Aldığınız limonları dondurarak muhafaza etmeniz İçin çok önemli bir neden

limon

 

Aldığınız limonları dondurarak muhafaza etmeniz İçin çok önemli bir neden.
Şimdiye kadar limonlarımı ya buzdolabında ya da kilerde sakladım. Hangi yiyeceklerin buzdolabında saklanacağı hangilerinin saklanamayacağı konusu biraz karışık. Ama limonlar hakkında hiç bilmediğim bir şey öğrendim. Limonları dondurarak muhafaza etmek…
. Yapacağınız işlem limonu tamamen dondurmak ve bütün limonu rendelemek olacak. Limon donduğundan, limonun sadece kabuğundan değil klasik yöntemlerin aksine her miliminden faydalanacaksınız. Ayrıca bu yöntemin bir diğer faydası da limonun daha keskin tadını ortaya çıkarması ve yemeklerinize tat katması. Yöntem karşısında çok etkilendim. En kısa sürede denemeyi düşünüyorum.
Adım adım anlatalım:
1. Limonu iyice yıkayın (Organik değilse daha da iyi yıkayın).
2. Limonu silerek kurulayın.
3. Önce plastik bir kaba koyun ve sonra kabı dondurucuya koyun.
4. Dondurucudan çıkarmadan önce tamamen donduğuna emin olun.
5. Limonun köşelerini kesin.
6. Limonun tamamını rendeleyin.
7. Rendelenmiş limonu plastik bir kap içerisinde dondurucuya koyun (ekleyeceğiniz yemeğe göre dondurma zamanını iyi planlayın).
8. Daha sonra, ne zaman yemeğinize eklemek istiyorsanız dondurucudan çıkartın. Böylelikle daha lezzetli ve besleyici yemekleriniz olsun.
Kaynak: newsletter

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Aldığınız limonları dondurarak muhafaza etmeniz İçin çok önemli bir neden

lemon

Aldığınız limonları dondurarak muhafaza etmeniz İçin çok önemli bir neden.

Şimdiye kadar limonlarımı ya buzdolabında ya da kilerde sakladım. Hangi yiyeceklerin buzdolabında saklanacağı hangilerinin saklanamayacağı konusu biraz karışık. Ama limonlar hakkında hiç bilmediğim bir şey öğrendim. Limonları dondurarak muhafaza etmek…

. Yapacağınız işlem limonu tamamen dondurmak ve bütün limonu rendelemek olacak. Limon donduğundan, limonun sadece kabuğundan değil klasik yöntemlerin aksine her miliminden faydalanacaksınız. Ayrıca bu yöntemin bir diğer faydası da limonun daha keskin tadını ortaya çıkarması ve yemeklerinize tat katması. Yöntem karşısında çok etkilendim. En kısa sürede denemeyi düşünüyorum.

Adım adım anlatalım:
1. Limonu iyice yıkayın (Organik değilse daha da iyi yıkayın).
2. Limonu silerek kurulayın.
3. Önce plastik bir kaba koyun ve sonra kabı dondurucuya koyun.
4. Dondurucudan çıkarmadan önce tamamen donduğuna emin olun.
5. Limonun köşelerini kesin.
6. Limonun tamamını rendeleyin.
7. Rendelenmiş limonu plastik bir kap içerisinde dondurucuya koyun (ekleyeceğiniz yemeğe göre dondurma zamanını iyi planlayın).
8. Daha sonra, ne zaman yemeğinize eklemek istiyorsanız dondurucudan çıkartın. Böylelikle daha lezzetli ve besleyici yemekleriniz olsun.

Kaynak: newsletter

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Demansta Erken Teşhis Çok Önemli – İşte Demans Hastalığının 10 Erken Belirtisi

collage

Demans hastalığına sahip birilerini tanıyorsanız, hastalığın ne kadar zor olduğunu bilirsiniz.
Demans hastalığı sadece kişiyi etkilemez aynı zamanda kişinin ailesi ve arkadaşlarını da etkiler. Aileler ve arkadaşlar, kişinin yok oluşuna acıyla tanık olurlar.
Demans çok kötü bir hastalık ve bilinen kesin tedavisi yok. Öte yandan hastalığa kesin bir çözüm bulunması için araştırmalar sürüyor.
Hastalığın erken teşhis edilmesi halinde etkileri yavaşlatılabiliyor. Bu yüzden de demans hastalığının erken teşhisi çok önemli.
Eğer dikkatli birisiyseniz demans hastalığının belirtilerini önceden kestirebilirsiniz. Daha önce de belirttiğimiz gibi erken teşhis demans hastalığında hayati bir öneme sahip.
Hastalığın belirtilerinden bazılarını aslında hepimiz sık sık tecrübe ediyoruz. Bunlardan en önde gelenleri unutkanlık ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamamak. Hastalığa sahip olmayan kişilerde de bu belirtiler hormonal değişiklikler ve stres nedeniyle görülebiliyor.
Ancak eğer belirtilerin sık sık görüldüğünü farkederseniz acilen bir doktora görünmeniz ve en azından kafanızdaki şüpheleri gidermeniz gerekiyor.
Demans hastalığının belirtilerini dikkatlice okuyun ki etrafınızdakilere ve kendinize yardımcı olun.

Demans nedir?

