Gılgamış’ın Aradığı Ölümsüzlük Bitkisi Türkiye’de Bulundu!

Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ebru Erbay yaptığı son araştırmayla çok önemli bir keşfe imza attı ve damar sertliğinden kaynaklı ölümlerin önüne geçilebilmesi için umut oldu.

640xauto[4]
Damar sertliğine karşı mucize çözüm

Dr. Ebru Erbay, yaptığı çalışmayla farelerdeki damar sertliğini durdurmayı başararak adını tıp tarihine yazdırdı! Türk bilim insanının bu araştırması alanındaki önemli dergilerden birisi olan Science Translational Medicine’de yayınlandı.
Damar sertliğini durduran mucizenin adı: Palmitoleik asit

Palmitoleik asit, Dr. Ebru Erbay’ın araştırmasından önce zararlı bir asit türü olarak biliniyordu. Ancak, Erbay bu asidin sanıldığı gibi zararlı olmayabileceği yönünde bir hipotez geliştirdi ve araştırmalarını bu hipotezin üstüne kurdu. Fareler üzerinde yapılan çalışmalara göre, palmitoleik asidin bilindiği gibi zararlı değil, aksine koruyucu bir etkisi var.
Fareler yüksek kalorili gıdalarla beslendi

Yapılan deneylerde fareler yüksek kalorili gıdalarla beslendi. Damar sertliği oluşan farelere bir çeşit yağ olan palmitoleik asit verildiğinde damar sertliğinin durduğu gözlemlendi. Dr. Erbay, palmitoleik asidin damarlardaki sertliğe neden olan doymuş yağları uzaklaştırdığını söylüyor.
Sıradaki hedef insanlar üzerinde çalışmak

Damar sertliğini önlemenin yolunu bulduğunu düşünen Dr. Erbay’ın sıradaki hedefi çalışmalarına insanlar üzerinde devam etmek. Dr. Erbay, “Bazı insanlar şişmanlar ama diyabetik değiller ya da şişmanlar ama kalp ve damar hastalıkları yok. Yine şişmanlar ama uzun ve bunamadan yaşıyorlar.
Bunların sırrının gen havuzumuzda ve genlerin ürettiği metabolitlerde olduğunu düşünüyorum. Bu sırların biri de vücudumuzun ürettiği palmitoleik asittir. Gılgamış Destanı’nda aranan ölümsüzlüğün sırrını taşıyan bitki belki de topraklarımızda bulunan ve palmitoleik asitten zengin olan iğdedir” diyerek çalışmasına konu olan palmitoleik asidin önemini vurguluyor.
Yararları zaten biliniyordu

C vitamini yönünden zengin olan iğdenin yararları zaten uzun süredir biliniyordu ve halk arasında yaygın olarak kullanılıyordu. İğdenin egzama tedavisinden, kadınlardaki afrodizyak etkisine kadar çeşitli kullanım amaçları var.
Kalorisi düşük bir atıştırmalık

Olgunlaşmış iğde meyvesi oldukça düşük kalorili olması bakımından diyetlerde yer alabilecek harika bir atıştırmalık. Ayrıca diyet sırasında vücudun ihtiyaç duyduğu pek çok önemli bileşeni de içeriğinde barındırıyor. Ancak, çok fazla iğde tüketmenin kabızlığa neden olduğunu belirletelim.
Egzama, boğaz ağrıları ve kış hastalıkları için birebir!

İğde yaprakları ve çiçeği kaynatılarak egzamanın harici tedavisinde kullanılabiliyor. İğde, çok güçlü bir antiseptik olduğu için kaynatılan suyunun içilmesi boğaz ağrılarına iyi geliyor. Ayrıca bu suyu gargara yaparak ağız temizliğinde de kullanabilirsiniz. İğdenin meyvesi ve yaprakları kaynatılıp çay olarak tüketildiğinde kış hastalıklarına karşı direnci arttırıp, vücudu koruyor. Ortaya çıkan yeni faydasından sonra iğdenin hayatımızda daha fazla yer bulacağı kesin.

Kaynak: mynet

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

GÖZ ENFEKSİYONUNU MUTFAĞINIZDA TEDAVİ EDEBİLİRSİNİZ !

