Bir öğretmen olarak öğrencilerimin sözlerine, sosyal alandaki başarılarına, sosyal konumlarına, güçlerine ya da tartışma becerilerine pek önem vermem. Bütün bunlar tıpkı birer makyaj gibidir; göz boyarlar o kadar. Bir insanın ağzı harika laflar yapabilir, sosyal konumu oldukça yüksek olabilir, muhteşem bir tartışma yeteneği ya da sosyal anlamda büyük başarıları olabilir. Bunların hiçbiri o kişinin kalbinin ve hakikate uyanma potansiyelinin gerçek göstergeleri değildir. Güzel sözler, zekice kelimeler, becerikli iddialar ya da tartışmalar, göz kamaştırıcı sosyal başarılar sadece karşısındakinin değil, kişinin kendinin de gözünü boyar. Bu sebeple bir öğretmen olarak bunlardan hiçbirine önem vermem. Önem verdiğim şeyler kişilerin talihle ve talihsizlikle karşılaştıklarında nasıl tepki verdikleridir. Ne kadar şafkatli oldukları, ne kadar cömert olabildikleri, ağırbaşlılıklarını ne kadar koruyabildikleri, olan bitenin ne kadar farkında olabildikleri, samimiyetleri, kendi kusurlarını yargısız bir şekilde görüp göremedikleri, sorun bulan zihne mi yoksa çözüm bulan zihne mi sahip oldukları gibi şeylere önem veririm. Bunlar kişiyi geçici olmayan gerçek bir oluş haline ulaştırabilirler. Geri kalanlar sadece egoyu besler ve geçicidir.
Cem Sen Hocamdan…
19 Haziran 2017, 16:37
Tabiki Çözüm Bulan 😀 Ama Bazende Sorun Yarattıgımın Farkındayım