Alman düşünürlerin/yazarların anısına dikilen Berlin’deki dev kitap anıtı.

18620346_10212266764477944_5501497612999631310_n[1]

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Aklını Çalıştırmak İsteyenler…En az 3 Harften Oluşan Mantıklı Kelimeleri Dökün Bakalım…

18700147_10211941275022330_6316924307811262762_n[1]

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 4 Comments »

NEGATİF ENERJİDEN KORUNMA RİTÜELİ

pozitif-enerjiler[1]

 
Her gün evden çıkmadan önce ( her nereye gidiyorsanız fark etmez ) kendinize şunu söyleyin; ‘’ Kendimi ve enerjimi korumaya alıyorum. Benim izinim olmadan hiç kime, hiçbir olay enerjimi düşüremez ve etkileyemez. Gün boyu en yüksek enerjide kalmayı seçiyorum. ‘’
Bu cümleyi sesli olarak iki kez söylediğiniz zaman vücudunuzdaki enerji değişimini hissedeceksiniz.
Diyelim ki buna rağmen bir olay-kişi sizi çok etkiledi. Bunun farkına vardığımız an hemen şu cümleyi söyleyin ( yalnız değilseniz sesli olarak söylemeyin. İçinizden geçirseniz de yeterli olur. Malum bazı kesim bize deli gözüyle bakıyor:) ) : ‘’ Bu durumda enerjimin düştüğünün farkındayım. Bir başkasının enerjisi beni etkileyemez. Ne olursa olsun pozitif enerjide kalmayı seçiyorum. ‘’
Akşam eve girdiğiniz zaman : ‘’ Gün içinde farkında olduğum ve olamadığım tüm olumsuz enerjiler geride kaldı. Beni ve bulunduğum alanı (evimi) hiçbir şekilde etkileyemez. Kendi pozitif enerjimle, diğer(negatif) enerjiler arasındaki bağları yok ediyorum. ‘’
Bu çalışmayı içselleştirip günlük hayatınıza monte ettiğiniz zaman inanılmaz faydasını göreceksiniz. Unutmayın ki kelimelerin büyülü bir etkisi vardır.
Can Perimcek

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

D vitamini eksikliği birçok hastalığın habercisi!

5702522c18c77331bc12ef8d[1]

 

D vitamini hakkında bilmeniz gereken her şeyEksikliği kilo aldırmasından tutun, kemiklerde güçsüzlüğe, depresyona kadar birçok şeye neden olan D vitaminin birçok faydası ve görevleri var. Bunun için yeteri kadar güneşlenmek veya D vitamini takviyesi almak bazen yeterli olmayabiliyor.

Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi, Endokronoloji ve Metabolizma Hastalıkları bölümünden, Doç. Dr. Haluk Sargın D Vitaminin vücudumuzdaki hayati önemine dikkat çekiyor;

D VİTAMİNİ İLE İLGİLİ BİLMENİZ GEREKENLER
– D vitamini yağda çözünür.
– Diyetle alınan kalsiyum ve fosforun bağırsaklardan emilimini sağlar. Kemik büyümesi, sertleşmesi ve tamiri üzerinde etkili olur.

– Parathormon salgılanmasını düzenler.
– Kemik ve kasların sağlığı için gerekli olan vücuttaki kalsiyum ve fosfor dengesini sağlar; kemik ve diş yapısı oluşumunu aktif olarak etkiler.
– Bağışıklık sistemini güçlendirir.
– Hipertansiyon, kalp hastalıkları ve bazı kanserlere karşı koruyucudur.
– D vitamini yağda çözünür. Güneş ışığı veya diyet ile elde edilir.
– Ultraviyole güneş ışınları deri üzerindeki yağları harekete geçirerek daha sonra vücut tarafından emilen vitamini üretir. Ağız yoluyla alındığında D vitamini yağlar ile birlikte bağırsak duvarlarından emilirler. Vücuda besinler yoluyla Provitamin-D şeklinde alınır, güneş ışınlarının etkisiyle D vitaminine dönüşür.

D VİTAMİNİNİN GÖREVLERİ
– Kandaki kalsiyum ve fosforun normal sınırlarda kalmasını sağlayacak kemik erimesini önler. Kemik ve dişleri güçlendirir. Çocuklarda D vitamini ihtiyacı bu yüzden fazladır.
– Kaslara güç verir. Eksikliğinde kas güçsüzlüğü ve kas ağrısı olur.
– Devamlı yorgunluk ve vücutta yaygın ağrısı olan hastalar mutlaka D vitamini düzeyine baktırmalıdır.
– İnsülin pankreastan salgılanımını düzenlediğine dair çalışmalar mevcuttur.

– D vitamini bazı kanserlerin,kalp ve diyabet hastalığının gelişimini önler.

– Depresyondan korur,
– Damar basıncını düzenleyerek tansiyonu dengeler,
– D vitamini insülin direncini düzeltir,
– Tiroit fonksiyonları ve normal kan pıhtılaşması için gereklidir.
D VİTAMİNİ HANGİ YİYECEKLERDE VAR?
– D vitamini güneş ışınlarının etkisiyle deride oluşur. Günlük D vitamini ihtiyacı 20-30 dakikalık güneşe maruziyet ile karşılanabilir. Kollar, bacaklar ve yüzün güneşe maruz kalması yeterlidir. Gerekli güneş ışığı miktarı kişinin yaşı, deri rengi maruziyet süresi, varsa tıbbi sorunlara göre değişebilir. D vitaminin yapımı yaş ile giderek azalır. Derisi koyu renkli olan kişilerde yeterli D vitamini oluşabilmesi için bilhassa kış aylarında uzun süreli gün ışığı ihtiyacı vardır. Güneş koruyucular(faktör 20 ve fazlası)kullananlarda deride D vitamini oluşamaz. Ayrıca pencere camı arkasından güneşlenmenin anlamı yoktur. Çünkü ultraviyole ışınları camdan geçememektedir.
– Deniz Ürünleri tüketin: Balık yağı, somon balığı, uskumru, pisi balığı, ringa balığı, ton balığı karides ve istiridyeyi sofranızdan eksik etmeyin!
– Süt ve süt ürünleri tüketin: Peynir, tereyağı, krema…
– Yumurta sarısı ve mantarla sofralarınızı zenginleştirin.
– Kahvaltılık gevrekler ile güne başlayın.
– Yemeklerinizde sıvı yağlar tüketin.
– Yulaf, kakao, maydanoz, ısırgan otunu kullanın.
– Birçok ülkede süt ve süt ürünleri, ekmek, tahıllar D vitamini ile zenginleştirilebilmektedir.

NE ZAMAN D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ GÖRÜLÜR
1)Yetersiz güneş maruziyeti:
D vitamini eksikliği riski en sık şişmanlar, esmerler ve yetersiz güneş ışığı alan erişkinlerde rastlanır. Yaşlandıkça vücutta D vitamini oluşumu ve depoları azalır. Şişmanlarda D vitamini eksikliğinin tespit edilmesinin sebebi ise D vitamini yağda çözünen bir vitamin olduğundan yağda birikir ve vücut kullanamadığından eksiklik meydana gelir.

2) Gıdalarla yetersiz D vitamini alımı:
Anne sütünde D vitamini çok azdır. Hazır mamaların bazıları D vitamini ile zenginleştirilmiştir. Yaşlılarda maruz kaldıkları muhtelif rahatsızlıklar sebebiyle gıda kısıtlamaları uygulandığında (damar sertliği, diyabet vs için) süt ve sütlü gıdalardan, yağlı balıklardan kaçınırlar. Ayrıca yaşlılarda gıda alımı normal ve yeterli olsa dahi D vitamini emilim kabiliyeti azalmaktadır.

3) Dikkat: D vitamini emilimini engelleyen hastalıklar:
– Çölyak hastalığı
– Chron hastalığı
– Kistik fibroz
– Mide ve bağırsakların kir kısmının çıkarıldığı veya aşırı şişmanlık tedavisinde uygulanan gastrik bypass ameliyatları sonrasında.
4) Karaciğer ve böbrek hastalıkları:
Deriye gelen güneş ışını ile oluşan veya gıdalar vasıtasıyla aldığımız D vitamininin aktif hale dönüşmesi için karaciğer ve böbrekteki enzimlere ihtiyaç vardır. Kronik karaciğer ve böbrek hastalarında bu enzimler yeterli bulunamadığından D vitamini etkin hale dönüşememektedir. Ve D vitamini eksikliği ortaya çıkmaktadır.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

İnan Sen Benden Daha İyilerine Layıksın Ferit…

IMG_3671

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Aşkla ilişkilerle cinsellikle sağlıkla korkularınızla endişelerinizle ilgili sizi engelleyen sıkan geride tutan tum bilinçaltı kalıplarınızı temizlemeye var mısınız? Rez. Tel. Anette 0536 798 68 68

IMG_3537 1

 

Aşkla ilişkilerle cinsellikle sağlıkla korkularınızla endişelerinizle ilgili sizi engelleyen sıkan geride tutan tum bilinçaltı kalıplarınızı temizlemeye var mısınız?
Hayatınızda ışıl ışıl yeni bir sayfa açmaya var mısınız?
O zaman 1 haziran perşembe 10.00-19.00 arası access bar bilinçaltı temizliği seminerine hepinizi bekliyorum…
Rez. Tel. Anette 0536 798 68 68
Mantramız: Hayatın tümü bize Kolaylık, Neşe ve İhtişamla gelir!
Yaşamımızda anlam yüklediğimiz önem verdiğimiz duygularımız, düşüncelerimiz, hislerimiz, inançlarımız, kararlarımız beynimizde depolanarak bir elektrik yükü oluştururlar.
Bu elektrik yükü başımızda yer alan (zaman, umut, farkındalık, yaratıcılık, güç, kontrol, şifa, yaşlanma, cinsellik, para gibi) ve “Bars” adı verilen 32 adet enerji noktasında birikir.
“Bars” çalışması ile amaçlanan o noktalara enerji verilerek orada oluşmuş manyetik alanı serbest bırakmaktır. “Bars” seansında bu noktalara parmak uçları ile yumuşakça dokunularak, bu noktalar aktif hale getirilir. Bu noktalardaki enerji birikiminin serbest bırakılması ile vücudunuzdaki blokajların çözülmesi sağlanır.
Her bir “Bars” seansında hayatınızın (dokunulan belli “Bars” noktasının temsil ettiği alanda) 5 ila 10 bin yıllık kısıtlamaları serbest bırakılabilir. “Access Bars” binlerce kişinin uyku, sağlık, kilo, para, seks, ilişkiler, korku, stres gibi birçok konuda değişimine yardımcı olmuştur.
Eğitim sürecinde 2 seans almış ve 2 seans uygulamış olursunuz
Bir seans yaklaşık 60 ile 90 dakika arası sürmektedir
Seminer saatleri hafta içi ve hafta sonu 10:00 – 19:00 arasıdır
“Bars” ların çalışmasının faydaları:
Zihin ve bedendeki gerilimi yok eder
Günlük yaşamın getirdiği stresi azaltır
Yaşamın üzüntülerini en aza indirir
Aşırı kızgınlık ve öfke eğilimlerini azaltır
Öfke, yorgunluk, tükenmişlik gibi duygular tarafından vücudunuzda oluşturulmuş kısıtlamaları çözer
Duygusal iniş çıkışları yatıştırarak, daha dengeli bir ruh hali içinde olmanızı sağlar
Depresyonu ortadan kaldırarak, neşeyi yaşamınıza geri döndürür
Korkularınızın, fobilerinizin, endişelerinizin giderilmesini sağlar
Enerjiyi arttırırken, yıpranmayı azaltır
Bedenin yaşlanma hızını azaltır
Yıkıcı düşünceleri kökünden söküp atar
Kafanızın içinde sürekli konuşup duran gereksiz düşünce diyaloglarını susturur
Huzur, güven ve iyi hal duyguları yaratır
Hamilelikte kolay, rahat ve sakin doğum sağlar
Çocuklarda ve gençlerde sınav öncesi sıkıntı ve endişelerin giderilmesini temin eder
Kendiniz ve diğer kişiler için zihninizde daha geniş bir kabullenme ortamı yaratmanızı sağlar (bu sayede ilişkilerde düzelme sağlanır)
Kendinize koyduğunuz kısıtlamaları ortadan kaldırarak hayatınızın her alanında daha fazla olasılığa yer açmanıza olanak verir ve fırsatları kendinize çekmenizi sağlar
Kendiniz için şu an kullandığınız enerjiden daha fazlasını kullanmanızı sağlar
Artan odaklanma, problem çözme, hayattan daha fazla keyif alma, işlerin daha kolay yürütülmesi, ruhsal gelişme sağlar
Anette İnselberg
Cep: 0(536) 798 68 68 & http://www.anetteinselberg.com
( Access The Bars Eğitmeni / Uygulayıcısı, Kurucular: Gary Douglas ve Dr. Dain Heer)
Nea Yaşam Akademisi 0212 219 19 30
Valikonağı cad. Poyracık sok. İlgen apt. No:28/15 Kat:4 Teşvikiye/Nişantaşı İSTANBUL

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Deepak Chopra’nın 7 Ruhsal Çekim Yasası Nedir?


Deepak Chopra’nın “Başarının 7 Spiritüel Yasası” kitabından altını çizdiklerimi sizlere kolay uygulanabilir haliyle hatırlatmak istedim.
Bu yasalar gerçekten sizi bilgeliğe ulaştırabilecek çok güçlü yasalardır. Gereken özeni gösterirseniz hayatınızda arzu ettiğiniz aşk, para, mutluluk, bereket gibi tüm zenginlikleri yaratabilirsiniz.
‘Sen bu yasaları uyguladın mı’ diye soruyorsunuz belki de, evet hayatımda hali hazırda uyguladıklarım var ancak henüz uygulayamadıklarım da var. Onları da hayatıma dahil etmeye çalışıyorum. Tüm kitabı kolaylıkla uygulayabileceğiniz şekilde kısaca beraber açalım:
1)İçsel güç yasası
Dinginlik, meditasyon, yargılamama ve doğada zaman geçirmeye başlayarak ilk yasaya giriş yapabilirsin.
Her gün belli bir süre sadece kendin ile kal, meditasyon yap ne kadar süre yapmak istiyorsan o kadar, tavsiye edilen süre en az yarım saat.
Her gün mutlaka doğa ile belli bir süre vakit geçir. Ormana git, denize bak, gün batımını seyret ya da sadece bir çiçeği koklayarak ona dokunup hissederek bile yapabilirsin.
‘Bugün hiçbir şeyi yargılamayacağım’ diyerek güne başla ve gün içinde kendine hatırlat, çünkü unutursun. Yargılamadan yaşa. Kolay değil belki ama bir kez başardığında mükemmel hissedeceksin…
2)Alma-verme yasası
En kolay uygulanabilir yasalardan kendisi. Evren dinamik bir değiş tokuş içinde denge ile hareket ediyor. Ya sen?
Gittiğin her yere hediye götür. Hediye derken sadece bir iltifat, çiçek veya bir dua bile olabilir. Temas kurduğun herkese bir şey ver. Mutluluğun ve zenginliğin dolaşmasına katkıda bulun.
Bugün hayatın sana sunduğu tüm hediyeleri sevgiyle kabul et. Doğanın hediyelerini kabul et; gün ışığı, kuş sesleri, bahar yağmurları gibi… Almaya açık ol. Maddi değeri olan hediye, para, iltifat veya dua…
3)Sebep-sonuç yasası
Nam-ı diğer “Karma Yasa”. Kendisi bize hiç yabancı değil aslında hepimiz “ne ekersen onu biçersin” sözünü duymuştur. Evet işte tam olarak yasa bize bunu anlatıyor.
Bugün yaptığın tüm seçimleri bilinçli ve farkında olarak yap.
Bir seçim yaptığında kendine sor: “Bu seçimin sonuçları neler, bu seçim bana ve etrafımdakilere mutluluk ve doygunluk getirecek mi”? Sadece kendimiz için yaptığımız seçimler acaba başkalarına zarar verebilir mi? Bu çok hassas bir nokta. O yüzden kendi hayrına ve bütünün hayrına olanı düşünerek seçim yap.
Kalbine sor, eğer seçimin hakkında rahat hissediyorsan devam et. Eğer bu seçim seni huzursuz ediyorsa dur ve sor kendine yukarıdaki soruları.

4)“En az çaba” yasası
Doğanın işleyişine baktığınızda görürsünüz; çimen büyümek için çabalamaz, sadece büyür. Çiçekler açmak için çabalamaz, sadece açar. Kuşlar uçmak için çabalamaz, sadece uçar… Bu onların gerçek doğasıdır. Hayallerini çaba harcamadan, kolaylıkla gerçekleştirmek de insanın doğasıdır.
Şu an her şey olması gerektiği gibi. Şu anla mücadele etmemeyi seç. Her şeyi şu an olduğu haliyle kabul et, olmalarını istediğin gibi değil.
‘Her şeyi olduğu gibi kabul ediyorum. İçinde bulunduğum durum ve problem olarak gördüğün olaylar için sorumluluk alıyorum. İçinde bulunduğun durum için hiç kimseyi ve hiçbir şeyi suçlamıyorum, kendimi bile’ olumlamalarını hayatına adapte et. Problem gibi gördüğün durumun içindeki fırsatı görmeye ve faydaya dönüştürebilmeye çalış.
Fikirlerini savunmayı bir kenara bırak. Başkalarını fikirlerine inandırmak ve ikna etmek için herhangi bir ihtiyaç duyma. Bütün fikirlere açık ol ve inatla bir fikre bağlı kalma.
5)Niyet ve arzu yasası
Hedef odaklı niyetin sabit ve net bir amacı vardır, hiçbir koşulda onu bükemez, kıramazsın. Niyetinin sahip olduğu gücü kullanmayı öğren, çünkü bu sayede arzu ettiğin her şeye ulaşabilirsin.
Tüm arzularının bir listesi yap ve bu listeyi hep yanında taşı. Meditasyon yapmadan önce, geceleri uyumadan önce ve sabah uyandığında bu listeye bak.
Listendeki tüm arzuları özgür bırak, işler yolunda gitmediğinde bunu bir sebebi olduğunu, kozmik planın senin için daha büyük bir şey hazırlamakta olduğuna güven.
Şu anı olduğu gibi kabul et ve geleceği en derin ve en coşkulu niyet ve arzularınla yarat.
6)Zihinsel bağımsızlık yasası
Bir şey elde etmek için o şeye olan bağımlılıklarınızdan vazgeçin. Bu demek değil ki arzularınızı gerçekleştirmek için niyetlerinizden vazgeçin. Sadece sonuçlarına bağımlı kalmayı bırakın. Mesela “milyon dolarım olsa güvende olurum, böylece para sorunum kalmaz ve emekli olabilirim sonra da istediğim her şeyi yapabilirim”. Bu hiçbir zaman gerçekleşmiyor çünkü sonuca bağımlı kalıyorsunuz. Halbuki sonuca bağımlı kalmadan varlığınıza ve yaşamın akışına güvenerek elinizden geleni yapma gayreti içinde olduğunuzda zaten olması gereken oluyor.
Bugün bir şeylerin nasıl olması gerektiğiyle ilgili fikirlerini dayatma. Problemlere sonuçlar bulmaya çalışırken yeni problemler yaratma.
Belirsizliği kabul etme isteği sayesinde kaos, karışıklık ve düzensizlik içinde problem kendiliğinden çözülecektir. Bir durum ne kadar belirsiz ise sen kendini o kadar güvende hisset, çünkü belirsizlik senin özgürlüğe giden yolun. Belirsizlik, varoluşumuzun her anında bilinmeyene adım atmak demektir. Bilinmeyen, tüm olanaklar alanıdır; daima taze, yeni ve yaratıcılığa açıktır. Belirsizlik ve bilinmezlik olmadığında hayatınız yalnızca eskimiş hatıraların küflü tekrarı haline gelir.
Sonsuz fırsatlar denizine gir ve sınırsız seçimlere açık ol, ortaya çıkacak olanları heyecanla bekle. Daha heyecan verici bir şey bulduğunda yönün her an değişebilir. Problemler çözüm bulmak için kendini zorlamazsan, bu da fırsatlara karşı açık ve dikkatli olmanı sağlar. Bu yasayı anladığında çözüm dayatmak için kendini zorlamazsın…
7)“Hayatın amacı” yasası
Hayatın amacı anlamına gelen son yasa Darma Yasası. Tüm dünyada herkesten daha iyi yapabildiğiniz bir şey vardır. İhtiyaçlarınızı karşılamak için yeteneğinizi ortaya koyduğunuzda bu sınırsız bir zenginlik yaratacaktır. Çünkü bizler kendimizi yeteneklerimiz ile ifade edebiliyoruz.
Bedenin ile hayat bulan içindeki “öz”e ilgi göster.
Eşsiz yeteneklerinin birer listesini yap. Bu yeteneklerini ortaya koyarken yapmayı istediğin şeylerin de bir listesini yap. Eşsiz yeteneklerini gösterirken ve onları insanlığın hizmeti için kullandığında zaman kavramının ortadan kalktığını görebileceksin. Böylece kendi hayatında olduğu kadar diğer insanlarınkinde de bolluk ve bereket yaratabileceksin.
Her gün “nasıl hizmet edebilirim” ve “nasıl yardım edebilirim” diye kendine sor. Bu soruların cevapları diğer insanlara sevgiyle yardım ve hizmet etmeni sağlayacak.
Size bu yasaları, kendimce uygulanabilir kolaylıkta aktarmaya çalıştım…
Sevgiyle…
Kaynak:
Deepak Chopra – başarının 7 spiritürel yasası (7 spiritual Laws of success)

Kanser Hücrelerini 42 Günde Öldüren Reçete

kanser-hucrelerini-42-gunde-olduren-recete-2468637[1]
Kanser Hücrelerini 42 Günde Öldüren Reçete : Meyve Suyu Kürü ile 45 000 Avusturyalı Kanser ve Diğer Hastalıklardan Kurtulmuştur. Avusturyalı Rudolf Brojs Kansere doğal çare bulmak için hayatını adamış. Brojs’a göre kanser sadece proteinler sayesinde hayatta kalabilir. Bu nedenle 42 gün boyunca  çay ve bu Kırmızı pancar ana maddesi olan karışımdan içmek gerekir. 42 gün boyunca kanser hücreleri açlıktan ölür. Tüm vücut sağlığına kavuşur.
Malzemeler :
———————–
Pancar ( % 55 )
Havuç ( % 20 )
Kereviz ( % 20 )
Patates ( % 3 )
Turp ( % 2 )
Hepsini Blendırda karıştırın. Bu Meyve suyundan vücüdun ihtiyacı kadar için. Fazla abartmayın.
Kırmızı Pancar Lösemi ve diğer kanser türlerinde etkilidir.
Kırmızı Pancar vücüttaki ve kandaki toksinleri temizler.
Kırmızı Pancar Suyu karaciğer ve safra kesesini uyarır kabızlığı giderir.
Kırmızı Pancar Havuç ile beraber Gut, Böbrek, Safra Kesesi için mükemmeldir.
Kırmızı pancarın saç dökülmesi, sedef, egzama, ürtiker, kurdeşen ve karaciğer hastalıkları ile vücutta kaşıntının önlenmesinde faydalı olduğu bildirildi.
Havucun faydaları arasında ilk sırada güçlü bir antioksidan olan beta karoten bakımından zengin olması geliyor. İnce bağırsakta A vitaminine dönüştürülen ve vücudumuzda bulunan serbest radikal dengesinin korunmasına yardımcı olan beta karoten cilt, saç ve tırnakların korunmasından kalp hastalıkları riskinin azaltılmasına kadar pek çok noktada önemli bir bileşen. Lösemiye iyi geliyor kalbe ve göz faydaları var..
Kereviz: Kanser: Illinois Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, kerevizde bol miktarda bulunan “apigenin ve luteolin” adlı flavonoidler, özellikle pankreas kanseri tedavisinde, kanserli hücrelerin üremesinin durdurulması ve tümörün küçülmesi için etkili olabilir.Kolestrol, sindirim, idrar söktürücü, iltihaplı hastalıklara çok faydalı.
Bu kürü gün içinde 1 bardak için.
Sağlıklı mutlu günler dileriz
Paylaşalım herkes faydalansın. Kaynak: yaşam sırları

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 3 Comments »

Bu Doğal Çayı İçerek Akciğerlerinizi İyileştirin: Öksürük, Astım, Bronşit, Romatizma, Enfeksiyonlar …

31[1]

Sadece 3 malzeme ile kolayca yapabileceğiniz bu çayın çok faydasını göreceksiniz. Bu çayını içmeyi bir tarafa bırakın, demlenirken çayının buharını bile solumak şifa kaynağı…

Bu çayı içmeye başladığınızda rahatladığınızı göreceksiniz. Akciğerleriniz hafifleyecek, kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

Çünkü, bu çayın içinde antik çağlardan bu yana kullanılan, bir çok derde deva olan bir bitki var. “Kekik.”

Peki kekiğin faydaları nelerdir?
Kekik, akciğer sağlığı için en şifalı bitkilerin başında gelir. Solunum yolunu rahatlatır.
Öksürü keser.
Balgam söktürür.
Antiseptiktir.
Çayını içmeyi bir tarafa bırakın, demlenirken çayının buharını bile solumak yeter.

Kekiğin yanında, yine yüzyıllardır tıbbın vazgeçilmez bitkisi “Isırgan Otu” bu çayın yapımında kullanılıyor. Isırgan otunun bilinen en önemli faydası kan dolaşımını hızlandırıp, akciğerleri temizlemesidir.

Peki, akciğerleri temizleyen, öksürüğe, bronşite, astıma iyi gelen bu çay nasıl yapılıyor? Gelelim tarifine…

Malzemeler :

1 yemek kaşığı kekik (30 g)
1 yemek kaşığı kurutulmuş ısırgan otu (30 g)
1 bardak su
1 yemek kaşığı bal
Yapılışı :

Öncelikle 1 bardak suyu bir cezvenin içine koyun. Kaynatın. Su kaynadığında ocağı kapatın ve 1 yemek kaşığı kekik ile kurutulmuş ısırgan otunu koyun. 15-20 dakika boyunca demleyin.

Ardından 1 yemek kaşığı bal ekleyin ve güzelce karıştırın ve yavaş yavaş için.

Yavaş yavaş içmemizin sebebi içerken çayın buharını da solumamız gerektiğindendir. Bu çay aynı zamanda sakinleştirici ve dinlendiricidir.

Günde 2 bardak içebilirsiniz.

Bu basit ve kolay yöntemden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Karpuz Çekirdeklerini Ayıklayıp Kaynatın – Faydalarını Duyunca Şaşıracaksınız

watermelon[1]

Yaz aylarının şüphesiz ki vazgeçilmezidir karpuz.
Aslında sadece tadı değildir karpuzu harika yapan. Karpuz aynı zamanda içerisinde vitamin ve mineralleri barındırır.
Karpuzda yer alan ve ona kırmızı rengini veren likopen isimli madde aynı zamanda güçlü bir antioksidandır.
Ancak karpuzun mucizeleri bununla da sınırlı değil.
Az sonra okuyacaklarınızdan sonra karpuz çekirdeklerini bir daha çöpe atmayacaksınız.
Bazı marketlerde çekirdeği çıkarılmış dilim halinde karpuzlar satılır.
Herkes çekirdek ayıklamayı sinir bozucu bulurken aslında sağlığımıza faydalı.
Düşük kalorili olan karpuz çekirdekleri aynı zamanda bizlere bolca enerji veriyor. Karpuz çekirdekleri lif ve protein içermesinin haricinde eğer doğru kullanabilirseniz müthiş bir atıştırmalık haline getirilebiliyor.
Enerji verici karpuz çekirdeklerini salatada, müslide ve smoothielerde kullanabilirsiniz. Öte yandan yine çekirdekleri kızartarak çerez gibi tüketebilirsiniz.
Sizlere tavsiyemiz ile karpuz çekirdeği ve taze meyvelerle hazırlayabileceğiniz harika bir çay.
İşte hazırlanışı:
1- 2 litre suyu kaynatın.
2- 20-30 karpuz çekirdeğini çektirin ve 15 dakika kaynatın.
3- Altını kısın ve soğuması için bekleyin.
4- 150 gram karpuzu ve soğuttuğunuz çayı blender yardımıyla karıştırın.
5- Elde ettiğiniz karışımı sürahiye koyup buzdolabında bekletin.
Nasıl içiliyor:
1- Müthiş çayı iki gün boyunca için. Üçüncü günde ise içmeyin.
2- Sabah aç karnına için. Kahvaltıdan yarım saat sonra da içilebilir.
3- Çayı haftada iki gün ard arda, üçüncü gün hiç içmeyecek şekilde tüketin.

Sağlığınıza nasıl fayda ediyor?
1- Karpuz çekirdeğinde yer alan minerallerden biri de magnezyumdur. Her 4 gram karpuz çekirdeğinde 21 miligram magnezyum vardır. Magnezyumun enzimler, hücreler, kaslar, sinirler ve tansiyon için inanılmaz etkileri var. Ayrıca içinde yer alan protein ve kalsiyum metabolizmanızı düzenliyor.
2- Step to Health’te belirtilenlere göre karpuz çekirdekleri vücuttan zehir atmak için kullanılıyormuş. Böbrek taşları ve tansiyonu düzenlemekte de etkiliymişler.
3- Karpuz çekirdeği yer alan bir çayı tüketmek sindirim sisteminize de yararlı. Çekirdeğin içinde yer alan folik asit, sindirim için gerekli olan mide asidinin salgısını tetikliyor.
4- Gebe kalmak için folik asit son derece yararlı.

Kaynak: newsner

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yüz Okuma Teknikleri…

Çok kritik bir iş görüşmesinde ya da müzakere toplantısındasınız. Az önce tanıştığınız ve şu an sizinle ilgili bir karar verecek olan kişinin nasıl biri olduğunu bilmediğiniz için nasıl davranmanız gerektiği konusunda da pek bir fikriniz yok.

Yüzüne dikkatli bakın. Orada, nasıl konuşmanız, toplantı sırasında nelere dikkat etmeniz, sorularına ne şekilde cevap vermeniz gerektiğinin ipuçlarını yakalayabilirsiniz.

Yüz okuma teknikleri, sadece insanların yüzlerine bakarak, düşünce süreçlerini nasıl belirlediği, problemleri nasıl çözdüğü, iletişim kurma yöntemleri, iş hayatındaki davranışları, paraya verdiği önem, öğrenmeye açıklığı, strese dayanıklılığı gibi konularda ipuçları bulmanıza imkân tanıyor. Yüz okuma eğitimleri veren Murat Toktamışoğlu, “Bu yöntemle karşınızdaki kişiye nasıl davranmanız, konuyu ne kadar uzatmanız gerektiği gibi birçok konuda bilgi sahibi oluyorsunuz. Satış sırasında, ürünün nasıl anlatılması, nasıl iletişim kurulması gerektiği gibi detayları yakalayabilirsiniz” diyor.

Politikada, satışta etkili

1940´lı yıllarda Amerikalı bir hukuk adamı olan Edward Vincent Jones yüz okuma teknikleriyle ilgilenmekle kalmayıp, yüzün dilini araştırmak üzere bir enstitü kurmuş. Bunu izleyen yıllarda Robert L. Whiteside ve William F. Burtis´in yüz okumayla ilgili yapılmış kapsamlı çalışmasında 68 ana yüz özelliğini bin 200 denek üzerinde test etmiş ve sonuçların istatistik analizinde yüzde 93 oranında başarıya ulaştığını belirtmiş.

2zhqpf7

Yüz okuma tekniklerinin General Electric, MCI, American Airlines, Deloitte and Touche, Peoplesoft gibi dünyanın büyük kuruluşları tarafından insan kaynakları, politika, satış teknikleri geliştirme gibi alanlarda kullanıldığını söyleyen Toktamışoğlu, söyle konuşuyor:
“Birçok uluslararası kuruluş müzakerelerde, anlaşma masalarında yüz okuma uzmanlarını ekiplerine dahil ediyor. Politikacılar insan ilişkileri, iletişim stratejisi, rekabet stratejisi belirleme gibi konularda yüz okuma tekniklerinden yararlanıyor.”

Açılı kaşlar ve büyük burun liderlik özelliğine işaret ediyor

Yüz okuma eğitimleri veren, Toktamışoğlu yüz hatlarını şöyle yorumluyor:

KULAKLAR
Büyük: Dinleyici, iyi niyetli
Küçük: Kendine odaklı
Dışa doğru: Bağımsız hareket eden, ne yapacağı bilinmez

YANAKLAR
Çıkık: Güç sembolü
Dolgun: İletişime açık, organize etmede başarılı

AĞIZ
Küçük: İçe dönük
Açısı yukarı doğru: Olumlu
Çok ince dudaklar: Alıngan
İri ön dişler: İnatçı kişilik

ÇENE
İri çene kemiği: Kararlı, üstünlük kurma eğilimi
Çıkık: Son sözü söyleme eğiliminde, inatçı ve kararlı
Geride: Çatışmadan kaçınan, etik değerlere önemseyen

ALIN
Yuvarlak ve dolgun: Orjinal fikir üreten, katı kurallardan hoşlanmayan
Ters açılı: Güçlü bellek, görsel hafıza
Düz: Mantıklı ilerleme, düzenli bilgi akışı bekleyen, aceleden hoşlanmayan

KAŞLAR
Yay gibi: İnsan odaklı, pratik uygulamalara önem veren
Açılı: Kontrolü elinde tutmaya çalışan, liderlik özelliğ
Gözlere yakın: Hızlı düşünen sonuç odaklı, eleştiriye kapalı
Kalın ve çok tüylü: Sürekli düşünen, fikir üreten, aktif
Sürekli: Probleme odaklı

GÖZLER
Yukarı doğru açılı: Olumlu bakış açısı, yüksek hayal gücü
Aşağıya doğru açılı: Dinlemeye eğimli, hataları kabul eden
İçe girmiş: Gözlemci, ihtiyatlı, gerçeklere önem veren

BURUN
Büyük: Otoriteye sahip, işe katkıda bulunmak isteyen, liderlik özelliği
Kısa: Ayrıntılı işleri seven, destek pozisyonlarda verimli, çok çalışmaktan çekinmeyen
İç bükey: Desteklenme ve motivasyon ihtiyacı olan, başarıları duyguları ile ilişkili olan
Ucu aşağı doğru ve sivri: Kendine odaklı, acımasız olabilme eğilimi taşıyan rekabetçi ve kimi zaman baskıcı

Kaynak: spritüeller

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir İşten Sonuç Alana Dek Neden O İşi Çevremizden Gizlemeliyiz?

Birçoğumuzun sıkça yaptığı bir eylemdir bir işten sonuç alana kadar onu başkalarından gizleme olayı. Bilimsel bir nedeni bile varmış hatta bu mevzunun. Sözlük yazarı ”larker” anlatmış.

LiGv5h3GlBjLo2In-636298362502420443

2009 yılında dünyaca ünlü psychological science dergisinde bu tavsiyeyi destekleyecek nitelikte bir makale yayınlanmış:
“when intentions go public does social reality widen the intention-behavior gap?”

makaleyi daha detaylı incelemeye başlamadan önce izninizle başka bir şeyden bahsedeceğim.
bir kere şunu söylemek istiyorum. fiziksel olarak evrende gerçek manada bir boşluk yoktur. uzayın en karanlık görünen ve içinde hiçbir şey barındırmadığı düşünülen yerlerinde dahi çok ufak da olsa parçacıklar bulunmaktadır. aynı zamanda her madde (ne kadar yoğun ya da seyrek olursa olsun) içinde bulunduğu şeyi dolduracak şekilde hareket etme eğilimindedir. söz gelimi -yaygın bir şekilde bilindiği üzere- herhangi büyüklükteki bir kap içerisinde bulunan gaz molekülleri kabı tamamen dolduracak şekilde yayılırlar.

7skc1DXw8EyNjOYc-636298363910812109

buradan insan zihnine bir analoji kurulabilir kanısındayım. ne kadar çok ya da az şeyle ilgilenirsek ilgilenelim (beynimiz ne kadar dolu ya da boş olursa olsun), ilgilendiğimiz şeyler zihnimizin hepsini kapsayacak şekilde yayılmaya başlar. buradan hareketle hayatta tek bir şeye odaklanmanın çoğu zaman doğru bir karar olmadığı söylenebilir. tek bir şeyle uğraşırsanız bu şey sizin hayatınızın %100’ünü kapsar, başarısızlık anında amaçlarınızın %100’ünden geri kalırsınız.
bu nedenle de “riski dağıtmak” genellikle daha makul bir seçenektir. bir yerine on farklı şey ile uğraştığınız takdirde (eşit ağırlıklarda olduğunu düşünelim), bu durum olası bir başarısızlıkta geriye hala en azından %90’ın kaldığı anlamına gelecektir:
– tek bir şeye odaklanmak, beyninizin yalnız o tek şeye odaklanacak ve diğer şeyler için ayrıl(ması gerekli ol)an boşlukları dolduracak şekilde çalışmasına, bu nedenle de hayatınızdaki diğer şeyleri göz ardı etmenize neden olabilir: (bkz: fırsat maliyeti)

1c9E2P3at63KSVAU-636298365210288983.gif

– aynı zamanda geri dönüşü olmayan bir noktaya geldiğiniz hissine kapılabilirsiniz. bu da aslında artık o işle ilgilenmeyi bırakmanız gerektiği halde, bu durumdan kurtulamamanıza ve zorunlu olarak devam etmenize neden olabilir: (bkz: batık maliyet) & (bkz: point of no return)
öte yandan asıl mevzuya gelirsek, herhangi bir hedefinizi sürekli dile getirmek, beklendiğinin aksine çok başarılı sonuçlar vermeyebilir:
– hem kendinizde hem de başkalarında gereğinden fazla beklenti yaratabilirsiniz. bu da üzerinizde gereksiz bir baskıya sebep olacaktır. üstüne bir de başarısız olursanız şayet, kendinizi ve sevenlerinizi üzecek, sizi sevmeyen insanları ise sevindireceksiniz.
– başarılı olmanızı istemeyen insanlar önünüze set çekmek isteyebilirler.

6vwUfZ4Rpah6lVXp-636298365950503255

– beyniniz, sanki o iş gerçekleşmiş gibi tatmin olarak (false alarm) dopamin salgılayabilir. bu da ilgilenmeniz gereken işe yeterince odaklanamamanıza neden olabilir. burada verdiğim linkten kısa bir alıntı yapacağım:
“bir hedeften bahsetmek ve övgü beklemek geri tepebilir. hedefleri olan bir insan olmak ve övgü almak sizi iyi hissettirecektir. psikologlar bu duruma social reality (sosyal gerçeklik) adını vermiştir. öte yandan, bu durumda beyniniz sanki hedeflerinize ulaşmışsınız gibi yatışır, gereksiz bir rahatlama hissedersiniz ve rehavete kapılırsınız. sonuç olarak da başarmanız için atılması gerekli adımları sağlayacak kimyasal motivasyondan mahrum kalırsınız.”

artık makaleye geri dönmek istiyorum. muhtelif sayıdaki denekler ve dört farklı çalışma sonrasında aşağıdaki verilere ulaşılmış:
“gerçekleştirilmesi arzu edilen bir hedeften başkaları haberdar olduğunda, kişinin söz konusu hedefle ilgili performansı sekteye uğrar.”
(çenenizi kapalı tutun.)
“hem hemen gerçekleşecek hem de bir hafta sonra hayata geçirilecek performanslarda da benzer etki görülür.”
(hedefin beklenen gerçekleşme tarihinin pek bir önemi bulunmamakta.)

“diğerlerinin söz konusu hedefi bilmesi, hedefe ulaşmışçasına gereksiz ve zamansız bir şekilde tatmin duygusu yaratabilir.”
(övülmek ve takdir toplamak için işin bitmesini bekleyin.)

kolaylıkla anlaşılabileceği gibi bir işten sonuç alana değin o işi gizlemek gayet makul bir tercihtir. çenenizi kapayın, işinize odaklanın ve övgüyü başarı sonrasına saklayın

Kaynak: EKŞİ SÖZLÜK

0RvhDNOzyX6BVz5E-636298370659466158.gif

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Öykümüz ünlü Çin düşünürü Lao Tzu’ nun zamanında geçer. Lao Tzu bu öyküyü çok sever, hatta sık sık anlatırmış.

18620889_10155324239269717_4198835225984763836_o[1]

 

 

At Hikayesi
Öykümüz ünlü Çin düşünürü Lao Tzu’ nun zamanında geçer. Lao Tzu bu öyküyü çok sever, hatta sık sık anlatırmış.
Efendim köyde bir yaşlı adam varmış. Çok fakir. Ama kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki. Kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. ” Bu at , bir at değil benim için. Bir dost. İnsan dostunu satar mı?” dermiş hep…
Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış. ” Seni ihtiyar bunak. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler. İhtiyar ” Karar vermek için acele etmeyin” demiş. Sadece ” At kayıp” deyin. Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilmez.
Köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler. Ama aradan 15 gün gecçmeden, at bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler. ” Babalık” demişler. ” Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için. Şimdi bir at sürün var.” ” Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?
Köylüler bu defa ihtiyarlar dalga geçmemişler açıktan ama içlerinden ” Bu herif sahiden akılsız” diye geçirmişler. Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. ” Bir kez daha haklı çıktın” demişler. ” Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler. İhtiyar ” Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş. ” O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.”
Bir kaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmışlar. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler. ” Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. ” Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye donemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer. ” Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah bilir.
Lao Tzu öyküsünü şu nasihatle tamamlamış, etrafına anlattığında: ” Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir. Akıl insanı daima karara zorlar ve gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”
Lao Tzu…!!!

ZİHİNSEL İYİLEŞME TEKNİKLERİ MUTLAKA OKUYUN

zihin-okuma-1317402306

 

İyileştiren şey nedir? İyileştirici güç nerededir ve nasıl kullanılabilir? Bunlar hepimizin merak ettiği, hayati derecede önem taşıyan sorular. Hepsinin cevabı aynı: İyileştirici güç her kişinin bilinçaltı ve hastanın zihinsel tutumunu değiştirmesi; iyileştirici gücü ortaya çıkarır. Bilinmesi gereken en harika şey şudur: Bir son hayal edin ve gerçekleştiğini hayal edin. Sınırsız hayat prensibi bilinçli seçiminize ve bilinç isteğinize karşılık verecektir. Aldığınıza inanırsanız, alırsınız, ifadesinin anlamı budur.

HATIRLAMAYA DEĞER FİKİRLER

Sizi neyin iyileştirdiğini bulun. Bilinçaltınıza verilen doğru talimatların zihninizi ve bedeninizi iyileştireceğini fark edin.
Talep ve arzularınızı bilinçaltınıza iletmek için kesin bir plan geliştirin.
Hastalığa ya da sizi incitecek size zarar verecek herhangi bir şeye inanmak aptalcadır. Mükemmel sağlığa, zenginliğe, huzura, refaha ve ilahi yol göstericiliğe inanın.
Alışkanlıkla üzerinde durduğunuz büyük ve asil düşünceler, büyük eylemlere dönüşür.
Hasta olabilecek sevdiklerinize yürekten şifa dileyin. Zihninizi sükunete kavuşturun. Tek evrensel önel zihin aracılığıyla faaliyet gösteren sağlık, canlılık ve kusursuzlukla ilgili düşünceleriniz hissedilecek ve sevdiğiniz kişinin zihninde kendini gösterecektir.
Uyku halinde, bilinç ve bilinçaltınız arasındaki çatışmalardan kaçının. Yine uyumadan önce, arzunuzun gerçekleştiğini tekrar tekrar hayal edin. Huzur içinde uyuyup keyifli uyanın.

ZİHİNSEL TEDAVİDE PRATİK TEKNİKLER; Dileğinizin gerçekleşmesini istiyorsanız, işe uygun teknik ve yöntemlerle başlamalısınız. Bu da bilimsel yolla mümkündür. Hiçbir şey tesadüf olamaz. Bu, düzen ve yasaların dünyasıdır. Dilekleriniz havada balon gibi asılı kalmamalıdır. Bunlar bir yere gitmeli ve hayatınızda birşeyler başarmanızı sağlamalıdır.Şimdi bu bölümde birkaç teknik vereceğiz:

BİLİNÇALTINIZ İSTEKLERİNİZİ BİÇİMLENDİRİR; Kendiniz ve aileniz için bir ev yapıyor olsaydınız, bu evin projesiyle yoğun bir biçimde ilgilenirdiniz. İnşaatçıların bu projeye en ince ayrıntısına kadar sadık kaldığından emin olmak isterdiniz. Gözünüz kullandıkları malzemelerin üzerinde olurdu. Aynı özeni zihinsel evinize ve mutluluk ve bereket için zihinsel projenize de göstermeniz mantıklı olmaz mı? Bütün deneyeyimleriniz ve hayatınıza gire her şey, zihinsel evinizi inşa ederken kullandığınız zihinsel yapı taşlarının doğasına bağlıdır. Eğer projeniz korku, üzüntü, endişe ve yoksunluğa dair zihinsel kalıplarla doluysa ve eğer umutsuz, kuşkucu ve sinik iseniz, zihninizde kurduğunuz zihinsel malzemelerin niteliği daha fazla sıkıntı, dert, gerilim, endişe ve her türden kısıtlamaya yol açar.

Hayatın en önemli ve en çok kişiyi etkileyen faaliyetlerinden biri, uyanık geçirdiğiniz her saat zihninizde bir şeyler yapılandırmanızdır. Bu sessiz ve görünmez olsa da gerçektir. Sürekli zihinsel evinizi inşa edersiniz; düşünceleriniz ve zihinsel betimlemeniz, projenizi temsil eder. Saat saat, dakika dakika, geliştirdiğiniz düşünceleriniz, benimsediğiniz fikirler, kabul ettiğiniz inançlarınız, zihninizin gizli stüdyosunda prova ettiğiniz sahneler ile pırıl pırıl bir sağlık, başarı ve mutluluk inşa edebilirsiniz. Yapımıyla sürekli ilgilendiğiniz bu görkemli köşk sizin kişiliğiniz, bu gezegendeki kimliğiniz ve dünyadaki yaşam öykünüzdür. Şimdi yeni bir proje oluşturun; bu anın huzurunu, uyumunu, keyfini ve iyi niyetini fark ederek sükunetle inşaatınızı yapın. Bunların üzerinde durduğunuzda ve talepte bulunduğunuzda, bilinçaltınız kabul edecek ve bunları sonuçlandıracaktır.

ARZULARIN BİLİMİ VE SANATI; Bilim terimi, koordinr edilmiş, düzenlenmiş ve sistemli hale getirilmiş bilgi yapısı anlamına gelir. Gerçek duanın bilimi ve sanatı üzerinde duralım. Bu bilgi yapısı, hayatın temel prensipleriyle ilgilidir. Hayatınızda ve bunları inançla uygulayan herkesin hayatında görülebilecek teknik ve süreçleri tanımlar. Sanat tekniğiniz ya da sürecinizdir; bunun arkasındaki bilim ise yaratıcı zihnin zihinsel resminize ya da düşüncenize verdiği kesin tepkidir.

Çaldığınız kapı sizin için açılacak; aradığınız şeyi bulacaksınız. Bu öğreti, zihinsel ve manevi yasaların kesinliğini doğrulamaktadır. Her zaman, bilinçaltınızın sınırsız zekasının bilinçli düşüncenize verdiği doğrudan bir tepki vardır. Ekmek isterseniz, taş almazsınız. Elde etmek için, inanarak isteminiz gerekir. Önce zihinde bir imge olmadığı sürece hareket edemez, çünkü ona doğru ilerleyebileceği birşey yoktur. Zihinsel eyleminiz olan duanız, bilinçaltınızın gücü üzerinde oynamadan ve bunu üretken hale getirmeden önce, zihinse bir imge olarak kabul edilmelidir. Zihinde bir kabul noktasına gelmeniz, mutlak ve tartışılmaz bir anlaşma durumuna varmanız şarttır. Bu tasarıya, arzunuzu gerçekleştirdiğinizi öngörmenin keyfi ve huzuru eşlik etmelidir. Gerçek duanın bilim ve sanatının temelinde, bilincinizin, sınırsız bir bilgelik ve güce sahip olan bilinçaltınızdan kesin bir karşılık alacağına dair bilgi ve güveniniz vardır. Bu prosedürü takip ederek dileklerinizin gerçekleştiğini görebilirsiniz;

Hayal kırıklığı, tatmin olmayan arzularınıza bağlıdır. Eğer engeller, ertelemeler ve zorluklar üzerinde durursanız, bilinçaltınız da buna bağlı olarak karşılık verecek ve kendi iyiliğinize engel olacaktır. Zihninizin gizli stüdyosunda geliştirdiğiniz düşüncelerle pırıl pırıl bir sağlık, başarı ve mutluluk inşa edebilirsiniz. Zihinsel bilimin yardımıyla kolay yoldan başarıyı arzulayın.

GÖRSELLEŞTİRME TEKNİĞİ; Bir fikri formüle etmenin en kolay ve kesin yolu, bunu gözünüzde canlandırmak, zihin gözünüzle sanki gerçekten varmış gibi canlı görebilmektir. Çıplak gözle sadece dış dünyada zaten var olanı görebilirsiniz. Zihninizdeki herhangi bir resim ise umduklarınızın ve görmediklerinizin ifadesidir. Hayalinizde oluşturduğunuz şey, vücudunuzdaki herhangi bir bölümü kadar gerçektir. Fikir ve düşünce gerçektir ve zihinsel imgenize sadık kalmanız halinde birgün nesnel dünyada da kendini gösterecektir. Düşünce süreci zihninizde etkiler oluşturur. Bu etkiler bir süre sonra hayatınızda gerçekler ve deneyimler olarak ortaya çıkar.

ZİHİNDE SAHNELEME TEKNİĞİ; “Bir resim binlerce kelimeye bedeldir” diye eski bir söz vardır. Bilinçaltının, zihinde tutulan ve inançla desteklenen her resmi hayata geçireceği gerçeği vurgulanmalıdır; Öyleymiş gibi davranıyorum ve öyle oluyorum. Birkaç yıl önce çeşitli eyaletlere gittiğim bir tur sırasında konferans vermek üzere Midwest’te bulunuyordum. O bölgede sabit bir yere sahip olmak istedim; böylece yardıma ihtiyaç duyanlara daha fazla hizmet edebilirdim.Seyahatlerim beni çok uzaklara götürse de bu fikir unutmadım. Washinghton da olduğum bir akşam otel odamdaki kanepeye uzanmış, dinleniyordum. Birden düşüncelerimi durdurdum. Sakin ve pasif bir ruh haline geçerek, büyük bir dinleyici kitlesinin önünde konuşma yaptığımı hayal ettim. Dinleyicilere “Burada olduğum için çok mutluyum, bu ideal fırsatı elde etmeyi diliyorum.” Hayali dinleyicileri zihin gözümle gördüm ve bu dileğimin gerçekleştiğini hissettim. Bir aktörün rolünü oynuyor ve bu zihinsel filmi canlandırıyordum. Bu resmin, onu bir biçimde hayata geçirecek olan bilinçaltıma iletmem beni mutlu ediyordu. Ertesi sabah uyandığımda büyük bir huzur ve tatmin hissediyordum. Birkaç gün sonra Midwest’te bir organizasyon için aradılar ve benden oranın yöneticisi olmamı istediler. Bunu kabul ederek, yıllarca orada görev yapmanın keyfini yaşadım. İşte bu örnek gibi nesnel bir gerçeklikmiş gibi davranmalısınız. Bunu yaptığınızda, bilinçaltınız bunu etki olarak kabul edecektir. Zihinde tutulan ve inançla desteklenen zihinsel bir resim hayata geçmiş olur.

UYKU TEKNİĞİ; Uyku haline geçtiğinizde, çabalarınız en aza iner. Uyku halindeyken bilinç büyük ölçüde geri çekilir. Bunun nedeni uyumadan hemen önce ve uyandıktan hemen sonra, bilinçaltının kendini en üst derecede göstermesidir. Bu durumda arzunu etkisizleştiren ve böylece bilinçaltı tarafından kabul edilmesini engelleyen olumsuz düşünceler ortadan kalkar. Yıkıcı bir alışkanlığınızdan kurtulmak için, rahat bir duruş belirleyin, gevşeyin ve hareketsiz kalarak uyku haline geçin, bu haldeyken tekerleme gibi şunu tekrarlayın: “Bu alışkanlıktan tamamen kurtuldum. Zihnimin uyum ve huzuru muhteşem durumda” Her sabah ve gece 5-10 dakika süreyle bu sözleri yavaşyavaş sevgiyle tekrarlayın. Her tekrarladığınızda, duygusal değer büyüyecektir. Olumsuz alışkanlığı tekrarlama dürtüsü hissettiğinizde, kendi kendinize aynı sözleri yüksek sesle tekrarlayın. Böylece bilinçaltınıza fikri kabul etme komutu verirsiniz ve iyileşme gerçekleşir.

“TEŞEKKÜR EDERİM” TEKNİĞİ; Şükran duyan bir kalp, her zaman evrenin yaratıcı güçlerine yakındır; kozmik etki ve tepki yasasına bağlı olarak, karşılıklı ilişki yasasıyla, sayısız nimetin kendine doğru akmasını sağlar. Genç bir anne bu tekniği kullanarak bana yaşadığı deneyimi anlattı. “İşsiz ve beş parasızdım. Doyurup giydirmem gereken üç küçük çocuğum vardı. Ne yapacağımı bilemiyordum. Sonra sizin daha dileklerimiz gerçekleşmeden şükran duymamız gerektiğini söylediğinizi duydum. Birden beynimde bir şimşek çaktı. Bunu denemem gerektiğini biliyordum.” Bu genç anne her gece ve sabah şu sözleri tekrarladı: “Zenginliğim için teşekkür ederim” Bunu gevşemiş, huzurlu bir halde yapıyordu ve şükran duygusu ve ruh hali zihninde baskın hale gelene kadar devam ediyordu. Tinsel algının iç gözüyle görüyor, ihtiyaç duyduğu para, konum ve yiyecekle ilişkili olarak zenginliğe dair düşünce-imgesinin ilk neden olduğunu fark ediyordu. Düşünce duygusu, zenginliğinin öncel koşul tarafından engellenmeyen özüydü. Sürekli “teşekkür ederim.” diye tekrarladığında kadının zihni ve yüreği kabul noktasına yükseliyordu. Aklına yoksulluk, fakirlik ve sıkıntı düşünceleri geldiğinde yine “teşekkür ederim” diyordu; bunu gerekli oldukça yapıyordu. Şükran duyan tutumunu koruduğu sürece, zihnini zenginlik fikrine koşullandıracağını biliyordu. Öyle de oldu. Bu annenin dileği ilginç bir sonuç doğurdu. Bu çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra yolda beş yıldır görüşmediği eski patronuyla karşılaştı. Patronu ona yüksek ücret alacağı, iyi bir pozisyon teklif etti. Hatta avans bile verdi.

OLUMLAMA TEKNİĞİ; Hasta olmak anormaldir, sağlıklı olmak normaldir. Sağlık varlığınızın gerçeğidir. Kendinizi ve başkaları için olumlu bir biçimde sağlık, uyum ve huzur beyan ettiğinizde ve bunların kendi varlığınızın evrensel prensipleri olduğunu fark ettiğinizde, bu beyana dayalı inanç ve anlayışınıza bağlı olarak, bilinçaltınızın olumsuz kalıplarını yeniden düzenlersiniz. Olumlu ifadeler kullanmanın sonucu, görüntüden bağımsız olarak hayatın prensiplerine riayet etmeye bağlıdır. Bir an için düşünün: Matematiğin bir prensibi vardır, ama hatanın yoktur. Doğruluğun bir prensibi vardır ama yalancılığın yoktur. Zekanın bir prensibi vardır ama cahilliğin yoktur. Bolluğun bir prensibi vardır ama yoksulluğun yoktur.

Bu olumlu beyan yöntemini acil ameliyat kararı alınan bir arkadaşımda uyguladım. Yapılan testler ve çekilen röntgenler sonucunda hastalığının teşhisi konulmuştu. Benden iyileşmesi için dua etmemi istemişti. Ondan kilometrelerce uzaktım fakat bu beni rahatsız etmedi, zihin prensibinde zaman ve mekan yoktur. Sınırsız zihin ve zeka her an her yerde tam olarak mevcuttur. Günde birkaç defa kendimden tam emin bir tavırla şunları söyledim: “Bu dileğim arkadaşım … ….(isim) için. O şu anda rahat, huzurlu, dengeli ve sakin. Bilinçaltının onun bedenini yaratan iyileştirici zekası şimdi her hücreyi, siniri, dokuyu, kası ve kemiği, bilinçaltındaki bütün organların mükemmel uyumuna bağlı olarak dönüştürüyor. Bilinçaltındaki bütün bozulmuş düşünce kalıpları sessizce ve sükunetle ortadan kaldırılıyor; hayat prensibinin canlılığı, iyiliği ve güzelliği varlığının her atomunda kendini gösteriyor. Arkadaşım artık içinde bir nehir gibi akan, ona mükemmel sağlık, uyum ve huzur veren iyileştirici akımlara açık. Bütün bozukluklar ve çirkin imgeler şimdi onun içinde akan sonsuz sevgi ve huzur deniziyle yıkanıyor.” İki hafta sonra yapılan tahliller ve muayenelerden sonra röntgenleri negatif çıktı. Doktoru onun önemli bir iyileşme kaydettiğini ve ameliyetının ertelendiğini söyledi.

KOMUT TEKNİĞİ; Güç arkasındaki inanaca ya da duyguya bağlıdır. Dünyayı döndüren gücün bizim lehimize hareket ettiğini ve bizi desteklediğini fark edersek, güvenimiz ve inancımız artar. Güce güç katmaya çalışmazsınız. Hiçbir zihinsel zorlama, baskı, mücadele olmamalıdır.

Genç bir kadın, kendisini sürekli arayan ve randevu koparmak için baskı yapan bir adam üzerinde komut yöntemini uygulamıştı. Adamdan bir türlü kurtulamıyordu. Sonunda onun işyerine de gelmeye başladığını görünce, bir an önce kesin birşeyler yapması gerektiğine kara vermişti. Günde birkaç defa sükunete bürünüyor ve şunları tekrarlıyordu: “….. (adamın ismi) Tanrı’ya havale ediyorum. O hep olması gereken yerde. Ben özgürüm o da özgür. Şimdi sözlerimin sınırsız zihne ulaşmasını ve hayata geçmesini istiyorum.” Böylece kadın, adamın hayatından çıktığını söyledi. O zamandan beri kendisini görmemiş ve -sanki yer yarıldı içine girdi- diyordu.

HATIRLAMAYA DEĞER FİKİRLER

Arzularınız duanızdır. Gözünüzde arzunun gerçekleştiğini canlandırın ve gerçekliğini hissedin. Böylece duanızın karşılığını almanın keyfini yaşarsınız.
Zihinsel bilimin yardımıyla kolay yoldan başarmayı arzulayın.
Zihninizin gizli stüdyosunda geliştirdiğiniz düşüncelerle pırıl pırıl bir sağlık, başarı ve mutluluk inşa edebilirsiniz.
Bilinçaltınızın Sınırsız Zekasının bilincinize her zaman doğrudan bir tepki verdiğinden şahsen emin olana kadar, bilimsel olarak deney yapın.
Arzunuzun gerçekleştiğini öngörmenin keyif ve huzurunu yaşayın. Zihninizdeki herhangi bir zihinsel resim, umduklarınızın özü, göremediklerinizin kanıtıdır.
Bir zihinsel resim bin sözcüğe bedeldir. Bilinçaltınız, zihninizde tuttuğunuz ve inançla desteklediğiniz her resmi hayata geçirecektir.
Dilekte bulunurken çabalardan ve zihinsel zorlamadan kaçının. Uyku haline geçin ve duanızın karşılığını alacağınızı bilin.
Unutmayın; şükran dolu bir kalp her zaman evrenin zenginliklerine yakındır.
Bilinçli olarak beyan ettiğiniz şeyi, birkaç dakika sonra zihinsel olarak reddetmemelisiniz. Bu beyan ettiğiniz olumlu ifadeyi etkisiz hale getirecektir.

Kaynak: spritüeller

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Çiftlerin uyku pozisyonları ilişkilerine ayna tutuyor, Bakalım uyku pozisyonlarının anlamı neymiş

Siz nasıl uyuyorsunuz? Çiftlerin uyku pozisyonları ilişkilerine ayna tutuyor, Bakalım uyku pozisyonlarının anlamı neymiş

Sarılma
57639-uyku-pozisyonu-analizi_d620

Vücut dili uzmanlarına göre bu sadakate, sevgiye ve ilgiye işaret eder. Genelde iyi bir ilişkinin ve harika bir cinsel hayatın kanıtıdır. Uzmanlara göre, başınızı eşinizin omzuna koyuyorsanız bu, çok güvenli bir ilişkiye sahipsiniz demek

Sarmaşık

57638-uyku-pozisyonu-analizi_d620
Uzmanlar bu pozisyonun güçlü arzu ve şehvet içerdiği konusunda hemfikir. Çiftler ilişkinin ilk zamanlarında beraber uykuya dalarken veya samimiyet anlarının ardından bu şekilde uyurlar. Sarmaşdolaş uyumak güçlü cinsel arzuların göstergesidir, ama aynı zamanda bazı uzmanlara göre her zaman bu şekilde uyuyan çiftler arasında kıskançlık problemleri de yaşanıyor olabilir.

Ferah ve indirgenmiş

57636-uyku-pozisyonu-analizi_d620
Bu iyi bir pozisyon değil, çünkü uzmanlara göre çoğunluk alanı kaplayan kişi partnerine karşı duygusal yakınlık duymuyor demektir. Bu pozisyon ayrıca ilişkinin iyi bir noktada olmadığına işaret eder. Çünkü küçük alanda uyuyan kişinin kendine güveni düşükken, ve diğer kişi hala ilişkinin iyi gittiğine inanıyor olabilir.

Sırt sırta, dokunarak

57635-uyku-pozisyonu-analizi_d620
Bu pozisyonda uyuyan çiftler genelde kişisel alana saygı duyuyor ama aynı zamanda teması korumak istiyor. Bu çiftler birbirinden dinamik, farklı ve her iki kişi de bağımsız olarak yaşamlarına devam ederken sağlıklı ve düzenli bir ilişki içinde. Uzmanlara göre bu pozisyon kişilerin sürekli birbirinin varlığına ihtiyaç duymadıklarını ve birbirlerine güven duyduklarını gösteriyor.

Yüz yüze, dokunmadan

58474-uyku-pozisyonu-analizi_d620
Bu pozisyon partnerinizi görmek veya samimiyet istediğinize işaret eder. Her iki kişi de özele saygı duyarken mesafe almak yerine bağlantıda kalmayı tercih ediyor. Genelde bu tür çiftler günlük problemlerini daha rahat çözerler.

Herkes kendi alanında, ama bacaklar temasta

57632-uyku-pozisyonu-analizi_d620
Bu pozisyon kişiler arasında sevgiye işaret eder, ama aynı zamanda ilişkide biraz daha ilgi alakaya ihtiyaç vardır. Uzmanlara göre bu aşk, tutku ve ilişki farklılıklarının kombinasyonudur. Bacaklar birbirine temaslı şekilde uyumak partnerinize ve ilişkinize duyduğunuz güvene işaret eder

Kaşıklama

57640-uyku-pozisyonu-analizi_d620
Uzmanlara göre sarılan kişi genelde diğerine rehberlik eder ve korur. Diğer kişi kendini güvende ve rahat hisseder, ve muhtemelen sarılma olmadığında uykuda kendini güvensiz hissedebilir. Bu pozisyon çiftler arasında mükemmel uyuma işaret eder. Ancak, bazen ilişkide bir derece güvensizliğe işaret edebilir

Sırt sırta, ayrı

57641-uyku-pozisyonu-analizi_d620
Bu pozisyon ilişkinin doğru gitmediğinin işareti. Bu durumda herkesin kendi özgürlüğünü yaşaması için biraz mesafe koymak gerekli. Herhangi bir temas olmaması bu kişilerin güçlü bir tartışma yaşadığını veya tamamen birbirinden bağımsız olmak istediğini gösteriyor olabilir. Bu durumda pozisyonu iyice inceleyin. Örneğin, eğer eller kapalı ve vücut gergin ise bu partnerinizin iletişime geçmek istemediğini gösterir. Hatta belki de partnerinin etrafında olmak tamamen dayanılmaz bir durum olabilir. Eğer vücut rahat ve ilişkide herhangi bir gerginlik yoksa, bir diğerine güven ve kişisel alana saygı anlamına gelebilir.

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »