Zihin ve ruh sağlığımızı korumuyoruz. Yıkıldığımızda anlıyoruz içimizin boşaldığını!!!

10290194_865798643482256_8712140533206193516_n[1]

Koca asırlık ağaç bir gecede yıkıldı. Meğerse içi boşalmış. Biz de dışarıdan ne kadar heybetli, ne kadar sağlam diyorduk. Bakımsızlıktan içi çürümüş. Aynı bizler gibi… Dışarıdan sağlam gözüküyoruz ama içimize bakmıyoruz. Beden sağlığımızı korumuyoruz. Yapmamız gerekenleri biliyoruz ama uygulamıyoruz. Zihin ve ruh sağlığımızı korumuyoruz. Yıkıldığımızda anlıyoruz içimizin boşaldığını!!!

Bu duruma düşmemek için Sağlıklı Yaşam Koçu Şevval Nüket Saraçtan 7/24 destek alabilirsiniz

0533 620 50 07

HAYATA DAİR KÜÇÜK ÖĞÜTLER

1007[1]

İnsanlar birbirinden öğrenirler. Başarı verilen doğru kararlardır. Doğru kararlar, tecrübe ile kazanılır. Tecrübe ise yanlış kararlar ile kazanılır. Az hata yapmak istiyorsak; başkalarının tecrübelerinden faydalanmalıyız.

* Yılda en az bir kez güneşin doğuşunu seyret.
* Yaşlılarla özellikle nazik ve sabırlı ol.
* İnsanların gözlerinin içine bak.
* Sık sık “teşekkür ederim” de.
* Sık sık “lütfen” de.
* Değerli gümüş takımlarını saklama, kullan.
* İlk önce sen “merhaba” de
* Olanaklarına göre yaşa.
* Ucuz otomobil kullan ama sahip olabileceğin en iyi evi al.
* Pabuçların boyalı olsun.
* Hiçbir neden yokken de şampanya iç.
* Bir konuşmanın hemen öncesinde asla yemek yeme.
* Sır sakla.
*Sevinçleri erteleme.
* Öfkene gem vur.
* Sevdiklerine küçük beklenmedik hediyelerle sürpriz yap.
* Hayatının her alanında sorumluluğu üstlen, suçu başkalarına yıkma.
* Hatalarını kabul et.
* Cesur ol. Değilsen bile öyle davran. Hiç kimse aradaki farkı anlayamaz.
* Son üç yıldır giymediğin bütün kıyafetlerini bir hayır kurumuna ver.
* Sağlıklı olmanın değerini bil.
* Konuşmalarında Alaycı sözcükler kullanma.
* İş ve aile ilişkilerinde en önemli şeyin güven olduğunu aklından çıkarma.
* Sarhoşken kimseye görünme.
* İnsanlara senden kaynaklandığını anlayamayacakları güzel şeyler yapmayı alışkanlık haline getir.
* Büyük düşün ama küçük zevklerin de tadına var.
* Bilanço yorumlamayı öğren.
* Bol bol gülümse. Hem maliyeti sıfırdır hem de bedeline paha biçilmez.
* İnsanların adlarını hatırla.
* Saatin daima beş dakika ileriye ayarlı olsun.
* Asla birilerinin umudunu kırma. Belki de sahip oldukları tek şey odur.
* Milli bayramlarda bayrak as.
* Özgün ol.
* Gerçekten yapmak istediklerinden asla vazgeçme. Büyük düşleri olanlar, gerçekleri bilenlerden daha güçlüdür.
* İnsanlara üçüncü bir şans asla verme! İkide kal.
* Yaşlan ama paslanma.
* Büyük bir açgözlülükle merak et. Sık Sık “niçin?” de.
* Bedenini dik tut. Odalara kendine güvenen ve ne isteğini bilen bir tavırla gir.
* Yağsız süt iç.
* Az tuzlu ye.
* Kırmızı eti azalt.
* Unutma! Bir insanın en derin duygusal ihtiyacı, takdir edildiğini hissetmesidir.
* Büyük olduğunu düşündüğün bir fikirden seni vazgeçirmelerine izin verme.
* Hazırlıklı ol. Arada sırada kaybedebilirsin de.
* Bir şey satın alırken babadan kalma yöntemi kullan: Önce tasarruf et, sonra peşin öde al.
* Kimse tek başına başaramaz. Sana yardım edenlerin hakkını teslim et ve onlara minnet duy.
* En ufak bir gelişme için bile iltifat et.
* Pahalı ayakkabı, kemer ve kravat satın al, ama indirimden al.
* Bir odayı ne renk boyayacağın konusunda kararsız kaldığında, kırık beyaza boya.
* Ciddi bir sağlık sorunuyla yüz yüze kaldığında, en azından üç ayrı görüş al.
* Dikkatini, işini daha büyütmeye değil, daha iyi yapmaya ver.
* Konferanslarda ön sıralarda otur.
* Arada sırada, güzel manzaralı ara yolları kullan.
* Namını koru. En büyük servetin odur.
* Bol bol gül. Hayatın kötülüklerine karşı çok iyi gelir.
* Kötü yemek getirdi diye garsona az bahşiş verme. Pişiren o değil.
* Dürüstlükten asla ödün verme.
* İşi ne kadar önemsiz olursa olsun, ekmek parası için çalışan herkese saygı duy.
* Zamanı ve sözleri dikkatsizce kullanma. İkisi de geri alınamaz.
* Daha sonra ne olacağını düşünerek o anın sihrini bozma.
* İşe ziyarete gelenleri ayakta karşıla.
* Başladığın her işi bitir.
* İş sırasında yorgun, aç ya da sıkkın olduğunu asla belli etme.
* Kazancının yüzde onunu tasarruf et.
* Aile büyükleri ile birlikte değilse (Baba, Anne) ara, ziyaret etmeğe çalış
* Senden çok fazla ya da çok az parası olanlarla para konuşma.
* Aynı hatayı iki kez yapma.
* Sıkma meyve suyu iç.
* Hiç kimsenin sözünü kesme.
* Pazar günleri en az iki gazete al.
* Az tanıdığın birine rastladığında elini uzat ve adını söyle. Seni hatırlamayabilir.
* Kendi dininden başka üç din hakkında da bilgin olsun.
* Başkalarının başarılarını coşkuyla karşıla.
* Adliyeye giderek bir duruşma izle.
* Kim eksik olursa olsun, toplantıları zamanında başlat.
* Otomobilinde akü için bir ara kablosu bulundur.
* Haftada bir geceyi karınla baş başa geçir.
* Seninle iş yapanlarla iş yap.
* Bir ev satın alırken şu üç önemli şeyi aklından çıkarma: Semt, semt, semt.
* Atak ve cesur ol. Bir gün geriye dönüp baktığında yaptıklarından çok yapmadıkların için pişmanlık duyacaksın.
* Hastanedeki arkadaşlarını ve akrabalarını ziyarete git. Senin orada geçireceğin süre onlarınkinden çok kısadır.
* Bütün canlılara saygı duy.
* Herkesin önünde öv.
* Eleştirilerini bir kenara çekerek söyle.
* Ailevi sorunlarda, para sorunlarında ya da saç kesimi konusunda akıl verme.
* İş bitmeden önce asla ödemenin tamamını yapma.
* Asıl savaşı kazanmak için küçük çarpışma yitirmeyi göze al.
* İlk izlenimlerine güvenme.
* Her gün sekiz bardak su iç.
* Gelenek ve göreneklere saygılı ol.
* Başkalarının zamanına saygılı ol. Randevularına on dakikadan fazla gecikeceğin zaman telefon ederek haber ver.
* Öyle olmadığın zamanlarda bile neşeli görünebilmeyi öğren.
* Daima yakınındaki benzinciden benzin al. Karda kışta otomobilin çalışmadığında, ahbaplığın işe yarayacaktır.
* Dedikodu yapma.
* Sırtüstü uzan ve yıldızlara bak.
* İşe erken git ve mesai bittikten sonra da çalış
* Parayla saadet olmaz, ancak yaşamına ve amaçlarına yeterli paran da olmalı !
* Durum ne kadar vahim olursa olsun, soğukkanlılığını yitirme.
* Herkesin ortasında kürdan kullanma.
* Erkekliğini kanıtlamak için korunmasız hayvan ve kuşlara ateş etmekten başka yollar bul.
* İnsanların gerçeği , her zaman bilmek istemeyeceklerini de unutma !!!
* Hayatın her zaman adil olmasını bekleme.
* Başarılarını sana sağladığı iç huzuru, sağlık ve sevgiyle ölç.
* Misafirlikte yemeği övmeyi unutma.
* Zarif ol. Kimseyi bile bile kendinden soğutma.
* Kıskanma. Mutsuzluk kaynağıdır.
* Herkese nazik davran.
* Yeterli zamanım yok deme. Pasteur, Michelangelo, Leonardo da Vinci ve Albert Einstein’ın da günleri 24 saatti.
* Eski dostlukları tazele.
* Bir yolculukta, üzerinde ad ve soyadın, ev telefonun, bir dostunun ya da yakın akrabanın telefonu, önemli tıbbi bilgiler, ayrıca kalacağın otel ya da motelin telefonu yazılı bir kart bulundur.
* Öyle bir hayat yaşa ki mezar taşına “asla pişman olmadı” yazılabilsin
* Eski fotoğraflarını elden geçir. On tanesini mutfak dolaplarına bantla, ayda bir değiştir.
* Kendini başkalarının değil kendi standartlarına göre ölçüp biç.
* İnsanların sana ihtiyaçları olduğu zaman yanlarında ol.

kaynak:: sonsuz şifa

Cavit Çağ

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

SEVGİ DUASI

11990675_917378244966537_8444821415355132198_n[1]

