Herkesin hayatıyla ilgili söylemesi gereken 9 cümle

“Sadece bir kez yaşarsın fakat doğru yaşarsan, bir kez yeterlidir.”  Mae West

Hayat engelli bir koşu, hatta maraton gibi. Emekleyerek başladığımız hayatta büyüyor, karşımıza çıkan büyüklü küçüklü engelleri aşıyor, yapacağımıza inanıyor, zaman zaman yoruluyor ama finale doğru devam ediyoruz. Koştukça alışıyor, hızlanıyor, yaşadıkça yaşamayı öğreniyoruz.

Öleceğimiz zaman hayatımızın bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçeceği söylenir. Böyle zamanlarda vermediğimiz hesapların, söylemediğimiz cümlelerin ve kendimizle ilgili gerçek düşüncelerimizin de aklımızdan geçeceğini düşünmüşümdür hep. Bu yüzden, hayatımızla ve kendimizle ilgili sarf etmemiz gereken 9 cümleyi okuduğumda, Uplifers okurlarıyla bunu paylaşmak istedim.

Hayatım boyunca yeni fikirler ve deneyimlere açık oldum.

Gemiler limanda güvendedir; ama orada durmak için yapılmamışlardır. Yaşam boyunca karşımıza çıkan fırsatları değerlendirmek ya da o fırsatları yaratmak adına bir miktar risk almak; her şeyin daha iyi olabileceği fikrine açık olmak demek. Tüm bilinmeyenler karşısında olumsuz bir yaklaşım benimsemek yerine, daha çok “evet” demekle başlayabiliriz.

yelkenliyle açılmak

Kalbimi ve içgüdülerimi dinledim.

Sorunların ağırlığıyla dibe batmaktan kurtulmak için hayal kurmak ve bu hayalleri gerçekleştirmek için uğraşmak gerekir. Akıllı davranmak, mantıklı olmak iyidir; fakat yeri geldiğinde içgüdülerimize ve sağduyumuza güvenmek bizi “işte bunu yaptım” dediğimiz hayata doğru yönlendirir. Olmak istediğimiz insana dönüşmek için, kalbimizi de dinlememiz gerekir. 

Kendime karşı dürüst davrandım.

Hayatta başkalarına karşı güveni yakalasak bile, en çok güveneceğimiz kişi kendimiz olmalıyız. İçgüdülerimiz bile neyin doğru olduğunu söylediğinde onu izlemek, doğru davrandığımız konusunda emin olmamızı sağlar. Doğru bir insan olduğumuza emin olduğumuz sürece de kendimizi kandırmamız gerekmez.

aynada kendine bakmak

Bir fark yarattım.

Her şeyi bir anda yapmamız ya da kitleleri peşimizden sürüklememiz gerekmiyor. Bir tek çocuğun hayatını değiştirmek ya da ihtiyacı olan birine yardım eli uzatmak bile olsa, hayatımızı anlamlandıran bir fark yaratmış olduğumuzun bilinciyle, iç huzurunu yakalayabiliriz.

Bir başkasının beni tamamlamasına ihtiyacım olmadı.

Dürüst olmak gerekirse, hayatta ruh eşimiz diyebileceğimiz insanlar; sevgililer, arkadaşlar, dostlar her zaman karşımıza çıkmayabilir. Başka insanlara ihtiyacımız olması doğal. Ancak olduğumuz gibi, bu halimizle tam olduğumuzu ve bir başkasının hayatımızı ancak zenginleştireceğini, belki kolaylaştıracağını bilirsek; o kişi ya da kişileri bulamamamız durumunda sürekli “yarım insan” olma hissinden bizi kurtarabilir. Tek başımıza yaşayabilmeyi, eğlenebilmeyi, gezebilmeyi öğrenmek de “kendi ayakları üzerinde durmak” anlamında en az maddi ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek kadar önemli.

Kırılabilecek kadar cesur oldum.

Güçlü insan asla kırılmayan, egosu zedelenmeyen insan değil; böyle durumları kaldırabilen insandır. Kendimizi bir kibir duvarıyla korumak ise pek çok durumda kolay olan yol… Kendimizi, kimsenin bilmediği tuhaflıklarımızda yalnızmışız gibi hissettiğimizde hatırlamamız gereken, dünyada bizimle aynı tuhaflıklara sahip pek çok insan olduğudur. Sadece, insanlara bunları görebilecek ve gösterebilecek kadar yakın olmamız gerekir.

Canımı yakan insanları affedebildim.

İnsanlara yakın olmak zaman zaman canımızı acıtabilir ve acı çekerken tüm bunlara değip değmediğini sorgulayabiliriz. Evet değiyor; çünkü emek verdiğimiz her ilişki, her yakınlık canımızı acıtmıyor, bir kısmı da bize en büyük mutlulukları yaşatıyor. Hataların farkında olmak kadar, hatta belki de daha zor olanı insanları affetmek  olsa da, bu üzüntü ve iç sıkıntısından kurtulmanın en kısa yolu.

özür dileyen küçük çocuk

Zor zamanların üstesinden geldim.

Anka kuşu misali, zaman zaman ölüp küllerimizden doğmamız gerekir ve bunu yaptığımızda daha güçlü oluruz. Yılmadan ilerlediğimizi, karşımıza çıkan engelleri aşmada kararlı olduğumuzu bilmek büyük bir iç rahatlığı getirir.

“Keşke”lerim olmadı.

Mutluluğa erişmenin basit formüllerinden biridir keşke’lerin hayatımıza hükmetmesine izin vermemek. Herkesin ufak tefek hataları ve pişmanlıkları olabilir ama hayatımızın orta yerinde koca bir keşke; örneğin yanlış bir evlilik, hatalı bir meslek seçimi ya da basitçe, yaptığımız yanlış seçim her neyse onu değiştirecek bir şey yapmamak bizi içten içe yiyen bir olumsuz düşüncedir. İyi olmayı seçmek, bizi mutlu eden şeyleri yapmaya çalışmak, sevdiğimiz insanlarla beraber olmak ve insanların bizi sevmesi için değişmeyi reddetmek; hayatımızın her döneminde geri dönüp baktığımızda doğru şeyi yaptığımızı düşünmemizi sağlar.

KAYNAK: UPLİFERS.COM

Türkiye’de; Denizi Ayrı Deniz, Havası Ayrı Hava Olan 15 Muhteşem Yer…

Başka türlü bir şey istediğinizi biliyoruz! Türkiye’nin restoranlarla dolup taşan plajlarına inat, kimisinin yolu berbat olsa da hepsinin suyu berrak, gidilesi plajlarını sizin için derledik.

1. Gelibolu, Kömür Limanı

Gelibolu, Kömür Limanı

Adına inat, efsane berraklıkta bir suyu var. Türkiye’nin en iyi denizsuyu listesinde de ilk sıralarda bulunuyor.

Yer: Gelibolu’dan Eceabat yönünde 1 km gidip sağa sapın. Fındıklı Köyü tabelasını takip edin. 12 km sonra karşınıza köy çıkacak. Köy girişindeki Kömür Limanı tabelasını takip ederek yaklaşık 6 km sonra limana varacaksınız.

2. Bozcaada, Akvaryum Koyu

Bozcaada, Akvaryum Koyu

Bozcaada’ya gittiğinizde kalabalık ve restoranlar tarafından işgal edilmiş Ayazma Plajına gitmenizi tavsiye edeceklerdir. Biz bir değişiklik yapıp, Akvaryum Koyu’na gitmenizi öneriyoruz.

Yer: Ulaşımınızı kendi aracınızla veya merkezden kiralayabileceğiniz araçlarla yapmanız gerekiyor. Ayazma plajından sonra yaklaşık 20 dakikalık bir mesafe daha yol alıyorsunuz. Ulaşımınızı kendiniz sağladığınız gibi, adanın diğer yerlerine göre küçük bir koy olduğu için burada büfe, restoran gibi hizmetler bulunmuyor. Yiyecek ve içeceklerinizi kendiniz hazırlayarak buraya gitmeniz sizin için çok yararlı olacaktır.

3. Datça, Ovabükü Koyu

Datça, Ovabükü Koyu

Çakıl-kum karışımı plajı ve berrak suyu ile sizi çağırıyor! Birtakım tesis ve restoranlar olsa da, hala zarar görmemiş yerlerden biri.

Yer: Datça’dan günün değişik saatlerinde Ovabükü’ne dolmuşlar kalkıyor, onları kullanabilirsiniz.

4. Fethiye, Ölüdeniz

Fethiye, Ölüdeniz

Anlatılmaz, yaşanır… Tesisler bile olsa, büyüleyici havasını kaybetmemiş bir doğa harikası… Yamaç paraşütü yapmanızı şiddetle tavsiye ederim!

Yer: Fethiye’den yaklaşık 14 km yol yapmanız gerekiyor. Yaklaşık yarım saat sürüyor. Minibüsler Fethiye’den kalkıyor.

5. Dalyan, İztuzu Plajı

Dalyan, İztuzu Plajı

4.5 km uzunluğunda bir plaj. Söylenene göre dünyada bir benzeri daha yokmuş. Deniz suyu ile tatlı suyun arasında kalmış olması özelliğiyle tam bir doğa harikası. Plaja Caretta Caretta’lar yumurtalarını bıraktığı için, Kaplumbağa Plajı olarak da biliniyor. Kaplumbağaları rahatsız etmemek için 20.00 – 08.00 arası kapalı, diğer saatlerde halka açık.

Yer: Dalyan’dan kalkan dolmuş tekneler ya da minibüsler aracılığıyla ulaşabilirsini.

6. Selçuk, Pamucak

Selçuk, Pamucak

Kumlu ve dalgalı deniz sevenlerin her zaman tercih edeceği, palmiyelerle kaplı, kum sahil… Pek kimseler de bilmediğinden, upuzun sahilde kafa dinleyebilirsiniz.

Yer: İzmir‘in güneyine inip, Selçuk’tan dalga seslerini takip edin. En çok olduğu yer!

7. Foça, Sazlıca Plajı

Foça, Sazlıca Plajı

Foça’yı zaten huzur merkezi olarak belirleyebiliriz; ama Sazlıca bambaşka bir tanımı hak ediyor. Onlarca farklı türde deniz canlısına rastlayabileceğiniz, dalış için efsane bir mekan…

Yer: Eski Foç ile Yeni Foça arasında, çok da uzun olmayan ancak derin bir koy.

8. Marmaris, Delikyol Koyu

Marmaris, Delikyol Koyu
Tek bir tesis bulunan, sessiz, efsane bir denize sahip Marmaris koyu!
Yer: Selimiye’ye 7 km kala muhteşem doğasıyla Delikyol Koyu ile karşılaşacaksınız.

9. Fethiye, Kelebekler Vadisi

Fethiye, Kelebekler Vadisi
Artık pek çok kişi tarafından adı bilinse de, halen giden kişi sayısı çok çok fazla olmuyor. O vadide denize girmekse, gerçekten paha biçilemez…
Yer: Fethiye’den araçlarla gidiliyor. Ancak araç giren yer bir yer kadar iniyor. Gerisi, tabana kuvvet! Zaten güzel yanı da bu değil mi? 🙂

10. Kalkan, Patara Plajı

Kalkan, Patara Plajı

Tam 12km uzunluğunda, ince kum plaj, caretta carettaların yumurta bıraktıkları koruma bölgesindeki plajlar arasında. İncecik kumundan ötürü, Yeşilçam filmlerine çöl sahneleri için evsahipliği yapmış. Biraz gerisinde de antik kent bulunuyor. Rüzgar sörfü için de olduka elverişli bir bölge!

Yer: Kalkan’a bağlı, Antalya Patara arası yaklaşık 208 kilometre(km) mesafede ve araçla yaklaşık 3 saat 30 dakika kadar sürer.

11. Gökova, Yedi Adalar

Gökova, Yedi Adalar

Eğer mavi yolculuk sizin içinse en doğru tatilse, burada birkaç gün kalmanızı tavsiye ederim! Dalış için de oldukça uygun olan koyda, sakinlikten de insan deliriyormuş demeyin sakın…

Yer: Gökova’da araç girmeyen enfes yerlerden biri daha!  Bodrum‘dan kalkan motorlarla gidebilirsiniz.

12. Fethiye, Kabak Koyu

Fethiye, Kabak Koyu

Her şeyin Kabak tadını vermesini dilediğiniz cennet köşelerden biri daha… Konaklama ise daha çok bungalov tarzı ağaç evler ve çadırların olduğu kamplarda mümkün. Hem doğası, hem de sıcak ortamı ile kalabalıktan hoşlanmayanlar için çok güzel bir alternatif. Ayrıca düzenlenen tekne turları ile Kelebekler Vadisi’ne günübirlik gidip gelebilirsiniz.

Yer: Fethiye’den köye giden minibüslere biniyorsunuz. Sonrasında ise ulaşım köyden büyük arazi araçları ile sağlanabiliyor.

13. Kastamonu, Gideros Koyu

Kastamonu, Gideros Koyu
Karadeniz’in hırçın sularının arasına gizlenmiş bir cennet. Türkiye’nin en sakin koylarından birinde tatil yapmak istiyorsanız çok fazla konaklayacak yer şansınız yok. Zaten burası da güzelliğini biraz bu sakinliğine borçlu.
Yer: Amasra’dan ve Kastamonu’dan araç ile ulaşım olduğu gibi, tekne ile de ulaşım mümkün.

14. Marmaris, Bozukkale Bencik Koyu

Marmaris, Bozukkale Bencik Koyu

Araçla gidiş var, ancak kamp yapmaktan başka konaklama şansınız yok. Herhangi bir kamp alanı da bulunmadığı için tatilcilerin çok tercih etmediği, yatların uğradığı, bu sebeple de tertemiz kalmış saklı bir cennet.

Yer: Datça ile Marmaris arasında minicik bir ada ile bölünen nefis koy.

15. Muğla, Akyaka

Muğla, Akyaka

Azmak nehrinin denizle buluştuğu o müthiş güzellik, Akyaka… Kamp yapmayı seviyorsanız, bir kez buraya uğradığınızda bütün yazı burada geçirebilirsiniz, bizden söylemesi!

Yer: Gökova vardıktan sonra yaklaşık 30 km’lik bir yol daha almanız gerekiyor. Ya da direk Akyaka minibüslerini de tercih edebilirsiniz.

KAYNAK: ONEDİO

karadenizi unutmamalı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Peygamberdevesinin Bize Verdiği 17 Önemli Ders

1. Peygamber devesi asla israf etmeyen bir böcektir, ne yakalarsa kanat, bacak, kuyruk, vs. demeden yer: Bize tasarruf dersi verir.

Peygamber devesi asla israf etmeyen bir böcektir, ne yakalarsa kanat, bacak, kuyruk, vs. demeden yer: Bize tasarruf dersi verir.

2. Cüssesine bakmadan her şeye saldırır peygamber devesi: Bize cesaret dersi verir.

Cüssesine bakmadan her şeye saldırır peygamber devesi: Bize cesaret dersi verir.

3. O kadar bakmaz ki cüssesine, tehdit algıladığı her şeye saldırır: Korkma der bize peygamber devesi.

O kadar bakmaz ki cüssesine, tehdit algıladığı her şeye saldırır: Korkma der bize peygamber devesi.

4. Çoğu zaman bu cesareti onun hayatına mal olur: Ne olursa olsun hayalinin peşinden git der peygamber devesi.

Çoğu zaman bu cesareti onun hayatına mal olur: Ne olursa olsun hayalinin peşinden git der peygamber devesi.

5. Havada, suda, karada fark etmez, ekmeğinin peşinden koşar: Bize azmin tanımını yapar peygamber devesi.

Havada, suda, karada fark etmez, ekmeğinin peşinden koşar: Bize azmin tanımını yapar peygamber devesi.

. Saatlerce hiç kıpırdamadan pusuda bekler: Bize sabrın önemini gösterir peygamber devesi.

Saatlerce hiç kıpırdamadan pusuda bekler: Bize sabrın önemini gösterir peygamber devesi.

7. Saldırırken ön ayaklarını açarak kendini daha büyük gösterir: Bize içinde bulunduğun şartlara göre davranma dersi verir.

Saldırırken ön ayaklarını açarak kendini daha büyük gösterir: Bize içinde bulunduğun şartlara göre davranma dersi verir.

8. Çiftleşmeden sonra dişisi erkeğinin başını yer dişi peygamber devesi: Bize çocuğun ne kadar önemli olduğunu gösterir.

Çiftleşmeden sonra dişisi erkeğinin başını yer dişi peygamber devesi: Bize çocuğun ne kadar önemli olduğunu gösterir.

9. Başını yanına çevirebilen tek böcektir: Bize bakış açısının önemini anlatır.

Başını yanına çevirebilen tek böcektir: Bize bakış açısının önemini anlatır.

10. Bazı bilim insanları onu normal böcekler sınıfında değerlendirmenin hata olduğunu, ayrı bir sınıflandırma gerektiğini söyler: Bize işinde en iyisi olmanın önemini hatırlatır.

Bazı bilim insanları onu normal böcekler sınıfında değerlendirmenin hata olduğunu, ayrı bir sınıflandırma gerektiğini söyler: Bize işinde en iyisi olmanın önemini hatırlatır.

11. Dişisinin erkeğinden bir hayli iri ve heybetli olduğu böcek: Bize kadının değerini hissettirir.

Dişisinin erkeğinden bir hayli iri ve heybetli olduğu böcek: Bize kadının değerini hissettirir.

2. Ne kadar zorlanırsa zorlansın asla vazgeçmezler: Bize ısrarcı olmanın, tuttuğunu koparmanın faziletini anlatır.

Ne kadar zorlanırsa zorlansın asla vazgeçmezler: Bize ısrarcı olmanın, tuttuğunu koparmanın faziletini anlatır.

13. Zararlı böcekleri yediği için organik tarım için vazgeçilmezdir: Bize yemek yediğiniz kaba sıçmamayı öğretir.

Zararlı böcekleri yediği için organik tarım için vazgeçilmezdir: Bize yemek yediğiniz kaba sıçmamayı öğretir.

14. Bu kadar zarif ve narin olmasına karşın cüssesine göre çok güçlüdür: Bize görünüş aldatıcıdır der.

Bu kadar zarif ve narin olmasına karşın cüssesine göre çok güçlüdür: Bize görünüş aldatıcıdır der.

15. Düşmanları yok mu elbette var: Bize her an tetikte olmayı öğretir.

Düşmanları yok mu elbette var: Bize her an tetikte olmayı öğretir.

16. Adını verdiği dövüş sanatı stilleri vardır: Bize başarıyı anlatır.

Adını verdiği dövüş sanatı stilleri vardır: Bize başarıyı anlatır.

17. Ateşlidir peygamberdevesi, şehvetli, ihtiraslı: Bize tutkunun gücünü gösterir.

kaynak: onedio

Mutluluk İçimde, Çünkü Onu Yedim…

11667486_10153439267249105_4126671330370275333_n[1]

Bir yıllık mutluluk için 7 günde kazanmanız gereken 7 alışkanlık

Günlük hayatımızın koşuşturmacasında, ağaçlara gökyüzüne bakmayı unutup, mutluluk seviyemizi fazlasıyla değiştiren aktiviteleri gözden kaçırabiliyoruz. Ama şanslıyız ki; sadece sezgilerimizle hareket etmekten öteye geçip, daha mutlu bir hayata götürebilecek davranışları oluşturmaya yönelik ispatlanmış stratejilere ulaşabiliyoruz. Şimdi başlayıp önümüzdeki haftaya kadar alışkanlık haline getirebileceğiniz, mutlu bir hayat için kolay uygulanabilir tavsiyeleri siz Uplifers okuyucuları için derledik.

İşteyken bir amacınız olsun

Mesleğinizi sadece meslek/iş olarak görmeyi seçtiyseniz, zaten öyle olmaktan öteye gidemez; ama bundan fazlası da var. Tüm meslekler hizmet etmek için var, yeteneklerinizi ve güçlü olduğunuz yanları sergileme şansını elde ediyorsunuz. Diğer insanlara yardımcı oluyorsunuz. Bütün meslekler aracılığıyla dünyayı değiştirmek mümkün. Bekçi, polis memuru, öğretmen, astronot ya da yatırımcı olabilirsiniz; ne meslekle uğraştığınız fark etmez, işinizde bir anlam, bir amaç bulmak sizin elinizde. Eğer bu şekilde düşünürseniz, her gün bir amaç doğrultusunda, bir hedef için uğraştırığını hissedeceksiniz. O yüzden bugün kendinize söyleyeceğiniz şey şu olsun:

Sevdiğin şeyi yapabilme şansını elde edene kadar, yaptığın işi sev. Sevdiğin yerde olabilmek için, şu anda olduğun yeri sev. En çok sevdiklerinle birlikte olana kadar, şu an yanında olan kişileri sev.

Mutluluğu yakalamak ancak bu şekilde mümkün olabilir.

iş yerinde mutluluk

Uzmanlaşmak için rahatınızdan ödün vermeyi kabullenin

Mutlu insanların uzmanlaşmaktıkları ve ilk başta öğrenirken onları rahatsız eden belirli görevler vardır. Geçtiğimiz yıllarda yapılan (hem internet üzerinden hem yüz yüze) araştırmalarda, bir yetenek konusunda uzmanlaşmanın düşünüldüğü kadar stresli bir iş olduğu sonucuna ulaşılıyor. Ancak, bu stresin pozitif bir stres olduğu düşünülüyor.

Bir konuda uzman haline gelmek stres açısından insanları olumsuz anlamda etkilese de, insanlar bu aktivitelerin aynı zamanda kendilerini mutlu hissettirdiğini ve geçmişe dönüp baktıklarında kendilerini tatmin olmuş hissettirdiğini de söylüyor. Kendilerindeki gelişmeyi görüp bu hissin mükemmel olduğundan bahsediyorlar. Doğruyu söylemek gerekirse, herhangi bir şeyde başarısız olduğunu görmek o konuda harika olabileceğine dair ilk adımdır. Zorlanmak gelişmenin kanıtıdır. Ne kadar zaman harcayıp uğraşırsanız, o kadar hızlı öğrenirsiniz. Kendinizi geliştirmek için oldukça verimli bir 10 dakika, alelade bir 1 saatten daha iyidir. Tam her şeyin kıyısındayken pratik yapmayı, gerinip yeniden başlamayı, hata yapmayı, tökezlemeyi, bu hatalardan sonuçlar çıkarmayı istemeniz gerekiyor. Uzun vadede mükemmel olmak kısa vadede çekilen zorluklara kesinlikle değecektir, emin olun.

kahraman gibi hissetmek

Kendinizi başarı ve başarısızlıklarınızdan ayırın

Dış etkenlere bağlı olarak değerlendirilen özsaygı oldukça değişken olabilir. Örneğin, üniverite öğrencilerini ele alalım. İyi bir not alan ya da master programına kabul edilen öğrencilerin özsaygılarında ufak artışlar olurken, bu durumların tersiyle karşılaştıklarında oldukça sert düşüşler yaşıyorlar. Bu öğrencilerin unuttuğu şey şu ki; başarısızlık sizin olduğunuz kişiyi göstermez, sadece tecrübe ettiğiniz bir durumu gösterir. Aynısı başarı için de geçerlidir.

Mutlu ve başarılı insanların uzun dönemde mutlu ve başarılı olmalarının çok basit bir nedeni olduğunu unutmayın: Başarı ve başarısızlık kavramlarını farklı düşünmeleri. İşler yolunda gitmiyorsa bunu kişisel bir durum olarak yorumlamıyorlar, her şey mükemmel gidiyorsa da bunun tamamen kendilerinden kaynaklandığını düşünmüyorlar. Bu kişilerin izlerini takip etmek mutluluğa götürecektir. Elinizden geleni yapın, hayat boyu mütevazı bir öğrenci olmaya, başkalarından bir şeyler öğrenmeye çalışın. Başarılı olduğunuz bir durumu kafanızda sürekli büyütmeyin, başarısız olduğunuz bir durumu da sürekli düşünüp kendinizi üzmeyin.

başarısızlık ve başarı&

Verimli olun, ama acele etmeyin

Acele ettirilmek umutsuzluğa düşmenin en hızlı yoludur. Diğer taraftan da yapacak hiçbir şeyinin olmaması da zararlı olabilir (bu haber hiçbir şey yapmadan yaşama hayali kuran okuyucuları üzmüş olabilir). Rahat bir şekilde verimli olarak çalışmak doğru dengeyi kurmak demektir. Bu da demek oluyor ki, konfor alanınızı genişletmeniz, ama bu süreçte kontrolden çıkıp çıldırmamanız gerekiyor. “Söylemesi kolay” diye düşünebilirsiniz, ama bir şeyleri başarmak için gereken pozitif perspektif kesinlikle bu.

Bunu yapmak için izlemeniz gereken metod ise her gün için ayarlamanız gereken “ağır yük” ve “hafif yük” zaman aralıklarıdır. “Ağır yük” sürecinde tüm gücünüzle uğraşmalı, “hafif yük” için ise tempoyu düşürmelisiniz. Sürekli çok fazla meşgul olmamanız için yapmanız gereken zaman kontrolü prosedüründen başka bir şey olmadığını düşünebilirsiniz. Günün bilançosunu çıkarıp, dinlenmek ve enerjinizi yeniden toplamak için kafanızı dağıtın. Kendinizi kandırmayın, birkaç dakikanızı ayırıp bunu yapabilecek kadar vaktiniz var.

Ayrıca herkesin isteklerini her zaman karşılayamayacağınızı aklınızın bir köşesinde tutun; çünkü insanlar bu şekilde sizi kullanabilir. Bazen kesin sınırlar çizmek zorunda kalabilirsiniz. Hepimizin zorunlulukları var, ama herkese evet diyerek kendi rahatınızı bozmamalısınız. Çoğu şeye “hayır” diyebilin ki doğru şeylere “evet” diyebilmeniz mümkün olsun.

kendine zaman ayırmak

Verebileceğiniz bir şeyler olduğunda verici olun

Vermek, genellikle kendini düşünmeden yapılan bir eylem olarak düşünülse de; alıcıdan çok verici olan kişiye fayda sağlayan bir durumdur. Bir diğer deyişle, ne şekilde olursa olsun sosyal destek sağlamak, o desteği almaktan daha fazla katkıyı hayatınıza katar. Sezgilerimize dayanarak hepimiz biliyoruz ki, ihtiyacı olan birine yardım etmek kendimizi harika hissettiriyor. Çünkü devamlı bir mutluluk kazandıklarımızdan değil verdiklerimizden –dünyada bir fark yaratmaktan-  sağlanır.

Bunun arkasındaki matematik oldukça basittir.

Yapılan herhangi bir nazik davranış beyinde serotonik salgılanmasını sağlar. Serotonin inanılmaz faydalı ve daha neşeli hissetmenizi sağlayan bir maddedir. Bunun bir diğer faydası da sadece siz kendinizi iyi hissetmeyeceksiniz, yaptığınız olumlu davranışı gören insanların da aynı şekilde serotonin salgılayıp mutlu olmasını sağlayacaksınız. (Küçük bir not olarak belirtelim, çoğu antidepresan ilacın da fonksiyonu serotonin salgılanmasını sağlamaktır.)

mutluluk

En yakın ilişkilerinizi büyütün

Yapılan bir araştırma sonucunda, önemli sorunlarını yakın birkaç arkadaşıyla konuşabilen kişilerin %60 daha mutlu olduğu gözlemleniyor. Ayrıca, ortalama insan ölümü oranının yalnız insanlarda 2 kat daha fazla olduğunu biliyor muydunuz?

İyi ilişkiler, her ne kadar klişe olsa da, altın kadar değerli. Burada önemli olan kaç arkadaşınız olduğu değil, bu arkadaşlık ilişkilerinize ne kadar emek verdiğiniz. Yeterince ilgilenilmediği zaman en sağlam arkadaşlıklar ve en iyi ilişkiler de çözülüp kopuyor olsa da ve bunu düşünmesi çok ağır gelse de, biriyle yakınlık kurmak sürekli olarak kazanmanız gereken bir durumdur, o nedenle bunun size verilmiş olduğunu, o kişinin sürekli yanınızda olduğunu garantilenmiş olarak görmemeniz gerekir.  Size yakın olan kişilerle ne zaman bir araya gelseniz, hem bağlarınızı güçlendiriyorsunuz, hem de mutluluk seviyenizi yükseltiyorsunuz. Her iki taraf için de kazançla sonuçlanan bir durum.

O nedenle sevdiklerinixle büyük planlar yapmak için beklemeyin. Beraber zaman geçirerek beraber plan yapın. Düzenli olarak açık ve net iletişim kurun. Ele geçirdiğiniz her fırsatta birlikte bir şeyler yapın.

Akıllı telefonunuzu bir kenara koyun, bilgisayarınızı kapatın ve beraber geçirdiğiniz zamanın tadını çıkarın, yüz yüze ve olması gerektiği gibi. Güzel bir sohbetin, içten bir kahkahanın, uzun bir yürüyüşün, arkadaşlarla çıkılan bir gece eğlencesinin, birbirine sarılmanın kattığı mutluluğun yerini doldurabilecek çok fazla şey olmadığını unutmayın. Oldukça sıradan görülebilecek şeyler, doğru insanlarla yapıldığında sıradışı hale getirilebilir. Bu insanların etrafında olmayı seçin ve birlikte olabildiğince güzel vakit geçirin.

arkadaşlık<img class=”alignnone size-full wp-image-41669″ src=”http://cdn.uplifers.com/wp-content/uploads/2015/03/arkadaşlık.jpg?21eee8″ alt=”arkadaşlık” width=”630″ height=”400″ />

Kendinize karşı dürüst olun

“Bunu sürekli duyuyoruz” deseniz de, belki de diğerlerine kıyasla en önemli olan tavsiye de bu.

Bir araştırma sonucuna göre, insanların ölmeden önce söyledikleri ve en büyük pişmanlıkları olarak bahsettikleri şey şu: “Keşke kendime karşı dürüstçe yaşadığım, başkalarının benden beklentileri doğrultusunda olmayan bir hayat yaşasaydım…” Belki bu cümle aklınızda kalır ve kendi ihtiyaçlarınızı öncelik haline getirmenizi size hatırlatır.

Çünkü ne yaparsanız yapın, nasıl yaşadığınız ya da nasıl harika bir insan olduğunuza bağlı olmaksızın, birileri hep hayal kırıklığına uğramış olacak. O yüzden kendi isteğinize göre hareket edin. Açıklamalarla vaktinizi harcayıp tereddüte düşmeyin. Sadece birileri sizin bakış açınızı anlamıyor diye sürekli kendinizi açıklamak zorunda değilsiniz.

Ciddi olalım, tüm dünya size kim olmanız gerektiğini söylemeden önce kim olduğunuzu hatırlayabiliyor musunuz? Ancak kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı ve başkalarının ne istediklerini düşünmeyi bıraktığınızda mutluluğu bulabilirsiniz. Hayatınızdan sorumlu olan tek kişi sizsiniz.

gözünü kapatıp düşünmek<img class=”alignnone size-full wp-image-41670″ src=”http://cdn.uplifers.com/wp-content/uploads/2015/03/gözünü-kapatıp-düşünmek.jpg?21eee8″ alt=”gözünü kapatıp düşünmek” width=”630″ height=”400″ />

Sormanız gereken tek soru şu olmalı: Hayatımın geri kalanıyla ne yapmak istiyorum?

Bu soruya verdiğiniz cevap her ne ise onu yapmaya başlayın.

“Bir ara” yaparım dediğiniz şeyleri yapacağınız o arayı artık ertelemeyi bırakmanızın vakti geldi.
kaynak: uplifers.com

BüyüK Şef Datlı Konuştu…

11745570_941079889290339_5367528662505369629_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sevgilim sana bu demir parmaklıklar, bu taş duvarlar girsin…

1512859_1038810889471670_3830538193835676978_n[1]

Yeşilyoladurde…

11667405_10206982915468245_2445893578809412838_n[1]

”Kimdir devlet?” Devlet bizim sayemizde devlettir. Ben halkım!

Havva Ana

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ünlü Filozof Platon’dan Bize Kalan 30 Bilge Söz

laton (Eflatun)

Platon, Antik klasik Yunan filozofu, matematikçi ve batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim kurumu olan Atina Akademisi’nin kurucusudur. Bu akademi aynı zamandan günümüzdeki modern üniversite oluşumunun başlangıcı olarak da kabul edilir. Platon, akıl hocası Sokrates ve öğrencisi Aristoteles ile birlikte bilim ve Batı felsefesinin temellerini attı. Platon, Sokrates’in öğrencisiydi. Asıl adı Aristokles olan düşünür, geniş omuzları ve atletik yapısı nedeniyle, Yunanca Platon (geniş) lakabı ile anıldı ve tanındı.

1. Bilge insanlar konuşurlar çünkü söyleyecek bir şeyleri vardır. Aptal insanlar konuşurlar çünkü bir şey söylemek zorundadırlar.

Bilge insanlar konuşurlar çünkü söyleyecek bir şeyleri vardır. Aptal insanlar konuşurlar çünkü bir şey söylemek zorundadırlar.

2. Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın, yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.

Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın, yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.

3. Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır.

Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır.

4. Merak, bir filozofun en düşkün olduğu şeydir. Çünkü felsefenin bundan başka bir başlangıcı yoktur.

Merak, bir filozofun en düşkün olduğu şeydir. Çünkü felsefenin bundan başka bir başlangıcı yoktur.

5. Hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda utanç ve kötülük vardır.

Hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda utanç ve kötülük vardır.

Oğullarım büyüdüğünde, dostlarım onları cezalandırmanızı istiyorum sizden; eğer servetini veya herhangi bir şeyi erdemden daha çok önemserlerse veya aslında hiçbir şey değilken bir şeymiş gibi davranırlarsa, hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda utanç ve kötülük vardır.

6. Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür.

Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür.

7. Devlet işleri içten gelen bir sevgi, edep ve kamil akıl ile yürütülmezse onun sonu çöküş ve yok oluştur.

Devlet işleri içten gelen bir sevgi, edep ve kamil akıl ile yürütülmezse onun sonu çöküş ve yok oluştur.

8. Felsefe, doğruyu bulma yolunda, düşünsel bir çalışmadır.

Felsefe, doğruyu bulma yolunda, düşünsel bir çalışmadır.

9. Bildiğini bildiğine ve bilmediğini bilmediğine inanıncaya kadar, kendine verilen ilimden hiçbir fayda görmez.

Bildiğini bildiğine ve bilmediğini bilmediğine inanıncaya kadar, kendine verilen ilimden hiçbir fayda görmez.

Ruh, bilgisizliği çürütmeye alışıncaya kadar, bu çürütme ile kendinden utanarak, öğretime yolları kapayan kanaatlerden sıyrılıp tertemiz bir hale gelinceye kadar, ancak bildiğini bildiğine ve bilmediğini bilmediğine inanıncaya kadar, kendine verilen ilimden hiçbir fayda görmez.

10. Bir insan tanrıların varlığına hiç inanmasa da, eğer aynı zamanda dürüst bir mizacı varsa, böyle kişiler insanlardaki kötülükten nefret eder.

Bir insan tanrıların varlığına hiç inanmasa da, eğer aynı zamanda dürüst bir mizacı varsa, böyle kişiler insanlardaki kötülükten nefret eder.

11. Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır.

Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır.

12. Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol.

Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol.

13. Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir.

Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir.

14. Kendini bilmek ruhunu bilmektir.

Kendini bilmek ruhunu bilmektir.

15. İnsanın kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.

İnsanın kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.

16. Gözlemle, dinle, sus, az yargıla, çok sor!

Gözlemle, dinle, sus, az yargıla, çok sor!

17. Boş bir kafa, şeytanın çalışma odasıdır.

Boş bir kafa, şeytanın çalışma odasıdır.

18. Dost, hem iyi görünen hem de iyi olan insandır.

Dost, hem iyi görünen hem de iyi olan insandır.

19. Bana öyle geliyor ki, bilmediklerimden ve bildiğimi de düşünmediğim şeylerden dolayı ondan biraz daha bilgeyim.

Bana öyle geliyor ki, bilmediklerimden ve bildiğimi de düşünmediğim şeylerden dolayı ondan biraz daha bilgeyim.

Çekip giderken kendi kendime şunu söylüyordum: Ben bu adamdan daha bilgeyim. İkimiz de güzel ya da iyi bir şey bilmiyor olabiliriz; ama o bir şeyler bildiğini sanıyor, oysa hiçbir şey bilmiyor, bense, biliyorsam, bildiğimi de sanmıyorum. Bana öyle geliyor ki, bilmediklerimden ve bildiğimi de düşünmediğim şeylerden dolayı ondan biraz daha bilgeyim.

20. Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.

Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.

21. Makamını kaybedersen üzülme! Güneş de her sabah doğar ve akşam batar.

Makamını kaybedersen üzülme! Güneş de her sabah doğar ve akşam batar.

22. Kendini yönetirsen dünyayı yönetecek gücü bulabilirsin.

Kendini yönetirsen dünyayı yönetecek gücü bulabilirsin.

3. Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz. Hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.

Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz. Hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.

24. Kötülüğün yolu yakındır kolay ulaşılır ona. İyiliğin önüne ise alınteri ve vicdanı koymuştur Tanrı.

Kötülüğün yolu yakındır kolay ulaşılır ona. İyiliğin önüne ise alınteri ve vicdanı koymuştur Tanrı.

25. Her şeyin en mühim noktası, başlangıçtır.

Her şeyin en mühim noktası, başlangıçtır.

26. Beden, ruhun mezarıdır.

Beden, ruhun mezarıdır.

27. Edep sahibi yalnızca iyiliklerden zevk alır.

Edep sahibi yalnızca iyiliklerden zevk alır.

28. Şair, hafif kanatlı kutsal bir şeydir; ilham duymadan, kendinden geçmeden, aklı başında iken bir şey yaratamaz.

Şair, hafif kanatlı kutsal bir şeydir; ilham duymadan, kendinden geçmeden, aklı başında iken bir şey yaratamaz.

29. Kanun sahibinin en önemli vazifesi; gayret gösterip edebi gerçekleştirmek ve yerleştirmektir.

Kanun sahibinin en önemli vazifesi; gayret gösterip edebi gerçekleştirmek ve yerleştirmektir.

30. Bilginin elde edilmesi, bizi iyiye ulaştıracaktır.

Kişiliğinizi Değiştirebilen 5 Deneyim

Kişilik özelliklerimizi; karmaşık biyolojik faktörler, genetik özellikler ve büyüdüğümüz çevrenin belirlediği düşünülmekte. Peki deneyimler kişiliğimizi değiştirebilir mi? Kesinlikle mümkün.

1. Organ nakli

Kişiliğinizi Değiştirebilen 5 Deneyim

Organ nakli yapılan hastaların, gizemli bir şekilde nakledilen organın sahibinin kişilik özelliklerini göstermeye başladığına dair birçok örnek mevcut. Bunun arkasında yatan nedenin hücre hafızası teorisi ile ilgili olduğu düşünülüyor. Bu teoriye göre, vücuttaki hücreler, genlerimizden bağımsız olarak, kişilik özelliklerimizin, tercihlerimizin ve geçmişimizin işaretçilerini taşımakta. Bu teori tüm dünya genelinde kabul edilmemiş olsa da, yapılan araştırmalar hücresel hafızanın varlığını gösterdi; örneğin Honolululu Hemşirelik Okulunda yapılan son 10 kalp nakli hastasında, kalbin eski sahibine ait 2-5 arası kişilik özelliği görüldü. Bu özellikler yemek zevkinden, sanata, eğlence aktivitelerine kadar çeşitlilik göstermekte.  İlginç bir vakada ise 8 yaşındaki kız çocuğu kendine organı nakledilen kişinin cinayetine dair kabuslar görüp duruyordu. Psikiyatristinin değerlendirmesi sonucu kız çocuğunun gerçek olaylardan bahsettiği anlaşıldı ve polise götürüldü. Çocuk, polise cinayetin tarihi, yeri ve katilin kullandığı silah da dahil olmak üzere bilgiler verdi.
Kaynak:  Russel L, Pearsall P, Schwartz G, et al. Changes in heart transplant recipients that parallel the personalities of their donors. Integrated Medicine. 2000.

2. Sihirli mantar yemek

Kişiliğinizi Değiştirebilen 5 Deneyim

Hayal gördüren uyuşturucular zihinde garip deneyimler yaratmalarıyla bilinirler ama sihirli mantarları bir kere bile kullanmanın kişiliğinizi değiştirebileceğini, hem de muhtemelen iyi yönde değiştirebileceğini biliyor muydunuz? Live Science dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, katılımcılara sihirli mantarda bulunan bir bileşen olan psilocybin verilmesinin ardından katılımcılar yeni deneyimlere aha açık olduklarını belirttiler. Bu kişiler deneyden bir sene sonra bile bu etkilerin devam ettiğini belirttiler. Araştırmacılar bu durumun nedeninin psilocybin isimli ilaç bileşeni değil, insanların ilaç etkisindeyken yaşadıkları içebakış deneyimlerinin hayata bakışlarını değiştirmesi olduğunu düşünüyor.

3. Mikrop kapmak

Kişiliğinizi Değiştirebilen 5 Deneyim

Mikrop kapmak genelde sadece birkaç gün hasta olmaya yol açsa da, bazı bilim adamları mikrop kapmanın davranışlarınızda değişikliklere yol açacak daha kalıcı etkileri olduğunu düşünüyor. Psychology Today yazarlarından psikiyatrist Robert Bransfield’e göre, yaklaşık 65 adet mikrobun zihinsel hastalıklarla, kişilik değişiklikleriyle ve bilişsel yetenekte düşüşle bağıntısı var. Buna dair en şaşırtan örnek ise Lyme hastalığı. Brainsfeld’in belirttiğine göre Lyme hastalığı sahibi kişilerden bazılarında, depresyon ve intihar eğiliminde artışa ilave olarak daha önceden bu kişilerde görülmeyen şiddet içeren saldırgan davranışlar ortaya çıkıyor. Lyme hastalığı bulunan çoğu kişide bu durum görülmese de hastaların küçük bir yüzdesinde, saldırganlık eğilimini artıran nörolojik bir bozukluk oluşuyor. Bu tip rahatsızlıkların korku eşiğini düşürdüğü, depresyona, bilişsel sorunlara ve ruh hali değişimlerine yol açtığı; ve daha da önemlisi bazı hastalarda intihar eğilimini ve saldırganlığı artırdığı görüldü.

4. Beyin ameliyatı

Kişiliğinizi Değiştirebilen 5 Deneyim

Beyin, insan vücudundaki en karmaşık ve en az anlaşılan organlardan biri, bu yüzden de beyin ameliyatının kişilik üzerinde tahmin edilemeyen etkilerinin olması pek şaşırtıcı değil. Psychology Today’e göre; ön ve temporal loplarda, amigdalada ve hipokampüste gerçekleştirlen ameliyatlar sıklıkla fisiksel saldırganlıkta artış, beklenmeyen duygular, hafıza kaybı ve dürtüleri kontrol yetersizliğine yol açmakta. Birçok durumda ise, beyin travması sonrası gerçekleşen beyin ameliyatı depresyon, endişe ve obsesif kompulsif bozukluk gibi zihinsel hastalıklara yol açabilmekte. Beyin ameliyatı geçiren kişiler ayrıca madde bağımlılılığına da daha yatkın.

5. İşsizlik

Kişiliğinizi Değiştirebilen 5 Deneyim

İşinizi kaybetmek hiçbir zaman kolay bir durum değildir ve ardından gelen aylar süren işsizlik de herkesi depresif yapmak için yeterli bir neden. Ancak araştırmacılara göre, işten çıkarıldıktan sonra birçok kişi tatminsizlik duygusunun da ötesinde, iş sahibi olmayan kişilerde görülen bazı kişilik değişiklikleri yaşıyor. 6797 işsiz katılımcı üzerinde yapılan ve The Journal of Applied Psychology dergisinde yayınlanan araştırmanın sonuçlarına göre, yıllardır işsiz kalan insanlarda sorumluluk duygusuyla hareket etme, dürüstlük ve uyumluluk gibi özelliklerde değişiklikler gerçekleşiyor. Özellikle kadınlar bir yıllık işsizlik durumunun ardından daha az uyumlu hale gelirken, erkekler işsizlik durumunda önceleri daha uyumlu olurlarken üç yıllık işsizlik ardından bu özelliklerinde dibe vuruyorlar. Araştırmadan çıkan sonuçlardan biri de birçok kişinin kariyerlerinde kimliklerini buldukları ve kariyerleri olmadan kimliklerinin ellerinden gittiği.
Kaynak: Boyce C, Wood A, Daly M, Sedikides C. Personality Change Following Unemployment. Journal of Applied Psychology. 2015.

mynet

Bayramda Sevdiklerinize Melek Kolyeleri, Melek Kitap Ayraçları Hediye Edin… Onları Sevindirin…

Teşvikiye’de cici mi cici bir sanat galerisi. İçinde Işıl Hanım ve melekleri… İyi niyetini, sıcacık enerjisini, samimiyetini hemen hissediyorsunuz. Sonra başlıyor melek tasarımlı kolyelerini anlatmaya. Hepsi elinin emeği, gözünün nuru. Hiç birini birbirinden ayıramıyor. Her meleğin verdiği mesaj farklı, açtığı kapı farklı, sizi koruduğu alan farklı. Konuşmamızın ortasında içeri gidiyor, bu size gerekli olan melek deyip geri geliyor. Bakıyorum benim ihtiyacım olan melek neymiş: m8

Baş Melek Mikail (Güven) Mesajı aynen şöyle: En ufak bir korku parçası bile seni Bir’den ayırıyor. Tüm korkularını serbest bırak… Bana havale et ve özgür olduğunu bil…

Vallahi doğru, billahi doğru. Her zaman güvenle ilgili sıkıntım olmuştur. Şimdi ne yapacağımı biliyorum. Baş Melek Mikail’i yardıma çağıracağım. Kitap ayracımı da her gördüğümde içime rahatlık yayılacak…

Siz de kendi meleğinizi, kolyenizi, mesajınızı alın, hatta en güzeli sevdiklerinize de hediye edin. Daha sevgi dolu, daha güvenli, daha mutlu, daha bereketli bir dünyaya adım atalım. Sizin de bunda payınız olsun… (Siparişleriniz için 0536 508 19 73’ten kendisiyle irtibata geçebilirsiniz.)

FullSizeRender IMG_5457 IMG_5458  m9

Sağlıcakla,

Anette İnselberg

Not: Bir kaç cümleyle Işıl Hanım bu işe nasıl başladığını anlatıyor. Buyrun okuyun…

Hiç meleklerin mucizelerine tanık oldunuz mu? Ben oldum. En çok ihtiyacım olduğunda önden bir mesaj yollayarak her zaman yanımda olduklarını hissettirdiler, kimi zaman bir tüy, çoğu zaman çift rakamlarla tüm tüylerimin dikilmesiyle ve içimi kaplayan sıcaklıkla enerjilerini hissettim. Güvendeydim. Korunuyordum. Seviliyordum. Böylelikle onlarla başlayan bir serüvene çıktım. Meleklerin mesajları ve mucizelerini deneyimliyorum. Haydi! Sizler de bu deneyimi benimle paylaşın.

Sevgiler…

Işıl İpekçi

melek 1

7 TEMEL ÇAKRA VE GÖREVLERİ

11700853_1070267119659732_6830280244372434425_n[1]
1 ÇAKRA :
Kök ya da destek kaynağı anlamına gelir Sanskrit ismi Muladhara olan Çakranın Ortak ismi, Kök çakradır Başlangıç yeri, Omurga başlangıcıdır Temel görevi ve etkileri ; güvenlik hassasiyeti, genel sağlık, elemedirÇakrada sorun olduğunda, Kilo alma, korkusuzluk, kabızlık, direnme gibi problemler yaşanır Çakrayı açma yolu ise ; Bacakları ve kolları güçlendiren, sıkılaştıran hamle yapar gibi yoga duruşu uygulamasıdır
2 ÇAKRA :
Birinin kendi yeri nalamına gelen 2 çakranın Sanskrit ismi, Svadhisthanadır Ortak isim, Su çakrası olarak bilinier2 çakra bölgesi , Alt karın, Kasık bölgesinin hemen yukarısıdır Temel görevleri ve etkileri ;Hassasiyet, ****üel enerji, yaratıcılık, duygular, mahremiyet, deneyimsel zevk, sirkülasyon 2 çakrada sorun olduğunda, Kontrol sorunu, bağımlılık, çok çalışma, eğlenmeme, duygusal drama, ****üel problemler, kalça ve bel ağrısı gibi sorunlar yaşanır Çakrayı açma yolları, Derin derin nefes almaktır
3 ÇAKRA :
Parlak mücevher anlamına gelen 3 çakranın ,Sanskrit ismi, Manipuradır Ortak isim, Ateş çakra olarak bilinir 3 çakra Bölgesi, göbeğin arka kısmıdır Temel Görevleri ve etkileri, Özgüven, karalılık, disiplin, sindirim, metabolizma ile ilgilidir 3 Çakrada Sorun olduğunda, Sindirim problemleri, beslenme bozuklukları, kendini küçük görmek, nefret, titizlik gibi sıkıntılar yaşanır Çakrayı açmanın yolları, Bükülme hareketleri gibi 20 dakika boyunca hoşunuza giden bir şeyler yapmaktır
4 ÇAKRA :
İncinmez anlamına gelen 4 çakranın Sanskrit ismi, Anahatadır Ortak adı Kalp çakra olarak anılır 4 çakra bölgesi Kalp, göğüs altıdır Etkileri ve temel görevleri , Merhamet, aşk, akıl ve beden arasında birliği sağlamaktır 4 çakrada sorun olduğunda, Yalnızlık, solukluk, kıskançlık, kendini düşünmeme, akciğer sorunları, tansiyon gibi problemler ortaya çıkar Çakrayı açmanın yolları; Sıkılaşma egzersizleri, göğüs açma hareketleri, şekerleme gibi kestirme gibi sevdiğiniz şeyleri yapmak, yalnız olduğunuzda ya da yorgun olduğunuzda yalnız bir arkadaşınızla plaudunlar yapmak 5 ÇAKRA :
Saf anlamına gelen 5 çakranın Sanskrit ismi, Vissudhadır Ortak ismi, Boğaz çakrası olarak bilinir 5 çakranın Bölgesi, Boyun, boğaz, ağızdırEtkileri ve temel görevleri ; İletişim, duygusal anlatım, dinlemedir 5 çakrada sorun olduğunda, Boyun ve omuzlarda gerginlik, çeneyi sıkmak, diş gıcırdatmak, zor konuşma, dinleme yeteneksizliği, işitme sorunları, boğaz sorunları, aşırı konuşma gibi sorunlar ortaya çıkar Çakrayı açmanın yolları, Aşırı su içme, sigarayı bırakma, peynir ve süt tüketmek, şarkı söylemek, boyun ve omuz çevirme egzersizleri yapma, yüksek sesle duyguları açıklama, iç çekmek, esneme, yüksek sesle gülmektir
6 ÇAKRA :
Sezgi merkezi anlamına gelen 6 çakranın Sanskrit ismi, Ajnadır Ortak ismi ise, Üçüncü gözdür 6 çakra bölgesi, Alın aşağısındaki merkez noktası, sinüs noktasıdır Temel görevleri ve etkileri; Bilgelik, sezgi, kendi duygu ve düşüncelerini inceleme, hayal gücü, rüyalarda oluşur 6 çakrada sorun olduğunda, Eski konulara takılıp kalma, baş ağrıları, halüsinasyonlar, kabuslar, zayıf hafıza gibi sorunlarala Çakrayı açmanın yolları; Kendi kendinize pozitif şeyler söyleme, ilham kaynağı resimlere bakmak, diğer açılardan bakabilmek için gözlerinizi kapatarak zaman geçirmek
7ÇAKRA :
Nilüfer anlamını taşıyan 7 çakranın Sanskrit ismi, Sahasraradır Ortak ismi ise, Taç çakradır 7 çakra bölgesi, Kafatasının en üst noktasıdır Temel görevleri ve etkileri ; Ruhsallık, ilahi bağlantıyı sağlamaktır 7 çakrada sorun olduğunda, Açgözlülük, kronik baş ağrısı, derin ayrılma, üstünlük duygusu gibi sorunlar yaşanır Çakrayı açmanın yolları, Meditasyon yapmaktır
Zeki Özel

İyi Karma Kazanmanın 20 Yolu

c5e04af61668174cb3944eb774f111ed_L[1]

1. Büyük sevginin ve büyük başarıların büyük risk içerdiğini hesaba katın.

2. Kaybettiğinizde, alacağınız dersi de kaybetmeyin.

3. Şu üç “S”ye dikkat edin:

– Kendine saygılı ol

– Başkalarına saygılı ol

– Tüm eylemlerinin sorumluluğunu al.

4. İstediğinizi elde etmemenin bazen çok büyük bir şans olduğunu hatırlayın.

5. Kuralları öğrenin ki onları nasıl uygun biçimde yıkacağınızı bilesiniz.

6. Küçük bir tartışmanın büyük bir ilişkiyi zedelemesine izin vermeyin.

7. Bir hata yaptığınızı fark ettiğinizde onu düzeltmek için derhal adım atın.

8. Her gün bir süreliğine yalnız başınıza kalın.

9. Kollarınızı değişime açın ama değerlerinizin gitmesine izin vermeyin.

10. Sessizliğin bazen en iyi yanıt olduğunu hatırlayın.

11. İyi, onurlu bir hayat sürün. Böylece, yaşlandığınızda geriye dönüp baktığınızda hayatınızdan ikinci kez tad alabilirsiniz.

12. Yuvanızdaki sevgi dolu ortam, yaşamınızın temelidir.

13. Sevdiklerinizle fikir ayrılığına düştüğünüzde, yalnızca o anki durumu ele alın. Geçmişi öne sürmeyin.

14. Bilginizi paylaşın. Bu, ölümsüzlüğe erişmenin bir yoludur.

15. Yeryüzüne nazik davranın.

16. Yılda bir kez, hiç gitmemiş olduğunuz bir yere gidin.

17. En iyi ilişkinin birbirinize duyduğunuz sevginizin birbirinize duyduğunuz ihtiyacı kat be kat aştığı ilişki olduğunu hatırlayın.

18. Başarınızı, onu elde etmek için nelerden vazgeçmek zorunda kaldığınızla değerlendirin.

19. Başkalarının mutlu olmasını isterseniz, müşfik olun.

20. Mutlu olmak isterseniz, müşfik olun.

spiritualnow adresinden çeviren: Yasemin Tokatlı

kaynak: derki.com

BİR KAŞIK YOĞURDUN DEĞERİNİ BİLMEK

dogan-cuceloglu_400x400[1]

Bir konferansımda öfkeli bir makine mühendisi, “Bu konferans salonundaki sekiz yüz kişinin hepsi sizin dedikleriniz kabul etse ve aynen uygulasa ne yazar; dışarıda yetmiş milyonluk bir güruh var, güruh! Bu tip konferanslar ve kitaplarla topluma hizmet ettiğinizi sanarak teselli oluyorsanız, yanılıyorsunuz!” dedi.

“Elimde bir kaşık yoğurt var; benden yetmiş kazan sütü yoğurt yapmamı istiyorlar,” diyen çok öfkeli öğretmen, ana baba, yönetici gördüm.

Ben ise, bir kaşık yoğurdum olduğu için sevinirim; şükür duygusu içinde olurum; “iyi ki bir kaşık yoğurdum var,” derim. O bir kaşık yoğurt benim etki alanımdır; onu bilirim. Ufak bir tencere bulurum, yetmiş kazan sütten ufak tencereme alırım. O ufak bir tencere süt, ana baba isem benim çocuklarım, öğretmensem benim öğrencilerim, yazar isem okurlarım olur. O küçük tenceredeki sütün uygun koşullarda hazırlanarak bir kaşık yoğurdumla mayalanmasına, çocuğumu yetiştirmeye, öğrencime öğretmen olmaya, bir bilim insanı olarak konuşmaya, yazmaya özen gösteririm. Ve umutla, güvenle, şükürle küçük bir tencere yoğurdum olmasına gayret ederim.

Etki alanım bir kaşık yoğurttu, şimdi küçük bir tencere yoğurum oldu. Şimdi Facebook’ta yazıyorum, sizlerin işbirliğiyle takip edenlerin sayısı bu günlerde dokuz yüz binlere ulaştı. Elimdeki bir küçük tencere yoğurt büyüdü, bir kazan yoğurt oldu.

Zorluklarla karşılaşınca hayal kırıklığı içinde bir köşeye çekilmek, şikâyet edip beklemek, sürekli birilerini suçlamak bir seçenektir. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak, şevkle, umutla, güvenle, şükür duygusu ve sevgiyle elindeki bir kaşık yoğurdun değerini bilerek çalışmak da bir seçenektir.

Siz, bir kaşık yoğurdun değerini bilen ana baba mısınız?
Siz bir kaşık yoğurdun değerini bilen öğretmen, doktor, çiftçi, yönetici, iş adamı, polis, hakim, yazar, muhtar, milletvekili, üniversite öğretim üyesi, üniversite öğrencisi, dernek başkanı, esnaf mısınız?

Sizlerin gücüne inanıyor, güveniyor saygı ile, sevgi ile gönülden selamlıyorum

Doğan Cüceloğlu

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Kendini İyi Edemeyen Yaralı Şifacı

9b6f1c_9676f9d6c68b4839a17cba90c48f7b13.jpg_srb_p_322_435_75_22_0.50_1.20_0[1]

Bu yazıya erişen herkesin yaşamın bir noktasında canını çok acıtan yaralar aldığına eminim. Pek çok insana yardım edebilirken neden kendini iyi edemediğini defalarca sorguladığını da düşünüyorum. Bir türlü içinden çıkılamayan, iç sıkan, yürek burkan, acı veren ve çaresizce nefes kesen olaylar yaşayıp, bu acının ve sıkıntının bitmeyeceğinden endişelenen insanlar görüyorum. Çırpındıkça acının arttığını, artık bir şeylerden vazgeçmek zorunda olduklarını fark ediyorum. Belki de doğdukları anda hak olarak kazandıkları bazı şeylerden artık vazgeçmek zorunda olduklarını. İşte bu öfkelendirir ve acı verir. Bununla birlikte… artık çaresizliğin ve acının geçmesini istiyoruz.

Yarası olmayan şifacı/iyileştirici olamaz çünkü gerçek iyileştirici güç yaranın kendisinden gelir. Bu noktada Carl G. Jung’un ”Wounded Healer of The Soul” kitabından bir alıntı, konuyu daha net anlatmaya yardımcı olacaktır:

”Doktor ancak kendisi de etkilenmişse etkili olabilir. Yalnızca yaralanmış hekimler iyi edebilir. Ama doktor kendi karakterini bir çelik yelek gibi giyinirse, işte o zaman hiç etkisi yoktur.”

İşte bu nedenle, gelin hep birlikte bir yolculuğa çıkalım. Yüzlerce, binlerce yıl önceden anlatılmış olan bir öyküye tanıklık edelim. Belki de bu öyküde kendimize dair bulacaklarımız vardır.

((( Herkül, Akileus ve Asklepios gibi pek çok mitolojik kahramanın ve hatta söylentilere göre bazı Tanrıların da öğretmenliğini yapmış olan At-Adam (Centaur) Chiron’un hikayesine göz atacağız. Nymph (su perisi) ve Tanrı Cronos’dan doğma olan Chiron, yarı-at yarı-insan oluşu nedeniyle annesi tarafından doğaya terk edilmişti. (Bağlanma Teorileri, Erken Dönem Kesintisi 0-7 yaş arası anneden herhangi bir sebeple ayrı düşmek)

Bu süreçte Chiron hayatta kalmış (belki de annesinden ayrı kalmanın acısını dindirmek üzere) doğadaki bütün bitkilerin neye iyi geldiğini öğrenmiş, şifacılık ve hekimlik sanatında uzmanlaşmıştı. Aynı zamanda güçlü bir savaşçı, iyi bir müzisyen ve en başarılı kahinlerden biri olmuştu.

Tanrılar kendi çocuklarını Chiron’un eğitimine gönderir ve kaderlerinde gerçekleşecek olanlarla başa çıkabilmeleri için hazırlanmalarını isterdi. Pek çok kahramana öğretmenlik ve yoldaşlık yaptı Chiron. Büyük bir başarıyla onlara savaşçılığı, hekimliği, şifacılığı, müzisyenliği ve kehaneti öğretti. Yarı-at yarı-insan olarak doğaya ve doğal bilgeliğe derin bir bağlantısı vardı zaten. Havyan ve insan benliğinin mükemmel uyumuydu.

Bir gün öğrencilerinden ve sevdiği dostlarından olan Herkül’ün zehirli oklarından biri tarafından yanlışlıkla vuruldu. Bu oktaki zehir ölümcüldü. Fakat ölümsüz olan Chiron için ne yazık ki ölebilmek bir seçenek değildi. Oktaki bu zehir inanılmaz acı veriyordu. Ölümsüz olduğu için acısı yaşamının sonuna kadar devam edecekti. Şifacıların hocası olmasına rağmen bu acıyı iyileştirmeyi başaramamıştı.

Bu dayanılmaz acıdan çıkabilmenin tek yolu vardı. Chiron, doğum hakkı olarak sahip olduğu ”ölümsüzlüğü” feda edecek ve kurban edecekti. Ölümsüz Tanrılara yakardı ve onlarla anlaşarak ölümsüzlüğünü feda etti. İnsanlığa ateşi getirmiş olan ve Tanrılar tarafından cezalandırılmış olan Prometheus’a ölümsüzlüğünü armağan etti. Artık bir ölümlü olduğu için huzur içinde acısına son verebilecekti. ”Ölümsüz Şifacı” kimliğinden vazgeçmiş ve ”Ölümlü Şifacı” kimliğini kabul etmişti.

Chiron’un bu fedakarlığını takdir eden Tanrılar onu yıldızlara yükseltti ve şimdilerde astrolojide ”Yay” sembolünün temsil ettiği Takım Yıldızı oluşturdular. Böylece Chiron, acısından kurtularak fedakarlığıyla yükselmişti.  )))

Bu hikayede pek çok alt metin ve derin bilgelik olmasına rağmen, en açık mesajlardan biri şudur:
”Büyük acılardan kurtulmak için bazen yapılması gereken şey ‘doğum hakkımız’ olan bir şeylerden vazgeçmek olabilir.”

Chiron vazifesini tamamlamış ve efsanevi pek çok şifacı, hekim, savaşçı, kahin ve sanatçı yetiştirdikten sonra artık göklere, daha da yüksek mevkilere yücelmiştir.

Çalışmaların hepsi duygular, ihtiyaçlar ve değerlerin açığa çıkarılması ve bunların bir noktada tatmin edilmesiyle dengeye alınır. Böylece bu duygular, ihtiyaçlar ve değerler, başka kavramlar altında dönmekten özgürleşirler ve örneğin para artık sadece paradır, kilo vermek sadece kilo vermektir, bir partner sadece bir partnerdir. Eğer bazı kavramlar duygularla, ihtiyaçlarla ve değerlerle fazlasıyla dolaşık (hatta kördüğüm) olmuş vaziyetteyse bu dolaşıklıktan çıkmadan o kavramlar ile ilgili bir tatmin duygusu geliştirmek mümkün olmayabiliyor. Para neyi ifade ediyor? Kilo vermek ne anlama geliyor? Sevecen bir partner nasıl bir ihtiyacı tamamlama fırsatı veriyor? İyileşmek ve sağlıklı olmak neyi çağırıştırıyor? Güç mü? Özgüven mi? İntikam mı? Kıyaslama mı? Büyüklük taslamak mı?(Gördün mü ey anne/baba? İşte böyle iyi bir partner olunur!)

Chiron hikayesinde de acıdan kurtulmak, sadece acıdan kurtulmaya dönüşmüştür. Bir şifacı olarak kendi yarasına şifa bulamamak, onun şifacı kimliğinde müthiş bir zarara sebep olmuş olabilir. Bu bitmek bilmeyen zehir acısı, derin bilinçdışında takılı kalmış olan ”anneden ayrı kalmak acısını” müthiş bir şekilde yeniden tetiklemiş olabilir. Fakat Chiron’u efsaneleştiren de annesinden ayrı kalışı ve bundan sonra hayatta kalıp dönüştüğü yeni kimlik olmuştur.

Hayat macerasına bir noktada eksik başlanılmışsa, YAŞAM bu eksikliği fazlasıyla giderecek hediyeler verecektir. Chiron bize der ki: ”Yaşamda aynı anda her şeyi elinizde tutamazsınız. Vazgeçmeniz ve feda etmeniz gereken şeyler var.”

Mazlum Davutoğlu

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »