Şu hayatta başıma ne geliyorsa içime atma huyum yüzünden geliyor.
Birine kızıyorum, öfkeleniyorum; gerektiği gibi, hak ettiği gibi cevap veremiyorum…
Birinin sözleri kafama takılıyor; bana niye bunları söyledin, bak ben kırılıyorum diyemiyorum…
Canım sıkkın oluyor, paylaşamıyorum…
Haksızlığa uğruyorum, hakkımı savunamıyorum…
Üzülüyorum söyleyemiyorum…
Grup halinde mi buluşuldu, gitmek istediğim yerleri, filmleri, yemekleri söyleyemiyorum. Hep onların istediği şeyleri yapıp onları mutlu etmeye çalışıyorum. Sonuç ne oluyor, sevmediğim şeyleri yaptığım bir hayatım oluyor.
Peki bu kimin suçu dersiniz: Tamamen benim…
Birisine kendimi ortaya koysam, isteklerimi söylesem sen ne garipsin deyip beni dışlayacağını ya da sevmeyeceğini düşünüyorum. Önüne geçemediğim bir sevilme ve onaylanma ihtiyacım var. O yüzden hep susuyorum, susuyorum susuyorum ki insanlar beni hep sevsin…
Sonuç ne oluyor biliyor musunuz: Bana dönen hastalıklar, mutsuzluklar…
Geçen arkadaşlarla oturuyorduk herkes kendinin en sevmediği huyunu söylesin dedik. Sıra bana geldiğini: İçime atma huyum dedim…
Arkadaş da dönüp bana demesin mi: Sen de içe atma dışa at…
Sonra hep beraber gülmeye başladık. Ne kadar doğru. Hadi hepimizin mottosu olsun: İÇE ATMA DIŞA AT… İÇE ATMA DIŞA AT…İÇE ATMA DIŞA AT…
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
Bir Cevap Yazın