Demans; Alzheimer, Parkinson, Huntington ve 100 farklı çeşit zihinsel hastalıkları kapsayan genel bir terimdir.
Alzheimer ise demans hastalığına sahip kişilerde en çok görülen rahatsızlıktır. Demans hastalarının %50-%70’i Alzheimer hastasıdır.
Demans, davranış bozuklukları ve zihinsel hastalıkları kapsayan genel bir terimdir.
İşte demans hastalığının bazı belirtileri:
1- Kısa dönem hafıza sorunları

Bazen hepimiz anahtarlarımızı nereye koyduğumuzu unuturuz. Ancak bunu sıklıkla yaşıyorsanız, demans hastası olabilirsiniz.
Kısa dönem hafızası sorunları yaşayan kişi, bir şeyi yaptığını hatırlar ancak ne zaman ve nasıl yaptığını hatırlamaz.
2- Kelime seçmede zorlanma

Kelimeleri seçmede zorlanmak demansın bir başka belirtisi.
Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, kişi cümle kurarken doğru kelimeleri seçmekte zorlanır.
Hastalığa sahip kişiler aynı kelimeleri sürekli kullanırlar.
3- Değişken ruh hali

Demansın erken evrelerinde değişken ruh halleri görülür.
Demans hastalarında ağır depresyon görülür. Ruh halindeki değişkenlik aniden ve beklenmedik şekilde gerçekleşebilir. Değişim ise çok alakasız bir anda gerçekleşebilir.
4- Aşırı halsiz hissetme

Demans hastalarının depresif olmaları, onların aşırı halsiz hissetmelerine yol açar.
Kişi çok ilgi duyduğu bir şeye aniden ilgisini kaybedebilir.
Aşırı halsizlik de depresyon belirtisidir. Eğer tek belirti aşırı halsizlik ise demans hastası olduğunuz söylenemez. Eğer diğer belirtilerle beraber kronik yorgunluk yaşıyorsanız, işte o zaman demans hastası olma riskiniz vardır.
5- Konsantrasyon sorunu

Demans hastaları konsantre olmakta çok güçlük çekerler. Plan yaparken veya bir sorunu çözmeye çalışırken kesinlikle konsantre olamazlar.
Bu kişiler, plan yapmakta zorlanırlar ve yapsalar bile plana sadık kalamazlar. Yine ayrıca sayılarla araları iyi değildir.
6- Günlük görevlerini yerine getirmekte zorlanma

Demans hastaları, hastalığa yakalandıktan sonraki dönemde daha önce hemen her gün yaptıkları işleri tekrar etmekte zorlanırlar. Çöp atmak, markete gitmek, işe gitmek ve temizlik yapmak bunlardan bazılarıdır.
7- Zamanı algılamakta güçlük çekmek

Hayatımızda gerçekleştirdiğimiz her eylem zaman ile ölçülür. Demans hastalarının zaman algısı çok zayıftır.
Dakika, gün ve yıl kavramını ayırt edemezler.
8- Nerede olduğunu hatırlayamamak

Zamanı algılamanın zor olduğu gibi kişiler nerede olduklarını da anlayamayabilirler.
Demans hastaları sıklıkla nerede olduklarını hatırlamazlar ve buraya nasıl geldiklerine dair hiçbir fikirleri yoktur.
9- Yazmakta zorlanma

Konuşurken kelimeleri seçmekte zorlandıkları gibi demans hastaları yazı yazarken de mantıklı cümle kurmakta zorlanırlar.
Kişiler, sayfalarca yazı yazmakta çok zorlanırlar. Hatta düzgün cümle kurmaları bile uzun zaman alır. Bu nedenle doğum günü veya tebrik mesajları yazmaktan bile kaçınırlar.
10- Değişim korkusu
Demans hastalarının en çok korktukları şey değişimdir. Belirli rutin ve alışkanlıkları vardır ve bunların değiştirilmesine çok öfkelenirler.
Belirtilerin birçoğuna sahibim. Ne yapmalıyım?
Maalesef günümüzde demansa kesin bir çözüm bulunamıyor.
Ancak erken teşhis demans hastaları için hayati bir önem taşıyor. Böylelikle, demansın etkileri kontrol altına alınabiliyor ve yavaşlatılabiliyor.
Ailenizden alacağınız manevi destek ve uzmanların yardımı da çok önemli.
İnsanları demans hastalığı hakkında bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve erken teşhise yardımcı olmak için yazıyı paylaşmayı ihmal etmeyin.

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Burcuna Göre Kadınları Etkileme Rehberi

images

 

Koç Burcu Kadını
Koç kadını bir erkekten korunmayı, gözetilmeyi beklemez. O, yaşamında kendi yolunda giden güçlü bir kadındır. Bu yolda ona eşlik edecek, kendisi gibi güçlü bir arkadaş ister. Ona sunacağınız romantik bir akşam yemeği, doğal güzellikler içinde dinlenme tesisinde tatil tekliflerine sıcak bakmaz. Birlikte izleyeceğiniz bir basket maçı veya Bungy-jumping gösterisine ise koşarak gelir. Şefkat ve sevgi yerine ihtiras ve cinselliği tercih eder. Kendisi gibi aktif, güçlü ve özgür erkekleri sever.Bir spor karşılaşmasında takımın as oyuncusuysanız ve, o da izleyiciler arasında ise mutlaka size aşık olacaktır.
Karşı koyamayacağı teklif
“Paraşütle atlama kurslarına gidiyorum, sen de gelir misin?”

