DESTEKLENMEDİĞİNİ HİSSETTİĞİNDE; HATIRLA!..

11011092_836377213076961_4363543156961457651_n[1]
İnsan, bazen hayatın kendisini (yeterince) desteklemediğini hisseder!..
Oysa, hayat-evren-yüksek zeka daima destektedir!..
O halde, desteklenmediğini her hissettiğinde işareti-hediyeyi-dersi-gözünün önündekini görmüyor; özünün seni yönlendirişini duymuyor; ve/veya görmemezlikten-duymamazlıktan geliyor olabileceğin ihtimaline yoğunlaşmalısın!..
Ve şimdi lütfen; kendinden başlayarak hediyeyi-işareti-dersi; görmeye-duymaya ve demeyimlemeye niyet et-izin ver!..
Haydi!.. 💖

Koza Noya

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Herşeye Kader Diyemezsin Bazıları Senin Bok Yemen…

11059770_1613816142204332_6501685581742667446_n[1]

Leyla’ya Böyle Anlatma…

11201898_10153411677219800_6139553814729645247_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

PROBİYOTİKLERİN ÖNEMİ

11541877_469002633266354_4764742276754113502_n[1]
Probiyotik gıdaların önemi günümüzde çok daha fazla anlaşılmaya başlandı.Yapılan bilimsel çalışmalar,bağırsaklarımızın ikinci beynimiz olduğunu bir kez daha ispatlıyor….İşte size fermante probiyotikler olan Kefir,Turşu,Sirke,Boza, neden kullanmanız gerektiğini anlatan bilimsel bir çalışma:

YOĞURT, TURŞU GİBİ MAYALI GIDALAR RUH HASTALIKLARINI DA ÖNLÜYOR

Maryland Üniversitesi uzmanları, probiyotik ihtiva eden fermente yani mayalı gıdaların sosyal anksiyete ile ilişişini masaya yatırdılar.

Psychiatry Research dergisi tarafından yayına kabul edilen araştırma, fazla miktarda fermente gıda tüketen genç erişkinlerde sosyal anksiyete belirtilerinin daha az olduğunu, bu etkinin “nevrotiklikleri” yüksek olanlarda daha belirgin olduğunu gösteriyor.

Araştırmaya göre egzersizin de benzer etkisi var.

441’ i kız 710 kolej öğrencisi üzerinde gerçekleştirilen çalışmada, deneklere ne kadar fermente gıda, sebze meyve tükettikleri, ne sıklıkta egzersiz yaptıkları soruldu ve bir test ile sosyal anksiyete seviyeleri ölçüldü.

Son 30 gün içinde yoğurt, kefir turşu, miso çorbası, kimçi ve benzeri fermente gıdaları yiyenlerde sosyal anksiyete belirtilerinin daha az olduğu belirlendi.

Daha önce benzer çalışmaları hayvanlar üzerinde yürüten araştırmacılardan Hilimire şunları söylüyor:

“Laktobasiller gibi faydalı mikropların hayvanlarda depresyon ve anksiyeteyi azalttığını tespit etmiştik.

Probiyotikler hayvanlarda kısa adı GABA (gama-amino-bütirik asit) olan nörotransmitteri artırıyor; bu da ilaç verilmiş gibi anksiyeteyi gideriyor.

Daha önce probiyotiklerin depresyon ve anksiyete semptomlarını da azalttığı gösterilmişti ama özel olarak sosyal anksiyete ile ilgili bir çalışma yoktu.

Probiyotiklerin bağırsak geçirgenliğini azaltarak ve böylece zararlı maddelerin vücuda girmesini engelleyerek ve bağırsaklardaki enflamasyonu azaltarak etkili olduğunu düşünüyoruz.”

Araştırmanın baştan belli olan sonuçları

Araştırmanın tenkit edilecek pek çok tarafı var olmakla beraber çıkan sonuç akıl ve mantığa uygun.

Beden ve ruh sağlığı için tıbba gerek olmadığını, tüm hastalıkların sağlıklı hayat tarzı ve çevre ile önlenebileceğini savunuyorum.

Mayalı gıdalarla beslenme de egzersiz de bıkıp usanmadan tekrarladığım sağlıklı olmanın temel unsurlarından.

Bunları araştırmalarla delillendirmek “Amerika’ yı yeniden keşfetmekten” farksız ama demek ki bir takım insanların çeşitli sebeplerle araştırma yapmaları ve bunların yayınlanması gerekiyor.

Aslında iyi de oluyor çünkü “Amerika’ da yapılan araştırmaya göre..” diye söze başladığınızda akan sular duruyor.

Gelelim neticeye

Zavallı modern tıp, hemen her hastalığın gelişiminde bağırsak mikrobiyotasının rolü olduğunu daha yeni yeni anlamaya başladı.

Haklı olarak “ikinci beyin” de denilen bağırsak mikrobiyotasının sağlıklı olmasında beslenmenin çok mühim bir yeri var.

İşlenmiş şeker, trans yağlar dolayısıyla tüm “hazır yiyecek ve içecekler” mikrobiyotanın canına okurken fermente gıdalar mikrobiyotanın sağlıklı olmasını sağlıyor.

Unutmayın, hem beden hem akıl ve ruh hastalıklarının kökeninde “sağlıksız beslenme” yatıyor…

kaynak: şifa çemberi

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Eski Sevgilinin Evlilik Haberini Duyunca Yapılmaması Gereken 11 Ölümcül Hareket

Hayatta herkesin en az bir kere alacağı o haber, az önce sizin de kulağınıza çalındı. O malum haberi aldınız ve ne yapacağınızı bilmeden çılgınlar gibi tepkiler vermemek için kendinizi zor tutuyorsunuz. Önce sakin olun ve asla ama asla az sonra sıralayacağımız şeyleri yapmaya yeltenmeyin.

1. ‘Cnmm sonsuza dek mutluklar’ diye iki tarafa da mesaj atmak

'Cnmm sonsuza dek mutluklar' diye iki tarafa da mesaj atmak

2. Ya da eski sevgiliye sayfalar uzunluğunda bela içeren mesajlar atmak

Ya da eski sevgiliye sayfalar uzunluğunda bela içeren mesajlar atmak
Siz siz olun, ne yeni gelinle ne de yeni damatla herhangi bir iletişime geçmeyin. Muhtemelen henüz edilen evlilik teklifinin etkisi altında olan çiftten uzak durmak hem sizin hem de onların ruh sağlığı için en iyisi olacaktır.

3. ‘Aynı tarihlerde ben de balayında olcam :)’ diye yorum bırakmak

'Aynı tarihlerde ben de balayında olcam :)' diye yorum bırakmak
O görkemli evlilik teklifi fotoğrafları bir şekilde ana sayfanıza düştü. Sinirden kaşınız-gözünüz seğirse de asla fotoğrafların altına saçma yorumlar yapmaya kalkmayın ve eski sevgilinizi kıskandırma çabalarına girmeyin; kendinizi rezil ettiğinizle kalırsınız.

4. Nikaha beni çağırmamak olmaz herhalde diye kendini davet ettirmek

Nikaha beni çağırmamak olmaz herhalde diye kendini davet ettirmek
İlk sinir anıyla yapılan her hareket size utanç olarak geri dönecektir. Zaten ne kadar medenice ayrılmış olursanız olun, bir insanın eski sevgilisini düğüne veya nikaha çağırması oldukça abes kaçar.

5. Ortak arkadaşlarınızı durmadan kim o evleneceği insan diye darlamak

Ortak arkadaşlarınızı durmadan kim o evleneceği insan diye darlamak
Geçmişte güzel anılarınız olan bir insan yeni bir hayata ve mutluluğa yelken açıyor ama bunun sizinle değil de başka biriyle olması elbette sinirinize dokunur ancak arkadaşlarınızı kendinizden nefret ettirmeye ne gerek var.

6. Misilleme yapıp hemen evlenmeye çalışmak

Misilleme yapıp hemen evlenmeye çalışmak

Olası adayları düşünüp hemen harekete geçerek eski sevgilinizden bile önce evlenmeye çalıştığınızın farkında mısınız? Saçmalamayın ve derin nefes alıp vererek sakinleşmeye çabalayın.

7. Eski sevgilinin evleneceği insanla kendini kıyaslamak

Eski sevgilinin evleneceği insanla kendini kıyaslamak

‘Neden ben değil de o, bende bulamadığı ne var ondan, baya da çirkinmiş, yok ya fena değil, e o zaman ne istiyormuş ki bu?’ gibi cevabı sonsuza dayanan soruları ne kendinize ne de çevrenize sorun. Sizinle olan ilişkisinde nelerin yolunda gitmediğini elbette en iyi siz bilebilirsiniz.

8. Her yerde ‘Bu salak hiçbir şeyi beceremez 2 aya ayrılırlar’ yorumu yapmak

Her yerde 'Bu salak hiçbir şeyi beceremez 2 aya ayrılırlar' yorumu yapmak

Eski sevgiliniz sizi ne denli üzmüş ya da etkilemiş olursa olsun, bu denli hayati bir karar alıp evlenmek istediği insanı seçtiğine inanıyorsa size aslında pek de yorum yapmak düşmez. Üstelik bu lafların O’nun kulağına gitme olasığını da düşünmekte fayda var.

9. Fazla üzülüp kendini harap etmek

Fazla üzülüp kendini harap etmek

Haberi aldığınız ilk anlarda akli melekelerinizi kaybetmeye yaklaşmış olabilirsiniz ancak kendinizi bu denli hırpalamakla elinize  hiçbir şey geçmeyecek.

10. Üzülmeni ele güne duyururcasına sosyal medya hesaplarında efkarlı paylaşımlar yapmak

Üzülmeni ele güne duyururcasına sosyal medya hesaplarında efkarlı paylaşımlar yapmak

Size kimse üzülme demiyor ama ancak ancak bu hüznünü alakalı alakasız tüm insanlara duyurmak ne kadar doğru; bunu iki kere düşünmek lazım. Özellikle Ümit Besen-Nikah Masası paylaşımından uzak durun.

11. ‘Yoo ne üzülcem yaa çok güçlüyüm ben harikayım’ tarzı duygu bildirimleri yapmak

'Yoo ne üzülcem yaa çok güçlüyüm ben harikayım' tarzı duygu bildirimleri yapmak

Aslında nerede akşam orada sabah, durmadan çılgınlar gibi eğlenmek için can atan ve partileyen bir insan değilsiniz ancak aldığınız haber sizi hiç etkilememiş gibi davranırken dozajı ayarlayamazsınız yolun sonu yine rezilliğe çıkar.

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bazen Salak Olduğun İçin Seviniyorum Berkant

10342777_10153549806468287_3611051896621205140_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kızım Açsana Telefonu!!!

11401220_10153076728399075_7304436072215161628_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

KALP HASTALIKLARIN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ ? NEFES KALP HASTALIKLARINA NASIL İYİ GELİR ?

kalp krizi[1]

Kalp hastalıkları olan kişiler, genelde güçlü, iradeli, dediğim dedik, kararlı, kendinden emin, maddi dünyada başarılı olurlar. Fakat kendi içlerinde maniveyeti bulamamış, kullanılırım endişesiyle kalbini açmaktan korkan, sevgisini ve şefkatini ifade edemeyen insanlar olabilirler.

Nefes seanslarında kalp hastalarına nefesine baktığımızda göğüs kafesine nefes alamadıklarını gözlemleriz. Nefesin gitmediği bölgedeki organlarımız sağlığını kaybeder.

Nefes seanslarında söylediğimiz olumlamalar;

“ Kalbimi sevgiye açmak güvenli, Sevgiyi ve şefkati almaya hazırım, Yaşamın ve allah’ın desteğini kabul ediyorum, Teslim ediyorum ”                                                       .nefesterapisi.net/                                                              

   Gülin Sarıyiğit                                                             Tel : 0 532 665 41 15

ŞEKER HASTALIĞININ DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ ? NEFES NASIL FAYDA SAĞLAR?

sekerhastalığı[1]

Şeker hastalığın hayatına baktığımızda yaşamdan çok tat almadıklarını, doyumlu bir yaşantıların olmadığını gözlemleriz.

Geçmişlerinde keşkeleri çok fazladır. Hayata dair pişmanlıkları veya yapamadıklarını çok düşünürler. Buda onları üzüntülü bir ruh halinde olmalarına sebep olurlar. Geçmişteki yaşantılarından memnun değildirler.

Şeker hastalarının nefesine baktığımızda nefeslerini sığ aldıklarını görürüz. Tam kapasite nefes alamayınca negatif duygulara hüzün, kader duygulara çabuk kapılırlar. Nefes seanslarında tam kapasite nefes almaları sağlanır. Nefesini tutmadan hemen vermeleri ve hemen nefes almaları çok önemlidir. Nefesi tutmak geçmişe çok fazla tutunmak anlamına gelebılır. Nefesi hemen verip tam kapasite nefes almak keyifli doyumlu bir hayatı içimize çekmek demektir.

Nefes seanslarında Şeker hastalarına göre

“Beni beslemeyen bana kader veren, duygu ve düşünceleri bırakıyorum, hayatıma neşe , doyum, keyif ve zevki, tatlı düşünceleri  alıyorum.”

kaynak: Gülin Sarıyiğit

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Çekim Yasası Yapışkandır. Başkasının iyi şansına sevindiğinizde onların iyi şansı size yapışır!!!

11200584_1640455799531555_7084015165534498390_n[1]

GEÇMİŞ ŞİMDİKİ ZAMANI ETKİLEYEBİLİYOR , PEKİ GELECEK ETKİLEMİYORMU ? KUANTUM ZAMAN VE TERSİNE NEDENSELLİK

11230591_1603027093285090_8907957964554750001_n[1]
Tam şu an saatinize bakın. Gördüğünüz zaman anına nerden geldiniz? Elbette bir önceki andan, yani geçmişten geldim diyebilirsiniz. Peki ya tersi mümkün olamaz mı? Geçmişte değil fakat gelecekte yer alan olaylar sizi bu noktaya getirmiş olamaz mı? Yapılan yeni deneyler bu konuda tartışmalı sonuçlar sunuyor.
Şu an bu yazıyı okuyor olmanız, öncesinde gelişmiş olan olayların sonucunda geldiğiniz bir durum mudur? Geçmişte olanların bizi şu an bulunduğumuz noktaya getirmiş olduğu konusunda çoğumuz hemfikiriz. Ancak bilim dünyası ikinci bir ihtimalin de üzerinde duruyor. Bu teoriye göre yalnızca geçmişteki olaylar değil, henüz gerçekleşmemiş gelecekte yer alan olaylar da yaşadığımız anın üzerinde etki sahibi olabilir. Neden-sonuç ilişkisinin sadece geçmişten geleceğe değil, fakat gelecekten geçmişe doğru da akabileceğini ön gören ve tersine-nedensellik diye isimlendirebileceğimiz bu düşünce, geçmişimizin bizi geleceğe doğru ittiği tablonun yanında geleceğin geçmişe uzanıp bizi kendine doğru çektiği bir senaryoyu da gündeme getirmektedir.

Kuantum teorisi belirsizlik ilkesine dayalı bir olasılıklar kuramıdır. Bu nedenle parçacıkların örneğin konum veya hız gibi kesinlik barındıran özellikleri yoktur. Bunun yerine, konumu veya hızı bir ölçüm yaparak tespit etmeye kalktığımızda, hangi olasılıkla hangi sonuçları elde edeceğimizin bilgisini barındıran olasılıklar bütünü veya teknik tabiriyle “kuantum olasılık dalgası” vardır. Herhangi bir parçacığın durumunu tespit etmek için bir ölçüm yapıldığında, parçacığa ait olasılık dalgasının barındırdığı olasılıklardan biri gerçekleşmiş olarak gözlenir. Bu ölçüm gerçekleştirilmeden önce bütün olasılıkların bir arada bulunduğu bir superpozisyon durumu geçerlidir. Dolayısıyla ölçüm yapmak suretiyle parçacığın hangi konumlarda bulunabileceği bilgisini oluşturan olasılık dalgasını ve dolayısıyla superpozisyon durumunu imha etmiş ve belirli bir konum tespit ederek belirli bir kesinlik meydana getirmiş oluruz. Ölçüm olayı bu bağlamda yıkıcı bir olaydır ve herhangi bir kuantum sisteminin olasılık dalgasını yıkmadan netice veren bir ölçüm veya gözlem yapmak imkânsızdır. Ancak en büyük problem, ölçüm sonucu hangi olasılığın gerçekleşeceğini belirleyen hiçbir mekanizmanın olmamasıdır. Yani olasılıklardan biri “rastgele” gerçeklik kazanır.

Örneğin radyoaktif bozunmaya uğrayacak olan birbirinin tıpatıp aynısı iki atom hayal edelim. Bozunma olayının ne zaman olacağı kuantum mekaniksel çerçevede tamamen olasılığa bağlıdır. Atomlardan biri 5 dakika sonra bozunurken diğeri 5 yıl sonra bozunabilir. Bu olasılıkları hesap edebiliriz ancak olasılıklardan hangisinin ne zaman gerçekleşeceğini kesin olarak söyleyemeyiz. Çünkü olasılıklardan hangisinin gerçekleşeceğini belirleyen bilinen hiçbir neden-sonuç ilişkisi yoktur. İhtimallerden biri tamamen rastgele gerçekleşir. Geçmişten geleceğe akan etkileşimi esas alan klasik nedensellik modeli bu olayı izah etmekte yetersiz kalır. Çünkü atomların geçmişi, bozunmanın ne zaman gerçekleşeceğine dair neden-sonuç ilişkisi kurabileceğimiz herhangi bir bilgi taşımamaktadır. Dolayısıyla atomların başından geçmiş olanları incelemek hiçbir işe yaramaz. Bozunuma anının rastgele değil, fakat bir etki ile belirlenmekte olduğunu kabul edersek ve bu etki bozunma anının öncesinde, yani geçmişte yer almıyorsa, o halde gelecekte yer alıyor olabilir mi? Neden-sonuç ilişkisi kuramıyor olmamızın nedeni, aradığımız nedenin henüz gerçekleşmemiş olması olabilir mi? Tersine nedensellik teorisine göre bu sorunun cevabı evet olmalıdır. Bu teoriye göre birbirinin tıpa tıp aynısı olan iki atomun durumunda aslında bir fark vardır ancak bu fark geçmişten değil, gelecekten gelmektedir. Bu ihtimali kabul edersek, neden-sonuç ilişkisiyle barışık bir kuantum teorisinden söz edebiliriz belki.

Bu iddiaların deneylerle test edilebileceğini düşünen Jeff Tollaksen ve Yakir Aharonov, her bir aşamada parçacıkların spin özelliklerine yönelik özel ölçümlerin gerçekleştirildiği üç aşamalı bir deney tasarladılar. Gelecekteki olayların geçmişi etkilediğini iddia eden tersine nedenselliğe delil getirmek için 2.aşamada gerçekleşen ölçümlerin, gelecekte yer alan 3.aşamadaki ölçümlerden hali hazırda etkilenmiş olduğunu göstermek gerekir. Deneyi daha iyi anlamak adına suyun ortasında duran bir sandal düşünelim. Suyun zamanı temsil ettiğini kabul edelim. Sandalın bulunduğu konum şimdiki anı, arkasındaki su kütlesi geçmişi, önündeki su kütlesi ise geleceği temsil etsin. Bu temsilde geçmişin şimdiki anı etkilemesi, sandalın arkasındaki su kütlesinde yayılan bir dalganın gelip sandala çarparak onu sallaması gibidir. Geleceğin şimdiki anı etkilemesi ise sandalın önündeki su kütlesinde yayılan bir dalganın gelip sandala çarparak onu sallaması gibidir. Hem geçmişin hem de geleceğin şimdiki anı etkileyebildiğini söylemek, hem önden hem de arakadan gelen dalgaların aynı anda sandala çarpması demektir. İki dalganın sandala çarpması, tek bir dalganın çarpmasına kıyasla daha şiddetli bir tepkiye neden olur diyebiliriz. O halde su dalgalarını kuantum olasılık dalgası ile değiştirelim. Sandal örneğinde geriden gelen dalga gerçek deneydeki 1.ölçümü, sandalın konumundaki durum 2. ölçümü, önden gelen dalga ise deneydeki 3. ölçümü temsil etsin. Eğer sadece geçmiş değil fakat gelecek de şimdiki anı etkileyebiliyorsa, 2.ölçümde tespit ettiğimiz durum, hem geçmişten hem de gelecekten yayılarak gelen kuantum olasılık dalgalarının bileşik etkisini taşıyacağından (tıpkı sandala iki dalgalanın çarparak daha şiddetli sallaması misali) bazı kuantum olasılıkların şiddetlenmesine neden olacaktır. Geleceğin şimdiki anı etkilemesi söz konusu değilse, bu durumda bahsini ettiğimiz şiddetlenme olmayacaktır. Deneyde 2.ölçüm esansında buna benzer bir şiddetlenmenin gözlenmesi, henüz gerçekleşmemiş 3.ölçümün 2.ölçümü etkilemiş olduğuna işaret edecektir.

Ancak dikkat ederseniz bu deney senaryosunda çok önemli bir problem var. Daha önce belirttiğimiz üzere ölçüm işlemi, kuantum olasılık dalgasını imha etmektedir. Deneyin kilit noktası 2.ölçümdeki olasılık dalgasının durumudur. Ancak ölçümler neticesinde olasılık dalgaları imha olacağından deneyin gerçekleştirilmesi mümkün görünmüyordu. Bu problemin üstesinden gelmek için “zayıf ölçüm” adı verilen yeni bir teknik geliştirildi. Normal ölçüme kıyasla son derece zayıf bir etkileşim sergilediğinden dolayı bu ölçüm işlemi sistemin kuantum superpozisyon durumunu imha etmez. Yani olasılık dalgası halen varlığını devam ettirir. Ancak bunun bedeli olarak tek bir ölçüm işleminde kesinlik içeren bir sonuç bilgisi elde edilemez. İşe yarar bir bilgiye ancak zayıf ölçümleri binlerce kez tekrarlamak suretiyle elde edilen büyük bir veri yığınının analiz edilmesiyle erişilebilir. Bu metot ile yapılan deneyler gerçekten de 2.aşamada bir şiddetlenmenin olduğunu gösteren sonuçlar verdi. Ancak deneylerin tersine nedenselliği ispatladığını söyleyemeyiz. Öncelikle zayıf ölçüm işleminin binlerce kez tekrar edilme gereksinimi, her üç aşamanın tek bir deneyde incelenmesini imkânsız kılmaktadır. Elde edilen sonuçlar toplam değerlerdir. Daha net bir şey söyleyebilmek adına geleceğin şimdiki anı etkileyip etkilemediğini deneylerde tek tek incelemeye kalktığımızda ise elde edilen veriler, ölçümlerin çok zayıf olmasından dolayı, cihazların hata paylarının dahilinde kalmakta ve kesin bir şey söylemeyi mümkün kılmamaktadır. Görünen o ki bu teori bilim dünyasını bir süre daha meşgul edecek ve yeni deneylerin çıkış noktası olacak.

Kaynak: Artificial Intelligence Önder Dağ’ya aittir

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

29-30 Haziran 2015 iki çok şanslı gün…

11535876_657680324332240_5229980071701494451_n[1]

29-30 Haziran 2015  iki çok şanslı gün… kıymetini bilin. bu iki gün süresince ilgi ve odağınız sadece güzellikler olsun.

Hele hele 30 Haziran akşamı saat 19:30-21:30 arası dilek tutun, asla ama asla olumsuz bir düşünceye kapılmayın.

Motivasyonunuzu güçlendirecek ne varsa onu yapın. özel bir zaman dilimi bu, burcunuz ne olursa olsun kıymetli.

Zorluklar yok mu, elbette var. Hayat tek renkli değildir, bu yüzden olumsuz konulara odaklanırsak hayat üzebilecekken, bizi mutlu eden konulara odaklanırsak güzel sürprizler bizi bulacak, şaşırtacak ve sevindirecektir.

Yurda Hal

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

ŞANS KAPILARINI KENDİN AÇABİLİRSİN

11535876_657680324332240_5229980071701494451_n[1]
Bir çok insan yaptığı iş, veya çok istediği bir şey olmamışsa hayal kırıklığına uğrar ve şansız biri olduğuna inanır.
BEN ŞANSIZ BİRİYİM.
HANGİ DALA ELİMİ ATSAM O KURUR
BAŞARILI OLMAK KİM BEN KİM
ZATEN BU GÜNE KADAR HANGİ İSTEDİĞİM OLDU Kİ
O KİŞİ ŞANSLI BENİM GİBİ ŞANSSIZ DEĞİL Kİ
BU BÖYLE GELDİ BÖYLE GİDECEK
BİZ SÜRÜNMEYE MAHKUMUZ
Bu sözleri eminim bir çok kişiden duymuşsunuz ya da, siz de kullanıyorsunuzdur..Okuduğunuz bu olumsuz cümleleri görüyorsunuz..Şimdi bir düşünün..Bilinçaltınızı nasıl umutsuzluklarla kodladığınızı..Bu bilinçteki bir kişi, nasıl olumlu olur ,nasıl kendinden emin bir enerji yayar.?
Artık hepimiz biliyoruz hayata bakışınız neyse, hayat size onu sunar..Şimdi, hemen şu an, kendinize yeni bir bakış açısı geliştirmeye karar verin..Siz her şeyin en iyisine layıksınız o yüzden şansız olduğunuzu düşünmeyi bırakın..Eğer teşebbüs ettiğiniz bir iş olmamışsa sizin hayrınız adına olmamıştır..Daha iyisi olacaktır o yüzden olmamıştır.
BEN ŞANSLI BİRİYİM
BAŞARILI OLMAK BENİM DOĞAL HALİMDİR.
ELİMİ NEYE ATSAM ORADA BOLLUĞU BEREKETİ GÖRÜYORUM.
TÜM İSTEKLERİM HAYRIM ADINA OLUYOR
HERKES GİBİ BEN DE ŞANSLI OLDUĞUMU BİLİYORUM
YARADILIŞTA BOLLUK BEREKET VAR
BEN EN İYİYE EN GÜZELE LAYIĞIM
Sevgi ve bütünün hayrı adına paylaşın…Sevginiz ve ışığınız bol olsun..smile ifade simgesi
Serap Özger

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

DEPRESYON’UN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ ? NEFES DEPRESYON ’ A NASIL İYİ GELİR?

depresyon[1]

Depresyondaki kişiler, hiçbir şeyden tat alamazlar, hayata ve sahip olduklarına tutunmakta zorlanırlar.

Depresyondaki kişilerin nefesine baktığımızda, nefeslerinin çok sığ olduğunu ve genellikle karın nefesinin olmadığını gözlemleriz.
Yaşam enerjimiz direk olarak aldığımız oksijen ile bağlantılıdır. İçimize ne kadar çok oksijen çekersek yaşam enerjimizde o kadar yükselir.
Depresyon şikâyeti ile gelen kişilerin nefes kapasitesini yükselttiğimizde kendiliğinden anti depresanları bıraktığı görülmüştür.
Nasıl nefes alıyorsak öyle yaşıyoruz. 
Tam kapasiteli nefes almanız dileği ile
Kaynak: Gülin Sarıyiğit
Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

PANİK ATAĞIN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ ?PANİK ATAK NEFES PANİK ATAĞA NASIL İYİ GELİR?

Panik Atak yaşayan kişiler Nefes Alamama, çoğunlukla kalp sıkışma hissi yaşarlar. Bu ancak Nefesimizi tutuyorsak mümkündür. Tam kapasiteli Nefes alsaydık kesinlikle bu şekilde sıkışmazdık.

panik atak.[1]
 Nefesi, Akışta bir nefes almamızı sağlar. Panik Atak geçiren kişilerin nefesine baktığımızda çoğunlukla karın nefesi olduğunu fakat göğüs nefesinin olmadığını bu yüzden sıkışma yasadıklarını görürüz.
 Panik Atak olan kişiler bel ve sırtını kullanarak nefes alma eğilimindedirler. Nefes seanslarında onları oturtarak bellerini ve sırtlarını rahat ettirerek nefes aldırtırız. Böylece daha çok kalbe nefes gitmesini sağlarız.
Panik Atak hastalarına genelde söylediğimiz olumlamalar “ güvendeyim, huzur içindeyim, tamamen rahatlayabilirim, bırakmak güvenli “ olabilir.
 
                                                    
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15
Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »