Bir Şarkının Peşinde…

maxresdefault[1].jpg

1970’ler de Detroitli Rodriquez iki tane  albüm çıkarır ama ikisi de tutmaz. Bunun üzerine müziği bırakır ve geçimini başka işlerden kazanmaya başlar.

Bu arada çıkardığı bu iki albüm Güney Afrika’da milyonlar satar ve gençlerin arasında ilah olur. Ama tüm bu gelişmelerden habersizdir. Ve Güney Afrikalı bir hayran onu bulmak için araştırmaya başlar. Ve nihayet onu bulur, Rodriquez çok meşhur olduğunu öğrenir.

Albümleri tutsa da tutmasa da ne hayat felsefesinde ne de yaşayışın da bir değişiklik olur.

Beni çok etkileyen düşündürücü bir film…

Seyredin derim,

Anette İnselberg

 

Duygusal Çöplerinizi Nasıl Boşaltırsınız…

cop1

 

İşinize yarayan ne varsa bilgisayarınızda saklar; işe yaramayan, güncelliğini yitirmiş ne varsa bu kutuya atarsınız. Olmazsa, geri dönüşüm kutusunu da boşaltır, tüm işe yaramaz şeyleri bir defada uzay boşluğuna gönderiverir, bir daha yüzünü bile görmezsiniz.
Peki, yaşanmış, bitmiş, güncelliğini kaybetmiş, artık üzerinizde hiçbir etkisi kalmamış ya da sadece olumsuz tortularını taşıdığınız duygularınızdan ne haber?
Yaşadığınız anda bile hoşlanmadığınıza karar verdiğiniz anılar… Eski aşklarınızı ne yaptınız mesela? Yoksa yaşanıp bittikten, üzülüp bunalıp stresini çektikten sonra onları ahde vefa olsun diye kaldırıp beyninizin en kıymetli yerindeki duygusal çöplüğünüze mi attınız? Attınız, buraya kadar güzel. Acaba onlar şimdi o çöplükte, canınız ne zaman sıkılmak ve kendinize bunalım yaratmak isterse çıkarıp çıkarıp kullanılmak üzere emre amade mi bekliyor?
Sizi Üzen Duyguları Artık Yanınızda Taşımayın!
Bazen şöyle bir cümle söylendiğini duyarım da, kanım mı donsun, kahkahalarla güleyim mi şaşırır kalırım. Mesela kimi arkadaşlar der ki; “Ben eski aşklarımın hiçbirini unutmadım, yaşadığım ne varsa anılarımda, aklımda.”
Aferin. Bu kadar vefalı olduğunuz için kendinizi tebrik edebilirsiniz; bir de tenekeden madalya takın bari! Zihninizde kaç tane yaşanıp bitmiş aşk, yaşanmış ama kötü bitmiş ilişki, ne bileyim kazık atmış, sizi üzmüş arkadaşlarınızla ilgili anılar, kısaca canınızı sıkıp sizi üzebilecek ne varsa sakın bir yere göndermeyin. Ömrünüzün sonuna dek beraber yaşayın!
İnkar edemem; aşk güzel bir duygudur. Bizi mutluluktan bebekler gibi zıplatır, kış ortasında bahar yaşatır, mutlu olmamızı sağlar. Vefa da güzeldir. Yaşanılmış olayları, insanları, ilişkileri, aşkları unutmamak gerekir. Peki ama biz? Kendimize olan vefa borcumuz? Kendimize karşı yerine getirmemiz gereken görevlerimiz ve sorumluluklarımız?
İçimizdeki duygu çöplüğü bana göre gerçek bir bomba gibidir. Nasıl ki bir çöp bidonu, içine tehlikeli maddeler atıldıkça sessiz sakin şişer, dolduğunda da patlar; içimizde taşıdığımız ve hoşlanmadığımız ne varsa doldurduğumuz ‘Duygu Çöplüğü’ de işte böyle tehlikeli bir bölgedir.
Aşk güzeldir elbet. Doğar, büyür, yaşar. Ama unutmamak lazımdır ki bir gün mutlaka biter. Doğası gereği bitmek zorundadır. Tarihe mal olmuş ünlü aşklara baktığınızda göreceksiniz ki, ya kadın ölmüştür, ya erkek… Aşkları da araya ölüm engeli girip bitmeye fırsat bulamadığından, tarihe mal olmuştur. Son aşama hep bitiştir; bu kaçınılmaz. Bitişlerden sonra da zavallı ruhumuzda iyiler yanında kötü olayları da mı tutacağız? Bize kendimizi kötü hissettiren olayları zihnimizde, duygu çöplüğümüzde neden barındıralım?
Zihnimizi Çöplerinden Kurtarma Aşamaları
Gelin isterseniz bugün beynimizin “Duygu Çöplüğü” bölümünde bir tarama çalışması yapalım. Bizi üzen, bunaltan, mutsuz eden, süründüren ne varsa onları aklımızdan çıkarıp uzayın boşluklarına bir daha buluşmamak üzere gönderelim. Bunu başarmak için de şu sıralamayı takip edelim:
Öncelikle evimizin içinde kendimize sakin bir yer bulalım. Mekan seçimi size ait olup ses ve gürültüden etkilenmeyeceğiniz, rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer olması gerekmektedir.
Terapimizi yapacağımız mekanın renkleri ise rahatlatıcı, pastel renklerden seçilmiş olmalı. Renk seçim imkanımız yok ise, hiç olmazsa oturduğumuz yere yeşil, mavi, pembe, sarı gibi renklerin pastel tonlarından oluşmuş veya bu da bulunamıyorsa beyaz bir örtü örtmek yeterli olacaktır.
Mekan seçimini yaptıktan sonra yanımıza bir adet kalem ve bol miktarda küçük kağıt (hatırlatma kağıtları boyutunda olması yeterli), bir adet kutu, bir de kulaklıkla hareketli bir müzik dinlememize imkan verecek herhangi bir alet alarak, yalnız kalabileceğimiz ve rahatsız edilmeyeceğimizden emin olduğumuz anda mekanımıza çekilelim.
Rahatça oturabileceğimiz bir pozisyonda yerimize yerleşip kendi içimize dönerek duygu çöplüğümüzde tarama yapmaya başlayalım. Bu taramayı yaptıkça aklımıza gelen her olay bir diğerini çağıracak, birbiri ardına kötü anılarımız yavaş yavaş sıraya dizilmeye başlayacak.
Her bir kağıdın üzerine ayrı ayrı canımızı sıkan, bizi üzen, bunaltan hangi anımız varsa onları kısa notlar halinde yazalım.
İçimizde varolanları bitirdiğimize ve hepsini kağıda döktüğümüzü düşündüğümüz anda yazma işlemine son verelim.
Kağıtlarımızı sıraya koyalım. Mekanımıza çekilirken yanımıza almış olduğumuz kutuyu yakınımızda bir yerlere koyalım. Müziğimizi dinlemek üzere kulaklıklarımızı takalım. Dinlemek üzere seçtiğimiz parçaların hareketli bir tempoda olmasına özen gösterelim; çünkü ağır ritimli parçalar bizim dağılıp anılarımıza dalmamıza neden olur.
Sıraya koyduğumuz kağıtları teker teker alıp okuyalım (tercihen sesli), okuyup bitirdikten sonra da buruşturup çöp sepetine atalım. Bu işlemi yaparken gözlerimizi kapatalım. Bu arada bu olayın beynimizin içinden dertop olup kağıdımızı attığımız kutuya düştüğünü hayal edelim.
Yazdığımız kaç adet kağıt varsa hepsi için aynı işlemi uygulayalım. Tüm kağıtlarımız bittiğinde, bunları doldurduğumuz kutuyu da alıp hepsini akan bir suya keyifle boşaltalım. Akar su hiçbir zaman kir barındırmaz, kötü anılarımıza da layık oldukları finali yaşatacaktır.
Bu terapiyi, olumsuz hisler bizi ne zaman rahatsız ederse tekrar uygulayabiliriz. Lütfen unutmayın, bunu vefasız olduğumuzdan veya insanlara değer vermediğimizden değil, sadece karmakarışık hislerle baş başa kalmak yerine, biraz olsun ferahlamak ve ruhumuzu rahatlatmak için yapıyoruz. Önce de söylediğim gibi aşk güzeldir; yaşanılanlardan ise sadece güzel olanlar muhafaza edilmeye layıktır.
Bizi rahatsız eden ne varsa uzaya yollayıp hem rahatımızı kaçırmayalım, hem de yeni ve güzel duygulara gerekli yeri açabilelim
* Alıntı

 

 

 

 

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Eee… Bana Her Şey Seni Hatırlatıyor Neriman…

karikatur-bana-hersey-seni-hatirlatiyor-neriman-3139-i41

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ünlü bir Zen hikayesi…

images8
Bir felsefe profesörü büyük bir ermişi görmeye gitmişti ve ona Tanrı hakkında soru sordu ve ona karma hakkında soru sordu ve ona reenkarnasyon teorisi hakkında sordu. Ve ona pek çok şey sordu… Sorular ve sorular ve sorular. Ve ermiş “Yorgunsun, yolculuk uzun sürmüş ve böylesine sıcak bir öğleden sonra tepeye tırmanmaktan terlemiş olduğunu görebiliyorum. Çok yorucu olmalı. Bekle, acelemiz yok. Bu sorular biraz daha bekleyebilir. Senin için bir fincan çay hazırlayayım. Ve kim bilir, çayı hazırlarken cevabı bulabilirsin” dedi.
Şimdi profesörün biraz aklı karışmıştı ve bu çılgın adama gelmenin doğru bir şey olup olmadığından şüphelenmişti. “Bu sorular çay içerek nasıl cevaplanır?” Fakat artık dönmenin bir anlamı yoktu; biraz dinlenmesi gerekiyordu. “Ve çayın herhangi bir şekilde bir zararı yok, o halde çayı içip buradan kaçmalı.”
Ermiş, çayı getirdi, çaydanlığından bardağa dökmeye başladı ve dökmeye devam etti. Bardak dolmuştu ve çay tabağa dökülmeye başladı ve tabak da dolmuştu. O zaman Profesör, “Dur! Ne yapıyorsunuz? Çay yere dökülmeye başlayacak. Artık bardağın tek bir damla için dahi yeri yok. Çıldırdınız mı ne oldu?” dedi.
Ermiş kalpten gülümsedi ve “Demek ki sen zekisin! Anlayabiliyorsun. Şayet bardakta yer yoksa artık onun içine çay koyamayız. Senin kafanda yer var mı? Olduğum her şeyi senin içine dökmek isterdim. Fakat kafanda yer var mı? O aşırı düzeyde dolu, kalabalıklaşmış durumda değil mi? Benim yanıtım bu” dedi.
“Yeniden gel, önce kafanı boşalt. Bir şey bilmez halde gel. Sen aşırı bilgilisin. Senin içinde devam eden gürültüyü duyabiliyorum. Daha sessiz olarak gel. Ve sen öğrenmek için gelmemişsin; sen tartışmak için gelmişsin” dedi.
Osho – Mükemmel Ermiş

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Öksürük Ve Bronşiti Tarihe Karıştıran Ve Sadece 3 Malzemeyle Hazırlanan Müthiş Tarif…

cough_drink_share1

Öksürük şurupları ve haplar, hasta olduğunuzda işe yarayabiliyor. Ancak evde hazırladığınız karışımla, hasta olmamak mümkün. Hem de tadı acı gelen öksürük şuruplarını içmek zorunda kalmayacaksınız.
Muz ve balın birbirleriyle muhteşem uyumu ve sağlığınıza faydası sayesinde, bronşit ve kuru öksürükten kurtulacaksınız.
En iyisi de karışımın tadının öksürük şurubuna nazaran harika olması. Kış kendini yavaşça hissettirirken, bu karışıma ihtiyacınız olacak. Denemekten zarar gelmez!

Malzemeler:
400 ml ılık su
2 adet muz
2 yemek kaşığı bal

haxblandning1

Fotoğraf: Shutterstock
Hazırlanışı:
1- Muzları soyun ve plastik kaşıkla ezin (Muzları metal kaşıkla ezmeyin. Metal ile meyve temas ettiğinde, meyve çabuk bozulabiliyor ve sağlığınıza da zararlı).
2- Ezilmiş muzları seramik veya cam bir kâseye koyup üzerine ılık su ilave edin. 30 dakika dinlendirin.
3- Karışım soğuduktan sonra üzerine bal ilave edin. Karışımın iyice soğuduğundan emin olun çünkü bal, sıcak su ile temas etmesi halinde besleyiciliğini yitirecektir.
4- Öksürük ve bronşite karşı doğal karışımımız hazır! Günde dört kez en fazla 100 ml olması şartıyla karışımı için. Unutmayın ki karışımı haftada beş gün içmeniz gerekiyor ve verdiğimiz tarif sadece bir gün için.
Kaynak: healtonlinecentral.com
Pahalı ilaçlar almak yerine ev yapımı, doğal ve sağlıklı karışımı deneyin. Arkadaşlarınızla karışımı paylaşmayı ihmal etmeyin.

kaynak: newsner

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Bilinçaltının Gücü

bilincaltinin_gucu_200932320461

 

 

Birçok kişi, koşul ve durumları üzerlerinde çalışarak değiştirmeye uğraşır. Bu büyük bir zaman ve emek kaybıdır.
Koşulların bir nedenden kaynaklandığını göremezler.
Eğer kendinize sürekli buna param yetmez diyorsanız bilinçaltınız sözünüzü dinler.
İstediğiniz şeyi alabilecek durumda olmayacağınıza inanır.
Siz o eve, arabaya, tatile param yetmez demeye devam ettikçe bilinçaltınızın emirlerinize uyacağından emin olabilirsiniz.
Hayatınız boyunca bütün bunların yoksunluğunu çeker ve koşulların bunu gerektirdiğine inanırsınız.
Bu koşulları olumsuz reddedici düşüncelerinizle sizin bizzat yarattığını fark etmezsiniz.
Yaşadığınız her şeyi inançlarınız aracılığıyla bilinçaltınıza ilettiğiniz düşünceler nedeniyle yaşarsınız.
Başkalarının telkinleri tek başına sizin üzerinizde bir güce sahip değildir. Böyle bir gücü sizin düşünceleriniz aracılığıyla vermeniz halinde kazanırlar.
Sizin zihinsel olarak buna rıza göstermeniz gerekir. Düşünceyi benimsemeniz ve kabul etmeniz gerekmektedir.
Bu noktada telkin sizin kendi düşünceniz olur ve bilinçaltınız bunu deneyime dönüştürmek için çalışır.
Bilinçaltınızın mucizeler yaratma gücünü uyumadan önce ona gerçekleştirmek istediğiniz belirli bir şeyi ifade ederek keşfedebilirsiniz.
Bilinçaltınız ona ilettiğiniz her şeyi gerçek kılmaya çalışacaktır.
Bu nedenle ona doğru fikirler ve yaratıcı düşünceler iletmeniz gerekir.
Benimsediğimiz olumsuz fikirlerle kendimizi incitiriz.
Öfke, korku, kıskançlık ve kin duyarak kendinizi kaç kez yaraladınız?
Bunlar bilinçaltınıza giren zehirlerdir.
Siz bu olumsuz tutumlarla doğmadınız.
Bilinçaltınıza hayat dolu düşünceler iletin ve oraya yerleşen bütün olumsuz kalıpları silin.
Siz bunu yapmaya devam ettikçe geçmiş silinecek ve artık hatırlanmayacaktır.
Zihninizi sürekli olumlu fikirlerle besleyerek değiştirirseniz bedeninizi de değiştirebilirsiniz.
İyileşmenin temeli budur.
Hastalıkların kaynağı zihindedir.
Zihinsel bir kalıpla bağlantılı olmadığı sürece bedende hiçbir şey ortaya çıkmaz.
Tek bir iyileştirme süreci vardır o da inançtır.
Tek bir iyileştirici güç vardır o da bilinçaltınızdır.
Sizi iyileştiren şeyin ne olduğunu araştırın.
Bilinçaltınıza ilettiğiniz doğru yönergelerin zihninizi ve bedeninizi iyileştirdiğini fark edeceksiniz.
Üzüntü, endişe, korku ve depresyon kalbin, ciğerlerin, midenin ve bağırsakların normal fonksiyonlarına müdahale edebilir.
Tıp toplumu strese bağlı hastalıkların ne kadar ciddi olduğunun farkına yeni yeni varmaya başladı.
Bunun nedeni bu düşünce kalıplarının bilinçaltının uyumlu çalışmasına müdahale etmesidir.
Kendinizi zihinsel ve fiziksel olarak rahatsız hissettiğinizde yapabileceğiniz en iyi şey kendinizi serbest bırakmak, gevşemek ve düşünce süreçlerinizin tekerleklerini durdurmaktır.
Bilinçaltınızla konuşun. Ona huzuru, uyumu ve ilahi düzeni benimsemesini söyleyin.
söyleyin.
İnanç, bilinçaltındaki düşüncedir.
Bir şeyi doğru kabul etmek anlamına gelir. Kabul edilen düşünce kendini otomatikman uygulamaya koyar.
Sağlık fikrini bilinçaltına iletmenin bir başka harika yolu disiplinli ve sistemli hayal kurmadır.
İnandığınız sürece istediğiniz her şeyi elde edersiniz.
Bilincinizi en iyiye yönelik beklentilerinizle meşgul edin.
Böylece bilinçaltınız sadakatle alışageldiğiniz düşünme biçimini yeniden oluşturacaktır.
Mutlu sonu sorunlarınızın çözüldüğünü hayal edin.
Başarının heyecanını hissedin, bilinçaltınız hayal ettiklerinizi ve hissettiklerinizi kabul edecek ve bunları gerçek kılmaya çalışacaktır.
Eğer sürekli ağrılarınıza ve semptomlarınıza isimler veriyor ve bunlar hakkında konuşuyorsanız, onlara sizin üzerinizde güç sahibi olma hakkı tanırsınız.
Olumlamak öyle olduğunu söylemektir.
Zihnin bu tutumunu doğru kabul ettiğiniz sürece bunun aksi yönündeki bütün etkenlerden bağımsız olarak dileklerinizin gerçekleştiğini görürsünüz.
Bilinçaltınız sizinle önseziler, dürtüler, sezgiler, tutkular ve fikirler aracılığıyla konuşur.
Hasta olmak anormaldir.
Hastalık durumu, hayatın akıntısına karşı hareket ettiğiniz ve olumsuz düşündüğünüz anlamına gelir.
Peki dileklerinizin istediğiniz gibi karşılık bulmadığını fark ederseniz, ne olur o zaman ?
Böyle bir başarısızlığın temel nedenlerini anlamalısınız.
Bu nedenler güven eksikliği ve çok fazla çabadır.
Kuşkular ve tereddütler dileğinizin gerçekleşmesini engeller.
Duruma ve koşullara bu da geçecek deyin.
Parayla ilgili inançlar
Maddi zorluklar yaşıyorsanız, iki yakanızı bir araya getirmeye çalışıyorsanız bu bilinçaltınızı her zaman bol paranız olacağı, bir kısmını biriktireceğiniz konusunda ikna etmediğiniz anlamına gelir.
Bilinçaltı sıradan sözcük ve ifadeleri değil, sizin gerçekten doğru olduğuna inandıklarınızı kabul eder.
Eğer hayatınızda sürekli dolaşan yeterince paranız yoksa köklü bir sorununuz var demektir.
Parayı asla kötü ve pis olarak görmeyin.
Bunu yaparsanız paranın kanat takıp uçarak sizden uzaklaşmasına neden olursunuz.
Yargıladığınız şeyleri kaybedeceğinizi unutmayın.
Para elimin kiri yada paraya zerre kadar önem vermiyorum ifadelerini asla kullanmayın.
Eleştirdiğiniz şeyleri kaybedersiniz.
Para kendi başına iyi yada kötü değildir; sizin düşünceniz onun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu belirler.
Başarının ilk önemli adımı yapmayı sevdiğiniz şeyi bulmak sonra da bunu yapmaktır.
Başarının ikinci adımı, belirli bir iş dalında uzmanlaşmak ve bu alanda üstün olmaya çalışmaktır.
Üçüncü adım, yapmak istediğiniz şeyin sadece sizin kendi başarınıza katkıda bulunmadığından emin olmalısınız.
Unutmayın şükran dolu bir kalp her zaman evrenin zenginliklerine yakındır.
Aradığınız şeyin de sizi aramakta olduğunu unutmayın.
Eğer bir amacı net bir şekilde hayal ederseniz, bilinçaltınızın mucizeler yaratan gücü sayesinde ihtiyaç duyduğunuz her şey size sunulur.
Zor olacağını düşündüğünüz bir karar vermek zorunda kaldığınızda yada sorununuzun çözümünü göremediğinizde hemen bunun hakkında yapıcı bir biçimde düşünmeye başlayın.
Yol gösterme, bir duygu, içsel farkındalık ya da bildiğinizi fark etmenizi sağlayacak çok güçlü bir sezgi şeklinde olabilir. Bunu inançla takip edin.
Bilinçaltınız genellikle beklemediğiniz zamanlarda sorularınıza yanıt verir.
Yolunuzun üstündeki bir kitapçıya girip aradığınız sorunun yanıtını bir kitabın sayfalarında yada sokakta birileri konuşurken kulak kabarttığınızda bulabilirsiniz.
Yanıt beklenmedik zamanlarda türlü biçimlerde karşınıza çıkacaktır
Zihinsel tutumunuz (nasıl düşündüğünüz, hissettiğiniz, inandığınız) kaderinizi belirler.
Her gün birkaç kez sahip olduğunuz nimetlere şükredin.
Dahası aile üyeleriniz, iş arkadaşlarınız ve bütün insanların huzuru,
mutluluğu, varlığı için minnet duyun.
Size nasıl davranılmasını istiyorsanız, başkalarına öyle davranmanız gerekir
Olumsuz enerji sizin canlılığınızı, coşkunuzu, gücünüzü, iyi niyetinizi çalar.
Bu olumsuz düşünce ve duygular bilinçaltınıza yerleştikçe hayatınızda her türlü zorluğa ve hastalığa yol açabilir.
Başkalarına yaptığınız iyilikler size aynen geri döner.
Zihin yasası gereğince, yaptığınız kötülükler de geri dönecektir.
Eğer biri bir başkasına yalan söylüyor ve onu aldatıyorsa aslında kendine yalan söylüyor ve kendini kandırıyordur.
Suçluluk ve kayıp duygusu bir gün bir şekilde kaçınılmaz olarak bu kaybı yaşamasına yol açacaktır.
Eğer ofisinizdeki yada fabrikanızdaki herkes sizi rahatsız ediyorsa bu rahatsızlık ve huzursuzluk sizden gelen bilinçaltı bir kalıba yada yansıtmaya bağlı olamaz mı?
Başka birinin söylediği şeyler siz izin vermediğiniz sürece sizi kızdıramaz ve rahatsız edemez.
Bir başka kişinin sizi üzmesinin tek yolu sizin kendi düşüncenizdir.
Ne kadar çok sevgi verir ve yayarsanız o kadar çok sevgi size geri döner.
Herkesin sevilmek ve takdir edilmek istediğini unutmayın.
Herkesin dünyada önemli olduğunu hissetmeye ihtiyacı vardır.
Nefret dolu, öfkeli, bozulmuş kişilik sınırsız güçle uyum halinde değildir.
Bu kişi huzurlu, mutlu ve keyifli insanlara öfke duyar.
Nefret dolu ve öfkeli bir düşünce, zihinsel bir zehir gibidir.
Başkaları hakkında kötü şeyler düşünmeyin çünkü bunu yaparsanız kendiniz hakkında kötü şeyler düşünmüş olursunuz.
Evreninizdeki tek düşünür sizsiniz ve düşünceleriniz yaratıcıdır.
Yaptığınız iyilik, sergilediğiniz kibarlık, gösterdiğiniz sevgi ve iyi niyet size pek çok farklı şekilde geri dönecektir.
Tıpkı hayvanların korku sinyallerini almaları gibi birçok insan da hassastır.
Sakladığınızı sandığınız düşünceler sesinizle, mimiklerinizle ve beden dilinizle yayılır.
Başkalarının başarısından, terfisinden, şansından keyif alın. Bunu yaparsanız siz de şansı kendinize çekmiş olursunuz.
Başkalarını affetmek, zihinsel huzur ve sağlık için gereklidir.
Eğer sağlıklı ve mutlu olmak istiyorsanız sizi incitmiş olan herkesi affetmelisiniz.
Kendi zihninizin yaratıcı yasasını anladıktan sonra, hayatınızı mahvettikleri için başka insanları ve koşulları suçlamaktan vazgeçersiniz.
Hayat kimseyi kayırmaz. kimseye torpil yapmaz.
Onun için kimse özel değildir; sağlık, keyif, huzur prensiplerinin safına geçtiğinizde size iyilik yapar.
Hayat hiçbir zaman hastalık, rahatsızlık, kaza yada acı göndermez.
Ne ekersen onu biçersin yasasına göre bunları başımıza olumsuz ve yıkıcı düşüncelerimizle kendimiz getiririz.
Suçluluk duygusu hayata dair yanlış bir kavramdır.
Hayat sizi cezalandırmaz yada yargılamaz.
Bunu yanlış inançlarınızın, olumsuz düşüncenizin ve kendinizi yargılamanızın bilinçaltı etkileri ile siz kendinize yaparsınız.
Eğer biri sizi eleştirirse ve bu hatalar sizin içinizdeyse sevinin, teşekkür edin ve yorumlarını takdir edin.
Bu size hatayı düzeltme fırsatı verir.
Rehberlik ve doğru eylem için dua ettiğinizde geleni kabul edin.
Bunun iyi, çok iyi olduğunu fark edin.
Bu durumda kendinize acıma, eleştiri ve nefret için hiç neden kalmaz.
* JOSEPH MURPHY

Not: Ayrica bilinçaltını temizlemek için Access Bar seminerlerine katılabilirsiniz.26 kasım ctesi 10.00-19.30 arası veya 24 aralık ctesi10.00-19.30 arası… Reztel: Anette 0536 798 68 68

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

JAPON SU TERAPİSİ PEK ÇOK HASTALIĞA DERMAN OLUYOR

diyet-su-icme-390x2451

 

Boş Mideyle 4 Bardak Su İçince Bakın Neler Oluyor
Japonların uyanır uyanmaz ilk iş olarak su içme alışkanlıkları olduğunu biliyor muydunuz? Çok eski tarihlere dayanan Japon Su Terapisi pek çok hastalığı iyileştirmede kullanılıyor. Su içmenin faydaları üzerine yapılan ve literatüre geçen araştırmalar da her geçen gün artmakta. Japon Su Terapisi gastrit, diyabet, hiper tansiyon, astım, kabızlık, ishal, göz hastalıkları, hemoroid, bronşit, tüberküloz, kalp problemleri, epilepsi, kulak burun boğaz hastalıkları, artirit, kanser, adet düzensizlikleri, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıkları gibi oldukça ciddi ve yaygın hastalıkla mücadelede kullanılan doğal bir yöntemdir.
Boş mideyle su içmeye dayanan Japon Su Terapisi sabah ilk iş olarak yapılmalıdır.
Dişinizi fırçalamadan önce 640 ml (yaklaşık 4 bardak) su için. Suyun florid içermemesine dikkat edin.
Dişinizi fırçalayıp ağzınızı temizleyin ama 45 dakika boyunca hiçbir şey yemeyin.
Her zamanki gibi kahvaltınızı yapın.
Kahvaltıdan sonra 2 saat boyunca hiçbir şey yemeyin.
Orijinal Japon geleneklerine göre su hafif sıcak olmalıdır, ne soğuk ne de oda sıcaklığında olmamalıdır. Uzak doğuda insanlar yemek sırasında asla soğuk su içmezler. Onun yerine sıcak çay önerilir.
Boş mideyle su içme işlemini ne kadar süre yapmalısınız?
Japon Su Terapisi’nde boş mideyle su içme işlemini düzenli olarak yapmanız önerilmektedir. Ancak aşağıda belirtilen hastalıklar için belirli süreler verilmiştir:
Hipertansiyon 30 gün
Diabet – 30 gün
Gastrit – 10 gün
Kabızlık – 10 gün
Tüberküloz – 90 gün
Kanser – 180 gün
Artrit sorunu olan kişiler bu terapiyi ilk hafta sadece üç gün yapmalı ve sonra da günlük uygulamaya geçmelidir.
Eğer sabah uyanır uyanmaz bu kadar büyük miktarda su içmekte zorlanıyorsanız bir – iki bardakla başlayıp zaman içinde 4 bardağa çıkarabilirsiniz. Böbreklerimiz saatte 800 ml ile 1000 ml suyu süzebilir. Bu nedenle bir seferde 4 bardaktan fazla su içilmesi de zamanla böbreklere zarar verebilir.
Japonya’da oldukça saygın bir yere sahip olan ve yaygın bir şekilde uygulanan Japon Su Terapisi’nin bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur ve günlük rutininize dahil ettiğinizde genel sağlığınızın daha iyiye gitmesine yardımcı olur.
Not: Bu makale, bilgi vermek amaçlı hazırlanmıştır. Bir hastalığı doğrudan tedavi edici mahiyeti yoktur. Herhangi bir sağlık sorununuzda, bir ilaç, tedavi ya da desteğe başvurmadan önce uzmanınıza danışmanız önerilir.

alıntı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Doğrulama Kuralı” denen müthiş bir kural vardır.

osho%20on%20osho_i%20am%20not%20serious1
İçinden bir şeyi derinlemesine bütün ve mutlak olarak doğruladığında o “gerçek” olmaya başlar…
İnsanlar bu yüzden fakirlik içindedirler. Çünkü yokluğu doğrularlar!
Şunu amaç edinin; Olumsuz olanı doğrulamayı bırakıp, olumlu olanı doğrulamaya başlayın.
Birkaç hafta içinde elinde nasıl bir sihirli değnek tuttuğuna şaşıracaksın!
Örneğin;
Kolay üzülen biriysen, gece uyumadan önce yirmi kere, kendi kendine sessiz ve derinden, ancak kendini duyabilecek kadar yüksek bir sesle;
Mutlu olduğunu, bunun gerçekleşeceğini yolda olduğunu doğrula…
Artık son üzüntüyü yaşadın,
Üzüntüye elveda…!
Bunu yirmi kere tekrar ederek uykuya dal,
Sabah uyandığını farkına vardığın anda, daha gözlerini açmadan yirmi kere tekrarla.
Gör bak, günün nasıl değişiyor,
Yedi gün içinde bir şeyi doğrulayıp onun sonucunu görmüş olacaksın!
Sonra yavaş yavaş olumsuz olan her şeyden sırayla kurtul.
Her hafta olumsuz bir şey seç ve ondan kurtul…
Bir tane de olumlu bir şey seç ve onu özümse.
Bu tamamen bir seçim meselesidir,
Cehennemi yaratan da kendi düşüncelerin,
Cenneti yaratan da… Osho

Sevinç Taşı…

15095639_560387894171708_2849640105230074237_n1

 
Küçük çocuk,deniz kenarında gördüğü yassı bir taşın güzelliğine hayran olmuştu.Mutlaka bir mücevherdi bulduğu. Şekli de bir insan kalbi gibiydi.Üstelik de parıl parıl parlamaktaydı.
Çocuk, taşı avuçlayıp evine koştu. Ve onu büyük bir heyecanla babasına uzattı.
Adam, yavrusunun soğuktan morarmış avucundaki taşın,birbirine sürtüldüğünde kıvılcım çıkartan bir çakmak taşı olduğunu hemen anladı.Fakat bunu ona söyleyemedi.
Küçük çocuk, rüyalarını süsleyen bisiklete kavuşmak için elindeki taşı satmak istiyor ve o paranın bir bölümüyle, bir de top alacağına inanıyordu.Fakat babası buna yanaşmıyordu.
Çocuk, işin kendisine düştüğünü anladığında, tatilde simit sattığı çarşıya gitti.Kuyumcu vitrinleri, göz kamaştıran ışıkların aydınlattığı altın kolyelerle doluydu. Bir de, elindeki taşın çok daha küçük olanlarıyla süslenen pahalı yüzüklerle.
Çocuk,en gösterişli mağazayı gözüne kestirdikten sonra, bir süre vitrin önünde bekledi.İçeride, dükkan sahibi olduğu anlaşılan bir adam vardı. Müşteri olarak da, kürk mantolu bir hanım.
Küçük çocuk, biraz sonra içeri girdi. Ve cebinden çıkardığı taşı dükkan sahibine uzatarak bu pırlantayı deniz kenarında buldum efendim dedi. Eğer isterseniz size satarım…
Adam, taşa uzaktan bir göz atıp O sadece basit bir çakmak taşı, dedi. Bütün sahil o taşlarla doludur.
Hayır, diye atıldı küçük çocuk. İsterseniz ıslatın. Ne kadar parladığını göreceksiniz.
Dükkan sahibi, zengin müşterisini kaçırmaktan korkuyor ve çocuğu kolundan tutup atmayı planlıyordu.
Kadın, onun niyetini sezmişti.Çocuğun taşına yakından bakıp;
Tam istediğim şey..! diye gülümsedi. Onu bana satar mısın..?
Küçük çocuk, taşının gerçek değerini anlayan biriyle karşılaşmış olmaktan son derece mutluydu.
Kadının cebine doldurduğu paralar ise, aklını başından almıştı. Defalarca teşekkür ettikten sonra, koşarak uzaklaştı.
Kadın, elindeki taşı kuyumcuya vererek ona bir zincir takmasını istedi.Belli ki, mücevher gibi taşıyacaktı.
Dükkan sahibi, yapmış olduğu ikazı anlamadığı için,kadının aldandığını düşünüyordu. Bu yüzden de “söylemiştim ama tekrar edeyim “dedi. Satın aldığınız şey basit bir taştır.
Kadın, önce pırlanta kolyesine, daha sonra da yüzüğüne bakarak Zannetmiyorum..! dedi.
O taş bence bunlardan çok değerli.
Çünkü Küçük bir çocuğun Sevincini taşıyor..

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Svitlanayla Size Özel Yoga, Nefes Ve Meditasyon Dersleri…Tel:0533 668 57 89

 

Svitlana’yla ortak bir arkadaşımız sayesinde tanıştık, hemen kaynaştık ve sohbete daldık (Muhteşem Yüzyıl’daki Hürrem Sultan’ın Türkçesiyle konuşmasına da ayrıca bayıldım). Yoga hocası olduğunu öğrenince de hemen bir randevu aldım ve ders saatini heyecanla beklemeye başladım.
Beni son derece güler yüzle karşıladı, mumlarımızı tütsülerimizi yaktık ve çalışmaya başladık. Birebir bana özel bir yoga seansı yaptık ve bu çalışmaya bayıldım. Duruş çalıştık, nefes çalıştık, özel yoga aletiyle ters köprü çalıştık, kasları uzattık. Yani vücudumun ve benim neye ihtiyacımız varsa onu yaptık.
Size de bu muhteşem insandan tek veya 2 – 3 kişilik yoga seansı almanızı öneririm
Svitlanayla huzurlu, sağlıklı, stressiz ve mutlu hayat için bir kapı açın. Her yerde olmayan tek kişiyle yapılabilen özel malzemelerle harika Restorativ YogA (Hatha Yoga, Vinyasa Yoga, Yoga Nidra, Yoga+ 50) yapabilirsiniz.
Rahat besleyici ve dinlendirici pozlar bazen uykudan bile daha etkili olabilirler.
Ayrıca dilerseniz  birebir nefes çalışmaları ve meditasyon tekniklerini de kendisinden öğrenebilirsiniz…
Üstelik size uyan gün ve satlerde…
Svitlana Tel: 0533 668 57 89
http://www.yoga-jaya.net

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Dünyanın en güzel kadını mutlu bir kadındır.

falda-mutlu-kadin-gormek1

En son ne zaman bir kadını sevdin?
Ama öyle öptün, sarıldın, uyudun falan değil; en son ne zaman bir kadını gerçekten sevdin?
Kaybetmekten korkarak, yanındayken bile özleyerek, deli gibi kıskanarak, koruyup kollayarak…
Delikanlı adam korkmaz diye bir şey yok. Korkacaksın! Sevdiğin kadını kaybetmekten korkacaksın, kıskanacaksın da…
Sokakta elinden tutacaksın, tanıdığın herkesle onu tanıştıracaksın. “İşte benim hayatım bu! ” der gibi tanıştıracaksın.
Güzel bir kadın sevmek istiyorsan onu gülümseteceksin. Çünkü dünyanın en güzel kadını mutlu bir kadındır.
Bu yüzden kirpiklerini sev bir kadının,
Avuç içlerini,
Makyajsız yüzünü,
Uyku sersemliğini…
Saçlarını kesen bir kadının çektiği acıyı anlayabilecek kadar sev bir kadını.
Ve asla bir kadının saçlarını kesmesine sebep olma..

Kaynak: Nejat İşler

SARMISAK+SÜT KARIŞIMI MUCİZESİ: Akciğer Zarı İltihaplanması, Tübörküloz, Kardiyak İnsomnia Artrit Öksürük ve Diğer Hastalıklar.

sarimsak-sutu1

 

SARMISAK+SÜT KARIŞIMI MUCİZESİ: Akciğer Zarı İltihaplanması(Pnömokok), Tübörküloz, Kardiyak (kalp hastalığı problemleri), İnsomnia (Uykusuzluk Hastalığı), Artrit (Eklem İltihaplanması), Öksürük ve Diğer Hastalıklar.
REÇETE:
1) 10 adet soyulmuş ve ince doğranmış sarmısak.
2) 500 mL Organik Süt
3) 250 mL Şişe/Damacana Suyu.
4) 2-3 çay kaşığı toz şeker (pancar şekeri).
5) Toz Zerdeçal ( 1 tatlı kaşığı)
HAZIRLANIŞI:
Bir kabın içine suyu,sütü ve sarmısakları birlikte koyup,ısıtın. Kaynama başladığı vakit ısıyı düşürün ve orta ısıda ısıtmaya devam edin. Bu arada sürekli tahta kaşıkla karıştırın. Karışımın yarısı buharlaşıp kalana kadar karıştırmaya devam edin. Yarılanma olunca karışımı alın,süzün ve içine toz şeker ve toz zerdeçal ilave edin. Karışımı sıcak veya ılık iken içmeye dikkat edin!
Bu karışım içilince kötü kollestrol olarak bilinen LDL (low density lipoprotein) kollestrolünü düşürerek, iyi HDL kollestrolünü yükselterek kan dolaşım sorununa olumlu katkıda bulunur. Ağrılı kalp hastalıklarında, yağsız süt kullanmayı tercih edin.Sarmısak yapısındaki sülfürlü bileşenlerden dolayı Karaciğer enzimlerini artırır. Tüberküloz Hastalığına karşı ise 1 gram doğranmış Sarmısak +240 mL organik süt + 1 Litre su ile kaynatılır. Karışımın toplam hacmi 1/4 olana kadar kaynatma devam eder. Bu karışımdan günde 3 defa içilir.
Esas karışım kalçada meydana gelen siyatik sinir sıkışması ağrılarına karşı da etkilidir. Ayrıca kadın-erkek kısırlığına da yardımcı olmaktadır. Son olarak, hazırlanan karışımdaki Sarmısağın Tansiyon düşürme etkisi olduğundan dolayı, düşük tansiyon hastalarının kullanmadan önce Doktorlarına danışması gerekmektedir!!!!!

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

5 Dakikanızı ayırıp okumanızı tavsiye ediyoruz

15037208_1205018346231831_8363700111901659587_n1

 

 

5 Dakikanızı ayırıp okumanızı tavsiye ediyoruz
Elektromanyetik Alan” konusunda doktora yapmış bir kişiyim.
Öncelikle dizüstü bilgisayarlarıni asla ve asla kucağınızda, dizinizin üstünde kullanmayın.
En çok manyetik alanı saç kurutma makinesi ve ütü yayar (bu aletleri kullanırken acele edin, işinizi çabuk bitirin.
“Yatak odalarında televizyon, bilgisayar ya da cep telefonu bulunması tahmin edemeyeceğiniz kadar zararlıdır. Havayı iyonize eden elektromanyetik alan yüzünden çoğu zaman bir koku ile algıladığımız ancak gözle göremediğimiz elektrik yüklü parçalar havada asılı kalırlar.
Saatlerce havalandırsanız bile tam olarak ortamdan süpürülmezler, her nefes aldığınızda ciğerlerinize bu parçaları çekiyorsunuz demektir.
Elinizin hemen altındaki klavye ve Mouse ise her hareketinizde elektrik sinyalleri gönderir. Mutlaka kablolu mouse kullanınız. . Aynı şekilde uzun süreli klavye ve mouse kullanımı maalesef bilekleri ve eli deforme etmektedir. “RSI (Repetitive Strain Injury)” denen sürekli aynı bedensel hareketlerin tekrarıyla oluşan eklem rahatsızlıkları ve “Carpal Tunnel Sendorumu (tekrar eden hareket sendromu )” ciddi sonuçları olan ve ameliyat gerektirebilen hasarlar verirler.
Lazer baskı yapan yazıcılar, çalışmaları sırasında ozon gazı üretirler.
Uzmanlar kanser ve bağışıklık sistemi hastalıklarının, manyetik alanın zayıflattığı bünyelerde oluştuğunu söylüyorlar.
Mesela çoğumuzun kullandığı Bluetooth kablosuz bağlantısı için HP firmasının resmi kitapçığı “lütfen sağlığınız için bir metreden kısa mesafede Bluetooth kullanmayın” diyor.
Eğer bütçeniz yetiyorsa LCD dediğimiz ince ekranlardan alın. Bunun radyasyon seviyesi daha düşüktür.
Bilgisayar kasanızı bedeninizden uzak tutun. Kabloları mümkün olduğunca uzun tutarak çevrenizdeki boş alanı uzatın, Bilgisayar masanızı metal aksamdan değil, ahşap ve elektrik yükü tutmayacak şekilde oluşturun.
Bilgisayarınızın bağlı olduğu prizi mutlaka topraklı yaptırın.
Günde bir kaç saatten fazla keyif, oyun ve web gibi zorunlu olmayan aktiviteler için bilgisayar karşısında zaman harcamayın.
Son olarak, bilinen tüm elektronik cihazlarda elektromanyetik alanı yakalama becerileri yüzünden özellikle ametist kristalleri kullanmanızı ve bilgisayarınızın yakınına koymanızı önereceğim.
Bu ametist kristalleri belli aralıklarla deniz suyuyla topraklandıklarında elektrik yükleri sıfırlanarak gereken koruma alanını sağlamaya devam ederler.”
Sevgili okurlar, ben şahsen Balıkesir Dursunbey Güğü Köyü’nde çalışırken, köyde ametist madeni olması nedeniyle, bol miktarda ametist kristali edinmiştim.
VE EN ÖNEMLİ KONU: . . . Eğer acil servis doktoru falan değilseniz, cep telefonunuz uyuyacağınız odada asla açık olarak kalmamalı. Gece siz uyurken Yatak Odanızdan en az 10 metre uzakta olmalıdır!!!!
Yapılan araştırmalara göre 20 dakika boyunca cep telefonu ile kesintisiz konuşanların, bir sağlık kuruluşunda beyin kontrolünden geçmesi gerekiyor. Nitekim telefon ile konuşurken sınırı aştığınızda hep başınız ağrır.. Unutmayınki , konuşurken de telefonun patlama gibi bir tehlikesi vardır . . . Mutlaka KULAKLIK KULLANIN ! ! !
Telsiz telefonlarda da benzer tehlikeler mevcut, ev telefonunuz telsizse değiştirin, kablolu alın.
Çamaşır ve bulaşık makineleri çalışırken yanında durmayın ( mesela bulaşık makinesini çalıştırıp yanındaki masada keyif çayı içmeyin veya masa keyfi yapmayın ), çünkü çok manyetik alan yayarlar. Özellikle çamaşır makinesinin, çamaşırları döndürme aşamasında hemen uzaklaşın.
Son olarak; kullanmadığınız aletleri fişten çekin. Yapılan araştırmaya göre, “stand by” da yani bekleme modunda kalan aletler, gene elektrik tuketıyorlar. Ve ABD’de bekleme modunda tüketilen elektiriğe ” vampir elektirik” deniliyor. Bu da gösteriyor ki elektronik aletler fişten çekilmediği, en azından güç düğmesinden kapanmadığı sürece bizim için tehlike yaymaya devam ediyor.
Tüm bu aletlerin neden olduğu masraf ve küresel ısınma yetmiyormuş gibi, bizi de tüketiyorlar yavaş yavaş.
(Dç Doktor Ayşegül yıldız)

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Limonun Mucizevi 23 Faydası…

limon1

 

1. Limon Ateş Düşürür
Limon suyu terlemeye yardımcı olarak ateşi düşürebilir.
2. Limon Ruh Halini İyileştir
Limonun ferahlatıcı kokusu depresyon belirtilerini yok edebilir enerji seviyesini yükseltir.
3. Limon Daha İyi Nefes Almaya Yardımcı Olur
Limon mukusu temizleyerek ve hava yollarını açarak astım yüzünden nefes almakta zorlananlara yardımcı olabilir.
4. Limon Kireçlenmeye İyi Gelir
Limon suyu idrar söktürücü özelliği sayesinde vücuttaki toksin ve bakterileri temizler. Toksinlerin azalması eklemlerde oluşacak iltihapları da azaltır.
5. Limon Böbrek Taşı Oluşumunu Önler
Limon idrar sitrat gibi bileşenleri uyararak taş oluşumlarını engeller.
6. Limon Dezenfektan Olarak Kullanılabilir
Limon açık bir yaradaki mikrobu kırabilir.
7. Limon Kıyafetleri Temizleyebilir
Biraz limon suyu ve tuz zoru bir lekenin çıkmasına yardımcı olabilir.
8. Limon Sorunlu Ciltlerde Çok İşe Yarar
Limon antibakteriyal özelliği sayesinde ciltteki akneleri temizleyebilir.
9. Limon Yaşlılık Lekelerini Açar
Limonun içindeki sitrik asit yaşlılık lekelerinin renklerini açabilir.
10. Limon Yağlı Ciltlere İyi Gelir
Limon cildin aşırı yağ üretimini engelleyebilir.
11. Limon Tırnakları Güçlendirir
Zeytin yağı ile limon suyu karışım tırnakları güçlendirmeye yardımcı olur.
12. Limon Doğal Bir Böcek Kovucudur
Limon ile suyu karıştırarak hazırlanan bir karışım karıncaları, sinekleri ve hamam böceklerin uzak tutabilir.
13. Limon Yaşlılık Belirtilerini Geciktirebilir
Limonun kanama önleyici özelliği sayesinde cildin hasar almasını ve yaşlanmasını yavaşlayabilir.
14. Limon Baş Ağrısına İyi Gelir
Yeşil çay ve limon karışımı bir aspirin görevi görebilir.
15. Limon Ağız Sağlığı İçin İyidir
Limon ağızdaki bakterileri ve diş eti kanamalarına iyi gelir.
16. Limon Ağız Kokusuna İyi Gelir
Limondaki sitrik asit vücudun pH dengesini düzenleyerek ağızdaki bakteri oluşumunu engeller.
17. Limon Dişleri Beyazlatır
Limon ile soda karışımı dişleri beyazlatmaya yardımcı olabilir.
18. Limon Kanı Temizler
Limon kandaki toksinleri temizleyen bir detoks aracıdır.
19. Limon Cildi Yeniler
Kurumuş ve soyulmak üzere olan bir cilt limon ile ovalanarak soyar ve hızlıca yenileyebilir.
20. Limon Doğal Saç Açıcıdır
Saç kremine eklenen limon suyu, güneşinde yardımıyla saçların rengini doğal olarak açmaya başlar.
21. Limon Kepek Önler
Şampuanın içine katılan limon suyu saçlardaki kepek oluşumunu engelleyebilir

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

56 yaşında Rahim Kanseri olup, hazırladığı doğal reçete ile şifa bulan bir kadının sırrı.

15135836_1319130378151752_5461298885476758458_n1
Rahim Kanserine Alternatif Doğal Tedavi Reçete:
1) 100 gram taze Aleo Vera Özü
2) 500 gram yağlı Ceviz İçi
3) 500 gram Organik Bal
Tüm malzemeleri bir blender yardımıyla karıştırarak hazırlayın.Cam kavanozda serin bir yerde muhafaza edin. Kahvaltıdan yarım saat sonra 1 yemek kaşığı karışımı alıp yiyin. Bu uygulamayı netice alınıncaya kadar devam ettirin.

alıntı

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »