“Derinlerde bir yerde sevilmek istediğimi fark ediyorum,” diyorsun. Sevilmek istiyorsan sev! Çünkü verdiğin her şey sana geri döner. Sevilmek istiyorsan, sevilmek isteğini unut, sevgi binbir yoldan sana gelecektir. Hayat yansıtır, hayat yankılar, hayat senin hayata verdiğin her şeyi geri getirir. O yüzden sevilmek istiyorsan, istemeyi ve sevilmeyi unut – o zaman sorun bu değildir. Kural basittir: Sev.
Ve dünyadaki en harika insan gibi kabul görmek istiyorsan, herkesi dünyadaki en harika insan gibi kabul etmeye başla. Aksi takdirde onların seni en harika insan olarak kabul etmelerini nasıl beklersin? Onlar da aynı yoldadır. Seni en harika insan olarak kabul etmezler, çünkü o zaman onlara ne olur? Sen en harika insansan, onlar kim? Her insan en harika insan olmak ister.
Bir keresinde Nasreddin Hoca’nın arkadaşlarından biri Hoca’yla konuşuyormuş. Yıllar sonra tekrar buluşmuşlar. Ezeli rakiplermiş; ikisi de şairmiş. Karşılıklı kariyerlerindeki başarılarla ilgili böbürlenmeye başlamışlar.
“Şiirlerimi kaç kişinin okuduğunu duysan, Nasreddin, şaşar kalırsın,” demiş arkadaşı. “Okur sayım ikiye katlandı.”
“Aman Tanrım, aman Tanrım!” demiş Nasreddin. “Evlendiğinden haberim yoktu!”
Herkes aynı yoldadır. İnsanların seni dünyadaki en harika insan olarak kabul etmelerini istiyorsan, bunu bir kurala dönüştür: Başkalarının senin için yapmalarını istediğin her şeyi onlar için yap. Ama sıkıntı buradadır. Ego senin dünyadaki en harika insan olmanı ister, başkasının değil. O zaman incinirsin, çünkü herkes aynı yoldadır. Bu basit noktayı anlayamıyor musun? Onlar da senin onları en harika insan olarak kabul etmeni beklerler
alıntı
Bir Cevap Yazın