Yaşamda Dilediğiniz Her Şeyi Başarabileceğinizi Gösteren 19 İlham Verici Söz

An gelir, arzuladığımız şeyleri asla başaramayacağımızı düşünürüz. Yaşadığımız küçük bir hayal kırıklığı, uğruna her şeyimizi verebileceğimiz bir amacın yok olup gitmesine neden olabilir. Kendimizi yetersiz hissederiz, bir adım daha ileri atmak için enerjimiz kalmamıştır… İşte tam da böyle anlarda silkinmeli ve arzu ettiğimiz şeye uzanıp onu almalıyız. İşte tam da böyle anlarda, hayalimize her zamankinden daha fazla inanmalı ve onun peşinden koşmalıyız…

Bu yolda size destek olabilecek bazı fikirler;

1. Başarısızlığın da olumlu tarafını görün;

Başarısızlığın da olumlu tarafını görün;

2. Denenmemişi deneyin, yapılmamışı yapın;

Denenmemişi deneyin, yapılmamışı yapın;

3. Başarıya giden yol azimli olmaktan geçer;

4. Korkmayın, başarabileceğinize inanın;

Korkmayın, başarabileceğinize inanın;

5. Hiçbir zaman, hiç kimse için kolay değildi;

Hiçbir zaman, hiç kimse için kolay değildi;

6. Ertelemeyin, şimdi yapın;

Ertelemeyin, şimdi yapın;

7. Öğrenciliğin asla bitmediğini unutmayın;

Öğrenciliğin asla bitmediğini unutmayın;

8. Başarının ne zaman geleceği belli olmaz, sabırlı olun;

Başarının ne zaman geleceği belli olmaz, sabırlı olun;

9. Başarının tadı, tüm başarısızlıklarınızı unutturacak;

Başarının tadı, tüm başarısızlıklarınızı unutturacak;

10. Unutmayın, gerekli potansiyele sahipsiniz;

Unutmayın, gerekli potansiyele sahipsiniz;

11. Vakit daralıyor, harekete geçme zamanı;

Vakit daralıyor, harekete geçme zamanı;

12. Denemeden başaramazsınız;

Denemeden başaramazsınız;

13. Hiçbir zaman geç değil;

Hiçbir zaman geç değil;

14. Bir kere yaşıyorsunuz ve o hayatı sonuna kadar değerlendirin;

Bir kere yaşıyorsunuz ve o hayatı sonuna kadar değerlendirin;

15. Başarılı olmak, onun için mücadele etmeyi gerektirir;

Başarılı olmak, onun için mücadele etmeyi gerektirir;

16. Eksiklikleriniz olabileceğini kabul edin;

Eksiklikleriniz olabileceğini kabul edin;

17. Durmayın, her zaman bir adım daha atın;

Durmayın, her zaman bir adım daha atın;

18. Dengeli olun, sağa sola savrulmayın;

Dengeli olun, sağa sola savrulmayın;

19. Ve en önemlisi, kendiniz olun ve kalbinize kulak verin;

Ve en önemlisi, kendiniz olun ve kalbinize kulak verin;

ALARM RENKLER…

10479395_10153815653168912_5141277720191182655_n[1]
Bizi alarm noktasına getiren vibrasyonu oldukça yüksek renkler vardır…
Işığın muhteşem kırılmalarında ilk hızda bize ulaşan, auramızdan içeriye sızan yüksek titreşimli renkleri tanıyor muyuz? Ne kadar güçlü bir frekansla bizlere ulaştıklarını, aralarında ki ton farklılıkları ile ne kadar da vibrasyonlarının değişkenlik gösterebileceğini anlattı mı size birileri? Kimi zaman koyu renkleri tercih ederek kendi titreşim frekansımızı belirlemiş oluruz. Renklere biraz bakalım o halde.
Renk bakımından her rengin bir zıt bir de uyumlayıcı rengi (tamamlayıcı renk) vardır.
Kırmızı- Yeşil, Turuncu-Mavi, Sarı-mor. Kırmızı rengin zıt rengi yeşildir.
Ne kadar çok Kırmızı renk kullanırsak karşılığında Yeşilin bir tonu ile Kırmızının yüksek titreşimlerini kırarak, matlaşmasına, sakinleşmemize neden olur. Kırmızı rengin yüksek hareketliliği tam zıttı olan Yeşil renkle sakinlik ve huzurun ritmi olarak karşımıza çıkar. Tüm sıcak renklerin vibrasyonları ve üzerimizde ki tesirleri bir o kadar etkili ve yüksektir. Kırmızı, Turuncu ve Sarı bizi alarm noktasına getiren renklerdir. Sürekli bu renklere maruz kalmak ya da bilinçsizce sürekli bu renklerin dünyalarında dolaşmak bizi farklı bir alarma götürecektir. Pozitif manada olur diyemiyorum maalesef, çünkü yüksek vibrasyona maruz kalmak bir zaman sonra yorucu ve ruhun taşıyamayacağı bir gölge duyguya dönüşür. Gölge duygularımız hep vardır. Bilinçaltımızda, rüyalarımızda, bazen günlük yaşantımızda bile baş gösterebilir. İçten içe her şeye öfkelenmek, Kırmızı rengin gölge duygusudur. Soğuk renklerin yani Mavi-Yeşil ve Morun titreşimleri sıcak renklere göre daha düşük düzeydedir. İşte bu yüzden sakinlik, huzur ve nefes renkleridir. Meditasyon yaparken ya da dinlenirken soğuk renklerin uyarıcı olmayan, dingin süratlerini bu yüzden kullanırız. Renkleri yaşamımızda farkındalıkla kullanabilmek için önce buralardan başlamak, yola çıkmak gerekir.
Bir birine zıt renkleri yan yana getirirken, o gün, gün boyunca bize gelecek olan titreşimlerinin gücüne de hazırlıklı olmalıyız. Karşımıza çıkan zıt enerjilere şaşmamalıyız. Bir dostumuzun derin acısına tanık olurken iki saat sonra gülme krizine girmiş bir halde farklı bir ortamda bulabilirsiniz kendinizi. Zıtların vibrasyonu taşınması bir o kadar zor, bir o kadar da duyguları sağaltıcıdır. Dengeleyici olarak kullanıldığı da sıklıkla görülür.
Renk tercihleri duygusal dünyamızın karakteristik özellikleriyle ilişkilidir. Duygu transferleri ise görme duygusu aracılığıyla oluşur. İlk renk etkileri oluşur, ardından şekil iletilir.Renk geçişi ne kadar güçlü olursa,netlik o kadar kaliteli olur.Ancak geçiş ne kadar hassas,ince olursa netlik o kadar duyarlı olur.Bunun anlamı güçlü ya da alışılmışın dışındaki renkler direk ilgiyi çeker.Yani mavi ve kırmızı gibi renkler ,açık yeşil veya açık mordan daha çabuk dikkat çeker.
Renklerin kendilerine has titreşimleri, Harmoni değerleri, sesliyle sessizi, ağırla hafifi, açıkla koyuyu dengeleme sanatı ve hassasiyeti ile gelecek birkaç hayatımızda, renk planlarını belirleyecek 90 ların değersiz renk dünyası, 10 yıl sonunda daha yumuşak, hafif değişik amaçlı, mükemmel bir mod için yol gösterecektir.
Şifa Olsun…

kaynak: kromaterapik maji

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Her şeyden haberim var… Yoksa seni niye zehirliyeyim…

17398_938503642837146_4404842926758088567_n[1]  11048688_938503652837145_241796189568436412_n[1]  11266147_938503666170477_5518727309188372828_n[1] 10408865_938503686170475_5680707108808603794_n[1]11059415_938503699503807_8603385730861837787_n[1]

Hugh Jackman’i Seyrederken…

hj

Bazılarının çevresinde ekstra bir ışıltı olur ya. İşte Hugh Jackman onlardan. Bir kere çok yakışıklı. Ama onu sevdiren yakışıklılığı değil, mütevaziliği, enerjisi, babasından ve özellikle karısından bahsediş tarzı. Sen bu kadar meşhur ol, yakışıklı ol, ünlü ol ve 20 senelik karından bu kadar güzel bahset. Sevgi dolu bahset. İnsanın hoşuna gidiyor ne yalan söyleyeyim.

Karısıyla ilgili bir hikaye anlattı onu size aktarmalıyım: Karısının insan yüzlerini tanıma sorunu varmış (benim gibi). New York’ta bir lokantada yemek yerlerken bir adamın ona doğru yaklaştığını görmüş, ”nerden tanıyorum” diye düşüncelere dalmışken adam tam yanlarına kadar gelmiş, kadın onu hatırlayamamış ama pot kırmamak için kalkıp sarılmış. Ve adam kim çıkmış biliyor musunuz??? Masanın garsonu hahahahahha. Çok güldüm ama ben de böyle şeyler çok yaptığım için diyorum ki Hugh Jackman’ın karısı olabilirmişim. Adam demek ki azcık deliliği seviyor:)))

Türk halkının batıl inançlarıyla ilgili çok eğlendirici bir gösteri yaptı, eski müzikallerinden performanslar sergiledi. Beni en çok etkileyen durumlardan biri bir an önce neşeli bizi güldüren adam, Sefiller’den bir parça söylerken rolünün gereği olarak: isyan, gözyaşı, minnet, şükran gibi duygulara girebildi, hatta nerdeyse o hüzünlü sahnede ağlayacak gibi oldu. Sefilleri seyredemediyseniz mutlaka bulun seyredin, çok ama çok güzel bir müzikal…

Aborjinler’den ve kendisiyle ilgili bir kaç hikayeden sonra ”Singing in the rain” müzikalini seslendirmeye geldi sıra. İnanabiliyor musunuz o da benim gibi defalarca ama defalarca bu müzikali seyretmiş. Yani adamla ortak zevklerimize bakın:) Başka bir dünya da belki de karısıydım:)))Şaka bir yana adamın sesi muhteşemmmmmm!!!

Gösteride dört tane güzel hatunun ve çok güzel bir orkestranın ona eşlik ettiğini söylemeliyim fakat gecenin starı yaptığı şovla, sesiyle, esprileriyle tabi ki Hugh Jackman’di…

Anette İnselberg

Mayıs 2015