Evrenin Yaratıcısı Rabbimmmm… Bugün bizimle sevgiyi paylaşmanı istiyoruz. Gerçek adının Sevgi olduğunu biliyoruz. Seninle iletişim içinde olmak aynı titreşimi paylaşmak demek. Çünkü evrende var olan tek şey Sensin. Bugün, bize senin gibi olmamız için, yaşamı sevmemiz için, yaşam olmak, sevgi olmak için yardım et. Bize senin gibi sevmemiz için yardım et. Koşulsuz, beklentisiz, görevsiz, yargısız. Kendimizi yargılamadan sevmemiz ve kabul etmemiz için bize yardım et. Çünkü kendimizi yargıladığımızda suçlu buluyoruz ve cezalandırıyoruz. Başkalarını koşulsuz sevmemiz için bize yardım et. Onları yargılamadan kabul etmemiz için bize yardım et. Çünkü onları yargıladığımızda suçlu buluyoruz ve cezalandırıyoruz. Başkalarını reddettiğimizde kendimizi reddediyoruz, kendimizi reddettiğimizde Seni reddediyoruz. Yarattığın her şeyi koşulsuz sevmemiz için bize yardımcı ol. Bugün yüreğimizi v e duygusal zehirlerimizi temizle. Zihnimizi yargılardan özgürleştir. Böylece saf huzur ve saf sevgiyle yaşayabilelim. Bugün çok özel bir gün. Bugün yüreklerimizi yeniden açıyoruz ve birbirimize “Seni Seviyorum” diyoruz – korkmadan ve sevgiyi hissederek. Bugün kendimizi sana sunuyoruz. Bize gel, sesimizi, gözlerimizi, ellerimizi ve yüreklerimizi kullan. Kullan ki sevgiyi herkesle paylaşabilelim.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Cilt Temizliği İçin MASKE…

11667498_917378801633148_4401155933745942802_n[1]

Cilt temizliği için beta hidroksi asit maskesi. Bu maske gözenekleri temizler ve cilt lekelerinin giderilmesinde etkilidir. Özellikle akneye meyilli ciltler başta olmak üzere tüm cilt tiplerinde rahatlıkla kullanılabilir.

Eğer cillt tipiniz yağlı ise veya lekeler mevcutsa bu maskeyi haftada üç gün kullanabilirsiniz.

Her evde bulunan aspirin ile kolayca yapılabilen maskemizin tarifi ise oldukça basit.

Malzemeler :

3-4 Adet Aspirin
1 Çorba Kaşığı Ilık Su
1 Çay Kaşığı Bal (İsteğe Bağlı)
İsteğe bağlı olarak Aloe Vera içeren krem ilave edilebilir.

Hazırlanışı :

Aspirinlerin üzerine su ilave edilerek tamamen erimesi sağlanır. İsteğe göre bal ilave edilebilir.

Aspirin Maskesinin Uygulanışı :
Tamamen eriyen aspirinlerden elde edilen karışım maske şeklinde yüze uygulanır. (Gözler hariç)

Yüzünüzde 10 dakika beklettikten sonra kuruyan maskenizi dairesel hareketlerle ovalayarak çıkartın. Ovalayarak çıkartma işlemi cildinizde peeling etkisi yapar ve cildinizdeki ölü hücrelerin atılması ve gözeneklerinizin temizlenmesine fayda sağlar.

Neden Aspirin?
Aspirin, anti-inflamatuar etkisiyle akne oluşumu ve akneye bağlı rahatsız edici kızarıkların giderilmesinde etkilidir. Siyah nokta oluşumunu engeller.

Not : Aspirin maskesini uygulamadan önce nadiren karşılaşılan aspirin alerjisine karşı küçük bir noktada test edilmesi tavsiye edilir.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

‎Hayat‬ Ne Kadar Zor Olursa Olsun Akışına Bırakınca Her Şeyin Rayına Oturacağının 17 Kanıtı…

11987032_10153530220264892_6594409985979840073_n[1]
1. Sürekli gelecek kaygısı güdüp anı kaçırmak yerine, anın tadına varmayı bilmektir, akışına bırakmak.
2. Rüzgarın esintisiyle, ağacından ayrılan bir yaprağın yavaşça yere ineceğine güvenmektir.
3. Ayakkabılarını çıkarıp toprağa basmaktır akışına bırakmak. Vücudunda biriken tüm olumsuzlukları; parmak uçlarından toprağa salmaktır.
4. Akışına bırakmak, bir dalganın kıyıya vurmasını seyretmektir. Onun sakinleştirici etkisidir.
5. Gözlerini kapatıp, hiçbir şey söylemeden kendini dünyanın dönüşüne bırakabilmektir.
6. Zordur akışına bırakmak. Başkaları ne der korkusu yaşamamaktır mesela. Hayatını kendi isteklerine göre şekillendirebilmektir bazen.
7. İçindeki tüm kötülükleri arındırıp, güneşi selamlamaktır.
Bedeninden çok,  ruhunla hissetmeyi bilmektir.
9. Maskeni çıkarıp, kim olduğunla yüzleşebilmektir.
10. Bir kelebeğin uçuşuyla mutlu olabilmek, onun kanat çırpışında kaybolabilmektir akışına bırakmak.
11. Hayatın renklerini saçmaktan ve birbirleriyle karıştırmaktan korkmamaktır. Sen ne yaparsan yap, güzel olacağına inanmaktır.
12. Bir işe başlarken başkasından kopya çekmek yerine kendi hayal gücüne sonuna kadar güvenebilmektir.
13. Dünyadaki bütün başarıların da büyük yenilgilerin de geçici olduğunu bilmektir. Hiçbir şeye körü körüne bağlanmamaktır mesela.
14. İyi bir başlangıç için gereken anı kollamaktır. Ve o başlangıçtan sonra zaferi düşünmek yerine sadece yapılan işe konsantre olabilmektir. Zafer zaten o zaman kendiliğinden gelecektir.
15. Bir yolda hareket ederken; bütün enerjisini yolu bitirmeye harcamak yerine yolda karşısına çıkan güzel ayrıntılarının keyfine varabilmektir.
16. Kimi zaman kontrolü bırakmak gibi görünse de, aksine kendini o şeyden çekip, bir dış göz olarak bütünü görmesini ve öyle karar vermesini sağlayacaktır akışına bırakmak.
17. Ve en önemlisi; kendini bu dünyadaki her şeyden üstün görmek yerine, bu dünyanın sadece ufak bir parçası olduğunu bilmektir.
kaynak: liste liste

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Pirinç Suyunun İnanılmaz Etkileri !!!

11947569_902273469839655_763495875297195210_n[1]
pirinc-suyunu-mucizesiPilav yada çorba yaparken kullandığımız pirinçleri yıkadığımız suyu lavabodan dökerek ziyan ediyorduk şimdi bu yazımızı okuduktan sonra bunu yaparken 2 kere düşüneceksiniz.
Yıkadığımız bu suda bulunan pirincin nişastasının içinde vitamin, mineral ve anti oksidonlar bulunmaktadır.

Kahverengi Şeker Eklersiniz Meyve Suyu Oluyor

Pirincin süzülen bu suyu ile kahverengi şekeri karıştırırsanız harika bir meyve suyu olur. ve hatta meyve suyunun içindeki vitaminlerden kat ve kat etkili olacaktır.

İshal İçin harika bir İlaç

Nişasta bakımından zengin olan bu su Diyare (İshal) durumlarında bağırsak mukozasına direkt etki ederek ishali anında keser.

Cilt Üzerinde İnanılmaz Etkili

Güneş yanıklarının üzerine pamukla sürüldüğünde acısını dindirecek ve çabuk iyileşmesini sağlayacak.

Yaşlanma sürecini azaltarak hücrelerin büyümesini sağlar.

İltihaplı ağrıların olduğu bölgelere ılık olarak pamukla uygulandığında ağıyı kesecektir.

Aknelerin ve Siyah noktaların yarattığı gözenekleri sıkılaştırır.

Süt Üretimini Artırır

Özellikle emziren annelerde süt üretimini artırır ve sütü olmayan annelere şifa kaynadığıdır.

Yorgunluğunuzu atarak vücudunuza enerji verir.

Yağ Yakımını hızlandırır.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

ZOR ZAMANLARDA AYAKTA KALABİLMENİN 12 YOLU

11221703_497652750398607_1810484200845689371_n[1]

1 Fiziksel AktivitelerHiçbirşey enerjinizi fiziksel aktivite gibi akışkanlaştıramaz ve bu aktivite nefes almak kadar basit olabilir Paniklemek üzere olduğunuz kimbilir kaç kez derin nefes almanız söylenmiştir size! Bunun bir yolu ritmik olarak nefes almaktır Nefesinizi verirken onu önce ayaklarınıza, sonra da toprağa indirin Nefes alırken de onu önce başınıza kadar çekin, sonra da gökyüzüne çıkartın Nefesinizi verirken onu önce kollarınıza, ardından da doğanın canlılığına ve dünyaya aktarın Nefesinizi içinize çekerken enerjiyi ilişkilerinize ve bütünselliğinize doldurun ve bu bütünselliği tekrar kalbinize ve zihninize aktarın Yürümek, enerji akışını yenilemek için bir diğer harika ve kolay yoldur Kalbinizin kan pompalamasını sağlayacak, kanınızın akmasını ve bedeninizin, korkunun üretmiş olabileceği kimyasal toksinleri atmasını sağlayacak bir şey yapın

2 Korkuyla Arkadaş Olun!

Ben soğuk havadan hoşlanmayan biriyim Hava soğuk olduğunda gerildiğimi hissederim Bunun bir nedeni de çocukluğumdan beri kronik astım hastası olduğum için ciğerlerimin zayıf olması; soğuk hava ciğerlerimin incinmesine yol açıyor ve nefes almamı zorlaştırıyor Ama eşim Julie daha soğuk bir iklimde yetişmiş biri ve bana hep şunu söyler; “Soğukla arkadaş ol” Bunu yaptığım zaman, bunu kabul ettiğim ve direnmemeye çalıştığım zaman bedenimin gevşemeye başladığını hissediyorum ve daha çok ısınıyorum
Kısa bir süre öncesi eşim bankaya gitti ve banka müdürüyle bir görüşme yaptı “Zor zamanlar yaşıyoruz” dedi müdür “Evet” diye yanıtladı Julie, “ama unutmayın, tek korkmamız gereken korkunun kendisi” Adam güldü ve şöyle yanıtladı,” Evet, ama korku korkutucu bir şey!”

