Soyadınızın ilk harfine göre geçmiş hayattan gelen köken özellikleri…

Geçmiş-Yaşam[1]

 

 

Soyadınızın ilk harfine göre geçmiş hayattan gelen köken özellikleri…
A-SİMYACI
B-KELT OZANI
C-AFSUNCU
D-DRUİD
E-BÜYÜCÜ
F-PERİ
G- DEV
H- MÜNZEVİ
I-FALCI
J- MÜCEVHERCİ
K- ŞÖVALYE
L- LORD, LADY
M-CADI
N- SU PERİSİ,
O- KAHİN,
P-GÖZLEMCİ,
R-RİTÜALİST,
S-ŞAMAN,
T-MUCİZE YARATAN KİŞİ
,U-UNİKORN
,V-DURUGÖRÜR ,
Y-YOGİ
,Z-KAHİN,SU ARAYICI

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 3 Comments »

Tibet İlacı Nedir?Ne İşe Yarar?

tibet_ilacinin_faydalari[1]

 

Tibet tıbbı da tıpkı Çin ve Uzak Doğu tıbbı gibi oldukça eski zamanlara dayanan geleneksel tıp dallarından bir tanesi. Tibet tıbbında en çok bilinen Tibet İlacı ise hala günümüzde kullanılan ve pek çok kişinin şifa bulduğu bir yöntemdir. Tibet manastırında kil tabletlere yazılılı olarak bulunan iki bin yıllık Tibet İlacı özellikle kan damarlarını temizlemede ve kolesterolü düşürmede oldukça faydalı. Bu gün size Tibet İlacının Faydaları ve hazırlanışı konusunda bilgiler vermek istiyorum.
Tibet İlacının Faydaları

Sağlıklı ve uzun bir hayat için en doğal iksirdir.
Kan damarlarındaki kireçlenmeyi ve yağı çok başarılı bir şekilde temizler.
Kan damarlarının esnekliğini artırır ve daha sağlıklı bir kan akışı sağlar.
Kalp krizi ve göğüs ağrılarına karşı kullanılabilir.
Vücuda zindelik ve dinçlik verir.
Gözün görme kabiliyetini artırır.
Tibet İlacı Tarifinin Yapımı İçin Gerekli Malzemeler

limon_kabugu_sarimsak_kuru[1]

300 gram sarımsak,
1 kg limonun kabuğu,
1,5 litre su,
Kapaklı cam kavanoz
Tibet İlacı Tarifinin Yapımı ve Kullanım Şekli
Limon kabuğunu mümkün olduğu kadar ince olacak şekilde öğütün. Rendenin ince bölümünü kullanabilirsiniz. Sarımsakları da aynı şekilde öğütüp limon kabuğu ile karıştırın. Yukarıda belirtilen miktarda suyu tencerenin içine koyup, kaynatın. Su kaynadıktan sonra, altını kısıp, sarımsak limon karışımını suyun içine ilave edin. Tencerenin ağzını kapatarak, 15 dakika kısık ateşte kaynatın. Ocağın altını kapatıp, karışımı soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra, cam kavanoza doldurup, ağzını kapatın. Şimdi Gelelim Kullanım Şekline
Tibet İlacı Tarifinin Kullanım Şekli

Hazırlamış olduğunuz Tibet ilacından her sabah aç karnına çeyrek su bardağı içmeniz gerekmektedir. 25 Gün her sabah içtikten sonra, 10 gün ara verip, 25 gün daha için. Ara verdiğiniz süre de dahil toplamda 60 gün sonunda Tibet ilacını kullanmayı bırakın. Bir sonraki uygulama için aradan en az 6 ay geçmiş olması gerekir. Diğer uygulamalarınızda da yine 25 gün içip, 10 gün ara verip 25 daha tüketmeniz gerekmektedir. İyileştikten sonra herhangi bir şikayetiniz yoksa Tibet ilacını kullanmayınız. Her ne kadar doğal bir şifa kaynağı olsa da alternatif tıp kürlerini kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Doktorunuzun onay vermesinden sonra uygulama yapınız.

Kaynak: Bilgi Turu

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Karbonatın Mucizevi faydaları saymakla bitmiyor

karbonat-faydalari-670x320[1]
Karbonatın Mucizevi faydaları saymakla bitmiyor. Bir çok alanda kullanılan karbonatın işte mucizevi etkileri:
Bademcik iltihabında ( 1/2 çay bardağı suya 1 çay kaşığı karbonat ilave edip gargara yapın)
Tırnak bakımında ( 1 kase ılık su içerisine 1 çay kaçığı karbonat ilave edin ve elleriniz 15 dakika suda bekletin, tırnak dipleriniz yumuşacık olacaktır.
Diş temizliğinde ve diş parlatmada ( 2 günde 1 karbonatla yavaş bir şekilde dişlerinizi fırçalayın 2 damla çilek suyu da ilave edebilirsiniz)
Parlak ve canlı bir cilt için ( Yüz temizleme kreminin içerisine 1/2 çay kaşığı karbonat karıştırıp cildinize 2-3 dakika yavaşça masaj yaparak uygulayın)
Saç temizliğinde ( Jöle veya sprey kullanımı sonrası saç temizliğinde orta boy bir şampuanın içerisine 1 çay kaşığı karbonat karıştırarak saçını yıkayın)
Sigara kokusunu önlemede ( Karbonat ve sirkeyi karıştırıp odanın bir köşesine koyun odadaki kokuları yok edecektir.)
Halı da ki kokuları gidermek için ( 1-2 avuç karbonatı halının her tarafına serpin ve 1-2 saat bekletin sonrasında elektrik süpürgesi ile iyice süpürün.)
Buz dolabında oluşan kokuları gidermek için (1 kase karbonatı buzdolabının bir köşesine koyun 4-5 gün geçince karıştırın ayrıca sebzeleri ve meyveleri koruyucu etkisi vardır.
Yağ lekelerinde ( Lekenin üzerine karbonat dökün ve biraz ıslatın. Bir iki saat beklettikten sonra döktüğünüz bölgeyi silin.)
Lavabo açmak için (1 su bardağı karbonatı lavabonuza dökün ve üzerine bir bardak sirke dökün ardından 2 litre kaynamış su ilave edip lavaboyu boşaltın)
Lavabo temizlemede ( Lavabonuza karbonatı döküp limonla ovun, parlatıcı etkisi de vardır.
Rutubet  ve küf kokusu için ( Dolabınızın bir köşesine ağzı açık bir kapta karbonat koyun naftalin sevmeyenler için iyi bir koku gidericidir.)
Çamaşır makinasında ( Deterjan miktarını yarı yarıya azaltarak karbonat ekleyerek tamamlayın daha sağlıklı bir şekilde çamaşırlarınız temizlenecektir.
Ter kokusu için ( Banyo sonrasında yarım çay kaşığı karbonatı koltuk altınıza sürün ve ovalayın koltuk altınız ter kokmayacaktır.
Kettle ve termos temizliğinde ( 2 kaşık karbonatı içerisine atınız üzerine kaynamış su ilave ediniz 1-2 saat bekletiniz ve yıkayınız pırıl pırıl olacaktır.)

Kaynak: Bilgi Doktoru

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

1 haftada Kemik ve eklemleri yeniden doğmuş gibi yapıyor!

jelatinin-eklemlere-faydalari-nelerdir-1-728x410[1]

 

Vücut ağrıları, günlük ya da iş yerinde strese maruz kalan 30 yaşından büyük insanlarda sık görülür. Kötü duruşun bir sonucu olarak, eklemler vücudumuzun en çok etkilenen bölümlerinden biridir ve insanlar çeşitli ağrı türünden muzdariptir. Sırt, bacaklar, boyun ve bilekler, vücutta en şiddetli ağrının meydana geldiği yerlerdir.
Neyse ki, bu yazıda, size eklemler, tendonlar ve kemiklerinizden kurtulmanıza ve sadece bir hafta içinde yenilemenize yardımcı olacak bir formül sunacağız! Bu formüldeki ana madde jelatintir, çünkü glisin de dahil olmak üzere, pek çok miktarda amino asit ihtiva eder, bu da  her gıdada pek bulunmaz. Jelatinin faydaları çoktur.
İçindekiler:
150 gram yenilebilir jelatin
1 su bardağı soğuk su

Tarif:
Bir bardak soğuk suyun ¼’üne yaklaşık beş gram jelatin karıştırın. Jelatin oluşturmak için gece boyunca derin dondurucuya yerleştirin. Daha sonra sabahları süt, yoğurt, çay, meyve suyu veya yumurta ile birlikte tüketin. Bu işlemi 30 gün süreyle yaparsanız inanılmaz sonuçlar fark edersiniz.
Faydaları:
Bunu bilmiyor olabilirsiniz, ancak jelatin vücudunuzu sağlıklı hale getirmenize yardımcı olan boyun, sırt ve bacak eklemlerinde bir haftada rahatsızlığı gidermek için kullanılır. Aslında vücudun bu kısımlarının doğal “yağlanmasını” sağlar. Diyetinize jelatin ekleyin! Gıdaların, özellikle süt ve kırmızı etin sindirimini kolaylaştıracak, genel olarak muhtemel iltihaplanmaları azaltacaktır, bağışıklık sisteminizi ve hormonları da düzenleyebilirsiniz.
Birine bile faydası olsa kardır. O yüzden lütfen paylaşalım.
Sağlıcakla kalın.

Kaynak: Kadında Yaşam

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 6 Comments »

Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş.

17884189_10210827062744919_7221368665643917056_n[1]

 

 

Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş.
Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş.
Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş.
Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.”
“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır.
Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur?
Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.”
Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz…
Zerzevatçı bağırır, sarraf bağırmaz,
Eskici bağırır , antikacı bağırmaz,
Söyleyecek sözü, fikri değerli olan bağırmaz,
Bağıran düşünemez düşünmeyen kavga eder

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Aşk, âşık olduğunla yekvücut olmakmış.

17759879_10155194229434868_8173053667132236885_n[1]

 

 

” Benim babaannemdi, ama bütün köyün, annemgilin ve dedemin dediği gibi Bakele derdim ben de ona. Dedeme ise dede.
Dedem, babamın anneme davrandığından daha iyi davranırdı Bakele’ye.
“Sen yorulma, ineği ben sağarım.”
Gider sağardı.
“Su vereyim mi Bakele?”
Verirdi.
Bazı geceler çok soğuk olurdu yayla, “Dur Bakele…” derdi Bakele’nin elindeki odunları alıp. “Sobayı ben yakarım.”
Yakardı.
Şehre indiği her sefer kalın kalın kitaplar getirip “Bakele…” derdi, “Al. Oku sen. İşlere ben bakarım.” Bakele dedeme kocaman güler, “Sağ ol İbrahim.” deyip gömülürdü getirdiklerinin arasına. Okurken, suyun altına girmiş de nefesini tutuyormuş gibi gelirdi bana. Sıkılırdım önce, sonra korkardım, sonra gidip dedemin eteğini çekiştirir, “Bakele’ye bi şey mi oldu dede?” diye sorardım. “Şşt.” derdi dedem. “Okuyor oğlum, ne olacak? Hadi gel, biz de gazetenin resimlerine bakalım seninle.” Alırdı beni kucağına, işaret parmağıyla göstere göstere okur, anlatırdı.
“Sen niye okumuyosun dede?”
“İşte ben de gazete bakıyorum ya.”
Yanlarına gittiğim her yaz bir şeyler öğrenirdim. Kitap okunur, gazete bakılırdı meselâ. Sağılan ineğin arkasında durulmazdı. Uyuyan köpeğin yakınından geçilmez, eriğe tırmanılmaz, örümcek öldürülmez, kelebeğin kanadına dokunulmazdı.
Öğrenirdim.
Bakele macirdi.
“Macir ne demek dede?”
“Göçmen demek oğlum.”
“Göçmen ne demek?”
Başka memleketten gelmiş insan demekti.
Okul gibiydi benim için köy. Duvarsız, çatısız. Kışın şehirde okurdum, yazın köyde.
Yazdan yaza gelip gidiyor, her yaz biraz daha büyüyor, okuryazar falan oluyor, dedemin getirdiği gazetelere kendim bakmayı, Bakele’nin elinden bıraktığı kitapları kendim okumayı öğreniyordum.
Macir’in macir değil muhacir olduğunu meselâ… Orta iki’de.
Ve Bakele’nin gözünün içine bakan dedeme saygı duymayı, onu giderek Bakele’den daha fazla sevmeyi öğreniyordum. Ama dedemi daha çok sevdiğim için değil; dedem Bakele’yi babamın annemi sevdiğinden daha çok sevdiği için.
Babam annemden su isterdi: “Semiha, su getir.”
Dedem, Bakele istemeden getirirdi suyunu. Soğurur da getirirdi hem.
“Semiha çay koy.” Derdi babam.
Dedem çayı demler, getirip Bakele’ye ikram eder, “Beğendin mi?” diye de sorardı.
Babam anneme kızardı sık sık. Temizlik yaparken “Ayağını kaldırıver.” dediğini duysa, “Bir rahat vermedin.” diye terslenirdi. “Bağırtacaksın beni şimdi çocuğun yanında.” Annem korkardı babamdan.
Dedem, Bakele evde yokken temizlerdi evi; en çok da onun oturup kitap okuduğu köşeyi temizlerdi. “Mis gibi yaptım Bakele. Otur, rahat rahat oku.” Bakele dedemden hiç korkmazdı.
Bakar öğrenirdim ben. Güzel şeyler öğrenirdim.
Lise sondaydım. Bir kış vakti döndüm ki babam evde; gözleri kızarmış, annem bir köşede hem ağlıyor hem toparlanıyor. “Köye gidiyoruz. Hazırlan.” dediler. Bakele ölmüş.
Yol boyu Bakele’yi düşünmeye çalıştım ama hep dedem geldi gözümün önüne. Kime su getirecekti? Kim yorulmasın diye ineği sağacak, kim rahat okusun diye köşeyi süpürüp silecek, kim için çay demleyecekti?
Ne edecekti dedem?
Biz vardığımızda gömmüşlerdi Bakele’yi. Günahmış. Ölü bekletilmezmiş. Dedem önümüzde düştü, annem ağlar, babam ağlar; köyün küçük kabristanına gittik. Başucuna bir tahta dikmişler, toprak hamile gibi kabarmış, Bakele içinde yatıyor. Ama ben gene ona veremedim aklımı. Gözüm de dedemdeydi gönlüm de. Ne zaman başucu tahtasında “Vesile Kara, Ruhuna Fatiha” yazısını gördüm, anca o zaman Bakele’ye gitti aklım.
Vesile?
“Acaba…” diye düşünüyordum dua edermiş gibi yaparken, “Bakele babaannemin gayrimüslim adıydı da dedem tutup vatan hasreti çekmesin diye?..” Ama yok. Bakele yedi göbekten müslümandı.
Üç gün kaldık köyde. Gelenden gidenden anneme de yaklaşamadım babama da. Ağlayıp duruyorlardı. Dedem donmuş gibiydi bir tek. Gözü hep Bakele’nin kitap okuduğu köşede, onu ne kadar özlediğini bilmesen gülüyor dersin, yüzünde de yumuşacık bir ifade.
Annemgil komşulara veda etmeye gidince cesaretimi toplayıp yanaştım dedemin eteğine.
“Dede?..” dedim, “Bakele ne demek?”
Anlattı.
“Canım” demekmiş.
Ve “Aşkım” ve “Bir Tanem” ve “Her Şeyim” ve “Ömrümün Vârı” ve “Gözümün Nûru” ve “Kalbim” ve “Işığım” ve daha yüz binlerce güzel söz, güzel ses demekmiş.
İlk “Canım” demek istediğinde ar etmiş dedem, “Hanım” dese “malım” demiş gibi olur diye korkmuş, “Vesile” dese çok resmi, soğuk. Ama kendinden tarafa bakmasını istiyormuş, onu görmesini, onun içini, yüreğini, sevdasını fark etmesini istiyormuş; anlatacak, dökülecek, gerekirse ağlayacakmış. “Baksana” dese olmaz, “Bak hele…” demiş, devamını getirebilecekmiş gibi.
Bakele dönüp bakmış.
Dedem bütün söyleyeceklerini unutmuş, öylece kalmış.
Beklemiş beklemiş Bakele, gülümsemiş, dedemin elini tutmuş, bakmış ki dedem yutkunup duruyor, “Anladım İbrahim…” demiş. “Anladım… Sen bana Bakele de bundan sonra, ben anlarım senin ne demek istediğini.”
Aşk, âşık olduğunla yekvücut olmakmış.
Öyle dedi dedem….
Sezgin Kaymaz

Günün Tavsiyesi: Eğer uzun zamandır beklediğiniz para gecikiyorsa, arka arkaya beklediğiniz  işler erteleniyor ya da iptal oluyorsa

5dfb5e72_100_EVIM_98a3[1]

 

Günün Tavsiyesi: Eğer uzun zamandır beklediğiniz para gecikiyorsa, arka arkaya beklediğiniz  işler erteleniyor ya da iptal oluyorsa, kendinizi bir anda kötü mutsuz veya gergin hissediyorsanız, paranın bolluk ve bereketin önünde bir tıkanıklık oluşmuş demektir.
Para ve bereket kendine, çoğalacağı ve dolup taşacağı yer arar. Enerjisel olarak kirli mekana gelmekten kaçınır. Bu sebeple akışın tıkandığını hissettiğiniz zamanlarda evinizde, ofisinizde enerjisel mekan temizliği yapmanız gerekir.
Adaçayı yakmak ve sonra ortamı havalandırmak, temizlik malzemesinin içine üzüm sirkesi ilave edip yerleri temizlemek,
Himalaya tuzlu su kasesi kullanmak,
Ametist, kristal kuartz kristalleri kullanmak
Himalaya tuzu lambası kullanmak,
Mum yakmak mekan temizliğine yardımcı olur.
Kişisel arınma da önemlidir; Sirkeli su ile yıkanmak,
Himalaya tuzu ile yıkanmak,
Ayakları aksam 10 dk tuzlu suda tutmak,
Akik, ametist veya kuartz taşı kullanmak enerjisel blokajları çözmede yardımcı olur.
Mekanınızı ve kendinizi temizleyin. Hakkettiğiniz güzellikleri, aşkı sevgiyi, parayı, sağlığı bolluk ve bereketi kendinize çağırın.
Günün Olumlaması: “Ben para mıknatısıyım. Para bana her türlü kaynaktan ve helal yoldan kolaylıkla ve çabuklukla, artarak gelir. Buna hazırım ve kabuldeyim. ” Sevgiyle
Serkan Sorguç ŞifaChi

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »