![12717825_554940691339214_8227162696732528127_n[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/12717825_554940691339214_8227162696732528127_n1.jpg?w=780)
Hücreler Gerçek Mutluluk ile Sahte Mutluluğu Ayırd Ediyor
Bir çok insan, hayatında mutlu olmak ister. Mutluluğu yakalayabilmek için de çeşit çeşit şeyler yapar. Kimi boğaz kenarında güzel bir yemek yediğinde mutlu olur, kimi de bir hayır işi yaptığında…
Bu sorunun yanıtını, “her ikisi de gerçek” diyerek verebiliriz. Ancak, hücrelerimiz bizimle aynı fikirde değil.
Birleşik Devletler’deki Kaliforniya Üniversitesi ile Kuzey Karolina Üniversitesi’nin işbirliği altında gerçekleştirilen bir araştırmaya göre; hücrelerimiz bu olaylardan sadece bir tanesini gerçek mutluluk olarak algılıyor.
Yapılan araştırmada, hücreleri yakından inceleyen bilim adamları, her iki duruma karşı, bağışıklık sistemimizdeki hücrelerimizin verdiği tepkiyi incelediler ve hiç beklemedikleri bir sonuçla karşılaştılar.
Araştırmaya göre, güzel bir pasta yemek, iyi bir tatil yapmak, güzel elbiseler giymek ya da hoş bir arabaya binmek insanları yanlız o an için mutlu edebiliyor. Bilim adamları bu hissi, mutluluk değil, “anlık tatmin” olarak yorumluyor.
Aç bir kimseye yardım etmek, ihtiyacı olana yardımda bulunmak, hayır işleri yapmak ise; uzun vadede hücrelerimiz üzerinde son derece pozitif bir etkiye sahip. Nasıl mı?
Bir amaç uğruna yaşamak, hücrede bulunan kronik stresle ilgili genleri büyük ölçüde azaltıyor. Kısa süreli mutluluk anlarıysa, hücredeki stres genlerini arttırdığından, romatizmaya, kalp hastalıklarına neden oluyor ve stres kökenli hastalıklara karşı bağışıklık sistemimizi çökertiyor. Böylece, kendilerine bir amaç edinenler, hem mutlu hem de sağlıklı; bir amacı olmayan ve anı yaşayanlar ise hem mutsuz hem de sağlıksız oluyor.
Kaliforniya Üniversitesi’ndeki araştırma ekibinin lideri Barbara L. Fredrickson, elde ettikleri sonucu şöyle tarif ediyor:
“Günlük aktiviteler kısa süreli hazlar sağlasa da; uzun vadede negatif fiziksel sonuçlar doğuruyor. Hücresel düzeyde bakarsak, vücudumuzun tepki verdiği tek bir mutluluk türü var; o da bir amaç uğruna yaşamak ve o amaca bağlı olmak”
Kuzey Karolina Üniversitesi’nin internet sitesi üzerinden yayınlanan araştırmanın sonucuna göre, manen doyucu işlerle meşgulseniz, ne sizin ne de hücrelerinizin mutsuz olması imkansız… Ancak, tek arzunuz güzel bir yemek, lüks bir ev, pahalı bir tatilse, kendinizi mutluymuş gibi hissedeceğiniz anlar yanlızca yemeğinizi yerken, evinizi satın alırken ve tatildeyken geçirdiğiniz anlarınızla sınırlı olacak. Yemek ve tatil bittikten sonra ise; bu “tatmin bulma” hissi ortadan kalkmış olacağı için, bıkkınlık ve sıkılma başlayacak; depresyon ve stres baş gösterecek.
Görünen o ki, hayatlarında uzun vadede mutluluğu yakalamak isteyen ve sağlıklı bir yaşam sürmek isteyenler için mutluluğun anahtarı, “anı yakalamak”ta değil; gerçek bir amaç uğruna yaşamakta saklı.
Kaynak: University of North Carolina at Chapel Hill (2013, July 29). Human cells respond in healthy, unhealthy ways to different kinds of happiness.
![vc3bccudumuz-ve-ac49frc4b1lar[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/vc3bccudumuz-ve-ac49frc4b1lar1.jpg?w=415&h=484)
Vücudumuz deneyimlemekte olduğu duygusal ve bilinçaltı mesajları bize ağrılar ve hastalıklar şeklinde ifade ederek iletişim kurmaya çalışır. Genel olarak hayatımızla ilgili doğru yolda olup olmadığımızı bu mesajlar sayesinde anlarız. Karmaşık hayatlarımız, bazen vücudumuzdan bize gelen mesajlar farketmemizi engeller. Kendi iyiliğimiz için dönüşüm ve berraklık, bu mesajları anlayarak gereğini yapmaya niyet ettiğimizde başlayacaktır. Aşağıdaki listede yer alan bilgiler sezgisel olup, bu listeye bir çok ek yapmak ve onu geliştirmek mümkündür.
Olumlama: Kendime duyduğum sevgi ve anlayış vücuduma ve yüzüme yansıyor.
Olumlama: Aradığım cevapları bulabilmek için içime dönmek ve içime bakmak güvenlidir.
Olumlama: Şu an şimdi de yaşıyorum. Her an benim için yeni. Kendi değerimi görüp farketmeyi seçiyorum. Kendimi şu an seviyorum ve onaylıyorum.
Olumlama: Dünya güvenli ve dostça. Ben güvendeyim. Hayatla barışığım.
Olumlama: Hayattan keyif almayı ve neşeli olmayı hakkediyorum. Hayatın bana sunacağı tüm keyifleri şu andan itibaren kabul etmeyi seçiyorum.
Olumlama: Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Hayatın akışını ve aşamalarına güveniyorum. Güvendeyim. Sevdiklerim güvende.
Olumlama: Bana gelen tüm deneyimlere sevgiyle sarılıyorum ve bu tecrübeleri keyifle kucaklıyorum.
Olumlama: Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Hayat beni her zaman sever ve destekler.
Olumlama: Geçmişi evrene serbest bırakıyorum. Kalbimdeki sevgiyle birlikte hayatımda ilerlemekte özgürüm.
Olumlama: Hayatın tüm aşamalarına güveniyorum. Tüm ihtiyaçlarım hallediliyor. Güvendeyim. Sevdiklerim güvende.
Olumlama: Geçmişi sevgiyle evrene serbest bırakıyorum. Kendimle barışıyorum. Huzura ulaşmayı seçiyorum.
Olumlama: Şu andan itibaren hiç bitmeyecek keyifli bir hayat yaşamayı seçiyorum. Hayatım çok keyifli.
Olumlama: Hayatım için tek otorite benim. Kendim için en iyi olanı en hayırlı olanı seçecek olan kişi de benim.
Olumlama: Ben etrafımdaki herkes tarafından sevilirim. Çevremden gelen sevgi enerjisi beni besler.
Olumlama: Güvende olduğumu ve sevildiğimi bilerek hayatı kucaklıyorum ve ona güveniyorum. Sevmeyi seçiyorum. Sevilmeyi seçiyorum.
Olumlama: Özgür ve tam bir şekilde yaşamak benim doğuş hakkım. Sevmeyi hakkediyorum. Hayatı bana sunduğu hayrıma olan herşey ile tam olarak yaşamayı seçiyorum.
Olumlama: Geçmişi ve geçmişteki yaşadığım tüm üzüntüleri ve bu üzüntülere sebep olan herşeyi affediyorum. Sevgi enerjimle hayrıma olmayan tüm bu enerjileri evrene serbest bırakıyorum. Hayatımın içini keyifle ve mutlulukla doldurmayı seçiyorum. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.
Olumlama: Farkediliyor ve en pozitif yollarla takdir ediliyorum. Seviliyorum.
Olumlama: Sevgiyi duymaya niyet ediyorum
Olumlama: Hayatımda meydana gelen yeni yönlerin, yeni değişikliklerin akışına kolaylıkla adapte oluyorum.
Olumlama: Ben tam bütünüm ve en önemlisi güçlüyüm. Hayatımda karşıma çıkacak herşeyle başedebilecek güce ve bilgiye sahibim. Kendimi olduğum gibi kabul ediyor ve onaylıyorum.
Olumlama: Kadınlığımdan keyif alıyorum ve gurur duyuyorum. Kadın olmayı seviyorum. Vücudumu seviyorum.
Olumlama: şu an artık rahatım. Hayat rahatlıkla ve kolaylıkla benim içimden akar.
Olumlama: Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Kendimi görüyorum ve etrafımdaki olayları sevgi enerjisiyle kabule geçiyorum. Güvendeyim.
Olumlama: Etrafımdaki herkesle huzur ve barış içinde yaşamayı seçiyorum. Çevremi iyi niyet ve sevgi enerjisi ile sarıyorum. Güvendeyim. Mutlu ve huzurluyum
Sevgiyle
Serkan Sorguç – Kuantumdaben.com
Not: bu yazı Louise Hay ve Caroline Myss’in kitabından özetlenmiş ve kuantumdaben.com tarafından tercüme edilmiştir.
8-10 Nisan 2016 tarihleri arasında 7. Alaçatı Ot Festivalin de yoga yaparak, nefes çalışarak, dengeli beden duruş tekniklerini öğrenerek aynı zamanda pazardan alınan yöresel otları pişirip tatma imkanı bulabileceğiniz bir tatil yapmak ister misiniz?
Öyleyse fiziksel ve ruhsal rahatlamak, sağlıklı beslenmek, festival etkinliklerine katılmak ve ege otlarının doyumsuz tatlarına bakmak için sizi Alaçatı Ağustos Butik Otel de misafir etmek isteriz 🙂
Tarih : 8 Nisan Cuma-10 Nisan Pazar 2016
Konaklama: Alaçatı Ağustos Butik Otel
https://www.instagram.com/agustosotelalacati/
Kapsam : Sabah ve akşam nefes ile şifalanma ve yoga çalışmaları (eklem yogası -pawanmukta, hatha y…oga )
Dorn metodu ile postür bozukluğunu düzeltme egzersizleri ( Duruş bozukluklarının ve günlük iş yaşam temposunun bedenimizde yarattığı fiziksel problemlerin, beden eşitleme tekniği ile doğal dengeye geri getirilmesi )
Otelin bahçesinde Egeli ablamız ile otları tanıma, tatma ve yemeklerde kullanma atölyesi.
Ulaşım ve transferi kendi tercihlerinizle yapabileceğiniz gibi arzu ederseniz destek olabiliriz.
Detaylı bilgi ve sorularınız için aşağıda ki iletişim bilgilerinden bize ulaşabilirsiniz. En geç 7 mart 2016 tarihine kadar rezervasyon yaptırabilirsiniz.
Güzel paylaşımlar dileğimiz ve sevgilerimizle 🙂
Lizet & Yeşim
İletişim:
lizmor7@outlook.com / Lizet Moreno 0533 281 74 35
ykizilkartal@gmail.com / Yeşim Kızılkartal 0535 291 69 22
![25635[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/256351.png?w=780)
İngiltere’de yapılan yeni bir araştırma, beynin çocukluk ve ergenlikten sonra da gelişmeye devam ettiğini ve 30’lar… ve 40’larına kadar da beyin40tam olarak olgunlaşmadığını göstermekte. Bu yöndeki buluşlar, beynin daha erken olgunlaştığına dair mevcut teorilere karşı çıkmakta.
Londra Üniversitesi Koleji’nde Bilişsel Nörobilim Enstitüsü’nde nörobilimci olan Sarah-Jayne Blakemore şunları açıklıyor: “Yaklaşık 10 yıl kadar önce pek çok bilim insanı erken çocukluk döneminde beyin gelişiminin durduğunu düşünmekteydi. Ama yakın zamanda yapılan araştırma, beynin pek çok bölgesinin çocukluktan sonra da gelişmeye devam ettiğini açığa çıkardı.”
Alnın hemen arkasındaki, beynin ön bölgesindeki prefrontal korteks, beynin gelişmeye en uzun süre devam ettiği bölgedir. Bu bölge, planlama, karar verme gibi yüksek bilişsel fonksiyonların ortaya konduğu ve ayrıca sosyal davranış, sosyal farkındalık, empati, diğer insanları anlama ve etkileşimde bulunma ve pek çok kişisel özellikler içeren en önemli alandır.
Prof. Blakemore, bireyin kişiliği ile beynin bu alanı arasında kuvvetli bir ilişki olmasından dolayı, prefrontal korteks’in, beynin bizi “insan” yapan kısmı olduğunu belirtir.
Prof. Blakemore, beyin taramasının, prefrontal korteksin, insanlar 30’larına geldiklerinde ve hattâ 40’ların sonlarına kadar şekli değiştirmeye devam ettiğini ve bu bölgenin erken çocuklukta gelişmeye başladığını, ergenliğin sonlarında ve daha sonra da değişmeye devam ettiğini, yeniden düzenlendiğini gösterdiğini dile getirmekte.
Bu araştırma, yetişkinlerin, kendi bildiklerini okuyamadıklarında, surat asıp, küsüp, öfkelenip, bağırıp çağırarak, neden gençler gibi davrandıklarını ve bazı insanların gençlikten çıkana kadar neden sosyal anlamda rahatsız olduğunu da açıklayabilir.
![Butterfly-High-Resolution-Photo703ea1[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/butterfly-high-resolution-photo703ea11.jpg?w=498&h=333)
Adam fısıldadı:
”Allahım konuş benimle”.
Ve bir kuş cıvıldadı ağaçta.
Ama adam duymadı.
Sonra adam bağırdı:…
”Allahım konuş benimle”.
Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı.
Ama adam dinlemedi onu.
Adam etrafına bakındı ve,
”Allahım seni görmeme izin ver” dedi.
Ve bir yıldız parladı gökyüzünde.
Ama adam farkına varmadı.
Ve yüksek sesle haykırdı:
”Allahım bana bir mucize göster”.
Ve bir bebek doğdu bir yerlerde.
Ama adam bunu bilemedi.
Sonra çaresizlik içinde sızlandı:
”Dokun bana Allahım ve burada olduğunu anlamamı sağla, ne olur!”
Bir kelebek kondu adamın omzuna.
Ve adam kelebeği, elinin tersiyle uzaklaştırdı…
Halil Cibran

Bacakları Kuvvetlendirir
Dengeyi Geliştirir
Düşme Riskini Azaltır
Bacakları Kuvvetlendirir
Koşudan Daha Fazla Yağ Yakar
Glokom Riskini Azaltır
Stresi Azaltır
Vücut Direncini Arttır
Kol ve Omuz Kaslarını Çalıştırır
Kan BASINCINI Arttırır
karın Kaslarını Geliştir
![kişisel_gelişim_sözleri-12[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/kic59fisel_gelic59fim_sc3b6zleri-121.jpg?w=780)
![resim[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/resim1.jpg?w=473&h=330)
Beş yaşındaydım.
Rahmetli babaannem pirinç ayıklıyordu.
Bir tane yere düştü.
Babaannem eğildi, aramaya başladı.
Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu .
Çocukluk iste,
-Aman babaanne dedim.
– Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi?
Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu.
-Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun, ‘ dedi.
– Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar.
Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var
biliyor musun?
*Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.
Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki,
İlk okul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.
Bir mıh bir nalı kurtarır.
Bir nal bir atı, bir at bir insanı
Bir insan tüm evreni…
![s-aee70103caa2f14191eb5491d081a8cb7782264a[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/s-aee70103caa2f14191eb5491d081a8cb7782264a1.jpg?w=503&h=377)
*KOÇ:
Koç’la aynı yolda yürümek zordur, yürek işidir… Kendine güvenmeyenler Koç’a yaklaşmasın !
•BOĞA:
Boğa’nın kalbine girebilmek için önce güvenilir biri olmanız gerekir. Oranız buranız oynuyorsa hiç şansınız yok. “Hiçmi yok” diceksiniz:YOK
•İKİZLER:
İkizler şöyle böyle diyenler bi kendine baksa, çifkeflik ve çam…urlukta rakipsiz olduklarını görürler. İKİZLER candır lan, onu sevmeyen ölsün
•YENGEÇ:
Yengeç en yanlış anlaşılan burçtur: YENGEÇ, güzel şeyler yapmak isterken hep sarpa sarar hayatı
•ASLAN:
Aslan çok sabırlıdır ve sırf karşısındakini kırmamak için genelde salağa yatar alttan alır ama sabrı tükenene kadar.Tükenince ise tmm kestik
•BAŞAK:
Başak ne yaparsan yap yinede olmuyor dimi , işte en zor olanıda bu aksiliklere rağmen içindeki umudu yitirmemeye çalışmak. İşin zor
•TERAZİ:
Terazi herşeyin 4/4’Lük giderken aşk hayatındaki bazı saçmalıklar tüm yaşam sevincinin içine ediyor.
•AKREP:
Akrep candır, baldır, nutelladır. Akrep insanını görüpte ” vay be çok çekici ” demeyen varmıdır lan ? Yoktur tabiki.
•YAY:
Yay o kadar hayatla barışıktır ki uyumadan önce kendisine bile “iyi geceler kendim” der.
•OĞLAK:
Oğlağ’ın sakinliği sizi aldatmasın, kayışları kopardığı zaman kaçacak yer ararsınız valla..
•KOVA:
Kova gibi kendini bilen agır başlı usturuplu biri size yol al GİT LAN” diyorsa yani onun bile agzını bozmuşsanız, bencede yol alın gidin..
•BALIK:
Balık “Bir şeyim yok” diyorsa: % 60 Tepesi atıktır, % 20 Canına okuyacaktır, %19,9 Gıcıktır , %0,1 Bişeyi yoktur
![514_Sokrates[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/514_sokrates1.jpg?w=780)
![Ekran-Resmi-2015-04-20-17.15.11[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/ekran-resmi-2015-04-20-17-15-111.png?w=502&h=333)
Yaşlanma vücudu olduğu kadar hafıza ve beyin gücünü de olumsuz etkiler.
İyi çalışmaya devam edebilmesi için beynin de tıpkı makineler gibi yaşı ilerledikçe biraz bakıma ihtiyacı vardır. Ama makinelerin bakım kılavuzu gibi herhangi bir rehber bulunmuyor beyin için. Mevcut veriler ise birbiriyle çelişen ve kafa karıştıran nitelikte. Bu konudaki verileri tarayarak beyin gücünü korumanın en iyi altı yöntemini belirledik.
Yeteneklerinize güvenin
Bir odaya doğru yürüyüp içeri girerken oraya niye gittiğinizi unuttuğunuz oluyor mu? Yaş ilerledikçe hafızanın da zayıflamaya başladığını varsayarız hemen. Oysa bu sadece yaşlıların değil gençlerin de başına gelebilir.
Uzmanlar, gerçekte bir sorun olmasa da yaş ilerledikçe beyinsel becerilerimiz konusunda güven yitirdiğimizi belirtiyor. Bunun sonucu olarak dış desteklere ihtiyaç duyar, arabamızın navigasyonuna, cep telefonumuzun uyarıcısına başvurur hale geliyoruz. Oysa kendi kapasitemizi zorlamadığımız sürece zihinsel beverilerimizin düşüşünü hızlandırmış oluruz. Yani eğer kapıda durup oraya niye gittiğimizi hatırlamaya çalışıyorsak bundan hafızamızı biraz daha zorlamamız gerektiği sonucunu çıkarmalıyız.
Kulaklarınızı koruyun
Duyularımızdan izole olmak beyni olumsuz etkiler. Örneğin işitme kaybı beyni gerekli bir uyarıcıdan mahrum bıraktığı ve dikkat konusunda ekstra yük oluşturduğu için beyindeki gri doku kaybına neden olur. Bir araştırmada, işitme kaybının altı yıllık bir dönemde algı azalması riskini yüzde 24 oranında artırdığı görüldü.