Korku korkutucu Tıpkı soğuk gibi Bizim gerilmemizi bu halimizi korumamızı istiyor, hatta açık oluş halimizi ve enerji akışımızı kaybettiğimizde bile Bizi korkutan şeyden kaçmamızı, ondan korunmamızı istiyor Enerjetik olarak yapılması gereken en iyi şey bununla yüzleşmek ve korku yüklü enerjiyi kabul etmek olmalı Bu cesaret isteyecektir ama korkuyla yüzleşmek bizi güçlendirir
Bazen korku duymakta haklı da olabiliriz Korku da tıpkı acı gibi bize yanlış olan ve dikkat etmemiz gereken bir şeyleri gösterebilir Bizi bir durumu düzeltmek için eylemde bulunmaya çağırıyor olabilir Ya da bu bilinmeyene duyulan bir korku olabilir, adlandıramadığımız ya da göremediğimiz bir şeye duyulan bir korku Aslında bazı değişimler iyi olduğu gibi bizi eskisinden daha güçlü yapmayı hedefliyor da olabilir ama o an içinde bunu bilmediğimiz ve emin olamadığımız için korku duyuyor olmamız mümkün
Korkularınızı derinlemesine dinlemek üzerlerindeki yükü azaltabilir ve sizi hayatınızda önemli değişimler yapmaya yönlendirebilir Bu dinleme sırasında korku duygusunun ya da enerjisinin onu üreten olayla aynı oranda olmayabileceğini fark etmek istersiniz, tıpkı bir insanın gölgesinin tam olarak kendi bedeninin ölçülerinde oluşu gibi Bazen önemsiz şeyler bile paniklememize neden olabilir, özellikle de diğerleri de bu korkuyu hissediyor ve onu abartıyorsa “Ben korkunun içeriğini dinlemek istiyorum, yani olayın gerçek halini ve potansiyel sorunlarını dinlemek istiyorum, bunun yansıtabildiği sırf duygusal ve imajine edilmiş bir dram enerjisini değil” diyebiliriz “Eğer bu bilinmeyene duyulan bir korkuysa, olasılıklara ve pozitif sonuçlara olduğu kadar potansiyel olarak negatif olanlara da dikkatimi yöneltmek istiyorum” diyebiliriz

3 Suçlamayın

Zor zamanlar geçiriyorken ve korku kolektif enerjimizden üzerimize son sürat koşuyorken, sorunlardan dolayı suçlayacak birilerini aramak kolaydır Yanlış eylemleri ve planlamaları tanımlamak, neyin kırık dökük olduğunu tespit etmek kolaydır, bundan sorumlu olanı bulmak ve onarmak için uygun yolları ortaya koymak da kolaydır Sorumluluğun olduğu yerde sonuçlar da olmalıdır Ama suçlama oyununu oynamak enerjetik olarak her zaman zehirlidir Suçlama korkudan ve kızgınlıktan kaynaklanır, enerji alanımızı sıkıştıran ya da oluşturan duygular çalkantılı ve inciticidir, suçlama, bir insana saldırıda bulunmaktır, cezalandırmak için duyulan isteği açıkça veya dolaylı olarak ifade etmektir Bu, açık oluşa, akışkan ve bağlantıda oluşumuza karşıçalışan enerji alanımızı canlı tutmaya neden olur Sorumluluğu tanımlasanız bile kurbanlar bulmak ve suçlama yapmak için kışkırtıcılığa karşı direnin Çünkü sizler bir şeyleri onarmak ve iyileştirmek istiyorsunuz, insanlara zarar vermeyi değil Zamanınızı insanları suçlamaya ve kızgınlığınızı dışa vurmaya harcamak o an için iyi hissettirebilir, tıpkı kanınızda yükselen şeker oranı gibi, ama bu ruhunuzun diyabete uğramasına neden olur ki bu da körlükle ve başkalarını sevmek ve kucaklamak için ihtiyacımız olan ruhsal kollarımızın kesilmesiyle sonuçlanabilir Hepimiz affedilmişizdir Affetmek için çalışmak suçlamanın yıkımlarını önleyen insülindir

4 Her şey dağılmıyor- Olumlu Bakış Açısını Korumak

Bütün emeklilik birikiminiz gözlerinizin önünde erirken “her şey dağılıyor” hissine kapılmak hiç de şaşırtıcı değil Her şey dağılmıyor, ya da en azından bir asteroidin dünyaya çarpıp tüm hayatı silip süpürmek üzere olduğu bir durumda değiliz Sadece bazı şeyler dağılıyor! Diğerleri büyük ihtimalle güzelce birbirlerine tutunmuş, duruyor, hatta birbirlerini geliştiriyor Korku, dikkatinizi sizi dehşete düşüren şeye odaklıyor ve daha geniş, daha holistik (bütünsel) bir farkındalığı kaçırmanıza neden oluyor
Bu durumdayken enerjinizin sıkıştığına şüphe yok Bu durumda bakış açınızı yeniden genişletmeniz ve yenilemeniz gerekiyor Evet, bazı şeyler kötü gidiyor, siz bununla ilgili dürüstçe tahminde bulunmak ve istiyorsunuz ve gerekli eylem neyse onu yapmak istiyorsunuz Ama iyi giden ne var ki? Durup etrafınıza bir bakın ve görmeye çalışın Korkunuzun bir felaket balonu gibi dünyanıza inmesine izin vermeyin İşlerin yürüdüğü ve iyi gittiği daha büyük bir dünyanın bir parçası olan bir kentli olduğunuzu yeniden hissedin
Mücadelemiz, bir dramın içine düşmekten korunmak adına Bazı dramlar eğlencelidir, hepimiz iyi hikayelerden hoşlanırız Ama özelliği olmayan dramlar sadece enerjimizi karıştırmaya yarar, onu akışkanlaştırmaya değil Hayat ihtiyaçlarımızı varlığımızın temiz, berrak bir havuzunun içinde okuyabilir, ama eğer suyun yüzeyi sürekli çalkantılıysa bunu yapamaz

5 Pozitif Düşünceler Üretmek

Korku ve panik anlarında bize pozitif düşünmemiz ve yüksek iyiliğimizin ve tezahür gücümüzün ancak pozitif düşünceleri ve duyguları tutmakla sağlanabileceği söylenmiştir Bu, negatif düşünce ve duygular içimize sızdığında bize geri dönecek olan tuhaf bir kızgınlık ve korku yaratabilir; çünkü bunlar birbirlerine bağlı enerjilerdir ve kolektif şuurdan sızıntıya neden olacak en küçük bir çatlaktan birlikte içeri giriverirler Bu şekilde önce negatif bir düşünceye sahip olup ardından da bundan dolayı kendimizle ilgili negatif hissetmek enerjimizi kesinlikle bloke edebilir
Pozitif düşünce, başımızın üzerinde tutacağımız bir sopa değildir Gevşemiş olmak ve açık düşünmek olarak daha iyi tanımlanabilir belki pozitif düşünmek, ya da bağlantıda kalmamızı sağlayan, geniş ve akışkan kalabilmemize izin veren düşünce biçimi olarak tarif edilebilir Hayatımızda ve dünyamızda neyin iyi gittiğine dikkatimizi vermek denge ve pozitiflik duygumuzu yenileyebilir Sık sık eğlenceli hatıraları, deneyimleri, düşünceleri ve bunun gibi şeyleri düşünmek ruh halimizi değiştirebilir İnsanların enerji alanlarını kontrol etmeleri alanında tanıdığım en iyi öğretmenlerden biri olan Doktor William Bloom’un Endhorphin Effect (Endorfin Etkisi) adlı kitabında söylediği gibi, bu tür düşünceler beynin mutluluk kimyasallarının akışını tetikleyebilir ve endorfin hormonu beden kimyamız üzerinde ani ve pozitif etkiler meydana getirebilir Mutlu bir beden ise daha temiz ve akışkan bir enerji alanı yaratacaktır
Pozitif düşünce ve duyguları tutmak bizim için avantajlı olurken burada kastettiğimiz bazı kartpostallarda yazan “pozitif düşünüyorum” cümlesini benimsemekten daha öte bir eylem Bu; dünyayla ilgili, hayatla ve kendimizle ilgili her şeyin gerçekten iyi olduğuna dair, işleyişini sürdüren gerçek bir farkındalık hali Bu aynı zamanda şuursuzca korkulara kapılmayıp insanların hayatlarına pozitif enerji, pozitif imajlar, düşünce ve duygular aktarmak ve böylelikle dünyanın kalbindeki güzelliğe uyumlanmalarına yardımcı olmak demek
Eğer korku şimdiki zamanımızın *Balrog’uysa (*Yüzüklerin Efendisi isimli eserdeki Gandalf karakteriyle Khazad-Dum KöGoogle Page Rankingüsünde bir karşılaşma yaşayan şeytan) pozitif düşünce de köGoogle Page Rankingünün üzerinde cesurca durarak, “Geçemezsin!” diyen Gandalf’tır

6 Bağlantı Halini Korumak

Enerjilerimiz sıkıştığı zaman izole oluruz Tezahür Kanunları ve kutsanma, bütünsellik ve bağlantı halinde olunduğunda gerçekleşebilir Eğer korktuğumuz için bağlantımızı koparırsak bize yardımların gelebileceği daha geniş bir dünyayla olan iletişimimizi ve bağlantımızı koparmış oluruz Aynı zamanda yardım etme, başkaları için orada olabilme kapasitemizi sınırlamış oluruz Enerji bağlantılarımızı yenilemek için mantıklı ve uygun bir şekilde başkalarına ve doğaya uzanırız Bunun için en basit adım, korkularımızı bir başkasına anlatmaktır, ama bu muhtaç bir durumdaymışız gibi yapılmamalı ya da korkularımızı bir başkasına aktarıp onu da korkutmak şeklinde olmamalıdır Olabildiğince sakin ve açık olmalı ve karşımızdaki kişi de kendi korkularını bizimle paylaşırsa onu da açık ve sessiz bir biçimde dinlemelidir
Bir başkasına nasıl yardım edebileceğimizi ve etrafımızda ne tür toplu bağlantılar ve paylaşım kaynakları olabileceğini keşfetmek enerjinizi açmak ve yeniden akar hale getirmek için hayati öneme sahiptir Bolluk, bütünlük ve bağlantılı oluş halinde akar, bu, izole ve muhtaç bir durum içindeyken bize verilmiş özel bir mucize değildir Enerjinizin genişlemesini ve dünyanın iyiliğine katılımda bulunmasını istiyorsunuz ki dünya da size her zaman sizin için hazır bekleyen hediyelerini, kutsamalarını sunsun

7 Cömertlik

Zor zamanlar yaşıyorken zorluklar bize vericiliği hatırlatır İster zamanımızı verelim, ister enerjimizi ya da paramızı; cömert olmak kalplerimizi, zihinlerimizi açmanın; bir akışı yenilemenin en hızlı ve emin yollarından biridir Size bununla ilgili bir sır vermek istiyorum Vermek hediye etmektir Karşılık gerektirmez Cömertliğin doğası, kendinden gerçekten bir şeyler verip karşılığında bir şey beklememektir Eğer karşılık olarak bir şey beklersek, beklenti kendiliğinden bir sıkıştırmaya dönüşür, enerji alanımızda baskılayıcı bir güç halini almaya başlar, özellikle de cömertliğimizin kabul görmeyeceği ya da en azından tahmin ettiğimiz şekliyle karşılığını bulamayacağı hayal kırıklığına, kızgınlığa dönüşürse Bir hediye hem vereni hem de alanı özgürleştirir, onları bir zorunluluk ve beklenti zincirleriyle birbirlerine bağlamaz

8 Şükretmek

Bir ekonomik krizin doğası, kıtlığa; sahip olmadıklarımıza ya da kaybetmekte olduklarımıza odaklanmaktır Sonuç olarak korku, kızgınlık ve hayal kırıklığı getirebilir Bu dinamiği değiştirmek için sahip olduklarımıza odaklanmak ve onun için şükür duymak isteriz Sadece akılda kalır bir şarkı sözü olmaktan öte, “şükürlerimizi saymak” iyi bir enerji hijyeni sağlar çünkü bu kalplerimizi minnet duymaya açar
Minnet duymak bir bağımlılık tutumu değildir, karşılıklı bağımlılığın farkına varma hali ve sahip olduklarımızın ve hoşlandıklarımızın, hatta özel hayatlarımızın bile çoğunun başka birinden veya başka bir şeyden geldiğini fark etmektir Minnet duymak sadece takdir etmek değildir Bu bir hayatın içten bağlantılı halinin ve büyük bir varoluş birliğinin farkındalığı demektir Farkındalık kalplerimizi açar ve katılım ve akış hissimizi yeniler Hayata, Kutsal olana “teşekkür ederim” demek ve özellikle de kendi insanlarımıza bunu söylemek bağlantılı olduğumuz herkese sunduğumuz bir minnet haline gelir ve bizi kıtlık ve kayıp hislerinin üzerine çıkartır, aksi takdir de onlar bizi aşağı çekecektir

9 Zamana Minnet Duymak

İçinde bulunduğumuz zamana ve bize sunduğu mücadelelere; ekonomik krize, küresel iklim değişikliğine, terörizme, savaşlara, enerji kıtlığına ve ufukta beliren diğer tüm felaketlere minnet ve takdir duymak zor gelebilir İnsana kendini iyi hissettiren, barış ve sürekli sakinlik sunan bir çağa minnet duymak çok daha kolay olurdu Ama şunu unutmayalım ki zor zamanlar aynı zamanda büyüme zamanlarıdır Yeni içsel kavrayışların ve fırsatların, yaratıcılığın ve yeni oluşların zamanlarıdır Eğer bir programla savaşamıyorsam, ona uymalıyım Zamanın getirdiği akışa direnmek boşuna, bizler bütün bu mücadelelerle yüzyüze gelinen şimdiki zamanda yaşıyoruz Gelecek ise şimdiki kararlarımıza ve eylemlerimize bağlı olarak ortaya çıkacak Bu elbette korkutucu! Ama eğer bundan kaçarsak enerjimiz sıkışacak, yaratıcı potansiyelimiz kaybolacak ve gelecek de her halikarda gelecek ve hatta hoşlanmadığımız bir biçimde gelecek Yaşadığımız zaman mücadeleyi gerektiriyor ama aynı zamanda yaratıcılığa ve yeni doğumlara, yeni potansiyellere ve yeni olasılıklara açık zamanlar Olanlara bu yönünden bakmak enerjimizi yeniden akışkanlaştıracak ve açacaktır

10 Bağımsızlığınızı Koruyun

Enkarnasyon ruhsallığında bağımsızlık, kendimizi yönetmemizi mümkün kılan; bize seçimler yapabilme, maksadımızı ifade etme ve bireysel kimliğimizi açığa çıkarma gücü veren ruh ile kişilik arasındaki bütünselliktir Bu, yalnızca bizim hayata katabileceğimiz eşsiz hediyelerin kaynağıdır Bağımsızlığımızı korumak bu içsel bütünselliğe akort olmak ve kimliğimizi onurlandırmak (kendimizi onurlandırmak) ve hayatla birlikte oluşturduğumuz bağlantıları onurlandırmaktır
Ruhsal varlıklar olarak holistik doğamız her zaman bizi kuşatan koşullardan daha fazla genişleme potansiyeline sahip ve güçlü Bu genişlemeyi istediğimiz zaman kalplerimizi ve zihinlerimizi gerçekten daha geniş bir kişilik boyutuna açarız ve enerjimiz, bununla buluşabilmek için yükselir Kimlik duygumuzu ve kendimizi zayıflatırsak, onurunu korumazsak, kendimizi küçültürsek zor zamanların ya da herhangi bir zamanın gerektirdiği mücadeleleri nasıl karşılayabiliriz? Üretken olma yeteneğimizden şüphe ettiğimiz sürece nasıl yaratıcı olabiliriz ki? Kendi kimliklerimizin, düşüncelerimizin ve duygularımızın başkalarının korkularıyla şekillenmesine izin verdiğimiz sürece korku nerede duracaktır, özellikle de bizim korku duymamızdan yararlanabilecek olanlar nerede duracaktır? Büyük mücadeleler büyük insanlara gelir ve her birimizin içindeki ruhun ve hayatın büyüklüğü çoğumuzun umduğundan daha büyüktür Bağımsızlığımızı korumak kapıları içimizdeki genişliğe ve etrafımızdaki hayatla daha güçlü bir ilişki kurmamıza açar

11 Sevecen Olun

Yukarıda bahsettiğimiz on öneri üç kelimeyle özetlenebilir: Sevgi dolu olun Sevgi gerçekten de insani problemlere yanıttır; kendini sevmek, başkalarını sevmek, bulunduğu yeri sevmek, yaptığı işi sevmek, doğayı sevmek, hayatı sevmek, dünyayı sevmek, tüm harikalığı ve ihtişamı içinde ruhu sevmek Sevgi enerjimizi özgürleştirir Bizi açar ve pek çok düzeydeki ruh ve hayat akışının içine bırakır Sevgi tezahürün ardındaki gerçek sırdır Sevginin pek çok yüzü vardır; koruyuculuk, şefkat, farkındalık, cesaret, yaratıcılık gibi; ama o anda hangi yüzünü gösteriyor olursa olsun sevgi her zaman zor ve mücadele gerektiren zamanlara bizim en güçlü yanıtımızdır

Sevgi sihirlidir Shakespeare’in söylediği gibi, ne kadarını verirsek o kadarını alırız Sevgi adeta bir verme ekonomisinde çalışır ve bu sadece bolluğu tanıyan bir ekonomidir Dünyanın bize korkmamızı söylediği ve her şeyi kaybettiğimiz bir devirde sevgi bize güvende olduğumuzu, kendimiz ve başkaları için zenginlik yaratıcı kaynaklar olduğumuzu söyler Sevgi, ekmek somunları ve balıkların mucizelerinin arkasındaki güçtür Cüzdanları açan, dolapları, buzdolaplarını, kilerleri ve hepsinden öte kalpleri açan ve böylelikle bize birbirimizi koruyabileceğimizi hatırlatan bir paylaşım akışına izin veren bir güçtür Sevginin olduğu yerde birbirimize yardımcı olabiliriz Sevginin olduğu yerde ayrılığın üstesinden gelme ve ayrılığın getireceği korkuyu altetme isteği vardır Birbirimiz için birer yürek, zihin ve istek gücü olabiliriz İçinde bulunduğumuz zor bir zaman olabilir, ama sevgi sayesinde zor insanlar olmaktan kurtulabiliriz

12 “Tanrı Dolu” Olun

Bu son maddeyi özellikle vurgulamak için koydum, ama rahatlıkla ilk adım da olabilirdi Tanrı’nın önemi hayatidir Tanrı aynı zamanda bir gizemdir Benim dilimde Yaratıcı Gizemdir Tarih boyunca insanlar bu nihai veya zemin niteliğindeki gerçekliğe pek çok isim verdiler ve onu pek çok yönden gördüler Ama ona ne isim verdiğimiz ya da nasıl gördüğümüz onun içimizdeki varlığının ne olduğunu anlamaktan daha az önemlidir O bize gerçekten de evrende bir ev sağlamaktadır Eğer açık ve akışkansak bunun nedeni nihai varlığın açık ve akışkan olmasıdır Sevgi duyduğumuzda sevgimiz bu nihai varlığın sevgi duyuşuyla yüzlerce, binlerce, milyonlarca kat artar

Findhorn Derneği çok basit bir önerme üzerine kuruldu: “Önce Tanrıyı hayatınıza alın, ardından ihtiyacınız olan her şey size gelecek” Findhorn’un Kurucuları bunu ispatladılar ve Findhorn tezahürün bu basit prensibinin sonucu olarak başarılı oldu
Benim için, Tanrıyı en başa koymak “Tanrı Dolu Olmak” demek; sınırlı bir varlık olarak benim kendi kapasitem ölçüsünde, bu yaratıcı, sevgi dolu varlığın niteliklerini içimde barındırmak demek Kalbimi açmadan önce izin verin kalbim Tanrıyla dolu olsun Düşünmeden önce izin verin zihnim Tanrıyla dolu olsun Konuşmadan önce izin verin ağzım Tanrıyla dolu olsun Bir şey yapmadan önce izin verin kollarım Tanrı’yla dolu olsun İzin verin kişisel dünyam önce Tanrı’nın dünyası olsun, Tanrı dolu bir dünyam olduğunda biliyorum ki diğer her şey sonradan eklenecektir

Tanrı dolu olmak basitçe sevginin varlığının öncelikli oluşunu, genişliğini, ihtişamını, yaratıcılığını, koruyuculuğunu kendi dünyamda ve kendi içimde fark etmek demek Basit bir ekonomik kriz nasıl olur da bununla kıyaslanabilir ki? Yaratıcı gizem iflas edemez O, kıtlığa konu olamaz Tanrı asla bitmez
Gerçek Soru Bazen ruhsal bir öğretmen için çeşitli şeyler yapmak adına bir dizi adım atmak bir zorunluluk oluyor: bunun için on adım, şunun için oniki adım, diğer bir şey için yedi adım ve bunun gibi Ben hiçbir zaman işlerimi o kadar çok adımlara bölmedim, benim ruh algım bir adımlar dizisinden çok bir rampaya benzer, tırmandığımız bir merdivenden çok sürekliliği olan bir yüzey gibi
Ne var ki zor zamanlar yeni olasılıklar da yaratıyor ve hatta yaşlı kurtlar bile yeni oyunlar öğrenebiliyor! Dolayısıyla ben de size zor zamanlarda ayakta kalmak adına oniki adımlık bir program oluşturdum İşe yarayacak mı? Bunlar üzerinde çalıştığımızda hayatlarımız daha iyi olacak mı? Gerçek soruysa; eğer işe yaramazsa bize ve dünyamıza neler olacağıdır.

alıntıdır.

Balıkesir’in Susurluk ilçesinde “Silahtan Oyuncak Olmaz” kampanyasında toplanan oyuncak silahlar kent meydanında imha edildi…

10603694_10153568976664909_5981729552825426841_n[1]

Balıkesir’in Susurluk ilçesinde “Silahtan Oyuncak Olmaz” kampanyasında toplanan oyuncak silahlar kent meydanında imha edildi…

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

EVDE SALÇA YAPIMI

EVDE SALÇA YAPIMI

Güneşin son demlerini salça yapmak için ayırabiliriz. Salça yapmak kolay olduğu kadar emek ve zaman isteyen bir uğraştır. Malzemelerimizi temin edip emek ve zamanımızı da ayarladık mı ev yapımı doğal katkısız, tüm kış huzurla tüketebileceğiniz salçamız tamamdır!
Malzemeler:

*40 kg domates   *40 kg kapya biber   * Kıyma makinesi ve ya domates çekme makinesi   *Süzgeç *Tepsi  *Kaya tuzu *Bez çuval

Öncelikle yapacağımız salça için domates ve biberlerimizi temin ediyoruz. Görselde yer alan bir tepsi salça için 10 .kg domates kullanıldı. Ben toplamda 40 kg domates 40 kg  biber kullandım. Domatesler salçalık -uzun domates olmalı. Diğer domates türleri fazla sulanacağı için bu iş için uygun değildir. Biber olarak da kapya biber- etli kırmızı biber kullanacağız.

Biberlerimizi güneş gören bir yere serip 1 gün güneşlendiriyoruz. Domatesleri yıkadıktan sonra geniş bir tencerede yaklaşık 10 dakika bütün olarak kaynatıyoruz. Soğuk sudan geçirip kabuklarını soyuyoruz. 

Soyulmuş domateslerimizi kıyma makinemizden geçiriyor püre haline getiriyoruz. Eğer makinemiz yoksa püre haline getirebileceğimiz mutfak robotu ya da blender kullanılabilir.  


Bir gün Güneşte bekletilmiş biberlerimizi ise çekirdeklerini çıkardıktan sonra düdüklü tencerede 15 dakika kaynatıyoruz. Kabuklarını soymak pek mümkün değildir. kabukları ile birlikte makineden geçiriyoruz. Makinenin ağzında biriken kabukları sık sık temizlemek gerekiyor, aksi halde tıkanma yapabilir.


Çekilmiş biberleri kabuk ve çekirdeklerinden ayırtmak için kevgir kullanıyoruz.

İyice ovalayarak süzdüğümüz salçamızı genişçe bir tepsiye sererek bolca tuzlayıp (küflenmemesi için, tadına da bakarak tuzlu bir tat elde edinceye kadar ) karıştırıyoruz ve dışarıda güneş gören bir yere koyuyoruz. Biz geniş açık alanlarımız olmadığından balkon kullanmayı tercih ettik 🙂

Domateslere gelince.. Makineden geçirdiğimiz domatesleri eğer çekirdeklerinden ayırtmak isterseniz onu da kevgirden ovalayarak geçiriyorsunuz. Süzdüğünüz domates salçasını ise direkt tepsiye de serebilirsiniz, daha çabuk kurusun isterseniz de temiz bez bir çuvalda 1 gün süre ile süzebilirsiniz. 

Akabinde yine tepsiye sererek güneşe koyuyoruz. Kaşıkla üzerine çentikler atarak kuruma alanını genişletmiş oluyoruz. Güneşlendirirken sık sık karıştırıyoruz ki kabuk bağlamasın üzeri.

Kuru salça kıvamına geldiğinde biber ve domates salçalarını karıştırıp cam kavanozlara doldurup iyice bastırıyoruz. Üzerine ise zeytinyağı döküyoruz. Hava almaması gerekiyor. Aksi halde küflenip ekşiyebilir.

Kışlık salçanız hazır..Afiyetle tüketin 🙂

Özgen ÖZEN

woto.com internet sitesi

sağlıkla kal facebook sitesinden alınmıştır. Fatoş Pabuccu Tuncay

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Kulağa Sokulan Soğanın Mucizevi Etkisi…

201509011417_4[1]

Soğanla hayatta kalmanın 10 yolu
Pek çok gıdanın mucize denilebilecek etkileri olabilir fakat soğanın yeni keşfedilen özellikleri onu bambşaka bir yere konumlandırıyor! Burada okuyacaklarınız belki de yıllardır “Benimkinde soğan olmasın” diyerek restoranlarda, lokantalarda hor gördüğünüz soğan hakkındaki düşüncelerinizi tamamen değiştirebilir.
Kokusu olsun, kesildiği zaman gözleri yaşartıyor oluşu olsun kimilerinin soğanla yıldızı bir türlü barışmaz. Ancak soğan sandığınızdan çok daha özel bir gıda olabilir. Tek başına bir ecza dolabı desek yanlış olmaz! Şimdi önyargılarınızı bir kenara bırakın ve soğanın gizemlerine kendinizi hazırlayın. Bir sepet soğanla üstesinden gelemeyeceğiniz rahatsızlık yok, nasıl mı? İşte size soğanla hayatta kalmanın 10 yolu!
1. Öksürüğe son
Bir türlü kesilmeyen öksürükleriniz mi var? Eczaneden aldığınız şuruplar bir işe yaramıyor mu? İhtiyacınız olan şey soğan suyu! Evet belki nefesiniz pek hoş kokmayacak ama sakızla, diş macunuyla o kokuyu bastırabilirseniz soğan suyu öksürüğünüzü kısa sürede bünyenizden söküp atacaktır!
2. Düşmeyen ateşe birebir
Ateşiniz düşmüyor ve o zalım fitil tedavisine karşı direniyor musunuz? O zaman yapmanız gereken şey soğanla ateşinizi söndürmek. Korkmayın soğanı fitil niyeyine kullanmayacaksınız, çorabınızın içine ayak tabanınızla temas edecek şekilde koyacağınız soğan dilimleri mucizevi şekilde ateşinizi düşürecek!
3. Nezleyi unutun
Nezleniz bir türlü geçmiyor mu? Kendinize bir soğan partisi vermenizin zamanı gelmiş demektir. Çayınızın içinde bir adet dilimlenmiş soğanı kaynatıp için, yanında da tuzlu soğan halkaları yiyin. Vurun kafayı yatın, uyandığınızda kesinlikle daha iyi hissedeceksiniz.
4. Kulak uğultusuna, çınlamasına, ağrımasına son!
Kulak vücut için kritik bir organ. Neredeyse bütün dengemizi sağlayan bir organ. Ona bir zarar geldiğinde sıkıntı büyük oluyor. Kulakta yaşanan uğultu, çınlama ve ağrı gibi durumların acısını yaşayan bilir. Böyle bir durumda yapımlası gereken, soğanın cücüğünü ikiye bölüp kulaklara tıpa gibi koymaktır. Birkaç saat içerisinde soğan sıkıntı neyse inanılmaz şekilde tedavi edecektir!
5. Psikolojik destek
Bilinen bir gerçektir insanların belirli aralıklarla ağlaması gerekir. Bu hem göz sağlığı, hem de duygusal birikimlerin dışarıya atılması için gereklidir. Hatta olur olmadık saçma zamanlarda yok yere ağladığınızı görüp şaşırabilirsiniz. Bunların hepsi birikimden… Soğan kesildiği zaman ağlatıcı özelliğiyle kendinizi kötü hissettiğiniz zamanlarda sizi ağlatarak rahatlatır. Dalga geçmiyoruz, tavsiye edilen bir deşarj yöntemidir.
6. Deriye yama olarak soğan
Bazı bitkilerin insan vücudundaki yaralanmaları çok hızlı bir şekilde tedavi ettiği bilinen bir gerçek. Bunlar arasında Aloe Vera en etkili olanların başında geliyor. Ancak her evde, her markette Aloe Vera bulmak mümkün değil ve Aloe Vera çok da ucuz bir bitki değil. Fakat bu bitkinin muadili, hali hazırda evinizde duruyor olabilir! Soğanın iç çeperindeki zarlar Aloe Vera ile hemen hemen aynı özelliğe sahip! Yaralanmalarınızda, yanıtlarınızda bu zarları ayıklayıp hemen sıkıntılı noktanın üstüne koyun ve mucizeye şahit olun!
7. Cerrahi müdahelelerde soğan
İlginçtir soğan sadece gündelik yaralanmalarda değil, çok daha problemli yaralanmalarda hatta cerrahi operasyonlardan sonra kalan izlerin toparlanmasında da büyük bir alternatif tedavi konumunda. Yaralardan kalan izlerin kaybolmasını hızlandıran bir etkiye sahip olan soğanın bu konuda sihirli özelliklere sahip.
8. Enfeksiyona karşı soğan!
Vücudunuzdaki bir yara enfeksiyon kaptıysa, hastaneye ulaşmadan önce sizi kurtaracak bir şeylere ihtiyacınız varsa bir miktar destekle soğan size bir ilaç olabilir. Bir dilim ekmeğin üstüne sütü kaynatıp dökün, üstüne bir soğan rendeleyin ve enfeksiyonlu yaranın üstüne bastırın. 2 saat kadar bu karışımın enfeksiyonlu alanla temasını kesmeyin. 2 saat sonra enfeksiyonu bu karışımla beraber vücudunuzdan çekebilirsiniz.
9. Güneş yanıklarına birebir soğan
Güneş yanıklarına genelde ülkemizde yoğurt sürerek çare buluyoruz. Ancak asıl tedavi soğanda. Yanıklarınızın üstüne soğan dilimleri koyun ve yanığın soğanın suyunu çektiğinden emin olun. Bunun üstüne bir yumurtanın akını sürerek tedavinizi sağlayabilirsiniz.
10. Arı ve sinek sokmalarında soğan
Ülkemize arı soktuğu zaman üstüne tezek sürmekten tükürmeye kadar pek çok çılgın tedavi yöntemi önerilir ancak asıl tedavi yine soğanda. Üstelik sadece arı değil, sivrisinek sokmalarında da bir hayli etkili bir yöntem. Hayır soğanı sürmeyeceksiniz. Evinizde yaz günleri sağda solda soğan kesip koyun bir kenarlara. Arılar ve sivrisinekler soğanın olduğu yerlere yaklaşmazlar. Arı sokmasına daha arı sokmadan savunmanızı almış olursunuz!

Kaynak: Radikal

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 5 Comments »

2.3 MİLYAR YILDIR DEĞİŞMEYEN SÜLFÜR BAKTERİLERİ YARATILIŞ GERÇEĞİNİN KANITIDIR

11988316_984881878229482_1467986014049156547_n[1]

Bu gizemli canlı için kimileri şaşkınlık içeren, kimilerinde çaresiz bir çırpınış gibi duran, “Biyologlar, 2.3 Milyar Yıldır Evrilmemiş Derin Deniz Sülfür Bakterisi Buldular”, “2 Milyar Yıldır Hiç Değişmeyen Bakteriler Evrim İçin Bir Bilmece”, “Darwin’i Gülümsetecek 2 Milyar Yıllık Gizemli Canlı” benzeri başlıklar atıldı.

Biz de bu yazımızda, yaratılışın delili olan, Darwinizmi ise çürüten bu haberi ele alacağız.

Washington Post’ta yer alan haberde dikkat çekici yönlerden biri, bilim insanlarının kimi yerlerde dolaylı cümleler kullansalar da, ‘Canlılığın 2 milyar yıldır şaşırtıcı bir şekilde değişmediği’ni ifade etmeleriydi:

“Okyanusların altında tarihin en geçmiş dönemlerine ait bir bakteri kolonisi dünya tarihinin neredeyse yarısı kadar bir süredir hiç değişmeden duruyor. Bu derin deniz canlıları çevrelerinde değişim olmasına rağmen, kendilerinde “tümüyle evrim olmadığını” gösteriyorlar. Sülfür çevrimi yaparak yaşayan bu bakterilerin aynı formları fosil kayıtlarında iki ayrı yerde bulundu ve günümüzde hala yaşıyorlar. Lifler halinde bulunan bu mikroplar 2.3 milyar yaşında, Batı Avusturalya’da fosilleşmiş çamur içinde tespit edildi. Aynı tür kolonilere 1.8 milyar yıllık kaya tabakalarında Şili ve Güney Afrika açıklarında da rastlanmıştı. New South Wales Üniversitesi’nden Prof. Malcolm Water, “Fosillerin içinde gördüğümüz bu mikroplar neredeyse bugün okyanuslarda gördüklerimiz ile aynı” diye açıkladı. “Biçimleri aynı ve yine aynı kimyasal işlemleri yapıyorlar.”

Görüldüğü gibi sülfür bakterilerinin 2 milyar yılı aşkın süredir hiç değişmemiş olması, ‘evrim yok’ olarak itiraf ediliyor, ancak bir yandan da bu bilimsel gerçek “çevrelerinde değişim olmasına rağmen”, “neredeyse” gibi eklemeler yapılarak yani demogoji ile örtbas edilmeye çalışılıyordu. Hatta kimi yerlerde evrimin olmaması, ‘Darwinizme aykırı değil’ gibi kendi içinde son derece çelişkili bir şekilde de yorumlanıyordu.

Değişimin olmaması ne anlama gelir?
Evrim teorisi canlıların günümüze dek değişerek geldiğini iddia eder dolayısıyla değişim yoksa evrim diye bir süreç de yaşanmamış demektir. Nitekim canlılık tarihi incelendiğinde sayısız canlı türünün milyonlarca yıl geçse de hiç değişmeden varlığını devam ettirdiği görülür. Bu canlılar milyonlarca yıl önceki örneklerinden farksız oldukları içindir ki biyologlar tarafından ‘yaşayan fosiller’ olarak tanımlanırlar. İşte bu makalede yer alan ve 2.3 milyar yıl öncesinden günümüze kadar hiç değişmeden gelen sülfür bakterileri benzeri yaşayan fosiller evrim teorisini çürüten, reddi mümkün olmayan bilimsel kanıtlardır.

CANLILIKTAKİ KOMPLEKS YAŞAM BASAMAKLANDIRILAMAZ

Evrim taraftarları yaşayan fosiller karşısında çaresizdirler. Materyalizm dini yani Darwinizmin iddialarına göre sözde, “tabiatın kendi kendini kademeli bir şekilde var etmiş olması” gerekir oysa tabiatta buna dair bir delil yoktur. Türler evrimcilerin öngördükleri, ilkelden gelişmişe doğru basamaklarla sıralandırılamamaktadır. Kompleks canlı formları bir anda ortaya çıkmaktadırlar ve canlılığın ilk ortaya çıktığı prekambriyen devirde zaten vardırlar. Örneğin bugün en ileri laboratuvarlarda bile benzeri gerçekleştirilemeyen reaksiyonları, fotosentez yapan algler 3,2 milyar yıl önce zaten yapabiliyorlardı. Bu harika mikroorganizmalar atmosferin %21’lik oksijen oranını sağlamada ana rolü oynadılar. Işığın ulaşamadığı okyanus derinliklerinde ise bakteriler başka bir enerji kaynağı kullanıyorlardı: Sülfür.

BAKTERİLERİN ZEHİRLİ KÜKÜRTÜ TEMİZLEMESİ NEDEN ÖNEMLİ?

Dünyamız 4.6 milyar yıl önce oluşmaya başladığında, atmosferimiz volkanik patlamalar nedeniyle yoğun kükürt ile kaplıydı. Suyun yoğunlaşmasıyla birlikte, okyanuslar oluştuktan hemen sonra, mevcut kükürt suda kolaylıkla çözünebilir olduğu için atmosfer kükürtten temizlendi. Denizlerdeki yüksek kükürt oranı ise, bugün daha çok hidrotermal kaynakların yakınlarında yaşamalarıyla bilinen, temel enerji kaynağı olarak hidrojen sülfiti kullanan kemosentetik bakteriler sayesinde azaldı. Sülfür-bakterileri olarak da isimlendiren bu özel bakteriler bu işlemlerle bir yandan glikoz elde ederlerken diğer yandan denizleri temizleyip yaşanabilir hale getirdiler.

Sülfür bakterileri hidrojen sülfürün (H2S) zehirleyici özelliğini etkisiz kılacak çok özel tepkimeler yürütür. Üstün akıl ürünü bu hassas nükleer tepkimeler sayesinde zehirlenip ölmedikleri gibi ihtiyacını duydukları besini ve enerjiyi de temin ederler. Bu bakteriler hidrojen-sülfürü (hidrojen-sülfid) oksijen ile “yakarak”, su ve çeşitli sülfatlar üretirler. (HidrojenSülfür + Oksijen –> Su + Sülfatlar) Denizlerde yaşam için hayati olan bu kimyasal işlemin gerçekleşmesi, kükürdü işleyebilen özel bakterilerin varlığı dışında mümkün değildir.

PROTEİN ANCAK EKSİKSİZ BİR HÜCREDE HAYAT BULABİLİR

Sülfür bakterileri 3 milyar yıldır aynıdır. Hiçbir değişimin olmaması evrim teorisini çürütmekle beraber, bu bakterilerin nasıl ortaya çıktığı da evrimciler için açıklanması gereken bir durumdur. Ancak bırakın tek bir hücrenin meydana gelişini, onu oluşturan tek bir proteinin bile ortaya çıkışı birbirini takip eden tesadüf basamaklarıyla açıklanamaz. Herhangi bir hücrenin tek bir proteini bile hücre zarı ile güvence altına alınmış, asiditesi kontrol altında tutulan kapalı bir ortama ihtiyaç duyar. Tabi hangi aminoasidin hangi aminoasid ile nasıl sıralanacağı da DNA ile tarif edilmiş olmalı, bu kodlar başka proteinler tarafından okunarak deşifre edilmeli, sonrasında aminoasitler ribozomal proteinlerin hassas çalışması ile birleştirilmeli, chaperon proteinleri de bu zinciri üç boyutlu haline paketlemelidir. Bu şekilde, tek bir proteinin sentezi için ortalama 100 farklı protein çeşidi gerekmektedir, ayrıca bunların çalışabilmeleri için de mitokondri tarafından enerjinin devamlı olarak sağlanması gerekir ki bu da tam teşekküllü bir hücrenin içinde çalışmaları demektir. Yani hücre tam olarak varsa bir protein olabilir. Bu şart, canlılığın bir anda mucizevi şekilde ortaya çıkmasını gerektirir ki, bu Allah’ın ‘Ol’ demesiyle yaratışıdır.

BİLİMSELLİKTEN UZAK ÇARPIK EVRİMCİ İZAHLAR YARATILIŞ GERÇEĞİNİ ÖRTEMEZ

Evrim gibi bir sürecin yaşanmamış olması ‘yaşayan fosiller’ ile kanıtlanmış apaçık bir gerçektir. Sülfür bakterileri ve sayısız türe ait değişmemiş fosil örnekleri, evrimcilerin her türlü çarpık açıklamalarına rağmen, sonsuz güç sahibi, üstün yaratıcımız olan Allah tarafından bir anda var edildiklerini ve çağlar boyunca sabit kaldıklarını şüphe bırakmadan gösteren kanıtlardır.

kaynak: karbonat facebook sayfası

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

30 Yaşından sonra kadın…

11990377_1675163199366810_6691897999499689137_n[2]

” Yaşım ilerledikçe, en çok otuz yaşını aşmış bayanlara değer vermeye başladım.”

İşte bunun sebeplerinden bir kaçı:

Otuz yaşını geçmiş bir kadın asla sizi gecenin bir yarısı uyandırıp “ne düşünüyorsun?” diye sormaz…

Umurunda degildir çünkü ne düşündüğünüz.

Diyor ki…

Otuzunu aşmış bir kadın TV deki maçı seyretmek istemiyorsa, söylene söylene TV ‘nin karşısında yanınızda oturmaz…

Yapmak istediği bir şeyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan bir şeydir.

Otuz yaşını aşmış bir kadın kendini yeterince iyi tanır ve kendinden emindir…

Kim olduğunu, ne olduğunu, ne istediğini, ve kimden istediğini bilir.

Otuzunu asmış çok az kadın onun hakkında ya da yaptıkları hakkında ne düşündüğünüzü önemser.

Otuz yaş üstü kadın çoğunlukla büyük aşklara, ömür boyu sürecek bağlılıklara doymuştur.

Hayatında en son ihtiyacı olduğu şey bir başka mız mız, devamlı söylenen, ne yapacağına karışan, yapışkan bir aşıktır.

Otuzunu aşmış kadın, ağırbaşlıdır.Bir operanın ortasında ya da pahalı bir restoranda sizinle çığlık çığlığa

kavga etmesi cok nadirdir…

Ha tabi hakettiyseniz, size vururken de hiç tereddüt etmez, sonuçlarına katlanmayı da planlayarak…

Otuzunu asmış kadın övgüler yağdırmakta çok bonkördür, çoğu hak edilmemiş bile olsa…

çünkü takdir edilmemenin ne olduğunu iyi bilir.

Otuzunu asmış kadın sizi bayan arkadaşlarıyla rahatlıkla tanıştıracak kadar kendine güvenir…

Daha genç bir kadın, en iyi arkadaşını bile görmezlikten gelebilir, yanındaki adama güvenmediği için.

Otuz yaşın üstündeki kadın sizin onun arkadaşına ilgi duymanızı hiç sallamaz….. arkadaşının onun aldatmayacağını bilir.

Kadınlar yasları ilerledikçe medyumlaşırlar. Ona günah çıkarmanıza Hiç gerek yoktur… Onlar her haltınızı bilirler.

Otuz yaşını aşmış bir kadın Kıpkırmızı bir ruj sürdüğünde bu ona çok yakışır. Ama daha genç kadınlarda böyle değildir. Çiğ durur…

Otuz üstü kadınlar açıksözlü, doğrucu ve dürüsttürler… Onun için ne anlam taşıdığınızı merak etmenize gerek yoktur…

Ne kadar geri zekalı olduğunuzu bir çırpıda açık açık söyleyiverir…

Eğer bir geri zekalı gibi davrandıysanız…

Andy Rooney..

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Friends’in Efsane Karakteri Phoebe’den Öğrendiğimiz 20 Hayat Dersi

Phoebe belki de Friend dizisinin en kendine has karakterlerinden biriydi. Aptal sarışın kavramı ilk kendisinden çıkmıştı, halbuki çok da aptal sayılmazdı. Sadece biraz patavatsız ve fazlasıyla dürüsttü. Phoebe karakterini harika canlandıran Lisa Kudrow, sanki rol onun için yazılmışcasına bizleri bol bol kahkahaya sürüklerdi. İşte Friends’in efsane karakteri Phoebe’den öğrendiğimiz 20 hayat dersi.

1. İstediğin şeyler konusunda dürüst ol…

İstediğin şeyler konusunda dürüst ol...

‘dünya barışı istiyorum… şey birde daha büyük göğüsler.’

2. ….ve onları istediğini belirtmekten çekinme:

....ve onları istediğini belirtmekten çekinme:

‘Eğer gelecek gösterilerim hakkında e mail almak istiyorsanız lütfen bana para verin ki bir bilgisayar alabileyim.’

3. Sıradan işleri yapmaya mecbur değilsin.

Sıradan işleri yapmaya mecbur değilsin.

– Phoebe yardım etmek ister misin?

+Oh keşke yapabilseydim ama istemiyorum.

4. Görünüşünü her zaman aksesuar ile tamamla.

Görünüşünü her zaman aksesuar ile tamamla.

5. Güzel bir yüzden çok daha fazlası olduğunu asla unutma.

Güzel bir yüzden çok daha fazlası olduğunu asla unutma.

‘Zaman zaman aptalı oynuyor olabilirim ama harika bir kalçası olan sarışından daha fazlasıyım.’

6. Çocuklara hayatın gerçekleri hakkında dürüst ol.

Çocuklara hayatın gerçekleri hakkında dürüst ol.

‘Ve çiftçi onu başında vurup öğütücüye attı, işte hamburgerin nasıl elde edildiği.’

7. Her zaman pozitif olmaya çalış.

Her zaman pozitif olmaya çalış.
Phoebe: Zor bir hayatım oldu. Annem uyuşturcu satıcısı tarafından öldürüldü
Monica: Annen intihar etti.

Phoebe: Annem uyuşturucu satıcısıydı.

8. İnce flört sanatını öğren…

İnce flört sanatını öğren...

 -Phoebe. Harika bir isim.

+Gerçekten sevdin mi? Bir de telefon numaramı duymalısın.

9. …ve baştan çıkarma sanatını da.

...ve baştan çıkarma sanatını da.

‘Belki senin için dans ederim…’

10. Gerçekten dürüst olman gereken zamanlar da olacak tabii.

Gerçekten dürüst olman gereken zamanlar da olacak tabii.

‘Chandler’ la ilk tanıştığımda onun gay olduğunu düşünmüştüm fakat şimdi onun düğün günü için şarki söylüyorum.’

11. Sinirlensen bile her zaman cool kal, bu sana üstünlük sağlar.

Sinirlensen bile her zaman cool kal, bu sana üstünlük sağlar.

‘Kafanı bir duvara sürtmeden önce gitmeliyim.’

12. Bazen bazı durumlarda dramatik davranmak gerekebilir.

Bazen bazı durumlarda dramatik davranmak gerekebilir.

‘GÖZLERİM!’

13. Hatta en yakınlarınızdan bile saklamanız gereken sırlar olabilir.

Hatta en yakınlarınızdan bile saklamanız gereken sırlar olabilir.

‘Bildiğimizi bildiklerini bildiğimizi bilmiyorlar.’ *gözlerim kanadı, sanırım*

14. Gerçekten kıskanç biri olabilirsin ama bu sorun değil.

Gerçekten kıskanç biri olabilirsin ama bu sorun değil.

‘Herkes çok mutlu görünüyor. Bundan nefret ediyorum.’

15. Fikirleriniz veya önerileriniz asla aptalca değildir.

Fikirleriniz veya önerileriniz asla aptalca değildir.

‘Kız olursa phoebe erkek olursa pheebo.’

16. Sizin için tamamen yanlış kişi olduğunu bilseniz bile biriyle takılmak sorun değildir.

Sizin için tamamen yanlış kişi olduğunu bilseniz bile biriyle takılmak sorun değildir.

‘Tamam belki o ruh eşim olmaya bilir ama bu kızında ihtiyaçları var.’

17. Erkekleri asla çözemiceksin, ne kadar sıkı denersen dene.

Erkekleri asla çözemiceksin, ne kadar sıkı denersen dene.

‘Erkeklerin nasıl olur da bu kadar kaba şeyler yapıp hiç birini önemsemediğini anlamıyorum.’

18. Arkadaşlarına ‘küçük’ hediyeler al.

Arkadaşlarına 'küçük' hediyeler al.

Phoebe:  Hey sana bir hediye aldım!

Chandler:  Aman tanrım onu nerede sakladın?!

19. Arkadaşların arasında arabuluculuk yapmaktan geri durma.

Arkadaşların arasında arabuluculuk yapmaktan geri durma.

‘Eğer hapisanede olsaydık ikinizde benim sürtüğüm olurdunuz.’

20. Ve sonunda, her zaman odada ki en havalı kişi sen olucaksın.

Ve sonunda, her zaman odada ki en havalı kişi sen olucaksın.

‘Ben gerçekten havalı biriyim.’

Ya Tutarsa? Erkeklerden Hepimizin Malumu 27 Yalan Denemesi

 

Genel kanı erkeklerin yalan söylemeyi beceremediği yönündedir ki haklıdır. Ancak erkekler bitmek tükenmek bilmeyen bir ısrarla, benzer yalanları her gün söylemektedir. Bir şey 40 kere söylersen olurmuş diye düşünen erkeklerin yalanlarından bir derleme. Kaldı ki zaten hepsi bildiğiniz, duyduğunuz şeyler.

1. Hı-hı dinliyorum kulağım sende

Hı-hı dinliyorum kulağım sende

Kadınlar mı çok “beni dinliyor musun” diye soruyor yoksa erkekler mi dinlemeyi beceremiyor?

2. Bir şey yaptığım yok ya, evde oturuyorum

Bir şey yaptığım yok ya, evde oturuyorum

Bunu söyleyen erkeklerin %90’ı ya barda ya diskoda…

3. Kız yok ya erkek erkeğe takılacağız

Kız yok ya erkek erkeğe takılacağız

Aslında bir şey yapacağından değil, ama kız olduğunu bilirse sevgilisi üzülür, ondan yani.

4. Aşk olmadan yapılan seksin hiçbir kıymeti yok benim için

Aşk olmadan yapılan seksin hiçbir kıymeti yok benim için
Türk erkeği kadar cinsellikte aşk arayan başka erkek milleti yok. Aşk illaki olacak, kesin aşk, hep aşk…

5. Akşama iş yemeği var

Akşama iş yemeği var

Öyle bir hal aldı ki artık gerçek iş yemekleri bile kabul görmüyor.

6. Sana güveniyorum ama insanlara güvenmiyorum

Sana güveniyorum ama insanlara güvenmiyorum

Sen iyisin de çevren kötü.

7. Ben senin beynini seviyorum

Türk erkeği zekaya, bilgiye önem verir.

8. Sen çok farklısın

Sen çok farklısın

sen çok farklısın

  • mesela neyim?
  • ya öyle işte farklısın
  • birini söyle
  • fark…

9. Geçmiş geçmiştir, geçmişin beni hiç ilgilendirmez

Geçmiş geçmiştir, geçmişin beni hiç ilgilendirmez

Türk erkeğinin söylediği yalanlar derecelendirilse, 1’incilik kesinlikle bu yalanın olurdu.

10. İlk kez birisine seni seviyorum dedim

İlk kez birisine seni seviyorum dedim

Daha ne ilkler göreceksiniz, bilseniz şaşırırsınız.

11. Ciddi bir ilişki yaşamaya hazır değilim

Ciddi bir ilişki yaşamaya hazır değilim

Biraz ilgi göster bakalım belki hazırlanırım.

12. Onunla aramızda hiçbir şey geçmedi, adını bile hatırlayamadım inan

Onunla aramızda hiçbir şey geçmedi, adını bile hatırlayamadım inan

Şeceresini sayar.

13. Ben seni hak etmiyorum

Ben seni hak etmiyorum

Artık bu lafın doğru kullanımı kalmadığı için yürürlükten kalktı. Hepsi yalan çünkü.

14. Kadın dediğin biraz ele gelmeli, tahta gibi ne o öyle

Kadın dediğin biraz ele gelmeli, tahta gibi ne o öyle

Sen Adriana Lima‘dan daha güzelsin canım.

15. Bence çok yakıştı, hemen alalım bunu

Bence çok yakıştı, hemen alalım bunu

2 saatlik alışverişin ardından çuval giyerek test edin, aynısını söyleyecektir.

16. En fazla iki bira içip kalkarım

En fazla iki bira içip kalkarım

Arkadaşlar çok ısrar etti…

17. Porno mu? Hiç izlemedim, bilmiyorum

Porno mu? Hiç izlemedim, bilmiyorum

Nasıl bir şey o? NE!? inanmıyorum böyle şeyler mi var?

18. Bu eve giren ilk kız sensin

Bu eve giren ilk kız sensin

Günahını almayalım belki sık ev değiştiriyordur.

19. Seninle yaşlanmak istiyorum

Seninle yaşlanmak istiyorum

Belli bir ana kadar (!) neler söyleyebileceğine inanamazsınız.

20. Seni üzmekten korkuyorum

Seni üzmekten korkuyorum

Seni terk edeceğim ama terk etmeyi beceremem, illaki kalbini kırarım.

21. Yok ya ne kıza bakması dalmışım

Yok ya ne kıza bakması dalmışım

Hatta orada kız olduğunu bile siz deyince fark etti.

22. Daha önce hiç olmamıştı, ilk defa başıma geliyor

Daha önce hiç olmamıştı, ilk defa başıma geliyor

Veya belki de uzun süreden beri ilk defa olduğu içindir… olamaz mı?

23. Film falan da izleriz…

Film falan da izleriz…

Pul koleksiyonu göstericilerin evrilmiş hali.

24. Sen bir de karşıdaki adamı görecektin

Sen bir de karşıdaki adamı görecektin

Offf dağıldı var ya, zor topladılar adamı.

25. Asla yalan söylemem, yalanı hiç sevmem

Asla yalan söylemem, yalanı hiç sevmem

Al işte sana kaya gibi paradoks.

26. Sadece sana sarılıp yatmak istiyorum

Sadece sana sarılıp yatmak istiyorum

 Sarılacağı kesin ama “sadece” kısmında sıkıntı olabiliyor, dikkat.

27. Ben senin bildiğin erkeklerden değilim, beni tanıdıkça ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın

Ben senin bildiğin erkeklerden değilim, beni tanıdıkça ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın

Spoiler vermek gibi olacak ama sonunda hiçbir şey olmuyor. Adam aynı adam, bekleyecekseniz boşa beklemeyin diye şey ettik.

Çakralarınızın Sağlıklı Çalışması İçin Odaklanmanız Gereken Düşünceler…

Çakra[1]

Kök Çakra;

Dünyayı ihityacım olan herşeyi karşılayan güvenli bir yer olarak görüyorum. Hayata kendimi güvenle açıyorum ve benim için hazırladığı herşeyi kabul ediyorum. Tüm davranışlarım yeryüzüne ve yaşamın üretici gücüne bağlı kalıyor; hayatımı yaratıcı olarak şekillendiriyorum
Kararlılık ve başarma gücüne sahibim. Hayata endişelenemek ve belirsizlik duyguları ile yaklaşmıyorum

İkinci Çakra;

Başkalarına kendimi açıyorum ,doğal ve içten davranıyorum. Yasam enerjisi bedenimden, ruhumdan ve zihnimden akıyor. Hayata coşku ve hayret ile yaklaşıyorum. Duygularım gerçek ve samimi,eylemlerim yaratıcı Kendim ve çevremdekiler için canlandırıcı bir enerji sağlıyorum

Mide (Solar pleksüs) Çakrası;

Hayata ve yaşamdaki yerime dair huzurluyum ve dengeliyim Kendimi ve başkalarını kabul ediyorumTüm davranışlarımın ruhsal ve maddi gelişime katkıda bulunmasına özen gösteriyorum Işik ve enerji ile doluyum ve bu nedenle çevremdeki olumsuzluklara karşı korunuyorum İsteklerim gerçekleşiyor çünkü aradıklarımı kendime çekiyorum Bolluk doğuştan gelen bir hak ve ilahi bir miras Çevremde engeller değil, bana açık olan yollar görüyorum

Kalp Çakrası;

Kalbimdeki enerjiler dünyayi değiştirecek, insanları birleştirip,uzlaştıracak ve iyileştirecek şekilde olumlu bir yöne sahip Sıcaklık, samimiyet ve mutluluk ile doluyum Çevremdekilere güven ve neşe veriyorum Şefkat ve yardım etme isteği ile doluyum Duygularım şüpheden ve belirsizlikten uzak Kendimi evrende uyumlu,güvende ve rahat hissediyorum

Boğaz Çakrası;

Duygularımı,düşüncelerimi ve iç bilgimi özgürce ifade ediyorum. Zayıflığımı açığa çıkartmaya da gücümü göstermeye de cesaretim ve yeteneğim var. Kendime ve başkalarına karşı dürüstüm Sesim gür ve melodili Zorluk ve direnç ile bile karşılaşsam Hayır deme cesaretimi yitirmiyorum. Başka insanların düşünceleri beni yolumdan saptırmıyor ve kandırmıyor. Önyargılardan arınmış bir içözgürlüğe sahibim İçsesimi dinliyorumYaratıcı ifade için kullandığım herşey bana bilgelik ve doğruluk getiriyor

Üçüncü Göz Çakrası;

Bilimsel arastirmalara ve felsefi gerçeklere ilgi duyuyorum Çoğu şeyi sezgisel olarak anlayabiliyorum İdealizm ve hayal gücü düşüncelerimi oluşturuken anahtar işlevi görüyor. Düşüncelerimi gerçeğe dönüştürebiliyorum. Akılcı düşüncenin sınırlarını asip sezgilerim ile aklimi birlestiriyorum

Taç Çakrası;

Bilincim sakin ve açık Birşeyi bilmek istiyorsam tüm dikkatimi ona yönlendiriyorum. Böylece evrenle birliğim sayesinde herşey içimde varoluyor. Böylece evrenle birliğim sayesinde herşey, her bilgi içimde varoluyor İç görü, bütünlük ve dinginliğe sahibim

kaynak: sonsuz şifa

Cavit Çağ

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »