstüne koyarsanız
etinizin tam anlamıyla atımlarda bulunduğunu hissedersiniz
Bazı çakralar aktif haldeyken tuhaf
ve bölgesel hislere yol açabilir
Kök Çakrası:
Sanki çok fazla bisiklete binmişsiniz gibi hafif yanma veya titreme veya
kramp hissedebilirsiniz Bir kere düzenli çalışmaya başladığında
bacaklarınızın arasında, çakra bölgesinde hafif bir atım veya zonklama
hissedebilirsiniz
Güneş Sinirağı çakrası: Bazen
aşırı nefes almanıza yok açan nefes darlığına eden olabilir Çakra düzene
girererken, zaman ve kullanımla bu geçecektir
Kalp Çakrası: Kalp
çakrası, neden olabileceği kuvvetli ve bazen korkutucu hisler nedeniyle
hakkında daha fazla konuşulmayı hak eder Güçlü bir biçimde çalıştığında
kalbiniz yerinden fırlayacakmış şekilde atıyormuş gibi hissedilir Bu çok
kuvvetli bir histir Bu olduğunda ciddiye almayın, size zarar vermeyecektir
Olmakta olan kalbinizin çok atması değil kalp çakrasının çalışmasıdır
Söylemesinin yapmaktan daha kolay olduğunu biliyorum, ama pratik ve aşinalıkla
bunu yapabilirsiniz Bu aşırı kalp atışı gelişimin ilk safhalarında çok
belirgindir Bunun sebebinin alt
merkezlerde akan enerji azlığından kaynaklandığını düşünüyorum Bir
şekilde bu, pompalayacak yeterli sıvı yokken çalışan pompaya benzer
Kalp çakrası tamamen kullanılabilir
haldeyken şu şekilde hissedilir: Parmak uçlarınız kalbinizin üzerine
gelecek şekilde elinizi göğsünüzün üzerine koyun Kalbinizle eşzamanlı
olarak parmaklarınızı göğsünüze vurun Bu vuruş hızını parmaklarınızla
yapabileceğiniz en hızlı ve en sert şekilde vurana kadar arttırın
Not: Asıl kalp atış hızı bu kalp
atışı hissiyle birlikte artmaz Eğer kendinizi bir kalp monitörüne bağlarsanız
kalp atış hızınızın değişmediğini görürsünüz
Boğaz Çakrası:
Buradaki zonklama içinde bulunduğu hassas alan nedeniyle hafif bir öksürme
hissine sebep olabilir Bu boğazınızın kökünde duygu yüklü bir birikim
gibi hissedilir
Taç Çakrası: Tamamen
aktif olduğunda bu çakra, saç
çizgisinin üzerinde, başınızın üst kısmının içine bin tane yumuşak,
sıcak parmağın masaj yapması gibi hissedilir Bu his alın çakrasını
kapsayacak şekilde alnın merkezine doğru uzanır Budistlerin onu ”Bin
yapraklı lotus” olarak adlandırmalarının nedeni bu histir
Not: Bazı çakralarda kuvvetli
hisler diğerlerinde hafif hisler hissedebilirsiniz Bazılarında ise hiçbir
şey hissetmezsiniz En az his aldığınız çakraya yoğunlaşın Bu, çakra
sistemindeki enerji akışının dengelenmesinde yardımcı olacaktır
Eğer dengesizseniz projeksiyon sırasında
aktif olmayan çakralar yetersizlik gösterebilir Örneğin bedeninizi kısmen
gevşetebilir ama atıl çakranın olduğu noktada bedeninize takılı kaldığınızı
hissedebilirsiniz Eğer bu olursa projeksiyon öncesi atıl çakrayı canlandırmaya
çalışın
Çakraları kapatmak
Herhangi bir enerji çalışması
sonrası eğer çakralarınızı kullanmayacaksanız, projeksiyonda olduğu
gibi, onları kapamanız çok önemlidir
Bu kapatma özellikle çakralardan
kuvvetli hisler alıyorsanız önemlidir Eğer çakralarınızı normal günlük
faaliyetlerinizde açık bırakırsanız enerji akıtırsınız Bu, halsizliğe
ve hatta sağlık problemlerine neden olabilir Aynı zamanda hoş olmayan
astral varlıkların istemeyen dikkatlerini cezbedebilir Onları kapamak için
herhangi bir aktivite hissedilmeyene kadar süreci tersine döndürmektir
Zihinsel ellerinizin çakraları kapadığını ve enerjiyi geri ittirdiğini
hissedin Ne kadar çok aktivite hissederseniz onları kapamayı öğrenmek için
o kadar çok zaman harcamalısınız Eğer bunu yaptıktan sonra hala
aktivite hissediyorsanız, yemek yeme ve fiziksel egzersiz kapanmalarına yardımcı
olur
* Alıntı

Ayakkabıdan karakter tahlili

images24TBJBEM

 

Klasik: Tercihiniz klasik ayakkabıdan yanaysa gelenekçi bir karaktere sahip olduğunuzu bilmelisiniz. Aile bağlarınız çok güçlü. Her zaman sade, derli toplu ve şık görüntünüzle dikkat çekmek istersiniz. Planlısınız. Sizin için moda değil, sadelik önemli.

Trend çılgını: Sezonun trendlerinden yüksek topuklu loafer’lar, renk bloklu platform ayakkabılar sizin gibi trend çılgınları için. Çünkü dikkat çekmeyi seviyor ve herkesten farklı olmak istiyorsunuz. Bunu da başarıyorsunuz doğrusu.

Asi: Kuralları önemsemeyen, asi bir yapıya sahipsiniz. Modaya takılıp kalmıyorsunuz. Giyimde cesur bir tarzınız var. Yaşamın diğer alanlarında da kurallar sizi etkilemiyor. Günün getirdiği gibi yaşamayı seviyor, yarını planlamıyorsunuz.

Etnik: Uzakdoğu felsefesi sizi doğuya çekiyor. Biraz etnik, biraz yenilikçi bir yapıya sahipsiniz. Farklı kültürler, seyahatlerinize yön veriyor. Hep arayış içindesiniz. Bulduğunuz anda da ona tüm gücünüzle sarılıyorsunuz.

Özgür: Özgür yaşamayı seviyorsunuz. Sorgulanmaya ve eleştirilmeye de hiç tahammülünüz yok. Bu tercihiniz, ayakkabınıza da yansıyor. Babet tarzı ayakkabıları her zaman ve her yerde giyebilirsiniz. Belki de bulunduğunuz yerden kolay kaçmak için!

Rahatına düşkün: Yüksek topuklar size göre değil. Bu sezonun kolejli stili, size yeni bir rahatlık kapısı açacak. Güzel giyinmeyi severken rahat olmaya da özen gösteriyorsunuz. Sizin şiarınız, şık ve rahat! Yoksa biraz da tembel misiniz?

Seksi: İçinizdeki seksapeli dışarı vurmak istiyorsunuz. Aslında bunu başarıyorsunuz da. Sizin için seksi görünmek önemli ve erkekleri cezbetmenin tek yolu. Bunun için de pırıltıları, hayvan desenleri tercih ediyorsunuz. Sezon trendleri tam olarak size hitap ediyor.

Dikkat çekici: Girdiğiniz ortamda herkesin size bakması ruhunuzu okşuyor. Kendinize güveniyor, bunu başkalarının da takdir etmesini bekliyorsunuz. Topluluk içinde ‘tek’ olmak en büyük arzunuz. Seçtiğiniz ayakkabı da bu ruh durumunun yansıması.

Romantik: İflah olmaz bir romantiksiniz. Hep romantik ilişkiler arıyor, bulduğunuzda da adeta kendinizi kaybediyorsunuz. Duygularınıza yenik düştüğünüz bile oluyor. Sizin renk skalanızda, neredeyse sadece pastel tonlar var.

Yenilikçi: Yaratıcı, çağdaş, çevresine ilham veren bir tipsiniz. Hiç bir kıyafeti olduğu gibi kullanmıyor, mutlaka kendi imzanızı bir yerine atıyorsunuz. Geçmiş sizin için geçmiştir, hep önünüze bakıyorsunuz. Yeni çıkan her şey ilgi odağınız olabiliyor

alıntı

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

ELBİSEYE GÖRE RENK DEĞİŞTİREN AYAKKABI GELİYOR

1549524_10153180359424169_2396552890318132488_n[1]

Renk değiştirebilen elbiseden sonra şimdi de renk değiştirebilen ayakkabı üretildi.

Litvanya merkezli “iShüu Technologies” şirketi dünyanın ilk renk değiştirebilen ayakkabısını piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Üretiminde elektronik mürekkep kullanılan topuklu ayakkabı cep telefonundan bir tuşla renk değiştiriyor.

Topuklu ayakkabının elektronik mürekkep kullanılan üst ve arka bölümü istendiğinde çiçek, puantiye ya da hayvan desenleri gibi farklı desenlere programlanabiliyor.

Üzerine yerleştirilmiş elektronik panel sayesinde renk değiştirerek, birden fazla kıyafetle kullanılabilen topuklu ayakkabının seri üretiminin önümüzdeki aralık ayında yapılması planlanıyor.

8.5 ve 11.4 santimetre uzunluğunda topuklara sahip olan elektronik ayakkabının 249 dolardan satışa sunulması hedefleniyor.

Litvanya merkezli teknoloji şirketi “iShüu” elektronik mürekkep kullanılarak üretilecek topuklu ayakkabıya finansman desteği sağlamak için internet üzerinde bir kampanya başlattı.

İnternet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan “Crowdfunding” yöntemiyle para toplamaya çalışan Litvanya şirketi bugün itibariyle 8700 dolar toplamayı başardı.

Şirket “Crowdfunding” yöntemiyle proje için 50 bin dolar toplamayı amaçlıyor.

http://www.bizsiziz.com/elbiseye-gore-renk-degistiren-ayakk…

Türkiye’nin Deniz Fenerleri

Türkiye’nin tüm deniz fenerlerini ve hikayelerini burada sıralarsak sayfalar yetmez. Ancak mutlaka görülmesi gereken 8 tane fenerimiz ve hikayeleri…

KARADENİZ EREĞLİSİ, ZONGULDAK, ÖLÜCE FENERİ 

Henüz teknolojik olanakların sınırlı olduğu dönemlerde, deniz fenerlerini inşa etmek pek kolay olmasa gerek. Düşünün, yolu bile olmayan kuş uçmaz kervan geçmez tepelere ve burunlara yapılmış fenerlerin çoğu. Önce tüm malzemeler İstanbul’daki atölyede hazırlanırmış. Daha sonra kullanılacak malzeme ve işçiler, tekneler ve katırlar aracılığıyla inşaat alanına nakledilirmiş. Günlerce ıssız doğada çalışılarak inşaat bitirilirmiş. Büyük fedakârlıklar sayesinde ve güçlüklerin üstesinden gelinerek ortaya çıkmış, tarihi fenerler. Zonguldak ilinin Karadeniz Ereğlisi ilçesinde bulunan Ölüce Feneri, bu tür örneklerden sadece biri. Korubaşı köyüne yarım saat yürüme mesafesindeki, yemyeşil bir buruna yapılmış fener. Arkasını yasladığı tepe, askeri bölge. Nemli ve hayli yaban bir ormanın içinden geçilerek ulaşılıyor Ölüce’ye. Yıllardır burada görev yapan fener bekçisi, arkasında römorku olan motoruyla, belli belirsiz bir patika oluşturmuş.

Fenerin bulunduğu burun, gemi kazalarının çok sık olduğu tehlikeli bir bölge. Anakaradan kuzeye doğru dik bir çıkıntı yapan burun, doğuya doğru sert bir dönemeç yapıyor bu alanda. Ansızın patlayan fırtınaların ve günlerce süren sislerin yoğun yaşandığı bu bölgede yükseliyor Ölüce Feneri. Denizden 78 metre rakımdaki tepeye konumlanan kule, sis düdükleriyle uyarıyor kaptanları. Sis düdüklerinin ıslık çalmasıyla birlikte, bekçi köpeği de havlamaya başlıyor. “L” şeklinde planlanan yapıların önünde yükselen fener kulesi, 9 metre yüksekliğinde.

SİNOP, İNCEBURUN FENERİ 

Yıllar önce Türkiye’nin en kuzeyinden en güneyine bisiklet turuna başlamak amacıyla gittiğim Sinop’ta görmüştüm bu feneri. İnceburun Feneri’nden başlayan rotamız 11 günlük yorucu bir yolculuğun ardından Mersin sınırları içindeki Anamur Feneri’nde sona ermişti. Bisiklet selesi üzerinde Türkiye’nin iki ucundaki iki feneri keşfederken, her ikisinin de ne kadar farklı coğrafyalarda yer aldığını da keşfetmiştim heyecanla.Önü kayalık bir uçurum olan tepeye dikilen güneydeki kardeşinin aksine, sahilin hemen arkasındaki bir düzlükte yer alıyor İnceburun Feneri. Deniz fenerlerimiz arasındaki önemi, Türkiye’nin en kuzey ucunda yer alması. Karadeniz’in rengiyle uyumlu siyah kayalıklar, denizle arasında doğal bir bariyer vazifesi görüyor sanki. Lojmanın bir parçası olarak yükselen 12 metrelik kulenin yapısı hayli ilginç. Binanın damından itibaren kule, altıgen bir formda inşa edilmiş. Sahilden bakıldığında kocaman bir dev gibi görünüyor bu mimari tarz. Bembeyaz yapı, Karadeniz’in hırçın dalgaları arasından kaptanlara göz kırpıyor.

İnceburun Feneri, Sinop’un merkezine yaklaşık 20 kilometre mesafede yer alıyor. Fenere ulaşmak isteyenlerin, Ayancık yolu üzerindeki Sarıkum Tabiat Alanı tabelasından sağa dönmeleri gerekiyor. Orman, sulak alan, kuş sürüleri, göl, kumsal ve denizden oluşan Sarıkum, bir tabiat harikası. Fener gezisi sonrası Hamsilos Fiyord’u ve Ak Liman’ı ziyaret etmeyi unutmayın.

ARTVİN, HOPA FENERİ

Karadeniz sahillerinde yolların olmadığı döneme kadar uzanıyor Hopa Feneri’nin geçmişi. Sadece gelip geçen tekneler açısından değil, malzeme getiren takalar için de yol gösterici görevini yürütüyormuş eski yıllarda. Modern Karadeniz sahil yolunun yapılmasıyla birlikte, gürültü kirliliği artmış fener çevresinde. Hemen yanından akan trafiğe karşın, doğayla iç içe olmaktan dolayı mutlu. O hâlâ denizin tuzlu nefesini, arkasına yaslandığı yemyeşil bitki dokusunun nemini hissediyor gövdesinde. Bir de çay bahçelerinin kokusunu elbette. Bu yeşil-mavi doku içerisinde bembeyaz gövdesiyle uzaklardan pırıl pırıl parlıyor fener.

Gürcistan sınırımızdaki Sarp Feneri’nden önceki, Doğu Karadeniz’deki son fener Hopa. 1935 yılında inşa edilen yapı, bir personel binasına bitişik kuleden oluşuyor. Kulenin 12 metrelik gövdesi silindirik biçimde tasarlanmış. Ancak sağlam olması açısından yuvarlak gövdeye iki taşıyıcı sütun eklenmiş. Bu mimari biçimiyle farklı bir görünüme sahip Hopa Feneri.

Denizden 23 metre yükseklikteki feneri çalıştırma görevini Hopalı bir aile üstlenmiş. Fenerin etrafındaki alanı değerlendiren aile, ekim dikim işleriyle uğraşıyor artakalan zamanlarda. Modern hayatın tüm dayatmalarına karşın, fenercilik mesleğinde “babadan oğula geçme” geleneği devam ediyor. Güneş enerjili sisteme geçilmesiyle birlikte çalışma koşulları nispeten düzelen fener bekçileri, görev aşkıyla sürdürüyorlar mesleklerini.

ÇARŞIBAŞI, TRABZON, IŞIKLI FENERİ

Yüzyıllardır odun-kömür ateşi, mum, kandil, gazyağı, petrol, asetilen ve elektrik kullanarak deniz trafiğini yönlendiren fenerlerin çoğu artık güneş enerjisiyle denizleri aydınlatıyor. İnsana olan gereksinimin azalması, babadan oğula geçen bir meslek olan fenerciliği de yakın gelecekte ortadan kaldıracak. Eskiden fenerin bir parçası olan evlerinde yaşayan görevliler, şimdilerde yakın bir yerleşimde ikamet edip bakım için periyodik aralıklarla gidiyorlar fenerlere. İs, duman, ulaşım zorluğu gibi büyük zahmetlerin ardından yakılan fenerlerin ışığı, artık kendi başına selamlıyor hiç tanımadığı gemicileri.

Yason, Çamburnu, Hopa fenerleri gibi yeni Karadeniz sahil yolunun hışmına uğramış Işıklı Feneri. Bir süredir önünden altı şeritli geniş bir karayolu geçiyor. Açıklarda seyreden kaptanların gözünü, fener ışığıyla birlikte araba farları da alıyor artık. Her şeye karşın o, 12 mile ulaşan güçlü lambasıyla işlevini sürdürüyor. Fener 1926 yılında yapıldı. Kule yüksekliği 25 metreye ulaşıyor.

Hemen her akşam güneşin denize batmasıyla birlikte lambasını yakıyor Işıklı Feneri. Bulunduğu yerden günbatımını izlemek çok keyifli. Morla kırmızı arasındaki gökyüzü Karadeniz’i yavaş yavaş karartırken, fenerin kristalinden yansıyan ışık dalgaların üstüne yansımaya başlıyor.

PERŞEMBE, ORDU, ÇAMURBURNU FENERİ 

Ordu ile Giresun arasındaki eski Karadeniz sahil yolu, coğrafi koşullar sebebiyle bol ve sert virajlı olarak yapılabilmiş geçmiş yıllarda. Bir tarafı yemyeşil tepeleri kuşatan fındık bahçeleri, bir tarafı deniz olan yol, kimi yerde uçurum kenarlarından ilerliyor. Yason Burnu’nu geçtikten sonra sert bir virajın ardından, Çamburnu Feneri çıkıyor karşınıza.Kıyılara yakın bölgelerde, adalarda, kayalıklarda, limanlarda, mendireklerde veya denizin üstündeki şamandıralarda gördüğümüz deniz fenerleri, denizde seyreden her türlü taşıtlara yardımcı olmak amacıyla aydınlatma aygıtlarıyla donatılmış ve çoğunlukla kule biçimindeki yapılar olarak tanımlanıyor. Bu yapılar arasında yer alan Çamburnu Feneri, anakarada yükselen bir rota feneri.

Benzerlerinin aksine, ancak geçtiğimiz yıllarda yalnızlığına kavuşabildi Çamburnu Feneri. Kısa olması sebebiyle tünellerden geçen yeni Karadeniz yolunu tercih eden sürücüler, eski yolu pek kullanmıyorlar artık. Deniz fenerleriyle özdeşleşen sakinlik ve sessizlik kavramlarıyla yeni yeni tanışabildi fener. Çamburnu’nun 6 metrelik kısa kulesi, lojman binasından ayrı olarak inşa edilmiş.

Karadenizli bir ailenin bekçilik görevini üstlendiği Çamburnu Feneri, Vona adıyla da biliniyor. Zamanın büyük limanlarından biri olan Ordu’nun Perşembe ilçesi, fenere çok yakın bir mesafede.
Fener yolu üzerinde, değişik bitkilerden yapılma turşular ve şifalı otlar satan ilginç bir dükkân var.

 PERŞEMBE, ORDU, YASONFENERİ 

Fatsa ile Perşembe arasında kalan küçük bir yarımada üzerinde yer alıyor Yason Feneri. Mitolojide İason ismi, altın postu ele geçirmek için gemisi Argo ile Karadeniz’e sefere çıkan savaşçıların önderi olarak geçiyor. Söylencelerin gerçekliği tartışılabilir elbette. Ancak antikçağ yazarlarından Ksenophon’un eseri Anabassis’te, bölge İason Burnu adıyla geçiyor. Yason Feneri’nin hemen arkasında, bir kilise kalıntısı göze çarpıyor. Yosun tutmuş çatısıyla bu metruk yapı, tarihsel süreç içerisinde yer alan yarımadanın kutsallığının kanıtı belki de.
1980 sonrası moda haline gelen yer isimlerinin değiştirilmesi furyasından nasibini alan yarımada, Kiremit Burnu adıyla da anılıyor. Fenerin yer aldığı burun, sahili kayalıklarla çevrili yemyeşil bir çayırlık. Denizden pek fazla yükseğe konumlanmayan kule, bazı günler dalgaların savurduğu deniz suyuyla yıkanıyor. Işığı 8 millik mesafeye yayılan Yason’un, gövdesi demirden üretilmiş. Orta noktasında incelen beli, taban ve tavan bölümlerinde kalınlaşan yuvarlak kule, anayoldan rahatlıkla fark edilebiliyor. Denizden çok yüksek olmaması sebebiyle, akşam saatlerinde gölgesi düşüyor lacivert sulara.Eğer Yason Feneri’ne Fatsa yönünden geliyorsanız Bolaman beldesindeki eski bir kale üzerine yapılan tarihi Haznedaroğlu Konağı’nı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Fenerden Perşembe yönüne devam ederseniz, yakındaki Caka kumsalında serinleyebilirsiniz.

CİDE, KASTAMONU, KEREMPE FENERİ 

Amasra-Sinop arasındaki sahil yolu, sunduğu doğal güzelliklerle çok keyiflidir. Önce virajlı bir yolda tırmanmaya başlarsınız. Bir yanınız orman yeşili, öte yanınız deniz mavisi ilerlemeye devam edersiniz. Ardından derin bir vadi belirir aşağılarda. Dağlar arasından çıkan bir dere, içinden geçtiği bir köy ve derenin denize kavuştuğu noktada bakir bir kumsal… Köprüyü geçip tırmanmaya başladığında, aynı manzara sürer gider yol boyunca. Yaklaşık dört yüz kilometrelik rota, yolcularına düşsel bir serüven duygusu yaşatır.

Söz konusu karayolunun Cide-Doğanyurt (Fakaz) bölümünde küçük bir deniz feneri karşılar sizi. İlyasköy sınırlarındaki kule, ağaçlar arasında güçlükle fark edilir. Kapısından girdiğinizde önce bir avluya çıkarsınız. Kare planlı bina, denizden 82 metre yüksekte yer alıyor.  Kompleksin deniz tarafına konumlanan kulesi, tuğladan örülmüş yuvarlak gövdesiyle özgün bir mimari stile sahip. Uzun zaman önce, 1884 yılında yapılan Kerempe Feneri, yıllara inat yeni ve dinç gözüküyor hâlâ. Oysa anılarla yüklü, çok uzun bir hikâyesi var.

Vatan ve aşk şairi Nâzım Hikmet’in kaleme aldığı Kurtuluş Savaşı Destanı’nda geçiyor Kerempe. Karadeniz’in azgın dalgalarıyla mücadele eden cephane yüklü takalara, fenerin nasıl cesaret verdiğini anlatıyor usta şair. Bir yönüyle Kerempe Feneri, Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın önemli yapılarından biri olarak karşımıza çıkıyor.

AMASRA, BARTIN, AMASRA FENERİ 

Bin yüzlü bir kenttir Amasra. Şehre nereden bakarsanız bakın, ayrı bir güzellikle çarpar sizi. İster Bartın’dan gelirken Kuşkayası anıtını geçip Bakacak Tepe’den seyredin, isterseniz Kurucaşile’den gelirken karşınıza tablo gibi serilen siluetini izleyin, ya da Boztepe’ye çıkıp yakından fotoğraflayın. Yarımadası, üç farklı koyu, şirin yerleşimi ve denizinin pırıltısıyla sizi kendine hemen âşık edecektir Amasra.

Dik yamaçların Karade­niz’in hırçın sularıyla kucaklaştığı muhteşem bir coğrafya üzerinde kurulan Amasra, Fatih Sultan Mehmed’in “Lala, cennet bu mu ola” sözlerini fazlasıyla hak ediyor.

Bir akşam vakti şehri gezerken, Boztepe üzerinde yer alan deniz fenerinden güneşin denize batışını izlediniz mi? 1863 yılında kurulan Amasra Feneri, 150 yıla yakın bir süredir her gün aynı manzarayı bıkmadan izliyor. Gök mavisiyle denizin laciverdini birleştiren turuncu yuvarlak, etrafı kırmızıya boyayarak kayboluyor.

Boztepe’deki Sormagir Kalesi’yle Amasra’daki Zindan Kalesi arasındaki tek gözlü Kemere Köprüsü, Boztepe’yi anakaraya bağlıyor. Amasra Feneri’ne, bu köprü vasıtasıyla ulaşılıyor. Dilek adayanlar için kutsal sayılan Ağlayan Ağaç’ı geçtikten sonra toprak bir yol sizi, 3 metrelik boyuyla en kısa kule özelliğini taşıyan fenerin yanına kadar götürüyor. Etrafı dikenli tellerle çevrili binanın yanından hem günbatımını hem de Amasra’nın tüm ayrıntısını doyasıya seyredebilirsiniz.

Kaynak:Atlas Yayıncılık – Deniz Fenerleri Atlası

Gezginler

Yıllar geçer, yaşlanırım,çoğalır yüzümde çocuklarım, dostlarım, akrabalıklarım,kırgınlıklarım, yaşamamışlıklarım.

imagesBUKGAZQM

 

Kadınım…Bencilliği nefessizlik bilirim… Kaçmasını, saklanmasını, yokmuşçasına yaşamasını, bilirim…

Benden başka çok ben vardır çünkü, içimde yaşattığım.

Yıllar geçer, yaşlanırım,çoğalır yüzümde çocuklarım, dostlarım, akrabalıklarım,kırgınlıklarım, yaşamamışlıklarım.

Büyüdükçe küçülür,ufalırım. Küçüldükçe yüreğim büyür, göremezsiniz.

Sizin gördüğünüz yerde değil gözlerim, benim gibi bakamazsınız. Yalnızlığım büyüdükçe ben ,çoğalırım…

Korkaklığımı vurmam yüzüme kendi kendimin.Direnirim…

Bir küçük çocuk bakışı, bir ağaçtan düşen yaprak, dökülen mevsimler, biten günün ardından batan güneş yeter, gözyaşıma, şaşırırsınız.

Birden nasıl bir titreme düşer gözbebeklerime,görmezsiniz. Üşürüm, çok üşürüm…

An gelir, söylenirim, deli gibi.Konuşurum, konuşurum.Konuştukça susturduğumu sanırım içimdeki kalabalığı…

Görmezsiniz,kangren olur yalnızlığım.Durduramazsınız. Anlamazsınız ben konuştukça.Haykırırım,duymazsınız. Düşünürüm……

Duymasanız da varım. Görmeseniz de buradayım .

Boşuna arayışınız…

Herkes kadar insanım…

Saatlerim, günlerim, titizliğim, hassasiyetim hep size’ dir.

Unuturum kendimi. Siz, olurum.Kıymet bilmezsiniz.

Üzülürüm.Kadınım,kimseye benzemez yoksulluğum

alıntı

 

Evet Murat Şimdi De Sen Sorunundan Bahset…

18684_10203453577932488_5313601644922275665_n[1]

Meraba!.. İniş İzni Lazım Mı?

10981853_10153184160698675_3017395077436943537_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

İlişkiler Konusunda Ted Mosby’den Öğrendiğimiz 15 Ders

Oh, Ted Mosby… Çaldığın Fransız kornasından, yaptığın anda odayı güney kutbuna döndüren kelime oyunlarına bize çok şey öğrettin. How I Met Your Mother bu sene bitmiş olabilir (üzgün surat) ama ailecek severek izlediğimiz Ted Mosby’nin verdiği dersler her zaman bizimle kalacak.

Sonuçta, Ted ‘O’nu bulmak için yıllarını harcadı ve bu yolda birbirinden sevimli ve komik hatalar yaptı. Ama hiçbir zaman aşka olan inancını kaybetmedi ve sonunda kendisini  kibirli, kelime oyunlu ve dilbilgisi diktatörlüğü haliyle kabul eden birini buldu.

İşte Schmosby’nin bize aşk konusunda öğrettikleri;

1. Sevdiğiniz insanı geçmişine göre yargılamayın.

Sevdiğiniz insanı geçmişine göre yargılamayın.
Ted’in üniversite halini zihninden silebilen var mı?

2. Nihayetinde, hayatın neresinde olursak olalım hepimizin hayatında bazı anlar var…

Nihayetinde, hayatın neresinde olursak olalım hepimizin hayatında bazı anlar var...

…bir f mi iki f mi olduğuna karar veremediğimiz.

3. Ve bazen o anlar, kim olduğumuz konusunda bocalamamıza sebep oluyor.

Ve bazen o anlar, kim olduğumuz konusunda bocalamamıza sebep oluyor.

Ya da bizi katman katman tuhaflık içerisinde ve dehşet verici bir yaratık haline getiriyor, otoriter/havalı profesör gibi.

4. Ama hepimiz hata yapıyoruz.

Ama hepimiz hata yapıyoruz.

Ve bazen bu hatalar o anda tam olarak ihtiyacımız olan şey.

5. Ve o hatalardan sonra, aşkı bulabileceğimiz konusunda şüpheye düşebiliriz.

Ve o hatalardan sonra, aşkı bulabileceğimiz konusunda şüpheye düşebiliriz.

Bundan dolayı da çılgınca davranabiliriz.

6. O an farkında olmadığımız şey ise, o anlar çoğunlukla bizi hayatımızda gerçekleşecek en güzel şeylere yaklaştırıyor.

O an farkında olmadığımız şey ise, o anlar çoğunlukla bizi hayatımızda gerçekleşecek en güzel şeylere yaklaştırıyor.

Eğer Ted kırılma noktasına varmasaydı, Marshall hiçbir zaman, aslında Ted’in domuz pastırmasına alerjisi olmadığını söylemeyecekti ve Ted bunu hiç denememiş olacaktı.

7. Bazen katlanılmaz gelen o an, gelecekte yaşadığınıza minnettar olacağınız bir andır.

Bazen katlanılmaz gelen o an, gelecekte yaşadığınıza minnettar olacağınız bir andır.

Bazen katlanılmaz gelen o an, gelecekte yaşadığınıza minnettar olacağınız bir andır.

8. Ted’in hatalarından gerçekten çok şey öğrendik, ne zaman ‘Seni seviyorum’ dememiz gerektiği mesela.

Ted'in hatalarından gerçekten çok şey öğrendik, ne zaman 'Seni seviyorum' dememiz gerektiği mesela.

Ted'in hatalarından gerçekten çok şey öğrendik, ne zaman 'Seni seviyorum' dememiz gerektiği mesela.

İlk geceden söylemenin sonuçlarını da hatırlıyorsunuzdur eminim.

9. Ayrıca bize derinden ve korkusuz sevmek gerektiğini öğretti.

Ayrıca bize derinden ve korkusuz sevmek gerektiğini öğretti.

10. Çünkü sevildikten sonra kaybetmek, hiç sevilmemekten defalarca daha iyi.

Çünkü sevildikten sonra kaybetmek, hiç sevilmemekten defalarca daha iyi.

 11. Ama bu aşkın sizi paspasa çevirmesine izin vermeyin.

Ama bu aşkın sizi paspasa çevirmesine izin vermeyin.

12. Çünkü bunu kendimizden emin bir şekilde söyleyebiliriz ki, bu ilişkiye katacağınız çok güzel şeyler var.

Çünkü bunu kendimizden emin bir şekilde söyleyebiliriz ki, bu ilişkiye katacağınız çok güzel şeyler var.

13. Sizi, olduğunuz halinizle sevecek birini hak ediyorsunuz.

Sizi, olduğunuz halinizle sevecek birini hak ediyorsunuz.
Mükemmel kadın/erkek diye bir şey yok ama sizin için mükemmel kadın/erkek, işte o başka bir günün hikayesi.

14. Ve o insan sizi tepeden tırnağa her şeyinizle tanıyor olacak.

Ve o insan sizi tepeden tırnağa her şeyinizle tanıyor olacak.

Satır aralarını okuyabilen, hatta bazen bunu gerektiğinden fazla yapan.

15. Kendi ıstakozunuzu bulana kadar sabırla bekleyin.

Kendi ıstakozunuzu bulana kadar sabırla bekleyin.

Ve kendi ‘Lebenslangerschicksalsschatz’ı (kaderin ömürlük hazinesi) bulduğunuzda bunu kutlamayı unutmayın.
kaynak: onedio

Beyniniz için faydalı gıdalar:

16920_490857000947787_1177576512_n[1]
Havuç, lahana, zencefil, soğan, ceviz, fındık, çilek, ananas, muz, limon, karides olarak özetleyebiliriz. Bunların bir bölümünün etkilerini sıralayacak olursak:

Havuç hem görmeye karşı etkili hem de unutkanlığa karşı çok etkilidir. Beynin çalışma hızını artırır.

unutkanlığa karşı ananas da çok etkilidir. İçinde bulunan mangan hafıza için çok yararlıdır. Manganı da başka meyvelerden alma şansınız yok. Çünkü sadece ananasta bulunuyor.

Lahana sinirleri yatıştırıyor. Sakin bir şekilde düşünüp yaşamanızda faydalı oluyor. Tiroid bezlerinin faaliyetlerini yavaşlatır. Böylece hızlı sinirlenmezsiniz.

Soğan kanı sulandırır ve beyne daha çok oksijen gitmesini sağlar. Bu sayede yorgun olan vücudunuz daha hızlı dinlenir ve toparlanır.

Ceviz ve fındık zihnin gücünü artırır. Uzun konferans ve seyahatlerde zihninizin daha dinç olmasını sağlar.

Muz beyne seratonin hormonunu salgılattırır. Sizi mutlu eder.

Çilek ise stresin yan etkileri yok eder.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Hergün Armut Yemek Neden Önemlidir?

17381_433121713521113_8956976712671160449_n[1]

Armut şüphesiz en faydalı ve sağlıklı meyvelerden biridir. Ferahlatıcı özelliklere sahip, gözünüzden kaçmasına imkan olmayan bir hazinedir. O zaman neden her gün bir tane armut yemiyorsunuz? Pişman olmayacaksınız.

Kırmızı, yeşil, sarı… pek çok farklı armut vardır ve her biri bir diğeri kadar sağlıklıdır. Bunlar su, lif, vitamin ve mineral kaynağıdır. Armut ailenin her üyesi için faydalıdır ve özellikle hamur işlerinde ve kahvaltıda içebileceğiniz meyve suları için mükemmel bir malzemedir. Şimdi, günde bir tane armut yemenin size sağlayacağı faydalara biraz daha yakından bakalım.

Armudun faydaları
armut-sepeti
Armut A, B, C ve E vitaminleri, folik asit, lif, potasyum, mineral tuzları, şekerler, iyot, demir ve kalsiyum içerir. Bu, güne başlamak için mükemmel bir vitamin takviyesidir. Bu nedenle genellikle kahvaltı için vazgeçilmez bir meyve olarak tavsiye edilir.
Bakteri önleyicidir. İçerdiği tanenler ve kafeik asit sayesinde vücudu farklı enfeksiyonlardan ve hastalıklardan korur.
Serbest radikallerle mücadele eder. Bilindiği gibi, serbest radikaller hücrelere saldıran ve yaşlılığa neden olan zararlı maddelerdir. Armut antioksidan açısından zengindir. Bu da onu sizin genç kalmanıza yardımcı olmada ideal kılar. Armut aynı zamanda mükemmel bir C vitamini kaynağıdır ve neredeyse %13’ü bu vitaminden oluşur. Armut ayrıca K vitamini kaynağıdır. Bu bağlamda sağlık açısından mükemmel bir kaynaktır.
Kalbe iyi gelir. Kan dolaşımını düzenler ve inmeyi önler. Armutta bolca lif bulunur; bu, onun safra tuzlarını elimine etmesine ve “kötü” kolesterolü azaltmasına yardımcı olur. Çeşitli çalışmalar günde bir tane armut yemenin inme riskini %50’ye kadar azalttığını göstermiştir.
Kanseri önler. Armudun yüksek antioksidan içeriği ve bunun yanı sıra C vitamini, lif ve folik asit içeriği onu hücre inşası açısından ideal kılar. Armut böylece çeşitli kanser türlerine karşı koruyucu özelliğe sahiptir. Pek çok araştırma, armudun kolonda biriken kanserojen kimyasalları elimine ettiğini göstermektedir. Armut aynı zamanda göğüs kanserine karşı koruma sağladığından menopoz dönemindeki kadınlar için oldukça faydalı bir besindir.
Kabızlığı hafifletir. Yüksek lif içeriği ve detoksifiye özellikleri sayesinde, armut sağlıklı bağırsaklar için de idealdir. Böylece tuvalete çıkmanın biraz daha zor olduğu o günlerden kurtulursunuz.
Ağır sindirimi düzenler. Sindirimde sık sık zorlanıyorsanız ve kendinizi şişkin, ağır ve gazlı hissediyorsanız armut suyu içmenizi veya bir tane armut yemenizi öneririz. Bu, ağır bir sindirimin etkilerini önleyen pektin içerir.
Armut suyu tarifi
armut-suyu

Armudu senenin her mevsiminde bulmak mümkündür, ama elbette bu armut türüne göre farlılık gösterir. Ancak uzmanlara göre, armutların en iyi oldukları dönem Haziran ile Şubat ayları arasındadır. Eğer fiyatları uygunsa ve temin etmede bir sıkıntı yaşamıyorsanız bundan sonra her gün bir tane armut yemenizi öneririz. Bunları ister taze olarak, pişirerek, reçel olarak veya kahvaltıda meyve suyu şeklinde tüketebilirsiniz. Aşağıda size güne bambaşka bir şekilde başlamanızı sağlayacak basit ve besleyici bir tarif vereceğiz.

Gerekli malzemeler
İki adet armut
Yarım bardak su
Bir çay kaşığı bal
Birkaç damla limon suyu
Hazırlanışı
Önce, armutları yıkayıp soyun, ortadan kesin ve blendırdan geçirin. Ardından karışımın çok yoğun olmamasını sağlamak için suyla karıştırın. Tatlandırıcı olarak birkaç damla limon ve bir çay kaşığı bal ekleyin. Bunun lezzetli olduğu kadar ferahlatıcı olmasını sağlamak için bir adet buz küpü ekleyebilirsiniz.

Akıllı ve Yetenekli İnsanların Sık Sık Çuvallamasının 13 Sebebi

Robert J. Sternberg, 1994 yılında yayınlanan “In Search of Human Mind” isimli kitabında; yetenekli insanların neden bir türlü gerçek potansiyellerini açığa çıkaramadıkları konusunu başlıklar altında toparlamış. İşte zeki ve yetenekli insanların başarısızlığa götüren sebeplerden bazıları:

1. Motivasyon Eksikliği

Motivasyon Eksikliği

Motivasyon başarı ile başarızlık arasındaki en önemli etkenlerden biri. Sterling burada ‘dışsal ve içsel’ olmak üzere iki tür motivasyondan söz ediyor. Dışsal motivasyon, içsel olana görece kısa sürüyormuş. Sterling’e göre: daha istikrarlı bir performans için kişinin içsel motivasyonunun kuvvetli olması şartmış.

2. Ani Dürtüleri Kontrol Eksikliği

Ani Dürtüleri Kontrol Eksikliği

Kişinin yüksek performansa ulaşması önünde en önemli engellerden birisi de, odaklandığı konudan uzaklaşmasını sağlayacak dürtülere kapılmasıymış. Kişinin sürekli aklına ilk gelen şeyi yaparak önceliklerini unutması ve bunu alışkanlık haline getirmesi; istenilen başarının bir türlü gelmemesinde birincil bir nedenlerinden birisiymiş.

3. Azim ve Vazgeçmeme Özelliğinden Mahrum Olmak

Azim ve Vazgeçmeme Özelliğinden Mahrum Olmak

Bazı insanlar başladıkları bir işten çok çabuk sıkılarak ya da zorluklarından dolayı bırakma huylarından dolayı diğerlerinin ulaştığı mertebelere ulaşamıyorlarmış. Oysa, kararlı kişiler ancak sonuç alamayacaklarını kesin olarak gördükleri zaman vazgeçiyorlarmış uğraştıkları işlerden.

4. Yanlış yetenekleri kullanmak

Bazı yetenekli kişiler de görevlendirdikleri işleri yerine getirirken, o işe uygun olanı yeteneklerini kullanmadıkları için başarılı olamıyorlarmış.

5. Sonuca Yeterince Odaklanamamak

Sonuca Yeterince Odaklanamamak

Kimi insanlar, bir faaliyetin yapılması ile ortaya çıkacak sonuçtan  ziyade sürecin kendisine daha çok odaklandıkları ve hatta bu süreç hakkında endişelendikleri için, başarıya ulaşabilecekleri halde ulaşamazlarmış.

6. Başladığı İşi Bitirememek Alışkanlığı

Başladığı İşi Bitirememek Alışkanlığı

Bazı kimseler, bir işi hiçbir zaman bir sonuca ulaştıramayacak gibi görünürlermiş. Bunun sebebi ise, o iş bittikten sonra ne yapacaklarını bilememeleri veya üzerinde çalıştıkları şeyin detayları içinde aşırı derecede boğulmak olabilirmiş.

7. Kendine Fazlaca Acımak

Kendine Fazlaca Acımak

Bazı insanlar karşılaştıkları bir sorunu çözmeye harcadıkları zamandan kat be kat fazlasını kendilerine acımakla geçirirlermiş. Böylelikle istenilen başarı bir türlü elde edilemezmiş.

8. Başlamaktan Korkmak

Başlamaktan Korkmak

Bazı insanlar bir işe bir türlü başlayamaz ya da başlamak için yeterince istek duymazlarmış. Bu durumun kaynağı Sterling’e göre; bu kişilerin kararsız bir kişilik yapısına sahip olmaları veya bir işe kendilerine bağlamaktan korkmaları olabilirmiş

9. Düşünceleri Aksiyona Çevirememek

Düşünceleri Aksiyona Çevirememek

Bazı insanlar, sıra dışı fikirler ortaya koyabilmelerine rağmen, pek seyrek olarak bu fikirleri hayata geçirmek için eyleme geçerlermiş. Bu da başarıya açılan kapının kapanmasına bir sebepmiş.

10. Aşırı veya Yetersiz Özgüven

Aşırı veya Yetersiz Özgüven

Özgüven eksikliği kişinin aslında üstesinden gelebileceği bir sorunu kolaylıkla aşmasını engellerken, fazlası ise; kişinin kendinde eksik olan yönleri tanımasını ve gelişmesini engellemekteymiş.

11. Başarısızlık Korkusu

Başarısızlık Korkusu

Bazı yetenekli insanlar ise, gerçek performanslarını ortaya koymaktan çekinirlermiş. Çünkü aslında hayatın gerçek zorluklarından kaçmakmış bütün dertleri.

12. Sürekli Erteleme ya da Sürüncemede Bırakma Alışkanlığı

Sürekli Erteleme ya da Sürüncemede Bırakma Alışkanlığı
Bazı  insanlar ancak üzerilerinde bir baskı oluştuğu ya da oluşturulduğu zaman harekete geçebilirlermiş.  Bu insanlar, büyük bir işi ertelemek için sıklıkla yapacak küçük ve basit işler arayıp onlarla uğraşırlarmış.

13. Suçlamak

Suçlamak

Kimi insanlar en ufak hatada, hemen kendilerini acımasızca suçlamayı seçerken, kimileri ise başkalarını suçlamayı seçermiş. Böylece ilerlemenin ve gelişimin önü kapanırmış.

Mısır Burcunuzu Biliyor musunuz?

hayat dolu birisinin ölüm tanrısıyla eşleştirilmesi bir işaret mi yoksa

Thot(29 Ağustos-27 Eylül)

Thot(29 Ağustos-27 Eylül)
Zeka ve edebiyat tanrısı, Osiris’in danışmanı ve Horus’un koruyucusudur. Kelimelerin ve matematiğin tanrısı olarak kabul edilir, ayrıca tüm yazarları koruduğuna inanılır, hiyeroglif ustasıdır ve ayrıca büyücüler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir, gökbilimcileri, savaşçıları ve matematikçileri korur.

Karakter

Meraklı ve girişimci bir yapınız var; mükemmel bir organizasyon yeteneğine sahipsiniz. Esrarengiz olaylara çok ilgi duyuyorsunuz, bir savaşçı ruhuna sahipsiniz ve bu ruh sizi sınırlarınızı aşmaya itiyor, hayatın size neşe ve mutluluk veren temel öğeleri sizin için önemlidir, hem cömert, hem de dürüstsünüz. Doğal bir otoriteye sahipsiniz, parmağınızı oynatmadan insanları kolayca yanınıza çekebiliyorsunuz, sizi destekliyorlar. Sözünüze sadıksınız, benzersiz niteliklerinizi duygusal hayatınıza ve ailenize de yansıtıyorsunuz, doğuştan bir öğretmen veya araştırmacısınız, sizinle her şey mümkündür bilinmeyen bir konuda öğretmen veya değişik bir konuda araştırmacı olabilirsiniz. Kusurunuz sabırsızlıktır. Gazeteci, aktör, öğretmen ve avukatlar bu burçtan çıkar.

Horus (28 Eylül- 27 Ekim)

Horus (28 Eylül- 27 Ekim)
Yıldızların ve aşkın, parlayan güneşin tanrısı, firavunların koruyucusudur. En eski Mısır tanrılarından biridir; güneş tacı giyen şahin başlı bir erkek olarak resmedilir. Keskin gözlerinin karanlıkta bile görebildiği söylenir.

Karakter

Çok nazik ve cömert bir karakteriniz var ve bu yüzden çok sevilirsiniz, hayatta başarmak istediğiniz şeyler konusunda çok net görüşlere sahipsiniz. Savaşçı bir ruhunuz var; gözünüzü kırpmadan en büyük projelere atılırsınız. Risk almayı seversiniz, uzun vadeli sorumlulukları üstlenirsiniz, verdiğiniz tüm sözleri yerine getirmeye yetecek kendine güveniniz vardır. Kontrolün hep sizde olmasını istersiniz, ama bazen sabrınız taşınca bu özelliğiniz yüzünden sevilmeyebilirsiniz, siyaset, felsefe ve sosyal konular size göredir, diplomatça davranmayı iyi bilirsiniz. Adalet duygunuz gelişmiştir, öksüz birinin haklarını sonuna kadar savunursunuz.İlk görüşte aşık olabilirsiniz, yaşınız ilerledikçe olgunlaşırsınız. Cesursunuz. Politikacı ve medya mensupları bu burçtan çıkar. Zayıf yanınız inatçılığınızdır.

Wadget (28 Ekim – 26 Kasım)

Wadget (28 Ekim – 26 Kasım)
Kobra tanrısıdır ve bilgelik sembolüdür.

Karakter

Mantıklı, temkinli, hırslı, vicdanlısınız. Aile bağlarına çok önem veriyorsunuz. Kusurlarınız kötümser ve biraz kendinizi beğenmiş olmanız. Öğrenmeye çok tutkulusunuz, kitaplar sizin için en büyük hazinenizdir; evinizde en çok kütüphaneye önem verirsiniz. Kendinize güveniniz var ama bazen karamsarlığa kapıldığınız olur. Dost bildiklerinizin arkanızdan iş çevirmeleri en kızdığınız ve katlanamadığınız şeydir; öyle bir şeyle karşılaştığınızda, asla affetmez ve hesap sorarsınız. Bazen müsrif olursunuz. Ayrıntılara önem verirsiniz, gözünüzden hiçbir şey kaçmaz. Komşuluk ilişkileri sizin için önem taşır; ‘ev alma, komşu al’ diyenlerdensiniz. Doğayı çok seversiniz, şehirde yaşamaktan çok kırlarda olma özlemi taşırsınız. Hayvanları çok seversiniz, merhametlisiniz. Mimar, mühendis, müteahhit ve editör olmaya yatkınsınız.

Sekhmet (27 Kasım – 26 Aralık)

Sekhmet (27 Kasım – 26 Aralık)
Savaş tanrısıdır ve kelime anlamı ‘güç’ tür. Seller, kıtlıklar, salgın hastalıklar gibi insanların mutsuzlukları onun yüzünden olur ama aynı zamanda iyileştirici güçleri vardır: Doktorlarla, büyücülerin koruyucusudur. Genellikle aslan başlı kadın veya dişi aslan olarak resmedilir.

Karakter

Sert, tutkulu, hırslı ve gururlu bir karakteriniz var, bu yüzden her zaman dost kazanmazsınız. Nadiren hata yaparsınız. Başkaları sizi zor bir insan olarak görür, kontrollü birisinizdir. Gururlu dış görünüşünüz altında hassas, dikkatli bir insan yatar. İhaneti asla affetmezsiniz. Gözlem yeteneğiniz kuvvetlidir; sağlıklı kararlar verirsiniz, bu özelliğinizle yasalarla ilgili meslekler size cazip gelir. Baştan aşağı mükemmeliyetçi birisiniz, asla tatmin olmazsınız; biraz daha esnek olur, biraz daha yaratıcı olur ve kendinizi daha az eleştirirseniz, kendinizi bu kadar baskı altında hissetmekten kurtulursunuz. Kendinizi biraz özgür bırakın ve derinlerdeki arzularınızın farkına varın. Burcunuz ayrıca ünlü sporcuların, şampiyonların burcudur. Kusurunuz ise sabırsız ve kavgacı oluşunuzdur.

Sfenks (27 Aralık -25 Ocak)

Sfenks (27 Aralık -25 Ocak)
Her yaratığın şekline girebilir ve hazinelerin koruyucusudur. Aslan vücutlu olarak resmedilirler. Bu burçta doğanlar kendilerini her koşula uydurabilirler; hırçındırlar; çok disiplinlidirler ve son derece hassastırlar.

Karakter

Çok nazik, kibar birisiniz; her zaman çevrenizdeki kişileri dinliyorsunuz, karakterleri iyi tahlil ediyorsunuz. Kolay adapte oluyor ve iyi tavsiyelerde bulunuyorsunuz. Karşılık beklemeden veren bir kişiliğiniz var; çok hoşgörülüsünüz. Her zaman başkalarına yardım ediyorsunuz, bu yüzden insanlar bazen sizi suistimal ediyorlar; onlar samimi, içten oldukları müddetçe, sorun yok ama ihanete uğradığınızı hissederseniz, intikamınızı almaktan çekinmiyorsunuz. Gazabınızdan korkulur. Büyük çaba gereken işlere girişmekten kaçınmıyorsunuz, bu enerjiniz başkalarına cazip geliyor. Tutkulu yapınızla sert kararlar alıyorsunuz. Duygusal olarak ailenize büyük destek oluyorsunuz, çok iyi bir baba ve eşsiniz. Meslek olarak kendi işinizde çalışmayı seviyorsunuz.

Shu (26 Ocak -24 Şubat)

Shu (26 Ocak -24 Şubat)
Mısır mitolojisine göre Atum’un nefesinden yaratılan Shu, çok sakin, etkileyici karakteri temsil eder. Çevresindekilere adil davranmasıyla tanınır; Mısır resimlerinde bir devekuşu tüyü takmış şekilde resmedilir.

Karakter

Güneş ışığı ve rüzgarın tanrısıdır. bunlar inanılmaz derece yaratıcı güce sahip insanlardır, Bu burç insanları yeteneklerini gösterebilirlerse başarıya ulaşmaları kaçınılmaz olur. Prensip sahibi, mizah gücü yüksek insanlardır; kusurları tereddüt etmeleri ve bu yüzden büyük fırsatları kaçırmalarıdır. Sosyal alanlarda çalışmayı severler; ayrıca ziraat, danışmanlık ve hayvanlara zulmü önlemek gibi konularda da aktif olmayı severler. Bu burçtan sanatçılar çok çıkar.

İsis (25 Şubat – 26 Mart)

İsis (25 Şubat – 26 Mart)
Osiris’in karısı ve ana tanrıçadır; doğum yapan kadınları, yolcuları ve devleti korur. Başında iki boğa boynuzunun üzerinde duran bir güneş figürü taşıyan bir kadın olarak resmedilir.

Karakter

Kendinizi hep öne atan, daima uyanık, başkalarına açık bir kişiliğiniz var. Hayat dolu, enerjiksiniz. Önyargılarınız yok, tutkulu içgüdüleriniz sizi yepyeni ve zengin tecrübeler yaşamanız için rehberlik eder. İhanete uğrasanız bile, insanlığa sarsılmaz bir güveniniz vardır, çünkü çok olumlu düşünen ve iyimser bir insansınız. Sakin, kendine güvenli bir karaktere sahipsiniz. Cömertsiniz, bu yüzden aşık olunca bu derin bir aşk olur ve aşkınızı nasıl taze tutacağınızı bilir, sürprizler yaparsınız. Kararlısınız, yıkılan köprüleri nasıl onaracağınızı iyi bilirsiniz, fakat bazen fazla idealist olur ve yüksek standartlarınızı karşılayacak mükemmel kişiyi bulana dek beklersiniz. Çok iyi aile babası veya anne olursunuz; çocuklarınız sizin göz bebeğinizdir. İnsan kaynakları alanında çalışabilirsiniz.

Osiris (27 Mart – 25 Nisan)

Osiris (27 Mart – 25 Nisan)
Mısır ‘ın en büyük tanrılarından biridir; üretkenlik ve büyümeyi temsil eder. Aynı zamanda öbür dünyanın tanrısıdır; ölülerin tanrısıdır, sonsuz hayatın sembolüdür.

Karakter

Çok meraklı bir kişiliğiniz var. Sıradan biri değilsiniz, hayata bağlı ve öz güveniniz yüksek. Hayatın her anını yoğun yaşarsınız; başarısız olmaktan korkmazsınız. Hayatınızda hiçbir şey durağan değildir; daima yeni maceralara yelken açarsınız, ama tüm bu iyimserliğinize rağmen, bazen hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Sözlüğünüzde ‘ilgisiz’ kelimesi bulunmaz, arkadaşlığınız sağlam olur, tutkulusunuz. Aile, akrabalık ilişkilerine çok önem verirsiniz, önemli günlerde mutlaka aile üyeleriyle bir araya gelmek istersiniz. Çocuklarınızı disiplinli bir şekilde büyütürsünüz.

Amun (26 Nisan- 25 Mayıs)

Amun (26 Nisan- 25 Mayıs)
Mısır inanışlarına göre Amun dünyayı yaratan tanrıdır.

Karakter

Bu burçta doğanlar güçlü, zinde ve önderlik etmeyi seven kişilerdir; iradeleri de güçlüdür. Mükemmel lider olurlar ama biraz hoşgörüden yoksundurlar. Duygusal bir yapınız var, bu yüzden bazen kendinize olan güveninizi kaybeder ve melankoli ile neşe arasında gidip gelmeye başlarsınız. Hassas yapınız hayal gücünüzün, çok zengin olduğunu gösterir; başkaları sizi gizemli biri olarak görebilirler. Sizi yatıştırmak için sabırlı olmaları gerekir. Bazen korunmak amacıyla, kendinizi başkalarından izole eder, kabuğunuza çekilirsiniz. Sosyal konulara eğiliminiz vardır. Adil, dürüst bir insansınız ve vicdanlısınız; bu özellikleriniz sayesinde insanlar size hayranlık duyarlar. Korkularınıza rağmen aşk, hayatınızın önemli bir parçasını teşkil eder ve aşkınız için dağları yerinden oynatabilirsiniz! Eşinizde ileri görüşlülük, otoriterlik ve nezaket ararsınız. Finans alanındaki mesleklerde başarılı olursunuz.

Hathur (26 Mayıs – 24 Haziran)

Hathur (26 Mayıs – 24 Haziran)
Dünya ve gökyüzü tanrısıdır. Duygusalsınız, aşk sizin için çok önemlidir, çekici ve romantik insanlardır.

Karakter:

Aşk, hayatınızın temel yapıtaşını oluşturur.Yalnız kalmak tahammül göstermeyeceğiniz bir duygudur.İnsanlara güvenirsiniz ancak herkese güvenmenin kötü sonuçlarını görerek, üzülürsünüz.Bazen insanlar sizin cömertliğinizi, fedakarlığınızı suistimal ederler, böyle durumlarda ihanete uğradığınızı hisseder ve asla unutmazsınız. İyiliği unutmadığınız gibi, kötülüğü de unutmazsınız. Çocuklarınız için her fedakarlığı yaparsınız.

Anka (25 Haziran – 24 Temmuz)

Anka (25 Haziran – 24 Temmuz)
Sihirli anka kuşuyla resmedilir. Risk almayı severler, kusurları inatçı ve hayalci olmalarıdır.

Karakter:

Çok karizmatik bir insansınız; insanları çabuk ikna eder, kendinize bağlarsınız. Çok sevilirsiniz ve her zaman çevrenizde sizinle birlikte vakit geçirmekten hoşlanan dostlarınız olur. Cesur ve açık görüşlüsünüz, aldığınız kararlar çok doğru olur ve bu yüzden herkes size hayranlık duyar. İnsanlara cesaret verir, kendine güven duymalarını sağlarsınız. Diktatör olmadan doğuştan lider birisiniz. Çok uzak görüşlüsünüz, fakat ilişkilerinizde kendinizden fazla vermezsiniz. Ama bir kere eşinizi seçtikten sonra çok cömert olursunuz ve güçlü bağlar kurarsınız. Çocuklarınızın derslerine yardım eder, onları mümkün olduğunca iyi yetiştirmeye çalışırsınız. Aileye çok önem verirsiniz.

Anubis (25 Temmuz – 28 Ağustos)

Anubis (25 Temmuz – 28 Ağustos)
Bu ölüm ve öteki dünyanın tanrısıdır, mumyalama törenlerinde rastlarız. Ölünün öbür dünyaya geçişini gözetler, ruhlarını yargılar ve onları korur. İsmi çakal anlamına gelir. Genellikle dik kulaklı bir çakal veya köpek biçiminde resmedilir.

Karakter

Biraz çelişkiler içindesiniz; hem yalnızlığı seviyor, hem de başkaları olmadan yapamıyorsunuz. Gizemli ve sırlarla dolusunuz. Gölgeyi ışığa tercih ediyorsunuz. Popüler olmaktansa, gizlenmeyi yeğliyorsunuz. Olağanüstü hassassınız ve çok sadık birisiniz. Hem kendinize hem de başkalarına karşı çok dürüstsünüz. İdealist birisiniz; bu yüzden hayatınızda büyük hayal kırıklıkları yaşayabilirsiniz ama bunlar uzun sürmeyecektir ve sonunda mutlaka üstesinden geleceksiniz. Öğretmen, doktor, psikoloji, insan kaynakları konusuna çok yatkınsınız, çünkü bilinçaltı dünyasını derinden anlıyorsunuz; yapınız bazen duygusal anlamda kendinizi zayıf hissetmenize, karar verememenize yol açabiliyor. Ruh eşinizi bulmak zor geliyor; bu yüzden eş seçerken çok dikkatlisiniz, eşinizde karşılıklı saygı ve güven bekliyorsunuz.