Hep sorarlar kadınlar ne ister diye

11752009_1662063187343478_6520322094288610412_n[2]

 

Hep sorarlar kadınlar ne ister diye
Ve bir sürü şey sıralarlar arkasından
Para, güç, sahiplenme, makam ve rahat diye
Oysa ben sadece iki şey sayarım
Kadın güven ve huzur ister
Güç beklemez bi kadın çünkü erkekten daha güçlüdür
Sahiplenmek istemez kadın çünkü zaten kendine sahiptir
Para ve makam istemez kadın çünkü geçici şeyler olduğunu bilir
Herşeyden sıyrılıp güven bekler erkekten
Gözü arkada kalmasın ister
Onun yanında yüreğiyle sağlam durabilecek biri ister
Ve ne kadar güçlü olursa olsun bir kadın
Kafasını omuzuna koyduğunda huzur bulduğu bir erkek ister.

kaynak: nejat işler facebook sayfası

Protein açısından çok zengin bir salata…

11074322_903789046349882_4264922979665597275_n[1]
Protein açısından çok zengin bir salata😍
👉Bir demet maydonoz, ince kıyım
👉Bir demet taze nane, ince kıyım
👉İsteğe bağlı Dereotu, ince kıyım
👉Yeşil soğan
👉Haşlanmış mercimek
👉Turp, küçük küçük doğranmış
Hepsini karıştır. Sızma zeytinyağ, pul biber, nar ekşisi ile sos yap. Ben sosa sarımsakta koyuyorum. Yanına güzel bir çorbayla harika bir öğün olur.
kaynak: Facebook aroma sağlıklı yaşam kulübü
 Sağlıklı Yaşam Koçu Şevval Nüket Saraç 0533 620 50 07
Yemekte Ne Var ??? kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Aşk Küçük Şeylerde Gizlidir, Önemli Olan Onları Farketmek ve Anı Yaşamaktır

Nidhi Chanani isimli bir illüstratör kariyerine sanat alanında devam etmek istediğinde ”İnsanları mutlu etmek istiyorum.” demiş ve günlük yaşamın ritminden dolayı fark edemediğimiz anlara dikkat çekmeye çalışmış.

İnsanın hayatında her an sevgi ve güzellikler vardır maalesef çoğumuz sevgi dolu bu minik anları yakalayamıyoruz. Bir kedinin gelip kafasını size dayaması ya da sevdiğinizle gün batımını izlemek, işte böyle şeyler içinde aşkı barındırır. Her gün arkadaşımız ile sohbet edebiliriz fakat o an düşünemeyiz ki o anın bir daha gelmeyeceğini. İşte böyle anlar aslında çok özeldir fakat etrafımızda birçok dikkat dağıtıcı etmen olduğu için onların farkına varamayız. Aşkı unutmak bu yüzden çok kolaydır. Arkadaşlarınızın ya da ailenizin yüzünde bir gülümseme oluşturduğunuzda o anın ne kadar eşsiz ve mükemmel olduğunu artık farketmeniz dileğiyle.

İşte Chanani’nin illüstrasyonları ile o anlardan bazıları:

Birisinin size günaydın demesi.

Birisinin size günaydın demesi.

 

Birisi ile aynı şarkıyı sevmeniz.

Birisi ile aynı şarkıyı sevmeniz.

 

Eve geldiğinizde sizi karşılayacak bir arkadaşınızın ya da eşinizin olması.

Eve geldiğinizde sizi karşılayacak bir arkadaşınızın ya da eşinizin olması.

 

Sevdiğiniz ile okuma gözlüğü takmanız bile bir aşktır.

Sevdiğiniz ile okuma gözlüğü takmanız bile bir aşktır.

 

Sevdiğiniz insan ile yastık savaşı yaptığınızda.

Sevdiğiniz insan ile yastık savaşı yaptığınızda.

 

Kendiniz ya da sevdiğiniz insanlar için bir şeyler yaptığınız o an.

Kendiniz ya da sevdiğiniz insanlar için bir şeyler yaptığınız o an.

Yıldızları sakinlik içinde izlediğinizde.

Yıldızları sakinlik içinde izlediğinizde.

 

Denizi, güneşi, manzarayı izlediğiniz o eşsiz anda.

Denizi, güneşi, manzarayı izlediğiniz o eşsiz anda.

 

Birileri ile ortak hayalleriniz olduğunda.

Birileri ile ortak hayalleriniz olduğunda.

 

Sevgiliniz bir şey yedirmeye çalıştığı ve sizin istemediğiniz o an bile o kadar mükemmeldir ki.

Sevgiliniz bir şey yedirmeye çalıştığı ve sizin istemediğiniz o an bile o kadar mükemmeldir ki.

 

Sarıldığınızda.

Sarıldığınızda.

 

Bir kediciğin bile size olan sevgisini hissettiğiniz o sıcak anda.

Bir kediciğin bile size olan sevgisini hissettiğiniz o sıcak anda.

 

Sevdiğiniz bir insan ile yeni yerler keşfettiğinizde.

Sevdiğiniz bir insan ile yeni yerler keşfettiğinizde.

 

Sevdiğiniz insanlar ile yemeğinizi paylaşırken.

Sevdiğiniz insanlar ile yemeğinizi paylaşırken.

 

Şehrin ıssız yerlerini dolaşırken.

Şehrin ıssız yerlerini dolaşırken.

 

Hatta ve hatta yağmur yağdığında.

Hatta ve hatta yağmur yağdığında.

 

İçinizde bir sıcaklık oluşur fakat çoğumuz bu anın güzelliğini farketmeyiz.

Sevdikleriniz ile ilginç aktiviteler yaptığınızda.

Sevdikleriniz ile ilginç aktiviteler yaptığınızda.

 

Yorulduğunuz zaman sizinle beraber dinlenecek birisi yanınızda olduğunda.

Yorulduğunuz zaman sizinle beraber dinlenecek birisi yanınızda olduğunda.

 

Ya da parklarda çocuklar gibi koşturduğunuzda.

Ya da parklarda çocuklar gibi koşturduğunuzda.

 

Evde şapşallar gibi dans ettiğiniz o tatlı anlarda.

Evde şapşallar gibi dans ettiğiniz o tatlı anlarda.

 

Birisinin size olan samimiyetini, sevgisini hissettiğinizde.

Birisinin size olan samimiyetini, sevgisini hissettiğinizde.

 

Ya da bir mum yaktığınızda.

Ya da bir mum yaktığınızda.

 

Başka insanların mutluluğuna şahit olduğunuzda.

Başka insanların mutluluğuna şahit olduğunuzda.

 

Yazın içinizi ısıtan sıcağınızda sevdiğinizle yatabildiğiniz zaman.

Yazın içinizi ısıtan sıcağınızda sevdiğinizle yatabildiğiniz zaman.

 

Boş boş oturup tatlı sohbetler ettiğinizde.

Boş boş oturup tatlı sohbetler ettiğinizde.

 

Eşinizle, eşiniz olabilmiş o mükemmel insanla aynı anda kitap okuduğunuzda.

Eşinizle, eşiniz olabilmiş o mükemmel insanla aynı anda kitap okuduğunuzda.

 

Ya da onunla dünyayı keşfettiğinizde.

Ya da onunla dünyayı keşfettiğinizde.

 

Eğer artık biraz daha dikkatli bakarsanız küçük anlarda bile aşk etrafınızı saracaktır. Çünkü aşk her yerdedir.

 

Kıskançlık Başa Bela, Hem De Ne Bela…

1621874_523814164398237_1388271705_n[1]

Geçen bir yazımda kadınların kıskançlıklarından bahsetmiştim. Sonra birkaç arkadaşımın hatırlatmasıyla erkeklerin kıskançlıklarını da yazıya dökmek gerektiğini anladım. Sonuçta kıskançlık kadın erkek illallah dedirten bir durum doğuruyor. Mesela bir ilişkinin içindesiniz ve siz her şeyinizi adama anlatıyorsunuz ama yine de aşağıda döktüğüm maddelerden kurtulmak mümkün değil. 

Yakın bir erkek arkadaşınla yemeğe gitmek…

Sevgilinizin tepkisi: Vay haline sen kimsin ki kadın başına benim olmadığım bir ortamda bir erkekle yalnız başına kalıyorsun (erkekler ne olur bana yardım edin, bu tepkiyi vermeniz altında kendinize güvensizliğiniz mi yatıyor, yoksa bir kadınla baş başa kalsam neler yapardımdan yani kendinizden yola çıktığınız için mi böyle davranıyorsunuz). 

Erkek arkadaşınız gelemediği kızlı erkekli bir geceden sonra yakın bir erkek arkadaşınızın size eve bırakması…

Sevgilinizin tepkisi: Eve de gelseydi bari, kız kıza dönemedin mi, bir daha bensiz bir yere zor gidersin. 

Spora gitme alışkanlığınız varsa…

Sevgilinizin tepkisi: Sınıfta erkek var mı? Hoca erkek mi? Dar şeyler giyinip gitme. Hatta bundan sonra seni ben sınıfa götürücem ve oradan geri getiricem. Hocanla da bir tanışayım da nerede durması gerektiğini bilsin. 

Dans gibi bir hobiniz varsa…

Sevgilinizin tepkisi: Bir daha dansa gidersen bu ilişki biter. Ne o erkeklerle dans edeceksin bir de. Ben kendime boynuzlanıyorsun dedirtmem arkadaş. 

Kız kıza ya da ailenizle tatile gitme isteğiniz varsa…

Sevgilinizin tepkisi: Otur oturduğun yerde. Bu eski köye yeni adetler nerden geliyor. Bunları bekarken yaptın bitti, artık hayatında ben varım. Bensiz hiçbir yere gitmek yok. Gitmek için çok ısrar halinde adam bir akrabayı görevlendiriyor ve bütün tatil sevgilisini gözetletiyor ve hep oda telefonundan arıyor (kesin bilgidir). 

Hafif dekolte mi giymeyi seviyorsunuz…

Sevgilinizin tepkisi: Sen başıma hafif kadın oldun çıktın. Bak evli değiliz diye susuyorum (bu susmuş hali), benim soyadıma geçersen bu kıyafetler falan mümkün değil haberin ola. Ayrıca sana hiç yakışmıyor dekolte. Git üstüne bir hırka falan al bu ne böyle ya.

Yemekte garsona kibarlık yapıp gülümsediniz…

Sevgilinizin tepkisi: Sen de amma yollu oldun her adama gülümsüyorsun. 

Sosyal medyayı kullanmayı çok seviyorsunuz…

Sevgilinizin tepkisi: Bütün o hesaplar kapatılacak, hesabındaki tüm erkekler arkadaşlıktan çıkartılacak. Bir adama beğen yaptığını, yazı yazdığını görmeyeceğim (ne oluyoruz arkadaş ya sıkıyönetim geldi de bizim mi haberimiz yok). 

Kendi başınıza vakit geçirmeyi mi seviyorsunuz…

Sevgilinizin tepkisi: Bütün bunlar geçmişteydi artık ben varım. Her yere beraber gideceğiz, beraber geleceğiz. Ben her şeyi beraber yapmasını severim, öyle tın tın tın beraber gezeceğiz (yemin ederim yazarken bile daraldım). 

Instagram’a fotoğraf mı koydunuz…

Sevgilinizin tepkisi: Bu fotoğrafları eski sevgilin için mi koyuyorsun, yeni birini bulmak için mi koyuyorsun anlamadım. Bir daha yok fotoğraf falan koymak. Haberin ola. 

Eski sevgilinizden bahsettiniz…

Sevgilinizin tepkisi: Ben bir daha o öküzden bahsetme demedim mi. Bak bütün kan başıma çıktı. Senin niyetin nedir onunla barışmak filan mı. Bak bir daha bahset bu ilişki biter anladın mı biter.

Ve bütün bu yasakların ve kısıtlamaların üzerine bir de bakarsınız ki o kızlarla gezmiş tozmuş, Facebook’ta bir de fotoğrafları etiketlenmiş. Ne diyeyim erkekler bu konuda çifte standarda bayılıyor. Benim sevgilim olsun beni çok sevsin, evde beni beklesin, ben de istediğim gibi gezeyim tozayım havalarındalar.

Ne mi yapmalı? Dünyanın düzeni bir anda değişmez ve maalesef bu durum böyle ama bunun da dereceleri var tabi. Sizi boğmayacak, sıkmayacak, kendi hayat alanınıza saygı gösterecek, sizin gezmenize hobilerinize karışmayacak, kıyafetlerinizle ilgili kararlara güvenecek, erkek arkadaşlarınız olabileceği konusunda olgunlaşmış, kendine güvenen birini bulursanız çok ama çok şanslı olduğunuzu bilin derim.

Sağlıcakla,

Anette İnselberg

Kıyameti Yalnızlık Getirecek! Zeki Demirkubuz’dan Aşka ve Hayata Dair 21 İç Burkan Söz

Ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz’un, filmlerinden karelerle harmanlanmış, dünyaya bakışını yansıtan sözleri…

1. Hayatta ve fotoğrafta en iyi pozu yalnızlar verir.

Hayatta ve fotoğrafta en iyi pozu yalnızlar verir.

2. En büyük orospular çileden, uykusuz gecelerden nasibini almamış kelimelerdir.

En büyük orospular çileden, uykusuz gecelerden nasibini almamış kelimelerdir.

3. Bu ülkeye ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum.

Bu ülkeye ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum.

4. Kötü de olsa “bir şey olması” hiç bir şey olmamasından daha iyi.

Kötü de olsa

5. Zarafeti zayıflık sanıp sınırları zorlayan budalaların tokadı yedikten sonra içine düştükleri hal budalalıklarından daha iç burkucu.

Zarafeti zayıflık sanıp sınırları zorlayan budalaların tokadı yedikten sonra içine düştükleri hal budalalıklarından daha iç burkucu.

6. Kendine acımanın zevki başka.

Kendine acımanın zevki başka.

7. Onca hayale, ideale, iyiye, güzele, doğruya inat hep daha kötüsüne alıştırıp daha kötüsünü kabul ettiriyorsun ya, senin a..na koyim hayat.

Onca hayale, ideale, iyiye, güzele, doğruya inat hep daha kötüsüne alıştırıp daha kötüsünü kabul ettiriyorsun ya, senin a..na koyim hayat.

8. Tamam küfür benim ağzıma yakışmıyor, ama sizin üstünüzde çok şık duruyor.

Tamam küfür benim ağzıma yakışmıyor, ama sizin üstünüzde çok şık duruyor.

9. Ruh yara aldı mı bir kere durmadan acı yürür bedene. Et acır, kemik acır, kan bile acır.

Ruh yara aldı mı bir kere durmadan acı yürür bedene. Et acır, kemik acır, kan bile acır.

10. İyi ki zaman var. Ve zaman iyi ki insani değil, bu sebepten adil. Ve bu sebepten önünde herkes aynı hizada, eşit ve herkes sürekli zararda.

İyi ki zaman var. Ve zaman iyi ki insani değil, bu sebepten adil. Ve bu sebepten önünde herkes aynı hizada, eşit ve herkes sürekli zararda.

11. Bir an için gördüğün ve bir daha hiç görmeyeceğin bir yüz neden dünyayı daha hüzünlü bir yer yapar.

Bir an için gördüğün ve bir daha hiç görmeyeceğin bir yüz neden dünyayı daha hüzünlü bir yer yapar.

12. Hiçbir şey kötüleşmiyor, sadece iyileşemiyor.

Hiçbir şey kötüleşmiyor, sadece iyileşemiyor.

13. Rezilliğin daha çok rezil olma, alçaklığın daha çok alçalma hakkı kazandırması ne acayip.

Rezilliğin daha çok rezil olma, alçaklığın daha çok alçalma hakkı kazandırması ne acayip.

14. Her şeyin kendine göre bir değeri vardır ama en aşağılık ve yüce haline insan elinde ulaşır.

Her şeyin kendine göre bir değeri vardır ama en aşağılık ve yüce haline insan elinde ulaşır.

15. İnsanın tarihi doğduğu gün değil çektiği en büyük acı, yaşadığı en büyük utanç, işlediği en büyük günah, yaptığı en onurlu şeyle başlar.

İnsanın tarihi doğduğu gün değil çektiği en büyük acı, yaşadığı en büyük utanç, işlediği en büyük günah, yaptığı en onurlu şeyle başlar.

16. Acı çekmek bir şey değil ama neyin acısını çektiğini bilmemek kahrediyor adamı.

Acı çekmek bir şey değil ama neyin acısını çektiğini bilmemek kahrediyor adamı.

17. Kıyameti yalnızlık getirecek.

Kıyameti yalnızlık getirecek.

18. Ben neden böyleyim acaba. Değerli olanın farkına vardıkça neden bataklığıma daha çok gömülüyorum.

Ben neden böyleyim acaba. Değerli olanın farkına vardıkça neden bataklığıma daha çok gömülüyorum.

19. Sana herşeyi anlattım. Bir şey söylemek zorunda değilsin. Ama söylesen güzel olurdu.

Sana herşeyi anlattım. Bir şey söylemek zorunda değilsin. Ama söylesen güzel olurdu.

20. İtiraf, kendini cezalandırma ve bedel ödeme arzusu taşırsa ahlakidir. Yoksa kendini suçlu hisseden kişinin nefis tazelemesi olarak kalır.

İtiraf, kendini cezalandırma ve bedel ödeme arzusu taşırsa ahlakidir. Yoksa kendini suçlu hisseden kişinin nefis tazelemesi olarak kalır.

21. Her şey geçer, ya onur ya utanç kalır geriye

Küllerinden Yeniden Doğan O Kadın, Şimdi de Hayatının Aşkıyla Evleniyor!

2011 yılında gerçekleşen korkunç kazadan evvel Turia Pitt, yarı zamanlı modellik yapıyormuş.

2011 yılında gerçekleşen korkunç kazadan evvel Turia Pitt, yarı zamanlı modellik yapıyormuş.

Hatta 2007 yılında düzenlenen güzellik yarışmasına bile katılmış.

Vücudunun yüzde altmış beşi yandı!

Vücudunun yüzde altmış beşi yandı!
2011 yılında düzenlenen Kimberley Ultra Maratonu’nun yarış güzergahında çıkan orman yangınında yaralanan atletlerden Turia Pitt’in vücudunun yüzde 65’i yanmıştı.

10 milyon dolarlık tazminat!

10 milyon dolarlık tazminat!

Olayın ardından, hakkında dava açılan maratonun organizatör şirketi Racing The Planet’in avukatları ile Pitt’in avukatı arasında yapılan görüşmelerle anlaşma sağlanmış. 26 yaşındaki Pitt, 10 milyon dolarlık tazminatı almaya hak kazanmış.

O hep yanındaydı!

O hep yanındaydı!

Eski görüntüsünden eser kalmayan Pitt, pek çok operasyon geçirmiş. Yaşadığı zor günleri sevgilisi ve ailesinin desteği ile atlatmış. Ardından gönüllülük işlerinde çalışmaya başlamış.

Women Weekly’e kapak oldu!

Women Weekly'e kapak oldu!

Küllerinden doğan kadın Turia’nın hayata sımsıkı tutunuşu pek çok kişiye ilham olmuş. Hatta Avustralya’nın ünlü kadın dergisi Women Weekly, onu ve hikayesini kapağına taşımış.

Estetik ameliyat olması gereken, ancak mali durumu yetmeyen insanlara bağış toplayabilmek için yola çıktı.

Estetik ameliyat olması gereken, ancak mali durumu yetmeyen insanlara bağış toplayabilmek için yola çıktı.

Kadınlardan oluşan 22 kişilik bir ekiple sekiz gün boyunca, 95 kilometre yürüyerek Çin Seddi’ne tırmanmış. Onun için oldukça zor geçen bu yürüyüş boyunca burun kanaması, mide bulantısı, boğaz ağrısı ve yorgunlukla mücadele etmesi gerekmiş. Ancak Pitt ve ekibi 200 bin dolar bağış toplamayı başarmışlar.

Geçtiğimiz günlerde Pitt, sevgilisi Hoskin’den evlenme teklifi almış!

Geçtiğimiz günlerde Pitt, sevgilisi Hoskin'den evlenme teklifi almış!

“Bundan dört yıl önce, Turia daha yoğun bakımdayken, ona bir tektaş almıştım.”

diyen Hoskin, aslında çok daha uzun zamandır evlenme teklifi etmeyi düşünüyormuş. Ancak hem Pitt’in sağlık durumu, hem de psikolojisi buna hazır olmadığı için bekleme kararı almış. Dava, operasyonlar, toparlanma derken teklif, bu zamana kadar sarkmış.

Maldivler’de tatilde olmalarını fırsat bilen Hoskin, hayatının teklifini yapmış.

Maldivler'de tatilde olmalarını fırsat bilen Hoskin, hayatının teklifini yapmış.

İşte Pitt’in teklife ilişkin söyledikleri:

“Kendimi aşka boğulmuş gibi hissediyorum. İnanılmaz bir duygu bu! Micheal zaten yıllardır benim hayat ortağım. Evliliği ilk zamanlardan beri konuşuyorduk ama, yine de şaşırdım!”

Kapitalizmin, medyanın ve toplumun dayattığı güzellik standartlarına inat, içlerindeki gerçek güzelliği koruyabilmiş bu inanılmaz çiftin düğünlerini sabırsızlıkla bekliyoruz.

Kapitalizmin, medyanın ve toplumun dayattığı güzellik standartlarına inat, içlerindeki gerçek güzelliği koruyabilmiş bu inanılmaz çiftin düğünlerini sabırsızlıkla bekliyoruz.
Dünyanın tüm çirkinliklerine rağmen, böylesine güzel kalabildikleri için, ikisini de tebrik ediyoruz!

BİYOLOJİ ÖĞRETMENİNİN BULUŞU İLE İSTANBUL SERAYA DÖNECEK

11216708_10153597843464169_2770353086269952495_n[1]

Emekli olunca köyüne dönüp domates, salatalık yetiştirme hayali kuranların artık uzun yıllar beklemesine gerek kalmadı. ‘Evsera’ adı verilen nano teknoloji ürünü bitki şurubu sayesinde evinizin balkonunda, çatıda veya güneş gören herhangi bir odada topraksız üstelik de organik tarım yapmak mümkün.

Biyoloji öğretmeni Yaşar Özdemir tarafından 15 yıl süren araştırma sonucu üretilen Evsera, yılda 4 defa hasat yapma imkanı sunuyor. Pamuk, kum, kömür, taş, kumaş, su veya peçete üzerinde dahi bitki yetiştirmeye olanak tanıyan ürün sayesinde 3 metrekarelik balkonda 100 kilo sebze yetiştirmek mümkün.

Evsera adını verdiği özel karışım şurupla toprağa gerek kalmaksızın her ortamda tarım yapmayı mümkün hale getiren Güngören Erdem Beyazıt Anadolu Lisesi Biyoloji Öğretmeni Yaşar Özdemir, büyük şehirlerde tarımı yaygınlaştırmayı hedefliyor. Patentini aldığı buluşun Tarım Bakanlığı tarafından yılın icadı seçildiğini anlatan Özdemir, “Bu karışım dünyadaki nano teknolojik karışımlardan çok farklı bir içeriğe sahip. Henüz bu içeriğe sahip bir karışımı hiç kimse üretemedi. Buluşumuz için Rusya’dan ABD’ye kadar pek çok ülke özel davetle bizi işbirliği için çağırdılar. Fakat ben bu keşfin ülkemize fayda sağlamasını istiyorum. Bugüne kadar yaklaşık 8 bin öğrenciye nano teknolojiyle topraksız hasat yapmayı öğrettim. Çoğu öğrenci fasulye, salatalık, çilek bitkisini ilk defa okulda yetiştirerek gördü. İsrailli, Amerikalı bilim adamlarının yaptığı üretimin aynısını öğrencilerime uygulatıyorum. Hedefim tarım alanında Türkiye’yi süper güç yapacak öğrenciler yetiştirmek. İsteyen herkes bu şurupları alıp evinde topraksız tarım yapabilir” diye konuştu.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Karma’nın 10 yasası

images[2]

“Karma yasaları aslında cezalandırıcı değil, geliştirici bir yapıya sahiptirler”

Karma, Newton’un etki-tepki prensibine benzeyen, her hareketin etkisi ve sonucu olduğuna inanan bir öğretidir. Sanskritçe kökenli bu kelime, yapmak, bir fiilde bulunmak anlamına gelir. Bu yasa aslında cezalandırma değil, eğitimdir. Bir insan davranışlarının sonucundan kaçamayabilir, fakat sadece acı çekmek için ortam hazırlar ise Karma o kişiye acı getirecektir.

1. Büyük yasa
Neden-sonuç, etki-tepki yasasıdır.
-Eğer mutluluk, sevgi, barış ve arkadaşlık istiyorsak, o zaman bizzat kendimiz mutlu, sevgi dolu, barışçıl ve arkadaş canlısı olmalıyız.
-Ne ekersek, onu biçeriz.

2. Yaratılış yasası
-Hayat kendiliğinden meydana gelmez, bizim de dahil olmamız gerekir.
-Hem içimizde hem dışımızda, hepimiz evren ile biriz.
-Etrafımızı çevreleyen her şey, bize içimizde ne olduğu hakkında ipucu verir.
-Kendin ol ve etrafını, hayatında olmasını istediğin şeylerle çevrele.

3. Büyüme yasası
-Nereye gidersen git, orada da sen varsın.
-Ruhumuzu geliştirmek için çevremizdekileri ya da bulunduğumuz mekanları değil, kendimizi değiştirmeliyiz.
-Sahip olduğumuz tek şey hayatlarımızdır. Üzerinde kontrol sahibi olduğumuz tek şey de budur.
-Kalbimizde olanı değiştirirsek, hayatımız da buna uyum sağlayacaktır.
-Kalbimizde olanı değiştirirsek, hayatımız da buna uyum sağlayacaktır.

4. Sorumluluk yasası
-Ne zaman hayatımızda bir problem varsa, bizde de bir sorun var demektir.
-Bizi çevreleyen her şeyi yansıtırız, çevremizdeki her şey de bizi yansıtır.
-Hayatımızda olup bitenin sorumluluğunu almamız gerekir.

5. Bağlılık yasası
-Yaptığımız şey bize mantıksız gelse bile, evrende her şey birbirine bağlantılı olduğundan, o işin yapılması önemlidir.
-Her adım, bizi biraz daha ileri götürür.
-İşin tamamlanması için, birinin ilk görevi yapması gerekir.
-Bir işin ilk aşaması da son aşaması da aynı öneme sahiptir. Çünkü hepsi de işin tamamlanması için gereklidir.
-Geçmiş, şu an ve gelecek bağlantılıdır.

6. Odaklanma yasası
-Aynı anda iki şey hakkında düşünemezseniz.
-Bu sebeple eğer odağımız olumlu ruhsal kazanımlarsa, bizim için öfke ve açgözlülük gibi düşük seviye duyguları hissetmek mümkün değildir.
-Ne olduğunu anlayabilmek için geçmişi deşmek ya da gelecek hakkında endişelenmek bizi anı yaşamaktan alıkoyar.

7. Şu an ve burada yasası
-Ne olduğunu anlamak için geçmişi deşmek ya da gelecek hakkında endişelenmek bizi anı yaşamaktan alıkoyar.
-Eski düşünceler, eski alışkanlıklar ve eski hayaller yenilerini edinmemize engel olabilir.

8. Değişim yasası
-Tarih, doğru yola girmek için değiştirilmesi gerekeni anlamadığımız sürece, kendini tekrar eder.

9. Sabır ve ödül yasası
-Bütün ödüller, öncesinde çaba gerektirir.
-Uzun süreli değeri olan bir ödül kazanmak için, sabırlı olmak ve ısrarla çalışmak gerekir.
-Gerçek mutluluk, yapmamız gereken işi yaptığımızda ve ödülün bize kendi zamanında geleceğine inandığımızda elde edilebilir.

10. Önem ve ilham yasası
-Her kişisel katkı, aslında bütüne yapılan bir katkıdır.
-İsteksizce yapılan işlerin bütüne faydası yoktur, hatta zarar bile verebilir.
-Sevgi ile yapılan şeyler hayata canlılık ve ilham kazandırır.

uplifers

kaynak: şamil erkan facebook sayfası

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Hangi Meyveyi Seçersen O Çakranda Tıkanıklık Var Demektir…

kiraz1[1]   mandalina-faydaları[1]

Şimdi size yedi tane sebze/meyve yada çay çeşidi  yazacağım. Onlardan birini seçin. Ona göre hangi çakranızda tıkanıklık olduğunu anlayacağız.

Kiraz

Mandalina

Kavun

Ispanak

Adaçayı

Nane

Yaban mersini

Seçtiğiniz meyveye göre aşağıdaki tabloya bakın ve hangi çakranız da sorun var anlayın, sonra alttaki yazıyı okuyun ve sorununuzu anlayın…

1. Çakra: Kök Çakra: Kırmızı / Domates, çilek, karpuz, kiraz,

2.Çakra: Turuncu /Havuç, somon balığı, yengeç, portakal, mandalina, turunç

3.Çakra: Karın Çakrası: Altın Sarısı/ Karmaşık karbonhidratlar , tahıllar, kavun

4.Çakra: Kalp Çakrası: Yeşil – Pembe/ Yeşil sebzeler ve yeşil yapraklı bitkiler,ıspanak

5. Çakra: Boğaz Çakrası: Mavi/ Meyveler, adaçayı

6. Çakra: Alın Çakrası: Çivit Mavi/ Nane, yasemin aromalı yiyecekler

7. Çakra: Taç Çakra: Menekşe Moru- Viyolet/ Meyvesuları , yaban mersini

Çakraların nasıl açılacağı konusu belki de spritüal alemin en popüler konularından biridir.  Ben, çakraların  açılabilmesi için kişinin yaşamına çeki düzen vermesi gerektiğine inananlardanım. Mesela, bir takım korkularınız varsa kalp çakranızdaki enerji akışı dengede olmayabilir. Hatta korkular gittikçe çeşitlenip arttığında, sadece kalp çakrası değil diğer çakraların da dengesi bozulabilir. İsterseniz çakraların üzerinden tek tek geçerek ne demek istediğimi açıklayabilirim.

Kişi bir şeyleri kabul etmekte zorlanıyor, sürekli bir gücenme halini deneyimliyor ve çevresindekilere karşı sert davranışlarda bulunuyorsa kök çakradaki enerji akışı dengede olmayabilir. Kişi, insanları yargılamaya, eleştirmeye devam ettiği sürece kök çakranın açılması zaman alacaktır.

İkinci çakra yani cinsel çakranın temsil ettiği konular arzu, ihtiras, kutupsallık, hareket, alma/verme dengesi, değişim ve yaratıcılıktır. Bu çakradaki enerji akışının dengesiz olması, öfkeyi de beraberinde getirecektir. İkinci çakradaki enerji akışının dengelenmesi ile kişi kendisini en çok nelerin mutlu edeceğini bilmeye başlar, suçlama hali yok olur, sevgiyi daha çok vermeye başlar.

Üçüncü çakranın temsil ettiği konu kararlılıktır. Buradaki enerji akışında dengesizlik, kişinin yaşamında öfke, açgözlülük, hırs temasını kuvvetlendirebilir.

Dördüncü çakra; kalp çakrası, burası herkesin bildiği gibi şefkat, sevgi ile ilgilidir. Bu çakrada dengesizlik olduğunda, kaybetme korkusu, aşırı korumacılık, bağımlılıklar, başkalarının ihtiyaçlarının daha önemli olması gibi temalar da söz konusu olabilir. Kalp çakradaki enerji dengelendiğinde şükran duyma, takdir etme temaları var olmaya başlayacaktır.

Beşinci boğaz çakrası,  dürüstlük, iletişim ve ifade ile ilişkilidir. Buradaki enerji akışı dengesizleştiğinde, kişi ilişkiye girmekten ve öne çıkmaktan kaçınacaktır. Yaşamında beğenilmeme korkusu, rekabet ve gurur hakim olacaktır. Bu çakra, aynı zamanda kişinin harekete geçmesine engel olan başarısızlık korkusu ile de ilgilidir. Arzu ve istekleriniz gerçekleşmeye, ilişkileriniz düzelmeye başlandığında beşinci çakra açılıyor demektir.

Altıncı çakra, kendi kendinin farkında olma, mutluluk, neşe ve zihin gücü ile ilgilidir. Bu çakradaki enerji dengesizliği zihinsel karmaşa, bunalıma sebep olabilir. Kişinin yaratıcı fikirleri engellenir. Kişi yaratıcı fikirlerini ortaya dökse de bunları uygulamaya koyamaz. Suçu dış dünyaya yükleme halinde olabilir.

Yedinci çakra, zihin ve bedenle bağlantılıdır. Bu çakradaki enerji akışında dengesizlik acı ve üzüntüye sebep olabilir. İyi haber! Yedinci çakradaki enerji akışı dengelendiğinde diğer altı çakradaki enerji akışı da dengelenecektir.

Anette İnselberg

Çalakalem Yazılarım... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Çok eski bir doğu kültürü yardımıyla baş ağrılarınızdan kurtulun…

1536728_685078214857037_1290382752_n[1]

HER BURUN DELIGINDEN EN AZ 15 KEZ DERIN NEFES ALIP VERINIZ

Baş ağrısı için ilginç çözüm;

Burnumuzun neden 2 deliği var ?
Nefes alırken her iki deliği birden kullanırız. Sağ taraf sıcağı (güneşi), sol taraf soğuğu (ayı) temsil eder.BAŞINIZ AĞRIYORSA sağ burun deliğinizi kapatın 5 dakika süreyle sol burun deliğinizden nefes alın..KENDİNİZİ YORGUN HİSSEDİYORSANIZ sol burun deliğinizi kapatın, sağ burun deliğinizden nefes alın. Zihninizi de açar.
İnanmıyor olabilirsiniz. Çok eski bir doğu kültürüdür. Deneyin, farkı görün.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

BURUN KANAMASI ESNASINDA SAKIN BU HATAYI YAPMAYIN…!

11988642_1618116838457184_1738593008364049927_n[1]

Çocuklarda Burun Kanaması Esnasında Yapılması Gerekenler…

1-Çocuğunuzu dik oturtun yada ayağa kaldırın. Başını öne doğru eğdirin. Böylece kanı yutmasını yada kanın boğazdan aşağı doğru inmesini engellemiş olduğunuz gibi kusmasını, midesinin bulanmasını da önüne geçersiniz.

2-Çocuğunuzun burun deliklerini baş ve işaret parmakları arasında sıkıştırın. Çocuğunuz büyükse bunu kendisi de yapabilir. 10 dakika süresince bu basıncı uygulayın bu süre içinde ağzından nefes alıp ermesini sağlayın.

3-10 dakika dolmadan burun deliklerinin üzerinden parmaklarınızı çekmeyin. Kanama durmuş mu diye bile olsa basınç uygulamasını kesmeyin. Bu arada çocuğun rahat olması gerekiyor

4-10 dakika sonra parmaklarınızı yavaşça çekerek basıncı azaltın. Kanamanın kesilip kesilmediğini kontrol edin. Eğer kanama devam ediyorsa aynı uygulamayı 10 dakika daha uygulayın.

5-Eğer kanama durduysa, çocuğunuza sakin olmasını söyleyerek 1-2 saat gülmemesi, burnunu sümkürmemesini söyleyin. Böylece burnunu tahriş etmemiş olur. İsterseniz kanama durduktan sonra burnunun üstüne küçük bir buz torbası koyabilirsiniz.

Ancak iki kez 10’ar dakikalık basınç uyguladığınız halde kanama durmadıysa, çocuğunuzun aşırı kan kaybettiğini düşünüyorsanız hemen doktora başvurmalısınız. Ayrıca çocuğunuzun ağzından da kan yada kahve telvesi gibi uzun süre midede kalmış pıhtılaşmış kan geliyorsa doktora başvurmalısınız.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Dana Pirzola Klasiği: Nusret…

Vejeteryanlar bana kızmasın ama et yemeği seviyorum. Kendimce et yerken de şöyle bir yöntem geliştirdim: Yemeden önce yediğim hayvanın ruhuna teşekkür ediyorum ve bundan sonra bir parçasının benim bedenimde yaşayacağını söylüyorum (Avatar filmindeki bir sahneden etkilendim). Ve bu ritüeli en çok yerine getirdiğim mekanlardan biri de Etiler’deki Nusret Steakhouse.

Nusret (13)Nusret (2)Nusret

Fakat yemeklere geçmeden önce sahibinin dillere destan başarı öyküsünü kısaca anlatayım. “Nusret” Günaydın Et lokantasında çok çok uzun yıllar her kademede hizmet etmiş sonra tamam benim zamanım geldi diyerek Etiler de küçük bir dükkan işletmeye başlamış. Burası zaman içinde o kadar çok tutmuş ki Doğuş Grubu hisselerinin bir bölümünü satın almış (anlayacağınız Nusret köşeyi dönmüş) ve yine Etiler’de şimdiki büyük ve güzel mekanına taşınmış. Nusret yine işinin başında ama Instagram’a mekana gelen ünlülerle çektirdiği fotoğrafları koyma işini biraz abarttığını söylüyorlar. Neyse biz gelelim yemeklere…

Biz mekanın arka tarafında üstü açılan yerde oturmayı tercih ediyoruz. Yerimize kurulduktan sonra garson koca bir içki masasıyla karşımıza geçip bir şeyler alır mısınız diye soruyor. Yalnız ben içkiyi alsaydık ikram mı, paralı mı olduğunu anlayamıyorum ve internete girip yorumlara bakıyorum. İkram olmadığını ve gayet de pahalı olduğunu öğreniyorum (aklınızda bulunsun).

Nusret (16)Nusret (6)Nusret (3)

Daha sonra sipariş vermeye başlıyoruz. Başlangıç olarak tulum peynirli & cevizli mevsim salatası (çok taze, çok lezzetli, yağı, limonu kararında), füme et (denemek lazım) ve lokum (dana bonfilenin tam göbek kısmı, yumuşak ve ince bir et) alıyoruz.

Nusret (8)Nusret (9)Nusret - 5 (2)

Arkasından T-bone ve ribeye (dana pirzola) steak alıyoruz. Çok pişmiş olsun diyoruz ama garson bize çok pişerse kurur deyince, olabildiğince iyi pişmiş diyoruz ve beklemeye başlıyoruz. Tahta bir altlıkta koca iki et, yanında mantarlı-ıspanak sote ve fırında patatesle geliyor. İsteyen fırında patates yerine baharatlı kızarmış patateslerden (çıtır çıtır) sipariş edebilir. Etler az kanlı ama nasıl nefis anlatamam. İnsanın ağzının içinde resmen eriyip gidiyor. Bu arada ribeye’ın daha güzel olduğunu söylemeliyim.

Nusret - 1Nusret (15)Nusret -16

Tatlı olarak dondurmalı havuç baklava (tadı insanı baymıyor, fıstığı tam kararında) ve portakallı trüf (çikolatanın tadı yoğun ve çok güzel) alıyoruz. Üstüne de açık çay ve kahve alarak yemeğimizi bitiriyoruz. Bitirmesine bitiriyoruz da gözümüz hep diğer masalara giden “kafes” yani iki kişilik kuzu pirzola tabağına takılıp kalıyor. Bunu da denemeli deyip kalkıyoruz.

Ve ikinci gidişimizde garson Ali Bey bize yardımcı oluyor. Çok terbiyeli, hoş sohbet ve her istediğimiz anında geldiğinden adını yazmadan geçemedim. Neyse başlangıç olarak peynirli salata aldık ve arkasından o meşhur kuzu kafesten istedik.

Nusret (10)Nusret (12)Nusret (14)

Biraz sonra az pişmiş pirzolamız yekpare kaburga görüntüsünde kesilmeden masamıza geldi. Özel eğitimden geçen garson eldivenlerini giydi, yaklaşık 12 parçalık pirzolayı önümüzde kesti, üst üste koyarak kemiklerin duruşuyla bir nevi kafes görüntüsü verdi. Sırttaki parçalar küçük küçük bonfile şeklinde kesildi, üstlerine kaya tuzu ve kekik serpilerek önümüze sunuldu. Anlayacağınız sunum tam bir görsel şölen şeklindeydi. Tadına gelince hiç fena değildi, pirzolaları elimize alıp sıyırmak, kemikleri kemirmek güzeldi. Ama dana pirzolayı hala tek geçerim haberiniz ola. Üstelik kafesin fiyatı da bir hayli tuzlu. “Değer mi?” derseniz bir kerelik denemelik anca o kadar…

Neyse havuç baklava tatlımız ve çay & kahve sefamızdan sonra epeyice şişmiş olarak masadan kalkıyoruz. Steak seviyorsanız buraya mutlaka gelin ve dana pirzola yiyin derim.

 

Mekan: Nusr-Et Steak House (Etiler)

Mekan: 4.5

Lezzet: 4.5

Servis: 4.5

 

Sağlıcakla,

Anette İnselberg