


Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma…
Köküm sağlamdır, sarsılsam da kopmam dalımdan…
Öyle kolay değil, rüzgarın önüne kapılıp gitmem…
Son ana kadar `vazgeçmem` yaşamaktan…
Ne fırtınalar koptu, benim hayat dallarımda…
Hiç birinde vazgeçmedim umutlarımdan…
İçimde kıyametler kopsa da.
Ben baharıyım yarınlarımın,
Çiçek açarım her kışın ardından! !
Nazım Hikmet.

Dünyada o kadar değişik meyveler var ki bazılarını gördüğümüzde tanıyamıyoruz bile.
Her meyve ağacının görüntüsü farklı ve kendilerine özel bakım gerekiyor.
Peki, bütün meyveler sadece bir ağaçta yetişse mükemmel olmaz mıydı?
Sam Van Aken isimli sanatçının aklına 40 farklı meyve yetiştiren ağaç fikri geldi.
Yıllar süren çalışmasının ardından projesi başarıya ulaştı.
Sonucu kendi gözlerinizle görün!
Çocukluğu Pensilvanya’daki bir çiftlikte geçen Van Aken burada ağaçlarla ve bitkilerle yakından ilgilendi ve kendini geliştirdi.

Van Aken yıllar boyunca çeşitli kişilerden yardım aldı. Ancak Van Aken’in neden 40 farklı meyve yetiştiren bir ağaç elde etmek istediğine anlam veremediler.
Ağacın, 40 farklı meyvesi olduğu için hasat zamanı çok dengesiz. Bu nedenle Van Aken hasat için sık sık ağacın yanında bulunmak zorunda.

Van Aken, projesini kar amacı gütmek olarak değil de bir sanat olarak görüyor.
2014 yılında ABD’nin farklı bölgelerine toplamda 16 ağaç dikti.

Van Aken’in sıradışı projesini ve 40 meyve veren ağacı aşağıdan görebilirsiniz:

Harika bir ağaç öyle değil mi? Bahçenizde böyle bir ağaç görmek istiyorsanız paylaşın.
Kaynak: newsner

Baş Bölgesi: Depresyon, enerji düşüklüğü, konsantrasyon problemleri, panik atak
Cilt: Egzama, akne, kaşıntı, kızarıklık, sedef
Kalp: Tansiyon Yükselmesi, kalp atışı hızlanması, felç ve kalp krizi riskinin artması, yüksek kolesterol
Bağışıklık Sistemi: Bir hastalıkta mücadele de zayıf kalan bağışıklık sistemi, vücutta birçok fonksiyonu olumsuz etkileyen enflamasyon artışı
Pankreas: İnsülin dengesizliği oluşması yüzünden damarlarda hasar, obezite ve diyabet riski
Mide: Ülser, mide krampları, reflü, mide bulantısı
Üreme Sistemi: Testesteron ve estradiol hormonlarının azalması yüzünden dada düşük üreme
Bağırsaklar Besin emiliminde azalma, metobolizma yavaşlaması, enzim problemleri ve bağırsak hareketlerinin sorunlu hale gelmesi
Stresle baş etme yöntemleri olarak 10 aralık ctesi 14.00-18.00 arası reiki 1 aşama şifa enerjisi seminerini veya 17 aralık ctsi 10.00-18.00 arası kendini sev hayatını iyileştir seminerini tavsiye ederim.
Rez. Tel Anette 0536 798 68 68
Kültürden kültüre değişmekle birlikte antik çağlardan beri birçok renge değişik anlamlar verilmiştir. Renklerin bir kısmı diğerlerine göre daha kolay farkedilir, bazıları fizyoloji ve psikolojimizi olumlu veya olumsuz yönde daha çok etkiler. Çalışma ortamında renklerin doğru kullanımı, üretkenliği artırabilir; yaşanılan iç, dış mekanların daha ergonomik ve sevimli olmasını sağlayabilir. Aşağıda renklerin anlamları ve insan psikolojisi üzerindeki etkilerini paylaşıyoruz, inanıp inanmak size kalmış.
Sıcak, ateş, kan, şehvet, aşk, samimiyet, güç, heyecan ve agresiflik gibi kavramları simgeler. Kan basıncını ve solunumu hızlandırabilir. İnsanları çabuk karar almaya ve beklentileri arttırmaya teşvik edici bir etkisi vardır. Kırmızı, dikkat çekici bir renktir. Kırmızı renkteki kelimeler ve objeler insanların dikkatini hemen çeker. Dekorasyon ve dizayn yaparken kırmızıyı tercih edersek bu objeler hemen farkedilecektir. Kırmızı, duygusal yoğunluğu arttıran ve çoşturan bir renktir. Kırmızı kıyafetler insana özgür enerjik bir moda sokabilir. Kendini kontrol etmekte zorluk çekenlerin kırmızı renkten uzak durmalarını tavsiye ederiz.

Kırmızı, hakimiyet kuran bir renktir. Kırmızı renk insanların zamanı unutmasına yol açar. İşte bu yüzden barlarda ve gece klüplerinde kırmızı renge ağırlık verilir. Kırmızı renk kan rengidir, asırlar boyu tehlikenin ve tahribatın simgesi olmuştur. Trafik ışıklarında ‘dur’ sinyali olarak kullanılmasının nedeni de budur.
Kırmızı rengi tercih edenlerin kişilik analizlerinde, bu kişilerin güç ve iktidara düşkün oldukları görülür. Bu kişiler aktif, atılgan, girişken olup kazanmayı ve elde etmeyi sever. Belirleyici ve yönlendiricidir. Arzuludur, iştahlıdır, hırslıdır. Duygularını anlatırken tepkiseldir. Liderlik ve önderlik özellikleri toplumca hemen fark edilir.
Yalnızlığı, üzüntüyü, depresyonu, bilgeliği, güveni ve sadakati simgeler. Psikologların hasta görüşmelerinde mavi renkli giysiler asla giymemelidirler. İş görüşmelerine mavi giyerek gitmek kararlılığı ve bağlılığı ifade eder. İş görüşmelerine giden kişilerin kostümlerinde mavi rengi tercih etmeleri işe kabul edilmelerini sağlayabilir. Dolayısıyla mavi en popüler renklerden biri olmasına rağmen yiyeceklerle ilgili konularda mavi kullandığında dikkatli olmak gerekir. Çünkü mavi doğal bir iştah kapatıcıdır ve bazı durumlarda itici etki yaratabildiğinden kilo almak isteyenlerin mavi renkten uzak durmaları gerekir.
Kilo problemi olanların evlerini maviye boyamaları, onların diyetine yardımcı olabilir. Bu nedenle kilo problemi olanların, özellikle yemek odalarını ve mutfaklarını mavi renge boyatmaları gerekmektedir. Aynı şekilde müşterilerinin daha fazla yemek yemesini arzu eden restoran işletmecileri ise mavi renkten kaçınmaları gerekir.

Mavi ve açık mavi boyanmış ortamlar, verimliliği ve performansı arttırır. Çalışırken akılda kalması gereken notların altını kalın mavi kalemle çizmek okunan şeylerin akılda kalmasını kolaylaştırır. Dünyada neden mavi renkli kalemlerin tercih edildiğini sanırım birçok kimse düşünmemiştir. Mavi kalemle yazılan yazılar hafızada daha çabuk ve kalıcı olarak yer almaktadır.
Mavi rengi tercih edenlerin kişilik analizlerinde bu kişilerin toleranslı, hoşgörülü, anlaşma yanlısı olduklarını ve huzuru aradıklarını görmekteyiz. Çevreleri ve kendileri ile barışıktırlar. Az ile yetinirler, sabırlı ve metanetlidirler. Ayrıca çok fedakardırlar. Aileleri ve arkadaşları için oldukça özverili olmaları bazen suistimallere sebebiyet verebileceğinden dikkatli olmalıdırlar.
Parlak limon sarısı gözü en çok yoran renktir. Aynı zamanda sarı renk metabolizmayı hızlandırır. Odanızı parlak sarıya boyarsanız bebeklerin ağlamasına ve erişkinlerin sinirlenmelerine yol açarsınız. Ayrıca sarı sayfalı not defteri ve bilgisayar ekranında sarı renkli arka fon pek iyi bir fikir degildir. Beyninizi ve gözlerinizi yorar.

Sarı, az miktarlarda kullanıldığında parlaklık ve sıcaklık hissi verir. Tıpkı güneşli bir gün gibi davet edicidir. Sarı, güneş ışığı gibidir, kendinizi iyi hissetmek için orada olmasını istersiniz ama gözünüzün içine girmesini istemezsiniz. Soluk sarı söz konusu olduğunda, çürümeyi, hastalığı, kıskançlığı ve hilekarlığı simgeler. Dolayısıyla sarı söz konusu olduğunda seçilen tonlar oldukça önemlidir.
Sarı rengi tercih edenlerin kişilik analizinde, bu kişilerin özgür ve bağımsız olmayı sevdikleri ortaya çıkmıştır. Değişkenlikten hoşlanırlar. Çapkın ve şıpsevdi bir yapı gösterebilirler. Günübirlik, dolu dolu yaşamaya bayılırlar. Çevrelerine enerji saçarlar. Yaşamlarında bir terslikle karşılaştıklarında hemen yeni bir ritme girerler. Bu kişilerin ikna kabiliyetleri üst düzeydedir. Entellektüel olma, yöneticilik, hırs ve iddia onun temel öğeleridir.
Yeşil, pek çok kavramla ilişkili olarak karşımıza çıkar, bunların içinde en güçlüsü ve evrensel olanı doğadır. Buna bağlı olarak ayrıca yaşamı, gençliği, yenilenmeyi, ümitleri ve dinçliği simgeler. Bazı kültürlerde orta yaşlardaki gelinler, doğurganlığı simgelemesi icin yeşil giyer. Yeşil, gözler için en rahat renktir ve görme gücünü arttırır. Sakinleştiricidir ve sinir sistemi üzerinde doğal bir etki yapar. Yeşil aynı zamanda hastanelerde de tercih bir renktir. Çünkü hastaların rahatlamasını sağlar.

Yeşil, aynı zamanda Amerikan kültüründe parayı simgeler.
Yeşil rengi tercih edenlerin kişilik analizinde, bu kişilerin kendilerine değer verme duygularının çok fazla olduğu görülür. Doğru bildiğinde ısrarcıdırlar. Fikrinden ödün vermez. Kovalayıcı ve takipçidir. Otoritesi ve inandırıcılığı ile çevresindekileri etkilemeyi başarır. Bazen abartıya kaçarak megaloman küstah bir kişilik sergileyebilirler.
Tartışmalı bir renktir. Bir taraftan karanlık güçler, suç ve kötülük ile düşünülürken, diğer taraftan sadakat, sebat, dayanıklılık, ihtiyat, bilgelik ve güvenilirlik ile ilişkilendirilir. Bir tarafta yönetim ve güç anlamına gelirken diğer taraftan acı, keder ve yas anlamına gelir. Siyah, pek çok insan için kıyafet rengidir. Bazıları siyahı güçlü ve ciddi görünmek için kullanır. Bazıları ise daha zayıf gösterdiği için tercih eder.

Siyah rengi seven insanlar genellikle özgüveni yüksek, azimli ve kararlı kimselerdir. Kendi kararlarını kendileri vermek isterler. Bu özellikleri ile iş hayatında başarılı olabilirler, fakat inatçılık ve aşırı hırs gibi olumsuzlukları dengelemeleri gerekir. Ayrıca, siyah giyen insanların ruhsal sorunlarının daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Özellikle çocuklarda inatçılığa ve depresyona neden olabilir
Saflığı, temizliği ve masumiyeti simgeler. Pek çok kültürde gelinler beyaz giyer. Ayrıca temizliği simgeler. Bu yüzden doktorlar, hemşireler ve laboratuvar teknisyenleri steril görünmek icin beyaz giyerler. Beyaz, ışığı yansıtır ve ortamı serin tutar. Dolayısıyla yaz ayının kıyafet rengidir. Genel olarak serin ve canlandıran bir his verir.

Beyaz rengi seven insanlar genellikle, temizliği, aydınlığı ve düşünmeyi seven, hayal dünyası geniş, soğukkanlı ve uzlaşmacı kişilerdir.
Asaletin rengidir. Lüks hayat, zenginlik ve zarafeti simgeler. Aynı zamanda romantizmin, duygusallığın ve tutkunun rengidir. Bazı insanlar mor rengi, gösterişli havasından dolayı dekorasyonda kullanmayı sever. Bazıları ise suni bir renk olarak algılar.
Morun açık tonları olan lavanta, leylak gibi renkler ilham verici etkileri için çalışma odalarında tercih edilebilir. Beyinsel faaliyetleri ve sanatsal düşünceyi arttıran mor, özellikle sanatçıların çalışma ortamları için uygun olabilir.

Mor rengi seven insanlar genellikle, ruhsal dünyası ön planda olan, kişilerdir. Duyarlılıkları fazla olduğu için sanat dallarında başarılı olma ihtimalleri daha fazladır.
Toprağın ve ahşabın rengidir. Sağlam ve güvenilir bir his verir. Kahverengi doğal, rahat ve açık bir atmosfer yaratmayı sağlar. Durağanlık, güçlülük, olgunluk ve güvenilirlik mesajları iletir.

Kahverengiyi seven insanların tenleri genellikle hassas ve duyarlıdır. Duygusal yönleri ağır basar. Kendilerini güvende hissedecekleri tanıdık ortamlara ihtiyaç duyarlar. Sakinliği ve sadeliği severler, fakat yalnızlıktan hoşlanmazlar.
Romantik ve narin bir renktir. Aynı zamanda sakinleştirici bir etkisi vardır. Araştırmalar gösteriyor ki, pembe insanları sakinleştirmekte ve kalpleri yumuşatmaktadır.

Bir hapishanede kapı ve pencere demirleri pembeye boyandığında, mahkumların agresif davranışlarının kaybolduğu gözlemlenmiştir. Pembe enerjiyi çeken sakinleştirici bir rol oynar. Ancak maalesef pembe rengin teskin edici etkileri bazen kısa süreli olabilmektedir.
Pembe rengi seven insanlar ki bunlar genellikle kadınlardır, duygusal, neşeli, sorumluluklarının bilincinde ve biraz ürkektir, fakat çekingenliklerini fazla belli etmezler.
Turuncu dışa dönük, heyecan ve mutluluk verici, dinamik, dikkat çekici, çarpıcı ve iç açıcı bir renktir. Kırmızıdan sonraki en sıcak renk olan turuncu gösterişin ve şatafatın rengidir, fakat kırmızı kadar rahatsız edici değildir. Turuncu renk metabolizmayı hızlandırır. Canlılık, cesaret ve güven verir. Zihni harekete geçirir.

Turuncu renk, kullanıldığı ortamlara neşe ve canlılık verir. Bundan dolayı, çocuk odalarında, mutfakta ve yemek odasında kullanılabilir. Çalışma odası ve dinlenme mekânları için çok uygun değildir.
Turuncu rengi seven insanlar genellikle dışa dönük, hareketli, neşeli ve sosyal ilişkileri kuvvetlidir. Bazen de gösterişe yatkınlık, sürekli haklı olma ve üstün gelme isteği görülebilir.
Siyah ve beyaz renklerin değişik oranlarda karıştırılması elde edilen bir renk olan gri, gözün en rahat algıladığı renklerden biridir. Alçak gönüllülüğü ifade eden, uzlaştırıcı ve denge unsuru olan bir renktir. Ciddiyet ve hareketsiziliği çağrıştırır. Diplomatik ve ağır ortamlarda denge unsuru ve uzlaştırıcı olarak kullanılabilir. Kullanıldığı ortamlarda bunaltıcı bir havaya neden olabileceği için fazla tercih edilmeyen bir renktir.

Gri rengi seven insanlar genellikle olaylardan uzak durmayı tercih ederler. Kuralcı, tutucu ve hareketsiz yanları ağır basabilir. Karamsarlık ve içe kapanıklığa da neden olabilir. Aktif ve dışa açık insanlar griyi bunaltıcı bulurlar.
Kaynak
Nörolog Mehmet Yavuz, renklerinanlamlari.com

Aklımı nasıl başıma getirebilirim diyorsanız bu hafta bunları yapın:
•İnsan beyninin ayaktayken yaklaşık %10 daha fazla çalıştığı düşünülmektedir. Önemli kararlarınızı alırken kapalı alandaysanız volta atmayı deneyin.
•İnsan beyni açık havada, kapalı alana göre çok daha yüksek performansla çalışır. + beyin açık havada ve ayaktayken daha iyi çalışır
•Yürürken kolları sallamak beynin daha iyi çalışmasını sağlıyor.
•Yabancı dil öğrenmek beyni güçlendiriyor. En azından her gün yeni bir kelime öğrenerek kullanabilirsiniz. Alışveriş ve telefon numaralarını ezberlemeyi deneyebilirsiniz.
•Zihinsel jimnastik yapın. Bunun için başta sudoku olmak üzere diğer akıl oyunları oynayın Ör: Satranç.
•Zihinsel rutinlerinizi kırın yani bir gün evinize uzun yoldan gidin yada cep telefonunuzu sağ değil de sol elinizle kullanın bu bir televizyon kumandası da olabilir.
•Beyninizi kaliteli cümlelerle besleyin ör: özdeyişler
•Her gün güzel bir resme bakmayı deneyin. Beyninizi “güzel” görüntüler ile besleyin.
•Günde aklımızdan 60 bin ile 80 bin arasında düşünce geçer.Bu düşünceler ne hakkındaysa hayatımızda ona göre şekil alır. Bu yüzden olumlu düşünün.
•Bir konu hakkında düşünürken, nasıl düşündüğünüzde gözlemleyin. Bu beyninizin kalitesini artırır.
•İyi bir uyku kaliteli bir beyin için şarttır. Einstein’ın günde 10 saatten fazla uyduğu biliniyor.
•Bol ve temiz oksijen beyin için çok yararlıdır. Şimdi pencerenizin camını açık ve kendinize temiz oksijen ısmarlayın.
•Farklı düşünce tarzı olan insanlar ile konusun. Ör : çocuklarla vakit geçirin.Sizden farklı
düşünen insanlar ile konuşun.
•Kullanılmayan Organ körelir. Sürekli televizyon izleyerek beyninizi düşük viteste kullanmayın

Bana dediler ki; Zeki Alasya’nın cenazesin’e gittik siz yoktunuz neden gelmediniz bilmiyorlar ki ben aynı gün annemi uğurladım sonsuzluğa hem de aynı mezarlıkta Zeki Alasya benim kardeşim bir parçam gibiydi nasıl böyle bir şey düşünürler… Ben oraya gelsem bile Kemal’in cenazesindeki gibi kameralardan uzak kalmayı tercih ederdim yani beni yine göremezdiniz.. Zeki’yi defnettikden sonra Metin Akpınar ve Orhan Gencebay’ın neden ortadan kaybolduğunu hiç merak ettiniz mi. ? Etmediniz ben söyleyeyim bizim aile kabristanlığına geldiler hem de koşa koşa annemi toprağa verirken oradaydılar definden sonra Zeki’nin mezarına gittik kimsecikler yoktu peki siz oraya Zeki Alasya için mi gittiniz yoksa gelen ünlüleri görmek için mi gözleriniz beni aramışsa belli ki gelen ünlüleri görmek için aklıma Nejat Uygur’un son şiirindeki ilk dizeler geldi birden:
Biliyorum cami avlusundaki bu kalabalık bana değil
Gelen ünlüleri görmek için
Aa o da burda şu da burda deyip
Beni musalla taşında unutanları görüyorum
Hayatımda ilk defa katıla katıla gülüyorum…
Çünkü kırkım dolmadan unutulacağımı biliyorum…
Şener Şen

Japonyada aç karnına su içmek son derece popülermiş.
Sabah kalkar kalkmaz daha dişlerinizi fırçalamadan içebileceğiniz kadar suyu içmeniz gerekiyormuş.
Su tedavisi adı altında yapılan bu uygulama ile de pek çok hastalıkla baş etmek mümkünmüş. Bilimsel testlerle de kanıtlamışlar ve bunu yayınlamışlar.
Aç karnına içilen suyun iyi geldiği birçok hastalık var: Baş ağrısı, vücut ağrıları, kalp çarpıntısı, bronşit, astım, gastrit, obezite, epilepsi, menenjit, göz hastalıkları , böbrek sancıları, adet sancıları, kulak-burun-boğaz hastalıkları…
AÇ KARNINA SU İÇMEK HER DERDE DEVAUYGULAMA YÖNTEMİ.
– Sabah kalkar kalkmaz daha dişleri fırçalamadan 4×160 ml su içilecek.
– Sonra diş fırçalanacak ve 45 dakikadan önce bir şey yenip içilmeyecek.
– 45 dakika sonra yiyebilir, kahvaltı yapabilirsiniz.
– Sabah, öğle ve akşam öğünlerinden 15 dakika sonra en az iki saat süreyle hiçbir şey yemeyecek ve içmeyeceksiniz.
– Sabah kalktığınızda bu kadar çok su içemiyorsanız yavaşça artırarak kendinizi alıştırabilirsiniz.
– Daha sağlıklı bir yaşama bu uygulama ile kavuşabilirsiniz.
BİR AYDA YÜKSEK TANSİYON KALMIYOR
*Yapılan açıklamada bu uygulamaya devam edildiği takdirde, 30 gün sonunda yüksek tansiyon sorununuz kalmayacakmış. 10 günde gastrit, yine 30 günde şeker sorunundan kurtulmak ya da en aza indirmek mümkün olabiliyormuş. Yine de her türlü uygulamayı denemeden önce lütfen kendi doktorunuza danışın ve eğer bu sistem size zarar vermeyecekse başlayın.

Kent
‘ ‘Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim’ dedin.
‘Bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz yargısıyla karşı karşıya
-bir ceset gibi- gömülü kalbim
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün
boşuna bunca yılı tükettiğim ülkede’
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın
bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede koşacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka
bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir
bütün yeryüzünde’
Konstantin Kavafis

Sevgilinin tam adı Allessandra Lolita Oswaldo’dur. Bu sevimli genç kız, telefonu icat eden, A.Graham Bell’in sevgilisiydi. Graham Bell telefonu icat edince ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti. Atölyesinde telefon çalınca arayanın Allessandra Lolita Oswaldo’dan başkası olamayacağınıbildiğinden Graham Bell, telefonu açaraçmaz “Allessandra Lolita Oswaldo” diyordu. Bell, zamanla sevgilisine, adını kısaltarak hitap etmeye başladı ve telefonu her açışında onu “Ale Lolos” diye karşıladı.
Çalışmaları uzadıkça Graham Bell, sevgilisinin adını daha da kısalttı ve öne iki heceli bir ad buldu. Bu kısa ad “Alo” idi.
Allessandra Lolita Oswaldo, geliştirip, tüm kente yaymaya çalıştığı telefondan başka birşey düşünmeyen sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen deneylerinden rahatsız olmaya başlayınca Graham Bell’i telefonuyla başbaşa bırakıp onu terketti. Yaşlı Bell, sevgilisinin birgün onu arayacağı umuduyla telefonun başından ayrılmadı. Kentte çekilen telefon hatlarının sayısı da giderek artmaya başlamıştı. Graham Bell’i artık başka kişiler de arıyordu. Fakat o, telefonun her çalışında kendisini sevgilisinin aradığını sanarak telefonunu “Alo” diyerek açıyor ve artık herkes “Alo” diyordu.
O günlerde hemen herkes telefonu açtıklarında Alexander Graham Bell’in anısına saygı olarak “Alo” demeye başladı. Bugün tümümüzün kullandığı “Alo” sözcüğü işte o günlerden günümüze uzanmaktadır

Sinüzit; kemiklerin içindeki hava dolu alanlardır. Bunlar burnun yanında ve kafatası içinde olurlar.
Mukus üreten hücrelerle biraradadırlar. Böylece nefes alırken bölge nemli tutulmuş olur.
Bakteriyel veya viral enfeksiyon geçirdiğinizde, bu yumuşak doku şişer ve sinüzit adı verilen durum oluşur.
Buna ek olarak, ciddi baş ağrıları ve burun ile yukarısından gelen derin bir baskı hissedilir.
Sonuç olarak, mukusun düzeni değişir ve hacmen artar. Bu durumda sarımsı veya yeşilimsi bir renk görebilirsiniz.
Soğuk algınlığı veya çevreden gelen polenlere verilen reaksiyonla gerçekleştiğinde sinüzit geçicidir. Ama bazı insanlar neredeyse 10 ila 12 hafta arası sürebilen kronik sinüzit çeker.
Her iki durumda da, sinüzitin belirtilerini kontrol altına almak ve rahatlatmak için kullanabileceğiz bazı doğal tedaviler vardır.
Bugünün makalesinde sizlerle sadece bahsettiğimiz iki harika malzeme ile hazırlayabileceğiniz çok ilginç bir çözümden bahsedeceğiz.
Bunu öğrenmeye ve uygulamaya hazır mısınız?
Bu iki malzemeyi karıştırarak sinüziti rahatlatın
Bu sinüzit tedavisi zencefil kökü ve organik elma sirkesini karıştırarak uygulanır.
Her iki ürün de iltihap karşıtı ve antioksidan özellikleriyle bilinir. Bunlar bir çok durumda büyük destekçidir.
Sinüzite gelirsek, bu basit karışımla viral veya bakteriyel enfeksiyonlardan ve iltihaptan kaynaklı aşırı mukus üretimini kontrol altına alabilirsiniz.
Zencefilin faydaları

Zencefil içeriğinde aktif gingerol maddesi vardır. Bu kök yüzlerce yıldır sindirim ve solunum yolları hastalıkları tedavisinde kullanılır.
İçeriğindeki yüksek miktarda antioksidanlar, vitaminler ve mineraller vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir ve sinüslerin zayıf dokularında gerçekleşen şişkinliği almaya yardımcı olur.
Zencefil alerjik reaksiyonları azaltır ve mantar oluşmasını, büyümesini önleyerek antifungal özellikler de taşır.
Aromatik özellikleri burnu mukustan temizlemeye ve sinüzit ile gelen ağrıyı azaltmaya yardımcı olur.
Organik elma sirkesinin faydaları

Organik elma sirkesi çok miktarda vitamin, mineral, amino asit ve sinüzit tedavisine yardımcı olacak diğer maddeleri içerir.
Vücudun korunma mekanizmasını güçlendirir ve alerji, soğuk algınlığı, grip ve sinüslerle bağlantılı diğer solunum problemlerinin risklerini azaltır.
Bol miktarda potasyum içerir. Bu mineral aşırı mukus üretimini ve baskıyı azaltır.
Organik elma sirkesinin antiseptik özellikleri enfeksiyonla savaşır ve mukusu temizleyerek burundan atılmasına yardımcı olur.
Organik elma sirkesi ve zencefil ile sinüziti nasıl rahatlatabilirsiniz?

Artık bu malzemelerin özelliklerini, içeriklerini ve faydalarını bildiğinize göre, ikinci adım sinüziti gidermek için ev yapımı karışımımızı hazırlamak olacak.
Unutmayın. 100% organik elma sirkesi kullanmanız çok önemlidir, çünkü rafine elma sirkeleri aynı şifalı özellikleri taşımaz.
Malzemeler
1 büyük parça zencefil kökü
1 bardak organik elma sirkesi (250 ml)
Hazırlanışı
Zencefil kökünü rendeleyin ve organik elma sirkesi ile cam bir kavanoza koyup ağzını kapatın.
Bu karışımı serin, karanlık bir yerde 10 gün bekletin.
Bu süre içinde iyice karışmasını sağlamak için düzenli olarak çalkalayın.
Kullanılışı
Sinüziti gidermek için bu uygulamayı günde iki kez, 5 dakika boyunca solumanız gerekli.
Geceleri bir bezi bu karışımla ıslatın ve bir saat boyunca boynunuza koyun.
Bu prosedürü 5 gün boyunca uygulayın. Bu şekilde en iyi sonuçları alabilirsiniz.
Eğer bu 5 gün ardından durumunuz değişmiyor veya iyileşme göstermiyorsa, diğer çözümler için doktorunuza başvurun.
Bir diğer alternatif…

Sinüzit tedavisi için zencefilin özelliklerin yararlanabileceğiniz bir diğer yöntem de zencefil çayının buharını solumaktır. İşte şimdi buğunun aynısını zencefille yapacağız.
Malzemeler
5 yemek kaşığı taze rendelenmiş zencefil (50 g)
1 litre su
Hazırlanışı ve Uygulanışı
Taze zencefili rendeleyin ve bir litre suda ısıtın.
3 dakika kaynamasına izin ve ateşten alın.
Başınızı kabın üstüne getirin ve bir havluyla kapatın.
Buharı 5 dakika boyunca soluyun.
Bunu her gece yatağa girmeden önce tekrarlayın.
Buradaki tarifler sinüzitin yol açtığı diğer durumların belirtilerini gidermek için de kullanılabilecek harika takviyelerdir.
Bu uygulamaları deneyin ve sinüziti bir kaç günde azaltın ve rahatlatın.

Ocak Psikopat
Şubat Agresif
Mart Cadı
Nisan Sempatik
Mayıs Çenesi Düşük
Haziran Kavgacı
Temmuz Lider
Ağustos Bencil
Eylül Vazgeçilmez
Ekim Sahiplenen
Kasım Zır Deli
Arallık Sevimsiz

Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikâyet eden; her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat, ona göre çok kötüydü ve sürekli savaşm…aktan, mücadele etmekten yorulmuştu.
Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına. Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.
Bir gün onu mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu.
Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu. Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı. Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu.
Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı. Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı. Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu. İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu. Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı.
Kızına dönerek sordu:
— Ne görüyorsun?
— Patates, yumurta ve kahve? diye alaylı bir cevap verdi kızı.
— Daha yakından bak bir de dedi baba , patatese dokun.
Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi.
— Aynı şekilde, yumurtayı da incele.
Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü.
En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi.
Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı. Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı:
— Bütün bunlar ne anlama geliyor baba?
Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı. Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı farklı tepkiler vermişlerdi.
Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü. Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş katılaşmıştı.
Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı.
— Sen hangisisin? diye sordu kızına.
Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin?
Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin? Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracaksın? Yoksa kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?

Kuvarsların yanında tüm değerli taşların da şifa gücü vardır. Takı olarak kullanıldıkları zaman, bunların elektromanyetik güçleri, eterik beden denen, dış enerji alanını güçlendirir.
Agat: Vücutta tansiyon dengeleyicidir. Üriner sistemin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Aklı ve vücudu güçlendirir. Kişiyi cesaretlendirir. Lenflerin sirkülasyonunu rahatlatır. Güçlü bir terapik özelliğe sahiptir.
Akuamarin: Güven, denge ve ahenk sembolüdür. Solunum problemleri ile savaşır. Hafızayı güçlendirir. Sinirleri yatıştırır. Neşe, huzur ve aşk taşıyıcıdır. Özellikle meditasyona uygundur.
Ametist: Pozitif enerji yüklü bir kristaldir. Taşıyan kişiye de bu yükü aktarır. Beyin gücünü yükseltir. Kan temizleyicidir. Negatif enerjilerimizi dışarı boşaltarak huzurlu ve zinde olmamızı sağlar. Pembe kuvars ile birlikte kullanıldığında aklı güçlendirir ve kalbi korur.
Aventurin: Korkuları yenmede ve yaşlılıkla mücadelede etkilidir. Zihinsel karmaşayı ve stresi azaltır. Neşe taşı da denir. Sakinlik ve yaşama sevinci sunar.
Aytaşı: Duru görü ve sezgi hassalarını geliştirmek için kullanılır.
Hematit: Kan dolaşımı düzeninin sağlıklı olmasına yardımcıdır. Enerji kaynağıdır. Solunum yolları üzerinde olumlu etkileri vardır.
Jasper: Sindirim sistemine iyi gelir. Endokrin sistemine denge getirir. Karaciğer ve safrakesesini güçlendirir. Sağlıklı ve güçlü olmamızı sağlar. Fiziksel direncimizi arttırır.
Kaplan Gözü: Sinirsel spazmları ve baş ağrılarını hafifletir. Sindirim üzerine mükemmel etkilidir. Negatif enerjiden korur.
Kuvars Kristali: Vücudumuzdaki zihinsel, bedensel ve ruhsal düzeyimizi arttırıcı enerji üretir. Ortamdaki tüm negatiflikleri geri iter. Meditasyon için çok uygundur.
Krizopras: Sinirsel gerilimleri yok eder. Fiziksel, zihinsel heyecan durumlarında sakinlik verir. Neşe ve huzur sağlar.
Malahit: Korku ve şüpheleri yok eder. Karaciğer ve dalağın işlevlerine yardımcıdır. Fiziksel ağrıları azaltıcı ve radyasyondan koruyucudur. Uyumayı kolaylaştırır. Zihni ve vücudu canlandırır. Dengeleyicidir.
Mavi Kuvars: Tiroit ve metabolizma dengeleri üzerinde güçlendiricidir. Öksürük azaltıcı ve ateş düşürücüdür. Zihin açıklığı ve güven duygusu sunar. Cinsel problemlere iyi gelir.
Obsidyen: Özellikle çok hassas kişilere karşı koruyucu özelliği vardır. Zihinde oluşan heyecan duygularını engeller. Fiziksel zeminde espri gücünü arttırır. Negatif durumları yok edicidir. Stresi azaltır. Terapi yönü çoktur.
Pembe Kuvars: Stres giderici olup, hata duygularını, korkuyu ve öfkeyi azaltır. Negatif enerjiden koruyucudur. Ruhun inceliğinin sembolüdür. Huzur ve duygu yüklüdür. Sevgi taşıdır.
Rodonit: Vücudun sağlıklı gelişmesine yardımcı olur. Kan dolaşımını dengeler. Psikolojik olumsuzluklardan kurtarıcı ve cesaret arttırıcıdır.
Rutilat Kuvarsı: Depresyonu azaltır. Enerji kaynağıdır. Özellikle meditasyona uygundur. Negatif enerjiden korur.
Sitrin Kuvarsı: Vücudumuzun tüm dokularıyla etkileşerek güçlendirir. Karaciğer ve safrakesesi işlevlerine yardımcıdır. Toksinlerin atılmasını kolaylaştırır. Cilde serinlik ve sadelik sunar. Cilt hastalıklarına karşı koruyucudur. Görme bozukluklarına iyi gelir. İçimizdeki gücün sembolüdür.
Sodalit: Troid metabolizmasının dengesini sağlar. Güven sağlayarak hata riskini azaltır. Zihin açıklığı ve sakinlik verir.
Topaz (Sitrin): Telepati yeteneğini arttırır. Neşe ve hoşnutluğu uyaran bir taştır.
Turmalin: Vücudu ve zihni güçlendirir. Negatif şartları ve korkuyu uzaklaştırır. Çok güçlü bir koruyucu özelliği vardır. İlham verici ve konsantrasyon sağlayıcıdır.
Derleyen: Erol Yurderi

Yaşam boyunca, yediğimiz ve içtiğimiz besinlerin yeterince sindirilememesi neticesinde bağırsaklarımızda en fazla 18 Kg. zehirli atıklar ve dışkı toplanır. Bağırsaklarımızın düzenli çalışmaması neticesinde bu atıklar bizim kanımıza karışmak suretiyle vücudumuzda çeşitli hastalıklara neden olurlar. Bu hastalıkların başlıcaları; Kabızlık,Yıkıcı Metabolizma, Aşırı Kilo Alma,Böbrek ve Karaciğer Hastalıkları, Diabet,Saç Dökülmeleri, Deri ve Tırnak Hastalıkları,Kanser ve Eklem İltihapları(Artrit). Eğer bu rahatsızlıklardan biri veya birkaçı sizi uzun süre rahatsız ediyorsa, biliniz ki ince bağırsaklarınız yeterince düzgün çalışmıyordur. İnce bağırsaklarınızın yanlızca 40-50 cm uzunluğundaki bir kısmının Lavman Metodu ile temizlenmesi bnormal olarak pahalı bir işlemdir ve dikkat edilmeden yapılırsa iyi bağırsak florasını da yok edebilir. Aşağıdaki rahatsızlıklar lavman yöntemiyle tedavi edilebilir:
–İltihaplı Üst Solunum Yollarına bağlı Tiroid Bezi Hastalıkları
— Mide-Bağırsak Kanal hastalıkları
— Kolit, Gastrit, Mide Ülseri
— İdrar Yolu İltihabi Hastalıkları, Kist ve Pielonefrit Böbrek Hastalığı
— Aşırı Kilo alımı, Kan lipitlerindeki aşırı değişimler.
REÇETE ve UYGULAMA
– Sabah kahvaltısında kahvaltı yerine bu reçeteyi 3 hafta kullanmaya devam ediniz.
1.HAFTA: 1 yemek kaşığı taze olarak öğütülmüş keten tohumu ununu 100 mL Kefir ile karıştırarak içiniz.
2.HAFTA: 2 yemek kaşığı taze olarak öğütülmüş keten tohumu ununu 100 mL Kefir ile karıştırarak içiniz.
3. HAFTA: 3 yemek kaşığı taze olarak öğütülmüş keten tohumu unu ile 150 mL Kefiri karıştırarak içiniz.
Bu karışımı hergün 3 hafta boyunca içip üzerine en az 2 litre su içmeniz gerekmektedir. Eğer karışımdan sonra 1 yemek kaşığı bal yerseniz, etki daha iyi hissedilecektir.
BU YÖNTEM YILDA YANLIZCA 1 DEFA UYGULANMALIDIR!!!

Bazı şeylerin gitmesine izin vermek işte bu nedenle çok önemlidir. Onları serbest bırakmak. Gevşek olanı kesmek…
İnsanların; hiç kimsenin işaretli kartlarla oynamadığını anlaması gerekiyor;
Bazen kazanırız ve bazen de kaybederiz…
Hiçbir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme…
Aşkının anlaşılmasını bekleme…
***
Daireyi tamamla…
Gururlu, yetersiz ya da kibirli olduğun için değil, sadece artık onun senin yaşamında yeri olmadığı için…
Kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle, tozdan kurtul…
Geçmişte olduğun kişiyi bırak ve şu anda kimsen o ol….
Paulo Coelho – Zahir
P.COELHO/Zahir