Ben Neşeli, Özgür Ruhlu, Zekiyim… Peki Ya Sen…

999967_216116422057205_4808728436887921397_n[1]

Koç: Kararlı, eğlenceli, kültürlü

Boğa: Güzel, sadık, hoş sohbet

İkizler: Akıllı,zarif, neşeli

Yengeç: Her zaman hoş, duygulu, güvenilir

Aslan: Çekici, tutkulu, bakımlı

Başak: Zeki, hassas, istikrarlı

Terazi: Bakımlı, sosyal, zarif

Akrep: Tutkulu, bağlı, gururlu

Yay: Eğlenceli, zeki, sürprizlerle dolu

Oğlak: Sadık, tutarlı, ağırbaşlı

Kova: Neşeli, özgür ruhlu, zeki

Balık: Romantik, sevecen, iyi kalpli

Kendime Öğüt…

1914112_10206963841067090_193128136408967089_n[1]

Uslanma hiç hep deli kal

Büyüme sakın çocuk kal

Es deli deli böyle kal

Son harmanında sevdanın

Tüken toz toz savrula kal

Suçüstü bulmalı ölüm

Ölürken de sevdalı kal …

Aziz Nesin

Star Wars : Güç Uyanıyor 7

Star-Wars-Güç-Uyanıyor_Afiş[1]

Başladığı ilk hafta koşa koşa filmi seyretmeye gittim. Ne de olsa Star Wars la büyüyen bir kuşağın çocuğuyum ben. Işın kılıcı denince bütün sular durur valla. Yine aklıma Jedi olma fikri de düştü tabi…Hele o sevimli r2 d2 yok mu eve bir tane alasım geldi…

İyi kötü savaşı beni yeniden içine çekmeyi başardı, kurgular da savaşlar da müthiş ben star wars hayranıyım diyorum tabi ki tüm filme bayıldım. 3 boyutlu gözlükle seyretmeye de bayıldım. Tabi ki gidin diyeceğim başka ne diyebilirim ki…

Sevgi, saygı herkese:)

Anette İnselberg

 

SİZE EN ÇOK ZARAR VERMİŞ, SIKINTI VE ENDİŞE YAŞATMIŞ OLANLAR, BÖYLE YAPMAYI SEVGİYLE KABUL ETMİŞ VARLIKLARDIR…

maxresdefault[1]

 

SİZE EN ÇOK ZARAR VERMİŞ, SIKINTI VE ENDİŞE YAŞATMIŞ OLANLAR, BÖYLE YAPMAYI SEVGİYLE KABUL ETMİŞ VARLIKLARDIR…

Dünyada size en çok zarar vermiş, ilişkilerinizde sıkıntı ve endişe yaşatmış olanlar, enkarne olmadan önce böyle yapmayı sevgiyle kabul etmiş, bu konuda kontrat yapmış varlıklardır. Onlar şimdi bile ruhen sizinle kardeştirler, ama buradayken bunu açığa vuramazlar. Öte aleme geçtiğinizde onları görecek ve seveceksiniz, çünkü oynadıkları rol gerçekten çok ikna ediciydi!

BUNU YAPMALARINI SAĞLAYAN SEVGİNİN GÜCÜNÜ TAKDİR EDİN VE ONLARI ŞİMDİ BURADA SEVİN. Hiç kuşkusuz siz de bir başkasının düşmanısınız, bir başkasının dersi için olumsuzluk ifadesisiniz, böylece siz de aynı rolü bir başkası için oynuyorsunuz.

Peki bu insan sizi tamamen bağışlasaydı ne hissederdiniz?
Bu sizi etkiler miydi?…

Kryon

Her Şeyden Çok Çabuk Sıkılan İnsanların Bildikleri 16 Şey

Off kim yazacak şimdi 16 maddeyi yaa? 😫

1. Monotonluğu sevmezler sürekli farklı arayışlar içindedirler.

Monotonluğu sevmezler sürekli farklı arayışlar içindedirler.

2. Aşk hayatlarında da genellikle başarıya ulaşamazlar. Kimseye kolay kolay bağlanamazlar.

Aşk hayatlarında da genellikle başarıya ulaşamazlar. Kimseye kolay kolay bağlanamazlar.

3. Genellikle masa başı bir işte çalışamazlar. Sürekli hareket halinde olabilecekleri bir işte daha verimli olurlar.

Genellikle masa başı bir işte çalışamazlar. Sürekli hareket halinde olabilecekleri bir işte daha verimli olurlar.

4. Öyle yerlerinde pek duramazlar. Sürekli farklı aktiviteler peşindedirler.

Öyle yerlerinde pek duramazlar. Sürekli farklı aktiviteler peşindedirler.

5. Üniversitede ne kadar topluluk varsa büyük ihtimalle hepsine üye olmuşlardır.

Üniversitede ne kadar topluluk varsa büyük ihtimalle hepsine üye olmuşlardır.

6. Ama tabii ki sıkılıp hepsini bırakmışlardır.

Ama tabii ki sıkılıp hepsini bırakmışlardır.

&7. Başkalarının sıkıntılarını dinlemeyi çok sevmezler. Dinlemek zorunda kalırlarsa da başka şeyler düşünürler.

Başkalarının sıkıntılarını dinlemeyi çok sevmezler. Dinlemek zorunda kalırlarsa da başka şeyler düşünürler.

&8. Pek fazla arkadaşları yoktur, olan arkadaşları da genellikle kendileri gibidir.

Pek fazla arkadaşları yoktur, olan arkadaşları da genellikle kendileri gibidir.

&9. Çok sıkılgan olmalarının nedeni aslında her şeyi başkalarından daha çabuk anlamalarıdır.

Çok sıkılgan olmalarının nedeni aslında her şeyi başkalarından daha çabuk anlamalarıdır.

10. Ama ne kadar zeki olduklarını her ortamda gösterip hava atmayı sevmezler.

Ama ne kadar zeki olduklarını her ortamda gösterip hava atmayı sevmezler.

11. Angarya işlerle vakit kaybetmeyi sevmezler. Bulaşık yıkamak, temizlik yapmak falan onlara göre değildir.

Angarya işlerle vakit kaybetmeyi sevmezler. Bulaşık yıkamak, temizlik yapmak falan onlara göre değildir.

12. Bir işi başkaları istediği için değil sadece kendi istedikleri için yaparlar.

Bir işi başkaları istediği için değil sadece kendi istedikleri için yaparlar.

13. İstediklerinde çok başarılı olabileceklerine rağmen, sıkılgan yapıları nedeniyle bu potansiyeli kullanamazlar.

İstediklerinde çok başarılı olabileceklerine rağmen, sıkılgan yapıları nedeniyle bu potansiyeli kullanamazlar.

 14. Yaşadıkları şehirler onları boğar. Sürekli bir sahil kasabasına yerleşip oranın tadını çıkarmanın hayalini kurarlar.

Yaşadıkları şehirler onları boğar. Sürekli bir sahil kasabasına yerleşip oranın tadını çıkarmanın hayalini kurarlar.

15. Başkaları tarafından memnuniyetsiz olarak görülürler. Ama o hep en iyisini arar durur.

Başkaları tarafından memnuniyetsiz olarak görülürler. Ama o hep en iyisini arar durur.

16. Bazen kendilerinden bile sıkılırlar. Hatta kendilerinden sıkılmaktan bile sıkılırlar…

Bazen kendilerinden bile sıkılırlar. Hatta kendilerinden sıkılmaktan bile sıkılırlar...

Sıkılmak ömür boyuu… 😫😫

“Zihin acımasız bir efendi, fakat sadık bir köledir.”

zihin-temizleme[1]

 

Normal şartlarda zihnimizi kendimiz kontrol ederiz. Düşünür, karar verir ve uygularız… Peki ya anormal şartlarda bu durum nasıl olur? Yoğun duygu karmaşası sırasında zihninizin kontrolü hala sizin elinizde midir yoksa duygularınızın mı? İşte bir zen ustası ile bir okçu arasında geçen ilham verici bir konuşma…:)

“Zihin acımasız bir efendi, fakat sadık bir köledir!”
Ünlü okçu, bölgenin okçuluk yarışmasını kazandıktan sonra, okçulukda çok iyi olduğu konusunda methini duyduğu Zen ustasına gider. “Bu şehrin en iyisi senmişsin, öyle dediler. Ve iyi bir okçu olmak için manastıra girmişsin. Ben bu bölgenin şampiyonuyum ama ne manastıra girdim, ne de eğitim aldım ve yine de bölgedeki en iyi okçusu olmayı başardım. Merak ediyorum; atış yapmayı öğrenmek için rahip olman gerekli miydi?”
“Hayır” diye cevaplar rahip.
Cevaptan tatmin olmayan genç okçu, okunu yaya yerleştirip uzaktaki bir kiraz ağacının üstündeki kirazı hedef alır ve tek atışta oku ile kirazı daldan aşağıya indirir.

Gururla Zen ustasına döner ve gülümseyerek, “kendini yalnızca tekniğe adasaydın zamandan kazanmış olurdun, mesela şu yaptığımı yapabileceğini hiç zannetmiyorum” der, kiraz ağacını göstererek.

Zen rahip sessizce yayını alır ve yakındaki bir dağa doğru yavaş yavaş yürür. Yolda çürümüş ipleri olan eski bir köprüyle geçilebilen bir uçurum vardır. Zen ustası bu eski köprünün ortasına gider, yayını alır ve okunu yerleştirerek uçurumun uzak bölümündeki ağaca nişanlar ve hedefi vurur.

Okçunun yanına geri döner ve “şimdi sıra senin” der.

Ünlü okçu köprünün yanına geldiğinde çürümüş iplerin kopmasından ve uçurumdan aşağıya düşmekten korkar. Uçurumdan aşağı dehşet içerisinde bakar ve o tedirginlikle yayını gerer, okunu atar. Ancak oku değil hedefi vurmayı, hedeften çok uzağına düşer.

“Şimdi sorunu tekrar yanıtlıyorum” der Zen ustası okçuya. “Hayır, manastıra girmem gerekli değildi ama zihne hükmedebilme disiplini çok değerliydi. Sen elindeki ok ile çalışarak büyük bir yetenek sergileyebilirsin, ancak oku kullanan zihnine hükmedemezsen çok da fazla ileri gidemezsin…”

İnsanın geliştirebileceği en büyük beceri ve başarı kendini tanıyarak zihnine hükmedebilmesidir. “Nasıl yani! Ben zaten zihnime hükmediyorum” diyorsanız, haydi gelin bir hatırlayın; Kaç kez bir sınav veya bir konuşma öncesinde heyecandan veya korkularınızdan düşünemez, konuşamaz hale geldiniz? Ya da gün içinde yaşadığınız bir sorun ile günlerce kafanızda mücadele edip durdunuz, ne tatilinizin, ne sevdiklerinizle birlikte olmanın keyfini çıkarabildiniz? Ya peki zihninizin ısrarla size taşıdığı güvensizliklerden kaç kere geçebileceğiniz köprülerden aynen geri döndünüz?

Zihin, dünyamızı şekillendiren, rakamlarla bile ifade edilemeyecek kadar sayısızca düşünce ve fikir üretir an ve an, ancak biz bunların bir kısmının farkındayızdır. Ve zihin, zamanı geldiğinde bu ürettikleri ile oynunu oynamaya başlar, atacağımız adımda kendini gösterebilmek için tüm hünerlerini ortaya koyar. Bu hünerler içinde beceri, doğru düşünme olduğu kadar güvensizlik, korkular, heyecanlar da vardır! Bakın Madam Blavatsky adıyla da tanınan Teosofi Derneği’nin kurucusu Helena Petrovna Blavatsky, zihni nasıl tarif ediyor;

“Zihin acımasız bir efendi, fakat sadık bir köledir.”

* Alıntı

Eklem Sağlığının Temel İlacı Kelle Paça Çorbası Tarifi

Kelle Paça Çorbası Tarifi İçin Malzemeler :

  • 500 gr. kelle,
  • 500 gr. paça,
  • 1 çay bardağı sirke,
  • Yarım limon,
  • Kırmızı pul biber,
  • 1 kepçe un,
  • Tuz.

Kelle Paça Çorbası Yapılışı

Tencereye kelle paçayı koyup haşlıyoruz.
Haşladığımız kelle paçayı küçük küpler şeklinde doğruyoruz.

Kelle Paça Çorbası Tarifi

Kelle paçayı haşladığımız suyu süzgeçten geçiriyoruz. (suyun soğuması gerekiyor)
Süzgeçten geçirdiğimiz suyun içerisine doğradığımız kelle paçayı koyuyoruz.

Sosu için:
Bir kabın içerisine 1 kepçe unumuzu koyuyoruz süzgeçten geçirdiğimiz sudan bir miktar döküp kıvama gelinceye kadar karıştırıyoruz.
Hazırladığımız karışımı kelle paçanın içerine döküyoruz.
Kaynayıncaya kadar karıştırıyoruz.
Daha sonra kelle paçamızın içerisine tuzumuzu, kırmızı bul biberimiz, 1 çay bardağı sirkemizi, yarım limonumuzu koyuyoruz

Kaynak: Yemek Tarifleri Sitesi

Yıllar sonra sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ dan ARKADAŞ şeklinde

images[2]

Eski Türklerde askerler savaşırken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ dan ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün bile güvenebileceğimiz, bizi arkadan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz isimdir.

2016 bana elini uzatmış, tutuyorum

10299056_10153441741626799_5524966075668706068_n[1]

 

tak tak
yeni BİR yıl daha çalıyor kapımı
kim’o ?
yeni yıl meleği kapının ardından sesleniyor: ‘2016’
beni almaya gelmiş; ‘hazır mısın?’
hımmm… hazır mıyım?
yeni valizimle eski valizime bakıyorum
eskisinde son yılda yaşadığım kayıplar, acılarım, hüzünlerim
ve gönderdiklerim…
aralarında ihtiyaç duymadığım ‘mış gibi’ maskelerim
korkularım ve canımı yakan insanlar da var
yenisinde ise tüm kazanımlarım…
tecrübeyle aldığım dersler, yeni öğretiler, bilgiler
ürettiklerim ve gerçek dostlarım
sayıca epey çok olan sevdiklerim ve sevenlerim de var
evet… sanırım yeni deneyimlere hazırım
kapıyı yavaşça açıp 2015’ten dışarı çıkıyorum
eski valizim orada kalıyor; yenisi elimde
(çünkü biliyorum; elimde kendimi değiştirmek ve elimde bazı hayallerimi gerçekleştirmek de)
çeşit çeşit sevgiler, dostlar, güzel insanlar ve hoş duygularım
birlikte adım atıyoruz
yan yana yürüdüğüm başka insanlar da var
heyecanlıyım; yeni yılda yapılacak çok şey var yine
çentik atılacak birçok şey
geçmişimde kalanlara ise minnet duyuyorum
sevgiyle uğurladıktan sonra onları, önüme bakıyorum
2016 bana elini uzatmış, tutuyorum
miryam şulam___________

12310480_10153384757926799_242301397403945310_n[1]