Fransız Antropolojist G.Clotaire Rapaille, Los Angeles Times’a yazmış olduğu makalede, __ SÜRÜNGEN BEYİN AÇGÖZLÜLÜĞÜ __ne dair
şu noktaları belirtmiş:
“Fazlas…ına ihtiyaç duyma duygusu sürüngen beyinden gelir.
Sürüngen beyin, mümkün olduğu kadar güçlü olmak kadar,
çok da yemek bulmak ister, çünkü tamamen hayatta kalmaya odaklanmıştır.
Zihin ile sürüngen beyin arasında bir seçim yapılacak olursa
hep sürüngen beyin kazanır.
İçimizdeki kertenkele bizi aşağıya çekiyor.
Doyumsuz iştahımız ile diyabet ve kalp hastalıklarına daha yatkın olduk.
Dağlar kadar borcun altındayız
ve çılgınlar gibi yakıt kullanıyoruz.
Oysa zihnimizin ta derinliklerinde gerçekten sahip olmayı isteyip istemediğimizi bile bilmediğimiz bir mal edinme hırsı var,
üstelik çoğunu kullanmıyoruz bile…”
Görüldüğü gibi,
insanlar her hafta aynı saatte markete gitmek,
aynı günlerde aynı yemekleri yemek
gibi günlük ritüellerini yerine getirirlerken sürüngen beyin hep faaliyette.
İnsan toplumunun sürekli olarak gözü saatte,
her gün aynı şeyleri yapan
fiziksel ve finansal olarak hayatta kalmaya odaklanmış,
hep daha fazlasını kovalayan bir hale getirmiş.
Bütün bunlar sürüngen beynin algılamaları.
İnsanlar televizyon ve sinemayı tutku haline getirmişler.
Ancak tabii ki bunun da tasarlanmış olduğunu biliyoruz.
Araştırmacı Skip Largent şöyle yazıyor:
“Bütün televizyon programları ve sinema filmleri
sürüngen beyinin yansımaları.
Bu nasıl mı oluyor?
Filmler, televizyon ve video oyunları hep rüya gibi,
çünkü öyle sunuluyorlar.
Peki rüya görmek eylemi
başınızın neresinden kaynaklanıyor biliyor musunuz?
Sürüngen beyinde.
Sürüngen beynin dili, görsellik, dolayısıyla da iletişim,
her biri özel anlamları olan görsel sembolik sunuşlar ile gerçekleştiriliyor.”
(David Icke’ın kitaplarından seçmeler)
KAYNAK: HÜLYA REİS FACEBOOK SAYFASI
Bir Cevap Yazın