İlişkilerindeki Sorunları Adamakıllı Çözmek İsteyen Çiftler İçin 17 Uzman Tavsiyesi

kadin-ayakta-woman-standing(2)
Harvard, M.I.T. ve Yale profesörlerinin 2010’da yayınladıkları bir araştırmaya göre insanlar sert, tahta bir sandalyede otururken daha katı bir tutum içerisinde oluyorlar, yumuşak ve konforlu bir sandalyede oturduklarında ise daha uzlaşmacılar. Bu da daha hızlı ve kalıcı bir çözüme ulaştırıyor.
2. Konuşmalarınıza ‘sen’ ile değil ‘ben’ ile başlayın.
Konuşmayı ‘sen’ ile başlatmak bir suçlamanın habercisi olarak görülür. New York’tan bir terapist olan Irina Firstein’e göre karşınızdakinin savunma moduna girmesini istemiyorsanız ciddi bir tartışmaya her zaman ” Benim seninle paylaşmak istediğim bir konu var.” gibi bir şey ile başlayın.
3. Ara verin, bir süre belirlemek koşuluyla.
Psikoterapist, yazar ve “Couple’s Therapy” (Çiftler Terapisi) programının sunucusu Dr. Jenn Mann böyle durumlarda ara verebilmenin bir ilişkinin en önemli ögelerinden biri olduğunu söylüyor, ” Birbirinize, kan beyninize sıçradığında ara vereceğinize dair söz verin.” Kapıyı çarpıp çıktığınızı sanmaması için de ne kadar zamana ihtiyacınız olduğunu söyleyin. ” Söyleyeceğiniz şey şöyle bir şey olabilir, ‘Şu an fazla öfkeliyim, bunu biraz daha sakinleştiğimde konuşmak istiyorum, bu yüzden 5 dakikalık bir yürüyüşe çıkıyorum.'”
4. Tartışma sırasında elinizi kalbinizin üzerine koyun.
“Karşınızdaki insana bakarak bu hareketi yapmanız o an ne kadar duygusallaştığınızı gösteriyor bence.” diyor Firstein ve ekliyor, ” Havayı gerçekten yumuşatabiliyor.
5. Öfkenizden kurtulmak için birlikte koşuya çıkın veya spor yapın.
Terapist ve ilişki uzmanı Rachel A. Sussman ” Sonrasında, neler olduğu veya nasıl hissettikleri hakkında konuşmak isteyip istemediklerini sorun.” diyor.
6. Büyük konuşma öncesi el ele tutuşun.
“Fiziksel temas, oksitosin – aşk hormonu diye de bilinir- salgınmasına sebep olur.” diyor çift terapisti Lori Gottlieb. “Elinizi tutan bir kişiye sesinizi yükseltmenin ne kadar zor olduğuna şaşıracaksınız.”
7. Hissettiklerinizi bir isteğe çevirin.
Terapist Jean Fitzpatrick “‘Bütün dikkatin hep telefonunda’ demek yerine ‘Neden bugün akşam saat 10’da telefonlar olmadan birer kadeh şarap içmiyoruz?’ demeyi deneyin.” diyor.
8. Yatağa girmeden hemen önce büyük bir kavga etmeyin.
Sizi bütün gece düşündürecek ve uyanık tutacak ciddi bir konuşma kimseye yardımcı olmadı şimdiye kadar. Fitzpatrick, Partnerinizle konuşmak için zaman ayırmak istediğinizde ‘Seninle konuşmak istediğim bir konu var. Yemekten sonra birkaç dakikanı ayırabilir misin?’ gibi bir şey söylemeyi öneriyor.
9. Onlara cevap vermeden önce bir saniye bekleyin.
“Partnerinizin söylediği veya yaptığı bir şeye çok takıldıysanız bunu kelimelere dökmeden önce kendi içinizde hesaplaşın. Bu sayede birden parlamak yerine daha yapıcı ve sakin şekilde konuşabilirsiniz.” diyor Fitzpatrick.
10. Tartışmaya birkaç sınır koyun.
Tartışmalar hep olacak, ama adil bir şekilde tartışmanızı sağlayacak bir anlaşma yapın. Mann, ” Birbirinize hakaret etmek, dalga geçici sözler söylemek veya tehditkar hareketler olmamalı.” diyor ve partnerinize, onları özellikle sinirlendiren hareketler veya sözler olup olmadığını sormanızı öneriyor.
11. Uzlaşma dönemini sağ salim atlatmaya çalışın.
Mann’e göre, “Uzlaşma dönemi, cicim aylarından sonra gelir ve çift olarak kendinizi nasıl tanımladığınızı ve anlaşmazlık durumlarını nasıl idare ettiğinizi belirler, bu yüzden ilişki için oldukça ciddi bir aşamadır.” Uzlaşma aşamasında bazı çiftler diğerlerine göre daha çok tartışabilir, bu onların ilişkilerinin daha sağlıksız olduğu anlamına gelmez. ” İki taraf da bu dönemde kendi ihtiyaçlarını karşılarken karşıdakinin ihtiyaçlarını da karşılamanın yollarını arıyor.”
12. Birbirinize takma isimlerle hitap edin.
“Partnerinizin asıl adını kullanmak sizi daha ciddi gösterip aranızdaki uzaklığın artmasına sebep olabilir.” diyor Gottlieb. “Sesinizi alçaltıp, tabi isterseniz, ona değer verdiğinizi gösteren bir lakapla hitap edin.”
13. Kavgalarınızın sürekli hale gelmeye başladığını fark ederseniz yardım almaktan çekinmeyin.
Eğer aynı konular üzerinde yavaş yavaş artan ve bir süre sonra tıkanan tartışmalar yaşıyorsanız çift terapisi almayı düşünün. “Terapiye sadece ilişkinin bir tarafının gitmek istediği, diğerininse ‘Daha şu kadar aydır birlikteyiz!’ diye itiraz ettiği durumlarla karşılaşıyoruz.” diyor Mann. “Ancak çoğu çiftin ilişki sürdürmeyi öğrenmesi gerekiyor ve bunu ne kadar çabuk öğrenirlerse ilişkileri o hızda iyileşiyor.”
14. Duygularınızı bir şeyleri değiştirmek için kullanın.
“Duygularınız önemlidir, ancak en büyük öneme, onları bir işaret olarak algıladığınızda sahip olurlar.” diyor Fitzpatrick. “Herkes bazen duygularını dışa vurur. Ama sadece dışa vurmak için izin vermektense bu duyguların, sizi ilişkinizde yapmak istediğiniz değişikliğe götürmesine izin verin.”
15. Tartışmada biraz yol almadan arkadaşlarınıza partnerinizle ilgili içinizi dökmeyin.
“Yaşadığınız tartışma ile ilgili arkadaşlarınızla konuşmak sizi daha sert ve öfkeli bir hale getirebilir.” diyor Gottlieb. ” Arkadaşlarınıza konuyu bir şekilde çözdükten sonra daha da aydınlatmak için içinizi dökün.”
16. Evlilik öncesi terapilerini deneyin.
“İlişkisinde çok mutlu olup eskiden zamanlarda evlenmeden önce din adamlarına gidenler gibi bana gelip konuşan nişanlı çiftler oldu.” diyor Gottlieb. “Genellikle para, çocuklar, iş hayatı ve çatışmaların çözümü konularına odaklanıyoruz ve 4 seans yapıyoruz.”
17. Partnerinizi kendisiyle ilgili daha çok şey öğrenmesi için cesaretlendirin

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kilo Vermek ve Duruşunuzu Düzeltmek İçin Japonya’ya Özgü Bir Yöntem.

d_C3_A5rskap

 

Tam 10 yıldır ünlü Japon doktor Toshiki Fukutsudzi kötü duruşu düzeltmek için bir çözüm üzerinde çalışıyor. Kötü duruşu, sırt ağrılarını ve karın kaslarını geliştirmeye yönelik konuları ele aldığı kitabı basıldıktan sonra ülkesinde ünlendi. Asya’da 6 milyon satılan kitabı ile en çok satılan kitabı yazan yazar olma ünvanını kazandı. Doktor Fukutsudzi pelvik kemiğinde sıkıntı olan hastaları tedavi ediyor ve tedavi ile bel çevresindeki yağları yakmak da mümkün. Bu tür tedavileri genelde inandırıcı bulmuyorum ve dikkate almamaya çalışıyorum. Ancak tedavi o kadar ünlendi ki en azından deneme isteği buluyorum kendimde. Açıkçası çok ciddi bel sorunlarında doktora gitmeniz sizin için en iyisi. Ama bu tedaviye neden bir şans vermiyorsunuz? Ne de olsa uygulaması çok kolay ve sadece 5 dakikanızı alıyor.
Nasıl Yapılır?
Sıradan bir havluyu rolu şeklinde yuvarlayın. Bir ip ya da lastik yardımıyla ortasından bağlayın ki şeklini kaybetmesin. Sert bir zemine sırt üstü uzanın. Yatak ve koltuk biraz yumuşak kalıyor. Göbek seviyenizdeki kısma ancak sırtınıza doğru havluyu koyun.

h_C3_B6jd

Bacaklarınızı omuz genişliğinde açın ve ayak parmak uçlarınızı birbirine değdirin. Kollarınızı esnetin ve avuç içinizi yere bastırın. Bu pozisyonda tam olarak 5 dakika bekleyin. Egzersiz başta biraz zorlasa da 5 dakika dayanmaya çalışın. Giderek kolaylaşacaktır.

h_C3_B6jd1

En verimli şekilde sonuç almak için günde 3 kez birkaç hafta boyunca egzersizi tekrarlayın.

