



![idrar-yolu-enfeksiyonu[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/idrar-yolu-enfeksiyonu1.jpg?w=780)
İdrar yolu enfeksiyonu genellikle E.coli gibi gastrointestinal bakteriler yüzünden oluşur, bunlar idrar yoluna yerleşir ve çoğalmaya başlar. Bu, hem kadınların hem de erkeklerin yaşayabileceği bir sorundur, ama genelde bu hastalıktan en çok kadınlar etkilenir. Maalesef, bir kere idrar yolu enfeksiyonu yaşadıktan sonra tekrar oluşma riski daha fazladır.
İdrar yolu enfeksiyonu; idrarı uzun süre tutmak, cinsel ilişki, hamilelik veya menopoz gibi durumlarda, bakteriler nedeniyle oluşur. En genel belirtiler sık idrara çıkma ihtiyacı, çok az idrar, idrara çıkarken yanma hissi, idrarın renginde değişiklikler, karın ağrısı, ateş, baş dönmesi ve kusmadır.
Özellikle ilk belirtilerden sonra en kısa zamanda harekete geçmek önemlidir, böylece enfeksiyonun böbreklere sıçramasını önleyebiliriz. Ancak en iyisi elbette doktorunuza başvurmaktır. Bunun yanı sıra bu problemle savaşmak için başvurabileceğiniz ev yapımı tedavi yöntemleri var.

Elma sirkesi enzimler, potasyum ve diğer mineraller açısından zengindir; böylece idrar yolunda iltihaba yol açan bakterilerin büyümesini önler. Bu tür enfeksiyonları iyileştirmek için tıbbi ilaçlara alternatif olarak elma sirkesi kullanılabilir.
Ne yapmalı?
Kızılcık suyu, enfeksiyona sebep olan E. coli bakterisinin oluşumunu önleyen antibiyotik özelliklere sahiptir. Kızılcık suyunu doğal, şekersiz ve katkı maddesiz içmek en faydalısıdır.
Ne yapmalı?
Çay ağacı yağı idrar yolu veya mesane enfeksiyonlarına neden olan bakterileri ortadan kaldırmak için etkili bir antibiyotiktir.
Ne yapmalı?

At kuyruğu çayı güçlü bir idrar söktürücüdür, böylece idrar yolu enfeksiyonlarına iyi gelir.
Ne yapmalı?
İçeriğindeki yüksek oranda antioksidanlar ile nar suyu mesane duvarında oluşan bakterilerle savaşır. Bol C vitamini içerir, bu da bağışıklık sistemini güçlendirir ve idrar yolunda oluşan enfeksiyonlarla savaşır.
Ne yapmalı?
Sarımsak güçlü antibiyotik ve antibakteriyel özellikler içerir. Böylece olası bakteri ve idrar yolu enfeksiyonu oluşumu ile savaşır ve oluşumunu önler.
Ne yapmalı?

Tazeleyici ve temizleyici olmasının yanı sıra karpuz suyu idrar yolunu temizlemede ve enfeksiyona neden olabilecek bakterileri temizlemekte de çok başarılıdır.
Ne yapmalı?
![c2067f38b1e881fed2f4f8e5ae7c5848_1314784020[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/c2067f38b1e881fed2f4f8e5ae7c5848_13147840201.jpg?w=426&h=438)
Bazıları hayatta herkes gibi ayak izibırakır ve kumsaldaki ufak bir dalga siler süpürür. Sürüden biri daha gitti derler.
Bazıları da akıl izi bırakır. Bu akıl izleri ya cennetten bir parçadır ve dostluklarıyla, iyilikleriyle o kadar şey öğretir ki; onlar her an aklınızda ve kalbinizde yaşar. Ne mutlu ki haberi olmadan bu şekilde bir insanın duasında yer alabilenlere.
…
.Bazıları ise cehennemden bir ateş parçası; yakarak, altüst ederek öğretir. Kişi eğer yeterince kamil ise, elinden geleni yaparken oluşumlardaki hikmeti yorumsuz seyreder. Ne nefret eder ne de beddua, ama içinde yaşadığımız sistemin de bumerang şeklinde işlediğini bilir ve kişiden çıkan herşeyin kendisine döneceğini de görür.Hepsi parmak izi kadar özeldir.
Özdeki birlikten dolayı sevilir her yaratılan, yaratandan ötürü. Ancak ne var ki özü aynı karbon atomu olmasına rağmen bazılarında kapkara odun kömürü olarak işlevini yerine getirir, aynı karbon bazılarında da pırıl pırıl elmas olarak parlar.
Bazıları sobalara kömür olur, bazıları da kıymetini değerli ellerde bulur. Herkes bir şekilde kendisinden çıkanla layığını oluşturur.
Hayat ne kariyer davası, ne ekmek kavgası, ne de aşk meselesidir; hayat tüm bunları yaşarken ve tüm bu izleri birbirimize bırakırken, ‘insan’ kalabilme mücadelesidir!
Nükhet Kalmuk..
![feng-shui-ile-salon-nasil-duzenlenir-1328091550[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/feng-shui-ile-salon-nasil-duzenlenir-13280915501.jpg?w=495&h=371)
Evimiz ruhumuzun aynasıdır Ruh sağlığı ve yaşanılan mekan arasındaki sıkı ilişki, ruh sağlığı alanında çalışanlar tarafından iyi bilinir Obsesif kişilerin evleri çamaşır suyu kokar ya da eşyalar simetrik şekilde dururlar, doğal olan ve akan hiçbirşey yoktur Depresyondaki insanların ruh hali de evlerine yansır, hiç bir şeyin yeri değişmez, bakımsız ve kasvetlidir
“Evin, bedenindir” der Osho “Evine nasıl baktığından, kendine nasıl davrandığını görmen mümkündür” Düzensizliğin her türü, hayatımıza kaosu çeker
Feng Shui: Feng “Rüzgar”; Shui “Su” demektir ve Çinlilerin sağlıklı yaşam için yerleşim sanatıdır Yeni bir ev alırken, bozuk enerjili bir evi düzenlerken, yeni bir eşya alırken, sağlıklı ve huzurlu yaşam için kullanılır
Bu sanatta önemli olanlar:
Temizlik, düzen, sadelik, 5 temel elementin ve renklerin bizim enerjimizle ve birbirleriyle uyumu, son olarak da eşyaların bize enerji olarak uyumdur
Feng Shui’ de 5 Element:
Evimizde 5 element uyum içinde olmaldır Toprak, metal, su, ağaç, ateş Eğer bu elementlerden biri fazlaysa ya da azsa o evde sorun vardır Elementler için her odanızı kontrol edebilir ve sonrasında gerekli düzenlemeleri yapabilirsiniz
Toprak elementi:
Seramik eşyalar, kare ve dikdörtgen formlar, sarının tonları, manzara resimleri Sadakat, sorumluluk, sabır ve dengeyi temsil eder
Metal Elementi:
Paslanmaz çelik, bakır, gümüş, aliminyum, mermer granit eşyalar, doğal kristaller, beyaz ve metalik gri, daire ve oval şekiller Maddi başarıyı ve düşünce netliğini ifade eder
Su Elementi:
Su ile ilgili her türlü dekor (resim dahil), akvaryumlar, cam, ayna vb eşyalar, asimetrik şekiller, siyah, koyu mavi, gri Bilgelik ve duyguları ifade eder
Ağaç Elementi: Ahşap olan herşey (masa, sandalye), yeşilin her tonu, bitkiler ve bitki resimleri (perde, örtü de dahil) Aile bağlarını, yeni fikirleri ve yeni başlangıçları temsil eder
Ateş elementi:
Lambalar, mum, şömine, tütsü, yün, kürk, tüylü halılar, üçgen, piramit, koni, kırmızının her tonu Ün, şöhret, başarıyı temsil eder
Günümüz insanının bir hatası, evinde “metal” elementini fazla kullanmasıdır Metal; soğukluk, kavga, ağız bozukluğu ve duygusuzluk getirir Bilgisayar, televizyon, cep telefonu, elektromanyetik alan saçan herşey metal elementidir
Ateş, metali eritir Bu nedenle ateş enerjisi içeren kırmızı renk, mum, tütsü, üçgen ya da koni şekiller, insan ve hayvan resmi içeren sanat eserleri, kürk, yumuşak halı vb eşyalar, metal enerjisini yumuşatır İşiniz bittiğinde, elektromanyetik alan yaratan metalleri mutlaka kapatın ya da üzerlerine bir örtü örtün (annelerimiz boşuna TV örtüsü koymazlardı)
Ya da eğer bir evde kıskançlık, öfke, tutku ve tutarsızlık varsa bu “ateş” elementinin fazla kullanıldığı anlamına gelir Ateşi ise, su yumuşatır Bu şekilde enerjileri dengelemek mümkündür
Feng Shui Materyalleri:
Bambu ya da metal çanlar, kristaller (kesinlikle temiz olmalılar), akvaryum ya da su içeren cam materyaller (su ve balık, para demektir, ama temiz tutulmazlarsa para gider) Bagua aynası (Sekizgen ayna), bambu flütler, mumlar, tütsüler, doğru renk ve açıda aydınlatma gereçleri
Bunun dışında sizin ruhunuza huzur verecek tablolar (asla Dali ya da Van Gogh değil, kesinlikle canlı bitkiler (Feng Shuide ölü enerji olduğu için kurutulmuş bitki kullanılmaz), temiz tutulan biblolar
Ama bunlar belirli şekillerde yerleştirilmelidir Ve her eşyayı elinize alarak şöyle sormalısınız: BU ASLINDA NEYİ SEMBOLİZE EDİYOR? HAYATIMA ENERJİ OLARAK KATKISI YA DA GÖTÜRÜSÜ NEDİR?