Boğa Burcu Kadını
Boğa kadını önce aşk ve sevgi ister. Sonra ise hiç kuşkunuz olmasın “para” diyecektir. O, yaşamın güzelliklerinden olabildiğince yararlanmak isteyen hayat dolu bir kadındır. Bunun için de er veya geç paranın gerekli olacağını bilir. Çalışkandır, beraber olduğu erkeğin de çalışkan olmasını ister. Onun için birlikte kazanılan servet, birlikte tadılacak güzelliklerdir. Doğayı, hayvanları, çocukları ve bu zevkleri de onunla paylaşacak erkekleri çok sever.
Karşı koyamayacağı teklif
“Akşamki davetten önce bir kuyumcuya uğramaya ne dersin?”

İkizler Burcu Kadını
Bu havai kadını sürekli aynı kişiyle aynı çatı altında yaşarken görmek zordur. Bu yüzden kıskanç bir erkekle asla beraber olamaz. Onun ufak tefek flörtlerine göz yumacak biri ile rahat eder. Bu, onun için bir oyundur. Bu oyunu onunla paylaşacak erkeklere hemen ilgi duyar. Bunun yanı sıra kendisi ile uzun uzun konuşup tartışacak zeki ve kültürlü erkeklere de hayır demez. Çünkü bu zeki kadının sürekli beyin jimnastiği yapması gerekir. Ruhu her yaşta genç kaldığı için orta yaşlarında genç erkeklerle beraber olmayı sever. Ömür boyu seyahat ve flört edebilecek bir erkeğe hayır demez.
Karşı koyamayacağı teklif
“Bu hafta sonu bensiz bir tatile ne dersin?”

Yengeç Burcu Kadını
Yengeç kadını, bir erkekten; önce kendine, sonra da çocuklarına baba olmasını bekler. Ailesine ve evine düşkündür. Bu konularda saygı ve anlayış bekler. Sevdiği erkeği evinde ağırlamaktan hoşlanır. İlle de bir restauranta gitmek için onu zorlamayın. İyi bir ahçıdır. Problemlerini kendi başına çözebilecek kadar güçlü olmasına karşın ona yol göstermenizden hoşlanır. İhmal edilmeye tahammülü yoktur. Aksi halde başka limanlara sığınabilir. Ufak tefek kaprislerine göz yumarsanız sizi daha çok sever.
Karşı koyamayacağı teklif
“Bu akşam evde kalıp nefis bir yemek yapalım mı?”

Aslan Burcu Kadını
Aslan kadını bir erkekten önce saygı bekler. O bir kraliçedir. Eleştirilmekten nefret eder. İltifatlara ise bayılır, özellikle başkalarının yanında olursa! Onu çadırla seyahat etmeye veya mütevazi bir restauranta götürmeye çalışmayın. O, herşeyin muhteşem olmasını ister. Başarıyı sever, başarılı erkekleri de… Çekingen ve romantik erkeklerden hoşlanmaz. Onun sevgisinden önce saygısını kazanırsanız size aşık olması uzun sürmez.
Karşı koyamayacağı teklif
“Şehrin en saygın ve güzel lokantasında bu akşam yer ayırttım. Bana eşlik eder misin?”

Başak Burcu Kadını
Başak kadını için her erkek çözülmesi gereken bir vakadır. Bu yüzden kendinizi hemen ele vermemeniz gerekir. Sizi çözmesi ne kadar uzun zaman alırsa o kadar uzun süre beraber olursunuz. Ona boşuna kendinizi anlatmaya çalışmayın. O, sizin hiç bilmediğiniz yönlerinizle uğraşır ve kısa sürede kendinizi psikolog sandalyesinde hissetmenize yol açar. Başak kadını ile beraber olacak erkeklerin her şeyden önce zeki olmaları gerekir. 24 saat beraber olsanız da size mektup yazabilir. Bu oyuna katılıp mektuplarına cevap yazarsanız ömür boyu yazışacağınızdan kuşkunuz olmasın.
Karşı koyamayacağı teklif
“Bir satranç partisine ne dersin?”

Terazi Burcu Kadını
Terazi kadını uyumlu bir beraberlik ister. Beraber olacağı erkeğin karakteri, aile yapısı, eğitim düzeyi, boyu, kilosu kendine uygun olsun ister. Şayet uzun boyluysa siz de orta boylu, bu, onun için problem teşkil eder. Futbol maçı seyrederken bağırıp çağıran, konuşurken sesini yükselten erkeklere tahammül edemez. Kendine uygun olduğunu düşündüğü erkekle hemen evlenmek isteyebilir. Çünkü onun için uyumlu beraberlik evlilik demektir. Sanatçı veya sanata ilgi duyan erkekleri sever. Sanatçı olmasanız bile ara sıra resim yapıp bir enstrüman çalıyorsanız, size hayranlık duyar.

Akrep Burcu Kadını
Reklam

Akrep kadını tutkuludur. Bir erkekten çok fazla şey beklemez. Hatalarıyla, kusurlarıyla sevmeyi bilir. Katlanır, görmezlikten gelir. Ama ihaneti hiçbir zaman affetmez. Akrep kadını ile beraber olan erkek şanslıdır. Çünkü başka hiçbir kadın onu bu kadar sevemez. Şanssızdır. Çünkü onu aldatırsa ömür boyu sevilmeden yaşar.
Karşı koyamayacağı teklif
“Senden başka hiçbir kadının olmadığı bir adada yaşamaya ne dersin?”

