Hiç Çalışmadan da Başarılı Olabilen İnsanların 17 Temel Özelliği

Hani vardır ya böyle, lisede en arka sırada oturan, dersi dinleyen ama hiç ilgisini çekmiyormuş gibi görünen insanlar. Sınav olduğunu okula geldiğinde öğrenir, çalışmaya zamanı kalmamışken şöyle defteri bir karıştırır buna rağmen 80-90 almayı başarır.

Sonra iş hayatında; toplantılarda, hemen yanınızda not aldığı kağıda karikatür çizer ama en parlak fikri de yine o sunar. Fikrini anlattıktan ve herkesin taktirini kazandıktan sonra yine çizdiği karikatüre devam eder.

İşte böyle insanlar var. Evet, evet hem de sayıları çok fazla. Varlıklarına ve başarılarına şahit oluyoruz. Ya da onlardan biri en yakın arkadaşınız hatta belki de sizsiniz.

Biz de bu insanlar kimmiş, neymiş tanıyalım dedik. O yüzden “Hiç Çalışmadan da Başarılı Olabilen İnsanların 17 Temel Özelliğini” sizler için derledik.

1. Genellikle diğer insanların çalışmaya harcadığı süreyi onlar hayal kurmaya ya da düşünmeye harcar.

Genellikle diğer insanların çalışmaya harcadığı süreyi onlar hayal kurmaya ya da düşünmeye harcar.

2. Ancak kısa bir sürede verilen işi tamamlarlar ve teslim ederler.

Ancak kısa bir sürede verilen işi tamamlarlar ve teslim ederler.

3. Bu insanlar doğuştan yaratıcı olurlar. Büyük ihtimalle yaptığı işin yanı sıra bir enstrüman çalarlar ya da edebi yönleri oldukça kuvvetlidir. En güzel şiirler onların kaleminden çıkar.

Bu insanlar doğuştan yaratıcı olurlar. Büyük ihtimalle yaptığı işin yanı sıra bir enstrüman çalarlar ya da edebi yönleri oldukça kuvvetlidir. En güzel şiirler onların kaleminden çıkar.

4. Biraz ukala gibi görünürler. Ancak bunu dışarıdaki dünyaya karşı bir korunma mekanizması olarak geliştirmişlerdir.

Biraz ukala gibi görünürler. Ancak bunu dışarıdaki dünyaya karşı bir korunma mekanizması olarak geliştirmişlerdir.

5. Her şeyden çok çabuk sıkılırlar. İnsanların çözmek için üstünde günlerce çalıştığı şeyleri, zaman kaybı olarak görürler.

Her şeyden çok çabuk sıkılırlar. İnsanların çözmek için üstünde günlerce çalıştığı şeyleri, zaman kaybı olarak görürler.

6. Ayrıntılar onun için cezbedicidir. Günlük hayatın koşuşturması arasında durup bir çiçeğin yapraklarına ya da bir kuşun uçuşuna takılabilirler.

Ayrıntılar onun için cezbedicidir. Günlük hayatın koşuşturması arasında durup bir çiçeğin yapraklarına ya da bir kuşun uçuşuna takılabilirler.

7. Arkalarına yaslanıp bu hayatın seyretmekten keyif alırlar. Başkaları televizyon seyrederken o dışarıdaki bir kedinin ya da rüzgarda uçuşan yaprağın hareketini saatlerce izleyebilir.

Arkalarına yaslanıp bu hayatın seyretmekten keyif alırlar. Başkaları televizyon seyrederken o dışarıdaki bir kedinin ya da rüzgarda uçuşan yaprağın hareketini saatlerce izleyebilir.

8. Akıllarında sürekli farklı düşünceler döner, kendini o düşüncelerin akışına bıraktığında hayal gücü onları adeta boyutlar arası seyahate çıkarır.

Akıllarında sürekli farklı düşünceler döner, kendini o düşüncelerin akışına bıraktığında hayal gücü onları adeta boyutlar arası seyahate çıkarır.

9. Göründüklerinden çok daha derin bir dünyaları vardır. Hiçbir zaman onları tam olarak tanıyamazsınız.

Göründüklerinden çok daha derin bir dünyaları vardır. Hiçbir zaman onları tam olarak tanıyamazsınız.

10. Ne zaman neye nasıl bir tepki verecekleri belli değildir. Onun etrafındayken, sürekli sizi şaşırtacak şeylere imza atarlar.

Ne zaman neye nasıl bir tepki verecekleri belli değildir. Onun etrafındayken, sürekli sizi şaşırtacak şeylere imza atarlar.

11. Ortada çözülmesi gereken bir sorun varsa, bu soruna herkesten farklı bir şekilde yaklaşırlar. O sorundan kaçanların aksine onu kucaklarlar.

Ortada çözülmesi gereken bir sorun varsa, bu soruna herkesten farklı bir şekilde yaklaşırlar. O sorundan kaçanların aksine onu kucaklarlar.

12. Dikkatleri çok çabuk dağılır. Sıkıldıkları zaman etrafta onu oyalayabilecek ne varsa onunla uğraşırlar.

Dikkatleri çok çabuk dağılır. Sıkıldıkları zaman etrafta onu oyalayabilecek ne varsa onunla uğraşırlar.

13. Farklı oldukları için toplum tarafından dışlanırlar. Başarıları kıskanılır ancak buna nasıl ulaştığı çözümlenemediğinden başka insanlar tarafından kabul görmezler.

Farklı oldukları için toplum tarafından dışlanırlar. Başarıları kıskanılır ancak buna nasıl ulaştığı çözümlenemediğinden başka insanlar tarafından kabul görmezler.

14. Geçmişinde yaşadıkları pişmanlıklar çoktur. Bu yüzden kendileriyle sürekli bir çatışma halindedirler.

Geçmişinde yaşadıkları pişmanlıklar çoktur. Bu yüzden kendileriyle sürekli bir çatışma halindedirler.

15. Başarılarını diğer insanlar gibi sürekli anlatmaktan hoşlanmazlar. Onlar için bu sıradan bir olaydır. Mütevaziliği hiçbir zaman elden bırakmazlar.

Başarılarını diğer insanlar gibi sürekli anlatmaktan hoşlanmazlar. Onlar için bu sıradan bir olaydır. Mütevaziliği hiçbir zaman elden bırakmazlar.

16. Dağınıklık onların en temel özelliklerinden biridir. Yaşadığı ortam biraz da zihinlerinin bu dünyadaki yansımasıdır.

Dağınıklık onların en temel özelliklerinden biridir. Yaşadığı ortam biraz da zihinlerinin bu dünyadaki yansımasıdır.

17. İçlerinde büyüyememiş bir çocuk yaşar. Bu çocuğu serbest bırakmakta da hiçbir zaman bir sakınca görmezler.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Magnezyum Eksikliğine Bağlı Oluşan 56 Sağlık Problemi

mg-gebe-884x210[1]

“Basit” [fakat en az 300 farklı biyolojik işlemden sorumlu] bir magnezyum eksikliği yüzünden ortaya çıkmış 56 farklı hastalık tablosu ve bu basit gerçeğin farkında olunmadığı için tedavi amaçlı kullanılan farmasötik ilaçlar ve bunların “yan” etkileri…

Gelin birlikte bakalım, magnezyum eksikliğine bağlı oluşan ve mineral takviyesine yanıt veren bu sorunlar neler:

1. Adrenal Yetmezlik — Bir süre devam eden kronik stres, aksiyete ve panik atakları takiben adrenal yetmezlik başgösterir ki günümüzde salgın boyutuna ulaştığı görülüyor. Adrenalin, noradrenalin ve (kronik stres durumunda yükselen) kortizol, bu üçü magnezyum tüketiyor. Stres yüzünden bir yandan idrardan magnezyum atımı da artınca eksiklik daha da vahim hale geliyor. Günümüzde ağızlardan düşmeyen ve bu yüzden anlamını yitirmiş gibi gözüken “stres” kelimesini yabana atmayalım; hepimiz hergün fiziksel, zihinsel ve duygusal stres altındayız ve bunun her bir gıdımı magnezyum çalmakla meşgul bizden.

2. Alzheimer Hastalığı — Magnezyum beyin hücrelerinde birikme yapan uygunsuz kalsiyum ve ağır metaller yüzünden oluşan sinir sistemi iltihabı (nöroinflamasyon)’u bloke eder. Magnezyum daha iltihap belirmeden görev başındadır zaten; hücre iyon kanallarını bekler, ağır metallerin girişini engeller.

3. Anjin — Anjin ağrısı kalp kaslarındaki şiddetli spazmdan kaynaklanır ki bu da aslında magnezyum eksikliğinden kaynaklı bir durumdur. Kalp karıncıkları vücudumuzda en yüksek magnezyum miktarına sahip yerimiz, ki bu da magnezyumun kalbin pompalama fonksiyonu için neden bu denli önemli olduğunu açıklıyor.

4. Anksiyete ve Panik Ataklar – Normal koşullarda adrenal stres hormonlarını kontrol altında tutuyor magnezyum (Mg). Adrenaller gereğinden az magnezyum yüzünden korumasız kaldığında, vücudun “vur ya da kaç” yanıtı vermesini sağlayan hormonlar olan adrenalin ve noradrenalin çok daha kolay tetiklenir oluyor ve gerçekleşen düzensiz ve ani yükselişler yüzünden de nabzımız yükseliyor, tansiyon çıkıyor ve kalp çarpıntıları oluşuyor. Hatta, magnezyumdan ne kadar eksiksek adrenalin salgısı da o denli abartılı oluyor. Adrenalin deyince, vücutta bir düzinenin üstünde ana metabolik işlemde doğrudan payı var bu hormonun ki bunlardan bazıları kalbin atım hızı, tansiyon, damar büzülmesi ve kas kasılması örneğin. Bunların herbirinin işlevi için magnezyum gerekiyor. Strese bağlı olarak bu belirtiler devam ettikçe vücut magnezyum depolarını boşaltıyor. Magnezyum sinir sistemini yatıştırıyor, kasları gevşeterek gerginliği alıyor, anksiyete/kaygı ve panik atakların azalmasına yardımcı oluyor.

5. Artrit — Ağrı ve enflamasyon (iltihap), artritin magnezyuma yanıt veren iki ana belirtisi.

6. Astım – Mg eksikliği durumunda hem histamin üretimi hem de bronşiyal spazmlar artıyor.

7. Ateroskleroz – Kalsiyum birikintisiyle oluşan damar sertliği — Kalsiyumun çözülmesini sağlamak ve kanda çözülebilir halde tutmak için magnezyum gerekli. Birlikte çalışıp kalsiyumu ait olduğu yere, yani kemiklere yönlendirernler Magnezyum ve K2 vitamini.

8. Bağırsak Hastalıkları – Mg eksikliği durumunda bağırsak hareketleri de yavaşlayarak kabızlığa götürebiliyor, ki bu da toksisite, besleyici ögelerin emiliminin yapılamaması gibi sorunların yanısıra kalınbağırsakta kolit, divertikül iltihabı ve Crohn hastalığı belirtilerinin oluşumunu tetikleyebiliyor.

9. Başağrıları — Boyun ve baştaki kaslarda oluşan gerginlik ve spazm gerek lokal uygulama gerekse ağızdan alma yoluyla magnezyum terapisiyle ortadan kaldırılabilir.

10.. Beyinde İşlev Bozukluğu — Magnezyumun beyne faydalı etkilerinin geniş özeti için Magnesium in the Central Nervous System kitabında sayfa xxxii’ye bakınız.

11. Böbrek Hastalığı – Mg eksikliğinin aterosklerotik böbrek yetmezliği oluşumunda payı var. Mg eksikliği lipid (yağ) seviyelerinde anomaliye ve böbrek nakli yapılmış hastalarda kan şekeri kontrolünün bozulmasına sebep oluyor. Böbrek hastalarının doğrudan hücrelere geçecek şekilde pikometrik birim ölçüsüyle magnezyum almaları son derece önemli.

12. Böbrek Taşları — Özellikle de ortağı B6 vitaminiyle beraber alındığında magnezyumun böbrek taşı oluşumunu önleyici ve tedavi edici etkisine kitabının 11. bölümünde geniş yer veriyor Dr. Dean.

13. Depresyon – Ruh halimizin iyileşmesine, kendimizi iyi hissetmemize yarayan serotoninin oluşumu magnezyuma bağlı. Magnezyum açlığı çeken bir beyin alerjenlere, akıl hastalığına benzer belirtilere yol açabilecek yabancı maddelere de açık hale geliyor.

14. Detoksifikasyon – Magnezyum; cıva, alüminyum ve kurşun gibi ağır metal ve toksik maddelerin vücuttan atılımı için elzem. Kendisi glutatyon üretimi ve karaciğerdeki P450 detoksifikasyon sistemlerinin çalışmasında rol alan bir eşfaktör. MgATP, önemli GSH ve tiyol detoks yollarına enerji sağlıyor.

15. Diyabet – Magnezyum, insülin sekresyonunu destekliyor, karbonhidrat metabolizmasını sağlıyor ve insülinin glükozu hücre içine taşımasına olanak sağlıyor. Bu olmadığı takdirde glükoz ve insülin kanda birikme yaparak çeşitli şekillerde doku hasarı oluşturuyor. Tirozin kinaz, insülinin hücreye girişi için gerekli bu enzim magnezyuma bağımlı çalışıyor. Glükoz metabolizması için gerekli on enzimin yedisi yine magnezyuma bağımlı çalışıyor. Magnezyum olmadan ne insülin yapmak ne de sekresyonunu sağlamak mümkün.

16. Diş çürüğü – Mg eksikliği tükrükte sağlıksız bir fosfor-kalsiyum dengesi yaratır ki bu da dişlere zarar verir.

17. Enflamasyon (Yangı, İltihap) — Time dergisinin meşhur 2004 sayısı halkı şöyle uyarıyordu: “Gizli Katil: Enflamasyon ve Kalp Krizi, Kanser, Alzheimer’s ve Diğer Hastalıklar Arasındaki Şaşırtıcı İlişki”. Çoğu ilaç firması artık kolesterol yerine kalp hastalığına yol açan faktör olarak enflamasyonu benimsemiş durumda. Enflamasyona gerçekte neyin yol açtığını bilmedikleri iddiasındalar, ancak tabii bu onları yine de enflamasyonu baskılayıcı ilaçlar üretmekten alıkoymuyor. Açıkça kabul etmeye yanaşmadıkları şey ise şu: Kalsiyum felaket derecede enflamasyon yapıcı, magnezyum ise tam tersi, son derece anti-enflamatuvar, yangı alıcı, iltihap önleyici mineraller.

Dr. Dean’in derin endişesi ise araştırmacıların enflamasyon reseptörlerini bloke etmeye çalışırken bizzat kendileri enflamasyona yol açan ilaçlar kullanıyor olmaları. Yapmaları gereken William Weglicki ve Terry Phillips’in, enflamasyon silsilesinin birbirini takip eden bütün aşamalarının (P maddesi, interlökinler, tümör nekroz faktörü, kemokinler ve sitokinler) magnezyum eksikliği durumunda ağırlaştığını kanıtladıkları araştırmaları dikkate almak.

Bilinmesi gereken nokta şu: Enflamasyonu tetikleyen magnezyum eksiliği ve rölatif kalsiyum fazlalığıdır.  

18. Halsizlik – Mg eksikliği olan hastalarda sıklıkla karşılaşılan bir şikayet halsizlik, çünkü vücutlarındaki düzinelerce enzim sistemi bu eksiklik yüzünden randımanlı çalışamıyor. Vücutta enerji üretimi için en önemli faktör ATP ve bir magnezyum iyonuna bağlı olmadığı takdirde ATP biyoloijk olarak aktif hale geçemiyor.

19. Hazımsızlık — Mideye girenleri asidifiye eden gastrik proton pompası magnezyumsuz çalışamıyor.

20. Hipertansiyon – Vücutta magnezyum eksik kalsiyum da gereğinden fazlaysa, kan damarlarımızdaki kaslar spazm geliştirip kan basıncının artmasına neden olabilir. Bu arada kolesterol de yükselirse, magnezyum yetmezliğine bağlı olarak gidip kan damarlarındaki kalsiyuma bağlanabilir ki bu da tansiyonun daha da yükselmesini sağlar.

21. Hipoglisemi — Magnezyumun dengeleyici etkisi sayesinde kana birden gereğinden fazla insülin salınması ve buna bağlı olarak kan şekeri düşüklüğü ile bağlantılı belirtilerin ortaya çıkması engellenir.

22. İnsomni – Kaslarda rahat bir uyku uyuyamızın önüne geçebilecek gerginliği alıyor magnezyum. Ayrıca, Mg düzeyi yetersizse, uyku regülasyonundan sorumlu melatoninin üretim aşamalarında aksaklıklar meydana geliyor.

23. İritabl Bağırsak Sendromu — Dr. Dean, IBS for Dummies adlı kitabında IBS’de görülen ağrı ve sancıyı almak için neden magnezyuma ihtiyaç olduğunu anlatıyor. Biraz daha laksatif formları kullanıldığı takdirde magnezyum ayrıca IBS ile ilintili kabızlığı da ortadan kaldırabiliyor.

24. Kadın Hastalıkları ve Doğum Alanındaki Problemler – Magnezyum şu sorunların önlenmesi ve tedavisinde etkilidir:

a. ‘Adet Öncesi Sendromu’

b. Dismonere (adet esnasında kasıklarda şiddetli ağrı/sancı hissedilmesi)

c. Gebelikte erken sancılanma (bu durum magnezyum eksikliğine bağlı kas spazmlarından kaynaklanıyor olabilir)

d. Kadın İnfertilitesi (fallop borusundaki spazmları ortadan kaldırmak yoluyla)

e. Preeklampsi ve eklampsi (derialtı dokularında -ödeme uzanmak üzere- su tutulmasını, yüksek tansiyon ve eklampsi nöbetini geçirir)

f. Serebral Palsi (beyin nöronlarındaki harabiyet nedeniyle ilk yaşlardaki çocuklarda görülen, her iki bacakta spastik sertlik, zaman zaman gelen konvülsiyon nöbetleri, istemli hareketlerde düzensizlik ve zeka geriliği ile belirgin konjenital defekt)

g. Ani Bebek Ölümü Sendromu

h. Erkek İnfertilitesi (sağlıklı meni önemli miktarda magnezyum ve çinko ihtiva eder)

25. Kalp hastalığı – Kalp, özellikle de sol karıncık vücutta magnezyumun en yüksek oranda bulunduğu yer. Kalp hastası olanlarda magnezyum eksikliği sık rastlanılan bir durum ve magnezyum desteği alındığı takdirde kalp hastalığı riski azaltılabiliyor. IV magnezyum, yani damardan magnezyum kalp krizinin başında verildiği takdirde miyokart enfarktüsü hasarını ve kardiyak aritmiyi önlenebiliyor.

Dr. Dean, başından beri sorun magnezyum eksikliği iken çok sayıda insana kalp hastalığı teşhisi konarak çoğu kez en aşağı altı farklı ilaç tedavisine başlatılmadığını ve elbette çok geçmeden bu hastaların kalp yetmezliğine gittiğini, bunun da kendisini son derece endişelendirdiğini söylüyor. Üstelik, kalp hastalarına önerilen ilaçların çoğu da vücuttan magnezyum çalan ilaçlar. Statinler bilhassa hasar oluşturan ilaçlar, zira bunlar çokça magnezyuma bağlanıp vücutça kullanımını engelleyen flor bileşikleri.

26. Kan pıhtıları – Magnezyum kanda pıhtılaşmayı kan inceltici ilaçlardan farklı bir mekanizmayla, kalsiyum fazlasının pıhtı oluşumunu tetiklemesini engellemek suretiyle önlüyor ve gerek olduğunda kandaki pıhtılaştırıcı faktörlerin doğal yoldan dengelenmesini sağlıyor.

27. Kas-iskelet sistemi sorunları – Yetersiz magnezyum diğer yandan kalsiyumda rölatif fazlalıkla birleştiğinde vücudun herhangi bir kasında uzun süreli kasılmaya yol açacaktır. Aşağıda verilen kas-iskelet sistemi sorunlarının hepsi magnezyum terapisine yanıt vermektedir:

a. Kas krampları

b. Fibrozit (bağ dokusunun iltihabı)

c. Fibromiyalji (inatçı adale ağrıları, yorgunluk ve vücutta bazı hassas ağrılı noktalarla karakterize bir hastalık)

d. Gastroentestenal spazmlar, safrakesesi spazmları — bunlar cerrahi müdahale gerektirebilecek durumlardır

e. Ruhsal gerilime bağlı olarak saçlı deri, boyun ve yüz kaslarındaki devamlı kasılma veya gerilme sonucu gelişen baş ağrıları.

f. Kas spazmları, vücudun herhangi bir kasında oluşabilecek çekilmeler.

g. Kronik boyun ve sırt/bel ağrısı.

28. Kolesterol Yükselmesi — Dr. Dean 1970’lerin ortalarında tıp eğitimi alırken normal kolesterol seviyelerinin 245 mg/dL civarında olduğunu söylüyor. Kitabının ilk baskılarında (ilki 2003’te çıkıyor) normal seviye 180-220 mg/dL olarak geçiyor. Şimdi ise tıp kurumları kolesterolün 200 mg/dL’in (5.2 mmol/L) altında olması gerektiğini söylüyor.

Yeterli miktarda kolesterol varken HMG-CoA redüktazının (herhangi bir kimyasal maddenin indirgenmesini kolaylaştıncı enzimin) aktivitesini yavaşlatmaktan sorumlu mineral Magnezyum. Statin ilaçlarının bir yandan magnezyum eksikliği oluştururken diğer yandan hedefe alıp ortadan kaldırmaya çalıştığı enzim de bu.

29. Migren — Serotonin dengesi Mg’ye bağlı. Serotonin eksikliği migren ağrıları ve depresyona yol açabiliyor. Migreni oluşturanın beynin incecik kılcal damarlarını tıkayan kan pıhtıcıkları olduğu söylenir. Magnezyum, kalsiyumun kanı gereğinden fazla pıhtılaştırmasına engel olur. Damardan ve ağızdan alındığı takdirde magnezyum migreni önleyebilir ve geçirebilir.

30. Osteroporoz – İster D vitamini ile birlikte ister D vitaminsiz alınmış olsun, yüksek doz kalsiyum takviyesi yanında dengeleyici miktarda magnezyum alınmadığı takdirde kemik kaybına giden bir dizi biyolojik olay başlatır.

31. Parkinson Hastalığı — Magnezyum, beyinde kalsiyum kalıntılarının yarattığı nöroenflamasyonu (sinir sistemi iltihabını) bloke eder.

32. Raynaud Sendromu – Mg el parmaklarında ağrı ve uyuşmaya yol açan spastik kan damarlarının gevşemesine yardımcı olur.

33. Reflü — Yemek borusunun mideye giriş yerindeki kapakçıkta oluşacak spazm reflüye neden olabilir. Magnezyum yemek borusu spazmlarını ortadan kaldırır.

34. Sinir Sistemi Problemleri —  Magnezyum yetersiz, kalsiyum da göreceli olarak fazla yüksekse vücudun herhangi bir yerindeki sinir hücreleri uzun süreyle aşırı uyarılacak demektir. Magnezyum vücuttaki şu sinir rahatsızlıklarını ortadan kaldırır:

a. Yanma

b. Kas güçsüzlüğü

c. Uyuşma, hissizlik

d. Paralizi ve hassasiyet

e. Karıncalanma, iğnelenme

f. Seğirme

g. Vertigo ve kafa karışıklığı, oryantasyon bozukluğu

35. Sistit — Magnezyum eksikliği varsa enfeksiyon halinde idrar kesesi spazmları oluşur. Spastik mesane sık idrar çıkma durumu oluşturabilir.

36. Spor İncinmeleri — Ağrı, enflamasyon, kas spazmı, kas gerginliği ve yırtık gibi incinmelerin tümü magnezyumla geçirebilir.

37. Spor Sonrası Toparlanma — Magnezyum laktik asit birikimini azaltarak, antrenman sonrası vücutta ağrı-sızıyı engeller.

Bu 56 sağlık sorununun magnezyum eksikliğine bağlı olarak gelişmiş olabileceğini ve takviyeyle düzelebileceğini siz veya doktorunuz fark etmediğiniz takdirde cebinizde ilaçla eve döneceksiniz demektir. Ne yazık ki birçoğu yukarıda verilen tıbbi durumlar için uygunsuz şekilde reçete edilmekte olan ağrıkesiciler, diüretikler, antibiyotikler ve kortizon salt magnezyum değil, diğer mineralleri de vücuttan çaldığından bir süre sonra belirtiler tamamen kontrolden çıkacak demektir. Bugün gelişmiş Batı toplumlarında reçeteli ilaç kullanım istatistiklerine baktığımızda bu tespitin geçerliliğini ve durumun vahametini daha iyi anlayabiliyoruz. Umuyoruz Dr. Dean’in bu müthiş çalışması sağlık sorunlarınızın asıl kaynağının ‘reçeteli ilaç eksikliğine bağlı yaşam’dan ziyade, ‘vitamin ve mineralden yoksun gıda bolluğu’ olduğu yönünde ikna edici açıklamalar sunabilmiştir sizlere.

dean

Bu bilgiler Dr. Carolyn Dean’in 2014 basımı The Magnesium Miracle kitabından alınmıştır.

30 yılı aşkın süredir lisanslı tıp hekimi, naturapat, herbalist, akupunktur uygulayıcısı ve beslenme uzmanı olarak çalışan Dr. Dean’in magnezyum takviyesi için önerdiği ürünleri internet sitesinden görebilirsiniz.

kaynak: sağlıkla kal facebook sayfasından alınmıştır. Mutlaka sayfaya üye olmalısınız…

Fatoş Pabuccu Tuncay

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 4 Comments »

İSMİNİZDEKİ HARFLERİN BİRARAYA GELEREK SİZDE OLUŞTURDUĞU SİNERJİYİ ÖĞRENİN

 

safe_imageJ0HII30M

A : Algılama ve mantığını iyi kullanabilen
a: atılgan-enerjik

B : Ön sezileri kuvvetli
b: umutlarını yitirmeyen-duygu

C : Güzel sanatlara karşı duygusal kişiliğini ortaya koyabilen
c: konuşma ve yazma yetenekleri olan

Ç : Zevk sefa düşkünü
ç: Yolcuğu seven

D : Üstün güçlere sahip
d: hırslı ve zorluklara direnen

E : üzüntü ve sevinci bir arada yaşayan
e: sıkıntılardan kurtulmak için mücadele eden

F : Sakinliği uysal güvenilir
f : yaratıcı

G: İnatçı kişilik, gerginlik
g: üstün güçlere sahip-

H : Sakin ve durağan
h: sert ders alan

I : Hassas,
I: duygusal

İ: kırılgan
i: özelde duygu hakim

J : Kaprisli ve kıskanç
j: neşe-bolluk-zevk sahibi-

K : Başarılı, unvan sahibi
k: daima yükselen-gizli güç

L : Sanatsal yeteneklere sahip
l: özel ilişki duygusal hakim-güzel şeylere sahip-

M : Ticarete yatkınlık
m- yüksek zeka-bilinçaltı tepki-güçlü-

N : Üstün güçlere sahip,
n: sağduyulu YARATICI-

O: Gizliliği sever
o: duygularını açığa vurmaktan kaçınan

Ö: İçine kapalı,çok işi engellenen
ö : Yapmak istediklerini yapamama

P : Kendinden emin
p: ortamda kendine güvenli-öz ilişki duygu hakkında

R : Tereddütlü ,sert yapıya sahip
r- karar vermede zorlanmalar yaşayan

S : Hayalperest aşırı hayal kuran kişilik
s- sert öğreti-proje üreten

Ş: Çok üretken ve güçlü
s- Gücünü iyi kullanabilen

T : ketum duygularını açmayı zor başarabilen
t- esrarlı,tanımakta zorlanılan

U : Durgun , çok ağır hareket eden,
u- işlerini ağır-neşe ve bolluk

Ü- İşlerini başarmaya çalışıp sürekli engellenen
ü- engeller için mücadele veren çok zorlanan

V : Kendi içine dönük, umursamaz
v- akla geleni yapma özeliğine sahip

Y : Geçmiş üzüntü sürekli yaşarlar
y- geçmiş unutmazlar- güçlü

Z : Bilimsel açıdan, okumayı seven,
z- akademik anlamda başarılı
Nasıl yorumlanıyor?

Her harf bir gezegeni temsil ediyor, o gezegenin astrolojik yorumu da akrofonolojideki anlamı oluşturuyor Örneğin “a” harfi Mars’ı temsil ediyor Mars gezegeni ise algılamanın, mantığın, enerjinin simgesiymiş Ayrıca kaslar, kan, idrar ve üretim organlarının gezegeni de Mars Şu durumda İsminin içinde “a” harfi olan kişilerin karakter özellikleri ve karşılaşabilecekleri sağlık sorunları buna göre belirleniyor Eğer “a” harfi ismin ya da soyadının başındaysa ya da isimde birkaç kere geçiyorsa, saydığımız özellikler daha da güçlü ortaya çıkıyormuş
İsmin ve soyadın içindeki harflerin tek tek taşıdığı anlamın yanısıra bu harflerin biraraya gelerek oluşturduğu sinerji de o kişiye yönelik özgün bir değerlendirme yapılmasını sağlıyor

* Alıntı

kaynak: sonsuz şifa

SİHİRLİ FORMÜL: FISTIK EZMESİ

10401513_10155684286315557_7319760356820003991_n[1]
Kalorisi çoktur ama şişmanlatmaz Protein deposu, üstelik home made smile ifade simgesi

Fıstığın Faydaları Yararları
YER fıstığı, içerisindeki protein miktarı ile doping maddelerini aratmıyor. Mevsimlik yetiştirilen yer fıstığı, hem birçok hastalığın tedavisinde ve önlenmesinde etkili oluyor hem de yıllardır kabuğuyla, dalıyla günlük yaşamda yardımcı faktör olarak yerini alıyor. Bu nedenle uzmanlara göre; günde 50 gr yenilen kavrulmuş fıstık, insanları birçok hastalıktan koruyor.