18447371_1863684937214852_4131061450036434752_n[1]
Herşeyin çözümü Doğa Ana’da…
Basit bir göz kızarmasından arpacığa kadar göz sorunlarının da..
Bazen küçük bir alerjiden kaynaklanır. Bazen gözümüze bir şey kaçar, bazen virüsler, bakteriler, mantarlar, parazitler sebep olur bu sorunlara. Çoğu zaman vücudumuzdaki o değerli bir çift organımız kızarır, kaşınır; göz kapağımız düşer, görme yetimiz azalır, umutsuzluğa kapılırız.
Göz sağlığı çok ama çok önemlidir. Bu yüzden baştan belirtelim; aşağıda sıralayacağımız yöntemleri tek başına uygulamayın, mutlaka bir doktora başvurun. Doktorunuzun tedavi sürecine yardımcı olmak, hızlandırmak için de hemen mutfağınıza koşun.. 😉
İşte göz enfeksiyonlarına iyi gelen, mutfağınızda rahatça hazırlayabileceğiniz karışımlar!
1.Göz Otu
İsminden de belli değil mi zaten? 🙂 İlk tedavimizi şu şekilde hazırlıyoruz;
Her bir fincan suya 1 çay kaşığı göz otu denk gelecek şekilde bir karışım hazırlayın, 10 dakika kadar kaynatın. Karışımınız soğuduktan sonra temiz bir tülbent ile süzün. Süzdüğünüz karışım ile gözlerinizi günde birkaç defa yıkayabilirsiniz.
2.Tuzlu Su
Hazır mevsimi de yaklaşmışken bir gerçeği hatırlatalım; hani denize girdiğinizde yaralarınız iyileşir, vücudunuzda kaşınan, yanan neresi varsa düzelir ya.. İşte hepsi tuzlu suyun faydaları sayesinde 🙂
Karışımınızı 1 bardak suya 1 tatlı kaşığı tuz denk gelecek şekilde hazırlayın. Ardından kaynatın ve soğumasını bekleyin. Enfeksiyon kapmış gözlerinizi bu su günde birkaç defa yıkayabilirsiniz.
3.Bal
Balın en sağlıklı gıdaların başında geldiği, vücudumuza baştan aşağı yararlı olduğunu ezbere biliyoruz zaten… Tam hatırlayamadıysanız, buyrun buradan damıtın 🙂 Organik bal ile göz enfeksiyonunuzu rahatlatabilmek içinde aşağıdaki yöntemi izleyin;
Damıtılmış su ve eşit miktarda balı iyice karıştırın. Bu karışımı günde 2-3 defa, temiz bir pamuk kullanarak gözünüze uygulayabilirsiniz.
Bir başka yöntem ise gözün içine doğrudan bir damla bal damlatmak! ”Olur mu yahu!?” demeyin, bal doğal bir temizleyicidir, gözünüzün içindeki kir ve pislikleri hızla temizleyebilir.
4.Yeşil Çay
Sindirim sisteminizi rahatlatır, sizi rahat uyutur, sinirinizi stresini alır yeşil çay. Aynı zamanda gözünüzdeki kaşıntıyı da keser, göz altı şişliklerinizi de alır. Ayrıca göz sağlığınıza iyi gelen çeşitli besinler ve antioksidanlar yeşil çayda mevcuttur.
Yöntemimiz de oldukça kolay hem;
İki adet yeşil çay poşetini birkaç saniye sıcak suda bekletin, çıkartın, sıkın, buzdolabında soğumaya bırakın. Soğuyan sallama çay poşetlerini 10-15 dakika boyunca gözlerinizin üzerinde bekletin. Bu yöntemi günde 3 defa tekrarlayın.
5.Kurutulmuş Papatya & Papatya Çayı
Çünkü papatya tahriş giderir, antimikrobiyaldir. Gözünüzdeki tahrişi giderir, göz altı şişliklerini ve kızarıklıkları azaltır, kaşıntıları keser.
Papatya hususunda iki yöntemimiz mevcut; ilki aynı yeşil çaydaki gibi. Yukarıda bahsettiğimiz yöntemi papatya çayı poşetleriyle de uygulayabilir, gözlerinizi rahatlatabilirsiniz. Bir başka yöntem de kurutulmuş papatya demlemek; bir bardak sıcak suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş papatya katın, 5 dakika boyunca ağzı kapalı olarak demlenmesini bekleyin.
Ardından ağzını açın, oda sıcaklığında karışımınızı soğutun. Bu karışımla gözünüzün hem içini, hem de dışını yıkayıp temizleyebilirsiniz.
6.Elma Sirkesi
Son önerimiz de elma sirkesi, ancak pastörize edilmemişinden bulmanız ya da evde kendiniz yapmanız gerekli 🙂 Pastörize edilmemiş elma sirkesinde malik asit vardır, bu asit bakteri ve enfeksiyonlarla savaşabilir, gözdeki mikrop ve pislikleri temizleyerek iyileşme sürecini hızlandırır.
Bir bardak damıtılmış suya bir çay kaşığı elma sirkesi karıştırın. Bu karışımı bir pamuk yardımıyla gözünüzün dışına uygulayın. Bu yöntemi birkaç gün boyunca, her birkaç saatte bir tekrarlarsanız gözünüzün hızla iyileştiğini göreceksiniz

