Gerçekten Mutlu Olmak İstiyorsanız Kabullenmeniz Gereken 10 Şey

Hayatın kullanma kılavuzu veya mutluluğa 10 adımda ulaşmanın yolu yok.

Hayatta her şeyi olan insanlar bir boşluk hissederken, neredeyse hiçbir şeyi olmayanların her zaman yüzlerinde bir gülümseme ile gezinmelerini kimse açıklayamıyor.

Mutluluk, mantıklı bir formüle sahip değil, somut hiçbir şey uzun zamanlı bir mutluluğu garanti edemiyor.

Çoğumuz, var olmanın ağırlığı altında eziliyor ve mutluluğun sahip olduklarımızın tersine, hep arayışından olduğumuz ve olacağımız bir şey olarak görüyoruz.

Hedefler koyuyoruz, belirli şeylerin mutlu olmamıza yeteceğini sanıyoruz, daha fazla para, çok daha fazla ayakkabı ya da ev almak…

Sonra, bu sıraladıklarımıza kavuştuğumuzda, neden hala aynı hissettiğimiz sorusunu cevaplayamıyoruz. Olay şu ki, kimse mutluluğun ne olduğunu veya nasıl ulaşacağını bilmiyor (aslında ona sahip olsalar da).

Ama, eğer kendimizi, mutluluğun kendi kafamızda yarattığımız bir çerçeve olduğu teorisine inandırırsak, üzerinde uğraşmamız ve kabul etmemiz gereken birkaç şey kalıyor;

1. Her şeyi kontrol edemezsiniz, bunu kabullenin.

Her şeyi kontrol edemezsiniz, bunu kabullenin.
Değiştiremeyeceğiniz şeyleri takıntı yapmak yerine değiştirebileceğiniz şeylerin kontrolünü ele alın.
Aynı şeyleri yapmaya devam edip farklı sonuçlar bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız bazı değişiklikler yapmanız gerekiyor.

2. Hayatınız planladığınız veya beklediğiniz şekilde ilerlemeyebilir.

Hayatınız planladığınız veya beklediğiniz şekilde ilerlemeyebilir.

Herkesin 5 ya da 10 sene sonraki hayatı hakkında birkaç fikri vardır.

Bundan dolayı, her birimiz, kendi yarattığımız gerçekleşmemiş beklentilerin gölgesinde yaşarız ve kendimizi “Şimdiye kadar zengin olurum sanmıştım.” ya da “Şimdiye kadar evlenirim sanmıştım.” tarzında cümleler kurarken buluruz.

Gerçek şu ki, hayatınız gözünüzde canlanandan çok farklı yönde ilerleyebilir, ama çıktığınız yolculuğun farklı olması aynı yere varamayacağınız anlamına gelmez.

3. Yol tümseklerle dolu olacak.

Yol tümseklerle dolu olacak.

Sorunlarınızı değil sahip olduğunuz iyi şeyleri sayın (Gülücüğe odaklan). Hayatınız hiçbir zaman mükemmel olmayacak, çünkü öyle bir şey yok. Zamanımızın çoğunu, sahip olduğumuz harika şeylere odaklanmak yerine nelerin daha iyi olabileceği hakkında yakınarak harcıyoruz.

Sorun şu ki, yetersizliklere odaklanarak hiçbir zaman mutlu olamazsınız çünkü bir süre sonra tek görebildiğiniz şey onlar olur.

4. Sizinkinden güzel bir hayata sahip birisi illa ki olacak.

Sizinkinden güzel bir hayata sahip birisi illa ki olacak.

Mutluluğun sırrı, başka insanlarınkiyle kendinizinkini karşılaştırmamaktan geçiyor.

5. Hayatınızın tam olarak olması gerektiği gibi ilerlediğini kabul edin.

Hayatınızın tam olarak olması gerektiği gibi ilerlediğini kabul edin.

Bazı şeylerin olması gerektiği için gerçekleştiğini düşünürüz, çünkü buna mecburuz. Her ufak hareketin daha fazla rastgele şeyler doğurduğunu ya da en küçük kararların bile gelecekteki etkisinin devasa olduğunu düşünmek fazlasıyla korkutucu, o yüzden, (evde) denemeyin.

Ne olması gerektiği hakkında kafa yormayı bırakın ve şu an yaşadığınız şeyi yaşayın – bir sebebi var ki oluyor (yani, öyle umuyoruz).

6. Kontrol edebildiğiniz çok şey var zaten.

Kontrol edebildiğiniz çok şey var zaten.

Gerisi şans ve zamanlama ile alakalı… Hikayenize biraz inanın, henüz bitmedi. Şu an mutsuz olsanız bile, 24. bölümden sonra hikaye yön değiştiriyormuş diye duydum.

7. Hatalar yaptınız ve büyük ihtimalle yapmaya devam edeceksiniz.

Hatalar yaptınız ve büyük ihtimalle yapmaya devam edeceksiniz.

Dünyanın sonu değil.

Her pişmanlık sonrası kafayı yemek yerine, kendinize “Bir sene sonra önemli olacak mı?” diye sormayı deneyin, eğer cevap “hayır” ise saatler boyu üzülmenizi gerektirecek bir şey değildir belki de.

8. Herkesi memnun edemezsiniz.

Herkesi memnun edemezsiniz.

Herkesi mutlu etmek için çok fazla zaman harcarsanız, kendiniz dışında herkesi memnun etmiş bulursunuz kendinizi.

Arada bir hayır demeyi öğrenin, bazen, sadece sizin için önemli olan şeylere odaklanmanız gerekebilir.

9. Bazı şeyler kontrolünüz dışında gelişir, bırakın olsunlar.

Bazı şeyler kontrolünüz dışında gelişir, bırakın olsunlar.

Kontrol edemediğiniz şeylerle savaşmak sadece enerji kaybına yarar.

Bir tabağı fırlatıp parçaların gideceği yerleri kontrol etmeyi bekleyemezsiniz. Zor zamanlar geçirirken, parçaların nereye isterse oraya düşmesine izin vermek ondan sonra birleştirmeye çalışmak en iyisi olacaktır.

10. Hedefler seçin, sonra onları yıkın.

Hedefler seçin, sonra onları yıkın.
Hayat ihtimallerle dolu olduğunda daha heyecanlı.
Amaçlarınızı belirleyin ve istediğiniz bir şeye ulaşmak için uğraşın. Ancak bunu yaparken, mutlu olmanın, istediğiniz her şeye ulaşmak olmadığını hatırlamaya çalışın, onlara ulaşmaya çalışırken ne kadar eğlendiğiniz ile alakalı.

Çocuklarınıza Mutlaka Kemik Suyu İçirin…

Kemik suyunun faydaları,  Yüzyıllardır Annelerimizin kemik suyunu pişirdiği yemekleri çocuklarına yedirerek beslemeye çalıştığı herkes tarafından bilinir. Kemik suyunun en önemli özelliği, kalsiyum deposu olmasıdır. Eğer kemik suyu eklem kemiklerinden elde edilirse besleyiciliği ve faydaları ikiye katlanmış olur. Kemik suyunu elde edeceğimiz kemik yağsız ve kırmızı ilik yani yaşı ilerlememiş bir hayvanın kemiklerinden elde edilmiş olmalıdır.Hayvanın yaşı ilerledikçe kemiğin içindeki iliğin rengi yağlanarak sarıya döner. Böylece yaşlı hayvanın kemiğinden elde edilen kemik suyunun faydadan çok zarar verir. Özellikle yaşlılarda kalp ve damar tıkanıklıklarına ve kolestrolün yükselmesine neden olur bu şekilde elde edilmiş olan bir kemik suyunun bebeklere verilmesi son derece sakıncalıdır. Faydalı olan kemik suyu, İneğin kaval kemiğinin kaynatıldıktan sonra elde edilendir. İçine yaklaşık olarak  5 kaşık elma sirkesi ilave ederek vitamin ve minerali değerleri artırılmış olur.

kemik-suyunun-faydalari[1]

Bu şekilde elde ettiğimiz kemik suyunun faydalarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

  • Çocukların yemeklerine az miktarda katılarak tüketmesi sağlanırsa gelişimlerine çok faydalıdır .
  • İnsanlarda özellikle de kadınlarda yaş ilerledikçe diz kapaklarındaki sıvılar azalır ve insanlar diz ağrılarından şikayet ederler. Kemik suyu eklemlerdeki sıvıyı tekrardan oluşturur ve ağrıların azalmasını sağlar. Düzenli olarak kullanılırsa diz kapaklarındaki erimeler engellenebilir.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirerek özellikle kış aylarında grip ve nezle gibi rahatsızlıklara karşı vücudu direncini artırır.
  • Menepoz döneminde görülen kemik erimesine karşı çok etkili olduğu ve kadınlarda menepoza bağlı olarak  görülen sorunların büyük ölçüde azaldığı gözlemlenmiştir.
  • Vücudunun her hangi bir yerinde kırık ve çıkığı olan hastaların düzenli olarak  kemik suyu tüketmesi sağlanırsa  hızlı bir şekilde iyileşmesine yardımcı olur.
  • kaynak: faydalar. gen.tr

Sevdiklerinize Melek Kolyeleri, Melek Kitap Ayraçları Hediye Edin Onları Sevindirin…

Teşvikiye’de cici mi cici bir sanat galerisi. İçinde Işıl Hanım ve melekleri… İyi niyetini, sıcacık enerjisini, samimiyetini hemen hissediyorsunuz. Sonra başlıyor melek tasarımlı kolyelerini anlatmaya. Hepsi elinin emeği, gözünün nuru. Hiç birini birbirinden ayıramıyor. Her meleğin verdiği mesaj farklı, açtığı kapı farklı, sizi koruduğu alan farklı. Konuşmamızın ortasında içeri gidiyor, bu size gerekli olan melek deyip geri geliyor.

Bakıyorum benim ihtiyacım olan melek neymiş:temmuz ist  2015 076

Baş Melek Mikail (Güven) Mesajı aynen şöyle: En ufak bir korku parçası bile seni Bir’den ayırıyor. Tüm korkularını serbest bırak… Bana havale et ve özgür olduğunu bil…

Vallahi doğru, billahi doğru. Her zaman güvenle ilgili sıkıntım olmuştur. Şimdi ne yapacağımı biliyorum. Baş Melek Mikail’i yardıma çağıracağım. Kitap ayracımı da her gördüğümde içime rahatlık yayılacak…

Siz de kendi meleğinizi, kolyenizi, mesajınızı alın, hatta en güzeli sevdiklerinize de hediye edin. Daha sevgi dolu, daha güvenli, daha mutlu, daha bereketli bir dünyaya adım atalım. Sizin de bunda payınız olsun… (Siparişleriniz için 0536 508 19 73’ten kendisiyle irtibata geçebilirsiniz.)

FullSizeRender IMG_5457

IMG_5458 m9

Sağlıcakla,

Anette İnselberg

Not: Bir kaç cümleyle Işıl Hanım bu işe nasıl başladığını anlatıyor. Buyrun okuyun…

Hiç meleklerin mucizelerine tanık oldunuz mu? Ben oldum. En çok ihtiyacım olduğunda önden bir mesaj yollayarak her zaman yanımda olduklarını hissettirdiler, kimi zaman bir tüy, çoğu zaman çift rakamlarla tüm tüylerimin dikilmesiyle ve içimi kaplayan sıcaklıkla enerjilerini hissettim. Güvendeydim. Korunuyordum. Seviliyordum. Böylelikle onlarla başlayan bir serüvene çıktım. Meleklerin mesajları ve mucizelerini deneyimliyorum. Haydi! Sizler de bu deneyimi benimle paylaşın.

Sevgiler…

Işıl İpekçi

melek 1

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Benimle Birlikte Olabilmek İçin Pilot Olman Lazım…

11742703_10153439510069754_900517268054943051_n[1]

Yüzyıllar Sonra…

B0o7VMyIYAAuney[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Dunyada bugun icin ispatlanmis en iyi omega 3 kaynagi olan krill yagi alirken dikkat edilmesi gerekenler:

11060856_10153166492158952_1464483871134299013_o[1]

10924164_10153166492148952_401725303142408198_o[1]

Dunyada bugun icin ispatlanmis en iyi omega 3 kaynagi olan krill yagi alirken dikkat edilmesi gerekenler:

1) krill, Artktik denizlerin derinliklerinde yasayan bir tur kabuklu karides turlerinden olup: bio-cevresel anlamda surekliligi saglanmis canlilardandir. Tuketilmesinin cevresel anlamda zarari yoktur, cunku halen varolan dogal stoklarin %2’sinden azi kullanilmaktadir.

2) yasadiklari denizler nedeniyle endustriel kirlilik ve agir metal expozisyonu da yok denecek kadar azdir. Bu nedenle klasik metodlarla balik yaglarindan elde edilen omega 3 yag asitlerine gore cok daha etkili ve sagliklidir

3) omega 3 pek cok acidan insan sagligina onemli katkisi olan bir maddedir. Fazla alinmasi bir yana, pek cok kiside eksikligi fazlaligindan daha cok gorulmektedir. Kalp/damar sagligindan beyin sagligina kadar cok onemli faydalari vardir. Hatta yapilan calismalarda Alzheimers gibi ileri yaslarda rastlanan dejeneretif hastaliklari onlemede de faydali oldugu gorulmustur

4) krill yagi alirken, herhangi bir sekilde isiga expoze olmamis, koyu renkli siselerde, ve mumkun oldugu kadar dagitimcisindan direk almayi deneyin, ve cok buyuk mega adetteki kapsul siseleri yerine daha kucuk siselerde alin.

5) diger onemli iki kriter de toplam kapsul hacminin en az %40’i kadar phosfolipid orani olmasina ozen gosterin….bu oran yaglarin emilimi icin onemlidir. Bir baska onemli madde de Astaxanthin oranidir. Her bir gram basina en az 2mg Astaxdanthin olmasi onemlidir. Bundan daha dusuk oranlarda kapsullerin bayatlama riski artmatadir. Astaxanthin, hem hucresel enerji hem de anto-oksidant koruyuculuk anlaminda cok onemli bir maddedir. Gerekirse disardan Astaxanthin takviyesi de yapilabilir, cunku bu iki takviye birbirini guclendiren yapidadir.

6) en sonda olmasina ragmen diger onemli olan konu da aldiginiz takviyederki EPA/DHA omega 3 yag asitlerinin mumkun oldugu kadar yuksek olmasina dikkat edin. Her bir gram basina en az 300-350mg bu yag asitlerinin olmasi onemlidir.

sonuc: normal yasantimizda her ne kadar sik sik balik yesek bile, omega 3 takviyesi yapmamiz onemlidir. Bugun icin en etkili ve saglikli omega 3 takviyesi krill yagidir. Yukarida belirtilen turden bir krill yagini hergunluk takviyeler icinde kullanmak zaman icinde kalp/damar sagligi kadar anti-oksidant takviyesi anlaminda ve ileri yaslardaki dejeneretif hastaliklardan muzdarip olmama adina önemlidir

KAYNAK: GREEN JUİCE LOVERS

MUTLULUK BULAŞICIDIR

11535885_10205619434938056_6519432373802901567_n[1]
Sürekli “Çok iyiyim” demekten çekinmeyin. İnsanoğlu neye inanırsa, o olur. Unutmayın, pozitif düşünmek hayatı daha kolaylaştırır. Çok hasta iken bile “Ben çok iyiyim” diye kendinize telkinde bulunup, ayağa kalkarsanız çok daha çabuk iyileşirsiniz. Etrafta “Sürekli başım ağrıyor” diyen insanlar gö…rürsünüz. Aslında …bu insanlar, ağız alışkanlığından dolayı, psikolojik olarak kendilerini hasta etmektedirler. Gerçekten başı ağrıyan insan doktora gider, ilacını alır ve ağrısı geçer. Kronik baş ağrıları (klinik bir açıklaması yoksa) tamamen kişinin kendi yarattığı bir hastalıktır. Çünkü o, onun öyle olduğuna inanmıştır. Ayrıca mutsuzluk bulaşıcıdır. Mutlu görünürseniz, mutluluk dağıtırsınız, dolayısıyla size de daima mutluluk bulaşır.
Her zaman tanrıya şükredin, mutlu olun. Her gün sizden daha kötü durumda olan insanları aklınıza getirin. Onlardan daha iyi durumda olduğunuzu düşünüp, mutlu olmalısınız. Diyelim ki, maddi durumunuz çok iyi değil ancak eliniz ayağınız sağlam ve sağlığınız iyi. İşte size mutlu olmak için çok geçerli bir sebep. Çok paranız olsa ve sağlık açısından bunu harcayamayacak durumda olsanız daha mı iyi? Düşünün, solunum cihazında yatıyorsunuz ama paranız çok. Şimdi bu para ne işe yarar? . Şükredin ki mutlu olmak için hala çok sebebiniz var. Her şeyin aksini düşünün ve siz böyle olmadığınız için mutlu olun.
Daima gülümseyin. Bugün kendiniz için bir iyilik yapın ve güne başlarken sabah kalkar kalkmaz elinizi yüzünüzü yıkayıp, aynada zevkle kendinize bakın. Ve yüzünüzün güzel yanlarını görmeye çalışarak, kendi kendinize bugünün çok güzel bir gün olacağı konusunda söz verin ve gün boyunca sık sık “Bugün çok güzel bir gün” cümlesini tekrarlayın. Gün içerisinde oluşan olumsuzlukları olumlu gözle görmeye çalışın, bakın nasıl mutlu olacaksınız. Aklınıza hep güzel şeyler getirin. Hayata hep iyi tarafıyla bakmaya çalışın. Diyeceksiniz ki binlerce sorunum varken, nasıl gülümseyeyim? Peki diyelim ki gülümsemediniz, bütün gün somurttunuz. Sorununuz çözülecek mi? Tabii ki hayır. Ancak gülümserseniz inanın ki hayata daha sıkı bağlanıp, sorunun daha kolay çözüldüğünü göreceksiniz. Bir deneyin, ne kaybedersiniz?
*Alıntı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Türkçede günlük yaşamda sıklıkla kullandığımız kimi deyim ve atasözleri oldukça ilginç çıkış hikâyelerine sahip.

Türkçede günlük yaşamda sıklıkla kullandığımız kimi deyim ve atasözleri -kimileri belki rivayet olsa da- oldukça ilginç çıkış hikâyelerine sahip.

Biz de bunlardan bazılarını değerli Onedio okurları için bir araya getirdik. Keyifli okumalar efendim…

1. “Ali Kıran Baş Kesen”

TDK: Çok zorba.

Bıçkın, acımasız külhanbeyleri ve serseriler için kullanılan “Ali kıran baş kesen” deyimi aslında “dal kıran baş keser” atasözünden galattır.

Ağaç ve bitkileri korumak ve onları insanlara sevdirmek için söylenmiştir. Bu deyimi aslına döndürmekte fayda var gibi görünüyor.

2. “Ateş Pahası”

TDK: Çok pahalı. 

Vaktiyle Osmanlı Hükümdarlarından biri avlanırken yağmurun ve soğuğun bastırmasıyla kendilerini odunculuk yapan bir garibin kulübesine zor atmışlar.

Oduncu ocağa büyük odunlar atıp, kulübeyi iyice ısıtmış. Keyiflenen padişah:

– Doğrusu bu ateş bin altın eder, diye söylenmiş.

Padişah ertesi gün yola çıkarken; – Efendi söyle bakalım borcumuz ne kadar?

Yanındakiler itiraz etse de Oduncu “bin altın beyzadem” demiş.

Padişah yanındakine döner. Ağa ateş iyiydi, şimdi pahasını verin der.

Halk arasında giderek değerinin üstünde fiyat biçilen şeyler hakkında “ateş pahası” denilerek deyimleşmiştir.

3. “Atı Alan Üsküdar’ı Geçti”

Fırsatların hepsinin kaçması. Bundan sonra yapacak hiçbir şeyin kalmaması.

Ünlü eşkiya Köroğlu bir gün atını çaldırmış. Asil bir hayvan olan atını bulmak için yollara düşmüş. Sonunda atını İstanbul‘da bir pazarda satılmak üzere görmüş.

Alıcı kılığında satıcıya yaklaşmış: – Bu at güzele benziyor, binip bir denemek istiyorum demiş.

At üzerine binen sahibini tanımış ve dört nala koşmaya başlamış. Köroğlu Sirkeci sahiline gidip, bir salla Üsküdar’a geçmiş.

Köroğlu’nu atıyla sal üzerinde gören satıcının dostlarından biri teselli için seslenmiş: – Üzülmeyi bırak, atı alan Üsküdar’ı geçti.

Bugün bu söz “iş işten geçti” anlamında kullanılmaktadır.

4. “Afyonu Patlamak”

TDK: Ayılmak, kendine gelmek.

Eski tiryakiler Ramazan Ayı’nda afyonu macun hâline getirip mercimek büyüklüğünde toplar yapıp, kağıtlara sarıp sahurda yutarlarmış.

Böylece kağıt midede eriyip macun kana karışınca tiryaki iftara kadar keyifle idare edermiş. Bazen kağıdın zor eridiği durumlarda tiryaki krize girer dünyadan koparmış.

Konuşulan ya da yapılan şeye uygun karşılık verilmeyen, anlama veya algılamada geciken durumlarda “daha afyonu patlamadı galiba”, diye söylenmesi bundan ileri gelmektedir.

5. “Bam Teline Basmak”

TDK: Birinin çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek.

Bir musiki terimi olarak kullanılan bam telinin orijinal telâffuzu “bem teli”dir. Telli sazların en üstünde bulunduğu ve kalın ses verdiği için bu tele musikide “bam teli” denilmiştir.

Eskiler, en yüksek perdeden nağme çıkaran bam telinin sesini, bağıran öfke ile sesini yükselten kişilerin böğürmelerine benzetmişler ve bunun adını “bam teline basmak” (veya bam telini dokunmak) diye koymuşlar.

6. “Eli Kulağında”

TDK: Nerede ise olacak, çok yakında olması beklenilen.

Bu deyim Bilâl Habeşî’ye kadar uzanmaktadır. İslâmiyet yayılmaya başladığında, Müslümanları namaz için bir araya getirmek üzere ezan okunması kararlaştırılmış ve eskiden köle olan güzel sesli Hz. Bilâl bu işi üstlenmiş.

Ancak Medine’deki müşrikler ve diğer dinlere mensup insanlar ezan duyulmasın diye, gürültü yapıp çocukları Bilâl-i Habeşî ile alay ettirmeye başlamışlar.

Hz. Bilâl’de ellerini kulaklarına kapatarak ezan okumaya başlamış. Günümüzde müezzinler bu şekilde ezan okumayı bir tür Hz. Bilâl sünneti gibi görürler.

Birisi ezan okundu mu dediğinde, vakit yakın ise “okunmadı ama müezzinin eli kulağında” denirmiş.

7. “Hapı Yutmak”

TDK: Kötü bir duruma düşmek.

Bu deyim Sultan 4. Murat zamanından kaynaklanmaktadır. Sultanın keyif verici ve sarhoş edici maddeleri yasakladığı bir dönemde saray casuslarından biri Hekimbaşı Emir Çelebi’nin yasakları gizlice ciğnediğini ve afyon kullandığını, bu afyonları da kuşağında sakladığını ihbar eder.

Sultan emin olmak için Hekimbaşını yanına çaığırır ve kuşağını çıkarıp içindekileri çıkartmasını ister.

Hekimbaşı kuşağını çıkarır ve hap hâline getirdiği afyonu çıkartır. Durumu kurtarabilmek adına bunları hastalar için yaptığını ve zararı olmadığını söyler.

Bunun üzerine Sultan da hepsini içmesini emreder. Hekimbaşı hapları içer ve:

– Elveda hünkarım, devletinize zeval erişmeye, der ve gider evinde ölür.

Zamanın ariflerinden biri Çelebi’nin akıbetini soranlara “hapı yuttu”, diye cevap verir.

8. “İpe Un Sermek”

TDK: Geçersiz birtakım nedenler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak.

Bu deyim Nasreddin Hoca’ya atfedilen bir hikâyeden kaynaklanır.

Hocanın bir komşusu varmış. Ödünç aldığı eşyaları geri getirirken ya da hoyrat kullanıp kırık dökük iade edermiş. Hoca sonunda bu komşuya artık eşya vermemeye karar vermiş.

Bir gün komşusu; – Hocam, urgan lâzım oldu, seninkini verir misin, demiş.

Hoca o sırada hanımının un elediğini görünce: – Kusura bakma komşu, bizim hanım urgana un serecek demiş.

– Aman hocam, hiç ipe un serilir mi? demiş.

– Vallahi komşu, vermeye gönlüm olmayınca ipe un da serilse yeridir, demiş.

9. “Keçileri Kaçırmak”

TDK: Delirmek veya bunalım içinde bulunmak.

Burdurlu bir çoban her zamanki güzerhâhının aksine o gün, İnsuyu bölgesinde keçilerini otlamaları için salmış.

Fakat öğle sıcağı bastırdığı hâlde keçiler için su bulamamış. Çaresizlik içinde bir ağacın gölgesinde uykuya dalmış. Uyandığında ise keçileri bulamamış.

Bunun üzerine “keçileri kaçırdım” diyerek sağa sola koşturmaya, insanlara sormaya başlamış. Köy ahalisiyle beraber sürünün otladığı yere gitmişler. Gittiklerinde sürünün aynı yerde otladığını görmüşler.

Köylüler sürünün tam olduğunu görünce çobanın delirdiğini veya bir düzenbazlık peşinde koştuğunu düşünmüşler ve sürüye yeni bir çoban tutmuşlar.

Ancak, yeni çobanın başına da benzer bir olay gelmiş. O da “keçileri kaçırdım”, diyerek köye koşmuş. Bu sefer köylüler bölgeyi araştırmış ve bugünkü İnsuyu Mağarası’nı bulmuşlar.

Daha sonra bu mağarada çobanların öğle istirahati yapması bir gelenek olmuş.

Keçilerini kaçırdığını sanan çobanların deli divane hareketleri de sinir krizine giren, cinnet geçiren vs. insanları tanımlamak için kullanılmaya başlanmış.

10. “Lafla Peynir Gemisi Yürümez”

TDK: Şöyle yaparım, böyle yaparım demekle yapılması gereken iş yapılmaz.

Rivayete göre bir zamanlar İstanbul‘da Edirneli Aksi Yusuf adında bir peynir tüccarı varmış. Trakya’dan getirdiği peynirleri İstanbul’da satar, artanında deniz yoluyla İzmir‘e gönderirmiş.

Ancak parayı peşin vermez, kaptanları oyalayıp dururmuş. Birkaç kez aldanan kaptanlardan biri yine İzmir’e doğru yola çıkarken, tüccara diklenmiş.

– Efendi tayfalara para ödeyeceğim. Masraflarımı ödemezsen gemiyi yürütmem demiş.

Tüccar: Hele peynirler İzmir’e sağ salim varsın öderim deyince, kaptan da bunun üzerine ; – Efendi lafla peynir gemisi yürümez, kömür lâzım, yağ lâzım demiş. Bunun üzerine tüccar ödemek durumunda kalmış.

11. “Maval Okumak”

TDK: Yalan söylemek, yalan söyleyerek oyalamak, masal okumak.

Maval kelimesinin aslı Arapça “mevval”dir. Mevval uzun hava biçiminde söylenen bir tür ezginin adıdır.

Arapların halk türkülerindeki nakaratları oluşturan ve genellikle uzatılarak söylenen anlamsız “yalelli” sözleri göz önünde bulundurulduğunda, mavalın niçin “faydasız lakırdı” anlamına geldiği anlaşılabilir.

Kaynak: İskender Pala, “İki Dirhem Bir Çekirdek”, (2008), Kapı Yay.

ZOR ZAMANLARDA AYAKTA KALABİLMENİN 12 YOLU.

web-2004-05-33-03-crop[1]

1 Fiziksel Aktiviteler

Hiçbirşey enerjinizi fiziksel aktivite gibi akışkanlaştıramaz ve bu aktivite nefes almak kadar basit olabilir Paniklemek üzere olduğunuz kimbilir kaç kez derin nefes almanız söylenmiştir size! Bunun bir yolu ritmik olarak nefes almaktır Nefesinizi verirken onu önce ayaklarınıza, sonra da toprağa indirin Nefes alırken de onu önce başınıza kadar çekin, sonra da gökyüzüne çıkartın Nefesinizi verirken onu önce kollarınıza, ardından da doğanın canlılığına ve dünyaya aktarın Nefesinizi içinize çekerken enerjiyi ilişkilerinize ve bütünselliğinize doldurun ve bu bütünselliği tekrar kalbinize ve zihninize aktarın Yürümek, enerji akışını yenilemek için bir diğer harika ve kolay yoldur Kalbinizin kan pompalamasını sağlayacak, kanınızın akmasını ve bedeninizin, korkunun üretmiş olabileceği kimyasal toksinleri atmasını sağlayacak bir şey yapın

2 Korkuyla Arkadaş Olun!

Ben soğuk havadan hoşlanmayan biriyim Hava soğuk olduğunda gerildiğimi hissederim Bunun bir nedeni de çocukluğumdan beri kronik astım hastası olduğum için ciğerlerimin zayıf olması; soğuk hava ciğerlerimin incinmesine yol açıyor ve nefes almamı zorlaştırıyor Ama eşim Julie daha soğuk bir iklimde yetişmiş biri ve bana hep şunu söyler; “Soğukla arkadaş ol” Bunu yaptığım zaman, bunu kabul ettiğim ve direnmemeye çalıştığım zaman bedenimin gevşemeye başladığını hissediyorum ve daha çok ısınıyorum
Kısa bir süre öncesi eşim bankaya gitti ve banka müdürüyle bir görüşme yaptı “Zor zamanlar yaşıyoruz” dedi müdür “Evet” diye yanıtladı Julie, “ama unutmayın, tek korkmamız gereken korkunun kendisi” Adam güldü ve şöyle yanıtladı,” Evet, ama korku korkutucu bir şey!”

Korku korkutucu Tıpkı soğuk gibi Bizim gerilmemizi bu halimizi korumamızı istiyor, hatta açık oluş halimizi ve enerji akışımızı kaybettiğimizde bile Bizi korkutan şeyden kaçmamızı, ondan korunmamızı istiyor Enerjetik olarak yapılması gereken en iyi şey bununla yüzleşmek ve korku yüklü enerjiyi kabul etmek olmalı Bu cesaret isteyecektir ama korkuyla yüzleşmek bizi güçlendirir
Bazen korku duymakta haklı da olabiliriz Korku da tıpkı acı gibi bize yanlış olan ve dikkat etmemiz gereken bir şeyleri gösterebilir Bizi bir durumu düzeltmek için eylemde bulunmaya çağırıyor olabilir Ya da bu bilinmeyene duyulan bir korku olabilir, adlandıramadığımız ya da göremediğimiz bir şeye duyulan bir korku Aslında bazı değişimler iyi olduğu gibi bizi eskisinden daha güçlü yapmayı hedefliyor da olabilir ama o an içinde bunu bilmediğimiz ve emin olamadığımız için korku duyuyor olmamız mümkün
Korkularınızı derinlemesine dinlemek üzerlerindeki yükü azaltabilir ve sizi hayatınızda önemli değişimler yapmaya yönlendirebilir Bu dinleme sırasında korku duygusunun ya da enerjisinin onu üreten olayla aynı oranda olmayabileceğini fark etmek istersiniz, tıpkı bir insanın gölgesinin tam olarak kendi bedeninin ölçülerinde oluşu gibi Bazen önemsiz şeyler bile paniklememize neden olabilir, özellikle de diğerleri de bu korkuyu hissediyor ve onu abartıyorsa “Ben korkunun içeriğini dinlemek istiyorum, yani olayın gerçek halini ve potansiyel sorunlarını dinlemek istiyorum, bunun yansıtabildiği sırf duygusal ve imajine edilmiş bir dram enerjisini değil” diyebiliriz “Eğer bu bilinmeyene duyulan bir korkuysa, olasılıklara ve pozitif sonuçlara olduğu kadar potansiyel olarak negatif olanlara da dikkatimi yöneltmek istiyorum” diyebiliriz

3 Suçlamayın

Zor zamanlar geçiriyorken ve korku kolektif enerjimizden üzerimize son sürat koşuyorken, sorunlardan dolayı suçlayacak birilerini aramak kolaydır Yanlış eylemleri ve planlamaları tanımlamak, neyin kırık dökük olduğunu tespit etmek kolaydır, bundan sorumlu olanı bulmak ve onarmak için uygun yolları ortaya koymak da kolaydır Sorumluluğun olduğu yerde sonuçlar da olmalıdır Ama suçlama oyununu oynamak enerjetik olarak her zaman zehirlidir Suçlama korkudan ve kızgınlıktan kaynaklanır, enerji alanımızı sıkıştıran ya da oluşturan duygular çalkantılı ve inciticidir, suçlama, bir insana saldırıda bulunmaktır, cezalandırmak için duyulan isteği açıkça veya dolaylı olarak ifade etmektir Bu, açık oluşa, akışkan ve bağlantıda oluşumuza karşıçalışan enerji alanımızı canlı tutmaya neden olur Sorumluluğu tanımlasanız bile kurbanlar bulmak ve suçlama yapmak için kışkırtıcılığa karşı direnin Çünkü sizler bir şeyleri onarmak ve iyileştirmek istiyorsunuz, insanlara zarar vermeyi değil Zamanınızı insanları suçlamaya ve kızgınlığınızı dışa vurmaya harcamak o an için iyi hissettirebilir, tıpkı kanınızda yükselen şeker oranı gibi, ama bu ruhunuzun diyabete uğramasına neden olur ki bu da körlükle ve başkalarını sevmek ve kucaklamak için ihtiyacımız olan ruhsal kollarımızın kesilmesiyle sonuçlanabilir Hepimiz affedilmişizdir Affetmek için çalışmak suçlamanın yıkımlarını önleyen insülindir

4 Her şey dağılmıyor- Olumlu Bakış Açısını Korumak

Bütün emeklilik birikiminiz gözlerinizin önünde erirken “her şey dağılıyor” hissine kapılmak hiç de şaşırtıcı değil Her şey dağılmıyor, ya da en azından bir asteroidin dünyaya çarpıp tüm hayatı silip süpürmek üzere olduğu bir durumda değiliz Sadece bazı şeyler dağılıyor! Diğerleri büyük ihtimalle güzelce birbirlerine tutunmuş, duruyor, hatta birbirlerini geliştiriyor Korku, dikkatinizi sizi dehşete düşüren şeye odaklıyor ve daha geniş, daha holistik (bütünsel) bir farkındalığı kaçırmanıza neden oluyor
Bu durumdayken enerjinizin sıkıştığına şüphe yok Bu durumda bakış açınızı yeniden genişletmeniz ve yenilemeniz gerekiyor Evet, bazı şeyler kötü gidiyor, siz bununla ilgili dürüstçe tahminde bulunmak ve istiyorsunuz ve gerekli eylem neyse onu yapmak istiyorsunuz Ama iyi giden ne var ki? Durup etrafınıza bir bakın ve görmeye çalışın Korkunuzun bir felaket balonu gibi dünyanıza inmesine izin vermeyin İşlerin yürüdüğü ve iyi gittiği daha büyük bir dünyanın bir parçası olan bir kentli olduğunuzu yeniden hissedin
Mücadelemiz, bir dramın içine düşmekten korunmak adına Bazı dramlar eğlencelidir, hepimiz iyi hikayelerden hoşlanırız Ama özelliği olmayan dramlar sadece enerjimizi karıştırmaya yarar, onu akışkanlaştırmaya değil Hayat ihtiyaçlarımızı varlığımızın temiz, berrak bir havuzunun içinde okuyabilir, ama eğer suyun yüzeyi sürekli çalkantılıysa bunu yapamaz

5 Pozitif Düşünceler Üretmek

Korku ve panik anlarında bize pozitif düşünmemiz ve yüksek iyiliğimizin ve tezahür gücümüzün ancak pozitif düşünceleri ve duyguları tutmakla sağlanabileceği söylenmiştir Bu, negatif düşünce ve duygular içimize sızdığında bize geri dönecek olan tuhaf bir kızgınlık ve korku yaratabilir; çünkü bunlar birbirlerine bağlı enerjilerdir ve kolektif şuurdan sızıntıya neden olacak en küçük bir çatlaktan birlikte içeri giriverirler Bu şekilde önce negatif bir düşünceye sahip olup ardından da bundan dolayı kendimizle ilgili negatif hissetmek enerjimizi kesinlikle bloke edebilir
Pozitif düşünce, başımızın üzerinde tutacağımız bir sopa değildir Gevşemiş olmak ve açık düşünmek olarak daha iyi tanımlanabilir belki pozitif düşünmek, ya da bağlantıda kalmamızı sağlayan, geniş ve akışkan kalabilmemize izin veren düşünce biçimi olarak tarif edilebilir Hayatımızda ve dünyamızda neyin iyi gittiğine dikkatimizi vermek denge ve pozitiflik duygumuzu yenileyebilir Sık sık eğlenceli hatıraları, deneyimleri, düşünceleri ve bunun gibi şeyleri düşünmek ruh halimizi değiştirebilir İnsanların enerji alanlarını kontrol etmeleri alanında tanıdığım en iyi öğretmenlerden biri olan Doktor William Bloom’un Endhorphin Effect (Endorfin Etkisi) adlı kitabında söylediği gibi, bu tür düşünceler beynin mutluluk kimyasallarının akışını tetikleyebilir ve endorfin hormonu beden kimyamız üzerinde ani ve pozitif etkiler meydana getirebilir Mutlu bir beden ise daha temiz ve akışkan bir enerji alanı yaratacaktır
Pozitif düşünce ve duyguları tutmak bizim için avantajlı olurken burada kastettiğimiz bazı kartpostallarda yazan “pozitif düşünüyorum” cümlesini benimsemekten daha öte bir eylem Bu; dünyayla ilgili, hayatla ve kendimizle ilgili her şeyin gerçekten iyi olduğuna dair, işleyişini sürdüren gerçek bir farkındalık hali Bu aynı zamanda şuursuzca korkulara kapılmayıp insanların hayatlarına pozitif enerji, pozitif imajlar, düşünce ve duygular aktarmak ve böylelikle dünyanın kalbindeki güzelliğe uyumlanmalarına yardımcı olmak demek
Eğer korku şimdiki zamanımızın *Balrog’uysa (*Yüzüklerin Efendisi isimli eserdeki Gandalf karakteriyle Khazad-Dum KöGoogle Page Rankingüsünde bir karşılaşma yaşayan şeytan) pozitif düşünce de köGoogle Page Rankingünün üzerinde cesurca durarak, “Geçemezsin!” diyen Gandalf’tır

6 Bağlantı Halini Korumak

Enerjilerimiz sıkıştığı zaman izole oluruz Tezahür Kanunları ve kutsanma, bütünsellik ve bağlantı halinde olunduğunda gerçekleşebilir Eğer korktuğumuz için bağlantımızı koparırsak bize yardımların gelebileceği daha geniş bir dünyayla olan iletişimimizi ve bağlantımızı koparmış oluruz Aynı zamanda yardım etme, başkaları için orada olabilme kapasitemizi sınırlamış oluruz Enerji bağlantılarımızı yenilemek için mantıklı ve uygun bir şekilde başkalarına ve doğaya uzanırız Bunun için en basit adım, korkularımızı bir başkasına anlatmaktır, ama bu muhtaç bir durumdaymışız gibi yapılmamalı ya da korkularımızı bir başkasına aktarıp onu da korkutmak şeklinde olmamalıdır Olabildiğince sakin ve açık olmalı ve karşımızdaki kişi de kendi korkularını bizimle paylaşırsa onu da açık ve sessiz bir biçimde dinlemelidir
Bir başkasına nasıl yardım edebileceğimizi ve etrafımızda ne tür toplu bağlantılar ve paylaşım kaynakları olabileceğini keşfetmek enerjinizi açmak ve yeniden akar hale getirmek için hayati öneme sahiptir Bolluk, bütünlük ve bağlantılı oluş halinde akar, bu, izole ve muhtaç bir durum içindeyken bize verilmiş özel bir mucize değildir Enerjinizin genişlemesini ve dünyanın iyiliğine katılımda bulunmasını istiyorsunuz ki dünya da size her zaman sizin için hazır bekleyen hediyelerini, kutsamalarını sunsun

7 Cömertlik

Zor zamanlar yaşıyorken zorluklar bize vericiliği hatırlatır İster zamanımızı verelim, ister enerjimizi ya da paramızı; cömert olmak kalplerimizi, zihinlerimizi açmanın; bir akışı yenilemenin en hızlı ve emin yollarından biridir Size bununla ilgili bir sır vermek istiyorum Vermek hediye etmektir Karşılık gerektirmez Cömertliğin doğası, kendinden gerçekten bir şeyler verip karşılığında bir şey beklememektir Eğer karşılık olarak bir şey beklersek, beklenti kendiliğinden bir sıkıştırmaya dönüşür, enerji alanımızda baskılayıcı bir güç halini almaya başlar, özellikle de cömertliğimizin kabul görmeyeceği ya da en azından tahmin ettiğimiz şekliyle karşılığını bulamayacağı hayal kırıklığına, kızgınlığa dönüşürse Bir hediye hem vereni hem de alanı özgürleştirir, onları bir zorunluluk ve beklenti zincirleriyle birbirlerine bağlamaz

8 Şükretmek

Bir ekonomik krizin doğası, kıtlığa; sahip olmadıklarımıza ya da kaybetmekte olduklarımıza odaklanmaktır Sonuç olarak korku, kızgınlık ve hayal kırıklığı getirebilir Bu dinamiği değiştirmek için sahip olduklarımıza odaklanmak ve onun için şükür duymak isteriz Sadece akılda kalır bir şarkı sözü olmaktan öte, “şükürlerimizi saymak” iyi bir enerji hijyeni sağlar çünkü bu kalplerimizi minnet duymaya açar
Minnet duymak bir bağımlılık tutumu değildir, karşılıklı bağımlılığın farkına varma hali ve sahip olduklarımızın ve hoşlandıklarımızın, hatta özel hayatlarımızın bile çoğunun başka birinden veya başka bir şeyden geldiğini fark etmektir Minnet duymak sadece takdir etmek değildir Bu bir hayatın içten bağlantılı halinin ve büyük bir varoluş birliğinin farkındalığı demektir Farkındalık kalplerimizi açar ve katılım ve akış hissimizi yeniler Hayata, Kutsal olana “teşekkür ederim” demek ve özellikle de kendi insanlarımıza bunu söylemek bağlantılı olduğumuz herkese sunduğumuz bir minnet haline gelir ve bizi kıtlık ve kayıp hislerinin üzerine çıkartır, aksi takdir de onlar bizi aşağı çekecektir

9 Zamana Minnet Duymak

İçinde bulunduğumuz zamana ve bize sunduğu mücadelelere; ekonomik krize, küresel iklim değişikliğine, terörizme, savaşlara, enerji kıtlığına ve ufukta beliren diğer tüm felaketlere minnet ve takdir duymak zor gelebilir İnsana kendini iyi hissettiren, barış ve sürekli sakinlik sunan bir çağa minnet duymak çok daha kolay olurdu Ama şunu unutmayalım ki zor zamanlar aynı zamanda büyüme zamanlarıdır Yeni içsel kavrayışların ve fırsatların, yaratıcılığın ve yeni oluşların zamanlarıdır Eğer bir programla savaşamıyorsam, ona uymalıyım Zamanın getirdiği akışa direnmek boşuna, bizler bütün bu mücadelelerle yüzyüze gelinen şimdiki zamanda yaşıyoruz Gelecek ise şimdiki kararlarımıza ve eylemlerimize bağlı olarak ortaya çıkacak Bu elbette korkutucu! Ama eğer bundan kaçarsak enerjimiz sıkışacak, yaratıcı potansiyelimiz kaybolacak ve gelecek de her halikarda gelecek ve hatta hoşlanmadığımız bir biçimde gelecek Yaşadığımız zaman mücadeleyi gerektiriyor ama aynı zamanda yaratıcılığa ve yeni doğumlara, yeni potansiyellere ve yeni olasılıklara açık zamanlar Olanlara bu yönünden bakmak enerjimizi yeniden akışkanlaştıracak ve açacaktır

10 Bağımsızlığınızı Koruyun

Enkarnasyon ruhsallığında bağımsızlık, kendimizi yönetmemizi mümkün kılan; bize seçimler yapabilme, maksadımızı ifade etme ve bireysel kimliğimizi açığa çıkarma gücü veren ruh ile kişilik arasındaki bütünselliktir Bu, yalnızca bizim hayata katabileceğimiz eşsiz hediyelerin kaynağıdır Bağımsızlığımızı korumak bu içsel bütünselliğe akort olmak ve kimliğimizi onurlandırmak (kendimizi onurlandırmak) ve hayatla birlikte oluşturduğumuz bağlantıları onurlandırmaktır
Ruhsal varlıklar olarak holistik doğamız her zaman bizi kuşatan koşullardan daha fazla genişleme potansiyeline sahip ve güçlü Bu genişlemeyi istediğimiz zaman kalplerimizi ve zihinlerimizi gerçekten daha geniş bir kişilik boyutuna açarız ve enerjimiz, bununla buluşabilmek için yükselir Kimlik duygumuzu ve kendimizi zayıflatırsak, onurunu korumazsak, kendimizi küçültürsek zor zamanların ya da herhangi bir zamanın gerektirdiği mücadeleleri nasıl karşılayabiliriz? Üretken olma yeteneğimizden şüphe ettiğimiz sürece nasıl yaratıcı olabiliriz ki? Kendi kimliklerimizin, düşüncelerimizin ve duygularımızın başkalarının korkularıyla şekillenmesine izin verdiğimiz sürece korku nerede duracaktır, özellikle de bizim korku duymamızdan yararlanabilecek olanlar nerede duracaktır? Büyük mücadeleler büyük insanlara gelir ve her birimizin içindeki ruhun ve hayatın büyüklüğü çoğumuzun umduğundan daha büyüktür Bağımsızlığımızı korumak kapıları içimizdeki genişliğe ve etrafımızdaki hayatla daha güçlü bir ilişki kurmamıza açar

11 Sevecen Olun

Yukarıda bahsettiğimiz on öneri üç kelimeyle özetlenebilir: Sevgi dolu olun Sevgi gerçekten de insani problemlere yanıttır; kendini sevmek, başkalarını sevmek, bulunduğu yeri sevmek, yaptığı işi sevmek, doğayı sevmek, hayatı sevmek, dünyayı sevmek, tüm harikalığı ve ihtişamı içinde ruhu sevmek Sevgi enerjimizi özgürleştirir Bizi açar ve pek çok düzeydeki ruh ve hayat akışının içine bırakır Sevgi tezahürün ardındaki gerçek sırdır Sevginin pek çok yüzü vardır; koruyuculuk, şefkat, farkındalık, cesaret, yaratıcılık gibi; ama o anda hangi yüzünü gösteriyor olursa olsun sevgi her zaman zor ve mücadele gerektiren zamanlara bizim en güçlü yanıtımızdır

Sevgi sihirlidir Shakespeare’in söylediği gibi, ne kadarını verirsek o kadarını alırız Sevgi adeta bir verme ekonomisinde çalışır ve bu sadece bolluğu tanıyan bir ekonomidir Dünyanın bize korkmamızı söylediği ve her şeyi kaybettiğimiz bir devirde sevgi bize güvende olduğumuzu, kendimiz ve başkaları için zenginlik yaratıcı kaynaklar olduğumuzu söyler Sevgi, ekmek somunları ve balıkların mucizelerinin arkasındaki güçtür Cüzdanları açan, dolapları, buzdolaplarını, kilerleri ve hepsinden öte kalpleri açan ve böylelikle bize birbirimizi koruyabileceğimizi hatırlatan bir paylaşım akışına izin veren bir güçtür Sevginin olduğu yerde birbirimize yardımcı olabiliriz Sevginin olduğu yerde ayrılığın üstesinden gelme ve ayrılığın getireceği korkuyu altetme isteği vardır Birbirimiz için birer yürek, zihin ve istek gücü olabiliriz İçinde bulunduğumuz zor bir zaman olabilir, ama sevgi sayesinde zor insanlar olmaktan kurtulabiliriz

12 “Tanrı Dolu” Olun

Bu son maddeyi özellikle vurgulamak için koydum, ama rahatlıkla ilk adım da olabilirdi Tanrı’nın önemi hayatidir Tanrı aynı zamanda bir gizemdir Benim dilimde Yaratıcı Gizemdir Tarih boyunca insanlar bu nihai veya zemin niteliğindeki gerçekliğe pek çok isim verdiler ve onu pek çok yönden gördüler Ama ona ne isim verdiğimiz ya da nasıl gördüğümüz onun içimizdeki varlığının ne olduğunu anlamaktan daha az önemlidir O bize gerçekten de evrende bir ev sağlamaktadır Eğer açık ve akışkansak bunun nedeni nihai varlığın açık ve akışkan olmasıdır Sevgi duyduğumuzda sevgimiz bu nihai varlığın sevgi duyuşuyla yüzlerce, binlerce, milyonlarca kat artar

Findhorn Derneği çok basit bir önerme üzerine kuruldu: “Önce Tanrıyı hayatınıza alın, ardından ihtiyacınız olan her şey size gelecek” Findhorn’un Kurucuları bunu ispatladılar ve Findhorn tezahürün bu basit prensibinin sonucu olarak başarılı oldu
Benim için, Tanrıyı en başa koymak “Tanrı Dolu Olmak” demek; sınırlı bir varlık olarak benim kendi kapasitem ölçüsünde, bu yaratıcı, sevgi dolu varlığın niteliklerini içimde barındırmak demek Kalbimi açmadan önce izin verin kalbim Tanrıyla dolu olsun Düşünmeden önce izin verin zihnim Tanrıyla dolu olsun Konuşmadan önce izin verin ağzım Tanrıyla dolu olsun Bir şey yapmadan önce izin verin kollarım Tanrı’yla dolu olsun İzin verin kişisel dünyam önce Tanrı’nın dünyası olsun, Tanrı dolu bir dünyam olduğunda biliyorum ki diğer her şey sonradan eklenecektir

Tanrı dolu olmak basitçe sevginin varlığının öncelikli oluşunu, genişliğini, ihtişamını, yaratıcılığını, koruyuculuğunu kendi dünyamda ve kendi içimde fark etmek demek Basit bir ekonomik kriz nasıl olur da bununla kıyaslanabilir ki? Yaratıcı gizem iflas edemez O, kıtlığa konu olamaz Tanrı asla bitmez
Gerçek Soru Bazen ruhsal bir öğretmen için çeşitli şeyler yapmak adına bir dizi adım atmak bir zorunluluk oluyor: bunun için on adım, şunun için oniki adım, diğer bir şey için yedi adım ve bunun gibi Ben hiçbir zaman işlerimi o kadar çok adımlara bölmedim, benim ruh algım bir adımlar dizisinden çok bir rampaya benzer, tırmandığımız bir merdivenden çok sürekliliği olan bir yüzey gibi
Ne var ki zor zamanlar yeni olasılıklar da yaratıyor ve hatta yaşlı kurtlar bile yeni oyunlar öğrenebiliyor! Dolayısıyla ben de size zor zamanlarda ayakta kalmak adına oniki adımlık bir program oluşturdum İşe yarayacak mı? Bunlar üzerinde çalıştığımızda hayatlarımız daha iyi olacak mı? Gerçek soruysa; eğer işe yaramazsa bize ve dünyamıza neler olacağıdır.

alıntıdır.

____________________________________________________________________________

“Simyacı” Yazarı Paulo Coelho’dan Başucu Notu Yapılacak 15 Muhteşem Söz…

Kitap_540580[1]

(OKUMADAN GEÇMEYİN)
1. Elveda diyecek kadar cesursan, hayat seni yeni bir merhaba ile ödüllendirir.
2. Hiç yenilmemiş insanlar vardır. Onlar hiç savaşmamış olanlardır.
3. En iyisini sonraya saklamayın. Yarının ne getireceğini bilemezsiniz.
4. Başkalarını memnun etmek için yaşarsan herkes seni sever, kendin hariç.
5. Başkalarının ne düşündüğü önemli değil çünkü her halükarda yine aynısını düşünecekler.
6. Zamanını satabilirsin, ama geri satın alamazsın.
7. Bizi seven insanlar var, sadece nasıl göstereceklerini bilmiyorlar.
8. Hayatın sırrı, oysa, yedi kere düşüp, sekiz kere kalmaktı.
9. Bir hayali gerçekleştirmeyi imkansız kılan tek şey vardır; başarısızlık korkusu.
10. Hayatın, insanın iradesini test etmek için pek çok yolu vardır, bazen hiçbir şey olmaz ya da her şey birden olur.
11. Bir gün kalkacaksınız ve hep hayal ettiğiniz şeyleri yapmaya vakit kalmamış olacak. Şimdi tam zamanı. Harekete geçin.
12. Sadece güneşli günlerde yürürseniz, hedefinize asla varamazsınız.
13. Tekne limanda güvendedir. Ama teknenin amacı bu değildir.
14. Affet ama asla unutma yoksa tekrar yaralanırsın. Affetmek bakış açını değiştirir, unutmak ise aldığın dersi kaybettirir.
15. Ok ancak geri çekerek atılır. Hayat seni zorluklarla geri çekiyorsa, seni daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam et.
(Okuduysak başkaları da okusun diye paylaşalım)

Günde Bir Bardak İçinde Ne Kalp Kalıyor Ne Şeker…

11667428_880169402050062_6418020143169551752_n[1]

 

ABD Tarım Bakanlığı, kalp hastalıkları, felç ve diyabet riskini düşüren bir içeceği ortaya çıkardı.

Günde iki bardak kızılcık suyunun içilmesi inme veya kalp hastalığı riskini düşürdüğü ortaya çıktı. ABD Tarım Bakanlığı’nın yaptığı son araştırmada 56 katılımcıya kontrollü diyetler uygulandı. 28 kişiye günde iki bardak kızılcık suyu içirildi, 28 kişiye de normal beslenme önerildi.

Daily Mail’deki habere göre, sekiz hafta sonrasında katılımcıların kan basıncı, kan şekeri ve kan lipitleri değerleri ölçüldü. Buna göre kızılcık suyu içenlerin değerleri olumlu çıktı.

Uzmanlar, kızılcığın içinde bulunan polifenollerin çok güçlü antioksidanlar olduğunu söylerken, “Kızılcık bu açıdan çok zengin. Onda elma, yaban mersini, üzüm ya da kirazdan daha fazla polifenol var” açıklamasını yaptı.

KIZILCIK SUYU NASIL YAPILIR?

Malzemeler;

1 kg Kızılcık
2 buçuk lt. su
1.5 su bardağı şeker

Kızılcık suyu tarifi;

Kızılcıkları yıkayıp tencereye alın.
Üzerine sıcak suyu ekleyip kaynamaya bırakın
Kaynamaya başladıktan itibaren 15 dakika daha kaynatıp altını kapatın.
Sık bir süzek veya tülbentten süzün. Şekerini ilave edip karıştırın.
Oda sıcaklığına gelene kadar dışarda bekletip, soğuması için buzdolabına kaldırın.
Afiyet şifa olsun.

NOT: Eğer konsantre şerbet yapmak isterseniz, süzdükten sonra şekerini atıp, cıvık pekmez kıvamına gelene kadar kaynatın. Kavanozlara koyup ters çevirin.

kaynak: facebook sağlık olsun sayfası

Bedenimiz işte harika makinemiz…

11034909_867197580040761_7191440676685117538_n[1]
Biz hayatımızdaki kullandığımız araçlar arızalanınca
insanlarla ilişkilerimiz bozulunca,
yaşamın bize verdiği mesajları hala anlamadıkça…
Yaşam, son çare olarak mükemmel bir makinemiz olan bedenimizle hayatımızdaki sorunları göstermeye çalışıyor…
Ancak hastalanınca duruyoruz… Bana ne oluyor böyle diyoruz…
Neden hasta olunca farkına varıyoruz? Çünkü yaşamla ilişkimiz bir şekilde kesiliyor…
İşimize gidemiyoruz veya ağrılar içinde dolaşıyoruz hayattan#keyifalamıyoruz…
“Evet, yaa, bu işim beni çok strese sokuyordu, sonunda hasta etti beni” diyorsunuz…
Yaşamın size söylediklerini dinlemek için illa hasta olmayı mı bekliyorsunuz…
Kanser olduğunuz zaman mı en nefret ettiğiniz kişiyi affedeceksiniz…
Öleceğinizi bilirseniz mi yapmak istediğiniz şeyler için kendinize zaman ayıracaksınız, kızmayı, söylenmeyi bırakacaksınız…
Hastalıklar sizin düşüncelerinizle yaşamınızda yaratmış olduğunuz sıkıntıların sonuçları ve bu düşünceler sahip olduğunuz yaşam alanlarınızı#güçlü bir şekilde etkiliyor…
Öncelikle şunu da belirtmek isterim, yaşamımızdaki bu nedenleri görmemek için kendimize bahanelerde uydururuz…
Soğuk bir şeyler içtim bu yüzden boğazım ağrıyor…
Acılı yedim bu yüzden midem ağrıyor vs…
Daha önce neden soğuk içtiğinizde veya acı yediğinizde bu ağrılar yoktu…
Kendinize ‪#‎dürüst‬ olun ve yaşamın size verdiği bu ipuçlarını kullanın…
Sonuçta sadece kazançlı çıkarsınız…
Aşağıda hastalıkların zihinsel nedenleri ile ilgili birkaç örnek vermek istiyorum…
Hastalıkları kalıcı bir biçimde ortadan kaldırabilmek için
bu hastalığa neden olan düşünce kalıbınızı iyileştirmeniz gerekir…
Aşağıda hastalıkların nedeni, yerine koymanız gereken olumlu düşünce şekli yer alacak…
Eğer bu hastalıklara sahipseniz lütfen bunu yapın…
Devamlı onaylamaları tekrar edin…
İyileşmenin ne kadar hızlı olduğunu,
olumlu düşünce şeklinizin de hayatınızdaki diğer problemleri nasıl hallettiğini,
ilaç tedavinize de nasıl destek olacağını göreceksiniz.
Başınız ağrıyorsa; Kendinizi hangi konuda ‪#‎yargılıyorsunuz‬ sorusunun cevabını bulun…
Kendini ‪#‎eleştirme‬, değersiz görme ile ilgilidir…
‪#‎Migren‬ türü ağrılar ise mükemmeliyetçi olan ve bu yüzden kendilerine çok baskı yapan kişiler tarafından yaratılır…
Migrende yoğun olarak bastırılmış kızgınlık vardır…
Onaylaması; Kendimi çok seviyor ve onaylıyorum, kendimi affediyorum… Emin ellerdeyim…
‪#‎Sinüs‬ ağrıları; Burunun çok yakınında hissedilir.
Hayatınızda size çok yakın olan birisinden duyduğunuz rahatsızlığı gösterir,
o kişi tarafından ezildiğinizi hissediyor olabilirsiniz…
Onaylaması; Hayatın bütünüyle birim.
Huzur, uyum ve ‪#‎dengenin‬ her zaman içimi kapladığını ve beni kuşattığını ilan ediyorum.
Her şey yolunda. Ben kendi gücüme sahip çıkıyorum.
‪#‎Boyun‬ ağrıları, tutulma; Düşüncelerimizde esnek olma,
sorunun öteki yüzünü görme,
başka bir kişinin bakış açısını anlamayı temsil eder.
İnatçılığı ve hep haklı çıkma isteğini bırakmak gerekir.
Olumlaması; Hayatla barış halindeyim, rahatım.
Bir meselenin her yönünü esneklikle ve kolaylıkla görüyorum.
Başka bakış açılarını da sevgiyle algılıyorum, güvendeyim.
‪#‎Boğaz‬; Kendimizi doğru bir şekilde ifade edemiyoruz, “istediğim şeyi söyleyemiyorum…” düşünce kalıbını içerir.
Kendimizi ifade etme korkumuzu, hakkımızı aramaktan çekinme korkumuzu, “ben buyum” deme cesaretimizin olmayışını gösterir.
Kızgınlık boğaz ağrılarının nedeni.
Eğer soğuk algınlığı da varsa zihinsel karışıklık yaşıyoruzdur…
Larenjit konuşamayacak kadar öfkeli olduğumuzu gösterir.
Yaratıcılığımız engellendiğinde boğazla ilgili sorunlar olur.
Hayatlarını başkaları için yaşayan anne/ baba/çocuk/eş/sevgili/patron vs.
kendi istediklerini hiç yapamayan birçok insan
‪#‎BADEMCİK‬ ve ‪#‎TİROİD‬ sorunları yaşarlar… Engellenmiş yaratıcılığın sonucudur.
Ayrıca boğazdaki enerji merkezimiz bedende değişimin olduğu yerdir…
Değişime karşı koyduğumuzda, değişmeye çalıştığımızda genellikle boğazımızda sorun yaşarız…
Öksürdüğünüzde ya da biri öksürdüğünde dikkat edin… Ne konuşuluyordu?
Neye tepki gösteriyoruz? Direnç ve inatçılık mı yoksa değişim süreci içinde misiniz?
Öksürdüğünüz an elinizle boğazınızı tutun “değişmeye hazırım” “değişiyorum” deyin…
Olumlama; Düşündüklerimi, isteklerimi, hissettiklerimi rahatlıkla ve özgürce ifade ediyorum.
Yaratıcıyım, sevgiyle konuşuyorum.
Değişmeye hazırım. Kendim olmakta özgürüm. Emin ellerdeyim.
‪#‎Sırt‬; Destek sistemimizi temsil eder.
Sırt ile ilgili sorunlar genellikle yeterince destek görmediğimizin ifadesidir.
Yalnızca bizi işimizin, ailemizin, eşimizin desteklediğini düşünürüz.
Bu yanlış bir inanış şeklidir… Gerçeği ise, evren ve hayat bizi destekler.
Onaylama; Hayatın her zaman beni desteklediğini biliyorum ve kabul ediyorum…
Üst sırt ağrıları; Duygusal destekten yoksunluk… “Eşim, ailem vs beni anlamıyor ve desteklemiyor.”
Onaylama; Kendimi seviyor, beğeniyor ve onaylıyorum. Hayat beni seviyor ve destekliyor.
Orta kısım; Suçluluk duygusuyla ilgili… Geçmişimizde arkamızda kalan bir şey.
Sırtınızdan bıçaklandığınızı mı düşünüyorsunuz,
arkanızda ne bıraktığınızı görmekten mi korkuyorsunuz
ya da arkada bıraktığınız bir şeyi mi gizliyorsunuz?
Onaylama; Geçmişi geride bırakıyorum.
Geçmişin geleceğim üzerimde hiçbir etkisi yok.
Yüreğimde sevgiyle ilerlemek için özgürüm…
Alt bölüm ise; Bitip tükendiğini hissetme, ekonomik sorunlarla bir çıkmaz içinde olma, ekonomik endişelerin ifadesidir…
Parasızlık ya da parasal korkular bu bölümle ilgilidir…
Onaylama; Yaşam sürecine güveniyorum. Gereksindiğim her şey daima sağlanacaktır. Emin ellerdeyim.
Sinir Bozukluğu; Sinirler İletişimi temsil eder.
Benmerkezcilik (sadece kendini düşünme). İletişim kanallarını kapatma
Onaylama; Yüreğimi açıyor ve sadece sevgi dolu iletişim biçimleri yaratıyorum.
Güvenlik içindeyim ve iyiyim. Rahatça ve keyifli iletişim kuruyorum.
Akciğerler; Hayatı içine alma kapasitesini temsil eder.
Akciğer rahatsızlıkları, zatürree nedeni;
depresyon, keder, hayatı içine almaktan korkma,
kendinde hayatı dolu dolu yaşama hakkını görmeme…
Hayatı reddediş…
Olumlama; Hayatı kusursuz bir dengeyle içime alıyorum.
Hayatın bütünlüğünü içime alma kapasitesine sahibim.
Hayatı sevgiyle ve dopdolu yaşıyorum.
Kalp; Sevgi ve güvenlik merkezini temsil eder.
Kendimizi sevgi ve sevinçten yoksun bırakma…
Çoktan beri süren duygusal sorunlar.
Kendini yalnız ve panikte hissetme.
“Ben yeterince iyi değilim, yeterli değilim, asla başaramayacağım” inancı ile yaşayanlar kalp hastası olurlar.
Onaylama; Kalbim sevgi ritminde vuruyor.
Neşe ve sevinci kalp merkezime geri getiriyorum.
Herkese sevgi gösteriyorum.
Sevinç içinde yaşıyorum. Sevincin, zihnimden, bedenimden ve deneyimlerinden akmasına sevgiyle izin veriyorum.
Tüm hayatla birim ve ‪#‎evren‬ beni bütünüyle destekliyor. Her şey yolunda.
Yüksek Tansiyon; Çoktan beri süren, çözülmemiş ‪#‎duygusal‬ sorun.
Onaylama; Geçmişi sevgiyle geride bırakıyorum. Huzur içindeyim.
Düşük Tansiyon; Çocukken yeterince sevgi görmemiş olma.
“Ne anlamı var ki?”
“Nasıl olsa işe yaramayacak” yaklaşımı içinde yaşama.
Onaylama; Artık daima sevinçli olan ‪#‎ŞİMDİ‬ de yaşamayı seçiyorum.
Hayatım bir sevinç kaynağıdır.
Mide; Besinleri taşır. Tüm yeni düşünce ve deneyimlerimizi sindirir…
Bu hayatta hazmedemediğiniz, kabul etmediğiniz nedir?
Yeniliklere kolaylıkla adapte olamıyoruzdur.
Mide bulantısı; Bir fikri ya da deneyimi reddetme…
Ekşimesi; Korku, korku… Sıkıştırıcı korku…
Gastrit; Büyük korku, dehşet… Yeniden korkma, yeniyi özümseyememe…
Ülser; Yeterince iyi olmadığına inanma. Kendini sevmeyi reddetme.
Birilerini hoşnut etmeye çalışma.
Olumlama; Hayatı rahatça sindiriyor ve özümsüyorum. Güvendeyim, yaşam sürecinin bana yalnızca iyi şeyler getireceğine inanıyorum. Hayat benimle anlaşma ve uyum içinde. Her gün, her an yeniyi özümsüyorum. Kendimle barış içindeyim. Kendimi seviyor beğeniyor ve onaylıyorum.
Bacaklar; İleriye doğru atılan adımlar. Adım atmaktan korkma,
bir şeyleri yapmak istemediğimiz zaman bacaklarımızda sorunlar çıkar.
Gelecekten korkma.
Olumlama; Hayat benim için var.
Geleceğimde her şeyin iyi olduğunu bilerek güven ve neşeyle ilerliyorum.
Dizler; Boyun gibi esneklikle ilgilidir.
Taviz verme, gurur, ego ve inatçılığı ifade eder.
İleri doğru adım atarken taviz vermekten korkar, katılaşırız.
Bu eklem yerlerini sertleştirir.
İlerlemek isteriz ama değişmek istemeyiz.
Bu yüzden dizin iyileşmesi uzun süre ego devrededir.
Huzurlu olmak için esnek olmalı, takılıp kalmamalıyız…
Olumlama; Ben esnek ve akıcıyım…
Şefkat ve merhamet, bağışlama ve anlayış içindeyim.
Kolaylıkla eğiliyor ve akıyorum.
Kazalar; Kızgınlık ifadesidir.
Birikmiş öfke, otoriteye karşı çıkma arzusu.
O kadar kızgınız ki birisine vurmak isteriz ama birisi bize vurur(çarpar). Şiddete inanma…
Onaylama; Bu durumu yaratan düşünce kalıbımı terk ediyorum.
Barış halindeyim, ben değerliyim.
Kanser; Derin bir biçimde incinme, yaralanma.
Uzun zamandır süren kızgınlık.
İnsanı yavaş yavaş yiyip bitiren derin bir sır ya da üzüntü.
Nefretleri taşıma.
Olumlama; Tüm geçmişi sevgiyle bağışlıyor ve serbest bırakıyorum.
Dünyamı sevinçle doldurmayı seçiyorum.
Kendimi seviyor ve onaylıyorum.
alıntı

Türkiye’de Mutlaka En Az Bir Kere Ziyaret Etmeniz Gereken 55 Mekan

Doğal güzellikleri ve farklı tatil mekanlarını uzakta aramaya gerek yok. Binlerce yıl mazisi olan, birçok devre, imparatorluğa ve uygarlığa ev sahipliği yapmış Anadolu; tarihi kalıntıları ve eşsiz doğal güzellikleriyle gezilmesi ve görülmesi gereken inanılmaz mekanlar sunuyor hepimize.

1. Sultan Ahmet Cami-İstanbul

Sultan Ahmet Cami-İstanbul

 

Osmanlı Padişahı I. Ahmet tarafından yaptırılmıştır. Cami mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ile büyük kubbesinin içi de yine mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için yabancılar tarafından Blue Mosque yani Mavi Cami olarak da bilinmektedir.

2. Halfeti-Şanlıurfa

Halfeti-Şanlıurfa

Fırat nehrinin altında kalan taş mimarisiyle Saklı Cennet ve Kayıp Kent olarak da bilinen Halfeti doğal güzelliği ile gözde turizm yerlerinden biri…

3. Amasra-Bartın

Amasra-Bartın

Doğal yapısı ile hem deniz hem de bir orman kenti olan Amasra, yorucu geçen bir yılın ardından kafa dinlemek için tatil yapılası eşsiz bir yer.

4. Asarkale-Samsun

Asarkale-Samsun

Helenistik Çağdaki yerleşim yerlerinden biri olan Asarkale Kaya Mezarlarının eşsiz örneklerinden birini sunmakta…

5. Zeugma-Gaziantep

Zeugma-Gaziantep

Büyük İskender zamanında Antep’ in Nizip ilçesinde kurulmuş olan antik kent Roma döneminden kalan mozaikleri ile dünyaca ünlüdür.

6. Kapadokya

Kapadokya

Bölge 60 milyon yıl önce volkanik dağların püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların, rüzgar ve yağmurların aşındırması sonucu ortaya çıkmış muhteşem bir doğal güzelliktir.

7. Ani Harabeleri-Kars

Ani Harabeleri-Kars

Ermeni, Bizans ve İslam Mimarisinin örneklerini barındıran karma bir ören yeri, mutlaka görülmeli…

8. Çatalhöyük-Konya

Çatalhöyük-Konya

Günümüzden 9 bin yıl önce Neolitik ve Kalkolitik Çağın önemli yerleşim yerlerinden biri olan Çatalhöyük 2012 yılında Unesco Dünya Miras Listesine dahil edilmiştir.

9. Ayasofya-İstanbul

Ayasofya-İstanbul

Ne denilebilir ki? Günümüzde müze, Osmanlı döneminde cami daha öncesinde ise bir Ortodoks Kilisesi olarak kullanılan tarihi yapı dünyanın 8. harikası olmaya aday güzellikte…

10. Aspendos-Antalya

Aspendos-Antalya

Amfi tiyatrosuyla meşhur antik kent…Romalılar tarafından inşa edilen kent zamanında önemli bir ticaret yolu üzerinde olduğu için her çağda ele geçirilmek istenen kentler arasında yer almıştır.

11. Uzungöl-Trabzon

Uzungöl-Trabzon

Sık orman yapısı ve oluşumu itibariyle doğal güzelliğe sahip olan göl ziyaretçilerini huzurun derinliklerine sürüklemekte…

12. Mevlana Müzesi-Konya

Mevlana Müzesi-Konya

Mevleviliğin öncüsü olan o yüce insanın dergahı, Mevlana Türbesi olarak da bilinen yapı, gezdiğinizde maneviyatınızı on kat artıracak güce sahip…

13. Astım Mağarası-Mersin

Astım Mağarası-Mersin

Astım hastalarına iyi geldiğine inanılan oldukça derin, doğal sarkıt ve dikitlerin yer aldığı muhteşem bir mağara…

14. Çanakkale Şehitler Anıtı

Çanakkale Şehitler Anıtı

Gelibolu yarımadasında yer alan, 1. Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden 253 bin Türk askerinin anısına yaptırılan anıt. Haklarını ödeyemeyiz, ruhları şad olsun…

15. Eğirdir Gölü-Isparta

Eğirdir Gölü-Isparta

Göller yöresinin en büyük doğal zenginliklerinin başında gelmekte olan Eğirdir Gölü, ekonomik açıdan ülkemiz için oldukça faydalı ve eşsiz görünümüyle görülmesi gereken turistik bir mekan…

16. Hattuşaş-Çorum

Hattuşaş-Çorum

Hitit İmparatorluğunun başkenti…

17. Hasankeyf-Batman

Hasankeyf-Batman

Zamanında önce Artukluların daha sonra Eyyubilerin elinde bulunan kent önemli ticaret ve ekonomi merkezlerinden biriymiş…

18. Efes-İzmir

Efes-İzmir

Kuruluşu Cilalı Taş Devrine kadar dayanan Efes, tarihin önemli antik Yunan kentlerinden biri…Efes’ te gezerken kendinizi çok eski dönemlerde yaşayan bir Romalı olarak hissedebilirsiniz…

19. Balıklıgöl-Şanlıurfa

Balıklıgöl-Şanlıurfa

İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak da bilinen göl, kutsal balıkları ve çevresinde yer alan tarihi eserler ile Urfa’ nın en çok dikkat çeken yerlerindendir.

20. Pamukkale-Denizli

Pamukkale-Denizli

Unesco tarafından Dünya Mirası Listesinde yer alan Pamukkale, travertenleri ile görsel bir şölen olmasının yanı sıra; kalp rahatsızlıkları, romatizma, göz ve deri rahatsızlıklarına da iyi gelmesiyle bilinen bir şifa cennetidir.

21. Kız Kalesi-Mersin

Kız Kalesi-Mersin

Kısa süren bir tekne turunun ardından kalenin içinde yapacağınız keşifle kendinizi oranın hakimi sayabilir; tarihte uzun bir yolculuğa çıkabilirsiniz…

22. Dolmabahçe Sarayı-İstanbul

Dolmabahçe Sarayı-İstanbul

Batı ve Doğu mimarisinin özelliklerini bir arada bulunduran, Barok stiline sahip saray Osmanlı Döneminde Sultan I. Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır. İstanbul ziyaretlerinde Atatürk’ ün ikametgah olarak kullandığı saray aynı zamanda kendisinin vefat ettiği mekandır.

23. Anıtkabir-Ankara

Anıtkabir-Ankara

Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün Ankara Anıttepe’ de bulunan anıt mezarıdır. Mutlaka gezilmesi, özellikle gençlerimizin görmesi gereken, maneviyatı yüksek mekanlardan biri…

24. Düden Şelalesi-Antalya

Düden Şelalesi-Antalya

Gezerken keyfinizi yerine getirecek büyülü bir mekan…

25. Kızkumu-Muğla

Kızkumu-Muğla

Denizin üstünde yürümek ister misiniz? Cevabınız evetse Kızkumu Plajı size farklı bir deneyim sunmaya hazır muazzam bir yer…

26. Şirince-İzmir

Şirince-İzmir

Maya takvimine göre 21 Aralık 2012′ de kopacak olan kıyametten etkilenmeyecek güvenli bölge olarak gündeme gelen Şirince kasabası sadeliği seven huzur arayanların adresi…Aynı zamanda Matematik sevenlerin kesinlikle uğraması gereken Matematik Köyüne de ev sahipliği yapmaktadır.

27. Topkapı Sarayı-İstanbul

Topkapı Sarayı-İstanbul

 

Osmanlı İmparatorluğunun yaklaşık 400 yıl boyunca idari merkezi olan ve birçok önemli eserin içinde sergilendiği saray, yerli yabancı tüm turistlerin ilgisini çeken muhteşem bir tarihi yapı…

28. Karagöl-Artvin

Karagöl-Artvin

Fotoğrafta görünen kayığa binip göl üzerinde huzurun derinliklerine inmeye ne dersiniz? Karagöl sizleri bekliyor…

29. Safranbolu Evleri-Karabük

Safranbolu Evleri-Karabük

Osmanlı kent dokusunun günümüze kadar korunduğu, Unesco Dünya Mirası Listesinde yer alan bir başka tarihi güzelliğimiz…

30. Kaunos Kral Mezarları-Muğla

Kaunos Kral Mezarları-Muğla

Dalyan ilçesi içinde yer alan kralların değerli eşyalarıyla birlikte gömüldüğü mezarlar…

31. Boğaziçi Köprüsü-İstanbul

Boğaziçi Köprüsü-İstanbul

 

Birinci Köprü olarak da bilinen, Karadeniz ile Marmara Denizini birbirine bağlayan İstanbul Boğazı üzerinde yer alan iki asma köprüden biridir. Sunduğu eşsiz manzarası İstanbul‘ un dünya kentleri içinde yer almasını sağlayan nedenlerden sadece biri…

32. Anzer Yaylası-Rize

Anzer Yaylası-Rize

Her bir yaylası olay olan Rize’ nin dünyaca ünlü balına da ismini vermiş Anzer Yaylası: cennetten bir kare…

33. İztuzu Plajı-Muğla

İztuzu Plajı-Muğla

Caretta Caretta kaplumbağalarının yaşam alanı olduğundan Kaplumbağa Plajı olarak da bilinen plaj; doğallığı ve temizliği ile dünya çapında birçok ödül almıştır ve turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir.

34. Noel Baba Kilisesi-Antalya

Noel Baba Kilisesi-Antalya

Demre’ de bulunan, Noel Baba olduğuna inanılan Aziz Nicholaos’ un ölümü ile yapılan kilisedir.

35. İshak Paşa Sarayı- Ağrı

İshak Paşa Sarayı- Ağrı

Osmanlı mimarisinden günümüze kalan, 116 odalı saraydır.

36. Nemrut Dağı-Adıyaman

Nemrut Dağı-Adıyaman

Unesco Dünya Mirası Listesinde yer alan, önemli tarihi eserlerimizden biri…Kommagene Kralı Theos’ un heykelinin yanı sıra Yunan ve Pers tanrısının heykelleri ile bir kartal başı heykeli de dağın eteklerinde bulunmaktadır…

37. Abant Gölü-Bolu

Abant Gölü-Bolu

Çevresinde yer alan zengin bitki örtüsü ve gür ormanların yanı sıra; kıyısında yer alan beyaz ve sarı nilüferlerle harika bir görüntü çizen göl, mutluluğu doğada arayanların adresi…

38. Sümela Manastırı-Trabzon

Sümela Manastırı-Trabzon

Maçka ilçesinin Altındere Köyü sınırları içerisinde yer alan Manastır sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olması sebebiyle dikkat çekici bir görünüme sahiptir. Halk arasında Meryem Ana adı ile anılır.

39. Midyat-Mardin

Midyat-Mardin

Dinlerin ve dillerin buluşma noktası…Birçok uygarlığa ev sahipliği yapan kent görülmeye değer nitelikte…

40. Yerebatan Sarnıcı-İstanbul

Yerebatan Sarnıcı-İstanbul

İstanbul‘daki en büyük kapalı sarnıçtır. Müze olmanın yanı sıra ulusal ve uluslararası birçok etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.

41. Bodrum Kalesi-Muğla

Bodrum Kalesi-Muğla

Bodrum‘ un simgesi haline gelmiş kale bugün Sualtı Arkeoloji müzesi olarak kullanılmaktadır.

42. Karain Mağarası-Antalya

Karain Mağarası-Antalya

Türkiye’ nin en büyük doğal mağaralarından biri olan Karain, Anadolu ve Yakın Doğu tarihi açısından önemli bir paleolitik merkezdir.

43. Galata Kulesi-İstanbul

Galata Kulesi-İstanbul

Dünyanın en eski kulelerinden biri olan Galata Kulesi Bizans İmparatorluğu zamanında 528 yılında inşa edilmiştir. Pek çok efsaneye konu olan kule, İstanbul‘ un eşsiz yapılarından biridir.

44. Tortum Şelalesi-Erzurum

Tortum Şelalesi-Erzurum

Şelalenin bulunduğu bölgede ziyaretçiler için piknik alanı ve hemen şelalenin altında inen merdivenlerin üzerinde demir korkuluklu izleme balkonu bulunmaktadır.

45. Ölüdeniz-Fethiye

Ölüdeniz-Fethiye

Likyalılarda Işık ve Güneş Diyarı, Ortaçağda ise Uzak Diyar olarak bilinen Ölüdeniz, 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçilmiştir.

46. Cumalıkızık-Bursa

Cumalıkızık-Bursa

Tarihi dokusunu ilk günden bugüne koruyan, Uludağ’ ın etekleri ile vadiler arasında sıkışıp kalmış şirin bir Osmanlı Köyü…

47. Harput-Elazığ

Harput-Elazığ

Birçok devlete ev sahipliği yapmış olan bu antik kent bugün açık hava müzesi gibidir…

48. Köyceğiz-Muğla

Köyceğiz-Muğla

Efsanelere göre bir ova üzerine kurulan kenti zamanında sular basmış ve bu felaketin seyrine gelenler gölün kıyısında birkaç ev ve insan olduğunu görünce: Bütün şehir batmış, kıyıda bir köyceğiz kalmış demişler…

49. Harran-Şanlıurfa

Harran-Şanlıurfa

Dünyanın ilk bilim merkezlerinden biri olan kent aynı zamanda dünyanın ilk üniversitesini de barındırmaktadır.

50. Selimiye Cami-Edirne

Selimiye Cami-Edirne

nesco Dünya Mirası Listesine giren bu muhteşem eser, Osmanlı dönemine aittir. Mimar Sinan’ ın 90 yaşında yaptığı ve ustalık eserim dediği yapıt özellikle iç süslemeleriyle dikkat çekmektedir.

51. Laodikeia-Denizli

Laodikeia-Denizli

M.Ö. 1. yüzyılda inşa edilen, Romalılar için büyük önem arz eden Anadolu’ nun önemli antik kentlerinden biri…

52. Ankara Etnografya Müzesi

Ankara Etnografya Müzesi

Ankara‘ nın Altındağ ilçesinde bulunan bina Cumhuriyet döneminin önemli mimarlarından olan Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından yapılmıştır.

53. Kariye Müzesi-İstanbul

Kariye Müzesi-İstanbul

Bizans döneminden günümüze kalan bir başka muazzam yapı…Yapılış tarihi 6. yüzyıla kadar dayanmaktadır.

54. Fethiye Cami-Kars

Fethiye Cami-Kars

İlk kilise olarak, sonraları ise cami olarak kullanılan yapı Kars’ın estetiği yüksek, muhteşem yapılarından biri…

55. Kız kulesi-İstanbul

Kız kulesi-İstanbul

M.Ö. 24 yıllarına kadar uzanan bir tarihi olan kule, Üsküdar’da Bizans döneminden kalan tek yapıdır ve çeşitli efsanelere konu olmuştur.

kaynak: onedio

Aslında Sempatik Gibisin…

11760113_897790126960405_5987960982837608768_n[1]

Yazın Serinletici İçeceği Karpuzlu Limonata

11221363_798433326922163_2252420231878194415_n[1]

– Yazın en sulu ve en serinletici meyvesi karpuzdur. Karpuz sıcak havalarda peynirle beraber hafif bir öğün olurken limon ile birleştiğinde harika bir yaz içeceğine dönüşür. Karpuzlu limonata tarifini mutlaka sevdiklerinize ikram edin.

Yazın geldiğini hissettirecek karpuzlu limonata tarifi:

Malzemeler:

3 adet limon

1/2 adet orta boy karpuz (dilimlenmiş, kabukları çıkartılmış)

3 yemek kaşığı şeker

1,5 su bardağı soğuk
su

Hazırlanışı:

Kabuğunu kesip dilimlere ayırdığınız karpuzun çekirdeklerini temizleyin.

Limonların suyunu sıkın ve limon kabuklarını rendenin iri tarafıyla rendeleyin.

Temizlenmiş karpuzları, limon suyunu, rendelenmiş limon kabuğunu, soğuk su ve şekeri blender da karıştırın.

Pratik karışımı bir süzgeç yardımıyla süzerek posasını ayırın.

Karpuzlu limonatayı soğuk servis edin.

Tarif Ediyorum Önerisi:

Karpuzlu limonatayı kurabiye kalıplarıyla farklı şekiller verdiğiniz karpuzlar eşliğinde ve taze nane yaprakları ile servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »