Geleneksel Altay Türk müzik çalgıları ve hömey
(gırtlaktan çıkarılan, flüt sesine benzeyen özel sesler) yöntemini kullanarak
geleneksel Türk müziği yapan,
üyeleri giyim tarzlarıyla da Altay Türk kültürünü en güzel şekilde yansıtan grup
Altai Kai ( Altay Kay ) 5 kişilik etnik müzik grubu
Modern çağın göklerle konuşan ozanları
olarak bahsedilen grup,
1997 yılnda Urmat Yntaevym tarafından
Altay’ın geleneklerini ve kültürünü geliştirmek ve korumak için kurulmuş.
Zira sanatçılarının hepsi
bütün “kai” (gırtlak müziği) türleri
ve yerel müzik enstrümanlarında uzmanlaşmışlar.
Doğa seslerini taklit ediyor ve eski Türk müzik aletlerini kullanıyorlar,
örneğin:Ağız kopuzu
AltaiKai’nin müziğinin temelini yumuşak ve derin “karkyraa”,
büyüleyici “khoomei”,
ve Melodik “sygyt” sesi oluşturur
ki bunlar da doğanın seslerini taklit üzerine gelişmiş sanat tarzlarıdır;
kuşların etkileyici şakıyışlarını,
bir derenin naif şırıltısını,
avcı hayvanların etkileyici kükremelerini, ulumalarını taklit üzerine.
Aynı zamanda kadın sanatçıların sesleri,
komuz (kopuz),
topşur
ve Altay’a has enstrümanların harmanlanması
AltaiKai’nin müziğini özgün yapan unsurlar
________Ağız kopuzu :
Damboi veya ağız kopuzu, çıkış yeri Asya olan,
Orta Çağdan günümüze kadar gelmiş bir çalgı aletidir.
Adını “dammm dammmmm” şeklinde çıkardığı sesten alır.
Ağız kopuzu
Orta Asya Türk cumhuriyetleri ve Kuzey Moğolistan taraflarında
çeşitli alaşım metallerden,
Hindistan ve okyanus adalarında ise bambu sıyırmasından yapılan,
esas işlevi hem enstrümanın titreşimi
hem de ağız boşluğu hacminin ve de nefes yönünün değiştirilerek
ses meydana getirilmesi olan,
yaklaşık 6000 yıllık bir geçmişe sahip vurmalı-nefesli çalgıdır.
Çeşitli boylarda ve şekillerde bulunan bu çalgıya
Avrupa ve Amerika’da ise “ağız arpi” denmektedir.
Özellikle etnik müziklerin ve şaman ayinlerinin vazgeçilmezi olan
ağız kopuzu,
Türk kültüründe izlerini tarak çalınması olarak gösterir.
Türk dillerinde «kopuz» sözü farklı farklı söylenir.
Mesela Tıva Türklerinde kullanılan
Homus ( Хомус ) ya da demir kopuz ( Демир хомус ) sözü
ağız kopuzunu ifade eder.
Ayrıca Türk Dünyasında şu söyleniş şekilleri de vardır:
Komuz, kobuz, homıs, kobız
yanı sıra şankobız, kılkobız, hılhomus, çartıhomus v.b.
Bazıları ağız kopuzunu ifade ederken
bazıları farklı müzik enstrumanları için kullanılmaktadır.
________İcra ettikleri Khömey Müziği ile ilgili olarak;
“Günümüzde Rusya Federasyonu’na bağlı Altay Dağlarını da içine alan
Özerk Tuva (Tıva) Cumhuriyeti’nde yaşayan Türk Boylarının,
akciğerlerine doldurdukları havayı kullanarak
ağız, gırtlak ve yutakta oluşturdukları rezonansla
uzak mesafelere ulaştırdıkları sesler
ve aynı tekniği kullanarak söyledikleri türkü ve ilâhilerdir.
Eski Şamanik Ritüellerin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Hem Türk hem de Kızılderili Şamanlar tarafından kullanılmıştır.
Bugün Tibet, Çin, Japon mistisizminde de kendine yer bulmaktadır.
Ülkemizde Kömey olarak bilinir.
Boğaz vokali, gırtlak vokali olarak da adlandırılır.
Türklere özgü bir şarkı söyleme tekniği olan Kömeyin kaynağı
bilinmemekle birlikte Şamanizmle başladığı tahmin ediliyor.
Şaman Ritüellerinden kaynağını alan büyük bir kültürel zenginlik oluşturur
gırtlak şarkıları.
Farklı coğrafyalarda da karşımıza çıkan bu geleneksel müzik türü,
Altay ve Tuva Türkleri arasında çok yaygındır.
Bu müzik türünü icra edenler, gırtlaklarının alt bölgesinde ki kasları
kullanarak aynı anda iki veya üç farklı nota seslendirebilmektedirler.
Bazı arkeologlar bu vokal tekniğinin
göçer Türk Topluluklarıyla Anadolu’ya kadar taşınmış olabileceğini düşünüyor.
Teke Yarımadası ve Burdur civarında ki yörüklerde
Boğaz Havası olarak bilinen bir teknikle benzerlikler taşımaktadır.
Bu müziğin temelde 5 farklı icra çeşidi mevcuttur.
Bunlar arasında olan kömey (hömey de deniyor.),
ağız gırtlak ve yutakta oluşan rezonansla çok uzaklardan bile duyulabilmektedir.
Seslerin perde ve melodi zenginliği kısıtlı olsa da
gırtlak şarkıları,
bozkır insanlarının sesini asırlar öncesinden bize ulaştırır.
Tuva Cumhuriyeti’nde yaşayan Türkler,
gırtlak şarkılarını ve kömey tekniğini hâlâ yaşatmaktadır.
Kutlamalar ve törenlerin ayrılmaz bir parçası olan
gırtlaktan şarkı söyleme geleneği,
Tuva’da yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktarılarak yaşatılmıştır.”
kaynak: Hülya Tokdemir Reisin sayfasından alınmıştır
Bir Cevap Yazın