alıntı

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

İkinci Beynin Bilinmeyen Gerçekleri

braingut[1]

 

• Karın bölgesindeki bu ikinci merkez ile mutluluk salgılarının, psikolojimizi belirleyen durumların çok yakından alakalı olduğu tespit edilmiş.

• Elliden fazla sayıda hastalıkla, bazı psikolojik rahatsızlıkların kökeninin, bizim şimdiye kadar farkında olmadığımız ikinci beyin bölgesindeki aksamalardan kaynaklandığı anlaşılmış.

• Tanısızlıktan hastalık hastası diye tanı konulan vakalarda gerçek suçlunun birinci beyin değil, ikinci beyin olduğu ortaya çıkmış.

• Bebeklik döneminde birinci beyinden önce ikinci beyin devredeymiş. İkinci beyinin hafızasının bebeklik döneminde yaptığı kayıtlar nedeniyle ömür boyu depresyon yaşama riski mevcutmuş.

• Kişilik oluşumu ikinci beyinle yakın ilişkideymiş. Çünkü bilinçaltı kayıtlarıyla ikinci beyin sıkı bağlantı halindeymiş.

Özellikle bu bilgi, bebeklik döneminde sağlıklı ve huzurlu bir ortamın ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha anlatıyor bize. Doğa şifacısı ebe ninemin bebek bakımında doktorlara inat bize yaptırdığı ve anlattığı “güya hurafeleri” daha iyi anladım bu bilgiler sayesinde.

İkinci beynin yarattığı biyolojik şifreler; sezgi, korku, aşk gibi konularda karın bölgesinde duyumsanan hislerin yol göstericisi. Entelektüel zekâ verileriyle hareket etmeyen sezgisel kararlar, ikinci beynin eseridir. Bu duruma “Gut feelings” yani karın hissiyatı deniliyor. Aklımızla tarif edemediğimiz bir sürü kararın altında bu biyolojik karar mekanizması yatıyor. Yani bedenimiz birinci beyini dinlemeden hareket kararı veriyor. Akıldışı gibi görünen eylemlerin altında yatan bilimsel gerçek budur belki de. Özellikle; “görünmeyen alanlar dediğimiz ruhsal alanlarda, ya da bilinçaltında bizi yöneten merkez karın bölgemizdir” şeklinde bir gerçek çıkıyor ortaya. Birinci beyin; kararı bağımsız olarak kendisinin verdiğini sanırken, ikinci beyinin kendisine gönderdiği bilgi deposundan geri bildirim aldığının farkına varmıyor. Birinci beyin gözlemcidir ve karar verirken gereğinden fazla enerji harcar. İkinci beyinle verilen kararlar daha çözümseldir. Sonuçları itibarıyla daha uyumlu bir yaşam sağlar.

İkinci beynin fiziksel faaliyet etkinlikleri bilimsel olarak incelenirken işin içine ruhsallık ve bilinmeyen alanlarımız giriyor; çünkü sezgi, korku, aşk gibi konular ruhsal alanımız içindedir. Rüyalar da bu alanın içinde yer alıyor

kaynak: spritüeller

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

20 Saniyede Sinüsleri boşaltma yöntemi

20 Saniyede Sinüsleri boşaltma yöntemi : Soğuk havada işe gidenler, erkenden okula giden öğrencilerimiz üst solunum yollarını üşüterek sinüs enfeksiyonlarına çok sık yakalanır. Kış sonu, ilkbahar başlarında sinüs enfeksiyonlarına rastlanmasının başlıca nedenleri ise, ortamın fazla nemli olmaması ve soğuk algınlığına yakalanma riskinin yüksek olmasıdır. Ve bu sinüs boşlukları burnunuz her tıkandığında otomatik olarak mukus tabakasıyla doluyor, en masum etkisiyle sesinizin bir garip çıkmasına, daha da ciddisini konuşacak olursak da duyma kayıplarına, uykusuzluğa ve baş ağrılarına sebep oluyor. .

sinus-tedavisi-1[1]

Öncelikle bir koltuğa oturun ve kafanızı vücudunuzla 45 derece açı yapacak şekilde eğin. Ardından kafanızı (sağ kulağınız yukarıda kalacak şekilde) sağa çevirin. Kulağınızın hemen arkasında bulunan ve Sternokleidomastoid kas adı verilen kasa masaj yapmaya başlayın. Bir süre sonra kafanızı bu kez sola çevirin; aynı masajı bu kez sol kulağınızın altındaki o havalı isimli kas üzerinde gerçekleştirin.
Bu masaj ile boyun kaslarınızı rahatlatmış, başınızı bir sonraki adımlara hazırlamış olacaksınızsinus-tedavisi-2[1]
Kaşlarınızın hemen altında yer alan, göz çukurlarınız ile alnınızı birbirinden ayıran kemiğe 20-30 saniye boyunca masaj yapın. Hemen ardından iki gözünüzün arasında, burnunuzun üst kısmında yer alan kemiğe geçin. Masajı yine dairesel hareketlerle yapın

sinus-tedavisi-4[1]

…ve alnınıza da her iki elinizle birden dairesel hareketlerle masaj yapmaya devam edin.
Yüz kaslarınıza uyguladığınız bu masajlar sayesinde tıkanıklıkların hızla açıldığını, ilaca pek de ihtiyaç duymadan kendinizi toparladığınızı fark edeceksiniz

sinus-tedavisi-5[1]
Sağlıklı mutlu günler dileriz

sinus-tedavisi-1[1]

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Psikologlar diyorlar ki …

psikoloji_hakkindaresimler4[1]

 

1) Eğer bir kişi çok gülüyorsa, en küçük şeyler için bile . O kişi yanlızlık çekiyordur…
2) Bir kişi çok uyuyorsa o kişi sıkıntılıdır…
3) Bir kişi az konuşup çok çabuk bir şekilde konuşursa , o kişi bir sır saklıyordur.…
4) Bir kişi hiç ağlayamıyorsa , o kişi zayıf kişiliğe sayiptir.
5) Bir kişi düzensiz bir şekilde yemek yiyorsa, o kişi tansiyonludur.
6) Bir kişi çok çabuk ağlıyorsa , o kişi çok masum ve temiz kalplidir.
7) Bir kişi çok çabuk ve anlaşılmaz şeylere sinirleniyorsa, o kişinin sevgiye ihtiyacı vardır.
BİRBİRİMİZİN PSİKOLOĞU OLALIM, BİRBİRİMİZİ ANLAYALIM
SEVDİKLERİNİZ İÇİN MUTLAKA PAYLAŞIN..!

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Burçlar Korku Filmlerinde Kim Olurdu?

18447333_10154680686695945_1780776913739947922_n[1]

Koç: İlk ölen kişi

Boğa: Cesetleri bulmak için eve gelen kişi

İkizler: Katilin kim olduğunu bilen kişi

Yengeç: Katilin sesini duyunca ”Kim var orada” diye soran saf kişi

Aslan: Dövüşmeyi deneyip sonunda ölen koca yürekli kişi

Başak: Kendini arkadaşları uğruna feda eden kişi

Terazi: Herkesi sakinleştirmeye çalışıp kendi deliren kişi

Akrep: Katilden kaçarken dış kapı yerine üst kata çıkan kişi

Yay: Katile gizlice yardım eden kişi

Oğlak: Tersleyen ve ceset cümbüşüne katılan kişi

Kova: Katili öldüren kişi

Balık: Her şeye çığlık atan kişi

 

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »