Yüzyıllar önce patlıcanın zehirli ve tehlikeli bitki olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz? Peki sebep? Koyu rengi yüzünden! Ancak, zamanla, Hindistan’da bu sebze içinde yer alan şifalı faydalar keşfedildi ve patlıcan yavaşça çeşitli doğal tedavilerin aranılan malzemesi haline geldi.
Günümüzde, patlıcanın faydaları dünyanın her yerinde biliniyor. Örneğin, çoğumuz patlıcanın kalp damar hastalıklarının, eklem iltihabının ve hatta güneş yanıklarının tedavisine yardımcı olduğunu biliyoruz.
Bu fırsatları gerçekten kaçırmak ister miydiniz? Şimdilik yalnızca yüzeysel konuşuyoruz. Bugünkü yazımızda biraz daha derine ineceğiz ve sizlerle patlıcan suyu içerek elde edebileceğiniz üç büyük faydayı paylaşacağız.
Birkaç sene önce, Amerika Tarım Bakanlığı çoğunun uzun süredir sahip olduğu bir soru işaretini teyit eden bir çalışma gerçekleştirdi ve patlıcan suyunun kan akışındaki kötü kolesterol seviyesini düşürmeye gerçekten de yardımcı olduğu ortaya çıktı. Çalışmanın temel sonuçlarının bir özetine beraber göz atalım:
Düzenli olarak eklemlerinizde ağrı ve şişlik sorunu yaşıyorsanız, patlıcan suyu içmeyi deneyin. İltihap, kızarıklık ve eklem iltihabıyla bağlantılı ağrı bu eşsiz sebzenin şifalı özellikleri sayesinde azalabilir.
Kilo vermek için patlıcan suyunun faydaları herkes tarafından bilinmekte. Peki patlıcan suyunun neden bu kadar işe yaradığını biliyor musunuz?
Patlıcan suyu hazırlamak için, tek ihtiyacınız olan orta büyüklükte bir patlıcan ve bir litre sudur. Bu tarif oldukça kolaydır ve sürekli belirttiğimiz gibi, oldukça sağlıklıdır. İşte hazırlanışı:
Kök Çakra;
Dünyayı ihityacım olan herşeyi karşılayan güvenli bir yer olarak görüyorum. Hayata kendimi güvenle açıyorum ve benim için hazırladığı herşeyi kabul ediyorum. Tüm davranışlarım yeryüzüne ve yaşamın üretici gücüne bağlı kalıyor; hayatımı yaratıcı olarak şekillendiriyorum
Kararlılık ve başarma gücüne sahibim. Hayata endişelenemek ve belirsizlik duyguları ile yaklaşmıyorum
İkinci Çakra;
Başkalarına kendimi açıyorum ,doğal ve içten davranıyorum. Yasam enerjisi bedenimden, ruhumdan ve zihnimden akıyor. Hayata coşku ve hayret ile yaklaşıyorum. Duygularım gerçek ve samimi,eylemlerim yaratıcı Kendim ve çevremdekiler için canlandırıcı bir enerji sağlıyorum
Mide (Solar pleksüs) Çakrası;
Hayata ve yaşamdaki yerime dair huzurluyum ve dengeliyim Kendimi ve başkalarını kabul ediyorumTüm davranışlarımın ruhsal ve maddi gelişime katkıda bulunmasına özen gösteriyorum Işik ve enerji ile doluyum ve bu nedenle çevremdeki olumsuzluklara karşı korunuyorum İsteklerim gerçekleşiyor çünkü aradıklarımı kendime çekiyorum Bolluk doğuştan gelen bir hak ve ilahi bir miras Çevremde engeller değil, bana açık olan yollar görüyorum
Kalp Çakrası;
Kalbimdeki enerjiler dünyayi değiştirecek, insanları birleştirip,uzlaştıracak ve iyileştirecek şekilde olumlu bir yöne sahip Sıcaklık, samimiyet ve mutluluk ile doluyum Çevremdekilere güven ve neşe veriyorum Şefkat ve yardım etme isteği ile doluyum Duygularım şüpheden ve belirsizlikten uzak Kendimi evrende uyumlu,güvende ve rahat hissediyorum
Boğaz Çakrası;
Duygularımı,düşüncelerimi ve iç bilgimi özgürce ifade ediyorum. Zayıflığımı açığa çıkartmaya da gücümü göstermeye de cesaretim ve yeteneğim var. Kendime ve başkalarına karşı dürüstüm Sesim gür ve melodili Zorluk ve direnç ile bile karşılaşsam Hayır deme cesaretimi yitirmiyorum. Başka insanların düşünceleri beni yolumdan saptırmıyor ve kandırmıyor. Önyargılardan arınmış bir içözgürlüğe sahibim İçsesimi dinliyorumYaratıcı ifade için kullandığım herşey bana bilgelik ve doğruluk getiriyor
Üçüncü Göz Çakrası;
Bilimsel arastirmalara ve felsefi gerçeklere ilgi duyuyorum Çoğu şeyi sezgisel olarak anlayabiliyorum İdealizm ve hayal gücü düşüncelerimi oluşturuken anahtar işlevi görüyor. Düşüncelerimi gerçeğe dönüştürebiliyorum. Akılcı düşüncenin sınırlarını asip sezgilerim ile aklimi birlestiriyorum
Taç Çakrası;
Bilincim sakin ve açık Birşeyi bilmek istiyorsam tüm dikkatimi ona yönlendiriyorum. Böylece evrenle birliğim sayesinde herşey içimde varoluyor. Böylece evrenle birliğim sayesinde herşey, her bilgi içimde varoluyor İç görü, bütünlük ve dinginliğe sahibim
kaynak: sonsuz şifa
Bazen sadece aşk yeterli değildir. Fakat daha tehlikelisi de vardır: Aşk üzüntü yaratan, odanızın havasını kirleten, sadece kıskançlık ve güvensizlik veren bir zehre dönüşebilir.
Zehirli bir ilişki içinde olduğunuzu fark etmenin kolay bir şey olduğunu düşünebilirsiniz. Ama ne yazık ki değildir. Bu nedenle bazı insanlar birçok defa ayrılıp barışırlar. Aşık olduğunuzda kavrama ve duygusal durumunuz bozulabilir. “Gerçekliğe” uyanmanız biraz zor olabilir. Gözlerinizi açın:
Bugünkü makalemizde sizlere zehirli bir ilişkinin en belirgin belirtilerini tespit edebilmeniz için ipuçları vereceğiz.
Yüksek ihtimalle ilişkinizden önceki dönemde çok bağımsız bir kadındınız. Tüm kararlarınızı iş ve ev yaşamınıza göre alırdınız. Arkadaşlarınız vardı, iş arkadaşlarınızla dışarı çıkardınız ve mutlu bir günlük rutin hazırlardınız.
Fakat şu an, ilişkiniz gerçekliğinizi kesintiye uğrattı:
Birçok insan diğer bir kişiye büyük bir tutkuyla bağlanır. Aşk öylesine yoğun, baş döndürücü, içten ve duyguyla doludur ki aşık olduğumuz kişiye kendimizi tamamen adamamız normaldir. Kendinize göstereceğiniz özenle aşk arasında bir denge kurmanın çok önemli olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Partnerinize hala aşık olabilirsiniz fakat tuhaf şeyler olmaya başlar: Yanınızda değilken kendinizi huzurlu hissedersiniz. Tekrar nefes alabilir ve sonunda rahatlarsınız. Daha uyumlu bir şekilde yaşayan, birbirlerinin kişisel alanlarına saygı gösteren ve kişisel gelişimlerine destek olan diğer çiftlere yakından bakın.
Gerçek duygularınıza kulak verin. Eğer tatminsiz hissediyorsanız ve yukarıda listelediğimiz şeyleri yaşıyorsanız kendinizi kaybediyor ve kendinizden uzaklaşıyorsunuz demektir… Artık eskiden olduğunuz kişi değilsiniz. Öz saygınız zedelenmiş ya da içinize kapanmış gibi hissetmeye başladığınızı düşünebilirsiniz.
Bunların hepsini hesaba katmalısınız. Birçok zaman, yaşadığınız duygusal çöküntü fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir. Bunun anlamı nedir? Örneğin, endişe ve korku baş ağrısına, mide bulantısına, çeşitli ağrılara ve daha birçok şeye neden olabilir. Bu belirtilerden şikayet eden insanlar doktora gidebilir fakat hiçbir zaman tam olarak uygun tedaviyi bulamazlar.
Örneğin, doktor size migreninizin olduğunu söyleyebilir ancak gerçekte yaşadığınız şey mutsuz durumunuzdan kaynaklanan depresyondur.
İnanması zor olabilir fakat istatistiklere göre zehirli ilişkiler bazen yıllar boyu bile sürebilir. Peki bu nasıl mümkün olabiliyor? İşte kendine özgü bazı sebepler:
Zehirli bir ilişkiden kurtulabilmek için öncelikle ne olup bittiğinin farkında olmalısınız. Durumu anlayıp kabul edin ve mutsuz olduğunuzu kendinize itiraf edin. Muhtemelen arkadaşlarınız ve aileniz bu belirtilerin hepsini sizden çok daha önce fark etmiştir. Onlara güvenin ve ihtiyacınız olduğunda yardım isteyin.
Bir sonraki adım partnerinizle konuşmaktır. Ona ne hissettiğinizi anlatın, hayal kırıklığınızı ve mutsuzluğunuzu açıklayın. Bu konuşmanın onu durumu iyileştirmek için motive etmediğini fark ettiyseniz ya da durumun daha iyi olacağına dair bir işaret görmüyorsanız kendinizi geri çekmeniz gerekir. Kafanızın rahat olması, duygusal sağlığınız ve bütünlüğünüz her şeyden önce gelir. Bu nedenle hiçbir zaman kendinizden şüphe etmeyin.
kaynak: sağlığa bir adım
şimdi aşağıda okuyacağınız iki ayrı yazarı bilinmeyen şiiri ya da seslenişi www.wildewomansisterhood.com adlı bir blogda gördüm ve bayıldım… Hemen bazı yerlerini Türkçeleştirdim, paylaşıyorum. Bazı yerleri ise biraz sansürlemek durumunda kaldım… Ama iki çağrı da biri kadınlara, diğeri erkeklere seslenen iki çağrı da tam olarak benim bakış açımı yansıtıyor. Kadim zamanlardan beri kadın ve erkek birbirini nasıl sevmesi gerektiğini unutmuş ve bu nedenle de mutsuz olmuş görünüyor. Yıllar süren erkek egemen bakış, feodalitenin ardından gelen kapitalizm, tüketim çılgınlığı gerçek aşkın en büyük düşmanı oldu… İnsanlar ruhlarıyla, kendileriyle ve aşkla teması unuttular. Issız insanlar oldular çıktılar… Aile kurumu da durumu değiştirmedi. İçinde aşkın ve paylaşmanın olmadığı kurumsal dayatmaya dönüştüler. Oysa aşk hayatın ve evrenin merkezi… Ve ilahi aşka giden kapı da dünyevi aşktan geçiyor…
(aycan aşkım saroğlu)
Dünyayı değiştirmek istiyorsan bir erkeği sev; gerçekten sev…
Birini seç, ruhu seni çağıranı, seni net biçimde göreni seç. Korkabilecek kadar cesur olanı seç.
Elini tut ve onu kalbinin damarlarına götür, orada senin sevecenliğini görsün, orada dinlesin, onun ağır yüklerini kendi ateşinde yak, kül et.
Gözlerinin derinliklerine bak, derinden bak, orada hareketsiz kalanı uyandır, dirilt. Utangaç olana cesaret ver, orada ne beklediğini fark et.
Gözlerinin derinliklerine bak
Gözlerinin derinliklerine bak, orada babalarını, dedelerini gör, uzak yerlerde, çok eski zamanlarda savaşa ve şiddete karışmış atalarını gör.
Acılarına, mücadelelerine, maruz kaldığı işkencelere bir zamanlar…
Ve bırak hepsi gitsin…
Onun atalarından gelen yükü hisset
Sana sığındığında kendini nasıl güvende hissedeceğini bil
Onun öfkesine ayna olma
Çünkü senin bir rahmin var, eski yaraları iyileştiren, derin ve tatlı bir kapı…
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan, bir erkeği sev, gerçekten sev…
Karşısında kırılganlığın nefesinde kadınlığın bütün ihtişamıyla otur…
Bir çocuğun masumiyetinde, ölümün derinliklerinde, açan bir çağrı olsun, onun erkeklik gücünü kabul et…
Geri gittiğinde, kaçtığında, mağarasına doğru, çünkü kaçacaktır…
Ailendeki bütün kadınları etrafına topla, onların bilgeliğinden nasiplen.
Onların fısıltıyla anlattıklarını dinle, korkmuş genç kız kalbini sakinleştir.
Onlar seni sakinleştirecek ve sabırla onun dönüşünü beklemeni kolaylaştıracaklardır…
Git kapısında otur ve hatırlatma şarkısı söyle, belki bir kez daha dinginleşecektir…
Onu küçük bir çocuğu gibi hilelerle, baştan çıkarma oyunlarıyla kandırma, bunlar sadece onu ayartıp yok oluş ağına sürükler…
Kaousun ve nefretin mekanı olan bu yer ataları tarafından yapılan bütün savaşlardan daha korkunçtur..
Bu dişil enerji değildir, bu öç almadır
Bu eğilip bükülmüş çizgilerin zehiridir,
Asırlarca sömürülmüş olan, tecavüz edilen dünyanın zehiri.
Bu kadınlara bir güç vermez
Bu kadını erkeği hadım eden bir hale dönüştürür
Bu hepimizi öldürür…
Annesi onu ister öpüp kucaklamış olsun ister olmasın
Ona gerçek anneyi şimdi göster
Sarıl ona, nezaketine ve derinliklerine götür…dünyanın merkezine…
Onu yaraları için cezalandırma, senin ihtiyaçlarını ve kriterlerini karşılamadağı için, onun için tatlı ırmaklar gibi ağla
Gözyaşlarını döktüğünde onu eve getir…
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan, bir erkeği sev, gerçekten sev
Onu çıplak ve özgür olabileceği kadar sev
Onu doğum ve ölümün döngüsüne bedenini açabilecek kadar sev
Ve bu fırsat için ona teşekkür et.
Birlikte öfkeli rüzgarlarda ve dingin ormanlarda dans ettiğinizde
Kırılabilecek kadar cesur ol, izin ver, varlığının yumuşak baş döndürücü yanlarını keşfetsin,
Bilsin ki seni kucaklaşıp sarabilir, koruyabilir
Kollarına at kendini, seni tutacağından emin ol,
Bundan önce binlerce kez düşmüş olsan bile
Ona teslim olarak ona teslimiyeti öğret
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan, bir erkeği sev, gerçekten sev
Destekle onu, besle onu, ona izin ver, onu duy, kucakla, iyileştir onu.
Bunun karşılığında sen de beslenecek, desteklenecek ve korunacaksın
Güçlü kollar, net düşünceler, odaklanmış oklar tarafından
Çünkü eğer izin verirsen, o düşündeki adam olur…
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan, bir kadını sev, gerçekten sev.
Senin ruhunu çağıran bir kadın bul, seni idare eden değil
Kontrol listeni bir kenara at, kulağını kalbine koy ve onu dinle…
Yaşayan her varlığın adını, dualarını, şarkılarını duy,
Her kanat çırpanın, telaş içinde yüzenlerin, yeraltındakilerin, sualtındakilerin, her yeşilin, çiçek açanın, henüz doğmamış olanın, ölmekte olanın…
Onların onlara hayat veren Bir’e hüzünlü övgülerini işit,
Eğer adını henüz duymadıysan, yeterince dinlememişsin demektir.
Eğer hala gözlerinde yaşlar yoksa, eğer hala onun ayaklarına eğilmemişsin, neredeyse onu kaybetmişsin demektir.
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan, bir kadını sev, kendinin ötesinde sev. Arzunun ve mantığın ötesinde, senin gençlik, güzellik, ve çeşitlilik gibi bütün yapay özgürlük gündemlerinin ötesinde sev.
Bize çok sayıda seçenek verildi
Ama biz bir Ruhun ateşinin ortasında durup, oradan ışıyan gerçek özgürlükte aşka direnmeyi yakıp kül etmeyi unuttuk.
Bir tane tanrıça var
Ona bak onu gör.
Bak bakalım o mu baltayı başına vuracak olan.
Eğer değilse yürü, hemen…
Boşa zaman harcama.
Bil ki kararının onunla bir ilgisi yok.
Çünkü nihai olarak kim olduğu ile değil ne zaman teslimiyeti seçeğimizle ilgili..
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan, bir kadını sev.
Onu ölüm korkusunun ötesinde sev
Onu içindeki anne tarafından manipüle edilme korkunun ötesinde sev.
Ona onun için öleceğini söyle
Onunla birlikte yaşayabileceğini söyle.
Onunla birlikte ağaçlar dik ve onların büyümesini seyret.
Onun incinebilir güzelliğinde onun ne kadar güzel olduğunu söyle ve onun kahramanı ol.
Ona hatırlat, o senin adanman ve hayranlığınla o senin tanrıçan.
Dünyayı değiştirmek istiyorsan, bir kadını sev.
Bütün yüzleriyle, bütün mevsimlerde
O seni şifalandıracak senin şizofrenini
ikili zihnini, yarım kalbini
O şizofreni ki senin ruhunla bedenini ayırır
Seni daima dışarıya bakar kılar, kendinden başka bir şeyi aramak için
Böylelikle yaşamı değerli kılmak için
Her zaman bir başka kadın olacak
Sonunda o parlak olan da eski mat olana dönüşecek
Ve sen yeniden huzursuz olacaksın
Arabalar gibi kadınlar değişik tokuş edilemez
Tanrıça, arzunun en son objesidir, satılamaz.
Erkeğin daha çok seçime ihtiyacı yok
Erkeğin ihtiyacı kadın, dişil, sabırlı, şefmatli, aramayan yapmayan, bir yerde nefes alan, köklere inen, birlikte yeryüzünü sarabileceğiniz kadar kuvvetli.
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan, bir kadını sev, yalnızca bir kadını.
O kutsal bir kase gibi sev ve koru onu
Bütün insanlık için duyduğu terk edilme korkularını sev.
Onun yaraları sadece onun yaraları değil,
Onun bağımlılığı zayıflık değil
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan bir kadını sev
O sana inanana kadar sev. O zaman içgüdüleri, sanatı, sesi, vizyonları, tutkusu, vahşiliği ona tekrar döner
O aşkın gücüdür, bütün politik medya şeytanlarının yok etmeye ve değerini düşürmeye çalıştığı aşkın gücüne sahiptir.
Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan
Davalarını, silahlarını, iç savaşını bırak, öfkenden vazgeç, büyüklük sevdalarını aydınlanman için bırak…
Kutsal kase senin önünde duruyor…
Eğer onu kollarına alırsan bu yakınlıktan daha ötesini aramaktan vazgeç.
Ya huzur ve barış denilen şey bir kadının kalbiyle beraber tekrar hatırlanması gereken unutulmuş bir rüya ise?
Dünyayı değiştirmek istiyorsan bir kadını sev.
Gölgelerinin en derinliklerine kadar
Varlığının en yüksek noktalarına kadar
Onunla ilk karşılaştığın bahçeye git
Gökkuşağı ülkesinin kapısına
Birlikte tek bir ışık gibi yürüyerek
Dönüşü olmayan noktaya
Yeni bir yeryüzününün başlangıcına ve sonuna…
soulsofthemoon.com
Günlerden bir gün… Kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretm…ek için toplanmış. Ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasından hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş : “Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!” Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırıyorlarmış: “…Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!..”Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve yarışı bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş ‘bu işi nasıl başardın’diye. Kurbağadan yanıt gelmeyince farkına varmışlar ki….Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Olumsuz düşünen insanları duymayın… Onlar kalbinizdeki ümitleri çalarlar!
Tıkalı burnu açmanın püf noktası sizi çok ama çok şaşırtacak. İlaç veya başka bir şey kullanmadan tıkalı olan burnunuz hemencecik açılacak. Bunun için saatlerce beklemenize gerek yok. Sadece 20 sn yeterli…
Burun tıkanıklığı hemen hemen herkesin sevmediği bir konudur. Sosyal hayatı da olumsuz etkiler. Özellikle konuşma esnasında çok rahatsız edici bir durumdur. Bu durumdan her insan doğal olarak bir an önce kurtulmak ister. Uzun süreli tıkanıklar ise tam bir baş belası elinizde mendil olmadan dolaşamazsınız bile. Neyse ki tıkalı olan burnunuzu açmak artık çok sorun değil. Dolan sinüslerinizi ve tıkalı burnunuzu açmanın pratik bir yolunu denemek ister misiniz?
İşte Tıkalı burnu açmanın püf noktası
Dolu sinüsleri açmak için oldukça etkili olduğu söylenen bu yöntemi deneyebilirsiniz.
-Dilinizi üst damağınıza yerleştirin ve ittirin.
-İki kaşınızın arasına parmağınızı koyup baskı uygulayın. Bu şekil 20 saniye bekleyin.
-Sinüzleriniz açılacak ve burnunuz akmaya başlayacak.
kaynak: kadın kahvesi.com
Düşünüyorum öyle ise varım.
DESCARTES
Düşünmeden konuşmanın cezası sonradan düşünmeye mahkum olmaktır.
GIBBON
Hayatta hiç hata yapmamış birisi zaten hiçbir işe başlamamış demektir.
HENRY FORD
Hayatta hiçbirşeyden korkmayın yalnız;herşeyi anlamaya çalışın. MARİE CURİE
İnsanlar tecrübeleri oranında değil tecrübelerinden aldıkları dersler oranında olgundurlar.
BERNARD SHAW
İnsan aklın snırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez.
ALBERT EINSTEIN
Olgun insan yapabileceğini söyleyen ve söylediğini yapan insandır.
KONFİÇYUS
Gerçek arkadaş sağlık gibidir.Değeri ancak o yok olunca anlaşılır.
CERVANTES
Sözcüklerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsınız.
KONFİÇYUS
İnsanların yapabileceği en büyük fenalık kendisine olan güvenini kaybetmesidir.
RİCHARD BERNEDİCİ
İnsansal öz, tek tek her bireyin doğasında bulunan bir soyutlama değildir. Gerçekliği içersinde, bu, toplumsal ilişkilerin bütünüdür.
KARL MARX
Aristoteles
Zayıf, daima adalet ve eşitlik ister, halbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir.
İnsanlar arzularına son olmadığı için, bu arzuları tatmin edecek vasıtalara da son olmamasını isterler.
Arzu öyle bir şeydir ki, hiç doymak bilmez; bir çok insanların hayatı, arzuları doyurma yollarını aramakla geçer.
Cesaret kuvvetle birleşince büsbütün artar.
Umut, uyanık adamın rüyasıdır.
Fazileti olmayan insan, hayvanların en kirlisi, en vahşisi, en muhteris ve en doymak bilmez olanıdır.
Adalet önce devletten gelir.
İyi, basit; kötü ise çok yönlüdür.
Mevkilerini para ile satan kimseler, masraflarını geri almak yoluna düşerler.
Honore de BALZAC
Hayat herkes için acı, çünkü benim boş yere dilediklerime sahip olmuş nice insanlar gördüm, onlar da mesut değil.
İnsanın en zor katlandığı duygu acımadır, hele hak edince.
Evlenme dâvaya benzer. Mutlaka memnun olmayan bir taraf vardır.
Yoksulluğun hüküm sürdüğü yerde ne utanma kalır, ne suç, ne namus, ne de ruh.
Güzellik, çoğu zaman kusurları gizleyen bir örtüdür.
Sevmek, bir başkasının hayatını yaşamaktır.
Bir anne yüreği, dibinde daima af bulunan bir uçurumdur.
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.
Hiç kimse bir alışkanlığa veda etmek cesaretini gösteremez.
Bernard SHAW
Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa, bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz.
Yaşlanmadan akıllanmayı çok isterdim.
Yanlışlık fare deliğinden geçer, doğruluk kapılardan sığmaz
Susmanın kudretine inanıyorum. Bu mevzu üzerinde saatlerce konuşabilirim.
Dürüst insan her zaman gerçeği söyler, akıllı insan ise yalnız zamanında.
Bir kelime yeterlidir, gerisi laftır.
Moda kadınlara benzer, onun da havası vardır.
Her şeyi düşünmek, çoğun her şeyi düzene sokmak demektir.
Birçok insanın korkak olmaya cesareti yoktur.
Yazı ile insan daya iyi yalan söyleyebilir.
Zekanın sakıncası, insanı devamlı surette bir şeyler öğrenmeye zorlamasıdır.
Erkeğin de, kadının da terbiyesi birbirleriyle tartıştıkları zaman belli olur.
Aptallar, utanılacak bir şey yaptıkları zaman mazeret diye o işi her zaman yaptıklarını söylerler.
Akıllı adam aklını kullanır, daha akıllı adam başkalarının da akıllarını kullanır.
Ben şaka yaparken gerçekleri söylerim, çünkü gerçekler dünyanın en gülünç şakalarıdır.
Bu dünyada başarıya ulaşan insanlar istedikleri şartları yakalayan insanlardır. Eğer onları bulamazlarsa, kendileri yaparlar.
Parayı kazanmadan harcamaya nasıl hakkımız yoksa, mutluluğu da üretmeden tüketmeye hakkımız yoktur.
Değişmez kural, değişmez kuralın olmayacağıdır.
Çocuklarınıza ders vermek istiyorsanız (bu hiç de gerekli değil) kendinizi örnek gösterin. Ama sizin gibi olmaları için değil, sizin gibi olmamaları için.
Yapabilenler yapar; yapamayanlar yapmayı öğretir.
Benim en iyi dostum terzimdir. Çünkü ne zaman beni görse, derhal o andaki ölçülerimi alır. Oysa bütün öteki tanıdıklarım benim hala eskisi gibi olduğumu düşünürler.
Yalancının cezası; kimsenin kendine inanmayışı değil, asıl kendisinin kimseye inanmayışıdır.
Merhamet sevgiye yakınsa, minnet onun aksine yakındır.
Ahlak duygumuz, ihtiraslarımızı kontrol eder.
Aşk, insana vakar, ağırbaşlılık, hatta güzellik verir.
DOSTOYEVSKİ
Bazı insanlar, ev köpekleri gibi, yamandıkları kapıdan ayrılmazlar.
Çocuk, dünyanın en büyük saadetidir.
Çocukları seven hayatı da sever.
Evlenme, boşanma işi sırf kadınların elinde olsaydı, bir tek nikâh sağlam kalmazdı.
Gözyaşları kurur.
Hayata yeniden başlasaydım , saniyelerin nabzını tutardım.
Hayatımızda en yüce, en güçlü, en faydalı dayanağımız ana baba evinden kalan hatıralarımızdır.
İnsan yaşamayı ve yaşamamayı aynı şey diye kabul ettiği zaman hürriyete kavuşur.
İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür.
İnsanların saadet kadar felakete de ihtiyacı vardır.
İster tatlı, ister acı olsun, hatıra insana ıstırap verir.
Kadını kalkındıran, onu uçurumun dibine kadar yuvarlanmaktan koruyarak hayata yeniden doğmasını sağlayan biricik kuvvet aşktır.
Johann Wolfgang Von GOETHE
Akılsızlar hırsızların en zararlılarıdır: Zamanınızı ve neşenizi çalarlar.
Aşk ve sevinç büyük çabaların kanatlarıdır.
Bir kişinin sözleri önemli değildir; iki yanı da dinlemeli.
Bir şey her şey için, her şey bir şey için vardır.
Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar.
Gönlümüz bize aklımızdan daha yakındır.
Görev, içinde bulunduğumuz zamanın bizden istediği şeydir.
İnsan ancak anladığı şeyi duyar.
İnsan kendini hiçbir yerde, karıncalar gibi kaynaşan kalabalığı yarıp geçtiği zamanki kadar yalnız hissedemez.
İnsan, babasına borçlu olduğu saygıyı, ancak baba olduğu zaman duyar.
İnsanın bir şeyi öğrenebilmesi için her şeyden önce o şeyi sevmesi gerekir.
Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanattır.
Mükemmel insanların aksayan tarafları daha çok göze batar.
Samimi olmayı vaad edebilirim; tarafsız olmayı asla.
Sevmek, inanmak demektir.
Siz kendinize inanın, başkaları da size inanacaktır.
KONFÜÇYÜS
Vefa ve samimiyet ilk prensipleriniz olmalıdır.
Eğer kusurların varsa, onlardan kurtulmaya çalışmalısın ve bundan korkmamalısın.
Yapılmış şeyler üzerinde konuşmak lüzumsuzdur, geçmiş şeyleri ayıplamak da manasızdır.
Bir insan sabahleyin doğru yolda ise, akşam saatlerinde de öyle kalacak ve bundan pişman olmayacaktır.
Tevazu ile konuşmayan bir kişi, zamanla bununla ilgili bütün kelimeleri de tamamıyla unutabilir.
Kelimelerin kuvvetini bilmeyen insanlarla esaslı bir konuyu konuşmak mümkün değildir.
İhtiyatlı insan nadiren hata işler.
Doğaya göre bütün insanlar birdir, fakat pratikte birbirlerinden dehşetli ayrılık gösterirler.
William SHAKESPEARE
Aklın bağlamadığı dostluğu, akılsızlık kolayca çözebilir.
Hiçbir miras, doğruluk kadar zengin değildir.
İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler çok zaman kemikleriyle beraber gömülür.
Herkese kulağını, ama çok azına sesini ver.
Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yolu asla düz gitmiyor.
İyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun altında yine yara görür.
Bazı yıkılışlar, daha parlak kalkınışların teşvikcisidir.
Konuşmadan önce düşün, hareket etmeden önce ölç.
Geçmiş bir dost için yakınmak yeni dertler edinmektir.
Cehalet Tanrının laneti olduğuna göre, bilgi göklere uçabileceğimiz kanatlardır.
Nasıl bir at, üzerindeki zengin koşumların farkına varmazsa insan da içinde yaşadığı nimetlerin öyle farkına varmaz.
Bir iftira başka iftiraları doğurur.
Aşk bir deliliktir.
Daha iyi, iyinin düşmanıdır.
Yiğitlik intikam kazanmakta değil, tahammül göstermektedir.
Geçmiş bir felakete üzülmek, bir yenisini davet etmenin en emin yoludur.
Aslında hiç bir şey iyi veya kötü değildir. Her şey bizim onlar hakkında düşündüğümüze bağlıdır.
Leo Nikolaevich TOLSTOY
Af dileyen, kendi kendini itham eder.
Aşk, kızıl gibi geçirilmesi gereken bir hastalıktır.
Bekleyebilen için herşey iyi sonuç verir.
Bir insanı, bulunduğu mevki ile değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmelidir.
Güzel olan sevgili değil, sevgili olan güzeldir.
Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür, ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
Hırsları kökünden atmak mümkün değildir. Onları sadece asıl ülkülerine doğru yöneltmeğe çalışmalı.
İnanç, hayatın kuvvetidir.
İnsanlar seni, istedikleri kadar bilsinler, ama kendi kendini aldatabilir misin?
Öyle davran ki, senin iraden kendini bir kanun koyucu gibi hissetsin. Öyle davran ki, bu davranış yanında insanlığı bir araç değil bir amaç olarak göresin. Öyle davran ki, senin iradenin bir kanun gibi genel geçerliliği olsun.
Savaş, mızraklı, trampetli bir bayram değildir. Onun manzarası kandır. Ölümdür.
Tarihin konusu, kavimlerin ve insanların hayatıdır.
Victor HUGO
Öğrendikten, sevdikten sonra daha çok acı çekeceksiniz
Barış, her şeyi hazmeden mutluluktur.
Çalışma uçup gidebilen bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlık.
Ölüm bu; ne hükümdar tanır, ne soytarı; herkesi aynı iştahla yutar.
Hayat, felaket, yalnızlık, yüzüstü bırakılmışlık, yoksulluk kendine göre kahramanları olan savaş alanlarıdır.
Evlatlarını sevmeyen babalar olabilir; ama, torununu çıldırasıya sevmeyen dede olamaz.
Kadınsız bir erkek horozsuz bir tabanca gibidir; erkeği ateşleyen kadındır.
F.M.Arouet VOLTAIRE
Ayrılık, tatmin edilmeyen aşkı arttırır.
Her zaman zevk, zevk olmaktan çıkar. Bir şeye düşkünlük hayvanlarda bile yoktur.
Hiçbir ordu, zamanı gelmiş bir düşünceye karşı duramaz.
İnsan zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker.
İnsanoğlu hiç de kötü olarak yaratılmamıştır; ama hastalandığı gibi kötüleşir de.
İyi bir taklit, kusursuz bir yaratıştır.
Kendi nefsine hakim olan, dünyaya hükmedebilir.
Pek az insan başkalarının deneylerinden yararlanmayı bilecek kadar akıllıdır.
Seçilmiş birkaç kitaptan güzel ne olabilir.
Tanrıya ettiğim dua pek kısadır; Tanrım düşmanlarımı gülünç duruma düşür.
Vahşiler hariç, bütün insanlar, kitapların hükmü altındadır.
Vatana sadakatla hizmet edenin atalara ihtiyacı yoktur.
Vatanımız, bütün asil ruhlar için en mukaddes bir yerdir.
Yarabbi ben düşmanlarımı yenmeğe kadirim. Sen beni dostlarımdan koru.
eznora:
-Fikirler elektrikler akımı gibidir,birbirini tutuşturur.
-Aradığını bilmeyen bulduğunu anlayamaz.
-Yumuşak olma ezilirsin,sert olma kırılırsın.
-Konuşma sanatını bilen adam,düşündüklerinin hepsini söylemez fakat söylediklerini düşünür öyle söyler.
-Hayatta ya tozu dumana katacaksın ya da tozu dumanı yutacaksın!
(alıntıdır)
Frequencies
Sağlıklı bir insan vücudunun 62-68 MHz’lik bir frekans aralığı var. Hastalık ve rahatsızlıklar 58 MHz’de baş göstermeye başlıyor. Esans yağlar insan tarafından kullanılan doğal maddeler arasında en yüksek frekansa sahip olan şey. Yukarıdaki frekans tablosunda bir uçta işlenmiş/konserve yiyecekler dururken (0 MHz) öteki uçta en yüksek frekans ile gül yağı (320 MHz) bulunmaktadır. Gül’ün aşkla ilişkilendirilmiş olması belki de bir rastlantı değildir
Esans Yağlarının Frekansları
Gül 320 Mhz
Lavanta 118 Mhz
Sandalağacı 96 Mhz
Melekotu 85 Mhz
Nane 78 Mhz
Fesleğen 52 Mhz
Alman Papatyası 105 Mhz
Melissa 102 Mhz
Ardıç 98 Mhz
İnsan Beyni72-90 Mhz
İnsan Bedeni Gündüz 62-68 Mhz
Soğuk Algınlığı Belirtileri 58 Mhz
Grip Belirtileri 57 Mhz
Kandida 55 Mhz
Kanser 42 Mhz
Ölüm Başlangıcı 25 Mhz
İşlenmiş- Konserve Yiyecekler 0 Mhz
Kuru Otlar 12-22 Mhz
Taze Otlar 20-27 Mhz
Esans Yağlar 52-320 Mhz
Kaynak: Kampa Workshop
Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya’nın ılıman iklimlerinde doğal olarak yetişen bitkinin sağlığa yararlı meyveleri sonbahar aylarında toplanır. İyi bir C vitamini kaynağı olduğundan nezle, grip gibi hastalıklardan korunmak ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir.
👉 Kuşburnunun Faydaları:
-Kan basıncını düzenler
-Romatizma ağrılarını hafifletir
-Kanserli hücrelerin yayılmasını yavaşlatır
-Kötü kolesterolü düşürür
-Şeker hastalığına karşı koruma sağlar
-Yüksek miktarda C vitamini içerir
-Bağışıklık sistemini güçlendirir
-Soğuk algınlığı tedavisinde kullanılır
-Cilde doğal parlaklık verir
-Doğal bir antioksidandır
-İdrar yolu hastalıklarına karşı koruyucudur
-İdrar söktürücü olarak kullanılır
👉 Kuşburnu Çayı Nasıl Hazırlanır?
Kuşburnu farklı şekillerde kullanılabilir ancak en çok tüketilen tarzı çay şeklindedir. İyi bir kuşburnu çayı hazırlamak için yarın litre kaynamış su içine 2 yemek kaşığı kurutulmuş ve ezilmiş kuşburnu atmanız yeterli olacaktır. Ateşin üzerinden alıp 10 dakika beklettikten sonra içebilirsiniz. Farklı tatlar elde etmek için 1 çay kaşığı kuru nane ya da ebegümeci ekleyebilirsiniz.
👉 Kuşburnunun Sağlığa Faydaları
“Journal of Nutrition” dergisinin Şubat 2010 sayısında kuşburnu çayı kullanımının kan basıncını düşürdüğü ve yüksek tansiyon hastalarında olumlu sonuçlar sağladığı yönünde bilimsel bir araştırma yayınlandı. Araştırmaya göre 6 hafta boyunca düzenli olarak kuşburnu çayı içen orta dereceli tansiyon hastalarının kan basıncı önemli oranlarda düşmüş.
Eklem iltihaplanması alanında yayın yapan “Rheumatology” dergisinin Mayıs 2011 sayısında kuşburnunun diğer bazı bitkiler ile iltihaplanma nedeniyle oluşan ağrıların hafifletilmesinde etkili olduğu açıklandı. Ayrıca aynı araştırmada bitki içinde bulunan bazı asitlerin iltihapların azalmasına yardımcı olduğu belirlenmiş.
Eklem iltihaplanmasına iyi gelen kuşburnunun aynı özellikleriyle kansere karşıda etkili bir savunma sağladığı “Current Medicinal Chemistry” Mart 2011 sayısında açıklandı. Bitkinin içinde bulunan lycopene ve antioksidanlar lösemi ve mide kanseri başta olmak üzere çeşitli kanser türlerinin yayılmasını yavaşlatıyor.
Ebegümeci ile birlikte kötü kolesterolün düşürülmesi ve iyi kolesterol seviyelerinin yükseltilmesi için en etkili bitkilerden olan kuşburnu kalp ve damar sağlığının korunmasında en iyi desteklerden biri.
Yukarıda saydığımız belirli hastalıklar dışında yüksek C vitamini içeren kuşburnu soğuk algınlığının tedavisinden sağlıklı bir cilde, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinden sigaranın olumsuz etkilerini azaltmaya kadar pek çok farklı sorun için kullanılabilir.
5 gram kurutulmuş kuşburnu günlük C vitamini ihtiyacının yaklaşık %35’ini, A vitamini ihtiyacının %5’ini, kalsiyum ihtiyacının %1’ini ve lif ihtiyacının %5’ini tek başına karşılamaya yeter. Kuşburnu içinde bulunan diğer vitamin ve mineraller ise şu şekilde; A, E, K, B6 vitaminleri, demir, magnezyum, fosfor, potasyum, bakır ve manganez mineralleri.
Kuşburnu Çayının Yan Etkileri
Herhangi bir yan etkisi kesin olarak bilinmemekle birlikte gebelik ve emzirme döneminde kullanmadan önce doktorunuza danışın. Kuşburnu çayının fazla tüketiminin yol açabileceği sorunlar hakkında bilimsel bir kaynak bulunmamaktadır.
Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş;
sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma.
Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalı…ş.
Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun.
Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma.
İçten ol, telaşsız, kısa ve açık seçik konuş.
Başkalarına da kulak ver.
Aptal ve cahil olduklarında zaman bile dinle onları.
Çünkü dünyada herkesin anlatacak bir hikâyesi vardır.
Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.
İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen. Hayattaki dayanağın odur.
Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol.
Sevmediğin zaman sever gibi yapma.
Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme.
İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.
Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri,
sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneceğinden daha fazla değildir.
Aşka burun kıvırma sakın. O çöl ortasında yemyeşil bir bahçedir.
O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bir bitkinin
sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu sakın unutma.
Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et.
İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı ömür boyu sürer.
Bazı idealller o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.
Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme.
Gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe.
Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.
Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgâra göre ayarla.
Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil,
gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.
Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkânsızdır.
Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.
Hatırlar mısın doğduğun zamanları. Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu.
Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse.
Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde, sonunda bütün servetin sensin.
Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de güzeldir.
anadoluda bir mağarada MÖ 9. yy da Xsentius isimli filozof tarafından yazılmıştır.
KURAL 1: “Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan… herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.”
KURAL 2: “Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”
KURAL 3: “İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.”
KURAL 4: “Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.”