İnsanoğlu yaşam enerjisini yediği tüm besinlerden ve o besinlerin yaşamsal güçlerinden alır. Tanrı tarafından bitkilere… yüklenmiş Spiritüel yanları ilk çağlarda Kelt Uygarlığının 12 kabilesinden biri olan Druidler tarafından M.Ö. 2000 li yıllarda ciddi şekilde kullanılmıştır.
Gizemli bilgiler ne yazık ki hepimizden saklanıyor. Tüm bu bilgiler eski çağlardan beri yazıtlarda, duvarlarda resmedilmiş bilgilerden elimize geçenlerdir.
Hadi gelin bakalım neler diyorlar nelere inanıyorlarmış.
Kimyon – Erkeklerde koruyucu bir güç simgesi iken, kadınlarda ise aşk ve cinsel arzu uyandırıcı etkisi olduğu söylenmekteydi.
Okaliptus – Kadınlara göre bir bitki olduğu söylenmekte. O dönemde şifacıların, mum yakarak ve etrafına bu bitkiyi serptiklerinde çok yüksek enerji yollayabildikleri söylenmektedir.
Nane – Erkeklere göre bir bitki olduğu söylenmektedir. Gece yastık altına koyulduğunda kabusları önlediği söyleniyordu.
Tarçın – Her iki cins içinde hastalık önleyici bir etkisi olduğu söylenmekedir.
Elma – Kadınlara göre bir bitki olduğu, aşk ve şans enerjisinin yoğun olarak söylenmekteydi.
Yasemin – Kadınların kullandığı ve erkeklerde arzu uyandırıcı bir etkisi olduğu söylenmektedir.
Yarpuz – Erkeklik gücünü arttırmada bunun üzerine bir bitki olmadığı söylenmektedir. Ayrıca kadınlarda Hamilelik sonrası negatif enerjileri yok ettiği söylenmektedir.
Anason – Arınma ve farkındalık arttırıcı bir özelliği olduğu söylenmektedir.
Nar – Bereket verici olduğu o dönemlerde keşfedilmiştir.
Meşe Palamutu – Şans verici özelliği o dönemlerden bu yana kullanılmaktadır.
Badem – Badem ağacının yapraklarının kurutulup ev içinde yakılıp dumanı ev içinde gezdirildiğinde ve 7 adet badem kurusunun çanta içinde taşıdığınızda bolluk ve bereket simgelediği ve getirdiği rivayet edilmekteydi.
Karanfil – Kurutulmuş yaprakları ve dalını mor bir kese içinde koyduğunuzda ve dikdiğinizde, Şifa enerjisi verdiği iddia ediliyordu.
Çobanpüskülü – Birkaç dalını evin içine odalarına koyduğunuzda, sevgi ve evliliğinizin bağlı ile ilgili olumsuz enerjiyi olumluya çevirdiği rivayet ediliyordur.
Ardıç Otu – Dal ve yaprakları yakıldığında dumanının pozitif bir etkisi olduğu söyleniyor.
Kasık Otu – Kurutulmuş halinin oluşturduğu titreşimlerin konulduğu mekanları negatif enerjilerden koruduğu rivayet edilmektedir.
Sonuç olarak bunlara inanıyorlarmış o dönemlerde, mutlaka gerçeklik payları ve deneyimlerinden elde ettikleri sonuçlara göre o dönemlerin şamanları bu yöntemleri kullanmışlardır. Belki de o dönemlerde bu yöntemler cidden işe yarıyorlardı.
Benim fikrimi sorarsanız.
DÜNYA’DA TANRI İNANCINDAN VE ONUN KORUYUCULUĞUNDAN DAHA BÜYÜK BİR GÜÇ YOKTUR. EN BÜYÜK GÜÇLERDEN BİRİ İSE OLUMLU VE POZİTİF DÜŞÜNCEDİR.
BİZİM DOĞAMIZ VE ÖZÜMÜZ GERÇEĞİ KAVRADIĞINDA, HER ŞEYİN MÜMKÜN OLDUĞUNU AÇIK BİR ŞEKİLDE GÖRECEKTİR.
GİZEM DENEN ŞEY HER ZAMAN SAKLANIR VE GİZLENİR. BU ZAMANA KADAR DA HEP SAKLI KALMAYA DEVAM ETTİ. SAKLANDIĞI YER SİZE ÇOK YAKIN LÜTFEN KALBİNİZİN İÇİNE BAKINIZ.
kaynak: şifa evreni
Vücudun asit baz dengesini olumlu etkiler.
Dolaşım sistemi ve organları olumlu etkiler.
Kan ba…sıncının dengelenmesine yardımcı olur.
Vücutta biriken toksinlerin ve ağır metallerin dışarı atılmasına yardımcı olur.
İnsan normal şartlarda sağlıklı doğar. Sağlığını korumak için günde 2,5 Lt. Kristal Tuzlu su içmelidir.
DÜZENLİ KULLANIMLA ŞU RAHATSIZLIKLARIN TEDAVİSİNDE YARDIMCI OLUR
YÜKSEK TANSİYON (beyin kanaması, kalp krizi, felç v.s. rahatsızlıklara sebep olur.)
KİLO kontrolü
DEPRESYON (Lityum’la)
STRES (Seretonin salgısını sağlamaya yardımcı olur.)
BÖBREK taşlarının ve kumlarının erimesine.
KALP RİTMİNİ DÜZENLEME ve KALP DAMAR HASTALIKLARI
MİGREN,
KEMİK ERİMESİ (Osteoporoz)
GUT hastalığına
KİREÇLENME ve ROMATİZMAYA
KANSERLİ HÜCRELERİN OLUŞUMUNU ÖNLEMEYE ve TEDAVİSİNE yardımcı olur.
UYKU düzeni sağlar.
DİABET (ŞEKER) hastalığına
ALZHEİMER(Rafineri tuza konan Alüminyumlu katkı maddeler ALZHEİMER hastalığa yol açar.)
ASTIM ve ALERJİYE (1 litre suya 2 çay kaşığı SOLE katılıp her gün 10 dakika buharında durularak tedaviye yardımcı olur.)
KASLARDAKİ güç kaybına
YAŞLANMAYI GECİKTİRİR.
MAKSİMUM ENERJİ kaynağı olduğundan YORGUNLUĞA karşı, KRAMP ve ADELE ağrılarının giderilmesine yardımcı olur.
HAFIZA, UNUTKANLIK İLE İLGİLİ SORUNLARDA
SEDEF, EGZAMA, SİĞİL gibi cilt rahatsızlıklarına,
AKNE ve UÇUKTA (SOLE %26 lık tuzlu sudan siğil, uçuk ve akneye sürülür ve zamanla iyileşmeye yardımcı olur.)
CİLT LEKELERİ ve ÇİLLERE tuzlu sudan ( SOLE ) akşam yatmadan sürüp üstüne kreminizi sürdüğünüzde zamanla pürüzsüz ve parlak bir cilt oluşumuna yardımcı olur.
84 MİNERALLİ A KRİSTAL TUZUN KULLANILMASI
Kristal tuz cam bir kavanoza konur, üzerini kapatacak kadar su eklenir ve bu karışım erimeyecek seviyeye geldiğinde %26’lık doymuşluğa ulaşır.
Bu kristal tuzlu eriyik su =SOLE’dir. Ve kullanıma hazırdır.
A KRİSTAL Himalaya tuz + Su = SOLE = SIVI GÜNEŞ
ÇÜNKÜ 256 MİLYON YIL önceki temiz denizler o dönemin ekolojik koşullarının etkisi ile aşırı Güneş ışınlarıyla kurumuş ve bu güneş enerjisini içinde hapsetmiştir.
SOLEyi, TUZ KULLANMANIZ GEREKEN TÜM GIDALARDA kullanabilirsiniz.
Ayrıca tuzlukta öğüterek yemeklerinizde de gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz.
YÜKSEK TANSİYON HASTALARININ KULLANIM ŞEKLİ
Günlük tüketmemiz gereken ortalama 2,5 Llt. (bünyeye göre artabilir) suya ilk hafta 1 çay kaşığı SOLE = A KRİSTAL TUZ + SU eriyik katarak içilecek. İkinci hafta 2.5 lt. içeceğiniz suya 2 çay kaşığı SOLE katılır ve düzenli içilmelidir. Vücudumuzun ihtiyacı olan SU ve MİNERALLER hücreler tarafından yeterince alındığından hücrelerin kuraklığı giderilecek ve zamanla yüksek tansiyonun tedavisine yardımcı olur. A Kristal tuzsuz su içildiğinde vücudun doğal minerallerini eksilterek, vücut hücrelerine girmeden süzgeçten geçer gibi vücuttan çıkıp gider. Bu nedenle kristal tuzlu su içmeliyiz.
DİĞER SAĞLIK PROBLEMLERİNDE ve SAĞLIKLI İNSANLARDA KULLANIM ŞEKLİ:
Günlük içmemiz gereken 2.5 lt. SUYA 1 ÇORBA KAŞIĞI SOLE katılmalıdır. Bu ENERJİ ve YAŞAM KAYNAĞI suyu sabah aç karına, yemeklerden yarım saat önce ve 1 saat sonra, 1′er bardak içmelidir. Yemeklerde kesinlikle su içmemeliyiz.
Oysa 84 elementli A KRİSTAL TUZLU SU KÜRÜ insan fizyolojisinin birkaç ay gibi kısa sürede kendini toparlamasına, hücrelerin yenilenmesi, onarılması tedavisine maksimum seviyede yardımcı olur.
A KRİSTALLİ SU KÜRÜNÜ sürekli yapmamız gerekir. Çünkü 84 mineralli A Kristali vücudumuz için gerekli olan mineralleri içerir.
CİLT GÜZELLİĞİNE YARDIM İÇİN SÜRÜLEREK KULLANIM ŞEKLİ:
Cilde sürülerek faydalı olmaya çalışırken İÇME KÜRÜNÜ sürekli uygulamak lazımdır. Aknelerin (sivilce) üzerine %26lık eriyikten (SOLEDEN) karışımından sürün ve kuruduktan sonra günlük kreminizi uygulayın.
SEDEF VE EGZAMALARDA YARDIMCI OLUR
Her gün hasta bölgeye dayanabileceğiniz oranda bu A Kristal Tuzlu % 26’lik eriyikten (SOLEDEN) sürün. Önce haftada 2 gün küvet suyuna 0,5 – 1 kg. A Kristal Tuzu katılarak 20 dakika beklenir. İlk önce kızarıklık ve yanma olabilir. Küre devam edildikçe zamanla iyileştiği ve tamamen yok olduğu görülecektir. İyileşmeye başladıkça banyo kürü haftada 1 indirilmelidir. Bu esnada A Kristal Tuzlu su kürünü içmeye kesinlikle devam etmelisiniz.
SİĞİLLERDE TEDAVİYE YARDIMCI OLUR
Su kürünü içmeye devam etmelisiniz. Aynı zamanda A Kristal Tuzlu eriyikten (SOLEDEN) her gün 2 kez sorunlu bölgeye sürülmelidir.
CİLT LEKELERİ, ÇİLLER İÇİN TEDAVİYE YARDIMCI OLUR
İçerek tedavi yanında %26’lık eriyikten ( SOLEDEN ) çilli bölgeye günde 2 kez sabah akşam komple sürülür ve kuruduğunda günlük kullandığınız nemlendiriciden sürülür. Bu esnada güneşli günlerde yüksek faktörlü güneş kreminizi muhakkak sürmelisiniz. Birkaç ay sonra sonuca inanamayacaksınız.
DOKTORLAR VE BİLİM ADAMLARININ GÖRÜŞLERİ
Günün birinde bugün kapalı alanlardaki sıcaklık ve nemliliği düzenlediğimiz gibi iyon seviyesini de düzenleme ihtiyacında olacağız. (Dr.Krueger)
Eksi iyonlar havanın vitaminleridir. (Dr.E.R.Holiday)
Eksi iyonlar çok acı çeken hastaları sakinleştirdi. (Dr.Komblueh)
Eksi iyonlar yanıkları daha çabuk kurutup daha az yara iziyle daha çabuk iyileştirir. (Dr.Robert McGowan)
Eksi iyonlar hacmi daha fazla daha geniş hücre çekirdeği yaparlar ve oksijeni çekmek ve kullanmak için kapasitemizi geliştirirler. (D.R. Gualaterotti… Milan Üniversitesi)
Iyonlaştırma havada yoluyla taşınan alerjilere duyarlı olanları olumlu yönde etkiler. (Dr. Albert. P. Krueger & Dr. Richard F. Smith (Kaliforniya Üniversitesi )
Maranki Kristal Tuzu (250 gr)
Kullanım Şekli: Cam bir kavanoz içine yumurta büyüklüğünde (100gr)Himalaya kristal tuzu konulur.Üzerine bir bardak temiz içme suyu ilave edilir.Bir müddet tuzun çözünmesi için beklenir.Çözeltinin doymuş hale geldiği,dibinde bir miktar çözünmeden kalan tuzdan anlaşılabilir.Tuzun tamamı eridiyse,doymuş çözelti için biraz daha tuz ilave edilmelidir.Bu stok çözeltiden yemek yaparken damak tadına göre gereken miktarda kullanılabilir.Vücudun kurumasına karşı kür olarak kullanıldığında,bir bardağa yarım çay kaşığı kadar ilave edilerek başlanabilir.Yemeklerden yarım saat kadar önce,yemek esnasında ve takriben 2,5 saat sonrasında olmak üzere günde ortalama 10 bardak kadar alınabilir ve kademeli olarak miktar arttırılabilir.Işık suyunu uygun olarak kullandıktan 2-3 hafta sonra yemek yeme isteğinde değişme olacak,her zamankinden daha az yemek kafi gelecektir.Çünkü vücud,açlıkla susuzluğu ayarlayabilme yeteneğine ve iz elementlerin ıslah edebilme kudretine tekrar kavuşacaktır.
Açıklamalar: İyot ilave edilmemiştir.Birçok elementi eser miktarda içermektedir ve hiçbir katkı maddesi yoktur.Serin,kuru ve ışıksız ortamda ağzı kapalı olarak muhafaza edilmelidir.
Himalaya kristal tuzunu alırken metal alet kullanmayınız.
kaynak: şifa evreni

Yemesi zahmetli olan, ekşiliği nedeniyle biraz da yüz ekşitirek yenen narın faydaları saymakla bitmiyor. İster tek tek tanelerini y…iyerek tüketin, ister suyunu sıkarak için nar, pek çok derdin devası.
Nar (Punica granatum), Lythraceae familyasından içinde küçük çekirdekler ve meyve gövdesini oluşturan yüzlerce tanecikten oluşmuş, hafif ekşi tadında ılıman iklimlerde yetişen, özellikle Anadolu ve İran’da yetiştirilen bir meyve türü. Türkiye’de Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yetişir.
Haziran-Temmuz aylarında kırmızı renkli çiçekler açan, iki ile beş metre boylarında ağaççıklardır. Gövdeleri gayri muntazamdır. Yapraklar karşılıklı, kısa saplı ve kırmızı kenarlıdır. Çiçekler kısmen sapsız, tek tek ve birkaçı bir arada bulunur. Çanak yaprakları kırmızı renkli, dökülmeyen ve etlidir. Meyveleri küre şeklinde ve portakal büyüklüğünde, önceleri yeşil, olgunlukta kırmızımsı renkte, derimsi kabuklu, çok tohumlu ve etlidir.
Kullanımı
Bitkinin tohumları meyve olarak yenildiği gibi, gövde-kök ve dal kabukları ile meyve kabuğu da tıbbi olarak kullanılır. Kök ve gövde kabuğu tanen, nişasta ve alkaloitler (pelletierin) taşır. Nar meyvesi kabuğu tanen, triterpenler ve az alkaloitler ihtiva eder.
Nar ağacı kabuğu çok eskiden beri bilhassa barsak şeritlerine (tenyalara) karşı kullanılır. Yalnız zehirlenmelere yol açabileceğinden dikkatli olunmalıdır. Nar meyvesi kabuğu, ishale karşı (% 15’lik) çay halinde kullanılabilir. Ayrıca yün iplikler, sarımsı renklere boyanabilir. Nar, çarpıntıya iyidir. Mideyi kuvvetlendirir. Et kısmı ile sıkılıp içilirse, safra söker, pekliği giderir.
Florida’da, 6-9 Mart tarihleri arasında yapılan Amerikan Kardiyoloji Koleji toplantısına katılan, Columbia Üniversitesi New York Presbyterian Hastanesi kardiyologlarından Doç. Dr. Özgen Doğan, yapılan son araştırmaların, nar suyunun damar tıkanıklığını önleyici özelliğini ortaya çıkardığını belirtti.
Doğan, şu bilgileri verdi: “Hayvan deneylerinde, nar suyuyla beslenme sonrasında damar plakları ve tıkanıklıkları yüzde 44 geriledi. İnsanlar üzerinde yapılan bir araştırma ise 2 hafta boyunca günde 50 ml nar suyunun, tansiyonu artıran enzimi yüzde 36 düşürdüğünü gösterdi. Bu sayede tansiyon yüzde 5 düşürüldü.”
Nar, şifalı bitkiler literatüründe yer alır. Genellikle besleyici ve tedavi edici ilaç ve panzehir olarak ağız yoluyla çeşitli karışımlarla birlikte yenilir ve içilir, haricen de merhem olarak kullanır. Onun sadece meyvesi değil, çiçeği, çekirdekleri, suyu ve kabukları da çeşitli karışımlar halinde tıbbi olarak kullanılır. Narın vücudu ve kalbi kuvvetlendirme, ishali kesme, şerit düşürme, burun poliplerine faydalı olma gibi yararları bulunmaktadır. Ancak içerdiği bazı kimyevi maddeler yüzünden mide ve bağırsak hastalığı olanların, küçük çocukların ve hamilelerin fazla kullanmamaları tavsiye edilir.
Tatlı nar midede çabuk çözüldüğü için hazmı kolaydır. Ancak zaman zaman midede şişkinlik ve gaz meydana getirdiği için ateşli hastalığı olanlara iyi gelmeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca tatlı nar mideyi kuvvetlendirir, boğaza ve akciğerlere faydalıdır, öksürüğe iyi gelir. Ekşi nar ise mide yanmalarına karşı faydalıdır, diğer narlardan daha fazla idrar söktürür, ishali ve kusmayı keser, karaciğer hararetini söndürür, kabızlığı giderir, kalp ve mide ağzındaki ağrılara iyi gelir.
Suyu zarıyla birlikte çıkarılıp bal ile merhem kıvamına gelinceye kadar pişirilip diş etlerine sürüldüğünde diş eti tahrişine iyi gelir. Dolama / tırnak iltihabı ve cerahatli yaraların tedavisinde nar çekirdeğinin balla birlikte karıştırılarak merhem halinde tatbik edilmesi tavsiye edilir. Nar çiçeği de yaralar için kullanılır.
Narın ve nar suyunun faydalarını Alman Hastanesi’nde görev yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Gürsel Doğan şöyle anlatıyor:
” Sağlık açısından özellikle kış aylarında bol bol tüketilmesi gereken bir meyve. Çünkü insan sağlığına olan faydalarını saymakla bitirmek mümkün değil. Adeta bir ‘ilaç’, hatta antibiyotik olan nar, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok hastalıktan koruyor. İçerdiği bazı maddelerle kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar, kalp sağlığını koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini engelliyor.”
Nar, özellikle içerdiği antioksidanlar sayesinde vücudun savunma sistemini güçlendiriyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Gürsel Doğan, yapılan araştırmalarda nar suyunun cilt kanserine ve erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu etkisinin görüldüğünü söyledi:
“Kış mevsiminde portakal, mandalina ve limonun yanı sıra narı da taze şekilde veya suyunu sıkarak tüketmek son derece önemli.
Narın en önemli özelliklerinden biri de genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruması. Damar tıkanıklıklarını geriletme özelliği bulunan nar, ‘ACE’ denilen enzimi engelleyerek tansiyon düşürücü bir etki de yapıyor. Nar birçok özellikleriyle bazı meyveleri de geride bırakıyor. Örneğin narda 10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunuyor.
Tüm bu özellikleriyle adeta bir ‘ilaç’ ve doğal antibiyotik görünümünde olan nar, sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gereken meyveler arasında yer alıyor. Nar suyu ayrıca damar sertliğine karşı güçlü etkisi bulunan bir içecek olarak karşımıza çıkıyor.
Nar suyunun sadece tanelerinden değil, tüm meyveden üretilmesi, bu içeceğin antioksidan etkisinin daha da artmasına neden oluyor. Zira bu önemli meyvenin kabuğu alkaloit, tanen ve glikozitler içeriyor.
Bu nedenle ishal kesici ve kurt düşürücü özelliğe sahip bulunuyor. Nar kabuğunun ekstresi ise güçlü bir virüs ve mikrop öldürücü özelliğe sahip. Ayrıca, cilt üzerinde enfeksiyon ve yara iyileştirici etki de gösteriyor. Bunların yanı sıra, meyve kabuğu ve tanelerin antioksidan ve anti-tümör etkileri de biliniyor”.
Beslenmede yer almalı
Beslenmede mutlaka yer alması gereken nar, aynı zamanda güçlü bir antioksidan özelliği taşıyor. Yapılan araştırmalara göre narda, serbest radikallere karşı güçlü etkisi olan çeşitli vitamin, mineral, enzim ve antioksidanlar bulunuyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Gürsel Doğan, “serbest radikallerle en iyi mücadele yolu bu antioksidanları tanımak ve dışarıdan doğru besinleri seçerek bunların etkinliğini en üst düzeyde tutmaktır” dedi.
Doğan, “bugün için bilinen en güçlü antioksidanlar; C ve E vitaminleri, glutatyon, lutein, N-Acetylcystein, keratonoidler, flavonoidler, koenzim Q-10, alfa lipoik asit ve selenyumdur. Nar suyu da doğal antioksidanlardan biridir” açıklamasında da bulundu.
Narın bilinen bazı faydaları:
• Tansiyonumuzu olumlu bir şekilde düzenler
• Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur
• Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
• Enerji verir, yorgunluğu giderir
• İdrar söktürücü etkisiyle toksin atılımını sağlar
• Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
• Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller
• Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını sağlar
• İshali (diare) önler, tedavide destek sağlar
• Ciltte olumlu katkısı vardır, pürüzsüz görünüm sağlar
• Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır
NAR EKŞİSİ
“Aslında nar ekşisi yapmak çok basit ama biraz uğraştırıcı. Uğraştıran şey ise narın tanelerini ayıklamak.
Arzu ettiğiniz miktarda narı ayıklayın. Tadını değiştirmemesi için zarını ve uçlarını iyice temizleyin. Sonrasında ise patates püresi yaptığımız ezici ile narları ezip, suyunu çıkarın ve sırlı toprak bir kaba* süzgeç vasıtasıyla süzdürün. Orta ateşte, reçel suyu kıvamına gelene kadar kaynatın. Porselen bir tabağa damlattığınızda akmadan kalıyorsa olmuş demektir. Bu aşamadan sonra bir süre güneşte bekletilir ve rengi koyulaştırılır.
*Domates, limon, nar gibi asitli yiyeceklerin pişirilmesi aşamasında reactive kapların kullanılmaması gerekiyor. Demir ve aluminyum kaplar bu kategoriye giriyor ve içlerinde pişen yiyeceklerin tadını bozuyorlar. O yüzden bu tür asitli yiyeceklerinon-reactive gruba giren çelik, cam ve sırlı toprak kaplarda pişirmekte yarar var.”
Başkalarıyla Doğru İletişim Kurmak İsteyenler İçin
Geçenlerde yağan kar nedeniyle birçok kaza yaşandı. Bunlardan birisi zincirleme bir kazaya karışan ve çok şükür kendisine bir şey
olmayan bir kadının başına geldi. Korkuya kapılan kadın ilk iş olarak eşini aradı ve eşinin ilk cevabı “Arabada bir şey var mı?” oldu…
Bir başka kadının doktor randevusu vardı.Tek başına gitmeye çekindiği bir randevuydu. Fakat yakın bir akrabası olmadığından tek başına gitmesi gerekiyordu ve eşine söyledi ama gelemeyeceği için ısrar etmedi. Sadece randevu saatini söyledi ve dua istedi… Muayene sonucu korktuğu gibi olmadı, sonuç iyiydi. Eve geldi ve eşinin randevunun nasıl geçtiğiyle ilgili bir şeyler sormasını bekledi… Aradan on beş gün geçti. Hala bekliyor…
Bir adam arabasından inerken kaydı ve düştü, ayak bileği incindi. (Sonradan kırık olduğu anlaşıldı.) Kapıda kendisini karşılayan eşi arkadaşıyla konuşuyordu. Adam canının yandığını, ayağının kırılmış olabileceğini söyledi. Ama kadın “Aaa, öyle mi?” diyerek arkadaşıyla konuşmaya devam etti, adam donakaldı… Hala donmuş durumda, duygusu yok…
Bir başka adam babasının hasta olduğunu öğrendiği için akşam babasına uğramak istediğini söyleyince, eşi “Ama dışarıda
yemek rezervasyonumuz vardı.” cevabını alınca üzüntüsünü içine attı…
Ve daha birçok örnek… Her gün yaşadığımız, yaşattığımız… Kendimiz için önemli olan bir şeyi karşımız için aynı önemde görmediğimiz onca olayın içinde kalpler kırılıyor. İlişkiler can çekişiyor. Bazı önemli olaylar vardır, bunların ıskalanması telafisi zor aralıklar koyar
insanların arasına. Sonra herkes unutmuş gibi yapar. Bazen çaresizlikten, bazen de durum acı verse de ilişkiyi bitirmek için
yeterince büyük görülmediğinden…
Fakat hesap bir gün kabardığında, çok küçük bir rüzgar gelir ve çok güçlü zannedilen ilişkiler dağılıp gider. Yıpranma yıllar sürer, yıkılması ise bir andır. Bazen hiç ummadığınız bir şey gelir ve sizin çok sağlam sandığınız her şeyi alır götürür. Küçük ihmaller, hiçbir zaman küçük
değillerdir. Altlarında daha derin düşünceleri örterler. Bunların başında da “Sana değer vermiyorum!” düşüncesi vardır
veya “Senin acın beni ilgilendirmiyor!” düşüncesi…
İşte ruh birlikte eğlenebildiği ama birlikte acısını paylaşamadığı ruha karşı soğur. İnsan, karşısındaki insanın kendisini ne kadar sevdiğini verdiği hediyelerle ölçmez çoğu kere. Böyle durumlarda sınanır sevgi. Ve insan sınanana kadar ne kadar sevildiğini bilemez. Ne kadar sevdiğini de. Sevgi sınar çoğu kere ve bazıları kaybeder çok azı da kazanır…
Bu günlerde kaybedenler çoğunlukta görünüyor. Sanıyorum ki bir nedeni de yanımızdakinin acısına duyarsızlaşmamız…
Hep eğlenceli bir şeylerin peşinden koşmamız… Ve sadece kendimiz için yaşama çabamız… Oysaki yanımızdaki olmadan yaşayamayacağımızı unutuyoruz.
Yediveren Yayınları

Hepimiz aynı şeyleri istiyoruz.
Trafik sıkışıksa önce biz geçmek istiyoruz, uzun kuyruklara aradan çaktırmadan girmek istiyoruz, hep ben anlatıyım, beni dinlesinler istiyoruz, çok beğenilmek, çok sevilmek istiyoruz, dilenciye başkası para versin istiyoruz, hediyelere boğulmak istiyoruz, ismimize şiirler yazılsın istiyoruz, pasta ve makarna yiyerek zayıflamak istiyoruz, kendimizden başkasını hiç umursamadan çok zengin olmak istiyoruz, piyangoyu tutturup başka ülkelere yerleşmek istiyoruz, kısa yoldan kariyer sahibi olmak istiyoruz, hiç okumadığımız kitaplara para vermek istiyoruz, bedeni dinlemeden ruha varmak istiyoruz!
Hepimiz aynı şeyleri istiyoruz değil mi? Sonra da neden hayatım sinir bozucu diye üzülüyoruz. Azıcık sıkıntıya tahammül edemiyoruz. Rekabet hisleriyle yarışmaktan sevmeyi unutuyoruz. Sonra da sevgisizlikten dem vuruyoruz.
Aslinda hepimiz tek sey istiyoruz. Kalp rahatlığı. Sağlıksız isteklerimizi fark etmeden kalbe yerleşmek mümkün değil oysa. Gelin bugün niyetlerimizi yeniden oluşturalım ve hepimiz ihtiyacı olduğunu bildiğimiz biri için dua edelim. Sadece kendimiz için yaşama hastalığını şifalandıralım! Gelin bugün de böyle yapalım !
Nazlı Akın
![10525958_807403252672071_3482056939123583168_n[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2015/03/10525958_807403252672071_3482056939123583168_n1.jpg?w=380&h=213)
ABD’nin Ohio eyaletinde yaşayan 5 yaşındaki Luke Ruehlman adındaki bir çocuğun iddiaları, bitmek bilmeyen… reenkarnasyon (ruhun başka bir bedende hayata dönmesi) tartışmalarını alevlendirdi. Luke 2 yaşından beri pek çok şeyden korkuyordu. Özellikle, ateşten ve yüksekten çok korkan çocuğun ailesi, önceleri bu duruma geçici bir sorun gözüyle baktı. Ancak çocuk büyüyüp de konuşmaya başlayınca, durumun o kadar basit olmadığı ortaya çıktı. Luke, aslında Pam adında bir kadın olduğunu iddia ediyor, “Ben bir kadınken, siyah saçlarım vardı ve küpe takıyordum” diyordu. Luke’un annesi Erika Ruehlman çocuğa “Pam kim” diye soru sorduğunda ise aldığı cevap, “Eskinden olan ben… Ama ben öldüm, cennete gittim ve Tanrı’yı gördüm. Tanrı beni geriye yolladı. Uyandığımda bir bebektim ve benim adımı Luke koydunuz” oluyordu.
FOTOĞRAFINI DA HEMEN TANIDI
Luke, önceki hayatında kendisi olduğunu iddia eden Pam’ın Şikago’da yanan bir binadan atladığını ve hayatını kaybettiğini söylüyordu. Luke’un annesi de bu bilgiden hareketle araştırma yapmaya başladı. Ve gerçekten de Pamela Robinson isimli bir kadının Şikago’daki Paxton Hotel’deki 1993 yılının mart ayında çıkan ve 19 kişinin öldüğü, yangında can havliyle binadan atlayıp öldüğünü öğrendi. 5 yaşına basan Luke’un annesi konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için “Çocuğumun içindeki hayalet” isimli bir televizyon programına da katıldı. Programda çocuğa içinde Pamela Robinson’un da fotoğrafının olduğu bir sürü fotoğraf gösterildi ve Luke Anderson’ı hemen teşhis etti. Luke’un Pam Anderson’a benzediği başka yönleri de olduğu belirtiliyor. Tıpkı Pam gibi Stevie Wonder şarkıları dinlemeyi seviyor ve org çalıyor. Çocuğun, ölen kadınla ilgili anlattıkları ise zaman içinde azalmış. Artık konuyu hemen hemen hiç gündeme getirmiyor.
İŞTE O YANGININ GÖRÜNTÜSÜ
Reenkarnasyon ruh göçü olarak da biliniyor. Ruhun, ölümden sonra farklı bedenlerde tekrar dünyaya dönmesi anlamına geliyor. Ancak İslam’da bu inanışın yeri yok. Zira ölümden sonra hayata dönüş olmayacağı ve tek dirilmenin ahiret gününde olacağı Kuran’da belirtiliyor. ABD’deki olayda, çocuğun annesi yaptığı araştırma sonunda, 1993’te Pam Anderson’un ölümüne neden olan yangının görüntülerine de internetten ulaştı.
kaynak: şifacı
Sindirim sistemi sorunu yaşıyor ve bağırsaklarınız düzenl çalışmıyorsa bu tarifler sayesinde temizlenebilirsiniz
Elma suyuyla bağırsak temizliği
Elma suyunun içerisindeki vitamin, mineral ve lifler karaciğer ve bağırsakların temizlenmesini sağlar.
Günde 1 bardak elma suyu ile başlayın. 30 dakika bekleyin ve bir bardak su için. Bunu günde bir kaç kez tekrarlayın ve 3 gün sürdürün. Bu temizlenmeyi yaparken aşırı katı beslenmeden uzak durun.
Yoğurt ile bağırsak temizliği
Yoğurt, bağırsak sağlığını destekleyen probiyotikler içerir. Probiyotikler bağırsak hareketlerini düzenler ve kötü bakterilerin oluşumunu engeller.
Her gün mutlaka yoğurt yiyerek bağırsak hareketlerinizi düzenleyebilirsiniz. Yoğurdu taze meyveler ile tatlandırabilirsiniz.
Su ile bağırsak temizliği
Günde 8 bardaktan daha fazla su içerek bağırsaklarınızın çalışmasını tetikleyebilirsiniz. Düzenli su tüketimi sayesinde bağırsaklarınız nemlenecek ve toksinler vücudunuzdan atılacaktır
kaynak: milliyet