Yaş ne olursa olsun işitme yeteneğini olumsuz etkileyebilecek faktörlere dikkat etmek gerekir. Günde sadece 15 saniye yüksek sesli rock müziği dinlemek işitme duyusunu hasara uğratmak için yeterlidir. Aynı şekilde günde 15 dakika saç kurutma makinesi kullanmak da sesleri algılayan hücrelere zarar verir. İşitme sorununuz olduğunu düşünüyorsanız daha fazla ilerlemeden doktora başvurmak en doğrusudur.
Dil ya da enstrüman öğrenin
Zihni güçlendirmek için başvurulan beyin jimnastiği programları ve bulmacaların yararları sınırlıdır. Oysa yabancı bir dil ya da yeni bir enstrüman öğrenmek beyni daha fazla çalıştıracaktır. Her iki etkinlik de birçok becerinin bir arada kullanılmasını gerektirir. Yeni notaları ve kelimeleri öğrenirken hafıza egzersizi, dikkat, duyumsal algı ve motor kontrol gibi birçok beceri devreye girer.
Bu tür etkinlikler hafızayı çevikleştirecek ve yararları ileri yaşlarda da görülecektir. Geçen yıl yapılan bir araştırmada, müzisyenlerde bunama (demans) ihtimalinin herhangi bir enstrüman çalmayan insanlara kıyasla yüzde 60 daha az olduğu görüldü. Başka bir araştırma ise yabancı bir dil konuşmanın Alzheimer hastalığını beş yıl geciktirdiğini gösteriyordu.
Kendinizi bu şekilde zorlamak en azından mevcut yeteneklerinizi daha iyi görmenizi sağlayacaktır. Eğer yaptığınız iş bu tür etkinliklere başlamanıza izin vermeyecek kadar yoğunsa yine de şanslı sayılırsınız; çünkü uyarıcı ve dikkat gerektiren işler beyin gücünü korumaya yardımcı olur.
Abur cuburdan kaçının
Obezite beyne birçok yönden zarar verebilir. Damarlarda kolesterol birikmesi beyne giden kan akışını sınırlar ve iyi çalışması için gereken besin ve oksijenden mahrum bırakır. Ayrıca sinir hücreleri (nöronlar) insülin hormonu seviyesine karşı aşırı duyarlıdır. Düzenli bir şekilde şekerli ve yüksek kalorili gıdalarla beslenme halinde insülin sinyalleri kesintiye uğrar ve zincirleme tepkimelere ve beyinde zararlı plakların birikmesine neden olur.
Omega 3 gibi yağ asitleri, D ve B12 vitaminlerinin yaş ilerlemesiyle ilgili beyin hasarlarını azaltıcı etkisi vardır. Akdeniz diyetiyle beslenen yaşlıların kendilerinden 7,5 yaş daha genç insanlarla aynı algısal becerilere sahip olmasının nedeni budur.
Spor yapın
Aslında beyin ile beden arasında ayrım yapmak doğru değildir. Beyni korumanın en etkili yollarından biri de fiziksel aktiviteyle bedeni güçlendirmektir. Böylece beyne kan akışı artacağı gibi, sinir hücreleri arasındaki bağlantıları sağlayan proteinler de harekete geçecektir.
Yürümek ve aerobik gibi hafif egzersizlerden ağırlık kaldırma ve vücut geliştirmeye kadar her türlü fiziksel aktivitenin her yaşta yararı olduğu kanıtlanmıştır.
Sosyalleşin
Beyni korumanın en iyi yollarından biri de sosyalleşmek, kalabalığa karışmaktır. İnsanlar sosyal varlıklardır ve arkadaşlarımız ve akrabalarımızın beyni uyarıcı etkisi vardır; yeni tecrübeler denememizi, stresten ve üzüntüden kurtulmamızı sağlarlar. 70 yaşındakiler üzerinde 12 yıl boyunca yapılan bir araştırmada, sosyal olarak daha aktif olan insanlarda algı azalması ihtimalinin yüzde 70 oranında düştüğü görülmüştür. Başka insanlarla düzenli irtibat halinde olmak hafızayı ve dikkati koruduğu gibi zihinsel işlemlerin de genel olarak daha hızlı yapılmasını sağlıyor.
Kısacası sağlıklı beslenme, uyarıcı fiziksel aktiviteler ve iyi bir arkadaş çevresi sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmenin sırrı olduğu kadar beyin gücünü korumak açısından da önemlidir.
![limon-çayı[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/limon-c3a7ayc4b11.jpg?w=780)
Karaciğer ve böbreklerinize nasıl daha iyi bakabileceğinizi bilmek ister misiniz? Öncelikle, yapacağınız en önemli şey sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmektir. Tuz ve yağ alımınızı sınırlayan akıllı bir beslenme de bunun temel bir parçasıdır.
Düzenli egzersiz yapmak, sigarayı bırakmak ve duygularınızı yönetmek unutmamanız gereken diğer faktörlerdir. Ancak doğa her zaman karaciğer ve böbrek sağlığınız için olmaz olmazsa küçük bir yardım sunar: meyveler.
Bugünkü yazımızda karaciğer ve böbreklerimize bakmamıza yardımcı olan en iyi meyvelerin hangileri olduğunu öğreneceğiz. Okumaya devam edin!
Bugünkü yazımızda karaciğer ve böbreklerimize bakmamıza yardımcı olan en iyi meyvelerin hangileri olduğunu öğreneceğiz. Okumaya devam edin!
Karpuz… kim karpuz sevmez ki? Yaz aylarında içimizi serinleten o hafif ve leziz tadıyla herkesin favorisi karpuz genelde öğle ve akşam yemeklerinden sonra tercih edilir. Peki hiç ıspanak, peynir, fındık, karpuz ve naneyle salata yapmayı denediniz mi?
O zaman karpuzun neden özellikle karaciğer ve böbreklere iyi geldiğini inceleyelim:
Yabanmersini tüketmenin en iyi yolu suyunu sıkmaktır. Lezzetli olmasının yanı sıra yabanmersini suyu karaciğer, böbrek ve idrar fonksiyonlarını da düzenler. İşte yabanmersininin mükemmel faydalarından birkaçı:
Limon ve limon suyu günlük olarak tüketebileceğiniz en iyi doğal ve şifalı gıdalardan biridir. Bu blog üzerinde aç karna limon suyu içmenin faydalarından sıklıkla konuşuyoruz, ancak aç karna limon suyu içmenin aynı zamanda karaciğer ve böbrek sağlığı için de son derece faydalı olduğunu bilmelisiniz.
Yeşil elma, kırmızı elma… istediğinizi seçin! En sevdiğiniz çeşidini ya da en güzel gözükeni seçin; çünkü hepsi bir yandan kalp sağlığınızı korurken diğer yandan karaciğer ve böbreklerinize etkili şekilde bakarlar. Peki kahvaltınıza bugün neden birkaç dilim elma eklemiyorsunuz? Elmalar harika bir seçenektir, ancak kabuğuyla beraber yemeyi ihmal etmeyin. En iyi yerleri kabuklarıdır!
Her zaman en koyu renkli üzümleri seçin. Neden mi? Açık renklilere göre içlerinde daha fazla antioksidan ve diğer şifalı özellikler bulunur.
![ayakta-kramp[1]](https://anetteinselberg.com/wp-content/uploads/2016/02/ayakta-kramp1.jpg?w=780)
Ayağınıza giren kramptan kurtulmak için, yavaşça masaj yapıp ayağınızı esnetmelisiniz. Bu ayrıca diğer aktivitelerle uğraşırken önleyici bir egzersiz görevi de görebilir.
Ayak krampları, çok uzun süre oturduğunuzda ya da ayağınızı uzun süre boyunca koşmak gibi yoğun dozda egzersize maruz bıraktığınızda meydana gelir. Bu can sıkıcı kramp hissi kısa sürede geçebilir, ya da ayak parmaklarınızın içe doğru kıvrılmasına sebep olarak uzun süre boyunca devam edebilir. Kramplar genelde arada bir görülür, ancak bazı insanların ayaklarına düzenli aralıklarla kramp girebilir. Ayaklarında sıklıkla kramp problemi yaşayan insanların dolaşımla ilgili sorunları olabilir, yeterli su içmiyor olabilirler, yetersiz besleniyor ya da sinirsel problemlerden şikayetçi olabilirler.
Doktorunuza kramp şikayetiniz için gitmek nadir rastlanan bir durumdur; ancak, çok sık görülmeye başlar ve sizi endişelendirirse, sık sık tekrarlayan bu kramplara neyin sebep olabileceğini tespit etmek amacıyla bir uzmana görünmelisiniz. Bazı hastalıkların ayak ve dizlerde kramp gibi belirtileri olabilir. Ancak durumunuz çok ciddi olmasa dahi, gelecek sefer ayağınıza kramp girdiğinde uygulayabileceğiniz yöntemleri denemenizi tavsiye etmek isteriz.

Yukarıdaki yöntemler ayak krampları konusunda size yardımcı olmuyorsa aşağıdaki ev tedavilerini deneyebilirsiniz.
Fiziksel aktivitelerle dolu uzun bir gün geçirdiyseniz ya da ayaklarınız yorgun hissediyorsa, iyi bir ayak masajı herhangi bir krampı önlemenin ve azaltmanın harika bir yoludur. Bu durumda kasları gevşetmek ve spazmı azaltmak için ayaklarınızı sürtün. Ayağınızın ön kısmını kan akışını arttırmak ve tamamen rahatlamanıza yardımcı olmak üzere öne doğru getirin. Gece boyunca kramp yaşamaktan endişeleniyorsanız, yatmadan önce kendinize yapacağınız ayak masajı krampı önlemenin iyi bir yoludur.
Esnemek saniyeler içinde kramptan kurtulmanın en güvenli yollarından biridir. Amerikan Ortopedi Cerrahları Akademisi’ne (AAOS) göre, ayak kasının yumuşak ve hafif bir şekilde esnetilmesi ve masaj yapılması kramplardan tamamen kurtulmanıza yardımcı olacaktır. Esnemek aynı zamanda farklı egzersiz çeşitleriyle uğraştığınız zamanlarda krampların oluşmasını da önleyecektir.
Mabet ağacından yapılan bu çayı içerek hızlı bir şekilde kramplarınızdan kurtulabilirsiniz. Üç yemek kaşığı mabet ağacı yaprağını bir bardak suyun içinde yaklaşık 10 dakika kadar kaynatın, beş dakika bekletip derhal tüketin.
Isı, kramptan etkilenen bölgelerin rahatlamasına yardımcı olabilir ve ayağınızda hissettiğiniz o rahatsız hissi azaltmada genelde etkili sonuç verir. Isıtma pedi kullanmak istemiyorsanız, okaliptus, çam, çay ağacı, biberiye veya kekik gibi sıcaklık hissi veren esans yağlarından birini seçebilirsiniz. İdeal olarak, yağ sürdükten sonra en iyi sonuç için ayağınıza çorap giymelisiniz.
Arnika, iltihabı azaltır ve kas ağrısı ile krampları geçirirken bir yandan da dolaşımı teşvik etmek gibi güçlü özelliklere sahip başka bir bitkidir. Bunun için arnika köküyle yapılmış bir çay hazırlamanız ve bu çayı kramplı bölgeye beş dakika boyunca sıcak bir kompres yardımıyla uygulamanız gerekmektedir. Diğer bir seçenek ise sıcak su dolu bir kabın içine birkaç damla arnika eklemek ve ayağınızı bu karışımın içinde 10 dakika kadar bekletmektir.
kaynak: sağlığa bir adım