NE OLDUYSA EN İYİSİ OLDU
BUNU DAİMA HATIRLA
ELİNDEKİLERE ODAKLAN
VE DAİMA ŞÜKRET
ANETTE İNSELBERG
2013 yılı Birleşmiş Milletler Tarım Örgütü tarafından “Uluslararası Kinoa Yılı” ilan edildi. Güney Amerika başta olmak üzere ABD ve Avrupa ülkelerinde yaygın olarak tüketilen ancak ülkemizde henüz çok kişi tarafından bilinmeyen kinoa vücut için gerekli tüm amino asitleri içermektedir.
“Kinoa nedir” sorusuna verilecek en kısa yanıt “bir tahıl türüdür” olacaktır. Dünya çapında gün geçtikçe popülerleşmesinin ana nedeni ise “besin değerinin” oldukça yüksek olmasıdır. Pirinç veya arpa gibi pişirilebilir.
Kinoa Faydaları
Tam Protein: Kinoa tohumları tam protein kategorisindedir. Yani vücudun ihtiyaç duyduğu tüm amino asitleri içerir. Tam protein içeren bitkiler oldukça nadirdir ve bu özelliği ile vejetaryenler arasında oldukça popülerdir.
Kinoa, kolesterolü yüksek ve yağ içeren hayvansal protein kaynaklarına göre daha sağlıklı bir protein kaynağı olarak görülebilir.
Kinoa glüten içermez. Bu nedenle Çölyak hastaları ve glütensiz diyet uygulayanlar için önerilir. Kinoa ile glütensiz ekmekler, çörekler hazırlayabilirsiniz.
Kinoa gevrekleri yulaf gevreğine alternatif olarak tüketilebilir.
Kinoa kalorisi çok düşük bir tahıl değildir ancak yine de son yıllarda düzenlenen diyet listelerinin pek çoğunda adının geçtiğini görebilirsiniz. Bunun başlıca nedeni kinoanın protein bakımından zengin olması ve yüksek oranda besin lifi içermesidir. Protein sizi uzun süre tok tutarken besin lifi kan şekeri dalgalanmalarını önleyerek öğünler arasında yaşanabilecek mide kazıntısına engel olur. Ancak fazla kinoa yemek yüksek kalorisi nedeniyle kilo kaybetmenizi zorlaştırabileceği için kontrollü tüketmelisiniz.
Kinoa diğer tahıllardan yaklaşık 2 kat daha fazla besin lifi içerir. Beslenme uzmanları besin lifi bakımından yetersiz beslenmenin yarattığı en büyük sorun olan kabızlığa karşı kinoa öneriyor. Besin lifi aynı zamanda diyabet hastalarında kan şekerinin kontrolüne yardımcı oluyor. Kabızlığın tetiklediği bir diğer sorun olan hemoroide karşı daha fazla kiona tüketerek önlem alabilirsiniz.
Demir minerali bakımından zengin olan kinoa, demir eksikliği anemisi için uygulanan beslenme programlarına eklenebilir. Hücrelere taşınan oksijen miktarında önemli bir rolü olan demir minerali aynı zamanda beyin sağlığı ve zihin açıklığı içinde kritik role sahiptir. Vücut sıcaklığının korunması ve vücudun enerji üretimi demirin metabolizmada kullanıldığı diğer alanlar arasında yer almaktadır. Riboflavin: B2 (Ribofilavin) içeren kinoa beyin ve kas hücrelerinde enerji metabolizmasına katkıda bulunarak vücudun enerji üretimini destekler ve halsizliğe iyi gelir.
Kinoa’da yüksek miktarda bulunan magnezyum mineralinin damarları rahatlatan etkisi vardır ve bu özelliği ile kronik migrene karşı önerilen yiyecekler arasındadır. Magnezyum minerali aynı zamanda tip 2 diyabet hastalarında etkili bir kan şekeri kontrolü sağlar.
Bir antioksidan olan manganez vücudun enerji üretimi sırasında oluşan hücre hasarına karşı koruma sağlar.
Kinoa antioksidan etkisiyle, başta kırmızı kan hücreleri olmak üzere tüm hücreleri serbest radikallerin olumsuz etkilerine karşı korumaya yardımcı olur.
Yapılan araştırmalar düzenli olarak kinoa yemenin total kolesterolü düşürürken HDL (iyi kolesterol) oranını koruduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca kinoada bulunan bazı bileşenler damarları iltihaplı hastalıklara karşı korumaktadır.
Genellikle, bağırsak sağlığımız çok fazla dikkatimizi çekmez, fakat düzgün ve dengeli çalışamayan bağırsaklar vücut için toksin kaynağı haline gelir ve aldığınız gıdaların besin değerlerini özümseyememeye başlar.
Bu yazımızda, bazı önemli probiyotik besinleri kullanarak bağırsak fonksiyonunu nasıl düzenleyeceğinizi ve florayı doğal yoldan nasıl iyileştireceğinizi anlatacağız.
Probiyotikler
Probiyotikler besinlerin içinde bulunan yaşayan bakterilerdir, doğal bir fermantasyon sürecinden geçerler, ve bu yazımızda bunları açıklayacağız.
Bu mikroorganizmalar bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye yardım eder ve bağırsak floranızı iyileştirir, bunların kötü olma hali zayıf ve dengesiz beslenmeden, antibiyotikten ve bağırsak problemlerinden oluşur.
Her gün probiyotik yemek aşağıda listelenenler gibi bazı sağlık problemlerini iyileştirmeye yardımcı olur:
•Kabızlık
•Midede gaz birikmesi
•Yedikten sonra genişleme, damarlanma
•Crohn hastalığı
•Hassas bağırsak sendromu
Yoğurt
Eğer laktoz intoleransınız varsa yoğurt sizin için çok faydalı olabilir ama bunu çok fazla yiyecekle kombine etmekten kaçınmalısınız. Eğer evde yapıyorsanız çok doğal ve sağlıklı bir yiyecektir. Piyasada satılan boyalı, aromalı ve şekerli yoğurtları satın almamalısınız.
Evde yoğurt yapmak düşündüğünüzden daha kolay bir iştir. Bir çok dükkanda yoğurt yapan makineleri bulabilirsiniz, fakat aslında hiç makineniz olmadan da kolaylıkla yoğurt yapabilirsiniz.
Evde yoğurt yaparak kaliteli süt kullanmak ve tasarruf etmek gibi diğer faydalarını da görebilirsiniz. Sağlıklı ve ayrıca aroması da çok lezzetlidir.
Kefir
Kefir yoğurttan daha sağlıklı ve sindirici bir besindir, bunun sebebi ise içinde yaşayan zengin mayalar ve az laktozdur. Biraz asidik bir tadı vardır fakat az miktarda bal veya agav şurubu ekleyerek kefiri tatlandırabilirsiniz.
Kefir; süt (inek, keçi, kuzu sütü vs.) ile beraber bir kapta saklamanız gereken yaşayan bir mantardır. 24 ve 48 saat arasında süzün, sonra da için veya buzdolabında yine sütle beraber fermente olabilecek şekilde saklayın.
Şunu unutmamak da önemlidir, laktozu düzgün sindiremeyen fakat fermente edilmiş laktoz ürünlerini çok iyi sindirebilen insanlar vardır.
Lahana Turşusu veya Fermente Edilmiş Lahana
Lahana turşusu Almanya ve Polonya gibi Avrupa ülkelerinde tipik bir besindir, et ve balığa üzerine süs gibi eklenerek sindirimi çalıştırır.
Lahana yapraklarının su ve tuza yatırılıp fermente edilmesiyle yapılır.
Lahana turşusu bağırsağın bakteri florasını doğal yoldan iyileştirir, genellikle tuz ile fermente edilir; ayrıca sirke ve alkolle fermente edilen tipleri de vardır, fakat bunları çoğu dükkanda bulamazsınız.
Bu yüzden lahana turşusunu kendiniz yapmanızı öneriyoruz. Bu şekilde değişik tiplerdeki lahanaları ve diğer sebzeleri de içine koyabilirsiniz.
Fermente Edilmiş Ananas
Bu lezzetli tarif genellikle Orta ve Güney Amerika’da yapılır ve yapılması da çok kolaydır, boş mideye de her gün tüketebilirsiniz.
Ananasın kabuğunun fermente edilmesiyle ortaya çıkan içecek, hem çok ucuzdur hem de çok kolaydır.
Aşağıda anlattığımız şekilde yapabilirsiniz:
•Bir adet olgun, büyük ve dışı sağlıklı görünen ananasa (veya 2 adet orta boy) ihtiyacınız olacak.
•Yıkayın ve soyun.
•Dışını küçük parçalara bölün ve bunu hava geçirmez cam bir kaba veya bir saklama kabına koyun.
•Bu kaba 2 litre su ve 500 damla esmer veya şeker kamışı şekeri koyun.
•Ağzını iyice kapatın ve ılık bir yerde 48 saat bekletin.
•2 gün dolduğunda, hiç bir kalıntı kalmadığından emin olmak için süzün, yeni 1 litre su koyun ve 12 saat daha beklemeye bırakın.
•Zaman dolduğunda, 750 ml su ekleyin, ve işte içeceğiniz hazır!
•Servis etmeden önce, buzdolabında bir süre bekletmenizi öneriyoruz.
•Soğuk bir şekilde saklayın.
Fermantasyon süreci sırasında, bu içecek probiyotik mikroorganizmalar üretir ve eğer daha fazla bekletirseniz alkollü bir içeceğe dönüşür, hatta biraz daha bekletirseniz sirkeye dönüşür.
Kaynak: sağlığa bir adım
Evden çıkmadan dizlerinizi güçlendirmek istiyorsanız, daha fazla esneklik kazanmanızı sağlayacak birtakım basit ve hafif egzersizler vardır. Ancak hareketsiz bir yaşam tarzından kaçınmak için bu egzersizleri düzenli olarak uygulamak çok önemlidir.
Yaşınızın 30, 40 veya 60 olması önemli değil. Birçok kişi yaralandıktan veya yalnızca standart yıpranmadan sonra diz ağrısı veya problemlerinden şikayet eder. Diz basit bir eklem gibi görünse de, eklem uzmanlarına göre en karmaşıklarından biridir.
Dizleriniz ayaktayken tüm vücut ağırlığınızı destekler ve aynı zamanda bacaklarınızın eğilip bükülmesini de sağlarlar.
Dizler kemik, bağ doku, kas, kıkırdak ve disklerden meydana gelen karmaşık bir yapıdır. Herhangi bir darbe, iltihap veya aşırı kullanma gibi en ufak bir problem dahi günlük aktivitelerinizi yerine getirmenizi kısıtlayacak ani bir ağrıya yol açabilir.
Peki ne yapabilirsiniz? Tıbbi yardım almanın yanı sıra, dizlerinizin esnekliğini ve gücünü arttıracak egzersizler var mıdır?
Bisiklete binebilir misiniz? Sevdiğiniz aktiviteleri yapmadan önce bir ağrı kesici almadan da dans edebilir misiniz? İşte bugünkü yazımızda bu soruları sizler için yanıtlandıracağız.
Dizleri ağrıyanlar için fiziksel aktiviteler
Fizyoterapi uzmanları diz sorunlarının genelde ister eklem yangısı ister osteoporoz olsun sürdürdüğünüz yaşam tarzı, fiziksel aktivite seviyesi ve hatta cinsiyetinizle ilişkili olduğunu buldular.
Örneğin, kadınların zamanla kemik yoğunluklarını kaybetme olasılığı daha yüksektir ve dizleri ve diğer eklemleri erkeklere göre daha çok olumsuz etkilenir.
Dizleriniz zamanın geçişine maruz kalan hassas makinelerdir. Dizlerinize her gün doğru şekilde bakmalısınız. Nasıl mı? Sağlıklı beslenerek ve onları çok zorlamadan orta düzeyde fiziksel egzersiz yaparak.
Diz ağrısından şikayetçi insanlara en uygun aktiviteler nelerdir?
•Yüzmek, özellikle sırtüstü.
•Eliptik bisiklet (ancak dikkat edin, asla abartmayın. Kondisyon bisikleti eliptiğin en iyi alternatifi olmayabilir, ancak spor tıbbı uzmanları koltuğunuz dizlerinizin üzerindeki baskıyı alacak kadar yüksek olduğu müddetçe bir sorun olmadığını söylüyor).
•Diziniz ağrırken jogging veya yürüyüşe çıkabilir misiniz? Bu gibi durumlarda, uzmanlar “Formda olmak için koşmanız gerekmez. Yapabileceğiniz en iyi şey, koşu yapmadan veya uzun bir yürüyüşe çıkmadan önce formda olduğunuzda emin olmak.” diyorlar.
•Dizleriniz zaten ağrıyorsa, en iyisi onları yormayın ve daha fazla ağrıtmayın ya da yaralamayın.
•Her gün yürüyüş ya da jogging yapmaya alışkınsanız, tüm enerjiniz bitene kadar yürümeyin. Hızınızı biraz yavaşlatın.
•Aktiviteleriniz için her zaman düz ve yumuşak bir zemin tercih etmelisiniz. Bu sayede dizleriniz ve kalçanız arasındaki hiza bozulmaz.
•Kaldırımların veya yürüyüş alanlarının olmadığı parklarda yürümekten kaçının. Dizlerinizi ağrıtan zeminlerde yürümeyin. Ne kadar heyecansız da olsa en iyisi düşük hızda koşu bandı kullanmaktır.
Dizlerinizi güçlendirmek için evde yapabileceğiniz bazı basit egzersizler
Dizleriniz vücudun “şok”ları olarak düşünmeye başlamalısınız. Dizlerinizi ani darbe olmadan, yumuşak ve hassas hareketlerle en iyi fonksiyon gösteren eklemler olarak görmelisiniz.
Ağrı şoklar zayıfladığında görülür. Dizlerinizi güçlendirmek için, onları hareket ettirecek bazı basit ev egzersizleri yapmalısınız. Bunların neler olduğunu öğrenmeye hazır mısınız? Not almaya başlayın!
1. Duvar squatları (çömelme)
•Sırt çukurunuza bir egzersiz topu yerleştirerek sırtınızı duvara dayayın.
•Ellerinizi başınızın arkasına koyun.
•Dizleriniz 90 derece açıyı bulana kadar çömelin. Dinlenip beş defa daha tekrarlayın.
•Aynı pozisyonda ayak parmaklarınıza değmek üzere öne de eğilmelisiniz. Başlangıç pozisyonuna geri dönün ve beş defa tekrarlayın. Çok basit!
2. Yumuşak lunge (öne adım)
•İşte kolay bir tane daha. Ayağa kalkın ve bir bacağı diğerinin önüne uzatın. Dizinizi bükün, ancak kalçanız hep dizinizle hizada olsun; böylece bu hareket bir ağrıya sebep olmaz.
•Dizleri değiştirin ve egzersizi beş defa daha tekrarlayın.
3. Bilek kaldırma
•Spor malzemeleri mağazalarında, bileğinize bağlayabileceğiniz farklı ağırlıklar bulabilirsiniz. Bunlar ne için mi? Diz eklemlerinizi sıkılaştırmak ve daha da esnetmek için.
•Bu egzersiz için, sandalyeye oturun ve ağırlığı bir dizinizin üzerine yerleştirin. Ayağınızı yavaşça kaldırın. Diğer dize geçmeden önce bunu beş dakika boyunca yapın.
Evde yapılması son derece kolay olan bu güçlendirme egzersizlere 40 dakika ile bir saat kadar zaman ayırmalısınız.
Ancak, yapılacak en önemli şey hareketsiz yaşam tarzından kaçınmak, çünkü bu yaşam tarzı dizlerinizin esnekliğini kaybetmesine ve eklemlerin daha da zayıflamasına yol açacaktır.
Bugünden başlamaya hazır mısınız?
kaynak: sağlığa bir adım
Mide vücutta en çok yağ tutulan ve su tutulumunun en belirgin olduğu bölgelerden biridir. Yaşam tarzı, diyet, fiziksel aktivite eksikliği ve diğer faktörler yağların ve sıvıların midede birikmesine, şişkin görünmesine ve vücudun şeklini etkilemesine sebep olabilir. Karın yağlarıyla ve su tutulumuyla savaşmak için doğal yolları bu makaleden öğrenebilirsiniz.
Bir çoğumuz daha iyi bir figür için yağlarımızı yakmak isteriz ve hepimizin bildiği gibi karın bu konuda çalışmak için en zor bölgedir. Düz, şişkin olmayan veya yağsız bir karnın sizin için inanılmaz zor olmaması için, aşağıda karın yağlarını eritmek ve su tutulumunu azaltmak için verdiğimiz önerileri değerlendirin. Bildiğiniz gibi bu, düz bir karna ulaşmak için en iyi yoldur.
Karın yağlarını ve su birikimini azaltmak için 6 hayati öneri
•Aşırı sodyumdan kaçının: Tuzu azaltmanız veya yemekleriniz için başka bir alternatif seçmeniz önemli, bunu aklınızda tutmaya çalışın. Aşırı tuz tüketimi su tutulumunun ana nedenlerinden biridir ve neredeyse herkes günümüzde oldukça fazla tuz tüketmekte. Ayrıca potasyum zengini yiyecekleri daha fazla tüketin, çünkü bu sodyum seviyelerine karşı koyar ve vücudun pH derecesinin dengelenmesine yardımcı olur.
•Daha çok egzersiz yapın: Karın yağlarını azaltmanın ve düz bir karına sahip olmanın en iyi yolu egzersizdir. Aerobik aktiviteler ve karın kaslarını geliştiren egzersizleri yapmak en idealidir. Bu şekilde karnı düzleştirebilir yeniden şekillendirebilirsiniz.
•Daha çok su için: Boş mideye bir bardak su içmek su tutulumunu azaltmanın en iyi yollarındandır. Buna ek olarak, suyun metabolizmayı düzenlediği ve böylece vücudu yağ yakmak için uyardığı ortaya konmuştur.
•İdrar söktürücü yiyecekler tüketin: İdrar söktürücü yiyecekler sıvıların ve kilo aldıran toksinlerin vücuttan atılımına yardımcı olur. İdeal olarak idrar söktürücü olan ananas, enginar, kavun, karpuz, domates, kuşkonmaz ve benzeri yiyecekleri tüketmelisiniz.
•Yeterince uyku alın: Düzenli uyku basit ve gerekli bir alışkanlık olmalıdır. Çünkü karın yağlarını eritmek ve genel olarak kilo vermek için faydalıdır. 6 saatten az uyumak, vücutta yağ tutulumuna sebep olan kortizol üretimine sebep olur.
•Sağlıklı beslenin: Yeme alışkanlıklarınızı değiştirmeniz ve diyetinizden yağ tutulumuna sebep olan yiyecekleri çıkarmanız çok önemlidir. Bunların yerine meyve, sebze ve tam tahıl tüketmelisiniz. Ayrıca öğünlerinizi günde 5-6 kereye bölmek, yediklerinizi iyice çiğnemek ve kahvaltıyı aksatmamak da çok önemlidir.
Karın yağlarını ve su tutulumunu azaltmak için ev yapımı tarifler
Su ve yağ tutulumu düz bir karın için engel olduğundan, sizlerle bunları azaltmak için yararlanabileceğiniz çok güzel tarifler sunmak istiyoruz. Bunlar vücuttan yağları, fazla sıvıları ve zararlı toksinleri atmanıza yardımcı olacak.
Malzemeler
•1 çay kaşığı öğütülmüş veya kurutulmuş kara hindiba
•1 parça zencefil
•bir kaç kakule tohumu
•1 dal tarçın
•5 nane yaprağı
•1 kap su
•Bal (isteğe göre)
Hazırlanışı
Tüm malzemeleri bir tencereye koyun – ama balı eklemeyin. Tencereyi ateşe koyun ve 5-10 dakika kaynatın. Daha sonra çayı süzün, isterseniz bal ekleyin ve günde 2-4 bardak için.
Önemli! Kara hindiba çayı safra kesesi sorunları yaşayan kişiler için uygun değildir. Bu sorunu yaşayan kişiler doktorlarına danışmadan kara hindiba çayı içmemelidirler.
Unutmayın!
Bu tarif karın yağlarını eritmenize ve midede şişkinliğe sebep olan sıvı tutulumu ile savaşmaya yardımcı olur. Bunlar diğer önerilerimizle beraber başarılı olabilir. Unutmayın, karın yağlarını eritmek için mucizevi bir çözüm yoktu, ama disiplin, istikrar ve bazı ipuçları istediğiniz vücuda sahip olmanıza yardımcı olacaktır.
kaynak: sağlığa bir adım
Frekans etrafımızdaki her şeyde bulunur. Her şey titreşir. Frekans, özünde bir enerji ifadesidir.
Frekansımız arttıkça daha hafif ve daha az yoğun hale geliriz.
Frekanslar sizi iyileştirebilir veya hasta edebilirler.Sağlıklı kalmak istiyorsak, bu bilgileri hayatımıza geçirmemiz gerekir.
Bedenimizin titreşim frekansının normal ve sağlıklıyken
62-78 Mhz arasında olduğunu biliyor musunuz?
Titreşiminiz 60 Mhz ‘den yukarıda olduğu zaman kolay kolay hastalanmıyoruz.
Bazı hastalıkların frekansları;
Grip veya üşütmek; 57-60 Mhz
Kanser; 45 Mhz
Ölüm anı; 25 Mhz
Peki titreşimimizi düşürecek şeyler nelerdir?
İsterseniz bir göz atalım mı?….
1. Tv, bilgisayar, Cep telefonları, Ev telsiz telefonları, Elektronik cihazlar
2. Yapay ışıklar…Floresan veya ampüller…
3. Fast food ve abur cubur’lar…
4. Et – sentetik hormonsal gıdalar alan hayvanların etleri
5. Açlık ve susuzluk —Bedeni besinsiz ve susuz bırakmak
6. Reçeteli ilaçlar-ilaçlar iyileştiriyorlar ama yan etkileri zaman içerisinde hasta ediyor…
7- Alkol, sigara…
8. İçerisinde Sodyum florit bulunan diş macunları
………………………
Yarın da kalan kısmına devam edelim mi?
Peki yükseltmek için neler yapabiliriz ? :)))
Sevgiler
Gaye Döşer-Kozmik Enerji Master
Günün Tavsiyesi: Eğer uzun zamandır beklediğiniz para gecikiyorsa, arka arkaya beklediğiniz ihaleler işler erteleniyor ya da iptal oluyorsa, kendinizi bir anda kötü mutsuz veya gergin hissediyorsanız, paranın bolluk ve bereketin önünde bir tıkanıklık oluşmuş demektir.
Para ve bereket kendine, çoğalacağı ve dolup taşacağı yer arar. Enerjisel olarak kirli mekana gelmekten kaçınır. Bu sebeple akışın tıkandığını hissettiğiniz zamanlarda evinizde, ofisinizde enerjisel mekan temizliği yapmanız gerekir.
Adaçayı yakmak ve sonra ortamı havalandırmak, temizlik malzemesinin içine üzüm sirkesi ilave edip yerleri temizlemek,
Himalaya tuzlu su kasesi kullanmak,
Ametist, kristal kuartz kristalleri kullanmak
Himalaya tuzu lambası kullanmak,
Mum yakmak mekan temizliğine yardımcı olur.
Kişisel arınma da önemlidir; Sirkeli su ile yıkanmak,
Himalaya tuzu ile yıkanmak,
Ayakları aksam 10 dk tuzlu suda tutmak,
Akik, ametist veya kuartz taşı kullanmak enerjisel blokajları çözmede yardımcı olur.
Mekanınızı ve kendinizi temizleyin. Hakkettiğiniz güzellikleri, aşkı sevgiyi, parayı, sağlığı bolluk ve bereketi kendinize çağırın.
Günün Olumlaması: “Ben para mıknatısıyım. Para bana her türlü kaynaktan ve helal yoldan kolaylıkla ve çabuklukla, attarak gelir. Buna hazırım ve kabuldeyim. ” Sevgiyle
Serkan Sorguç ŞifaChi