Çok basit olduğundan dolayı yöntemin işe yaramadığı duygusuna kapılabilirsiniz. Ancak dediğim gibi kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. Eğer bel ağrısı olan arkadaşlarınız varsa, onlarla paylaşmayı ihmal etmeyin.

d_C3_A5rskap
Kaynak
Newsner tarafından yayınlandı,

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Yaşlı kadının verdiği tavsiyeleri ve söylediklerinden etkilenerek yazıyı hemen arkadaşlarımla paylaştım

s-b7674fe063b3bc417a95c109a20ff7025a84258c

 

Sınıf Arkadaşının 87 Yaşında Olduğunu Öğrenince Çok Şaşırdı. Yaşlı Kadının Söyledikleri İse Herkese Okulda Öğrenemeyeceği Türden Bir Ders Verdi.

Aşağıdaki hikayeyi ilk okuduğumda biraz duygulandım ve gözlerim doldu. Hikayeyi anlatan erkek üniversite öğrencisi, hikayesinde üniversite hayatında karşılaştığı en nadir şeyi anlatıyor. Sınıftaki 87 yaşında yaşlı bir teyze var. Hikayeyi okuyunca yaşı kadar tecrübesi olduğunu da anlayacaksınız. Yaşlı kadının verdiği tavsiyeleri ve söylediklerinden etkilenerek yazıyı hemen arkadaşlarımla paylaştım. Yazıyı okur okumaz muhtemelen siz de aynısını yapacaksınız.

Üniversitenin ilk günü profesörümüz kendini tanıttı ve sınıf arkadaşlarımızla kaynaşmamış için bizi serbest bıraktı.
Ayağa kalktım ve etrafıma bakmaya başladım. Aniden omzuma bir elin nazikçe değişini hissettim. Arkamı döndüğümde ise suratında hafif kırışıklar olan yaşlı bir kadın gördüm.
“Merhaba, yakışıklı. Adım Rose. 87 yaşındayım. Tanışalım mı?” dedi bana.
Güldüm ve büyük bir içtenlikle, “Tabii ki” dedim. Karşılığında bana samimice gülümsedi.
“Bu kadar genç yaşta üniversitede ne yapıyorsun?” diye sordum. Yaşlı kadın şakayla karışık bir şekilde, “Zengin biriyle tanışmak, evlenmek ve birkaç çocuk yapmak için buradayım” diye cevap verdi.
“Gerçekten soruyorum” diye üsteledim. Bu yaşta üniversiteye başlamasına onu neyin motive ettiğini öğrenmeyi çok istiyordum.
“Hep üniversite diplomam olsun istemiştim ve ileride o da olacak!” diye cevap verdi. Dersten sonra kantine gidip çikolatalı milkshake içtik. İyi birer arkadaş olmaya başlamıştık artık. Üç ay boyunca her ders sonrası bir yerlerde sohbet ediyorduk. Tecrübelerini ve bilgeliğini bana aktaran ‘Zaman makinesi’ne benzettiğim yaşlı kadını dinlemekten asla sıkılmıyordum.
Dönem sonunda Rose’u konuşma yapması için kürsüye davet ettik. Bize öğrettiği şeyi asla unutmayacağım. Çağrıldıktan sonra yavaş adımlarla kürsüye doğru ilerledi. Konuşmasını yapmaya başlayacakken cebinden çıkardığı önceden hazırlanmış konuşma kağıdını yere düşürdü.
Şaşıran ve utanan Rose mikrofona doğru eğildi ve “Kusura bakmayın. Ne kadar da sakarım. Lent’in ısrarı üzerine bira içmeyi bıraktım ve viski beni öldürüyor! Size kağıttan okumak yerine, aklımdan geçenleri anlatacağım” dedi.
Biz gülerken, Rose yutkundu ve konuşmasına başladı: “Yaşlandığımız için oyun oynamaktan vazgeçmiyoruz; oyun oynamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanıyoruz. Her daim genç kalmanın iki sırrı var; mutluluk ve başarı. Her gün gülmeli ve sizi güldürecek şeyler bulun. Bir hayaliniz olsun. Hayal etmeyi bıraktığınız an ölürsünüz. Her gün karşılaştığımız yabancılar bir gün ölüyor ve biz öldüklerinden birhaberiz. Yaşlanmak ve büyümek arasında ince bir çizgi var. 19 yaşındaysanız ve önünüzdeki bir yılı yatarak geçirirseniz ve işe yarayacak tek bir şey yapmazsanız, doğal olarak 20 yaşında girersiniz. 87 yaşındayım ve önümdeki bir yılı hiçbir şey yapmadan yatarak geçirirsem, 88 yaşına gireceğim. Her insan yaşlanır. Yaşlanmak yetenek ya da kabiliyet gerektirmek. Büyümekteki fark ise değişime ayak uydurmaktır. Pişman olmamaktır. Benim yaşımdakiler genelde yaptıklarından değil de yapamadıklarından dolayı pişmanlık duyuyorlar. Ölmekten korkan kişiler pişmanlıkları olan kişilerdir.”
Konuşmasını, “The Rose” şarkısını mırıldanarak bitirdi. Şarkının sözlerini öğrenmemizi ve hayatımıza yansıtmamızı tavsiye etti. Rose, üniversiteyi bitirdi ve diplomasını aldı. Mezuniyetinden bir hafta sonra uyumaktayken vefat etti.
Rose’un konuşmasını genç yaşlı gözetmeksizin herkesle paylaşın!

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

EN GÜZEL TATİL ÖDEVİ

569e3ce618c77350a4dd693a

Keşke bütün Öğretmenler böyle olsa 🙏
EN GÜZEL TATİL ÖDEVİ
Niğde / Bor Veli Bengü İÖO Sınıf öğretmeni ÜMİT DEVECİ’nin
öğrencilerine yaz ödevi.
SEVGİLİ BEZELYELERİM,
Birlikte harika bir yıl geçirdik.
Ne kadar çok şey öğrendik,
ne kadar çok şey başardık.
Şimdi artık tatil zamanı.
Aşağıda sizler için hazırladığım
tatil ödevleri var.
Hepsinin yapılmasını istiyorum.
Şimdiden uyarıyorum,
bahane kabul etmem…
1- Çok iyi beslenin, bol bol taze meyve ,sebze ve annenizin, babanızın yaptığı harika yemeklerden yiyin.
Bu sizi SAĞLIKLI BİR ÇOCUK yapar…
2- Dışarıda bol bol oynayın.
Bolca güneş ışığı depolayın.
Çamurdan evler, köprüler yapın.
Bu sizi sağlıklı, güçlü çocuklar
ve büyünce mühendis yapar.
Geceleri yıldızları izleyin,
dünyanın döndüğünü anlamaya çalışın.
Bu sizi BİLİM ADAMI yapar…
3- Oyun zamanınızı televizyonla,
tabletle, bilgisayarla falan
boşa harcamayın.
Arkadaşlarınızla buluşun ve harika oyunlar oynayın. Bu sizi ARKADAŞ CANLISI yapar.
4- Çok eğlenin, gülmekten bayılın e mi…
Bu sizi HARİKA HİSSETTİRİR…
5- Kitap okuyun.
Bu sizi harika bir insan yapar.
Okuduğunuz kitapların adını bir deftere yazın, ikinci sınıfta listesi en uzun olanı
bir sürpriz bekliyor.
Bu sizi sınıfın ŞAMPİYONU yapar…
6- Hafta sonları ailenizle birlikte yapacağınız etkinlikler planlayın.
Sinemaya gidin, tiyatroya gidin,
parka gidin, gezmeye gidin,
pikniğe gidin…
Bu sizi HARİKA BİR A İ L E yapar…
7- Aile büyüklerini sık sık ziyaret edin. Dedenizi, babaannenizi, anneannenizi sık sık görmeye gidin, ellerini, yanaklarını öpün. Benim de selamımı söyleyin.
Bu sizi
ÇOK İYİ YÜREKLİ BİR TORUN yapar…
8- Başka şehirlere giderseniz bana mutlaka resim gönderin.
Aman unutmayın, merakla bekleyeceğim. Hatta kitap okurken, sinemada, tiyatroda, piknikte falan da resimlerinizi gönderin. Belki bende oralardayımdır,
yanınıza geliveririm.
Bu da ÖĞRETMENİ MUTLU yapar…
9- Güvenli yerlerde oynayın, ailenizin haberi olmadan evden ayrılmayın.
Ailenize haber vermeden kimse ile
bir yere gitmeyin.
Ailenizden olmayan
hiçbir büyük adam ile yalnız kalmayın.
Hiçkimsenin size istemediğiniz,
sizi üzen ya da utandıran bir şey yapmasına izin vermeyin.
Böyle bir şey olursa tüm gücünüzle bağırın. Bu sizi KÖTÜLÜKLERDEN KORUR…
10- Doğayı, canlıları sevin ve koruyun.
Bu sizi SORUMLU BİR İ N S A N ve
DOĞA KAHRAMANI yapar…
11- Üç ay sonra BÜYÜMÜŞ,
SAĞLIKLI, MUTLU bir şekilde bana dönün. Sizi 2-A sınıfında bekliyor olacağım.
12- Canınız ne zaman isterse
beni arayabilirsiniz.
Numaram hepinizin hem annesinde,
hem babasında var.
Bazılarınızın dedesinde,
ninesinde bile var.
Siz beni özlediğiniz zaman,
ben sizi daha fazla özlemiş olacağım. Unutmayın, sizlerden sadece bir telefon kadar uzakta olacağım.
Hepinize harika bir yaz tatili diliyorum.
Öğretmeniniz
Ümit DEVECİ

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Burcunuz, en kirli yönünüzü ele veriyor!

1032752_b97ce46f8f7ca55d05d9e6667e311d0b_640x640

Koç
Sözünde pek duramaz, özgüveni de yoktur. Harekete geçmek için mutlaka birilerinin onu dürtmesini bekler. Bütün ev kuşları, ana kuzuları genelde bu burçtan çıkar. Aşkları da hiç destensı değildir, genelde platonik takılır zira o cesarete sahip değildirler. Hadi bir mucize oldu zar zor söyledi ve siz de kabul ettini. Eğer uçarı, hayatla eğlenen, aşkta heyecan arayan bir kişi iseniz geçmiş olsun…
Duygusal takılan sıkıcı tiplerdir. Her an ahlanmaya meyillidir. Ona bir şeyi bin kere anlatın anlamaz. Ya da (daha kötüsü) anladım havalarıyla anlattığınız şeyin tam tersi yorumlarda bulunur. Toplum tarafından sevilir zira  kimseye bir zararı yoktur. Hile, yalan dolan onların işi değildir.

Boğa
İnsan beynini yormaktan başka bir şey yapmazlar, orada burda arkanızdan atar tutarlar. Hele de size karşı ilgisi var ve siz ona karşı kayıtsızsanız yandınız demektir. O zaman yerin dibine sokar sizi. Aslında melek yüzlü şeytan desek pek de yanlış olmaz, intikamcıdır.
Ailelerinin durumu iyi değilse vay hallerine. Her şeye löp diye konmak isterler. Çok param olsun, en güzel sevgili benim olsun, olsun, olsun, olsun…. Kendini dünyanın merkezi sanır. Sizden çıkarı varsa sizden iyisi yoktur. Ya evlenmezler, ya da geç evlenirler.
İkizler
İki yüzlü karakter çorbası! İkizler burcu hayatı boyunca onu bunu sömürüp durur. Bol organizasyonlu, bol dedikodulu, fesat mı fesat kişilerdi. “Hadi arkadaşlar şunu yapalım…” “Aaa ayıp ettin tabii ki gelirim….” “borcum olsun… ” en çok yalanlarından bir kaçıdır. Çok iyi yalan söyler. Gevezedir de. Sır tutamaz, ayaklı Gazete dedikleri türdendir. Gezsin, tozsun, eğlensin, o kadar.
Öyle sıkıya mıkıya gelemez fazla. Laf olsun diye konuşur, evlenmek için evlenir, desinler diye yapar. Bir sözü diğerini tutmaz. Yanında kimse olmayınca da korkağın tekidir. Habire birilerinin , bir şeylerin arkasından konuşur. Pek güvenilmez olsalar da şeytan tüyü vardır bunlarda. Kendini affettirmeyi iyi becerir.
Yengeç
Kendini akıllı sanan, saftiriğin biridir.Herşeye kolayca inanır. Gidenin ardından asırlarca yas tutar. Bir de bir gün herşeyin iyi olacağına ilişkin paranoyası yok mudur, gel de çıldırma! Onu dış görünüşünden daha çok ilgilendiren bir şey yoktur bu dünyada. Birkaç iltifatta yelkenleri suya indiriverir hemen. Bencildir de! Her şeyin en iyisini, en doğrusunu kendisinin bildiğini sanır. Sanki bu dünyaya yüce bir görev için gelmiş gibi davranır. En az bir koç kadar ana kuzusudur. Bir de hayat boyu yaslanacağı bir duvar olsun ister.

Bir gün melek, bir gün şeytandır. Yani bir türlü çözemezsiniz onu. Sürekli gelgitlerde yaşar. Tehlikelidir. İnsanı kolayca avucunun içine alır. Eğer nefretini kazanmışsanız dikkat. Böyle durumlarda öfkesi henüz tazeyken pek çevresinde durmayın. Çünkü o zaman yapmayacağı şey yoktur. İlişkilerinde zordur. Birini severse onu sanki malı gibi sahiplenir, ama gözü de sürekli dışarıdadır. Bir yengeçle dostluk neyse de, aşk asla. Çünkü kaprisleriyle sizi hayatınızdan bezdirir

Aslan
Aslan burcu insanı kendisinin gökten zembille indiğini sanır. Issız bir adaya düşse, yanında isteyeceği üç şeyden biri aynadır. Kendinde şeytan tüyü olduğunu düşünür. Sanki o olmasa çevresindeki hiçbir şey düzgün gitmeyecek zanneder. Özgürlüğü asla vazgeçemeyeceği şeydir. Aslında saftır, kolayca kandırılabilir. Öyle ince detaylardan da pek anlamaz.
Bir yalan söylediğinde ya da gizli bir iş yaptığında kısa sürede kendini ele verir. Sakın bu aslan megolamanına nasıl göründüğünüze dair bir şey sormayın. Çünkü siz kendinizi ne kadar mükemmel hissederseniz hissedin, o olumsuz bir şey bulacaktır. Bir aslanla kavga ettiğinizde, size saldıracağı ilk konu dış görünüşünüz olacaktır. Kilonuzdan tutun da, gözlerinizin şaşılığına, dudaklarınızın inceliğine kadar ne varsa onu fazlasıyla ilgilendirir. Ruh sağlığınız açısından tehlikelidir.

Başak
Hemen hemen her şeye kolayca uyum sağlar. Çünkü başka türlü ortam yapamaz, çevre genişletemez. Sırf çevresindekiler eksilmesin diye kendi fikirlerini savunmaktan korkar. Zaten kim karşısında her söylediğine he diyen bir tip istemez ki. En sinir bozucu huyu, insanlarla konuşurken onların, rahatsız edecek kadar gözlerinin içine dik dik bakmasıdır. Genelde efendi takılır.
Şıpsevdidir, sessizdir, kuruntuludur ve genelde dalgındır. Sizinle konuşurken çoğunlukla kafasından başka şeyler geçer. Yaptığı iyilikleri en ufacık bir hatanızda her an başınıza kakabilir. Fazla alaturkadır. Ayrıca saplantılıdır. İlişkilerinde romantik olmaya çalışır. Ama bir süre sonra can sıkar. Onlar için yarın değil, bugün önemlidir. İçten içe her türlü çılgınlığı yapmaya meyillidir

Terazi
Mıy mıy terazi, dır dır terazi! Canınız sıkıldığında en son arayacağınız kişi olmalıdır. Çünkü sizin ufak bir moral bozukluğunuzu dahi depresyona kadar götürür. Kafasını her şeye takar.  Bir gün size çok yakın davranır, ertesi gün bir bakarsınız suratınıza dahi bakmıyor. Sırlara, gizemli şeylere çok meraklıdır.
Müthiş bir dedikodu deposudur. Aklı takılır, takıldığıyla kalır. İnsanı boğan, sıkan bir havası vardır. Başta zor bir ihtimalle de olsa size çekici ve ilginç gelse bile, sonrasında kaçmaya çalışırsınız. Yemeğe düşkündür. Çevresi tarafından robot, soğuk ve dengesiz olarak tanınır. Tatminsizdir

Akrep
Çevresine genelde ılımlı ve temiz kalpli havası veren akreplerin, insanları şaşkına uğratmakta üstüne yoktur. Kuşkucu, kıskanç ve iki yüzlüdür. Size ne zaman hangi yüzünü göstereceğini asla kestiremezsiniz. Bazen şefkatli, sıcak, bazen de saldırgan ve soğuk bir buzdolabı gibi olur. Sizin yüzünüze gülüyor olması, asla size karşı iyi niyetler beslediğinin garantisi değildir. Bir şeyi kafaya koydu mu yapar.
Vücut dilini çok iyi kullanır. Yüz mimikleri en çok olan insan tipidir. Her olaya ,her şeye bir mazereti vardır. Çok dikkatli ve akıllıdır. Avına sinsi sinsi yaklaşır. Eğer çevrenizde bir akrep varsa, kesinlikle dost olmaya çalışın. Kıskançlığı yüzünden yapmayacağı şey yoktur. Sürekli ilginin kendisinde olmasını ister.

Yay
Konuşur, konuşur, çenesi de yorulmaz. Beleşe bayılır. Ben yaptım, ben ettim havaları pek ünlüdür,  heyecan tutkunudur. Bağımsızlığına en düşkün burçtur. Duruma, ortama göre anında değişirler. Nabza göre şerbet verirler. Yay burcuna gazı verdiniz mi bir daha tutamazsınız. Her şeyi abartmaya bayılır. En ufacık, en basit olayı bile süsleyip öyle anlatırlar size.
Dikkat yoksunudurlar. Sevgili olarak hiç çekilmeyen, son derece kaprisli tiplerdir.  Bardağın hep dolu tarafını görecek kadar, hayattaki olumsuzluklara gözlerini kapatırlar. Sıkılınca kaçarlar. Eğer sonunda bir çıkarları yoksa, mücadele etmeyi pek sevmezler. Hayatta kendilerinden daha önemli hiçbir şey yoktur. Biten ilişkilerinin ardından konuşur, kızdığı arkadaşlarının arkasından atar tutarlar. Bu yüzden pek güven vermezler insana.

Oğlak
Tam bir inatçı keçi! Pire için yorgan yakan, dobralıkla patavatsızlığı karıştıran, her an bir sinir krizi geçirtmeye müsait tiplerdir. Onun için o daha iyi, bu daha kötü gibi bir ayrım genelde yoktur. Bu nedenledir ki, çok mecbur kalmadıkça saçlarınızın yeni şeklini,kıyafetinizde yaptığınız değişikliğin nasıl olduğunu bir oğlak yerine başkasına sorsanız iyi edersiniz.
Onun aklı fikri arkadaşlarıdır. Özel hayatının didiklenmesinden hiç hoşlanmaz. Eğer bir filmi onunla birlikte izleme gafletine düştüyseniz şayet, size durup dururken, oyuncunun en son ne söylediğini sorar. Filmin her sahnesinde yorum yapar, o da olmadı absürt bir şey bulur kafanızı karıştırır. Olmadık yerde güler, olmadık yerde soru sorar

Kova
Yaşantısı boyunca kompleksleriyle hem kendisini hem de çevresindekileri canından bezdirir. Basmakalıp olduğu gibi değişime pek açık olduğu söylenemez. Okul hayatının parmakla gösterilen parlak çocuğu değildir. İş hayatında ise hep kolay işleri tercih eder. Olsa da olur, olmasa da olur hayat felsefesidir. Yemeğe olan düşkünlüğü de ayrı bir mevzudur.
Genelde sizi kompleksleriyle bunaltır ama onun dışında, diğerlerine göre daha zararsızdır. Yıllar sonra bir anıyı hatırlayıp efkarlanır. Nostaljiktir, yıllar sonra hatıra olur diye tonla şey saklamaya bayılırlar. Her ne kadar içlerinden bazıları, ağır abi, hanım ağa gibi bir görüntü çizseler de, hemen hemen hepsi sulu gözlü, duygusal tiplerdir.
Balık
Sorsan hayatta en büyük acıları o çekmiştir. Bindiği gemi batar, tuttuğu dal kırılır. Anılarla yaşamaya bayılır. Geçmişinden asla sıyrılamaz. Dış görünüşe çok fazla önem verir. Öyle lider olmak gibi bir kaygısı yoktur, kıyıda köşede kendine bir yer bulsun yeter. Onu mutlu etmek neredeyse imkansız gibidir. Herhangi bir şeye bile hemen sevinebilir, ama asla mutlu olmaz. Karamsar, olsa da olur ama olmasa acaba daha mı iyi olurdu dedirten tuhaf tiplerdir.

Kaynak: habertürk

 

 

 

 

 

 

 

 

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Limonun bilmediğimiz çok güçlü bir etkisi daha vardır. Yatmadan önce yatağınızın yanına kesilmiş bir limon koyduğunuzda…

Yatağın-yanına-kesik-limon-koymak

 

Yatağın yanına kesik limon koymak
Yatağın yanına kesik limon koymak: Limon öz kokusu pek çok temizleme ve arındırma ürünlerinde kullanılan maddelerden biridir. Hepimiz limonun çok faydalı bir meyve olduğunu biliriz. Ilıman iklimlerde yetişen limon ilk olarak Çin ve Hindistan’da yetiştirilmiştir. Limon tam bir şeker ve vitamin deposudur. Fakat limonun bilmediğimiz çok güçlü bir etkisi daha vardır. Yatmadan önce yatağınızın yanına kesilmiş bir limon koyduğunuzda…
Stresi yok eder.
Limonda bulunan öz kokusu zihnin gevşemesini ve bedenin gevşemesini sağlar. Güne huzurlu ve sağlıklı başlamanızı sağlar.
Rahat Nefes Alıp Vermenizi Sağlar.
Limonun kokusu akciğerlerimize büyük bir iyilik yapar ve solunum yollarımızı açmamıza yardım eder. Limonu başucunuza koyduğunuzda horuldamayı azaltır ve rahat nefes alıp vermenizi sağlar.
Pozitif Enerji ve Titreşimler.
Limon odanızdaki negatif enerjinin temizlenmesini sağlar. Eski zamanlarda evler sirkeli ve limonlu sularla silinirdi ki kötü enerji yok olsun diye. Limonu kestiğinizde özütü havaya yayılır ve gün boyu sizde oluşan negatif enerjiyi uykunuzda temizler. Limon kokusu ayrıca beyindeki serotonin miktarını arttırarak güne mutlu başlamanızı sağlar.

Ağrılarınızda Azalma Sağlar.
Limon kokusunun gevşetici ve rahatlatıcı etkisi özellikle baş boyun ve bel ağrılarınızda azalma sağlayabilir. Limon kokusu bedende ve kaslarda büyük bir gevşeme sağlar.

Bu yöntem eskilerin uyguladığı rahatlatıcı bir yöntemdir. Huzurlu ve dinlenmiş olarak uyanmak için mutlaka bu yöntemi deneyin.

kAYNAK: bAYANLAR BİLİR

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

“LİMON KABUĞU MUCİZESİ”

limon-kabugu[1]

 

DOKTORLAR ŞOKTA! 2 HAFTADA EKLEMLERİ YENİDEN DOĞMUŞ GİBİ YAPIN!
Limon kabuğu neden özellikle eklem ağrısına iyi gelir?
Limonda bulunan yararlı besin maddelerinin neredeyse yarısı limonun kabuğunda bulunur. Acımsı tadından dolayı, çoğu insan kabuğunu atıp yalnızca meyvenin suyunu kullanır. Ancak limonun kabuğunu attığınızda aslında genel sağlığınıza iyi gelecek ve hatta eklem ağrısıyla mücadele edecek çok sayıda besin maddesini de atmış olursunuz.
Limon kabuğunda bulunan esans yağlarının kan damarlarını rahatlatıp ağrı hissini önemli ölçüde azaltan iltihap sökücü bir etki yaparak eklem ağrılarını azalttığı gösterilmiştir.
Limonun kabuğu, kan damarlarını yatıştıran ve anti-iltihap özelliklere sahip zengin özlü yağlarla doludur – sinir ağrısını yok etmek için mükemmeldir.
Limon kabuğuyla eklem ağrıları nasıl tedavi edilir
Malzemeler:
• Doğal sızma zeytinyağı,
• 2 büyük organik limon,
• Kapaklı küçük bir kavanoz,
• Temiz bir sargı bezi
Hazırlanışı
• Limon kabuklarını kavanozun içine koyun ve kabukları tamamen kaplayacak kadar zeytinyağı ekleyin. . Kavanozu sıkıca kapatın ve karışımı iki hafta bekletin.
• İki hafta geçtikten sonra, karışımınızı sargı bezinin üzerine dökün ve ağrı duyduğunuz bölgenin üzerine yerleştirin. İdeal olarak bu tedaviyi gece uygularsanız bu merhem siz uyurken cildinize iyice işleyebilir.
Lütfen
• Lütfen diz ve eklem ağrısı olanlar için bir kez paylaşalım.
• Sağlıcakla kalın
Kaynak: Karbonat

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Avrupada İlaç Niyetine Tüketiliyor…

19060198_836320626522155_6585531892561632221_n[1]

 

Öğütülmüş siyah üzüm çekirdeği faydaları nedir :
Öğütülmüş siyah üzüm çekirdeği faydaları nedir: En güçlü antioksidan olarak bilinen ve zihin açıcı yönü ile sınavlardan önce kuru üzüm tavsiye edilir. Ama birçoğumuz üzümü yerken çekirdeğinden muzdarip oluruz. Onu tüketmez, atarız. Hatta marketlerde en çok çekirdeksiz üzümler rağbet görür. Halbuki üzümün çekirdeği bugün birçok Avrupa ülkesinde ilaç niyetine, tabletler halinde satılıyor. Yavaş yavaş Türkiye’de de yaygınlaşmaya başlayan üzüm çekirdeği, yakında bütün eczanelerdeki yerini alacak gibi. Bu çekirdeğin en önemli faydası kan damarı onarıcısı olması. Kan damarları insan için hayati önem taşıyor.
Ayrıca üzüm çekirdeği bilinen en güçlü antioksidan…
Yapılan bazı testlerde, E vitamininden 50 kat daha güçlü olduğu ortaya çıkmış. İlk Fransa’da keşfedildi Üzüm çekirdeği 40 yıldır Avrupa’da, özellikle üzüm bağlarının çokluğu ile bilinen Fransa’da etkili bir biçimde kullanılıyor. Üzüm çekirdeği 1947 yılında Bordeaux Üniversitesi’nden emekli tıp profesörü, Fransız Kimyacı Jack Masquelier tarafından keşfedilmiş. Çekirdek ilk olarak hamileliğinden dolayı aşırı ödemi olan fakültenin dekanının eşine, dekan tarafından verilmiş.
Masquelier o günü şöyle anlatıyor;
“Kadın, şişmiş bacakları ile o kadar yorgun görünüyordu ki, güçlükle yürüyebiliyordu. Yüzünden, çektiği acıları okumak mümkündü.
Ne yapabilirim de bu kadının acılarını dindirebilirim diye düşündüm. Sonra dekanın eşine çekirdek verdiğini gördüm. Dekanın eşi 48 saat içinde iyileşti. O halde, ben üzüm çekirdeğinde özel bir şeyler olabileceğini düşündüm.
“1950’de üzüm çekirdeği Resivit olarak bilinen ve Fransa’da satılan ilk damar koruyucu ilaç olmuş.
Anti-Aging etkisi Üzüm çekirdeği damarları yenilediği için ayrıca anti-aging etkisine sahip. Yenilenen damarlar yaşlılığı geciktiriyor. Böylelikle cildinizdeki yaşlanma belirtileri azalıyor. Uluslararası sertifikalı Organik Üzüm Çekirdeği Ekstraktinin içerdiği Proantosiyanidin, bilinen en güçlü etkisi antioksidant. Üzüm çekirdeğinin antioksidant etkisi vitamin E’den 50, vitamin C’den 20 kat daha fazla.
Antioksidantlar, vucudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli hava v.s . ile alınan zararlı maddeleri etkisiz hale getiriyor.
Uzmanlara göre vücudun antioksidant üretimi 25 yaşından sonra yavaşlamaktadır. Bu yavaşlamanın yol açtığı deformasyonları yok etmek için bilinen en kuvvetli antioksidant ise organik üzüm çekirdeği ekstraktıdı olduğu belirtiliyor.
Çekirdek, bağ dokularını güçlendirerek cilt sarkmasına engel oluyor. Cildin elastik, yumuşak ve düzgün olmasını sağlıyor. Üzüm çekirdeğinde tavsiye edilen miktar günde 150 ile 300 miligram.
Damar sağlığını korumak için gerekli doz ise günde 5-10 gram. Üzüm çekirdeğinin insanlar üzerinde herhangi bir yan etkisi görülmemiş.
Öğütülmüş siyah üzüm çekirdeğini Kimler kullanmalı?
* Kan damarlarının yardıma ihtiyaç duyduğunu düşünenler.
* Cildindeki kırışıklıklar günden güne fazlalaşanlar
* Cildi cansız ve solgun görünenler
* Cinsel yaşantısında kendini yetersiz hissedenler
* Kalple ilgili sorunları olanlar
* Ani kalp krizi riski olanlar
* Görme gücünde yaşlanmaya bağlı bozulma olanlar
* Şişlikler ve ödem alerjilerinde
* Yüksek tansiyonda
* Kolayca kanama ve morarma eğilimi olanlar
* Daha önce kanamaya bağlı felç geçirenler
* Şeker hastalığı olanlar
* Varis ve hemoroit gibi soruları olanlar
Öğütülmüş siyah üzüm çekirdeği faydaları nedir
Sunu belirtmek gerekiyor ki; yukarıda bahsettiğimiz faydaların birçoğu çekirdeğin damarları onarıcı özelliğinden kaynaklanıyor.
Çünkü damarlar, insan bedenini ayakta tutan ana mekanizmalar.  Onların bozukluğu insan bünyesinde birçok hastalığa neden oluyor.
Damarları onaran çekirdek, böylelikle diğer hastalıkların iyileşmesinde de önemli bir etkiye sahip oluyor.
Siyah Üzüm çekirdeği extraktı yapımı
Aşağıdaki malzemelere ihtiyacınız olacak:
1 fincan üzüm çekirdeği
1 cam kavanoz (kapaklı)
1 temiz havlu
Tarif
Her şeyden önce, üzüm çekirdeklerini iyice yıkayın ve suyu emmek için bir havlu kullanın. Bundan sonra, onları 2 veya 3 gün bırakın ve kurutun. 3 gün sonra öğütün için bu karışımı bir bardak içine dökün ve serin ve karanlık bir yerde saklayın.
Siyah Üzüm çekirdeği extraktı nasıl kullanılır
Bu tozu günde 1-2 defa kullandığınızdan emin olun. Tek yapmanız gereken bu karışımın 1 çay kaşığını su veya meyve suyunun içine koymaktır. İyi karıştırın ve avantajlarından yararlanın. Bu çareyi 3 ay boyunca kullanın. Bundan sonra, iki ay bırakın. Sonuçlar şüphesiz sizi şaşırtacak. http://www.bayanlarbilir.com sitesine aittir, aktif link verilmeden kullanılamaz.http://www.bayanlarbilir.com/ogutulmus-siyah-uzum-cekirdegi-faydalari-nedir-6586

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Değersizlik Duygusunu Nasıl Temizleyeceksiniz…

tumblr_inline_ndqg3s9edA1ro80l2

 

 

Bilinçaltında en fazla görülen sorunlardan bir tanesi de değersizlik duygusudur. Bu duygu bütün hayatı çok olumsuz olarak etkiler. Özellikle 0-5 yaş arasından da herhangi bir nedenle ben değersizim inancı k…işinin bilinçaltına kayıt olmuşsa ,bu inanç zaman içinde benzer enerjiler bir birini çeker kuralıyla daha da büyümüş ve gelişmiş olabilir. Eğer bilinçaltınızda değersizlik duygusu varsa bu duyguyu mutlaka temizlemeniz gereklidir.

Değersizlik Duygusunu nasıl temizleyeceksiniz?

Öncelikle kişisel deneyimlerime dayanarak bu duygunun oldukça zorlayıcı olduğunu söyleyebilirim. Benim en temel sorunum değersizlik duygusuydu ve uzun bir zaman bu sorunla uğraşmıştım. Temizlediğimi sandığım zamanlarda bile defalarca karşıma çıkarak tekrar tekrar bu sorunla uğraşmama neden olmuştu. Bu nedenle değersizlik duygusuna sahip olduğunuza inanıyorsanız sabırlı bir şekilde çalışmanız gereklidir. Bunun için yapabileceklerinizi aşağıda verdim ama azimli bir şekilde çalışmak sizin yapmanız gereken bir şeydir.

1- Afirmasyon; 21 gün aşağıdaki afirmasyonla çalışmanızı öneririm. 21 kuralına tam olarak uymanız önemlidir. Değersizlik duygusu 21 günde temizlenmeye bilir, eğer hala devam ettiğini düşünüyorsanız bir süre ara verip tekrar başlayın. Temizlik süreci kişiden kişiye değişir bu nedenle bu sorundan kurtulduğunuza emin olana kadar tekrar 21 gün çalışmaları yapmak faydalıdır.

Afirmasyon: “Ben çok değerliyim, kendi değerimi biliyorum ve kabul ediyorum”

2- Niyet; Değersizlik duygusu için aşağıdaki niyeti kullanabilirsiniz. ” Kendi değerimi görmeyi ve kendime gerçekten değer vermeyi seçiyorum. Başka insanlara hak ettikleri değeri vermeyi kabul ediyorum. Gerçekten değerli olduğumu biliyorum ve bunun her zaman farkında olmaya, kendi değerimden emin olmaya tüm kalbimle niyet ediyorum. Niyetim şimdi gerçekleşmeye başladı, bunun için teşekkür ediyorum”

3- Enerji çalışmaları Değer duygusu solar pleksus chakra ile ilgilidir, eğer reiki yada başka bir şifa enerjisi sistemi ile çalışıyorsanız bu chakraya daha fazla reiki verin. Solar pleksus chakrasına reiki verirken içinizden sürekli ben değerliyim diye tekrar etmenizin çok faydası olacaktır.

4- Doğal taş kullanma Değerlilik duygusu için pirit taşı mükemmeldir, bu taşı alarak temizleyebilir ve üzerinizde taşıyabilirsiniz. Pirit taşını programlamaya gerek yoktur, zaten doğasında değer duygusu veren bir özellik vardır. Eğer pirit taşı bulamıyorsanız bu durumda erkek bir kuvars edinin ve kuvarsınızı önce temizleyin.. Programlama için şu cümleleri kullanabilirsiniz. ” Evrenin tüm sevgi, şifa ve pozitif enerjilerinin sana dolmasını ve sende olan enerjiyi bundan sonra benim ve ilgili herkesin en yüksek iyiliği için kullanmanı istiyorum. Bana kendimi değerli hissettirecek ve kendi değerimi görmemi sağlayacak şekilde çalışmanı, bana bunun için gerekli enerjileri bana vermeni istiyorum. Teşekkür ederim” Taşınızı haftada bir kere temizleyin ve her temizlediğiniz de yeniden programlayın.

5- Louise L. Hay’in kendini sev hayatını iyileştir seminerlerine katılabilirsiniz. Ya da düşübce gücüyle tedavi kitabını alıp uygulamaları tek başınıza yapabilirsiniz…

• Kendinize değer verdiğinizi kendinize gösterecek şeyler yapın. Maddi durumunuzu zorlamadan kendinize kaliteli bir şey alın, kaliteli bir lokantada kendinize yemek ısmarlayın, saçlarınızı yaptırın. Özellikle eskiden yapmadığınız ama yapmayı aslında istediğiniz şeyleri yapmaya başlayın.

• Size değer vermeyen insanlara karşı kendinizi kapatın. Eğer hayatınızdan uzaklaştırma şansınız varsa uzaklaştırın, yoksa en azından o kişi ile birlikteyken içinizden sürekli ” falancadan gelen olumsuz etkilere ve enerjilere karşı kendimi kapatıyorum” diye tekrar edin. Şunu da unutmayın, siz kendinize değer verince o insan da size değer vermeye başlayacaktır. Sistem bu şekilde çalışır, kendine değer verene, evren değer verir.

• Sabahları aynanın karşısına geçin, gülümseyin ve bir kaç kere ben çok değerliyim ve değerli olan her şeyi hak ediyorum diye tekrar edin. Başlarda buna inanmayabilirsiniz, hatta size zor gelebilir ama yaptıkça inanmaya başladığınızı göreceksiniz.

• Kağıtlara aynadaki görüntüsü ile “Ben Çok Değerliyim” yazın ve evde görebileceğiniz yerlere asın. Yatağınızın yanında uyanınca ilk göreceğiniz yere asmanız çok önemlidir.

Bunu nasıl yapacağınız Refah içinde bir yaşam sürdürme rehberinde etkili bir teknik- ayna görüntüsü bölümünde açıklanmıştır. Buradan okumanızı ve bire bir uygulamanızı öneririm.

• Başkalarına değer verin ve verdiğiniz değeri her fırsatta gösterin. Başkalarına ne kadar değer verirsek, kendi değerimizi o kadar büyütürüz.

Neden- sonuç yasası gereği başkalarına değer vermeyen bir kişi, kendi içinde de öz değer geliştiremez. İnsanların değerli yönlerini görmeye çalışın ve değerli taraflarına odaklanın. Bunu her gün kendinize hatırlatın. “Allah’ım ben milyonlarca olasılıktan sadece bir tanesiydim. Beni sen seçtin, sen istedin, sen yarattın. Senin tarafından istendiğim ve seçildiğim şükürler olsun!”

Unutmayın siz seçilmiş ve istenmiş bir insansınız, sizin asıl değeriniz buradan geliyor. Siz zaten değerlisiniz, tek sorun henüz bunu görememiş olmanız.Yukarıdaki çalışma size değer vermeyecek, sadece sizin gerçek değerinizi görmenizi sağlayacak. Bu yazıyı buraya kadar okumuşsanız ve bu çalışmayı yapmaya karar vermişseniz,aşağıda bireysel olarak size yazdığım özel notu da okumanızı rica ediyorum. ”

 

Varlığının evrene kazandırdığı anlamı tam olarak biliyorum. Hepimizin bir ve bütün olduğu bu evrende sen olmasaydın bir yanım hep eksik kalırdı, asla bütün ve tamamlanmış olamazdım. Hiç bir şey olmak zorunda değilsin, hiç bir şey yapmak zorunda değilsin, hiç bir şeyi başarmaya da ihtiyacın yok. Sen olduğun gibi, varoluşunla çok değerlisin. Hatalarına rağmen, pişmanlıklarına rağmen, aldanmalarına ve aldatmalarına rağmen, aklına bile getirmek istemediğin anılarına yada acılarına rağmen, her şeye rağmen sen çok değerlisin. Sen olmasaydın ben hep yarım kalırdım, hepimiz hep yarım kalırdık, evrende büyük bir boşluk olurdu…Evren boşluk sevmez, boşlukla var olamaz. Sen o kadar değerlisin ki, sen olmasaydın bu evren nasıl bir yer olurdu, ya da olur muydu inan bilmiyorum. Kendi gerçek değerini anlamak için yapacağın her çalışmada seni tüm kalbimle destekliyorum ve en kısa zamanda değerini tam olarak anlamanı seçiyorum. ”

 

 

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

POZİTİF ENERJİ YAYMANIN 11 SIRRI.

untitled

 

1- Gülümseyin: Gülmek sizi ve çevrenizdekileri pozitif bir moda sokar Kötü hissediyor bile olsanız 30 saniyeliğine de olsa gülümsemeyi deneyin ve yaratacağı farkı görün
2- İltifatlarınız samimi olsun: İltifat ve komplimanlarınızda içten olun, abartıya kaçmayın Kişinin görünümü ya da herkesçe bilinen özellikleri yerine pek bilinmeyen yönlerini öğrenin Mesela soul müziğe olan ilgisini Ve iltifat edecekseniz bunun hakkında güzel şeyler söyleyerek takdirinizi sunun
3- Sarılın: Sarılmak da gülmek gibi basit ama etkisi büyük sihirli davranışlardandır Yakınlık ve samimiyet derecesine göre sarılmaktan, kucaklaşmaktan çekinmeyin
4- Cesaretlendirin: Dünyada cesaret kırıcı yeterince şey var zaten Haberler, gazeteler, konu-komşu, eş-dost kötü haberler verip durmuyorlar mı? Yüksek potansiyeli olan çok kişi, sırf cesaret kırıcı şeylerden dolayı başarısızlığa uğramakta Bu nedenle çevrenizdeki kişilere destek olun, cesaretlerini kırmayın, hayallerine saygı duyun
5- Pozitif duygular geliştirin: Duygular bulaşıcıdır Pozitif düşünceyi bulaştırmak için de pozitif ve iyimser yaklaşım geliştirin Gülümsemek yanında yaşama değer verin, olumlu hatıralarınızı hatırlayın, gündeminizde onlar olsun Böylece pozitif duygu ve düşünceye doğru sıçrayış gerçekleştirirsiniz
6- Hızlı ve pratik çözümler getirin: Bazen karşınızdaki kişinin cesarete değil de pratik çözüm yollarına ihtiyacı vardır Bir kağıt mendil, bir bardak su ya da serinlemek için bir yelpaze olabilir ihtiyacı? Belki de arabadan inerken dengesini yitirmemek için elinizi tutmak istiyor Bu tür pratik yardımlarda uyanık ve istekli olun
7- Dinleyin: Bazen yardım falan değildir karşınızdaki kişinin istediği Sadece konuşmaya ve birilerinin kendisini dinlemesine ihtiyacı vardır Bu tür durumlarda yargılamadan ve sorgulamadan sadece dinleyin
8- Perspektifinizi paylaşın: Bazen pireyi deve yaparız Bazen de ciddi konuları hafife alırız Karşınızdaki kişinin bu hataya düştüğünü görürseniz kendi görüşünüzü paylaşın Böylece muhatabınızın kendisini çok üzen durumun aslında gülüp geçilecek bir şey olduğunu görmesini sağlarsınız
9- Bunalım şarkılar dinlemeyin: Dinlediğimiz müzik ruhsal durumumuz üzerinde son derece etkilidir Sizi depresifleştiren, bol acılı, bunalım şarkılar yerine canlandıran, mutlu eden şarkılar tercih edin Bu şarkıları çevrenizle de paylaşın
10- Küçük nezaket kurallarını es geçmeyin: Kapıdan içeri girerken önceliği yanınızdaki kişiye verin, çerez, bisküvi gibi şeyler yiyorsanız ikram edin, otobüste yaşlı ya da ihtiyaç halinde olanlara yer verin, kapıdan geçtikten sonra hemen ardınızda birinin olduğunu fark ederseniz kapıyı tutun (hızla içeri dalıp kapının yüzüne kapanmasını önleyin) Bunlar küçük ama ince şeylerdir; dikkat ettiğiniz takdirde nezaketinizle muhatabınızı memnun etmekle kalmaz, büyülersiniz
11- Pozitifi başkalarına bulaştırın: Bir arkadaşınız size pozitif bir şey söyledi ya da böyle bir eylemde bulunduysa size geçen bu pozitif ruh halini siz de başkalarına bulaştırın Güzel bir şey söyleyin, bir jest yapın ki pozitif zincir hızla büyüsün çevrenizde
* Genç Gelişim Dergisi

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

YAZ SEMİNERLERİ BAŞLIYOR… REZERVASYONLARINIZI BEKLİYORUM EFEM…

19424085_1314898161956496_790124882807632576_n[1]

Bir Avuç Toprak…

BmpkJgEIcAAwViC

Bir avuç toprak

Biraz da suyum ben…

Neyimle Övüneyim

İşte buyum ben

Yunus Emre

Kendi Kendinizin En Büyük Düşmanı Siz Olabilirsiniz: 15 Maddede

kendim-oldum-pisman-oldum-B328-C1C7-24DD
Farkında olmadan kendi kendine zarar veriyor olabilir misiniz? Sizin için son derece normal olan, hatta karakterinizin bir parçası haline gelen bazı davranışlarınız bu durumun en büyük sebebi olabilir mi? En büyük düşmanınız kendiniz olabilir misiniz gerçekten? Biraz öz eleştiri zamanı…
1. Kendinizi bir bütün olarak değil, iyi ve kötü yanlara ayırarak yargılıyorsanız;
Herkesin iyi ve kötü olan huyları, özellikleri var. Ama insanları veya kendinizi, sanki bir peri masalındaymış gibi iyi ve kötü olarak ayırmak doğru değil. Bir bütün olarak değerlendirmelisiniz.
2. Bu hayattaki en güvendiğiniz kişi kendiniz değilseniz;
Eğer önce kendinize güveniniz olmazsa ve hayatınızdaki diğer insanlara, örneğin sevgilinize, daha fazla güvenirseniz, hayal kırıklığına uğradığınız zamanlar çok olacak ve böyle zamanlarda dünya başınıza yıkılmış gibi hissedeceksiniz. Önce kendiniz, sonra diğerleri.
3. Olası eleştirilerden kaçınmak için sürekli olarak beğenmediğiniz yönleriniz veya fiziksel özellikleriniz hakkında konuşuyorsanız;
Kimse mükemmel değil, elbette. Ama siz her tanıştığınız, her konuştuğunuz insana direk kötü yönlerinizden bahsetmeye başlarsanız, insanlara sizinle ilgili bir seçim şansı vermek yerine, sizi yargılamalarına sebep olursunuz.
4. Başınıza gelen kötü durumlar için kendinizi saf dışı bırakıp başka bir günah keçisi arıyorsanız;
Kötü bir şey yaşadığınızda suçu başkasına yüklemek en kolayıdır. Asıl zor olan ise “Ben nerede yanlış yapmış olabilirim” diye düşünmektir.
5. Yanınızdaki insanların rahatı ve mutluluğu sizinkinden daha önemliyse;
Elbette ki topluca gidilen bir mekanda kimse huzursuz olsun istemeyiz. Herkes eğlensin, mutlu olsun isteriz. Ama siz oranın komedyeni veya çocuk bakıcısı değilsiniz. Kendi rahatınız ve mutluluğunuz da en az herkesinki kadar önemli.
6. Kendinizi duygularınızla tanımlıyorsanız;
Hepimizin üzgün, sinirli ve stresli zamanları oluyor. Ama böyle zamanlarda yaşadığınız şeyi içinizde büyütürseniz, tüm gününüzü etkilersiniz. Örneğin işe giderken trafikte kavga ettiniz diyelim. “Bütün günüm mahvoldu işte sabah sabah” diye düşünmeniz sizin için hiç de iyi olmaz. Bırakın o kavgayı orada kalsın, siz hayatınıza devam edin.
7. Sürekli başarısız olduğunuz fikrine kapıldıysanız;
“Ama öyle” demeyin. Eğer sürekli başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız, büyük ihtimalle kendinize fazla yükleniyorsunuz demektir. Belirlediğiniz hedefleri iyi seçin, imkansız şeyler isteyip de olmadığı zaman başarısızlığı kabul etmeyin.
8. Herkesin sizi sevmesi için aşırı bir çaba içerisindeyseniz;
Tabii ki insanlar sizi sevmeli; ama bunun için aşırı bir çaba göstermenize gerek yok. Bu sizi yıpratır ve karşınızdaki insana olduğunuzdan farklı bir imaj çizersiniz. Bu dünyadaki tüm varlıklar sizi sevecek diye bir şey yok. Hepimiz insanız. Siz kendiniz olun, sizi seven yine sevecektir.
9. Hareket geçmek için bir şeyler olmasını bekliyorsanız;
Hayatınızda sizi mutsuz eden herhangi biri veya durum var ise, bunu durdurabilecek tek kişi sizsiniz. Eğer sürekli bir konuda şikayet ediyor; ama onunla ilgili hiçbir şey yapmıyorsanız, şikayet etmeyi bırakın. Çünkü gerçekten de rahatsız olmadığınız anlamına gelir.
10. Sizin için önemli olan kim olduğunuz değil de, diğerlerinin sizin hakkınızda ne düşündüğüyse;
Şu elalem mantığından kurtulmanız lazım. Siz kendinizden eminseniz, ne yaptığınızı biliyorsanız, sorun yok. Zaten kötü bir şey düşünen de olmaz. Eğer varsa dahi, onların niyetleri kötüdür. Bunun da sizinle bir alakası yok. Kimsenin düşüncelerini kontrol edemezsiniz, öyle değil mi?
11. Farkında olmadan başkalarının fikirleriyle yaşıyorsanız;
Bilmediğiniz veya çok üstüne düşmediğiniz bir konu olabilir. Hatta tam tersi olarak çok iyi bildiğiniz bir konuda da olabilir; başkalarının fikirlerini körü körüne kabul etmeyin. Her zaman savunacağınız bir fikriniz olsun.
12. Değiştirmek istediğiniz huylarınız için hayatınıza birinin girmesini bekliyorsanız;
Eğer gerçek çocuk olmak için Mavi Peri’yi bekleyen Pinokyo değilseniz, yanlış kişiyi bekliyorsunuz. Kimse için değişmeyin, kendiniz istediğiniz, kendiniz için değişin.
13. Huzursuz olduğunuz konularda çözüm aramak yerine huzursuzluğu kabul ediyorsanız;
Ne olursa olsun, bir sıkıntınız varsa, ki bu herhangi bir şeyle ilgili olabilir, bunu çözmeye çalışın. Kötü olan hiçbir şeyi savaşmadan kabullenmeyin.
14. Yeni olan her şey sizi korkutuyorsa;
Yeni ne kadar çekici olursa olsun, çoğu zaman alıştığımız şeylerden vazgeçmek kolay olmadığı gibi yeni olanın bilinmezliği de bizi korkutur. Ancak hayatınızı bu şekilde sürdürmek istediğinizden emin misiniz? Hayat kısa ve şimdiye kadar yaşamaya alışan yok. Siz farkında olmasanız da zaten her gün yeni bir şeyler oluyor. Ya da her gün yepyeni bir güne uyanıyorsunuz. Hayatınızı kısırlaştırmayın.
15. Öncelikleriniz söz konusu olduğunda ilk sırada kendiniz yer almıyorsanız;
Bu sizin hayatınız, başkalarının değil. Bu hayat bir kere geleceksiniz, kendi kıymetinizi bilin. Siz değerlisiniz!

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Dünyanın en zenginlerinin hangi burçlardan çıktığı açıklandı

untitled

 

Astroloji dediğimiz zaman sürekli akla aşk, ilişkiler vesaire geliyor. Lakin hepimizin öncelikli kanayan yarası; para!
Forbes’dan yayınlanan istatistiksel bir araştırma ile dünyanın en zenginlerinin hangi burçlardan çıktığı açıklandı. Biz fakirlerin ekmeği de umut; haydi bir bakalım zengin olma şansımız var mıymış…
12. Üzgünüz, Yaylar! Zengin olma ihtimali en düşük, zenginler listesinin de en küçük dilimini oluşturan burç maalesef ki Yay olarak belirlendi!

Bunun, Yay burçlarının şansa fazla güvenmek, umursamaz ve biraz fazla rahat olmak, çalışmaktan çok eğlenceye öncelik tanımak gibi özelliklerinden kaynaklandığı söyleniyor.
Ayrıca savurganlık da Yay burcunun en belirgin özelliklerinden olarak gösteriliyor. Özür dileriz, Yaylar….

11. Zaten duygusal ve hassas yapılarıyla bilinirlerken, bir de zengin olma ihtimallerinin düşük olduğunu bilmek onları üzecek: Yengeç!

İkinci en fakir burç da Yengeç olarak gösteriliyor. Sebebi ise Yengeçlerin içe kapanık ve ev hayatına dönük hayat görüşleri. Dışarı çıkın, saldırın biraz, Yengeçler! Yoksa hem hüzünlü, hem fakir kalacaksınız!
10. Laf var, icraat yok! İkizler bu sıralamada en fakir 3. burç oluyor ve bizi hayal kırıklığına uğratıyor!

“İkizler” dedik! “Zekidir, kurnazdır, şeytana pabucunu ters giydirir” dedik! Yanılmışız!
Lakin İkizler’in yüksek potansiyeli olduğunu hala düşünüyoruz. Sık sık karar değiştirmek yerine tek bir işe odaklansalar, milyonları götürürler. Haydi görelim sizi İkizler.
9. Teraziler zaten zengin olabilmek için fazla naif…

Ah Terazi, ah! Belki de yeterince yırtıcı olamadığından, önüne geleni ezip geçip, üstüne basarak yükselme gibi hareketleri kendine yakıştıramadığından, sen de zengin olabilen burçlardan değilsin.
Ama böyle çok güzelsin. Hem Yay, Yengeç olmaktan iyidir. Beterin beteri var!
8. Aslan burçlarından daha iyisini beklerdik doğrusu! Aslanlardan da şanlarına yakışacak sayıda zengin çıkmamış.

 

Bunu da daha çok egolarına yönelik hareket etmekten ve lükse olan düşkünlüklerinden, ayarsız cömertliklerinden alıyor olabilirler. Aslanlar, şanı şöhreti değil, paracıkları düşünün biraz!

7. Boğa burçları da çalışkanlıklarına rağmen, kazandıklarını biriktiremeyenlerden…

Bolluğu, eğlenceyi ve lüksü seven Venüs çocuklarının ellerinde para durmuyor. Biraz daha ileri yönelik yatırımlar yapmaları; mülk edinmekten çok paralarını işlemeleri öneriliyor.
6. İşte listemizin ortasındayız ve nihayet parayı iyi yönlendirebilen burçlara geliyoruz. Oğlaklar her zamanki gibi akıllı davranıyorlar ve hatırı sayılır miktarda zengin çıkartıyorlar.

Risk almayı sevmedikleri için listemizin ortasında kalmışlar lakin Oğlak çalışkandır, Oğlak parasını savurmaz. Kendi yağında kavrulur!
5. Ağlayıp durup bizi kandırıyorlarmış! Balık da zenginlerin bol çıktığı burçlardan!

Yere bakan yürek yakan Balıklar, siz ne sinsiymişsiniz! Artık size acımak yok!
4. Koç burcu zenginler arasına girdiği gibi aynı zamanda da en çok girişimci çıkaran burç oluyor!

Risk almaktan korkmamak, yenilgilerden sonra pes etmemek, motivasyon ve azim! Tebrikler, Koçlar!
3. 12 burcun en zekisi diyorlar… Gerçekten de öyleymiş! Özellikle teknoloji alanında en çok zengin çıkaran burç Kova!

 

Sadece kendilerini zengin etmekle de kalmayıp, dünyaya da faydalı işler yapıyorlar. Kovaysanız, eğitiminize yatırım yapmaya başlayın!

2. Akrepler en fazla zengin çıkaran 2. burç!

Akrep burcu demek büyük arzular, kararlılık, gizlice hareket etmek demek! Bunu iş hayatlarında da kanıtlayarak ikinci sıraya yerleşiyorlar. Bir Akrep’e tavsiye vermek haddimiz değildir. O yüzden tebrik ediyoruz ve listemizin birincisine geçiyoruz…
1. Listemizin birincisi, en çok zengin çıkaran burç Başak!

12 burcun emekçisi, en çalışkanı ve detaycısı olarak bilinen Başaklar, dünya üzerindeki zenginlerin ezici bir çoğunluğunun burcu!
Şikayet etmeyi bırakın, Başaklar. Söylene söylene çok çalışıp, sonra zengin oluyorsunuz.

Kaynak: listelist

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sorun Bulan Zihne Mi Cozum Bulan Zihne Mi Sahipsiniz…

images

 

Bir öğretmen olarak öğrencilerimin sözlerine, sosyal alandaki başarılarına, sosyal konumlarına, güçlerine ya da tartışma becerilerine pek önem vermem. Bütün bunlar tıpkı birer makyaj gibidir; göz boyarlar o kadar. Bir insanın ağzı harika laflar yapabilir, sosyal konumu oldukça yüksek olabilir, muhteşem bir tartışma yeteneği ya da sosyal anlamda büyük başarıları olabilir. Bunların hiçbiri o kişinin kalbinin ve hakikate uyanma potansiyelinin gerçek göstergeleri değildir. Güzel sözler, zekice kelimeler, becerikli iddialar ya da tartışmalar, göz kamaştırıcı sosyal başarılar sadece karşısındakinin değil, kişinin kendinin de gözünü boyar. Bu sebeple bir öğretmen olarak bunlardan hiçbirine önem vermem. Önem verdiğim şeyler kişilerin talihle ve talihsizlikle karşılaştıklarında nasıl tepki verdikleridir. Ne kadar şafkatli oldukları, ne kadar cömert olabildikleri, ağırbaşlılıklarını ne kadar koruyabildikleri, olan bitenin ne kadar farkında olabildikleri, samimiyetleri, kendi kusurlarını yargısız bir şekilde görüp göremedikleri, sorun bulan zihne mi yoksa çözüm bulan zihne mi sahip oldukları gibi şeylere önem veririm. Bunlar kişiyi geçici olmayan gerçek bir oluş haline ulaştırabilirler. Geri kalanlar sadece egoyu besler ve geçicidir.
Cem Sen Hocamdan…