Yay Burcu Kadını
Ana diliniz, doğduğunuz ülke farklıysa bir Yay kadınıyla berabersiniz demektir. Yay kadınları yabancı erkekleri sever. Sporcuları da… Çünkü sağlam kafanın sağlam vücutta olduğunu bilir. Bunalımların, derin sorunların adamıysanız yanına yanaşmayın. Kıskanç erkeklere tahammül edemez. Çünkü sizinle beraberken başka bir erkek arkadaşı ile seyahate gider, art niyet gözetmeksizin. Özgürlüğünü kısıtlayacak olursanız en son görüşmeniz telefonla uluslararası elveda görüşmesi olur. Sizden kaçabilmek için mümkün olan en uzak ülkeye gitmiştir.
Karşı koyamayacağı teklif
“You can go your own way.”

Oğlak Burcu Kadını
Oğlak kadını ile beraber olmak için beklemeniz gerekir. Muhtemelen o da sizi uzun zamandır bekliyordur ama bunu hemen belli etmez. Acele ederseniz kaçar. Sizi tanıması ve güven duyması için zamana ihtiyacı vardır. Gerçekçidir, boş hayallere bel bağlamaz. Kısa süreli heyecanlar peşinde koşmak yerine uzun süreli sağlam ilişkileri tercih eder. Sorumluluk sahibi, sevecen, sıcak kanlı, mizah anlayışı olan erkeklerden hoşlanır. Aniden alınan kararlardan, son anda yapılan planlardan hoşlanmaz. Onu bir yere davet etmek istiyorsanız bunu en az bir hafta önceden yapmanız gerekir.
Karşı koyamayacağı teklif
“Bir yıl sonra evlenmeye ne dersin?”

Kova Burcu Kadını
Tutucu ve kıskanç mısınız? O zaman bu kadına yaklaşmayın zaten siz de onu uzaktan bile görseniz imkansız olduğunu anlarsınız. Çünkü Kova kadını dış görünüşü ile bile tutucu insanları çileden çıkartabilir. Romantizm en son başvurmanız gereken silah olmalıdır. Romantik bir aşıktan çok, macera sever bir arkadaşla beraber olmayı tercih eder. Onu elde etmenin tek yolu arkadaşlığını kazanmaktır. Sürprizlere hazırlıklı olmanız gerekir. Çünkü nerede, ne zaman, ne yapacağını kestiremezsiniz. Çok çabuk aşık olur ve çok çabuk bıkabilir. Bu kısa sürede dostluğunu kazanabilirseniz uzun süre sizinle beraber olur.
Karşı koyamayacağı teklif
“Ne zaman istersen beni ara.”

Balık Burcu Kadını
Bu romantik, hassas kadını hafife alırsanız büyük bir yanılgıya düşmüş olursunuz. Çünkü; o hülyalı bakışları, yaşlı gözlerinin arkasında her tür zorluğun üstesinden gelebilecek güçlü bir kadını saklar. Onu elde etmek için en kötü gününüzde yanına gidin. Hemen kendinizi iyi hissetmeniz için elinden geleni yapmaya başlar. Balık kadını için yardım etmek, aşık olmak demektir. Yaptığınız hataları bağışlar, kaprislerinize, huysuzluklarına ses çıkartmaz ama ona kabalık ederseniz; yüzünüze gülmeye devam ederken yavaş yavaş uzaklaşır ve siz nasıl olduğunu anlamadan hayatınızdan çekilip gider. Bu ayrılık sonrası ağlayıp üzüleceğini umarsanız yanılırsınız, çünkü hafızası çok güçlü değildir.
Karşı koyamayacağı teklif
“Lütfen bana yardım et”

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Marifet Kıymetini Bileni Bulmakta…

1908406_869468219783205_2644353400286590483_n1

 

Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne ve…rip:
“Oğlum” der, “Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.
Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve “Şunu kaça alırsınız?” diye sorar.
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: “Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın” der.
İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur.
Üçüncü defa bir semerciye gider: Semerci nesneye şöyle bir bakar, “Bu” der “benim semerlere iyi süs olur. Bundan “kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.”
En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar.
“Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. “Buna kaç lira istiyorsun?”
Öğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?”
“Ne istiyorsan veririm.”
Öğrenci, “Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:
“Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.”
Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.
Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır. Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler..
Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır.
Bilge sorar:
“Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?”
Öğrenci: “Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık” diye cevap verir.
Bilge hoca çok kısa cevap verir:
“Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir.”
Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır.
Mesele kuyumcuyu bulmaktadır…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

89 YAŞINDAKİ BETUL MARDİN’DEN KADINLARA ÖĞÜTLER…

maxresdefault

 

HER SABAH SPOR YAPACAKSIN’
GÜN AŞIRI FİLAN DEĞİL EVLADIM’…
HER SABAH ..’
*
HEP ÇALIŞACAKSIN’
ÜRETECEKSİN’
BEYNİN MEŞGUL OLACAK,
HEP KOŞTURMAN GEREKEN İŞLER OLACAK ..’
*
GÜNCELİ TAKİP EDECEKSİN’
HABER İZLE, DERGİ, KİTAP, GAZETE OKU’ GÜNDEMİ YAKALA’
HER KONUDA KENDİNİ UPDATE ET.
YENİ ÇIKAN KİTAPLARI DA BİL,
YENİ AÇILAN LOKANTALARI DA,
BU SENE MODA OLAN RENKLERİ DE ..’
*
EVLİLİK İSE ŞART DEĞİL,
KAFANI TAKMA’
GEREKLİ DE DEĞİL’
HATTA ŞÖYLE SÖYLEYEYİM:
ONE PROBLEM LESS!
(BİR PROBLEM EKSİK!)
*
ÇOCUK MESELESİNE GELİNCE…
HA İŞTE, BURADA AKAN SULAR DURUYOR’ YAPABİLİYORSAN YAP.
BİRİNİ BU KADAR ÇOK SEVMEK,
ONUN SORUMLULUĞUNU TAŞIMAK
SADECE ONU DEĞİL,
SENİ DE MUTLU EDER’
DOĞURAMAYACAKSAN, EVLAT EDİN’
O ZAMAN DA SENİN ÇOCUĞUN
DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK’
EVLAT EDİNMEYECEKSEN DE,
MANEVİ ÇOCUĞUN OLSUN,
BİRİNİ OKUT,
GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİRMESİNE
YARDIMCI OL ..’
*
GÜNDE BİR KERE ET YE’
MUTLAKA HER ÖĞÜN SEBZE ve MEYVE YE’
KUSURA BAKMA,
BEN TATLI SEVERİM’
TATLIDAN UZAK DUR DİYEMEYECEĞİM!
*
ÖLÜMDEN SONRA YAŞAMAK İSTİYORSAN, GÜNLÜK TUT’
O KÜÇÜK NOTLAR, HEM KENDİ HAYATINI TANIKLIĞI, HEM DE YARINA KALAN BİR BİLGİ KAYNAĞI.
MESELA BENİM BABAM,
HİÇ DÜŞÜNMEDEN 60 SENE BOYUNCA
HER GÜN ECE AJANDA’SINA O GÜN OLANLARI YAZMIŞ.
HÂLÂ AÇIP OKUYORUM
VE ÇOK FAYDALANIYORUM ..’
*
OLUMLU OLACAKSIN ..’
*
BAZI ŞEYLERİ KABUL EDECEKSİN’
BÜTÜN KADINLARIN SENİ SEVMESİNE
İMKÂN YOK!
DEMEK Kİ BAZI KADINLARA
DİKKAT EDECEKSİN.
*
ERKEKLERE GELİNCE,
AYNI ANDA BİRKAÇINI SEVMEYECEKSİN’
AMA ONLARIN BÖYLE BİR YETENEĞİ
VE “ŞEREFSİZLİĞİ” OLDUĞUNU BİLECEKSİN !!

Kurban kimliğine bürünüp kurban rolü oynamak

b

Kurban rolünü oynamak
Hepimizin geçmişte yaptığı ve şimdi “hata” olarak gördüğü eylemler vardır. Seçimlerimiz nasıl sonuçlanmış olursa olsun sürekli geçmişi düşünüp, üzülmek yerine daha yüksek bir bilinç düzeyini seçerek, yaşananlardan ders almak ve zamanı geldiğinde daha akıllıca seçimler yapmak bizi geliştirecektir… Hayat bir öğrenme ve deneyimleme yeridir. Hepimiz zaman zaman yanlış tercihlerde bulunmuş olabiliriz. Sonradan, yanlış olduğunu anladığımız insanları da hayatımıza sokmuş olabiliriz. Ama bunların bizim için ‘hata’ olduğunu ancak yaşadıktan sonra anlayabiliyoruz. Hak ettiğimiz ya da hak etmediğimiz için yaşıyor ya da yaşamıyor değiliz birçok şeyi… Her şey, seçimlerimizin bir sonucu…
Yaşadığımız anda endişesiz, pozitif, hayata karşı meraklı kalırsak yaşadığımız anı yüceltmiş oluruz. İçsel olarak geliştikçe ve kendimizi pozitif yönde değiştirdikçe, dış dünyamız da olumlu şekilde değişecektir.
Bizi gerçekten hataya düşüren şey, yanlış seçimler yapmaktan çok kurban rolünü oynamaktır. Böyle bir bakış açısı, kendimizi merkezimizden uzaklaştırarak, bizi düşük bir enerji frekansına çeker. ‘Kurban’ olduğumuzu düşündükçe, bir süre sonra “Neden ben?” diyeceğimiz daha fazla olumsuz insanı ya da olayı hayatımızda buluruz. Hatalarımızda, üzüntülerimizde ve hayal kırıklıklarımızda kurban rolünü oynamak yerine ilerlememizi engelleyen tüm düşüncelerimize, alışkanlıklarımıza ve inançlarımıza bir son vermeliyiz.
Bizi kurban rolünden uzaklaştırıp mutluluğa yaklaştıracak olan seçim, hayata karşı açık olmaktır. Hayata karşı açık olduğumuzda insanlara, olaylara veya dünyaya direnmek yerine yaşamla “bir” oluruz ve yaşamla uyum içinde, anda akarız. Şikâyet etmek bir anlamda, olana direnmek ve olanı kabul etmemektir. Yakınmak, düşük frekanslı bir düşünce şeklidir. Hayattan ya da yaşadıklarınızdan şikâyet ettikçe, kendimizi kurban rolüne daha çok açarız. Hiçbir eylemde bulunmadan sadece yakınmak, kurban rolünün en tipik davranışıdır. Bir şeylerden sürekli şikâyet ederek, enerjimizi düşürmek yerine ya var olan mevcut durumumuzu değiştirmek için bir şeyler yapmalıyız ya da hiçbir şey yapamıyorsak durumumuzu olduğu gibi kabullenip, olana direnç göstermemeliyiz.
Kurban rolü, keyifli bir roldür. Bu rolü oynadıkça içinizde, daha çok oynama isteği duyarsınız. Bu rolü oynayarak; hayatınızın, eylemlerinizin ve seçimlerinizin sorumluluğunu üstünüze almazsınız. Bu durumda olmanıza, hep insanlar sebep olur ve böyle kötü şeyler hep sizin başınıza gelir…
Bu yolculuğa öğrenmediğimiz şeyleri öğrenmek, derslerimizi almak ve gelişmek için çıktık. Yaşamda yolculuk ederken öğrenmemiz gereken şey bağışlamaksa; kusursuz planların kusursuz tasarımcısı evren, bunun için karşımıza en uygun kişiyi çıkarır. Örneğin bize ihanet edecek birisini… Biz bu kişi tarafından ihanete uğradığımızda, bundan nasıl bir ders almamız gerektiğinin farkına varmayıp; tüm suçun o kişide olduğunu, bu durumun bizimle hiç ilgisi olmadığını düşünürsek -yani kurban rolünü oynarsak- buna benzer kişi ve olayları hayatımıza çekmeye devam ederiz; ta ki o dersi öğrenip, o dersten geçene kadar… Öğrenmemiz gereken dersi öğrenmemeye ne kadar direnirsek, yaşayacağımız olaylar giderek daha zor ve daha acı bir hal almaya başlar. Yaşamımızdaki sonuçları beğenmiyorsak, kendi yaşamımızın sorumluluğunun sadece bizde olduğunu kabul edip, kendimiz için istediğimiz sonuçlara en uygun senaryoyu baştan yazmalıyız. Davranışlarımız ve düşüncelerimiz değiştiği zaman, bir olay hakkında artık eski tepkileri vermediğimiz ve eskisi gibi düşünmediğimiz zaman bir dersi öğrenmiş oluruz.
Zor Durumlarda Ne Yapmalıyız ve Nasıl Düşünmeliyiz?
Sizin için kötü olan bir durumun içinde bulunduğunuzda ve kendinizi kötü hissettiğinizde kendinizi o an, o olayın dışındaymışsınız gibi düşünmeniz durumunuzla ilgili daha sağlıklı kararlar almanızı sağlayacaktır. Böylelikle, olayları daha objektif olarak değerlendirebilirsiniz.
Daha dengede kalabilmek ve sağlıklı çıkarımlarda bulunabilmek için kendimize şu soruları sorabiliriz;
Ben bu olaydan nasıl bir ders çıkarabilirim?
Bu durumun bana vermek istediği mesaj nedir?
Bu olayı neden yaşamış olabilirim?
Yaşadığım bu olayda nasıl davranırsam, benim faydama olacaktır?
Eğer bu olay sonucunda öfkelenirsem ve çok üzülürsem bunun bana bir faydası olacak mıdır?
Üzülmeye devam etmemin bu sorunu aşmada ve kendimi iyi hissetmemde bana bir yararı dokunacak mıdır?
Burada amaç sorunlarımızı görmezden gelmek değil, olaya doğru bir ruh haliyle yaklaşarak; yaşamımız için faydalı bir çözüm yaratabilecek bir bakış açısı geliştirebilmektir. Kontrol edemedikleri ve sonucu değiştiremeyecekleri negatif duygulara odaklanan insanlar, güçsüzleşirler. Sağlıklı bir ruh hali ve bakış açısı içinde, kendimiz için daha faydalı çözümler üretebiliriz. Gerçek bir çözüm için soruna değil, çözüm yollarına odaklanmalıyız. İçinizde mutsuzluk hissi varsa, o duygunuzu yadsımayın. Onu gönderebilmeniz için önce onun varlığını kabul etmeniz gerekir. Ancak, kendiniz için “mutsuzum” ifadesini de kullanmayın. Böyle yaparsanız, mutsuzluğu kendinizle özdeşleştirmiş ve onu bir anlamda kişiliğinizin bir parçası haline getirmiş olursunuz. ‘Mutsuzum’ demek yerine şöyle söyleyin; “İçimde bir mutsuzluk duygusu var…” Mutsuzluğumuzun asıl nedeni yaşadığımız olay, sözler ya da durumumuz değil; durumumuzla ilgili değerlendirmelerimizdir. Bu yüzden düşüncelerimizin farkında olmak ve düşüncelerimize hakim olmak önemlidir. Kendinizi düşünceleriniz ya da duygularınızla tanımlamak yerine, düşüncelerinizi her zaman gözlemleyin ve onların farkında olun. Düşüncelerinizin size ve yaşamınıza hükmetmesine izin vermeyin. Bilinçsizlik, sizin gelişiminizi engelleyen en önemli sorundur.
Bağışlayıcı olduğunuzda ve bağışladığınızda kurban kimliğiniz yok olur ve gerçek gücünüz ortaya çıkar. Böylece yağmuru, soğuğu, insanları, karanlığı suçlamazsınız. Bütün durumların geçici olduğunu idrak ettiğinizde, kendinizi durumlarla daha az bağlarsınız ve böylelikle dengede kalırsınız. “Her şey gibi bu da değişecek” diye düşünmeniz, sizi olaylardan bağımsız kılacaktır. Bir duruma duygusal tepki vermek yerine ‘olanla’ bir olduğunuzda çözüm kapısı kendiliğinden açılmış olur. Her şeyin ‘olduğu gibi’ olduğunu kabul edin ve hiçbir konuda “olumlu” ya da “olumsuz” diye bir yargıda bulunmayın. Hayatınızın yargıcı olmak yerine, hayata dair yargısız bir gözlemci olun. Bu farkındalık düzeyi, hayatınızı daha güzel yaşamanızı sağlayacaktır. Bazı olaylar dışarıdan çok olumsuz gibi gözükebilir ama bir zaman sonra hayatınızda daha önceden açılmış olan o boşluğa yeni ve güzel bir şeyin geldiğini görürsünüz. Bilinmeyene karşı önyargısız ve yargısız kalabildiğinizde, şimdi ve gelecek için endişelenmeyi bıraktığınızda; istemediğiniz durumlar yerine, hayatınıza güzel olasılıkları çekebilirsiniz.
Yazar: Figen Karaaslan
Kaynak: İndigo dergisi

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

EMPATİK HASTALIKLAR: BAŞKA İNSANLARIN HASTALIKLARINI MI ÇEKİYORSUNUZ

ayna

EMPATİK HASTALIKLAR: Başka İnsanların Hastalıklarını mı Çekiyorsunuz?
Empatik hastalıklar kendinizin olmayan semptomları tezahür ettirdiğiniz hastalıklardır. Birçok hasta ilaçlara veya psikoterapiye kısmen yanıt veren panik atak, kronik depresyon, yorgunluk, ağrı veya gizemli hastalıklar ile etiketlenmiş olarak bana geldi. Bazıları neredeyse eve hapsolmuş veya yıllardır hastaydı. Hepsi de, “Kalabalıklarda bulunmaktan ödüm kopuyor. Başka insanların öfkesi, stres ve ağrısı beni güçsüzleştiriyor ve enerjimi toplamam için çok fazla zamana gereksinimim oluyor.” diyorlar.
Tüm bu hastaların yakın geçmişlerine baktığım zaman, onların “fiziksel empatlar” dediğim şey olduklarını gördüm: bu insanların bedenleri o kadar geçirgen ki, başkalarının semptomlarını emiyorlar. Ben de bunlardan biriyim. Fiziksel empatlar başkalarının şeyleri filtrelemek için sahip oldukları savunmalara sahip değiller. Bir psikiyatrist olarak bunu bilmek bu hastalara nasıl muamele ettiğimi değiştirdi. İşim onlara nasıl merkezleneceklerini, kendilerini koruyacaklarını, sağlıklı sınırlar çizeceklerini ve başkalarından topladıkları enerjileri salıvereceklerini öğretmek oldu.
Fiziksel empat olup olmadığınızı belirlemek için aşağıdaki testi yapın.
Test: Fiziksel Bir Empat mıyım?
Kendinize sorun:
* Aşırı hassas veya hastalık hastası olarak etiketlenmekte miyim?
* İyi görünen birinin yanına oturduğumda aniden göz kapaklarım ağırlaşıp şekerleme yapıyor gibi hissettim mi?
* Kalabalıklarda huzursuz, yorgun veya hasta hissedip onlardan kaçıyor muyum?
* Başka birilerinin endişesini veya fiziksel ağrısını bedenimde hissediyor muyum?
* Öfkeli veya saldırgan insanların yanında tükenmiş hissediyor muyum?
* Tıbbi tahliller için doktordan doktora koşuyor, ama “İyisin” yanıtı alıyor muyum?
* Kronik yorgunluğum var mı ya da bir çok açıklanamayan semptomlarım var mı?
* Sık sık dünya tarafından bunalmış hissedip evde kalmayı istiyor muyum?
Eğer 1 – 3 soruya “evet” yanıtı verdiyseniz, en azından kısmen empatsınız. 4 – 5 soruya “evet” dediyseniz, bu ılımlı derecede fiziksel empat olduğunuzu gösterir. 6 – 7 “evet” yüksek derecede empat olduğunuzu belirtir. 8 evet tamamen empat olduğunuzu belirtir.
Fiziksel empat olduğunuzu keşfetmek bir ifşa olabilir. İçiniz rahat olsun: deli değilsiniz. Yalandan hasta ya da hastalık hastası değilsiniz. Bu şeyleri hayal etmiyorsunuz, yine de doktorunuz size baş belası gibi davranıyor olabilir. Siz geliştirmeniz ve başarılı şekilde yönetmeniz gereken bir armağana sahip hassas bir insansınız.
Toksik Enerjiyi Bırakmak İçin Stratejiler
Fiziksel empatinin sizi bunaltması gerekmez. Şimdi kendimi merkezleyebildiğim ve başkalarının ağrılarını almaktan kaçındığım için, empati hayatımı daha şefkatli, içgörülü ve daha zengin hale getirdi. Başarılı bir fiziksel empat olarak gelişmenin bazı sırları aşağıda.
Empatlar İçin Hayatta Kalma Rehberi: Başka İnsanların Hastalığını ve Ağrısını Çekmeyi Durdurmanın 9 Stratejisi
1. Değerlendirin. Önce, kendinize sorun: Bu semptom veya duygu benim mi yoksa başkasının mı? Her ikisi de olabilir. Eğer öfke veya korku gibi duygular sizin ise, kendi kendinize veya profesyonel yardım alarak buna neyin neden olduğu ile yüzleşin. Eğer size ait değilse, onu üreten kişiyi belirlemeye çalışın.
2. Uzaklaşın. Mümkün olduğunda, şüpheli kaynaktan en azından 6 metre uzağa gidin. Rahatlayıp rahatlamadığınıza bakın. Yabancıları gücendireceğinizi düşünmeyin. Halka açık bir yerde “rahatsızlık” duygusunun size empoze edildiğini hissederseniz, oturduğunuz yeri değiştirmekte tereddüt etmeyin.
Reklam

3. Hassas, incinebilir noktalarınızı bilin. Her birimiz başkalarının stresini çekmeye daha hassas olan beden kısımlarına sahibiz. Benimki bağırsağım. Kendinizinkini belirlemek için bedeninizi tarayın. Boynunuz mu? Boğaz ağrınız var mı? Baş ağrıları? Mesane enfeksiyonu? Semptomlar başladığında, avucunuzu oraya koyun ve rahatlatmak için o bölgeye sevgi dolu nezaket göndermeye devam edin. uzun süreli depresyon veya ağrıda, kendinizi kuvvetlendirmek için bu yöntemi her gün kullanın. Bu rahatlatıcıdır ve güvenlik ve iyimserlik duygusu oluşturur.
4. Nefesinize Teslim Olun. Eğer başka birilerinin semptomlarını topladığınızdan şüpheleniyorsanız, bir kaç dakika nefesinize yoğunlaşın. Bu merkezleyicidir ve sizi gücünüze bağlar.
5. Meditasyon Yapın. Duygusal veya fiziksel stres ile başa çıkmak için bir kaç dakika meditasyon yapın. Bunu evde, işyerinde, partilerde ya da konferanslarda yapın. Veya, banyoya sığının. Orada meditasyon yapın. Pozitifliğe ve sevgiye odaklanın.
6. Sağlıklı sınırlar koyun. Stresli insanları dinlemek için ne kadar zaman ayıracağınızı kontrol edin ve “hayır” demeyi öğrenin. Hatırlayın, “hayır” tam bir cümledir.
7. Etrafınızda koruma olduğunu gözünüzde canlandırın. Tüm bedeninizin etrafında beyaz ışık örtüsü olduğunu gözünüzde canlandırın. Veya son derece toksik insanlarla, davetsiz misafirlere karşı enerji alanınızı koruyan ve kontrol eden vahşi siyah bir jaguar hayal edin.
8. Röntgen vizyonu geliştirin. Belinizdeki omurların arasındaki boşluklar bedenden ağrıyı elimine etmeye olanak sağlar. Ağrının bedeninizi terk ettiğini gözünüzde canlandırarak bu boşluklardan ağrıyı dışarı yönlendirmeyi öğrenmek faydalıdır. Ağrı hayatın devasa enerji matriksi ile harmanlanırken ona elveda deyin.
9. Banyo yapın veya duş alın. Stresi çözmenin hızlı bir yolu kendinizi suya bırakmaktır. Banyo yapmak otobüs egzoslarından başkalarından alınan şeylere kadar her şeyi yıkayıp uzaklaştırır. Doğal mineral sulara girmek her şeyi arıtır.
Bu stratejileri uygulamaya devam edin. Kendinizi ve alanınızı koruyarak etrafınızda sizi destekleyen sihirli güvenli bir baloncuk yaratabilirsiniz, aynı zamanda olumsuz insanları kendinizden uzaklaştırırsınız. Ara sıra ağrıları veya bazı diğer semptomları toplarsanız panik yapmayın. Bu olur. Bu stratejiler ile stresli durumlara hızlı yanıtlar verebilirsiniz. Bu sizi daha güvenli, sağlıklı yapar.
Dr. Judith Orloff
(Çeviri: Saffet Güler)

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir Bardak Su İle Evdeki Kötü Enerjilerinden Kurtulun

untitled

Negatif enerjileri sizi, ailenizi, evcil hayvanlarınızı ve hatta etrafınızdaki eşyaları bile etkileyebilir. Size bu konuda yardımcı olacak bir yol paylaşmak istiyoruz. Hem de çok kolay ve pratik bir yol. Gerekenler sadece bir bardak su, tuz ve sirke.
Bu basit ve ev yapımı tarifle negatif enerjilerden kurtulabilir, daha kalite bir yaşam sürebilirsiniz.

Yapılışına gelirsek;
Malzemeler:
1 bardak (tamamen şeffaf olmalı)
Beyaz sirke
Tuz
Su
Hazırlanışı:
Bardağa biraz su, biraz tuz ve biraz da sirke koyun. Bardağı evde en çok vakit geçirdiğiniz ve misafirleriniz sizi görmeye geldiğinde oturduğunuz yerlere koyun. 24 saat orada bırakın. Arada bir tuzun durumunu kontrol edin, suyun seviyesini yükseltmiş mi veya bardaktan taşırmış mı? 24 saat sonunda bardağı bol su ile iyice yıkayın. Bu işlemi gerekli olduğunu düşündüğünüz zamanlar tekrarlayın. Tuzun yükselmesi durana kadar evinizde her yere koyun.
Not: Bardağı kimsenin göremeyeceği yerlere koyun ki kötü enerjileri etkili bir şekilde emebilsin.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »