-İnanmıyorum ya, i-nan-mı-yo-rum!
-Ne oldu hayırdır?
-Arif yok mu? bana benden hoşlandığını söyledi
-Ee, sen hoşlanmıyor musun, mesele ne?
-Ya yok be, geçen günlerde de Selim açılmadı mı kızım bana?
-Halletmedin mi ki o konuyu?
-Ya biliyorsun Selim’i çok seviyorum ama sevgili gibi değil
-Yani?!
-Kaybetmeyeyim diye havada bıraktım, ucu açık bir süreç yani
-Ee?
-Eesi şimdi de Arif? ne yapıcam ben ya, ne buluyor bu erkekler bende anlamıyorum ki?
-Hıı evet zor…
-Ay lisede de böyleydi, geldi mi ikisi üçü birden gelir.
-İstemiyorsan söyle kızım çocukları oyalama
-Ay anlamıyorsun ben ikisini de kaybetmek istemiyorum yu nov?
1. Bu durumdan yakınmanız kesinlikle “şımarıklık” olarak algılanır.

2. Hangisini tercih ederseniz edin “ya doğru olan öbürüyse” hissiyatından kurtulamazsınız.

3. İkisini de kaybetmek istememeniz halinde ikisini de kaybedersiniz.

4. Evliyseniz sürekli maruz kaldığınız bir durum olabilir ki en fenasıdır.

5. Muhtemelen taraflar bunu bilmediği için vicdanınız sizi sürekli rahatsız eder.
6. “Eğer iki kişi arasında kalıyorsanız; ikinciyi seçin. çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, ikincisi olmazdı” sözü aklınızda dolanıp durur.
7. Kendinizi sürekli kötü biri gibi hissedersiniz.
8. En yakın arkadaşlarınızla konuşur, kendinizi rahatlatacak bir şeyler ararsınız.
9. Her yeni güne, bu belirsizliğe son verme arzusu ile uyanırsınız.
Ama veremezsiniz.
10. Sürekli bir değerlendirme hali içindesinizdir, tarafların artıları eksileri derken onlar hakkında onların bildiğinden çok şey bilir hale gelirsiniz.
11. Bazen böyle devam etsin istersiniz…
12. “Biz birini bulamıyoruz…” serzenişi hayatınızın bir parçası haline gelir.
Sonuç çoğunlukla üçüncü biridir.
Bir Cevap Yazın