Zihinsel Gürültüyü En Aza İndirmenin 6 Yolu:

meditacion26[1]

 

Eski bir yazımı buldum. Bir kez daha paylaşayım:
Zihinsel Gürültüyü En Aza İndirmenin 6 Yolu:
1- Kişiliğiniz hakkında konuşmayın. Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz yönleriniz hakkında konuşmayın. Sağlığınız hakkında konuşmayın, acılarınız ve sevinçleriniz hakkında konuşmayın. Kendi kişisel tarihçeniz hakkında konuşmayın.
2-Başkaları hakkında -olumlu veya olumsuz fark etmez-konuşmayın. Başkaları hakkında hiç düşünmeyin. Hiç düşünmemek başlangıçta zor olacağı için başkalarıyla ilgili zihinsel mesainizi mümkün olan en aza indirin.
3-Sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeyler konusunda konuşmayın. (Şampanya severim, sarışın sevmem, kabalıktan hiç hoşlanmam, kitap okuyanlara bayılırım, geveze insanlardan çok sıkılırım…)
4- Sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeyler konusunda esnek olun. (kırmızı giymem, yoga yapmam, o kitabı okumam, uçağa binmem, o adama asla selam vermem)
5-Şikayet etmeyin. (Hava çok sıcak, dünya kötüye gidiyor, insanlar çok cahil, evde ekmek kalmamış…)
6- İçsel ve dışsal gevezeliğe son verin. Yalnızca çok gerekli ve çok önemli şeyleri söyleyin. Bunun dışında konuşmayın. Her konuda fikir beyan etmeyin.
Spiritüel yaşam zihni anlamaya çalışmaktan ibarettir. Diğer bütün safsataları bir kenara bırakın ve bütün dikkatinizi, bütün enerjinizi sahip olduğunuz en kıymetli şeye yani zihninize yöneltin. Kısacık hayatınızı boş ve anlamsız şeylerle tüketmeyin. Bedeninizi ve zihninizi çöple doldurmayın.
Zihin daima dışsal bir objeyle ilgilenmeye çalışır. Sessiz kalmayı öğrenirseniz ve dikkatinizi dışsal objelere yönlendirmeyi bırakırsanız zihin kendini izlemek zorunda kalır.
Diğer bütün oyuncakları elinden alındığı zaman zihin başka bir obje bulamadığı için dönüp kendine bakmak zorunda kalır.
Spiritüel yaşam bu kadar basittir, meditasyon budur. Zihin kendine bakar ve kendini anlamaya başlar.
Sessiz olun, sessiz kalın. Siz kimsiniz? Nesiniz? Sahip olduğunuz bilinç nasıl bir şeydir?
Kendinizi biraz olsun tanımaya çalışmadan ölmeyin.

Berrak Yurdakul

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Vücudun Bazı Vitamin Ve Minerallerin Eksikliğinde Verdiği Sinyallere Dikkat!

83268-vucudunuza-kulak-verin_d620[1]

Çatlayan Dudak: B 12 Vitamini

Kırmızı Cilt: B Grubu Vitaminleri

Kalçada Sivilce: B ve E Vitaminleri

Az Uzayan Saç: Çinko

Kırmızı Gözler: B6 Vitamini

Kırılan Tırnak: Demir ve kalsiyum

Bacak Uyuşması:Demir, B6 vitamini ve folik asit

Diş Eti Hastalığı: C vitamini

Egzama: Çinko ve C Vitamini

Ağızda Aftlar: Demir ve Folik Asit

Regl Öncesi Şikayetler: Çinko Eksikliğini Gösterir

Müzmin Yorgunluk: B Grubu Vitaminler, C Vitamini ve demir

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Dikkatliyim Diye Geçinenler? Hangisi Farklıdır?

18556391_1861266627423309_7675122081710537806_n[1]

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 4 Comments »

Zeka Sorusu

18485358_1451099551600001_2955039873183497446_n

Ahmet’in annesinin 4 çocuğu varmış… Çocukların isimleri doğum tarihlerine göre sırasıyla şöyleymiş: Doğu- Batı- Kuzey ve dördüncü çocuğun ismi nedir?

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 7 Comments »

KÜP İLE KÜRE…İnsan gençliğinde bir küpmüş. Düştü mü düştüğü yerde kalırmış ilk zamanlar.

hqdefault[1]

 

 

KÜP İLE KÜRE
“İnsan gençliğinde bir küpmüş. Düştü mü düştüğü yerde kalırmış ilk zamanlar. Ama her düşüşte bir köşesi kırıla kırıla, sonunda bir küreye dönüşür, yuvarlanııııır, gidermiş. Anlayacağın ilk düşüşlerin acıtır. Ama her düşüşün sana bir dahasında daha usturuplu düşmeyi öğretir kızım…”
Babam ne zaman bir şeye çok üzülsem, kızsam bu örneği verirdi.
Yani evet, tam da böyle aslında.. Gençken başımıza ne geldiyse, olay mahallinde kalır, niye oldu, neden beni buldu, ben ne yaptım bunu hak etmek için diye sızlanır dururuz ya.. Yuvarlanır gidemeyiz bir türlü oradan. Ha bire o anı düşünür, kurar dururuz. Hani küp şeklindeyiz ya, düştüğümüz yerden kalkamayız bir türlü.
İlk kırılan köşeler çok acıtır, öyle böyle değil..!!
Ve hayat bu , illa ki düşürür.
Üniversiteye giriş sınavında bir problem olur, löönk düşersin. Aman hayatının en önemli sorunu o’dur. Ölüm kalım meselesi adeta.. Halbuki ne olur bir sene sonra girsen di mi? Öyle gelmez işte..
Aşık olursun misal. Kavga ettiniz, küstünüz. Allah.. Kıyamet! Nasıl da mutsuzsun. Ya bir daha hiç… ?? Yaşayamam ki onsuz. E yaşarsın be güzelim. Hem de nasıl yaşarsın. Aslında bu oduna üzüldüğüne üzüleceksin 2 sene sonra da, şimdi söylesem anlayamazsın. Ha canım, ağla, açılırsın..
Amaaan bu hoca sana taktı di mi? O adam öyledir zaten. Kaç kişinin hayatını karartmış. Ya benim de?? Yani, üniversiteye girmeyi başardıysan , bir de bitirmeye kararlıysan o hocayla bu olmuş, bununla şu olmuş, boşver diyemiyor kimse sana o yaşta.
Hem de sana bir sır vereyim mi? 20 sene sonra, adamı fena halde haklı bulacaksın üstelik. Gıcık olan sendin aslında.. Da hadi yine iyisin bir köşen daha törpülendi, bu iyi bişey de haberin yok. 
Vay efendim yaz tatiline arkadaşlarınla bilmem nereye gitmene ailen izin vermedi.. Oo haklısın aslında çok fena bir durum. Sen anne –baba olduğunda onlara hak vereceksin ama, hadi kızma, köpürme hakkını kullan sonuna kadar.
En fena düşüşlerden biri.. “Beni kimse anlamıyor.”! Ah be canım.. Sen kendini anlıyor musun acaba? Ruhundaki fırtınaları sen çözdün de başkaları çözemiyor diye mi kızıyorsun.. Hadi ben tutmayım seni..
Annen ya da baban hastalandı. Tam köşenin üstüne düştün bu defa.. Bu defa var ya.. Ne desen haklısın. İşte bununla başa çıkmanın yolunu bulmak ileri yaşlarda bile zor.
Tek tavsiyem, kendine acıma. Zor bir sınavdır, ejderhalarla kaplı bir dapdar yol gibi.. Git üstlerine, aslanlar gibi yürü geç. Başka çaren yok.
Ooo iş hayatına hoş geldin. Burada çok sık düşeceğin garanti. İş hayatı tek başına, genel hayatın minik bir demosu gibidir aslında. İyisiyle, kötüsüyle, başarısıyla, hayal kırıklığıyla, mücadelesiyle, zaferiyle.. Sana vadediyorum, çok bol düşüş var burada.. Ama birkaç sene sonra kondisyon kazanırsın inan. Her düşüş sana bir takla gibi gelir, kalkar bir daha koşarsın.
Zaten artık eski küp de değilsin yani.. Köşeleri kırık, bir garip şekle dönüştün.. Bu iyi bişeydir. Keskin hatların yumuşadı yani.. Yumuşamıyorsa zaten oyun dışı kalırsın ona göre..
Evlilik, çocuklar, ele güne karışma durumları.. İşte yükseliş.. Önemli seçimler yapma.. Sağlık problemleri, ülke meseleleri derkeeeen…
Günün birinde bir bakıyorsun ki hayat aslında bu düşüşlerden ibaret.
Ne zaman sen küre haline geliyorsun, o zaman asıl yolculuğun başlıyor.
Bir öncesi, yani küp halin, hayatın duraklarında beklemekten ibaret aslında.
Küreysen akıyorsun hayatla beraber.
Ama küp olmadan küre olamıyor insan.
Ve ne yazık ki küp olarak kalanlar da mevcut.
Nasıl dersen, ilk düştüğün yerden kalkmazsan başka köşen kırılmıyor arkadaşım..
Tek yarayla ömür geçirmeye çalışırsan, hani risk almadan, hani kendini akıllı, temkinli sanarak, öyle köşe köşe bir küp olarak yaşayıp gidiyorsun.
Çok incinmiyorsun, darbe yemiyorsun, doğrudur.
Ama tüm hayatını yeknesak bir durakta geçiriyorsun.
Yuvarlanıp gitmek mi, durakta beklemek mi, işte hayat dediğin bunun kararını vermek.
Bige Güven Kızılay
Hayal Ağacım – Hayykitap Edebiyat
Sayfa 183 ( Küp ile Küre )

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Tıkandığımız Kelimelerin Başında Gelirdi… Siz Hangi Hayvanı Uydurmuştunuz?

18519714_10213356438371719_1336244988173454387_n[1]

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Lahana Yapraklarını Neden Vücudunuza Sarmalısınız?

lahana-yapraklarinin-faydalari

Çocukken annenin zorla yedirmeye çalıştığı ve belki de bundan dolayıdır ki en önyargılı yaklaştığımız sebzelerin başında gelen lahananın aslında birçok hastalık için bir şifa kaynağı olduğunu söylesek?

Zira lahana yaprakları tam bir doğal ağrı kesici ve adeta ağrıları kendine çekerek sizi rahatlatan bir mıknatıs.

Daha önce kadınların göğüs bölgesine lahana yapraklarını sardığını duyduysanız ancak sebebini bilmiyorsanız doğru yerdesiniz. Çünkü lahana yaprakları göğüs ağrılarını dindirmek başta olmak üzere birçok mucizenin kaynağı.

Bunları öğrendikten sonra lahana yapraklarını daha fazla kullanmaya başlayacaksınız.

Not: Bu yönteme başvurmadan önce bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz.

Göğüslerinize lahana yaprağı sararak ağrılarınızdan kurtulabilirsiniz

Özellikle yeni doğum yapan ve emziren kadınların göğüslerinde hissettikleri ağrılar için doğal bir ağrı kesici oluyor bildiğiniz lahana yaprakları. Meme içindeki sütün tamamen boşalamaması durumunda ve emzirmenin getirdiği acı ve ağrılar çekilmez olduğunda lahana yapraklarına başvurabilirsiniz.

Yapmanız gereken ise çok basit. Lahana yapraklarını soğuk suyla yıkayıp sap kısımlarını kesin. İkiye böldüğünüz yaprakları sütyeninizin içine destek yaparak göğüslerinizi kavrayacak şekilde yerleştirin. Yaprakların ısındığını hissettiğinizde yani ortalama 20 dakika beklettikten sonra yaprakları çıkartın. Kısa süre içinde ağrılarınızın azaldığını ve rahatladığınızı fark edeceksiniz.

Resmen mucize!

Lahana yaprakları başka hangi bölgelerdeki ağrılara iyi geliyor?

Üstelik bu kadarla da sınırlı değil. Lahana yaprakları sadece göğüs ağrıları için değil birçok ağrı için de mıknatıs görevi görüyor. Sırayla bakalım.

  • Çarpmaya bağlı bacaklarda, kollardaki şişlikler için:  Hepimizin başına geliyor. Gün içinde elimizi, bacağımızı istemeden bir yerlere çarpıyoruz ve bunlar da ağrılı şişlikler olarak bize geri dönüyor. Bu ağrıyı azaltmanın ve şişlerden kısa sürede kurtulmanın bir yolu ise o bölgeye lahana yaprakları sarmak. Buz kompresi de uygularsanız şişliklerin bir gecede geçtiğini göreceksiniz.
  • Tiroid bezleri için: Eğer tiroid bezinizin çalışmasında sorun varsa boğaz bölgenize lahana yapraklarını sarın ve bandajlayın. Gece bu şekilde uyuduktan sonra sabah yaprakları çıkartın.
  • Baş ağrısı için: Stres ve yorgunluk sebebiyle yaşadığınız baş ağrılarından kurtulmak için de lahana yaprakları birebir. Lahana yapraklarını baş bölgenize sarın ve bir bere/şapkayla tutturun. Ağrının azaldığını hissettiğinizde yaprakları çıkartın.

İşte bu kadar! Geçmiş olsun…

Kaynak: yemek.com

 

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kas ve Eklem Ağrılarından Kurtulmanın Doğal Yolu: Ev Yapımı Ağrı Kesici Krem

Gün boyu oturarak çalışmak da sürekli ayakta duruyor olmak da büyük sıkıntı bildiğiniz gibi. Her iki durumda da vücudumuz çoğu zaman doğru pozisyonda duramıyor, bu nedenle bel, boyun, bacak, kol, kısacası dört bir yanımız ağrımaya başlıyor.
Bu kas ve eklem ağrılarından kurtulmak içinse bazen çevremizdekilere masaj yapması için yalvaracak dereceye geliyor, bazen kutu kutu ağrı kesici içme isteğiyle dolup taşıyor, evde ne kadar krem varsa hepsini bir anda kullanmak istiyoruz. Bu durum epey ciddi anlayacağınız.
Bu yüzden istedik ki bu ağrıları dindirecek doğal bir yöntem bulalım, en azından kendimizi her gün çeşit çeşit kimyasalla dolu ürünler kullanmaktan kurtulalım. Bitkisel yağlardan gücünü alan bu krem, evinizin yeni olmazsa olmazlarından olacak.

Malzemeleri tanıyarak işe başlamalı: Kafur ve bal mumu güçlerini birleştiriyor

ev-yapimi-agri-kesici-krem-tarifi-3
Evde kolayca hazırlayabileceğiniz bu ağrı kesici kremin tarifine geçmeden önce kullanacağınız malzemeler söz edelim.
Kremin hem dokusunun hem de etkisinin beklendiği gibi olması için iki önemli malzeme gerekli: Kafur ve bal mumu.
Belki de adını daha önce hiç duymadığınız kafur, adını aldığı kafur ağacından elde edilen, beyaz-yarı saydam, kolayca parçalanabilen ve yağ içinde kolayca parçalanıp eriyen bir madde. Çok nadir bulunan bir madde olduğundan sadece güvenilir aktarlarda gerçeği bulunabiliyor. Tıpta tedavi edici özelliklerinden faydalanabilmek adına birçok kremin yapısına katılıyor.
Ne işe yarıyor derseniz, ağrıları, özellikle de eklem ağrılarını dindirme konusunda uzman sayılıyor. Bunun dışında da öksürük, balgam, bronşit gibi sorunlara çözüm olduğu biliniyor. Biz, bu kremde kafurun ağrı kesici özelliğinden faydalanıyor ve kremin kıvamını almasını sağlıyoruz.
Bal mumuna gelince, o da tahmin edebileceğiniz gibi arılar sayesinde elde edebildiğimiz doğal bir ürün. Yine aktarlarda bulunabilen bal mumu, özellikle ciltte oluşan çatlakları ve yanıkları giderme konusunda oldukça etkili olduğundan kremlerde sıkça kullanılıyor.
Kremin o kremsi kıvama ulaşmasında da önemli malzemelerden sayılıyor.
Bu ev yapımı kremi hazırlamak için kullanacağımız diğer bitkisel yağlara gelirsek, Hindistan cevizi yağı, nane yağı, biberiye yağı ve okaliptüs yağı da karışımın olmazsa olmazlarından. Her biri ağrıları dindirmede etkili olan bu yağlar ve ağrı kesicilerin yerini alabilecek diğer yağlar hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz Ağrı Kesicilerin Yerini Alacak Birbirinden Şifalı 5 Bitkisel Yağ yazımıza da bir göz atın deriz.

Beklenen an geldi: Ev yapımı ağrı kesici krem tarifi

 

Malzemeler:
2 yemek kaşığı kadar rendelenmiş bal mumu
1-1,5 yemek kaşığı kafur
3/4 su bardağı Hindistan cevizi yağı
10 damla nane yağı
4-5 damla biberiye yağı
4-5 damla okaliptüs yağı

Nasıl Yapılır?

Isıya dayanıklı bir kap alın ve içine Hindistan cevizi yağı ile rendelenmiş bal mumunu koyup ocağın altını kısık ateşte açın. Tahta bir kaşıkla karıştırarak malzemelerin eriyip iyice harmanlanmasını sağlayın ve ardından içine kafuru ekleyip bir süre daha karıştırarak ısıtın. Tüm malzemeler iyice karışınca ocaktan alın, içine diğer tüm yağları ekleyip tahta kaşıkla son bir kez, kıvamını bulana dek karıştırın. Krem kıvamına gelen karışımı sterilize ettiğiniz kapaklı bir kaba aktarın. Ama krem tamamen soğuyuncaya kadar kabın kapağını kapamayın. Krem oda sıcaklığına gelince kapağını kapatın. İşte bu kadar!

ev-yapimi-agri-kesici-krem-tarifi-2

Nasıl Kullanılır?

Hazırladığınız bu kremden fındık büyüklüğünde alın ve ağrı olan bölgeye masaj yaparak uygulayın.
Ancak, kremi uygulamadan önce içindeki herhangi bir malzemeye alerjiniz olmadığından emin olun.
Önemli bir not: Biliyoruz, siz zaten yaparsınız ama biz yine de söylemeden geçmiş olmayalım, vücutta ağrı oluşmasının bir çok nedeni olabilir, bu yüzden eğer ciddi bir rahatsızlığınız, kronikleşmiş ağrılarınız, nedenini bildiğiniz rahatsızlıklarınız varsa bu doğal krem de dahil olmak üzere evde kendi kendinize uygulamak istediğiniz tüm yöntemlerle ilgili olarak mutlaka doktorunuza danışın ve onun önerileri doğrultusunda hareket edin.
Aynı zamanda ağrılarınız için kullandığınız, doktorunuz tarafından verilen bir ilaç varsa mutlaka ona devam edin, ekstra herhangi bir yöntem bulmaya çalışmayın. Bu krem sadece günlük yorgunluklar, kas ve eklem ağrılarını dindirebilir ve sizi bilinçsizce kullandığınız ilaçlardan uzak tutabilir. Sözün özü, sağlığınızı riske atacak herhangi bir uygulama yapmayın, aman diyelim.

Kaynak: yemek.com

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Hipertansiyonu Olanların Mutlaka Aklında Bulundurması Gereken 10 Hayati Bilgi

Hipertansiyon, halk arasında yüksek tansiyon olarak da anılan ciddi bir rahatsızlık. Üstelik öyle nadir görülen değil, birçok insanda bulunan türden bir hastalık.
Ama ne yazık ki böyle bir hastalığı olduğunu bilenlerin, bildiği halde beslenmesine dikkat etmeyenlerin sayısı da hiç az değil. Tam da bu yüzden 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü olarak biliniyor ve bu hastalıkla ilgili insanları bilinçlendirmek amaçlanıyor.
Hipertansiyonu olanlar bir yana, bir de gizli hipertansiyon sorunu var ki sormayın gitsin. Siz hiç farkında olmasanız da bir anda ortaya çıkıveriyor, hipertansiyonun etkiler, kalp ve damar rahatsızlıklarından tutun felce kadar ciddi sağlık problemlerinin oluşmasına neden oluyor.
O yüzden siz siz olun, sizde ya da bir yakınınızda bu rahatsızlık varsa dikkati elden bırakmayın, doktorunuzun önerileri doğrultunda davranıp beslenmenize özen göstermeyi ihmal etmeyin ve tabii ki aşağıda yazanları aklınızın bir köşesinde mutlaka bulundurun.
Unutmadan, beslenme konusunda aklınızda soru işaretleri varsa Damarların Üzerindeki Baskıyı Hafifleterek Hipertansiyona İyi Gelen 10 Yiyecek yazımıza da göz atın bizce.
Sağlıklı, nefis günlere.

Yemeklere salça koymamaya özen göstermelisiniz

salcali-makarna
Biliyoruz sulu yemeklerden makarna soslarına, salça bizim mutfağımızın demirbaşlarından olur, her yemeğe lezzetiyle sınıf atlatır.
Ama ne yazık ki salça, hipertansiyonu olanlar için hiç de doğru bir tercih değil. Çünkü içinde bolca tuz bulunuyor ve bu tuz, damarların zorlanmasına neden oluyor.
Bu nedenle yemeklerinizi yaparken salça yerine domates ya da evde kendi ellerinizle tuz koymadan hazırlayacağınız salçaları hazırlamanız daha doğru olacaktır.

Aynı şekilde turşu yememeye de dikkat etmelisiniz

tursu-nasil-yapilir-13

 

Kornişondan lahanaya, acı biberden domatese çeşit çeşit sebzeyle hazıladığımız ve hepsinin tadına ayrı bir hayran kaldığımız turşular da hipertansiyonu olanlar için uzak durulması gerekenler listesinde.
Sebebi de tahmin edebileceğiniz gibi içindeki bolca tuz.

Tuzla kavrulmuş kuru yemişler yerine çiğ olanları tercih etmelisiniz

kuruyemis-karisik

Kavrulmuş kuru yemişlerin tadı size ne kadar lezzetli gelirse gelsin onlardan uzak durmalı, vücudunuzu ihtiyacı olandan fazla tuzdan korumalısınız.
“E kuru yemiş de yiyemeyecek miyiz?” derseniz elbette ölçülü olduğu sürece çiğ hallerini tüketebilirsiniz.

Yemekleri tuzla lezzetlendirmek yerine limon suyu, sarımsak, nane gibi malzemelerden destek almayı denemelisiniz

limon-sarimsak-hipertansiyonu-olanlar-nelere-dikkat-etmeli
Başından beri söylediğimiz gibi tuz, hipertansiyon hastalarının en baş düşmanlarından biri. Bu nedenle yemeklere sadece salça koymamanız da pek yeterli değil.
Yaptığınız tüm yemekleri hazırlarken olabildiğince tuz kullanmayın. Bunun yerine diğer baharatlardan ve limon suyu, sarımsak gibi malzemelerden destek alın. Bu şekilde kendiniz için daha sağlıklı yemekler hazırlayabilirsiniz.

Fazla kilolarınız varsa bir an önce kurtulmaya çalışmalısınız

kosu-ayakkabisi
Fazla kilolar ve obezite, kalp ve damar sağlğını olumsuz yönde etkilediğinden bu, yüksek tansiyon problemini de beraberinde getiriyor.
Bu yüzden hipertansiyonu olanların mutlaka doktor kontolünde kilo vermeye başlaması gerekiyor.

Doymuş yağlar içeren yiyeceklerden uzak durmalısınız

doymus-yag-nedir
Doymuş yağ içeren yiyeceklerden, işlenmiş hazır gıdalardan uzak durmanız da önemli. Çünkü doymuş yağlar damar sağlığını olumsuz yönde etkiliyor ve bu, hipertansiyonun tetiklenmesine neden oluyor.

Çay-kahve gibi bol kafeinli yiyecek ve içecek kullanımızı sınırlandırmalısınız

cay-kahve-gastrit
Kafein, kan basıncını hızlı bir şekilde değiştirerek tansiyonu yükseltici etki gösterebiliyor. Bu nedenle yüksek tansiyonu olanların çay-kahve gibi kafein oranı yüksek yiyecek ve içecekleri tüketirken dikkatli olması, mümkün olduğunca bu tür gıdalardan uzak durması önem taşıyor.

Taze sebze ve meyve tüketiminizi artırmalısınız

sebze-meyve-gut-hastaligi
Sebze ve meyveleri taze taze, olabildiğince pişirmeden çiğ bir şekilde yiyerek tansiyonunuzu dengeleyebilirsiniz.
Özellikle potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi mineraller açısından zengin sebze ve meyveler kalp ve damar sağlığını olumlu yönde etkileme özelliğine sahip. Bu nedenle de tansiyonun dengelenmesinde önemli rolleri var.

Sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkları hayatınızdan tamamen çıkarmalısınız

sigara-nasil-birakilir

 
Halk arasında kötü alışkanlık olarak anılan bir şeyden söz ediyoruz. Sadece hipertansiyonu olanların değil herkesin uzak durması gereken alışkanlıklar yani.
Vücuda zararı saymakla bitmeyecek bu ikili, kan basıncı üzerinde de oldukça olumsuz etkilerde bulunuyor. Bu da tansiyonun aniden yükselmesine neden olabiliyor.

Son olarak, biliyoruz zor ama stresten olabildiğince uzak durmalısınız

bas-agrisina-ne-iyi-gelir-1

fitandsound
Gün içinde bizi strese sokacak birçok durumla karşılaşıyoruz, doğruya doğru. Ama kendimizi stresten olabildiğince uzak tutmamız gerekiyor.
“Bunun hipertansiyonla ne ilgisi var?” derseniz stres, vücudumuzda fizyolojik olarak da birçok etki yaratıyor. Kanın akış hızını değiştirerek kan basıncının artmasına, bununla birlikte de tansiyonun yükselmesine neden olabiliyor.
Dolayısıyla hipertansiyon için oldukça önemli etkenlerden biri stres olarak kabul ediliyor. Siz, siz olun stresli ortamlardan ve sizi strese sokacak durumlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın.
Yaparken huzur bulduğunuz aktivitelere yönelin.

limon-sarimsak-hipertansiyonu-olanlar-nelere-dikkat-etmeli
Önemli bir not: Her şeyden önce elbette doktorunuzun önerilerinin aksine hiçbir harekette bulunmayın. İlaçlarınızı vaktinde içmeyi ihmal etmeyin. Sağlık bu, ihmale de şakaya da gelmez, aman diyelim.

Kaynak: yemek.com

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Bu Kadar Kolay: Solan Çiçekleri Sadece 3 Malzemeyle Canlandıran Karışım

İlkbaharın gelmesiyle içimiz kıpır kıpır olmaya, doğa yeşillenmeye, güneş içimizi ısıtmaya başladı. Şu sıralar ara ara hava bulutlansa, yağmur yağsa da bahar geldi ya sonunda, bize yeter.

solan-cicekler-icin-karisim-6
Baharı doya doya yaşamak için belki çok zamanımız ya da kocaman bahçeli evlerimiz hatta belki balkonumuz bile yok ama bu bile engel olamaz bizim çiçeklerle haşır neşir olmamıza.
Siz de en az bizim kadar evinizde bitki yetiştirmeyi seviyor, renk renk çiçekler arasında kendinizi daha mutlu hissediyor, onların kokusunu içinize çektiğinde huzurla doluyorsanız doğru yerdesiniz demektir.
Bazen o çok sevdiğimiz saksı bitkilerimize yeterli ilgiyi gösteremiyor, yetişmeleri için doğru yeri bir seferde bulamayabiliyor veya az ya da çok sulayarak onların solmasına, boyunlarını bükmesine neden olabiliyoruz. Yetiştirenler bilir, bu da insanda üzüntü hatta suçluluk duygusu oluşturuyor.
İşte tam da bu yüzden solan bitkilerinizi kurtarıp onları yeniden hayata döndürmenizi sağlayacak nefis bir karışımdan söz edeceğiz şimdi. Sadece 3 basit malzemeyle 1-2 dakikada hazır edebileceksiniz üstelik.
Hadi vakit kaybetmeden kolları sıvayalım!

solan-cicekler-icin-karisim-3

Önce malzemeleri sıralayalım…

Malzemeler:
1 adet orta boy muzun kabuğu (Muzu afiyetle yemeyi ihmal etmiyoruz 🙂 )
1 çay bardağı kadar kahve (toz halinde)
2-3 yumurtanın kabuğu (yumurtalarla da nefis bir yemek yaparsınız artık)
1 çay bardağı kadar temiz su

Blenderı alıyor, içine muz kabuğunu koyuyorsunuz…

solan-cicekler-icin-karisim-1[1]

Ardından üzerine kahveyi döküyorsunuz…

solan-cicekler-icin-karisim-2

 

Yumurta kabuklarını da blendera ilave ediyor ve…

solan-cicekler-icin-karisim-3

Son olarak üzerine suyu da ekleyip blenderı çalıştırıyorsunuz…

solan-cicekler-icin-karisim-4

Elde ettiğiniz karışımı saksıdaki solan bitkinin dibine dikkatlice döküyorsunuz…

solan-cicekler-icin-karisim-5

İşte bu kadar! Bitkiniz kısa süre içinde kendini toparlayıp yeniden canlılığına kavuşuyor
Kaynak: Brightside

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »