Karşılaşıldığında Sinirden Kendinizi Tokatlama İsteği Uyandıran 16 Durum

1. Hoşlanılan kişiyle buluşmadan yarım saat önce baş parmak kadar sivilce çıkması

Hoşlanılan kişiyle buluşmadan yarım saat önce baş parmak kadar sivilce çıkması

2. Garsonun “bıçak kesmiyor” deyip bahşiş istemesi

Garsonun

Aferin delikanlı yüklü bir bahşiş bırakacaktım ama kendin kaybettin

3. Trafikte sarı ışık yanar yanmaz arkadan korna çalınması

Trafikte sarı ışık yanar yanmaz arkadan korna çalınması

4. Dosya indirirken bilgisayarın %99’da hata vermesi

Dosya indirirken bilgisayarın %99'da hata vermesi

5. Kargo şirketinin bütün gün evde olduğunuz halde “geldik ama evde yoktunuz” demesi

Kargo şirketinin bütün gün evde olduğunuz halde

6. Esnafın yalandan eline hesap makinesi alıp 7+4-6×2+4-5 gibi garip kombinasyonlu işlemler yapıp daha sonra ekranı sıfırlayarak etiket fiyatını yazıp “en son bu olur o da sırf senin güzel hatırına” demesi

Esnafın yalandan eline hesap makinesi alıp 7+4-6x2+4-5 gibi garip kombinasyonlu işlemler yapıp daha sonra ekranı sıfırlayarak etiket fiyatını yazıp

Utanmasa leblebi yazacak

7. Taksicinin kısa mesafe diye almaması

Taksicinin kısa mesafe diye almaması

8. Arkadaşın masada duran çakmağı cebine indirmesi

Arkadaşın masada duran çakmağı cebine indirmesi

. Patronun mesainin bitmesine 5 dakika kala mail atıp iş kitlemesi

Patronun mesainin bitmesine 5 dakika kala mail atıp iş kitlemesi

10. Metroda siz daha inmeden binmek için kendini yırtan insanlar

Metroda siz daha inmeden binmek için kendini yırtan insanlar

1. Bankamatiği terk etmemek üzere yemin etmiş biri

Bankamatiği terk etmemek üzere yemin etmiş biri

12. Taksicinin 11 lira tutan mesafeye 15 lira uzattıktan sonra “bozuk yok helal et” demesi

Taksicinin 11 lira tutan mesafeye 15 lira uzattıktan sonra
Vites topuzunun oradan görünen bozuklar ne olacak peki? Ayrıca bunların bir de hiçbir şey demeden arabadan inmenizi bekleyen versiyonları var.

13. Bütün vitrinini kaplayan indirim yazısına rağmen mağazada indirimde mal bulunmaması

Bütün vitrinini kaplayan indirim yazısına rağmen mağazada indirimde mal bulunmaması

14. Arkadaşın ödünç aldığı şeyi asla geri getirmemesi

Arkadaşın ödünç aldığı şeyi asla geri getirmemesi

15. Yağmurlu bir günde hızla geçen arabanın üstünüze başınıza su sıçratması

Yağmurlu bir günde hızla geçen arabanın üstünüze başınıza su sıçratması

16. Akrabaların Facebook’ta olur olmaz her şeye yorum yapması

Akrabaların Facebook'ta olur olmaz her şeye yorum yapması

Zafer! Bizim Şarkımız Çıktı…

11219061_888078957984204_7521687157336488965_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sana Bir Sır Versem Tutar Mısın?

563312_2272481748887_2028682424_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan…

bayram_sekeri[1]

Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan…

Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
sevmeninkini yalnızlık…

Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.

Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp “çok şükür bugünü de gördük” diyebilmek…

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.

Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir
ilişkiyi bitirmek de öyle…

En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini
bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır.

“Ona güvenmiştim, yanılmamışım” sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram…

Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış
ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.

Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta
ölebilmek bayram..
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram olsun..!

Can Yücel

“Mükemmel olmayı beklemeden, kredi vererek, yol arkadaşlığı yapmak”sa dostluk…

haberresim33076[1]

 

Uzun bir yolculuktu. Yan koltuktaki yolcu, tozlu bir aile albümünü karıştırarak sanki, kulağımıza tanıdık şarkılar söyledi.
Albümde, acılarımız, kahırlarımız, sevdalarımız, coşkularımız vardı.
Yan koltuktaki ablamızdı, annemiz, hasmımız, hısmımız, sevdalımız, yârimiz…
Anlattıkça anlattı; bizi… bize…
Yıldızlardan baktık, dünyadaki resmimize…
Sanki şehre bir film gelmişti; yazılarda bir güzel orman olmuştu, iklim Akdeniz’e dönmüştü.
Ufalana ufalana kaç kuşak, erimiştik bu yollarda; kimimiz yerle yeksan, kimimiz zor ayakta…
Çıktı sahneye dedi ki:
“Beraber, ülkenin bir sürü haline tanıklık ettik. İyi günde kötü günde… Dostluk böyle bir şeydir işte: Mükemmel olmayı beklemeden, kredi vererek, yol arkadaşlığı yapmaktır.”

‘Damar’larla başladı
Ülkenin bir sürü halinde yanı başımızdaydı Sezen Aksu
Her halini hatırlattı Açıkhava’daki “40. Yıl Gecesi”nde:
Hem kendinin, hem memleketin…
İlkin, ağırbaşlı, siyah-beyaz bir elbiseyle geldi sahneye;
Siyah-beyaz ekranda, “ş”leri ıslayarak konuşan, kocaman dudaklı, kocaman yürekli, dilbaz kız oluverdi. Ömrümüzün renksiz devrinden hüzün şarkıları söyledi.
Kaybolan yıllarımızda, bir küçük iz bırakmak için didinmesini, oyuncak, küçük zaferlerini anlattı.
Sen ağlama” dedi, “Geri dön” dedi. “Firuze” diye inledi.
İçini çeke çeke, burnunu sile sile kayıplarına ağıt yaktı, selam çaktı;
Onno’ya, Aysel’e, Meral’e, Uzay’a…

Düğüne döndü
Sonra bir an durdu; “Yeter kavrulduk” dedi…
Attı gözyaşlarını sildiği mendili, üstündeki siyah beyaz elbiseyi; cümbüşlerini giyindi.
Cenaze bitti. Düğünün fitili ateşlendi.
Mahzun Sezen, o malum işveli kadın oldu aniden…
40. yılının kına gecesini yaptı sahnede; göbek attı, oğlan oynattı. Ada Vapuru’nda, “Oh oh suyundan da koy” diye kalçasını çalkalayan çapkın, muzır, hayta bir kadına dönüştü.
Bizi hüzünlerden alıp kahkahalara saldı.

Hoyrat bir makasla
“Son tufan”, hepimizi öyle vurdu, öyle savurdu ki, kolay harcadık birbirimizi, kıydık birbirimize…
Bir referandum oyundan, bir demeçten, bir fotoğraftan, müebbet verdik sevdiklerimize…
Dar günümüzde elimizden tutmalarını, her çıplağa battaniye kapıp koşmalarını unuttuk.
Sezen de aldı nasibini tufandan…
Bir çağ yangınında, onu da hoyrat bir makasla, eski bir fotoğraftan oydular.
Bizde kaldı yanağının yarısı…
Ne kavgası bitti; ne sevdası…

Değer mi hiç?
Oysa, 40. yıl konserinin mükemmelen hatırlattığı gibi, her yangında su taşıyanımız oydu.
Çocuk gelinler mi? “Ünzile”yi daha 1986’da söylemişti.
Cumartesi Anneleri mi? 1996’da bestelemişti.
Kürt meselesi mi? Kemal Burkay’dan önce “Gülümse”mesini getirmişti.
Erdal Eren’e şarkı yazmış, Sivas’a ağıt yakmış, Hrant için “Gitti cancağızım” diye yanmıştı.
Kredisi çoktu yani bizde…
Bir oyla ismini sildiler sokak tabelalarından…
Değer miydi hiç?

Masum değiliz
Kendini kimsesiz hissettiğinde/ içindeki çocuğa sarıl/sana insanı anlatır” diyordu ya bir şarkısında…
Biz, içimizdeki o çocuğu aldırdık, seneler önce…
Bize insanı anlatacak kimsemiz kalmadı.
Sezen Aksu, o anlatıcıların en hası…
Keyfimizin, hüznümüzün kâhyası…
Gözyaşlarımızın, kahkahalarımızın mahyası…
Anlata anlata, kendisiyle birlikte bizi de büyüttü:
Elinden tuttuklarını, taklitlerini, orkestrasını, korosunu, âşıklarını, kocalarını, sevenlerini…
Onlar yaşlandı; ama onlara yazılan şarkılar genç kaldı.
Biz giderken, geride sadece, “İyi bilirdik” diyen bir cemaatin sesi kalacak; yol boyu kulağımıza fısıldanan şarkılarsa yıllar yılı kulaklarda çınlayacak.

40 yılımız
Kırık ayağı üstünde dans ederek tamamladığı konseri, “Bir 40 yılımız daha yok” diyerek noktaladı Sezen…
Mükemmel olmayı beklemeden, kredi vererek, yol arkadaşlığı yapmak”sa dostluk…
Biz dün gece onunla en iyisini yaptık.
40 yıllık hatrı var bizde…
Sağ olsun!

Can Dündar

Hayvanları Nasıl ve Neresinden Sevmemiz Gerektiğini Renklerle Anlatan 8 İnfografik

Hayvanları sevme kılavuzu şeklinde de karşımıza çıkan, kedi, köpek, at, kirpi, tavşan, ördek, balık ve hamam böceği gibi birçok canlının nasıl sevilmesi gerektiğini, bu hayvanlara nasıl yaklaşılması gerektiği hakkında bilgilendirici 8 muhteşem infografik.

Severken dikkat edelim..

1. Bazıları kuyruktan sever ama..

Bazıları kuyruktan sever ama..

2. Sırtı sevelim ama kuyruğa kadar gitmeyelim..

Sırtı sevelim ama kuyruğa kadar gitmeyelim..

3. Atın ayağından uzak durmak lazım

Atın ayağından uzak durmak lazım

4. Nazik nazik üstlerden sevelim..

Nazik nazik üstlerden sevelim..

5. Sıvazzzzzzzzzzzz

Sıvazzzzzzzzzzzz

6. Tavrı çok net bence..

Tavrı çok net bence..

7. Ördek sevilir, ama nazikçe.

Ördek sevilir, ama nazikçe.

8. Sevginiz batsın emi!

Sevginiz batsın emi!
kaynak: onedio
söylenenlere katılmamak elde değil
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir erkeğin not defterinden: ‘Seni, sen olduğun için seviyorum. Sahiplenmeye çalışmadan, seni değiştirmeden,…

11110746_10155740430600557_2825726045450752853_n[1]

Bir erkeğin not defterinden: ‘Seni, sen olduğun için seviyorum. Sahiplenmeye çalışmadan, seni değiştirmeden,… Geçmişinle, geleceğinle, korkularınla, gel-gitlerinle, hayallerinle, hüznünle, coşkunla… İçinde onlarca kadın yaşar bilirim hepsi bende emanet.
Yaşamdaki önceliğim sen iken, tüm dünya karşımda dursa ne olur. Yeri gelir ben senin, yeri gelir sen benim kollarımda ağlarken nefesim nefesinde can bulur. Seni bir kristal parçası gibi incitmeden saran ruhum, canın yandığında bir tirana dönüşürken, ordular gelse, göktaşları yağsa seni saran kollarım ancak son nefeste serbest kalır… Ben sana güzelliğin, bedenin için değil sen olduğun için aşığım. Yaşamın düz yollarında aşk marifet değilken bir yatağa bağlı kalsan ne olur ben yine son nefese elini tutar, gözlerine bakarım.. Hayat ne getirir bilmem, bilemem. Her an azrail ensemde nefes alırken, şu an kokunu içime çeker, şu an seni sımsıkı sarar, şu an aşkı senin ruhunda kutsarım. Ne günü sana ne de seni güne katmadan…

Aret Vartanyan

Suat Abi Amca Oluyorum!!!

11745596_449742661867035_4443466542375274782_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Hafta Sonu Kaçamağı İçin Lezzet Önerisi: Uzunya Beach Restaurant

“Havalar böyle parçalı bulutlu gidiyor oh ne rahatız” diye sevinmeyin, İstanbul ‘un havası delidir. Bir anda sıcak bastırır hepimiz nerede serinlesek, ne yapsak diye kaçacak delik ararız. İşte bu sıcak günler için harika bir önerim var.

Sabahtan arabaya atlıyorsunuz yaklaşık 40 dakikalık bir yolculuktan sonra (yolun sonları orman havasını içine çekeceğiniz keyifli bir yolculuk) Karadeniz’e bakan, koyun tek hakimi bu mekâna geliyorsunuz.

187185

Havlunuzu, şapkanızı, güneş yağınızı, kitabınızı, gazetenizi koyduğunuz çantanızla kuma mı yerleşsem, çimene mi diye bakıyorsunuz. Biz yeşil aşığı olarak çimen bölgesini tercih edip oraya yerleşiyoruz.

Keyifle etrafı (malum hafta sonu ortam kalabalık tabii) seyredip Karadeniz’in tatlı rüzgârı sayesinde bunalmıyorsunuz. Biraz kitap okuduktan sonra denize büyük bir cesaretle ilerliyorsunuz. Deniz temiz, isterseniz hemen orada, isterseniz denizin ortasına yaptıkları sala gidip serinleyebilirsiniz (denizdeki sala halat sistemiyle kurdukları düzenekle gidip gelebilirsiniz). Biz sala gidip oradan denize girmeyi tercih ediyoruz.

uzunya-beach-plaj-kilyos%20(1)[1]uzunya01[2]

Bütün bu deniz, sal, kurulanma, kuş seslerini dinleme, etrafa tekrar göz atma fasıllarından sonra kurt gibi acıkacağınız için balık restoranına doğru koşar adım gidiyorsunuz. Valla biz öyle yaptık. 🙂

Deniz kenarında püfür püfür bir masaya yerleştikten sonra masanızı istediğiniz meze ve balıkla donatabilirsiniz. Biz önce yoğurtlu patlıcan, (yoğurdu köy yoğurduydu ve tadı enfesti) arkasından levrek marin (sosunun kıvamı çok iyiydi), salata (idare eder) ve lakerda (alıştığım tarzda değil de turşu olarak geldi ama fena değildi) aldık. Ara sıcak olarak güveçte ahtapot (tazeliği ve tadı iyiydi) ısmarladık. Ana yemek olarak ise deniz levreği (tam kıvamında pişmiş ve lezzetliydi) söyledik. Üstüne de mevsim meyveleri, çay ve Türk kahvesi aldık. Çok beğendik.

180181

182anette 066

Çok ilgili olan garsonlardan öğrendiğimiz kadarıyla açık büfe kahvaltısı da çok meşhurmuş. Ayrıca vakit bulup hafta arası gelebilirsek ortalık daha sakin olurmuş. Kışları da (iç mekânları da oldukça büyük ve güzel) şömine başı sohbete ve yemeğe çok insan geliyormuş.

184183

Bu güzel yemekten sonra çimlerdeki yerinize dönüp kitabınıza, gazetenize dalabilirsiniz. Veya isterseniz çevrede küçük bir yürüyüşe çıkabilirsiniz. Eee artık ben size daha ne yapayım. Gelin görün, güneşlenin, yiyin, eğlenin, hayatın tadını çıkarın…

 

Mekan: 4.5

Hizmet: 3.5

Lezzet: 4.0

 

Sağlıcakla,

Anette İnselberg

Dünya Edebiyatında İz Bırakan Ernest Hemingway’den Beyninize Kazınası 15 Alıntı

. Benim amacım ne gördüğümü ve ne hissettiğimi kağıda en iyi ve en basit şekliyle yazmak.

Benim amacım ne gördüğümü ve ne hissettiğimi kağıda en iyi ve en basit şekliyle yazmak.

2. Cesaret tehlikenin üzerine gitmek değil, ona nazik davranmaktır.

Cesaret tehlikenin üzerine gitmek değil, ona nazik davranmaktır.

3. Hayat hakkında yazabilmek için önce onu yaşaman gerek.

Hayat hakkında yazabilmek için önce onu yaşaman gerek.

4. Sarhoşken söylediklerinizi her zaman ayıkken yapın. O zaman çenenizi tutmayı öğrenirsiniz.

Sarhoşken söylediklerinizi her zaman ayıkken yapın. O zaman çenenizi tutmayı öğrenirsiniz.

5. Hayat mücadelesi, bizi hedefe yaklaştırır ve toplumda bir yerimiz olduğunu gösterir.

Hayat mücadelesi, bizi hedefe yaklaştırır ve toplumda bir yerimiz olduğunu gösterir.

6. Ahlak konusunda inandığım ilke şudur; bir şeyi yaptıktan sonra kendini iyi hissediyorsan o ahlakidir; eğer kendini kötü hissediyorsan o gayri ahlakidir.

Ahlak konusunda inandığım ilke şudur; bir şeyi yaptıktan sonra kendini iyi hissediyorsan o ahlakidir;   eğer kendini kötü hissediyorsan o gayri ahlakidir.

7. Her insanın hayatı aynı şekilde sona erer. Bir insanı diğerinden ayırt eden, nasıl yaşadığı ve nasıl öldüğünün ayrıntılarıdır.

Her insanın hayatı aynı şekilde sona erer. Bir insanı diğerinden ayırt eden, nasıl yaşadığı ve nasıl   öldüğünün ayrıntılarıdır.

8. Onaracak kişi o olduktan sonra; kalbinizin kırılıp parçalanmasının zerrece önemi yok.

Onaracak kişi o olduktan sonra; kalbinizin kırılıp parçalanmasının zerrece önemi yok.

9. Hayattaki en güzel şey; tüm kusurlarınızı bilmesine rağmen sizin hala muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır.

Hayattaki en güzel şey; tüm kusurlarınızı bilmesine rağmen sizin hala muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır.

10. Yanlış yönetilen bir ulusun ilk çaresi para biriminin değersizleştirilmesidir. İkinci çaresi savaştır. İkisi de geçici refah sağlar. İkisi de kalıcı yıkım getirir. İkisi de politik ve ekonomik fırsatçıların sığınağıdır.

Yanlış yönetilen bir ulusun ilk çaresi para biriminin değersizleştirilmesidir. İkinci   çaresi savaştır. İkisi de geçici refah sağlar. İkisi de kalıcı yıkım getirir. İkisi de politik ve   ekonomik fırsatçıların sığınağıdır.

11. Kaybedecek bir şeyin olmadığında, hayatını yönetmek o kadar da zor değildir.

Kaybedecek bir şeyin olmadığında, hayatını yönetmek o kadar da zor değildir.

12. Bir insana güvenip güvenemeyeceğini anlamanın tek yolu ona güvenmektir.

Bir insana güvenip güvenemeyeceğini anlamanın tek yolu ona güvenmektir.

13. Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa, ayaklarının üzerinde öl.

Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa, ayaklarının üzerinde öl.

14.

Dünya Edebiyatında İz Bırakan Ernest Hemingway'den Beyninize Kazınası 15 Alıntı

;

Tepki göstermeden önce düşün
Harcamadan önce kazan
Eleştirmeden önce bekle
Pes etmeden önce dene 
Yargılamadan önce dinle
Ayrılmadan önce hatırla…
Her ne yaparsan yap,
Öncesini bil…

15. ”Satılık: Bebek Patikleri. Hiç giyilmedi.”

''Satılık: Bebek Patikleri. Hiç giyilmedi.''

Efsane o ki herhangi sıradan bir gün, bir cemiyet toplantısında, onu çekemeyen edebiyatçılardan birisi Hemingway’e ne derece yetenekli olduğunu sorar, Hemingway ”Senin hayal bile edemeyeceğin kadar.” diye yanıt verir. Bunun üzerine muhatabı ona, 10 kelimeyi geçmeyen, etkili bir hikaye yazıp yazamayacağını sorar. ”Eğer bunu yazmayı becerebilirsen, ve buradaki herkesi derinden etkilersen yeteneklerin önünde saygıyla eğileceğim.” der. 10 kelimeye bile ihtiyaç duymayan Hemingway 6 kelimelik bir dram öyküsü yazar. Orada bulunan herkesi etkileyen bu hikaye yukarıdadır.

CENNET BİR YER DEĞİL,BİLİNÇ DÜZEYİDİR EVLADIM

Gezi 3 111

Bir adam ölümünün ardından,öbür dünyada yargılanmak üzere sırasını bekliyormuş. Sıra kendisine gelip mahkeme salonuna girdiğinde bir de ne görsün? Yargıç kürsüsünde bir insan oturuyor. Tanık sandalyesinde ise Tanrı yerini almış.
Adam şaşkın bir şekilde, “ Beni senin yargılayacağını sanmıştım. Oysa orada hakim olarak bir insan oturuyor. Aman Tanrım, bu nasıl oluyor?” diye sormuş.
Tanrı gülümsemiş ve “Ben hiçbir zaman sizi yargılamadım. Sonsuz sevgimle, ne yapmayı seçtiyseniz, sizi seçiminizde özgür bıraktım. Bana yargılamak değil, sevmek yakışır. Çünkü ben saf sevgiyim. Sizi kendimden yarattığım için, sizi yargılamak kendimi yargılamak olur. Ayıca benim yargılamama ne gerek var ki?
Her şeyi bilen ben, sadece burada tanıklık ediyorum. Dünyada olduğu gibi burada da insanlar tarafından yargılanıyorsunuz. Birazdan salonu hayattayken, senin zarar verdiğin, hoşgörülü davranmadığın, yargıladığın, kalplerini kırdığın insanlar dolduracak. Onlara kendini affettirmeye çalış. Onlar seni affederse ne ala! Çünkü cennetin yolu onların affından geçiyor,” demiş.
Adam merakla sormuş: “Peki ya affetmezlerse ne olacak?” Tanrı yine sevgiyle gülümsemiş ve “Ben cenneti de, cehennemi de yeryüzünde yarattım. Seni tekrar yeryüzüne göndereceğim. Orada öyle bir yaşam süreceksin ki, tüm yaptığın kötülükler, verdiğin zararlar sana aynen yaşatılacak. Yani ettiğini bulacaksın. Ama bunun amacı sana ceza vermek değil. Sadece o insanların hissettiklerini bizzat yaşayıp anlaman, yaptığın kötülüklerin bilincine varman. İşte o zaman sen kendini affetmiş olacaksın,” demiş.
Adam bir süre düşünmüş, “Peki cennet nasıl bir yer?” diye sormuş Tanrı’ya. “Cennet, bir yer değil, bir bilinç düzeyidir evladım. Dünyada mutlu, huzur ve sevgi dolu, insanlara destek olmaktan haz duyan, yarattığım canlı ve cansız her varlığa saygı göstermeyi bilen insanlar var ya, işte onlar, dünyada cenneti yeniden yaratmaları için geri gönderdiğim cennetliklerdir. Cennet de dünyadan başka yerde değil,” demiş Tanrı.
“Ama kutsal kitap bana öyle öğretmedi,” diye karşı çıkmış adam. “Kutsal olan tek şey yaşamdır. Ben o kitapları kutsal kılmadım. Siz kıldınız. Her şeye sevgi ile bakmasını bilerek yaşayan insan, en büyük ibadeti yapandır!” demiş Tanrı. “Peki dünyaya döndüğümde, doğru yola görmemde yardımcı olacak mısın?” diye sormuş adam. “Ben bunun için siz insanların içine ‘vicdan’ denen bir pusula koydum. Eğer bu pusulanın etrafına ördüğünüz kalın bencillik duvarlarını yıkarsanız, vicdanınızın yani benim sesimi kolaylıkla işitebilirsiniz!” diye yanıt vermiş Tanrı.
“Peki biz insanlara ne kadar yakında bulunuyorsun?” diye sormuş adam. “Hem size şah damarınızdan daha yakınım hem de düşman olduklarınız kadar sizden uzağım,” demiş Tanrı. “Çünkü düşmanlarınız da benim, siz de bensiniz”
“Yani mahkeme salonunda insanlara hiç mi hesap sormuyorsun Tanrım?”
Gülmüş Tanrı ve yanıt vermiş: “Sadece iki sorum oluyor tüm insanlara: Dünya okulunda ne kadar sevmeyi öğrendiniz? Ne kadar bilgi kazandınız

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 7 Comments »

”Allah’ım! Sen çok affedicisin, çok cömertsin, Affetmeyi seversin öyleyse bizi de affet.”

2015_kisa_ve_anlamli_kadir_gecesi_mesajlari_huzur_ve_dua_h14376_6123e[1]

Dünyada 100 kg’sanız Güneş’te 2707.2 kg’sınız…

11666308_888533131201796_6076846928422246047_n[2]

Güneş: 2707.2

Merkür: 37.8

Venüs: 90.7

Ay: 16.6

Mars: 37.7

Jüpiter: 236.4

Satürnn: 105.4

Titan: 11.9

Uranüs: 83.8

Neptün: 152.6

Plüton: 6.7

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bak Bu Akşam Da Yorgunum Dersen Yersin Sopayı…

11707539_10153460314147929_337990876559463599_n[1]

Kadınların Hepsi Şeytan…

11737844_391061771102294_1140852304226139643_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »