Bilimdeki şaşırtıcı yeni gerçeklerden biri de bağırsaklarımızdaki bir takım mikropların sinir sistemimiz üzerindeki etkisi. Bir süredir bilim insanları bir takım bağırsak mikroplarının oluşturduğu birleşimin nasıl olup da sinir sistemimiz üzerinde etkili olduğunun sırrını çözmeye uğraşıyor. Her gün en az 40 bin mikroorganizmanın bağırsaklarımıza girdiğini biliyor muydunuz? Bu mikroorganizmalara probiyotikler deniyor. Probiy…otiklerin bir kısmı insanları sağlığa zararlı organizmalardan korurken bir kısmı da, bağışıklık sistemini güçlendirip, sindirim sisteminin işleyişine yardımcı oluyor. Fakat yeni araştırmalar gösteriyor ki bağırsak mikropları sadece sindirim fonksiyonlarında değil aynı zamanda sinir sistemi fonksiyonunda da önemli rol oynuyor. Ve bu mikroorganizmalardan bir tanesi (lactobacillus) sofralarımızın baş dostu yoğurtta bulunuyor.
Probiyotikler insan beyni ve dolayısıyla davranışı üzerinde önemli etki gösteriyor. Özellikle depresyon, anksiyete ve sinirsel bağırsak rahatsızlıklarının tedavisinde. Mide ve bağırsak sorunları genellikle paket program olarak kronik duygusal bozuklukları da beraberinde getiriyor. Ya da tam tersi psikolojik bozukluklar mide -bağırsak rahatsızlıklara neden oluyor. Kısaca yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan pek bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki; o da ninelerimizin altın değerinde gıda diye tavsiye ettiği yoğurdun hakikaten altın değerinde olduğu! Ve bu türlü rahatsızlıkların tedavisinde son derece olumlu etkide bulunduğu…
Bu faydalı mikroplar beyinde serotonin düzeyine etki ederek depresif ruh hali üzerinde olumlu etki gösteriyor. Bilim adamları probiyotiklerin psikiyatrik rahatsızlıkların tedavisinde olumlu etkilerini araştırmaya devam ederken, bulgular bu faydalı mikropların stresin cilt üzerinde yaptığı tahribatı iyileştirmede de etkili olduğu yönünde. Probiyotikler saç foliküllerini canlandırıyor ve dökülen saçların yerine yenilerinin çıkmasında da etkili oluyor.
Elma beyinde tahribatı önlüyor
Yapılan araştırmalar uzun bir süre önce elmada bulunan pektin adlı lifin kolesterolü azalttığı ve kan şekeri düzeyini dengelediğini göstermişti. Emory Üniversitesi’nde bir grup araştırmacı elmanın hünerlerinin bu kadarla da kalmadığını ortaya koydu. Araştırma elmada bulunan flavonoid dıhydroxyflavone adlı birleşimin, BDNF (Beyin Kökenli Nörotrofik Faktör) olarak bilinen beyin proteininin işleyişini taklit ettiğini gösteriyor. Bu protein beyinde nöronlarda tahribatı önleyen bir salgı. Bilim adamlarının bir sonraki hedefi bu maddeyi konsantre hale getirip beyni koruyucu ilaç olarak kullanabilmek…
Aytül Farquharson



![images[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2015/08/images12.jpg?w=780)






Yorum bırakın