Feng Shui Önerileri:
1 Gereksiz tüm eşyaları atın Asla kırık, çatlak, bozuk eşya bulundurmayın Ya tamir edin ya da atın gitsin
2 Sizde olumsuz anısı olan ya da size hüzün, kızgınlık vb negatif duygular veren tüm eşyalarınızı atın (giysiler dahil)
3 Ocak ve mutfak bereket sembolüdür Burası düzensiz ve pisse, asla iki yakanız bir araya gelmez Ocağın tüm gözlerini kullanın
4 Kristal, çan, gümüş, cam eşya ve aynalar, pencereler negatif enerji tutarlar Bu nedenle temiz olmalı ya da sık sık yıkanmalıdırlar
5 Mutfakta, bereket sembolü yiyecek resimleri, bakliyattan cam şişeler kullanın Buzdolabı üzerine asla kendi fotonuzu koymayın Hele ki mutfak pisse hiç Bu sizin duygularınızın donmasıyla eş anlamlıdır
6 Klozet kapağınızı, banyo kapılarınızı kapalı tutun Su elemeti para demektir ve paranın akıp gitmesini istemeyiz Banyo ve tuvaletiniz pisse, evde akan enerji “ölüdür” Ruhsal rahatlık ve huzur beklemeyin Akan ve bozuk musluklar da paranın akması ya da gelişinin tıkanması demektir
7 Evinizin eşyaları keskin değil, yumuşak olsunlar Keskin dikdörtgen bir yemek masası yerine, yuvarlak ya da oval seçin Yatağınız ise hiç metal içermesin
Bazı Hatalar:
Aşksızlıktan şikayet ediyorsunuz Ama evinizde hala eski eşinizin fotoları baş köşede duruyorsa, ya da eşyaları hala bir yerlerde saklıysa, bu yeni bir aşka izin yok anlamındadır
Ya da kapınızın girişine koskoca aslan kafası koyduysanız, aslında gayet tehditkar bir hava yaratıyorsunuz ve evinize misafir gelmemesinin sebebi bu olabilir mi? Buna karşın bir köpek biblosu, sizi hırsızlardan koruyacaktır
Çin’de, sevilmeyen komşularla Feng Shui savaşları yapıldığı söylenir Onlar savaş materyalleri olan kılıç, silah vb keskin madeleri ya da metalleri, karşı evin göreceği şekilde koyarlar Bunlara “zehirli ok” derler Zehirli ok hissettiğiniz insanlarla aranıza “ağaç elementi” koyun Bu okları işyerinizde de hissedebilirsiniz, bir canlı salon bitkisi (iyi bakılmak şartıyla) idealdir
Son Söz: Mekanınızı temizlediğinizde, gereksiz olanları attığınızda ve eşyaları sade ve basit şekilde yerleştirdiğinizde, aşk, iş ve maddi yaşamınız yoluna girecek ve hem ruhsal hem fiziksel olarak kesinlikle daha uyumlu olacaksınız Bunun için pahalı eşyalara gerek yok
T Roosvelt’in dediği gibi: “ELİNDE OLANLARLA, BULUNDUĞUN YERDE, ELİNDEN GELENİ YAP”
Alıntı
![12742409_987758774624457_4067826911111659306_n[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/12742409_987758774624457_4067826911111659306_n1.jpg?w=780)
Bilim adamları, vücuttaki organların yaşlanma sürecini aydınlattı. Göz ve beyin dışında kalan tüm organlar kendini yenileyebiliyor ve böylece vücudumuz hayat boyu 10 yaşın altında kalmayı başarabiliyor.
İngiltere’de yayınlanan Daily Mail gazetesinin haberine göre bu durumun nedeni, hücrelerin yenilenmesi yani eski hücrelerin yerini yeni hücrelerin alması olarak açıklanıyor.
Ancak bu “kalıcı gençlik” durumundan nasibini alamayan şanssız organlar da yok değil. Beyin, gözler ve sinir sistemi kendini yenileyemiyor.
Beyinde; koku alma ve öğrenme merkezleri haricindeki diğer hücreler, tıpkı tam anlamıyla oluşumunu tamamladıktan sonra yenilenemeyen sinir sistemi ve kornea haricinde yenilenemeyen gözler gibi, yaşlanmaya karşı direnemiyor.
KALP KENDİNİ 20 YILDA YENİLİYOR
Yıllarca kalbi oluşturan hücrelerin doğduktan sonra değişmediği sanıldı.
Ancak New York Üniversitesi’nden Dr. Piero Anversa tersini ispatlamayı başardı. Kalbin kendini yenilediğini belirten Anversa bunun en az 20 yıl aldığını kaydetti.
SAÇLAR KENDİSİNİ 3-6 YILDA YENİLİYOR
Yaklaşık 100 bin adet olan saçların her bir teli ayda 1.25 santimetre uzuyor.
Dolayısıyla saçların kaç yaşında olduğu da saçın uzunluğuna göre değişiyor.
MİDE DUVARI KENDİSİNİ 3-5 GÜNDE YENİLİYOR
Midedeki asit karşısında hücrelerin dirençli olmadığını belirten İsveç-Karolinska Enstitüsü’nden Jonas Frisen, hücrelerin 3 ila 5 gün arasında yenilendiğini vurguladı.
Ancak nikotin, hücrelerin yenilenmesini ağırlaştırıyor.
BAĞIRSAK KENDİSİNİ 2-5 GÜNDE YENİLİYOR
Midede olduğu gibi bağırsaklarda da hücrelerin zor şartlar altında olduğunu söyleyen İsveçli Dr. Frisen
bu hücrelerin hızla yenilendiklerini ve bu sürenin 2 ila 5 gün arasında değiştiğini ifade etti.
İSKELET SİSTEMİ KENDİSİNİ 10 YILDA YENİLİYOR
İskelet de vücudun sürekli kendini yenileyen bölümlerinden biri.
Kemiklerin 10 yılda bir tam anlamıyla kendini yenilediği tahmin ediliyor.
DİL KENDİSİNİ 10 GÜNDE YENİLİYOR
Tat moleküllerini sinirler yoluyla beyne ileten dilde bulunan 10 bin tomurcuğun her birinde 50 hücre bulunuyor.
Bu hücreler her 10 günde bir kendini yeniliyor.
KARACİĞER KENDİSİNİ 6 AYDA YENİLİYOR
Yağ, protein, şeker ve kan yapımı için gerekli olan maddeleri depolayan karaciğer vücudun en güçlü organlarından biri.
İngiltere Karaciğer Vakfı tarafından yapılan açıklamaya göre karaciğerin kendini yenileme süresi 6 ay.
AKCİĞER KENDİSİNİ 1 YILDA YENİLİYOR
Akciğerde hücreler farklı periyotlarda yenileniyor. Bu da havanın temizliğine, sigara içilip içilmemesine göre değişiyor.
Yenilenme süresi ise altı ayla bir yıl arasında…
GÖZLER YENİLENMİYOR
Gözler, kornea tabakası haricinde kendini yenileme özelliğine sahip değil. Zaman geçip yaş ilerledikçe gözleriniz de sizinle birlikte yaşlanıyor.
Aynı şekilde beyin hücreleri de kendini yenileyemiyor ve yaşlanıyor.
Hangi Saatlerde Hangi Organlarımız Yenileniyor?
Yaşam şeklimizi de bu saatlere göre düzenlediğimiz takdirde bu yenilenmeye katkıda bulunabilirsiniz. Örneğin akşam saat 11 de uyumazsak, saat 11 de kendini yenilemeye başlayan safra kesesi bu görevini yapamaz, ve ertesi günü yeterli performansta çalışamaz. Bununla birlikte göz altındaki torbalar ve şişkinlikler safra kesesinde çamur veya taş olduğunun bir belirtisi olabilir. Bunun için en az haftada 3 gece saat 11 de uyumamız gereklidir.
İşte organlar ve saatleri:
23 – 01 arası : Safra Kesesi
01 – 03 arası : Karaciğer
03 – 05 arası: Akciğer
05 – 07 arası : Kalın bağırsak
07 – 09 arası : Mide
09 – 11 arası : Dalak, Pankreas
11 -13 arası : Kalp
13 -15 arası : İnce bağırsak
15 -17 arası : Mesane
17 -19 arası : Böbrek
19 -21 arası : Kalp Kası
21 – 23 arası : Bedenin Isıtılması
![12733640_679423592200677_299912427454034759_n[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/12733640_679423592200677_299912427454034759_n1.jpg?w=393&h=589)
1 – Dua etmek için güneşle birlikte kalk. Tek başına dua et, sık sık dua et. Büyük Ruh dinler..
2 – Yollarında kaybolmuş olanlara karşı anlayışlı ol. Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve açgözlülük, kayıp bir ruhtan kaynaklanır. Rehberlik bulmaları için dua et.
3 – Kendini, kendi kendine araştır, keşfet. Başkalarının senin yolunu senin için belirlemelerine izin verme. O senin, sadece senin yolundur. Diğerleri o yolu seninle birlikte yürüyebi…lirler, fakat hiç kimse o yolu senin için yürüyemez.
4 – Misafirlerine evinde saygıyla davran. Onlara en iyi yiyeceklerini ver, en iyi yatağı ver ve onlara saygı ve onurla muamele et.
5 – Herhangi bir kişiden, bir topluluktan, bir çölden ya da bir kültürden olsun, senin olmayan şeyi alma. O ne kazanılmıştır, ne de verilmiştir. Senin değildir.
6 – Yeryüzü üzerindeki her şeye saygılı ol – ister insan, ister hayvan veya bitki olsun.
7 – Diğer insanların düşüncelerini, isteklerini ve sözcüklerini onurlandır. Başka birinin sözünü asla kesme, alay etme ya da taklidini yapma. Herkese kişisel ifadeleri için izin ver.
8 – Başkalarına asla kötü bir şekilde konuşma. Evrene bıraktığın negatif enerji, sana katlanmış olarak geri döner.
9 – Herkes hatalar yapar. Ve tüm hatalar bağışlanabilir.
10 – Kötü düşünceler zihinsel, bedensel ve ruhsal hastalıklara neden olur. İyimser ol.
11 – Doğa bizim için değildir, o bizim bir parçamızdır. Onlar senin dünyasal ailenin parçalarıdır.
12 – Çocuklar geleceğimizin tohumlarıdır. Onların yüreklerine sevgi ek ve bilgelik ve hayatın dersleriyle sula. Onlar büyürken, onlara büyümeleri için yer bırak.
13 – Başkalarının kalplerini incitmekten kaçın. Verdiğin acının zehiri sana geri döner.
14 – Her zaman dürüst ol.
15 – Kendini dengede tut. Senin Zihinsel ben ‘in, Ruhsal ben ‘in, Duygusal ben ‘in ve Fiziksel ben ‘in – hepsinin güçlü, saf ve sağlıklı olmaya gereksinimi var. Zihnini güçlendirmek için bedenini çalıştır. Duygusal rahatsızlıkları iyileştirmek için ruhsallıkta büyü.
16 – Kim olacağını ve nasıl davranacağını belirlerken bilinçli kararlar ver. Kendi eylemlerinin sorumluluğunu üzerine al.
17 – Başkalarının mahremiyetine ve kişisel yerlerine saygılı ol. Başkalarının kişisel eşyalarına dokunma, – özellikle kutsal ve dini eşyalarına. Bu yasaktır.
18 – İyi talihini başkaları ile paylaş.
19 – Başkalarının dini inançlarına saygı göster. Kendi inancını başkalarına kabul ettirmeye çalışma.
20 – Önce kendine karşı dürüst ol. Önce kendini besleyemezsen ve kendine yardım edemezsen, başkalarını besleyemezsin ve onlara yardım edemezsin.
Ayşe Takı Galerisinde ”Sevgilerle” isimli karma bir takı sergisinin açılışına gittim ve oradaki takılara bayıldım. Güzel insanlarla dostluk kurdum ve en Önemlisi Işıl İpekçinin tasarımı olan ”kalbim kanatlandı uçuyor”u çağrıştıran bir kolyeyi aldım. Hala kendinize hediye almadınız mı?
İşte size adres: Ayşe Takı Galerisi: Teşvikiye- Şakayık Sok. N. 53
Işıl İpekçi Tel: 0536 508 19 73
![mutluluk[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/mutluluk1.jpg?w=398&h=411)
![bal-zencefil[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/bal-zencefil1.jpg?w=780)
Georgia Devlet Üniversitesinde yapılan bir araştırma zencefil özünün deney farelerinde prostat tümörlerini %56 azalttığını ortaya koydu. Bu araştırma sayesinde bilim insanları bu bitkinin kanser karşıtı özelliklerini ve tümörleri küçültmedeki işlevini keşfetti. Ve dahası, sağlığa çok yararlı olan bir çok antioksidan içerdiği ortaya kondu. Peki neden bu şifalı bitki ticari kanser ilaçlarına nazaran daha etkili olabiliyor?

Doktorlar genellikle bu hastalık için ‘tek çare’ olarak çeşitli ilaçlar yazsalar da, işin aslı bazı ilaçların hastanın durumunu kötüleştirebileceği, tümörün büyüme hızını arttırabileceği, ve hatta bazen iyileşme olasılığını azaltabileceğidir. İlaçlar kanserle savaşmak için yararlı olsa da potansiyel yan etkileri bazen iyilikten çok kötülük eder ve bazı durumlarda hastanın yaşama olasılığını azaltır.
Kesinlikle hastaların ilaçlarını bırakmasını önermiyoruz. Ama bu hastalığın tedavisinde faydalanabileceğiniz alternatif bir yöntem sunmak istiyoruz. Bu kök bitki hem ucuzdur, hem hazırlaması kolaydır hem de düzenli tüketildiğinde harika sonuçlar verir.

Bu ballı lezzetli tarif internette çok popüler oldu çünkü bir çok insan kanserle savaşım süreçlerinde bundan faydalandıklarını dile getirdi. Bu tedavi yöntemini kullanan kanser hastalarının durumu iyileşti veya ameliyat ile kemoterapi olmadan hastalığın üstesinden geldiler.
Malzemeler

Bu güçlü tarif zencefil ve sarımsağı beraber kullanarak bu iki farklı bitkinin kanser karşıtı özelliklerinden faydalanır. Çalışmalar, sarımsağın mide ve kolorektal kanserlerle savaşmadaki başarılarını ortaya koyuyor. Ayrıca göğüs, prostat, akciğer ve safra kesesi gibi diğer kanser türleri ile savaşmakta da çok faydalıdırlar. Diğer yandan zencefil kolon ve prostat kanseri tedavisinde pozitif sonuçlar ortaya koymuştur.
Bu sarımsak ve zencefil pestili çok sağlıklıdır ve kanser tedavisinde çok faydalıdır.
Malzemeler
Hazırlanışı
![sorumluluk-580x330[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/sorumluluk-580x3301.jpg?w=780)
Hepimiz yaşamışızdır. Hepimizin gün içinde ya da hayatta mutlaka düştüğü bir durumdur kurban psikolojisi. Bazen kısa süreli, bazen ise kronikleşmiş uzun süreli.
Peki nedir Kurban psikolojisi / Kurban bilinci ?
Kurban bilinci, kendi yaratıcı gücümüzden ve yaratma kabiliyetimizden vazgeçmektir. Bunun yerine sahip olduğumuz / olamadığımız şeylerde, yaşadığımız olaylarda birşeyleri ya da başkalarını suçlu tutmaktır. Kendi gücümüzü onlara vererek, birşeylerin ya da birilerinin hayatımızı kontrol etmesine izin vermektir. Başkalarının kendi bilincimizi ve seçimlerimizi yönetmesine izin vermektir.
İnsanlar kurban psikolojisiyle doğmazlar, ama öyle büyürler, öyle öğrenirler. Bir insan çevresi tarafından bir gücü olmadığına ikna edilirse; ve büyürken çevresinde örnek aldığı yakınları hayatın adil olmadığını, ve bunda bir suçları olmadığını söyleyerek yaşıyorlarsa, çocuğun da hayatını böyle şekillendirmesi kaçınılmazdır.
İçindeyken fark etmesi, ve kendine itiraf etmesi zor bir haldir kurban psikolojisi. Fark edene kadar içinde olduğumuzu bile bilmeyiz. Ama fark edip dışına çıkmayı başardığımızda hayatımızda büyük kapılar açar.
Peki neden bu kadar önemli aslında bunu fark etmek. Çünkü Zen öğretisinin de dediği gibi :
‘Kurban psikolojisi, savaş bilincidir.’
Ve onun içinde olduğumuz sürece, fark etmesek de kendimizle, çevremizle ve hatta dünyayla savaş halinde oluruz. Birşeyleri değiştirme gücünden yoksun olduğumuz inancıyla, kendimizi güçsüz ve çaresiz hissederiz. Ve olan bitenlerle ilgili suçlayacak birilerini ararız. Bazen bununla da yetinmez, suçlu oldukları ve hakettikleri düşüncesiyle onlara saldırmaya başlarız.
Tüm ruhsal öğretiler bizleri kurban bilinci konusunda uyarır.

Dalai Lama bilmeyenlerimiz için Tibet’in ruhani lideri, aynı zamanda Budizm’i kuran Shakyamuni’nin reankarnasyonu olduğuna inanılan ruhani liderdir. 14. Dalai Lama der ki :
“Eğer herşeyin başkalarının suçu olduğuna inanırsanız, hayatta çok ıstırap çekersiniz. Ama ne zaman ki herşeyin sizden tohum verdiğini fark edersiniz, o zaman hem neşe hem barışı öğrenirsiniz. “
Osho der ki : Hiçbir zaman insanları ya da dış etkenleri suçlamayın. Başkalarını suçlamak bizi kurban psikolojisine sokar; çevremizde gelişen olayların sebebi değil, bir sonucu yapar. Sebep ya da sonuç olma kararını bizden alır. Bizi çevremizde yaşananların sonucu yapar. Sorumluluk almak ise, hatalı olsak da olmasak da, hayatımızın direksiyonunu elimizde tutar. Sonuç olmak yerine, hayatta istediğiniz şeyleri yaratmak için bir sebep olun, harekete geçin.
Şikayet ettiğimiz sürece, ya da çevremize olumsuz duygular yaydığımız sürece sadece çevremize değil, kendimize de zarar veriyoruz. Çünkü her düşüncede ve hatta yaşamayı seçtiğimiz her duyguda beynimizi ona göre programlıyoruz.
Nörologların yaptığı araştırmalar gösteriyor ki beyinde aslında her düşüncenizde yeni nöronlar ve bağlar, sinapslar oluşuyor. Beyin, kendi içindeki elektrik akışını doğru bir şekilde yönetmek için köprüler kuruyor; ki bir veriyi çağırmamız, yani hatırlamamız daha kolay olsun. Her düşünce tekrarlandığında sinapslar birbirine daha çok yakınlaşıyor, ve zamanla gittikçe birbirine bağlanıyor. Yani düşünceleriniz beyninizi şekillendiriyor, ve hatta düşünceleriniz belirli bir noktadan sonra fiziksel gerçeğe dönüşüyor. Bu oluşturmayı seçtiğiniz köprüler, stres ya da mutluluk olarak hayatınıza yansıyor.
Beyninizin her düşüncede bunu yapıyor olmasının muhteşemliği bir yana, en çok ve en sıkı bağ kurmuş sinapslar, yani alışılmış köprüler sizin standart kişiliğinizi, düşünce şeklinizi, karakterinizi belirliyor. Çünkü hızlı aktarılan düşünce kazanıyor.
Bunu daha basite indirgeyip şöyle düşünelim. Üç arkadaş var, A, B ve C. Bunlardan A reseptör. Bir konuyla ilgili karar vermesi gerekiyor. B ve C ise kararını belirleyecek olan düşünceler. Bunlar birbirlerine top atıyorlar. A ile B nin arasındaki mesafe 2 m; A ile C nin arası 10 m. A bir soru soruyor, ve buna karşılık B ve C aynı anda, aynı hızla A’ya top atıyorlar. A’ya ulaşan ilk top, ilk düşünce, A’nın kararını belirleyecek. Hangisi daha çabuk ulaşır ? Tabii ki yakın olan.
Düşüncelerimiz de bu şekilde çalışıyor. Daha çok tekrarlanan düşünce zamanla gittikçe birbirine daha çok yakınlaşıyor ve bağ güçleniyor. Ve bilgi çağrıldığında daha kısa sürede veriyi taşıyan düşünce köprüsü kazanıyor. Yani bir noktadan sonra kararlarımızı otomatik olarak vermeye başlıyoruz. Ama bunu değiştirmek, beynimizde sağlıksız kurulmuş bilgi ve düşünce kalıplarını değiştirmek mümkün. Nasıl mı, anda kalarak. Bir sonraki kararınızı ya da tepkinizi vermeden önce derin bir nefes alıp, anda merkezinizde kalın. Ve kendinize sorun, bu seçimi bana ya da çevreme faydası olduğu için mi yapıyorum. Yoksa zihnim böyle alıştığı için mi ? Aldığım karar korku temelli mi, sevgi temelli mi ? Çünkü sevgi temelli kararların, dengeli ve sakin olan kararların, ruhunuzdan gelen kararlar olma ihtimali çok daha yüksektir.
Hepimiz aslında üzücü ya da korku dolu bir anı, hayatımızda sadece bir kere yaşıyoruz. Bir travmayı, belki gerçekten çaresiz kalıp kurban olduğumuz anı hayatta bir kere yaşıyoruz. Sonrasını kendimiz yaşatıyoruz, kendimiz şekillendiriyoruz.
Naomi Judd’un da dediği gibi : Sadece bir kez kurban oluyorsunuz. Sonrasında gönüllüsünüz.
Peki siz şu anda neyi yaşamayı seçiyorsunuz ?
kynak:hayatıseç
![tmp_15923-SndtWdz-1711459899[2]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/tmp_15923-sndtwdz-17114598992.jpg?w=392&h=589)
![12705569_1267834216566092_4249122480399943796_n[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/12705569_1267834216566092_4249122480399943796_n1.jpg?w=780)
.
Adam akşamleyin iş çıkışı eve geldiğinde evin bahçesinin karmakarışık olduğunu görmüş.
3 çocuk da bahçede çamurlar içinde oynuyormuş….Boş yemek kutuları ve içecekler etrafa saçılmış.Karısının arabası garaj kapısının önünde, bir kapısı açık ve yamuk halde parkeder durumdaymış.
Evin içine girdiğinde durum daha vahim şekle dönüşmüş.Girişteki halının bir kenarı kıvrılmış, havaya kalkmış ve abajur sehpanın üzerine devrilmiş.Salondaki televizyonun sesi sonuna kadar açık halde çizgi film kanalındaymış, televizyonun üzerine bırakılan yarısı içilmiş meyve suyu ha döküldü ha dökülecek vaziyetteymiş.
Oturma odasında yerler oyuncaklar ve çocuk elbiseleriyle kaplıymış.Mutfağa girdiğinde lavabonun sabah kahvaltısı bulaşıklarıyla dolu olduğunu görmüş.Ayrıca kırılmış bir bardağın parçaları masanın altında duruyormuş
Üst rafa yöneldiğinde merdivenlerdeki elbiseleri fark etmiş. Telaşla karısının başına kötü birşey gelmiş olabileceğini ya da hastalandığını düşünerek hızla koşmaya başlamış.
Misafir odasına girdiğinde karısını uzanmış halde kitap okurken bulmuş.Karısı kocasını görünce okuduğu kitaptan başını kaldırmış, hafifçe gülümsemiş ve gününün nasıl geçtiğini sormuş.
Adam cevaplamış:”Her zaman ki gibi! ”
Ardından şaşkınlıkla sormuş:”Ne oldu bugün böyle?”
Karısı tekrar gülümseyerek;
-“Sen hergün eve geldiğinde bütün gün ne yaptın ki demez miydin..”
+”Evet”
-“Güzel… Bugün, her gün yaptıklarımı yapmadım sadece o kadar…”.. smile ifade simgesi
![12715785_795371160593597_5432503439020565151_n[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/12715785_795371160593597_5432503439020565151_n1.jpg?w=407&h=407)
Burada, bugün ve yarın ve tüm zamanlar boyunca karşılaşacağın her sorunun cevabıdır. Sen Tanrı’nın değil, bu dünyadaki şeylerin seni hayatta tuttuğuna inanıyorsun. Sen en önemsiz ve deli sembollere güveniyorsun: haplar, para, ”korumalı” giysiler, etki, prestij, popülerlik, ”doğru” kişileri tanımak ve sihirli güçlerle donattığın hiç’in şekillerinin sonsuz bir listesi.
…
Tüm bunlar, senin Tanrı’nın sevgisi yerine koyduğun yedeklerdir. Tüm bunların, bedensel kimliği sağlamak için üzerlerine titrenir. Onlar EGO için söylenen övgü şarkılarıdır. Değersiz olana inancını yatırma. O seni hayatta tutmaz.
Sadece Tanrı’nın sevgisi seni her koşulda koruyacaktır. O, seni her dertten çıkaracaktır ve bu dünyada tüm algıladığın tehlikelerin üzerinden, mükemmel huzur ve güvenlik ortamının içine yükseltecektir. O, seni hiçbir şeyin tehdit edemeyeceği ve hiçbir şeyin TANRIOĞLUNUN ebedi sukunetine zorla giremeyeceği zihinsel bir hale götürecektir.
İllüzyonlara inancını bağlama. Onlar seni hayal kırıklığına uğratacaklardır. Tüm inancını içindeki Tanrı’nın sevgisine bağla; ebedi, değişmez ve sonsuza kadar şaşmaz. Bugün karşılaşacağın her şeyin cevabıdır bu. İçindeki Tanrı’nın Sevgisi sayesinde, görünürde olan tüm zorlukları, çaba sarfetmeden ve kesin güven içinde çözebilirsin. Bunu, kendine sık sık söyle. Bu, putlara olan inancının kurtuluşunun beyanıdır. Bu, senin kendi gerçekliğinin onaylanmasıdır.
…
Mucizeler Kursu / Ders 50
![mutlu_iliski_cift_mnk[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/mutlu_iliski_cift_mnk1.jpg?w=780)
İlişkilerde çok basit bir kural var.
Kural basit, uygulaması pek kolay değil.
Ama eğer uygularsak, neredeyse bütün ilişki sorunları çözülüyor.
Karşınızdakinin y…apmadıklarına asla odaklanmayın.
Benim başıma, uzun süredir diğer ikisi değil, sadece bu geliyor, ve insanlar yapmadıklarım yüzünden bana kızabiliyorlar.
Karşınızdakinin ya da yanınızdakinin, istediklerinizi yapmıyor olması, sizi ya da aranızdaki ilişkiyi önemsemediğini göstermez.
İstediklerinizi seçmediğini gösterir.
Onları seçmesi için push-ittirme ve zorlama stratejileri çalışmaz, ilişkiye zarar verir.
Eğer pull-çekme ve teşvik stratejileri uygularsanız büyük olasılıkla uyum sağlar.
Eğer karşınızdaki istemediklerinizi yapıyorsa, durum farklı.
O zaman alanlarınıza muhakkak sahip çıkın.
Evrenin yasaları, radikal bir karar vermeden önce 3 kez uyarmayı öneriyor.
Bu uyarılarda, sertlik ve çatışmak yerine, istenmeyen şey yapıldığındaki duygularınızı ifade edin.
Üzüntü, endişe, hatta korku gibi, samimi hislerinizi dile getirin, sınırı sizin duygularınızın çizgileriyle belirleyin.
Büyük olasılıkla, ve iyi niyetliyse, yine uyum sağlar.
Ama eğer karşınızdaki, istemediklerinizi, sizi üzmek, yormak ve en acıklısı olarak sizi denemek için kasten, bilerek ve isteyerek yapıyorsa, ilişkiyi sürdürmenin bir anlamı yok.
İlişkilerde özen ve şefkat şart.
Bazen zamanla da elde edilir.
Ama ilişkilerde kastederek yapılan hareketler, ilişkiye suikasttır.
İlişki ölmese bile yaralanır.
Kural basit.
İstediklerinizi yapmamasını özgür seçime saygıyla kabul edip, değiştirmek için teşvik edin.
İstemediklerinizi yaptığında duygularınızı anlatın, zaman ve şans verin.
Kasten yapıyorsa uzaklaşın.
Huzur ve neşede buluşalım…
kaynak: Korkut Keskiner