Yer fıstığı, içerdiği zengin sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir, fosfor, albümin, B-1, B-2, B-8 ve E vitaminleri ile mide yanması, ekşimesi ve gastriti önler.

Bu bitki 60 yaş üstü kişilerin korkulu rüyası haline gelen el titremesi ve kısmi felce devadır.

Çocukların gelişmesi için iyi bir besindir. Şeker hastaları için mükemmel bir gıdadır. Yer fıstığının zeka üzerindeki olumlu etkileri de kanıtlanmıştır.

Son yıllarda yapılan araştırmalarda, fıstığın izole edilen diğer bir maddesinde ise yorgun kasların yorgunluğu giderdiği ve kapalı dolaşım sistemi içinde kan hücrelerinin birleşerek topaklar oluşturmalarını önlediği ve bu nedenle de damar tıkanmalarını önlemede rol oynadığı belirlendİ

Kalorisi çoktur ama şişmanlatmaz

Belinizi kalınlaştırmayacak tek bir kalori deposu varsa, o da fıstıktır. Fıstık, kalp hastalıklarına yakalanma riskinizi de artırmaz. Yapılan bir çalışmada, bir grup deneğin günlük yediklerine 8 hafta boyunca her gün 100 kalorilik yerfıstığı da eklendi ve çalışmanın sonunda hiçbirinin kilolarında artış görülmedi. Bunun sebebi yerfıstığında bulunan lif, protein ve sağlıklı yağlardı!

İKİ SİHİRLİ NUMARASI DAHA VAR
Bu besinler sizi o kadar tok hissettirir ki farkında olmadan yediğiniz diğer yiyecekleri azaltmaya başlarsınız. Yerfıstıklarının iki tane daha sihirli numarası vardır:
1- İçerdiği yağ ve kaloriler sindirim sisteminiz tarafından tamamen emilemezler.
2- Patates kızartmasından ya da bir dilim pastadan aldığınız yağı yakmak ne kadar zorsa yerfıstığından aldığınız yağı yakmanız da bir o kadar kolaydır. Vücudunuz yerfıstığının içerdiği tekli doymamış yağları çok hızlı şekilde enerjiye çevirebilir. Yerfıstığı yediğinizde başınıza bir güzel şey daha gelir… Diğer yemekleri yerken olduğu gibi hızla dopamin salgılamazsınız. Bu çok iyidir çünkü; dopamin salgılandığında, kendinizi çok keyifli hissetmeye başlarsınız.

Cinsel arzuyu artırır.
* Zihinsel ve bedensel yorgunluğu alır.
* Fazlası hazımsızlık yapabilir ve zararlıdır.
* Yalnız olarak yenmeli, portakal, elma, armut gibi meyve veya sebzelerle tüketilmemelidir.
* Damar sertliği ve kolesterolü olanlar fıstıktan uzak durmalıdır.
* Alergenler listesinde olduğundan bazı bünyeler için sakıncalı olabilir

FISTIK (YERFISTIĞI): Protein, yağ ve E vitamini açısından zengin bir besin olan fıstıkta B grubu vitaminler ile fosfor, magnezyum, potasyum, sodyum ve kalsiyum mineralleri de bulunur.

Fıstığın Faydaları: Yerfıstığı vücuda enerji ve kuvvet verir. Kasların ve kemiklerin güçlenmesini sağlar. Cinsel gücü arttırır. Zihinsel ve bedensel yorgunluğu giderir. Öğrenmeyi kolaylaştırır. Kalp sağlığına iyi gelir. Kandaki kolesterol oranını düşürerek kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır. Başta Meme, prostat ve kalın bağırsak kanseri olmak üzere kansere karşı koruyucudur. Bağışıklık sistemini destekler. Kandaki şeker oranını ayarladığı için şeker hastalarına faydalıdır. Yerfıstığı yağı kabızlığa iyi gelir. Gastrit, Mide yanması ve ekşimesi şikâyetlerini azaltır.

GELELİM TARİFİMİZE:
Malzemeler:

500 gram tuzsuz yer fıstığı (kabukları soyulmuş olmalı)
2 yemek kaşığı dolusu pekmez (bal da olur)
1 Tatlı kaşığı sıvı yağ zeytinyağı
1 Tatlı kaşığı vanilya özütü (toz vanilyada olur)
1 Tatlı kaşığı kakao(isteğe bağlı)

Tüm malzemeyi rondoda iyice parçalanıp krema haline gelene kadar çekin (ben parçacıklı tercih ediyorum o yüzden daha iri parçalı bırakıyorum)

Cam bir kavanoza alıp bir gece buz dolabında bırakıp sonra affiyetle tüketin smile ifade simgesi

Kaynak: sağlıkla kal facebook sayfası mutlaka üye olun

Fatoş Pabuccu Tuncay

 

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Bir Kez Kırıldın Diye Niye Dünya Durdu Zannediyorsun A Çocuk?

11218229_676681275770978_9059021595799551336_o[1]

 

Aşk acısı çekmemiş olan var mı aramızda? Hiç zannetmiyorum. Hem de bu acı; insanın sokaklarda deliler gibi amaçsızca dolaşmasına, sebepli sebepsiz ağlamasına, ben öldüm bittim artık yaşayamam diye düşünmesine, hatta gözünün ferinin sönmesine bile yol açmıştır.

 

İnanın ki bu işin daha kolay kısmı (yandım-bittim diye dolaşma hali), esas zor kısım ne biliyor musunuz? Tüm bu şok, ve içinden geçmek istemediğiniz- ama geçmek zorunda bırakıldığınız- bu acı geçtikten sonra neler olacağı?

 

Yeni bir ilişki mi? Allah korusun deyişinizi duyar gibiyim ama insanoğlu işte bir noktadan sonra aşksız yaşayamayacağını anlıyor ve mutlaka bir başkası karşısına çıkıveriyor.

İşte esas mesele de burada başlıyor…

 

O kırılma-o acı- geçmesine geçiyor da ne geçmiyor biliyor musunuz? İzi… Ve kendini tekrar o acıdan koruma içgüdüsü doğuyor birden. Ben kendimi tekrar o kadar kaptıramam diyorsunuz ve abuk subuk davranmaya başlıyorsunuz. Kendinizi bırakmakla- bırakmamak arası bir yerde gidip geliyorsunuz.

 

Tam kendinizi bırakacak gibi olurken-Yemezler- deyip kendinizi şöyle bir silkeliyiveriyor ve uzaklaşıyorsunuz.

 

Bu sefer özlüyorsunuz ama ağzınızdaki eskiye ait buruk tadı unutmak ne mümkün. Yine de yandan yandan yaklaşıyorsunuz tekrar o heyecana. Böyle yaklaş-uzaklaş şeklinde son derece dengesiz hareketlerinize dayanamayan karşı taraf gittiğinde ise ‘’çok şükür gitti’’ diyen bir tarafınızla, ‘’aptal, niye kendini bırakmadın’’ diyen öbür tarafınız aranızdaki savaş tekrar başlıyor.

 

Birinin yaptığı hatayı, bir diğerine yüklemek niye? Evet mantık tüm cevapları vermeye hazır ama yalnızlık o kadar emin bir duygu hali ki, yalnız olmayı seçiyorsun son kertede ve iyi halt ediyorsun?

 

Aşkın kollarına kendini bırakmayarak yaşamından çalıyorsun sadece. Bunu bilmiyor musun? Anlamıyor musun? Anlıyorum da hazır değilim mi diyorsun. Valla yalan. Billa yalan. Külliyen de yalan. O cesareti bir daha toplayana kadar karşına kim çıkarsa çıksın kaybedeceğini biliyorsun değil mi? Yazıktır çocuğum yapma, yakma hayatını… Korkuyu yenmenin en iyi yolu, onun içinden geçmektir. Kimse söylemedi bunu sana… Derin derin nefesler al ve gir tekrar aşkın kanatlarına… Gerekirse  tekrar acı çek. Bilmiyor musun aşk da geçecek, aşksızlık da geçecek, korku da geçecek(eğer izin verirsen), koca hayat geçiyor bu mu geçmeyecek?

 

Ama hayatının hakkını ver, duygularını yaşa, bastırma… Ne olursun bastırma… Emin kalende yaşamak çok güzel geliyor sana biliyorum… Çok güvenli geliyor sana biliyorum. Çok acısız geliyor sana biliyorum… Ama hayat nerede o zaman? Damarlarında hızlı hızlı akması gereken kan nerede o zaman? Kendini, canlıyken cansızlığa mahkum etme… Aç tekrar kendini duygularının gerçeğine…

 

Geçenlerde bir arkadaşımın kızı benle aşk hakkında dertleşti… Kendisi henüz 15 yaşında ne dedi biliyor musun? ‘’Bir önceki aşkında çok incinmiş o yüzden kendini bir süre ilişkilere kapamış’’ Ya cancanım sen bunu 15 yaşında dersen biz ne diyelim? Tabi ki biraz köşene çekilicen, yaralarını sarıcan, ne oldu, neden oldu muhasebesine giricen? Ama karşına yeni biri çıktığında, ne olur geçmişin günahını yenisine ödetme olur mu?

 

Ne çektin be aşktan çocuğum… Evde bacağını kırıp otursan olmuyor? Dışarda koşup yeni birisini arasan olmuyor? Ne çektin ve be aşktan çocuğum…Ne çektin?

 

Hepimize aşkı dolu dizgin yaşayacak taze ve cesur bir yürek diliyorum…

 

Sağlıcakla,

Anette İnselberg

Çalakalem Yazılarım... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Erkut Bana Hiç Yalan Söylemedi Metresindeyse Metresimdeyim Dedi…

11403434_10153419707362360_1890220756480776980_n[1]

 

Üç Kadını Ne Ara Buldun Laptoş Necati?

10986911_380576692150802_8683669724586907209_n[1]

Çoğu zaman istediklerimizi yapanları, bize uygun davranan insanları severiz.

10175017_871548776241816_1312749842349790470_n[1]

Çoğu zaman istediklerimizi yapanları, bize uygun davranan insanları severiz. Onların yanında kendimizi güvende hissederiz. Aslında bize uygun olanı sevmek kolaydır. Zor olan, bize benzemeyenleri, istediğimizi yapmayanları sevebilmektir. Birini, seni mutlu ettiği için değil, yalnızca kendi başına var olduğu için, bir başkası gibi değil kendisi gibi olduğu için sevebilmek zordur…

Ayvalıktan Kemer’e, İstanbul’dan Alaçatı’ya işte size 35 yeni mekân…

Yaz başladı. Tatil beldeleri hazır. İşletmeler de… Üstelik bu yaz her tarafta yerde yeni yerler açılmış durumda.

Saffet Emre TONGUÇ 13 Haziran 2015

Sahiller ve İstanbul çok renkli

Ayvalık 
** Dünyanın oksijeni en yüksek yerlerinden biri olarak kabul edilen Ayvalık’ta 1977’de açılan Murat Reis Oteli yeniden misafirleriyle buluşuyor. Ayvalık’ta Şeytan Sofrası Yolu üzerinde Paşa Koyu’nda bulunan tesis Ege’nin ruhunu hissettiren minimalist mimarisiyle dikkat çekiyor. Otel, tamamen yenilenen 91 oda, süit ve bungalovlarının yanı sıra bölgedeki tek spa ve fitness merkezine de sahip.

Çeşme
** İstanbul’daki Kalyon Hotel, Çeşme’de 12 odalı çok lüks bir otel açtı (kalyoncesme.com). Mimar Derya Akdurak ortaya güzel bir eser çıkarmış. Tesisin Akdeniz mutfağını İtalyan lezzetleriyle bir araya getiren restoranı Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmış Şef Franco de Min ve Şef Alessandro Pittiori’ye emanet.
** Ilıca’daki Marge Hotel, aynı avluya bakan iki farklı yapı ve iki farklı konseptten oluşuyor (margehotels.com). Oteldeki antika parçalar tarihin zarafetini bugüne taşıyor. Tesisin 400 metrekarelik bir alana kurulan spa’sı ise bölgenin en iyilerinden biri.
** Çeşme’nin en güzel plajlarından biri olan Fly-inn’de Karaköy’deki Bej açıldı ve bu yaza damgasını vuracağa benziyor. Sanatseverlerin yakından tanıdığı bir isim olan oyunculuk atölyesi Craft yaz sezonu boyunca Altınkum Plajı’ndaki Fly-inn’de perde açacak. Craft ekibi keyifli oyunlar sergilemenin yanı sıra gündüz saatlerinde de çocuklar için atölyeler düzenleyecek.

Alaçatı
** Alaçatı 2015 yaz sezonuna en çok yeni işletmeyle giren yerlerden biri. Hacı Memiş Mahallesi bu sene çok popüler. Rue 1387 mahallenin en yeni dükkânlarından biri, sahibi Funda Arkas çok keyifli bir mekân yaratmış.
** Akaretler’deki Gile, Pera’daki diğer mekânlarıyla aynı adı taşıyan Tabla olarak açıldı. Mekânın dekorasyonu ünlü mimar Mahmut Anlar’a ait.
** Adı Memiş, İzmir’in ünlü Alliance Restaurant’ın Hacı Memiş’teki yeni şubesi. Langaza Dilek Yetkiner şefliğinde açıldı ve sıradışı mönüsüyle ilgi çekiyor.
** Sahipleri İpek ve Kerem’in zevklerini yansıtan Traktör, bir gastro-pub ve bu sezon çok konuşulacağa benziyor.
**Çark Plajı’ndaki Zio Beach’in restoranı Zio Pino Papermoon’un şefi Giuseppe Pressani’nin liderliğinde Alaçatı’ya apayrı bir soluk getiriyor.
** Alaçatı’nın çam kokusuyla dolu en yeşil bölgesi Çamlıkyol’daki Nea Garden Hotel ilçenin en yeni konaklama tesisi ve her biri 50 metrekarelik 24 tane süit odasıyla dikkat çekiyor.
** Giostra’nın sahiplerinin Hacımemiş’te yeni açtığı Suspayı 200 metrekarelik bir bahçe içerisinde eski meyhane kültürünü yaşamak isteyenler için ferah bir mekân.

Bodrum
** Yarımadanın en güzel koylarından Gündoğan’daki Mivara Bodrum denize sıfır bir tesis (mivara.com). Odaların büyüklüğü 45 ile 125 metrekare arasında değişiyor. Otel bünyesindeki Vara ve Breeze Restaurant’ta vejetaryenler için geniş seçenekler bulunuyor.
** JW Marriott Bodrum, bölgenin en yeni ve en güzel otellerinden biri.
** Dona Beach Club, Bodrum’da bu hafta sonu açılıyor. Tesis sürpriz konseptleri, dünya lezzetlerini sunduğu mutfağı, lüks, konfor ve kaliteyi birleştirdiği hizmetleriyle öne çıkmayı hedefliyor.
** Mahalle barı konseptini Nişantaşı’nda hayata geçiren Abdi, Türkbükü’nde yazlık mekânını açtı. Gündüzleri plaj ve restoran olarak işleyecek olan Abdi, akşamları balıkçı restoranı olarak hizmet verecek.
** Adını Arapçada ‘fiskıyeli havuz’ kelimesinden alan Dubai’nin ünlü Lübnan restoranı Al Naforrah artık Jumeirah Bodrum Palace’ta. Mekânda mezeler, döner, karışık et ızgaralar, taze deniz ürünleri ve leziz Doğu tatlıları var.
** İstanbul’da çok ses getiren Zeki Müren sergisi bu yaz Bodrum’da açılacak.
** İtalya’da dünyaca ünlü isimlere ev sahipliği yapan Capri Palace Hotel & Spa’da hizmet veren Michelin starlı restoranı İl Riccio bu yaz başında D-Hotel Maris’te açıldı. İl Riccio’nun Bodrum Cennet Koyu’nda ikinci bir şubesi olacak.

Marmaris
? Yeryüzündeki cennet gibi bir yer olan Golden Key Bördübet bu yaz misafirleri sanatla buluşturuyor. Ada Plaj’da heykeltıraş Günnur Özsoy’un eserleri sergileniyor. Ayrıca YOUniversity detoks kampları düzenliyorlar.

Sarıgerme 
** Hilton Dalaman Sarıgerme’deki yenilikler çocuklu ailelere ilginç gelebilir. 1.450 metrekarelik alanda yer alan ‘Carpi Kidz Paradise’ adeta bir çocuk oteli olarak pek çok yeni etkinliklerle hizmet verecek. Çocuklar kadar yetişkinlerin de doğal hayatı deneyimlemeleri için geliştirilen bir diğer bölüm ise Mini Hayvanat Bahçesi olan Zooland. Misafirlerin kendi bitkilerini yetiştirmelerine imkân tanıyacak 500 metrekarelik ‘Organik Bahçe’ ve ‘Evcil Hayvan Evi’ otelin 2015 yenilikleri arasında yer alıyor.

Göcek 
** Butik tatil anlayışına farklı bir soluk getiren D-Resort Göcek bölgedeki tek özel beyaz kumsal plaja sahip. Plajın hemen paralelindeki tepede tüm Göcek koyuna nazır muhteşem manzaralı bir mekân olan Q Lounge açılıyor. Zuma’nın mimarları tarafından tasarlanmış bu yerde çağdaş Japon mutfağından örnekler de olacak.

Kemer
** Antalya Kemer’deki Nirvana Lagoon Villas’da bu yaz çok sayıda etkinlik ve konser var. Romanyalı şarkıcı ve söz yazarı olan Edward Maya, Fly Project, Rus asıllı şarkıcı ve dansçı Mit, ‘Laugh Till You Cry’ adlı şarkıyla tanınan Avustralyalı şarkıcı Faydee, 2015 Eurovision Şarkı Yarışması’nda Rusya’yı ‘A Million Voices’ adlı şarkıyla temsil ederek ikinci olan Polina Gagarina bu sene tesiste sahne alacak isimlerden bazıları.

İstanbul 

** Karaköy’de açılan mekânların hızına yetişemiyorum. Bankalar Caddesi’ndeki Vault Hotel’in en üst katında bulunan Kasa Restaurant’ın müthiş bir manzarası ve kokteylleri var, yemekler de başarılı.
** Komşuları Gradiva Hotel’in en üstünde yer alan Zelda Zonk ise terasını açtı. Terastan Tarihi Yarımada’nın çok güzel bir manzarası var.
** Port Hotel altındaki Louis Café şehrin yeni buluşma mekânlarından.
** İçinde muhteşem bir Bedri Rahmi Eyüboğlu mozaik panosu bulunan Murat Muhallebicisi, Sofra London ve Dandin Cafe de Karaköy’ün yeni mekânları arasında bulunuyor.
** Rumelihisarı’nda yeni açılan Kiss The Frog’da istiridyeden kum midyesine kadar çok zengin bir deniz ürünleri mönüsü var.
** Ravouna 1906 tarihi dokusuyla İstiklal Caddesi’nin en iyi korunmuş binalarından biri. Girişinde kafe, üst katlarında her biri ayrı karakter ve renkte dekore edilmiş Boğaz manzaralı odalar var. Ravouna 1906 Terrace ise  Ayasofya ve Topkapı Sarayı manzarası eşliğinde yemek yiyebileceğiniz bir yer.

** Galata’nın en yeni mekânı Nola olacak. Tarihi bir mekânın içinde koca bir bahçede açılacak Nola’da dünya mutfağından lezzetler bulunacak.
** Maslak42’nin altındaki 313 hem yemekleri ile ilgi çekiyor hem de mağazada satılan değişik ürünlerle.
** İstanbul’un Anadolu Yakası’na yeni bir kan geldi. Ataşehir’deki Hunger’in açık mutfağında hazırlanan yemekler gayet lezzetli. Zengin şarap kavı olan ve açık alanda bulunan alevli fıçılarında mısır patlatabileceğiniz mekân gece 02.00’ye kadar açık.
** Belçika çikolatalarından hazırladığı meşhur profiterolü ile kısa sürede Büyükada’nın gözde mekânları arasında gösterilen Chocowhite lezzetli pastalarıyla da ada sakinlerinin beğenisini kazanıyor.

** Karaköy’ün simge yerlerinden tarihi Fransız Geçidi’nde kısa süre önce OPS Passage açıldı. Lezzetli mutfağı, zengin mönüsü, şık dekorasyonu, keyifli barı ve modern atmosferiyle popüler bir yer olacağa benziyor.
** Soho House & Co grubu, Akaretler’de Pizza East adlı adlı bir mekân açtı. Tam bir İtalyan klasiği… Londra ve Chicago’dan sonra İstanbul’da da yerini aldı.
** Kolektif House, ‘birlikten kuvvet doğar’ felsefesini benimsemiş, ortak çalışma ve üretme alanı ‘coworking space’ akımının İstanbul’daki öncülerinden. 4. Levent Sanayi’deki üç katlı Kolektif House; üst iki katında yaratıcı birey ve butik şirketlere çalışma alanları sunarken, en alt katında etkinlikler düzenliyor. Kolektif Brunch, Kolektif Jammin’, Kolektif Talks ve Kolektif Aperitivo da her ay düzenlenen etkinlikler arasında (kolektifhouse.com).

kaynak: saffet emre Tonguç

hürriyet kelebek

BURCUNUZUN İHTİYAÇ DUYDUĞU BESİNLER, ŞİFALI BİTKİLER VE DAHA FAZLASI…

8422[1]

Diyete ne zaman başlamalıyız?” sorusunun cevabına gelince kadınların ve sıvıların temsilcisi Ay’ın enerjilerinden faydalanabiliriz. Ay’ın konumu bize bu konuda fazlası ile yardımcı olacaktır.

YENİ AY: Bırakmak istediğimiz alışkanlıklarımız için en uygun zaman Yeni Ay’dır. Özellikle Koç burcundaki Yeni Ay enerjisi bu konu için idealdir. Bu dönemde ameliyatlardan uzak durmalıyız, bedenimizin toparlanması oldukça uzun sürecektir.

BÜYÜYEN AY FAZI: Ay ışığının büyüme dönemi yaklaşık 14 gün sürer ve ardından Dolunay başlar. Büyüyen Ay alma ve büyüme fazıdır. Pozitif etkiler toplanır ve depolanır. Dolunay kadar olmasa da duygusal olarak kriz dönemleridir. Bu dönemde bedeni güçlendirecek tüm gıdaları yemeliyiz, bedenimiz sadece ihtiyacımız olanı kullanacaktır.

DOLUNAY: Ay 28 günlük turunun yarısını tamamlar. Dolunay günlerinde sorunlar, ruhsal gerginlikler, tartışmalar, saldırılar yoğunluk kazanır. Negatif enerjiler hakimdir. Bedenimizde yağlanmamızın artacağı günlerdir.

KÜÇÜLEN AY FAZI: Küçülen Ay fazında güç ve enerji boşalır. Bu fazda bedenimiz güçlüdür ve gücünü kullanmaya hazırdır. Zorlanmadan enerji harcayabilir ve diyete başlayabiliriz. Bu dönemde sıvı ve toksin atmamız oldukça kolaydır. Dolunay’ın hemen ardından diyete başladığımızda olumlu sonuçlar alırız.

Astrolog Şenay Yangel

kaynak: hürriyet aile

KOÇ: Genelde kilo alma problemleri olmaz, dönemsel olarak kilo alsalar bile kısa zamanda verirler. C vitamini dengesini korumaları gerekir: C vitamini vücuttan kolay atılan bir vitamindir. Günlük yaşamınızda genel sağlığınız için C vitamini dengesini korumalı; potasyum fosfat içeren besinler tüketmelisiniz. Kuşburnu, greyfurt, ananas, portakal, elma ve yeşil sebzeler potasyum fosfat içeren besinler tüketmeliler. Kırmızı biber, elma turp, lahana, et ürünleri ve balık gibi. Ağır ve yağlı yiyeceklerden uzak durmalılar.

Şifalı bitkisi: Isırganotu

BOĞA: İştahlı bir yapıya sahip olması kilo problemi yağlanma yaşamasına sebep olur. Ayrıca vücutları su tutar Boğanın gerekli tuzu Sodyum sülfattır. Bu vücuttaki su miktarını dengede tutar. Dikkat etmeleri gereken bir diğer konuda tiroit salgılarıdır. Ispanak, deniz ürünleri, badem, üzüm, mısır, bamya, ananas tüketmeliler. Yağlı ve hazır yiyeceklerden uzak durmalılar.

Şifalı bitkisi: Çobançantası karabiber

İKİZLER: Vücudunuz için gerekli madde potasyum klorürdür. Bu kanın sulanmasını sağlar ve pıhtılaşmayı önler. Bu madde en çok kereviz, yeşil fasulye, havuç ve portakalda bulunur. En büyük avantajları sindirim sistemlerinin çok iyi çalışmasıdır. Ayrıca hareketli yapılarından dolayı da kolay kolay kilo problemi yaşamazlar. Yoğurt, ceviz, badem, brokoli, kırmızı et, yumurta sarısı, balık, süt tüketmelidirler. Mayalı yiyeceklerden ve sakatatlardan uzak durmalılar. Sağlıklı bir yaşam için uykularına çok önem vermeliler.

Şifalı bitkisi: Ayı sarımsağı

YENGEÇ: Yengeç burcunun yöneticisi Ay’dır. Haritalarında Ay açıları bozuk olan kişilerin mideleri ile ilgili problemleri olabilir. Özellikle üzüntülü oldukları dönemde fazla yemek yeme eğilimi gösterirler. Kilo problemini en çok yaşayan burçların başında gelir. Su içmekten hoşlanmayan yengeçlerin bol bol sıvı tüketmeleri vücutlarındaki sıvı dengesine dikkat etmeleri gereklidir. Mutlaka düzenli olarak spor yapmalılar. Vücutlarının kalsiyum florür ihtiyacı vardır. Salatalık, roka, yumurta sarısı ve çavdar gibi besinleri bu amaçla tüketebilirler. Kızartmalardan uzak durmalılar.

Şifalı bitkisi: Zerdeçal

ASLAN: Aslan burçları Zodyak’ın gurmeleridir. Vücutları için gerekli madde magnezyum fosfattır. Bu madde kemikler ve sinir sistemleri için gereklidir. Kalsiyumun vücuttaki dengesini sağlar. Çavdar, kereviz, elma, incir, şeftali ve limon suyu, muz, balık tüketmeliler. Açık hava sporlarını tercih etmeliler. Yumurta beyazı ve çerezlerden uzak durmalılar.

Şifalı bitkisi: Ebegümeci

BAŞAK: Sizin burcunuz genel sağlığı, bağırsakları ve karın kısmını temsil eder. Sinirlendiğiniz anda bağırsak ve sindirim problemleri yaşayabilirsiniz. Bağırsaklarınızı yoran ağır yiyeceklerden kaçınmalısınız beslenme konusunda da her konuda olduğu gibi sistemli davranın ve öğün atlamadan aynı saatlerde yemek yiyin. Spor yaptığınız sürece kilo problemini kolay kolay yaşamazsınız. Vücudunuz için gerekli madde potasyum sülfattır. Yemeklerinizde kaya tuzu kullanmalısınız. Peynir, zeytin, limon, yağsız, yoğurt, süt ürünleri, esmer pirinç ve dana eti sofranızdan eksik etmemeniz gereken besinlerdir. Aşırı baharatlı, yağlı ve tuzlu yiyeceklerden uzak durmalısınız. Aksi halde yağlanacak ilk bölge göbeğinizdir.

Şifalı bitkisi: Altın başak

TERAZİ: Terazi insanlarının metobolizması yavaş çalışır, baharatlı, soslu, şekerli gıdalara olan düşkünlüğü fazla kilolara sebep olabilir. Sinirlendikleri anda mideleri kazınmaya başlar. Bu nedenle düzenli egzersiz yapmaları şarttır. Vücutlarında asit alkali dengesini korumak için tuzu iyi ayarlamalılar. Sodyum fosfat içeren besinler tüketmeliler, bu madde zararlı maddelerin vücuttan atılmasında önemli rol oynar. Şeker ve karbonhidrat içeren besinlerden uzak durmalılar. Baklagiller, soğan, et, kestane, havuç, tereyağı ve sarımsak tüketmeniz gereken besinlerinizdir.

Şifalı bitkisi Çıbanotu

AKREP: Kilo problemi ile orta yaştan itibaren karşılaşırlar. Gençlik dönemlerinde de düzensiz yemek saatleri kilo alımına sebep olabilir. Yemek saatleri düzenli olmalı ve öğün atlamamalılar. Vitamin ve mineral dengelerini korumalı, siyah üzüm, kayısı, portakal, erik, biber, maydanoz, balık ve lifli sebzeleri sofralarından eksik etmemeliler.

Şifalı bitkisi: Calendula

YAY: Burcunuz kalçalar, bacak üstleri ve karaciğeri temsil eder. İyi yemek yapar ve iştahla yersiniz, Dolayısıyla da kaslarınızda yağlanma meydana gelir. Özellikle kalça ve baldırlarda sorunlar yaşarsınız. Ağır tava ve baharatlı salçalı yemeklerden, tatlılardan uzak durmalısınız. Taze meyveleri kabuklarıyla birlikte tüketin. B vitamini yönünden zengin yağsız dana eti, karaciğer ve tahıllı ekmek tüketiniz. Tuz dengesini de korumalısınız.

Şifalı bitkisi: Gece çuhası ve Ökseotu

OĞLAK: Burcunuz iskeleti, dizleri, kulak ve deriyi temsil eder. İskeletiniz, kemik yapınız oldukça güzeldir. Kilo problemini en az yaşayan burçlardan biridir. Vücudunuzun gerekli maddesi kalsiyum fosfattır. Lahana, kereviz, yağsız dana eti, inek sütü, peynir, buğday ve incir tüketmeniz gereken besinlerdir. Aşırı tuz ve şekere dikkat etmelisiniz.

Şifalı bitkisi: Binbirdilekotu

KOVA: Burcunuz el, ayak bilekleri, baldırlar ve dokuları temsil eder. Egzersiz ve spor, kilonuzu dengede tutabilmek ve sağlıklı kalabilmek için çok önemlidir. Vücudunuz için gerekli madde sodyum klorür yani bildiğimiz sofra tuzudur. Yemeklerinizde öğütülmüş kaya tuzu kullanmalısınız. Bu tuz dokulardaki suyun miktarını ayarlar. Turp, ıspanak, semizotu, lahana, marul, mercimek, elma ve şeftali sofranızdan eksik etmemeniz gereken besinlerdir. Yaşam boyu kalsiyum magnezyum, fosfor ve potasyum alımına dikkat edilmelidir.

Şifalı bitkisi: Kırlangıçotu

BALIK: Burcunuz ayakları temsil eder. Güzel yemek yemekten hoşlanırsınız. Su tutan bir bünyeye sahipsiniz. Sinir sisteminiz çok hassastır ve yaşadığınız ruhsal dalgalanmalar bünyenize yansır. Vücudunuzun demir, biotin ve fosfora ihtiyacı vardır. Yiyeceklerinize dikkat etmelisiniz. Dengeli ve yeterli beslenmeniz kilo problemine karşı en iyi önlemdir. Metabolizmanız hızla kilo verir ve geri alır. Bunun sebebi vücudunuzda oluşan ödemlerdir. Bol su içmeli ve tuz dengesini yaşam boyunca ayarlamalısınız. Peynir ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, badem, ciğer ve baklagiller sofranızdan eksik etmemeniz gereken besinlerdir. Yağlı ve tuzlu yiyeceklerden uzak durmalısınız.

Şifalı bitkisi: Karahindiba

Not: Karabiber de tüm burçlar için kullanılması gereken 4 elementi temsil eden şifa kaynağı bir bitkidir.

Kaynaklar: Yücel Sügen , Marian D.March Dr.David Frawley 

kaynak: hürriyet aile

Şenay yengal astrolog

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sabahları ögrenme kapasitemiz akşama göre 4 kat daha fazladır.

11407313_388485058014456_8060382482819883839_n[1]

 

 

ATASÖZLERİMİZDEN; SABAHIN HAYRI SÖZÜ NEDEN SÖYLENİR.
Sabahları ögrenme kapasitemiz akşama göre 4 kat daha fazladır.
Beyin sabah ögrenir,akşam bunları yorumlar.
Önemli kararlar ,toplantılar sabah yapılırsa daha dogru kararlar alındıgını göreceksiniz.

Luna Akademi

Her Boku Yazmana Gerek Yok…

21009_10153005607924895_1902998686425263157_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

VÜCUDUNUZDA HANGİ VİTAMİN EKSİK ÖĞRENİN

1920499_633808116667158_68291879_n[1]

vücudun bazı vitamin ve minerallerin eksikliği sonucu verdiği sinyaller şöyle:
*Çatlayan dudak: B12 vitamini eksikliği
*Kırmızı cilt: B grubu vitaminleri eksikliği
*Kalçada sivilce: B vitaminleri ve E vitamini ile yağ asitleri eksikliği
*Az uzayan saç: Çinko eksiliği
*Kırmızı gözler: B 6 vitamini eksikliği
*Kırılan tırnak: Demir ve kalsiyum eksikliği
*Bacak uyuşması: Demir, B6 vitamini ve folik asit eksikliği
*Dişeti hastalığı: C vitamini eksikliği
*Müzmin yorgunluk: B grubu vitaminlerle C vitamini ve demir eksikliği
*Egzama: Çinko ve C vitamini eksikliği
*Ağızda aftlar: Demir ve folik asit eksikliği
*Regl öncesi şikayetler: Çinko eksikliğini gösterir eksikliği

Hatice Fahrunnisa Kaykı

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

HER KAPTA PİŞEN SAĞLIKLI MI?

11229760_10155680693765557_2250552579576507356_n[1]

Daha besleyici, daha sağlıklı, daha vitaminli…Tükettiğimiz besinlerin bu değerleri sadece doğal yapılarından değil, pişirilme yöntemlerinden de geliyor. Kullandığınız tencere, tava ya da fırın kaplarının hangi maddeden yapıldığı, tükettiğiniz yiyeceklerin lezzetini olduğu kadar besin değerini ve dolayısıyla sağlığınızı da etkiliyor.

Tencere imalatı için kullanılan bazı maddeler, pişirme esnasında besinlerdeki maddelerle kimyasal reaksiyona girebiliyor.

Bu nedenle mutfakta, özellikle de ısıya maruz kalan kapları seçerken bilinçli davranmak gerekiyor. Hangi malzeme ne kadar sağlıklı ve hangi tencereyi nasıl kullanmak gerekiyor? Bu bölümde sizlere mutfaklarda kullandığımız pişiricilerin ana maddelerini anlatmak istiyoruz:

Çelik tencereler:
Çelik, demir ve karbona çok az miktarda diğer elementlerin karşılaştırılmasıyla elde ediliyor. Günümüzde mutfaklarda en çok tercih edilen tencere malzemesi olan çelik, yapısı gereği ısıyı eşit dağıtmıyor. Bu yüzden kaliteli çeliklerin tabanı bakır yada ısıyı eşit dağıtan başka bir meteryalden üretiliyor. Pişirme süresi uzun olsada, yiyeceklere herhangi bir toksik madde geçirmeyen çelikte tencereler , aşınmaya ve oksidasyona karşı son derece dayanıklı olduklarından çelik tencereler oldukça sağlıklı gereçler. Besinler çelik tencerelerin içinde risksiz bir şekilde saklanabilir. Çorbadan balığa tüm yemekler lezzetlerini kaybetmeden, kendi bozulma süreleri içinde, çelik tencereler içinde korunabilir. Çelik tencerelerde yemek pişirirken ve temizlerken yüzeyinin metal bir ürünle sertçe ovulmasına yada çizilmemesine dikkat etmek gerekiyor. Çift tabanlı çelik tencereler, normal tencerelere oranla BI vitaminini 1.27 kat, B2 vitaminini % 15-42, C vitaminini % 20-36, demiri ise % 25 oranında daha fazla koruduğundan çift tabanlı çelik tencere tercih edilmelidir.

Teflon Tencereler:
Teflon ya da diğer adıyla ‘politetraflu oroxtilen’, plastik türevi hijyenik bir kaplama maddesidir. En önemli özelliği içinde pişirilen yiyeceklerin tencerenin yüzeyine yapışmaması böylece bu amaçla kullanılan yağın azaltılmasın ya da hiç kullanılmamasına imkan tanımasıdır. Teflon çok kolaylıkla mikroabrazyona uğrayıp aşınıp, besinlere geçebilecek zararlı bir kaplama malzemesidir. Teflonun altında sıklıkla besinlerle temas etmemesi gereken asitli aliminyum malzemesi kullanılıyor.

Teflon ürünlerinin zararlarını artık bilmeyen yok. Kanserden troide kadar birçok zararı bulunuyor. Avrupa’da satışı yasaklanan teflon ürünlerini hayatımızdan çıkartmamız yerinde olacaktır.Teflon tencere ve tava kullanmayarak teflondan bir nebze uzak kalabilsekte, tost makinalarımız, ekmek yapma makinalarımız, çeşitli teflon mutfak gereçlerimizle farkında olmadan teflona maruz kalıyor olabiliriz. En küçüğünden troid hormonun işlevini bozan bu meteryalden uzak durmayı daha fazla dikkate almalıyız.

Alüminyum tencereler:
Bu madde ısıyı kolayca geçirdiğinden ve ucuz olduğundan çeşitli mutfak araçlarının yapımında kullanılır. Alüminyum tencereleri oksidasyona karşı korumak için üzerlerine alümin adlı bir madde sürülür. Bu madde alüminyumu korursa da tencerenin içindeki yiyeceği korumaz. Tıp literatüründe alüminden zehirlenme vakaları kaydedilmiştir. Alüminin, Alzheimer `e ve kanda zehirlenmelere yol açıyor, beyin gelişimini olumsuz etkiliyor.

Bu tür kapların içinde yiyecek piştiğinde veya yiyecek bırakıldığında insanı düşündüren renkler oluşur :

Elma koyu yeşile dönüşür. Kiraz pişirilip 12 saat bırakılırsa kabın içindeki küçük deliklerin çoğaldığı görülür.

Suda pişen sebzeler suyunu tamamen çekince dipte beyaz bir tabaka oluşur.

Kahve birkaç saat sonra acımtırak bir tat alır.

Yumurta akı yeşile çalar.

Süt mavimtırak bir renk alır. Eğer kap eskiyse kaynayan sütün üzerinde alüminyum parçacıklarının ince bir toz tabakası gibi yüzdüğü görülür.

Çay duruluğunu yitirir.

Alüminyum tencereler pişirme ve saklama koşulları açısından önerilmez. Bu tür tencerelerde pişirilen yemeklerin bekletilmesi uygun değildir. Pişirdiniz ve yediniz, yemeyeceğiniz kısmın cam kaplarda buzdolabında saklanması gerekir. Sonuç olarak yiyecekleri alüminyum kaplarda bırakmamalı; özellikle kap eskimişse alüminyum kap kullanmamalıdır. Aliminyum kaplar günümüzde çok rağbet görmese de farkında olmadan pek çok üründe aliminyum karışımlarını görebiliyoruz. Mesela teflon tencere alt katmanları, seramik, döküm tencere alt katmanlarında aliminyum görebiliyoruz. Ayrıca aliminyum folyo ve aliminyum kullan-at sütlü tatlı hazır kaplarının da ana maddesinin aliminyum olduğu unutulmamalı, bu ürünlerden de uzak durulmalıdır.

Bakır Tencereler:
Çok uzun yıllardır pişirme amacıyla kullanılan saf bakır çok yumuşaktır. Bu nedenle diğer metallerle alaşım halinde kullanır. Bakır kolaylıkla okside olabilen bir madde olduğundan, hayvansal ya da bitkisel gıdalardaki proteinlerle kolaylıkla reaksiyona girebiliyor, bunun sonucunda da sindirim sisteminde sorunlara yol açabilecek bakır sülfat oluşuyor. Bakırın bir özelliği de aside temas ettiğinde kolaylıkla çözülebilmesi, İşte bakır kaplar, bu nedenle kalaylanıyor ve bakırın besinlerle teması engelleniyor. İyi kalaylanmayan bakır tencerelerden yiyeceklere kurşun geçme ihtimali vardır.

Bakır tencerelerin kullanılmasında bir sakınca yoktur, yeter ki bakırı yeşil renge dönüşmesin. Kalayı yer yer gitmiş bir bakır tencerede yemek pişirmenin bir sakıncası olmayabilir; yeter ki pişen yemek hemen tencereden boşaltısın. (yinede riske atmamak gerekir). İnsanı zehirleyen, yemeğin bir süre tencerede kalması, yani bakırla temas etmesidir; özellikle yemekte limon varsa. besinlerin asitleri kalayın bozulmasına neden oluyor. (Fransız reçel kitapları en iyi reçelin kalaysız bakır tencerede yapıldığından söz eder; kalay reçelin rengini ve çeşnisini bozar.)

Düdüklü tencere:
Bunlarda ısı 110 dereceyi bulduğundan, sebzelerin bir çok özellikleri yok olur. Diastaslar 45-75, C vitamini 60, A vitamini 90, B ve D vitaminleri 110 derecede yansızlaşır. Düdüklü tencere ancak bir yardımcı olmalı, ya da acele yemek yapmak zorunda kalınca kullanılmalıdır. Yardımcı olarak kullanıldığında, geceden ıslatılan kuru sebze (fasulye, nohut v.b.) düdüklüde bir iki taşım kaynadıktan sonra ateş kesilir ve tencere soğumaya bırakılır. Tencere soğuduğunda içindeki besin maddesi yumuşamıştır. Düdüklüden çıkarılan yiyeceğin pişmesi başka bir tencerede tamamlanır.

Toprak Kaplar:
Çok eski çağlardan beri kullanılan toprak kaplar ısıyı ağır ağır yaydıkları için, uzun sürede ve kısık ateşte hazırlanması gereken yemekleri pişirmek için idealdir. Bu tür çömleklerin toprağında herhangi bir zehir bulunmadığından emin olmalıdır.

Toprak kolaylıkla eriyebilen bir madde olduğu için sırlanır ve bu işleminin doğru ve sağlığa uygun şekilde, toksin olmayan maddeyle yapılması çok önemlidir. Aksi takdirde besinlerle özellikle sinir sistemine zarar verebilecek maddeler geçebiliyor. Kaliteli toprak kaplar satın alarak ve ilk kullanımından önce içinde, 24 saat boyunca su bekleterek bu riskleri yok edebilirsiniz. Toprak kaplar, sebze ve meyvelerin vitaminlerini kaybetmeden pişirmek için ideal. Fakat günümüzde toprak kaplara kurşun kadminyum sürülebiliyor. Bu yüzden yüzeyi parklak olanlardan almamak ve köy usulu olanlar tercih edilmelidir. Kalitesinden emin olduğunuz toprak kapları, asidi olmayan besinleri saklamak için kullanabilirsiniz.

Cam kaplar:
Cam, silisyum dioksit, sodyum ve kalsiyumoksit karışımıdır. Ancak bu maddelerin oranlarına bağlı olarak değişik tür camlar yapılabilir. Cam pişirme tencereleri için herhangi bir sağlık sorunu yaratacak durum söz konusu değildir. Fırında ya da ocakta bu cam pişirme kapları da gönül rahatlığıyla kullanılabilir. Gayet sağlıklı kaplardır. Cam gözeneksizdir ve asit ve alkaliden etkilenmez. Bu bakımdan pişirme ve saklama kabı olarak uygundur. Bazı cam kaplar ani ısı değişikliklerinden etkilenirler ve kırılırlar. Ancak son yıllarda ani ısı değişmelerine de dayanıklı camlar yapılmıştır. Yine de cam kapları düşük ısıda pişirmekte ve ocaktan aldıktan sonra soğuk yüzeye bırakmamakta yarar vardır. Cam kaplarda yiyecekler yapışabilir, bunlar ıslatarak bekletme veya su konulup hafif ısıtma ile giderilebilirler. Camlar çizilirse temizlenmeleri güçleşir. Bu nedenle telle ovulmamalıdırlar.

Porselen pişirme kapları:
Porselen ana madde olarak killi toprağın bir türevidir bu yüzden pişirmeye elverişli bir malzemedir. Sadece porselen pişirme kaplarında desen verme amacıyla çok fazla süsleme ya da benzeri şeylerle boyalı maddeler kullanılıyorsa bu kaplarda zararlı olabilir. Genelde sade ve daha beyaz olanlar tercih edilmelidir. Porselen pişirme kaplarında da yine boyaların ısı esnasında yiyeceğe geçmesi mümkün olabilir, bu yüzden daha dikkatli olunmalıdır.

Bunların sakıncaları çabuk kırılması, ateşi iyi dağıtmaması, aşırı yakıt harcaması ve yiyeceğin yüzeyini iyi pişirmemesidir. Ateşin iyi dağılmaması ve pişme süresinin uzun olması besinlerdeki B2 vitaminini yansızlaştırır.

Amyant Kaplar:
Ateşin hızını kısmak için tencerenin altına konan bu maddenin üzerinde kesinlikle ekmek kızartılmamalıdır.

Kızarmakta olan ekmeğin üzerine yapışan en küçük bir amyant parçası bünyede, özellikle akciğerde büyük tahribat yapar.

Emaye Kaplar:
Dünyanın en eski kaplama malzemesi olan emaye metalin üzerine sikica yapisan anorganik camsi bir kaplamadir. Emaye kaplamanin amaci yüzeyi korumaktir. Ayrica korozyona karsi korudugu yüzeye çok degerli estetik özellikler katar. Yüzeyi pürüzsüzlestirip camsi bir parlaklik saglar. Ayni zamanda kolay temizlenir ve hijyeniktir. Zamana karsi dayanikli oldugundan renkleri solmaz ilk günkü görüntüsünü korur, dis etkilere karsi dayaniklidir. Emayeler koku ve tat olarak nötr kaldiklarindan, Emaye saklama kaplarinda tutulan yiyeceklerin tatlarinda ve kokusunda bir degisiklik meydana gelmez. Bu nedenle buzdolaplarinin iç kisimlari da emaye kaplanmaktadir. Soguga ve sicaga karsi dirençlidir, ani isi degisimlerinden etkilenmez.

Ancak emayelerin özellikleri tek baslarina yeterli degildir. Çünkü tek baslarina kullanilmazlar her zaman bir madene bagli bulunurlar. Bu nedenle kaplandiklari madenle uyumlari çok önemlidir. Kendilerine en uygun madene baglanmalidirlar. Tek başına emaye olan kaplarda sağlıklıdır ama diğer alaşımları tam olarak bilinmelidir.

Maden üzerine emaye kaplar:
Ateşe konan kapların en sağlıklılarındandır. Emayenin yüzeyi çatlak değilse yemek sağlıklıdır. Çatlak yüzeyli emayede, öbür maden tencerelerde olduğu gibi, emayenin altındaki maden yemeğe sızabilir. Emaye ince bir madenin yüzeyini kaplıyorsa, bu tür tencerenin ömrü uzun olmaz. Bu nedenle kalın bir maden üzerine kaplı emayeleri tercih etmekte fayda var.

Dökme Demir tencereler:
En sağlıklı olan pişirme kaplarıdır. Demir doğada serbest şekilde bulunan bir maddedir. Çok kolay ve çabuk bir şekilde okside olup, çözülebiliyor. Yüksek ısıya karşı çok dayanıklı bir madde olduğundan, demirden yapılmış kızartma kaplarının kullanımı oldukça yaygındır. Demir kapların sağlık üzerinde ilginç bir etkisi tesbit edilmiştir. Bu kaplar ana maddesi olan demiri pişirilen yemeğe aktararak kansızlığa şifalı bir hale getirir. Ancak demirdeki oksidasyon yiyeceklerin lezzetini bozabiliyor. Bu nedenle demir tencere almak isteyenlerin en kaliteli olanları tercih etmesi gerekir. Demir kaplar pişirmede çok iyi bir alternatif olsada, saklamak için hiç uygun değildir.

Döküm tencerelerle ilgili olarak; birçok döküm tencere çeşidi mevcut fakat en ideal olanı %100 demir döküm olan ağır tencereler olup, bunların taşınması da oldukça zor çünkü çok ağırdır. Bu tencerelerde ağır kimyasal temizleyici kullanılmıyor, paslanma olmaması için, Islakta bırakılmaması gerekiyor. Bu yüzden bu tencereleri çok aşırı titiz hanımlara tavsiye etmiyoruz smile ifade simgesi

Demir döküm üzerine emaye kaplar : Yemek pişirmede en iyi alternatiflerden diğeri demir döküm emaye tencerelerdir. Tencerenin dibi ve kendisi kalın olduğundan, emayın çatlaması ve yemeğin dibini tutması olasılığı azdır. Demir ısıyı çok iyi geçiren bir madendir. Bir sakıncası vardır, o da ağır olmasıdır. Demir pişen yemeğe sızar mı? Sızsa da önemi yoktur, çünkü demir zehirli değildir.

Seramik pişirme kapları:
Seramik Tencereler eğer gerçek seramik ise sorun teşkil etmezken, son teknoloji olan nanoteknoloji iseler sağlık açısından riskler taşıyorlar. Seramik tencere ürün segmentinde dikkatli olup, seramik kaplı, cam – seramik kaplı ya da doğal minerallerden üretilen ve içeriğinde kanserojen maddeler bulunmayan ekolojik diye nitelendirilen tavalar, tencereler tercih edilmelidir. Seramik pişirme tencerelerinde herhangi bir çatlak, kırık ya da benzeri bir şey olmamasına özen gösterilmelidir, çünkü kırık ve çatlaklarda oluşabilecek birtakım zararlı maddeler yiyecekle temas edebilir. Çatlak, kırık olmayan ısıya dayanıklı seramik pişirme kapları, özellikle fırınlama yönteminde çok rahatlıkla kullanılabilirler.

Büşra Yaz Ökten

kaynak: sağlıkla kal facebook sayfası

Fatoş pabuççu tuncay

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . 2 Comments »

Kayısı Alırken Dikkat…

13806_10153476168224391_6122315384316297394_n[1]

Kimyasal işlem uygulanan kayısıyı değil güneşte kurutulan kayısıyı tercih edin…

A,B,C ve P vitaminleri ile pek çok mineral içeren kayısı, bağırsaklara, kalbe ve cilde çok iyi geliyor, kabızlığı önlüyor…

Kaynak: sağlıkla kal facebook sayfası…Şiddetle öneririm

Fatoş pabuççu tuncay

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »