Aynı Anda 3 Farklı Resmi İçinde Barındıran Negatif Alan Testi: Siz İlk Olarak Ne Görüyorsunuz?

ne-goruyorsunuz-durbun-araba-a[1]

 

Aşağıdaki resime yakından bakın; Resimde ilk önce ne gördüğünüzü aklınıza kaydedin. Daha sonra, gördüğünüz şeyin karakteriniz ve yaşam algısı ile halihazırdaki zihin durumunuz hakkında neler söylediğini ortaya çıkarmak için okumaya devam edin;

 

İLK OLARAK NE GÖRDÜNÜZ?

Bir Araba

İlk önce bir araba gördüyseniz, bunun anlamı bağımsızlığın sizin için çok önemli olduğudur. Özgür bir ruha sahipsiniz. Sürekli bir yerde sabit kalma düşüncesi size çok uzak. Hareketten yanasınız. Her şeyin yolunda gitmesini istediğiniz gibi, kendi hayatınızda ilerlemeyi seviyorsunuz. Araba, aynı zamanda detaylara girip her durumu derinlemesine analiz etme becerinizi gösterir. Ve detay odaklı olmak, birinin sahip olabileceği inanılmaz bir yetenektir; şu an daha büyük resimlere bakmayı ve daha sonra perspektif kazanmayı unutmamalısınız.

Dürbünlü Bir Adam

Bu, hayatınızda her zaman daha büyük resme bakma eğiliminde olduğunuz anlamına gelir ve gereksiz ayrıntılara girmekle uğraşmazsınız. Gereğinden fazla detaylar sizi sıkar ve tüm resmi görebilen kişilerden olduğundan, fazla düşünmeye gerek kalmadan hızlı bakışlarla bilgileri absorbe ederek çözüme ulaşabilirsiniz. Kimsenin çözemediği problemleri, ufak bir müdahele ile halletme olasılığın oldukça yüksektir. Düzene ve akılcılığa önem veriyorsunuz ve gereksiz risk almayı saçma buluyorsunuz. İnsanların yapmaktan çekindiği görevleri cesaretle üstlenebilirsiniz. Meraklı ve araştırmacı bir yapınız var.

Büyük resmi görmek bir avantaj olsa da, bazen de ayrıntılara bakmak önemlidir.
“A” Harfi

Bu görselde görülmesi en zor noktadır. İlk önce onu gören birkaç kişi arasındaysanız, o zaman başkalarının yapamayacağı şeyleri, yapma ve görme kabiliyetine sahipsinizdir. Çok sezgiselsiniz ve kutunun dışında düşünmeyi gerçekten iyi biliyorsunuz.. Bilişsel yetiniz diğer insanlardan farklı olduğundan olayların ardındaki gerçeği görme konusunda oldukça iyisiniz. Örneğin televizyonda bir film izlerken, daha başından filmin sonunu doğru tahmin ediyor olabilirsiniz. 6.hisleriniz oldukça kuvvetli.

Kaynak: Filoji

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

İnsan Psikolojisine Meraklıysanız Mutlaka Göz Atmanız Gereken 2 Deney

be-the-best-student-in-your-class[1]

 

Bilim insanları ve büyük markalar insan doğasını gerçekten anlayabilmek için sosyal deneyler yapmayı sever. Bazen, katılımcılar normları yıkarak ve mantık dışı hareketler sergileyerek, psikologların bile onları anlayamamasına yol açıyor.
Filoji, beklenmedik sonuçlar doğuran birkaç sosyal deneyi sizler için seçti.
1- Herhangi bir işte çalışmayan belli bir kesime karşılıksız olarak aylık 560 Euro verilseydi?
Deney: Finlandiya’da 2 bin işsiz bu deney için seçilir ve 1 yıl boyunca bu kişilere aylık 560 Euro para ödenir. Bu para işsizlik parası adı altında ödenir ve insanlar üzerinde bu parayı aldıkları süre boyunca bir iş aramaları konusunda bir baskı oluşturulmaz. Bir iş bulsalar ve ya kursalar dahi bu parayı hala almaya devam edecekleri söylenir. Yani denekler tamamen özgür bırakılır.

Sonuç: Katılımcıların hemen hepsi iş bulma konusunda üzerlerindeki stresin büyük ölçüde azaldığı belirtti. 560 Euro Finlandiya için çok yüksek bir gelir olmamasına rağmen, insanların sevdiği işi seçebilecekleri, kendi işini kurabilecekleri ya da sahip oldukları eğitim düzeyini daha üst seviyeye taşıyabilmeleri için onlara nefes aldıran bir gelir.

Sonuç olarak katılımcıların hemen hepsi, bir yıl boyunca hiç çalışmadan gelir elde edeceklerini bilmelerine rağmen, sadece 6 ay sonra önceki gelirlerinden çok daha yüksek bir gelir elde etmeyi başardı ve girdikleri işlerde daha yüksek performans sergiledi. Bu deney gösteriyor ki, iş bulma konusunda kişiler üzerinde oluşan baskı kalktığında ve karşılıksız olarak gelir elde edeceklerini bilmelerine rağmen, bireyler iş aramayı bırakmıyor tam aksine iş bulma konusundaki motivasyonları artıyor.
2- Yetişkinlerin desteği çocukları nasıl etkiler ?
Deney: Bir öğretmen aynı sınıftaki çocukları onların göz rengine göre 2 gruba böler. Deneyin ilk gününde, mavi gözlü çocuklar diğerlerine göre daha fazla ayrıcalık, övgü ve destek görürler. Kahverengi göz rengine sahip olan çocuklar ise boyunlarına kurdele takmak zorunda olmaları gibi diğer çocuklara nazaran ayrıcalık ve ilgiden mahrum bırakılır. İkinci safhada ise gruplar yer değiştirir.

Sonuç: Ayrıcalıkları olan çocukların grubu ilk etapta beklendiği gibi öğretmenin desteğini hisseder ve çalışmalarında daha verimli sonuçlar alırlar. Ancak bununla beraber aynı zamanda diğer gruba karşı kibirli hale gelirler ve bir süre sonra derslerindeki ilerleme diğer sınıflara oranla geride kalmaya başlar. Diğer grup ise aşağılanmış hissedip en basit ders konularını dahi halledemez hale gelir.

 

Sonuç olarak kısa vadede övgü alıp ayrıcalık gösterilen çocuklar başarı sağlasa da, uzun vadede bu yöntem işe yaramıyor. Bu deney gösteriyor ki, eğitimde başarılı olan çocukları ödüllendirirken, başarısız çocukları gözardı ederek rekabet oluşturmak iyi bir model değil.

Bu 2 basit deney bize gösteriyor ki, ceza, ödül ve baskı gibi kavramlar üzerine bldiğimizi sandığımız birçok şey aslında tamamen yanlış olabilir.

kAYNAK: FİLOJİ

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Koklandığında Zekâyı Geliştiren Bitki – Bu Bitkiyi Koklamak Hafızayı %75 Oranında Güçlendiriyor

C0016603027--83367[1]

 

Birçok kişi zeka ve hafızanın güçlenmesinde teknolojik gelişmelerin büyük rol oynayacağını düşünüyor. Kısmen haklılarda. Fakat bunu gerçekleştirmek aslında düşündüğümüzden çok daha kolay olabilir. Bilimin de destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kabul ettiği aromaterapi(bitki yağları ve özleriyle yapılan tedavi türü) buna en basit örneklerden biridir. Bu yöntemin işe yaramasının sebebi ise koklama sistemini yoğun bir biçimde harekete geçirmesi ve bu sistemin beyinle doğrudan bağlantılı olmasıdır. İkisi birbirine bağlı olduğu için birçok bilim insanı aroma terapiyle yakından ilgilenmiştir.

Koklama ve hafıza
Hafızaya bağlı algılarla, özellikle kokuyla, ilgili birçok araştırma mevcuttur. Birçok kişi istemli ya da istemsiz etrafında kokladığı şeylerle ilgili anılar oluşturmaktadır. Ancak zamanla uzmanlar, psikoloji biliminin ötesine geçerek kokuya beyinde kimyasal bir etki yaratan güçlü bir uyarıcı gözüyle bakmaya başlamışlar ve koku ve beyine etkisi üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. İşte bu araştırmaların birçoğunda öne çıkan ve hepimizin yakından tanıdığı bir bitki var; “Biberiye.” Biberiyenin hafızayı %75 gibi bir hayli yüksek sayılabilecek bir oranda güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya çıktı.

Hafızayı güçlendiren bitki: Biberiye
Yunan mitolojisi, güzellik ve aşk tanrıçası, Afrodit’i sudan biberiye ile kaplanmış bir şekilde çıktığını tasvir etmiştir. Ortaçağ’da biberiye birçok düğün ve cenaze de kullanılmıştır alkollere canlılık vermesi için katılmıştır. 14.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de biberiye Shakespeare’in Hamlet metnin de şaşırtıcı bir şekilde “hatırlama bitkisi” olarak anlatılmıştır.
Biberiye üzerine yapılan araştırmalar
Biyolojik açıdan işe yarayan biberiye ile birlikte kullanılabilecek iyileştirici bileşimler mevcuttur. İçinde bulunan antioksidanlar radyasyondan ve kanserojen zararlılardan bedeni korumaktadır. Aynı zaman da içinde bulunan kafeik asidin, kafur, rosmanol ve betulin asidin canlı hücrelerle etkileşime geçerek uyarıcı etki yaratmaktadır.
Ancak biberiye üzerine yapılan gerçek manada bilimsel araştırmalardan en göze çarpanlarından biri ise 1987 yılına dayanıyor. Planta Medica journal’dan dört araştırmacı, fareler üzerinde bu bitkiyi test ettiler. Sadece biberiye kokusuna maruz bırakılan farelerin kan akışında bariz bir artış gözlemlediler. Bu biberiye bitkisinin biyolojik etikilerinin olduğunu gösteren ilk işaretti fakat son değildi.
Diğer önemli araştırma ise 1998 yılında gerçekleşti ve International Journal of Neuroscience’da yayınlandı. Bu araştırmada Miami Üniversitesi Tıp Fakültesinden birkaç araştırmacı bitkiyi insanlar üzerinde test etti.

40 yetişkin seçildi ve bir kısmına lavanta bir kısmına da biberiye koklatıldı. Ardından deneklerden, terapinin öncesinde ve sonrasında matematik problemleri çözmelerini istediler. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı. Buna göre lavantayı koklayan katılımcıların hepsi kendilerini daha rahatlamış hissettiklerini belirtti ve deney öncesine göre soruları biraz daha kolay çözdüler. Ancak biberiye kullananlarda ise durum farklıydı. Biberiyeye maruz kalanlar kendilerini daha uyanık ve zinde hissetiler ve lavanta grubuna oranla soruları iki kat daha hızlı çözdüler.
2003 yılında ise çok daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. 144 kişilik bir grubu üçe bölen araştırmacılar, bir gruba hiçbir şey koklatmadı, diğer gruba lavanta, diğer grup ise biberiye koklattı. Biberiye kokusuna maruz kalan grup hafıza performasında %75 oranında oldukça yüksek ve beklenmeyen bir artış yaşadı. Biberiye koklamayan grup ise testlerde hemen hemen aynı performansı sergiledi. Bu deney biberiyenin insan beyninde bilişsel yeti açısından ne kadar önemli ve etkili bir bitki olduğu ortaya çıkardı. Uzmanlar özellikle 75 yaş üstü insanların düzenli olarak saf biberiye yağını koklamalarının zihinsel sağlık açısından oldukça faydalı olacağını dile getiriyor.

kAYNAK: FİLOJİ

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

2 Dakikalık Paydos: Desteğe Ve Farklı Bir Bakışa İhtiyaç Duyduğunuzda Sizi Ayağa Kaldıracak 10 Söz

resized_47228-f0ffdf8ecocukozguven[1]

 

Bazen bir cümlenin üzerinizde yarattığı etkiye inanamazsınız. Kafanızdaki soruları, acabaları birçok kişiyle paylaşır fikir alırsınız. Fakat karşınıza öyle bir cümle çıkar ki, bütün o uzun sohbetlerin, aldığınız akılların hepsini size unutturur. Sizin elinizden tutar, ayağa kaldırır. Öyle ki kelimeler size uzanan bir el, arkanızı kollayan bir dost olur. Düştüğünüzde devam etmeniz için size enerji verir.
İşte belki tamda ihtiyacınız olduğunuz şu anda, size hayatınızda yol gösterecek basit ama etkili cümlelerden birkaçı;

1. “Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.” Aldous Huxley.

2. Yokuş aşağı gitmek, yokuş yukarı gitmekten daha kolaydır; ama manzara tepeden her zaman daha iyidir. Henry W. Beecher

3. “Birgün uyandığında yapmayı isteyip, yapmadığın şeyler için artık zamanın kalmadığını farkedeceksin. Bunu kendine yapma… Paulo Coelho

4. “Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Demir alın ve güvenli limanlardan çıkın artık… Rüzgarları arkanıza alın, araştırın, hayal edin ve keşfedin.” Mark Twain.

5. “Zamanınız kısıtlı. Bu yüzden başka insanların gürültüsünün, kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin.” Steve Jobs.

6. “Dünyanın düşleyenlere de ihtiyacı var, yapanlara da. Ama düşlediğini yapma cesareti olanlara daha çok ihtiyacı var…” Sarah Ban Breathnach

 

7. “İnsanoğlunun içinde uyuyan güçler vardır, kendisi bile şaşırır. Çünkü bu güçlere sahip olduğu aklından bile geçmez. Bu güçleri uyandırıp eyleme geçebilirse, o kişinin hayatında büyük bir devrim olurdu.” Swett Marden

8. “Bir mutluluk kapısı kapandığında, diğeri açılır. Ancak biz kapanan kapıya o kadar uzun bakarız ki, bizim için açılmış olan yeni kapıyı görmeyiz.” Helen Keller.

9. “Kariyerim boyunca 9000’den fazla atış kaçırdım. Neredeyse 300’den fazla oyun kaybettim. 26 kez oyun kazandıracak atışı ıskaladım. Hayatımda tekrar, tekrar ve tekrar başarısız oldum ve işte bu yüzden başardım.” Michael Jordan

 

10. Evet, olduğu yerde durarak kimse ayağını sakatlamaz. Ancak olduğu yerde duran hiç kimse a noktasından b noktasına da gidemez. Şimdi kendine sorman gereken soru şu ben ilerleyecekmiyim yoksa ayağımın sakatlanmasından korkarak olduğum yerde mi duracağım? Can Eren

kAYNAK: fİLOJİ

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Koklandığında Zekâyı Geliştiren Bitki – Bu Bitkiyi Koklamak Hafızayı %75 Oranında Güçlendiriyor

biberiye-bitkisi-filoji[1]

 

Birçok kişi zeka ve hafızanın güçlenmesinde teknolojik gelişmelerin büyük rol oynayacağını düşünüyor. Kısmen haklılarda. Fakat bunu gerçekleştirmek aslında düşündüğümüzden çok daha kolay olabilir. Bilimin de destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kabul ettiği aromaterapi(bitki yağları ve özleriyle yapılan tedavi türü) buna en basit örneklerden biridir. Bu yöntemin işe yaramasının sebebi ise koklama sistemini yoğun bir biçimde harekete geçirmesi ve bu sistemin beyinle doğrudan bağlantılı olmasıdır. İkisi birbirine bağlı olduğu için birçok bilim insanı aroma terapiyle yakından ilgilenmiştir.

 

Koklama ve hafıza
Hafızaya bağlı algılarla, özellikle kokuyla, ilgili birçok araştırma mevcuttur. Birçok kişi istemli ya da istemsiz etrafında kokladığı şeylerle ilgili anılar oluşturmaktadır. Ancak zamanla uzmanlar, psikoloji biliminin ötesine geçerek kokuya beyinde kimyasal bir etki yaratan güçlü bir uyarıcı gözüyle bakmaya başlamışlar ve koku ve beyine etkisi üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. İşte bu araştırmaların birçoğunda öne çıkan ve hepimizin yakından tanıdığı bir bitki var; “Biberiye.” Biberiyenin hafızayı %75 gibi bir hayli yüksek sayılabilecek bir oranda güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya çıktı.

 

Hafızayı güçlendiren bitki: Biberiye
Yunan mitolojisi, güzellik ve aşk tanrıçası, Afrodit’i sudan biberiye ile kaplanmış bir şekilde çıktığını tasvir etmiştir. Ortaçağ’da biberiye birçok düğün ve cenaze de kullanılmıştır alkollere canlılık vermesi için katılmıştır. 14.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de biberiye Shakespeare’in Hamlet metnin de şaşırtıcı bir şekilde “hatırlama bitkisi” olarak anlatılmıştır.

Biberiye üzerine yapılan araştırmalar
Biyolojik açıdan işe yarayan biberiye ile birlikte kullanılabilecek iyileştirici bileşimler mevcuttur. İçinde bulunan antioksidanlar radyasyondan ve kanserojen zararlılardan bedeni korumaktadır. Aynı zaman da içinde bulunan kafeik asidin, kafur, rosmanol ve betulin asidin canlı hücrelerle etkileşime geçerek uyarıcı etki yaratmaktadır.

Ancak biberiye üzerine yapılan gerçek manada bilimsel araştırmalardan en göze çarpanlarından biri ise 1987 yılına dayanıyor. Planta Medica journal’dan dört araştırmacı, fareler üzerinde bu bitkiyi test ettiler. Sadece biberiye kokusuna maruz bırakılan farelerin kan akışında bariz bir artış gözlemlediler. Bu biberiye bitkisinin biyolojik etikilerinin olduğunu gösteren ilk işaretti fakat son değildi.

Diğer önemli araştırma ise 1998 yılında gerçekleşti ve International Journal of Neuroscience’da yayınlandı. Bu araştırmada Miami Üniversitesi Tıp Fakültesinden birkaç araştırmacı bitkiyi insanlar üzerinde test etti. 40 yetişkin seçildi ve bir kısmına lavanta bir kısmına da biberiye koklatıldı. Ardından deneklerden, terapinin öncesinde ve sonrasında matematik problemleri çözmelerini istediler. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı. Buna göre lavantayı koklayan katılımcıların hepsi kendilerini daha rahatlamış hissettiklerini belirtti ve deney öncesine göre soruları biraz daha kolay çözdüler. Ancak biberiye kullananlarda ise durum farklıydı. Biberiyeye maruz kalanlar kendilerini daha uyanık ve zinde hissetiler ve lavanta grubuna oranla soruları iki kat daha hızlı çözdüler.

2003 yılında ise çok daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. 144 kişilik bir grubu üçe bölen araştırmacılar, bir gruba hiçbir şey koklatmadı, diğer gruba lavanta, diğer grup ise biberiye koklattı. Biberiye kokusuna maruz kalan grup hafıza performasında %75 oranında oldukça yüksek ve beklenmeyen bir artış yaşadı. Biberiye koklamayan grup ise testlerde hemen hemen aynı performansı sergiledi. Bu deney biberiyenin insan beyninde bilişsel yeti açısından ne kadar önemli ve etkili bir bitki olduğu ortaya çıkardı. Uzmanlar özellikle 75 yaş üstü insanların düzenli olarak saf biberiye yağını koklamalarının zihinsel sağlık açısından oldukça faydalı olacağını dile getiriyor.

http://filoji.com/koklandiginda-zekayi-gelistiren-bitki-bu-bitkiyi-koklamak-hafizayi-u-oraninda-guclendiriyor/

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Koklandığında Zekâyı Geliştiren Bitki – Bu Bitkiyi Koklamak Hafızayı %75 Oranında Güçlendiriyor

biberiye[1]

 

Birçok kişi zeka ve hafızanın güçlenmesinde teknolojik gelişmelerin büyük rol oynayacağını düşünüyor. Kısmen haklılarda. Fakat bunu gerçekleştirmek aslında düşündüğümüzden çok daha kolay olabilir. Bilimin de destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kabul ettiği aromaterapi(bitki yağları ve özleriyle yapılan tedavi türü) buna en basit örneklerden biridir. Bu yöntemin işe yaramasının sebebi ise koklama sistemini yoğun bir biçimde harekete geçirmesi ve bu sistemin beyinle doğrudan bağlantılı olmasıdır. İkisi birbirine bağlı olduğu için birçok bilim insanı aroma terapiyle yakından ilgilenmiştir.

Koklama ve hafıza
Hafızaya bağlı algılarla, özellikle kokuyla, ilgili birçok araştırma mevcuttur. Birçok kişi istemli ya da istemsiz etrafında kokladığı şeylerle ilgili anılar oluşturmaktadır. Ancak zamanla uzmanlar, psikoloji biliminin ötesine geçerek kokuya beyinde kimyasal bir etki yaratan güçlü bir uyarıcı gözüyle bakmaya başlamışlar ve koku ve beyine etkisi üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. İşte bu araştırmaların birçoğunda öne çıkan ve hepimizin yakından tanıdığı bir bitki var; “Biberiye.” Biberiyenin hafızayı %75 gibi bir hayli yüksek sayılabilecek bir oranda güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya çıktı.

Hafızayı güçlendiren bitki: Biberiye
Yunan mitolojisi, güzellik ve aşk tanrıçası, Afrodit’i sudan biberiye ile kaplanmış bir şekilde çıktığını tasvir etmiştir. Ortaçağ’da biberiye birçok düğün ve cenaze de kullanılmıştır alkollere canlılık vermesi için katılmıştır. 14.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de biberiye Shakespeare’in Hamlet metnin de şaşırtıcı bir şekilde “hatırlama bitkisi” olarak anlatılmıştır.

Biberiye üzerine yapılan araştırmalar
Biyolojik açıdan işe yarayan biberiye ile birlikte kullanılabilecek iyileştirici bileşimler mevcuttur. İçinde bulunan antioksidanlar radyasyondan ve kanserojen zararlılardan bedeni korumaktadır. Aynı zaman da içinde bulunan kafeik asidin, kafur, rosmanol ve betulin asidin canlı hücrelerle etkileşime geçerek uyarıcı etki yaratmaktadır.

Ancak biberiye üzerine yapılan gerçek manada bilimsel araştırmalardan en göze çarpanlarından biri ise 1987 yılına dayanıyor. Planta Medica journal’dan dört araştırmacı, fareler üzerinde bu bitkiyi test ettiler. Sadece biberiye kokusuna maruz bırakılan farelerin kan akışında bariz bir artış gözlemlediler. Bu biberiye bitkisinin biyolojik etikilerinin olduğunu gösteren ilk işaretti fakat son değildi.

Diğer önemli araştırma ise 1998 yılında gerçekleşti ve International Journal of Neuroscience’da yayınlandı. Bu araştırmada Miami Üniversitesi Tıp Fakültesinden birkaç araştırmacı bitkiyi insanlar üzerinde test etti. 40 yetişkin seçildi ve bir kısmına lavanta bir kısmına da biberiye koklatıldı. Ardından deneklerden, terapinin öncesinde ve sonrasında matematik problemleri çözmelerini istediler. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı. Buna göre lavantayı koklayan katılımcıların hepsi kendilerini daha rahatlamış hissettiklerini belirtti ve deney öncesine göre soruları biraz daha kolay çözdüler. Ancak biberiye kullananlarda ise durum farklıydı. Biberiyeye maruz kalanlar kendilerini daha uyanık ve zinde hissetiler ve lavanta grubuna oranla soruları iki kat daha hızlı çözdüler.

2003 yılında ise çok daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. 144 kişilik bir grubu üçe bölen araştırmacılar, bir gruba hiçbir şey koklatmadı, diğer gruba lavanta, diğer grup ise biberiye koklattı. Biberiye kokusuna maruz kalan grup hafıza performasında %75 oranında oldukça yüksek ve beklenmeyen bir artış yaşadı. Biberiye koklamayan grup ise testlerde hemen hemen aynı performansı sergiledi. Bu deney biberiyenin insan beyninde bilişsel yeti açısından ne kadar önemli ve etkili bir bitki olduğu ortaya çıkardı. Uzmanlar özellikle 75 yaş üstü insanların düzenli olarak saf biberiye yağını koklamalarının zihinsel sağlık açısından oldukça faydalı olacağını dile getiriyor.

http://filoji.com/koklandiginda-zekayi-gelistiren-bitki-bu-bitkiyi-koklamak-hafizayi-u-oraninda-guclendiriyor/

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bazen Bir Kapı Kapanır Ama Koca Bir Evren Açılır

kpiyi-acan-kadin[1]

Bir kapıyı kapadığınızda bunun nedeni genelde gurur ya da korkaklık değildir. Bunu yaparsınız çünkü verdiğinizi geri almamışsınızdır, çünkü artık iradeniz yoktur, çünkü yapbozun parçaları ruh halinize ve hayallerinizle uyuşmamaktadır. İşte o zaman, yeni kapılar açmak için korku eşiğinden geçersiniz.
Ne var ki “bir kapı kapandığında bir başkası açılır” sözünü duymaya alıştığınızda aklınızda tutmanız gereken ufak farklılıklar vardır. Bu yeni kapılar, fırsatlarla dolu yeni evrenler, sihirli bir şekilde ortaya çıkıvermez. Sizin dışarı çıkıp onları bulmanız, onlarla barışmanız ve bunun olması için belli iç mekanizmalardan faydalanmanız gerekmektedir.

“Mutluluğa giden kapı içeri doğru açılır, sadece onu açmak için biraz kenara çekilmelisiniz çünkü kapıyı itmeye kalkarsanız tekrar kapanacaktır.”
– Sören Kierkegaard

Zaman zaman aynı duygusal kanala girme şeklindeki iflah olmaz alışkanlıktan muzdaribiz: acı çekme, kayıp şeylere bağlanma, asla başaramadıklarımızın ve yaşadığımız hayal kırıklıklarının acılığının hatırasına tutunma. Bir şekilde bu karmaşık duygular uçurumunda çoğu zaman “ne olur ne olmaz” diyen bir tabelayla sonsuz sayıda kapıyı açık bırakırız.
Ama bir an durup bu yarı açık kapılardan içeri giren esintiyi hissetmeliyiz. Sanki durmuş zaman, kurumuş göz yaşları ve gerçekleşmemiş hayaller gibi kokan soğuk bir rüzgârdır bu. Bu rüzgâr, bir zamanlar bize zarar vermiş seslerin yankısını taşır.
Kendi duygusal dengeniz ve sağlığınız için bu kapıları kapatmak gereklidir.

 

Kapatmaya cesaret edemediğimiz kapılar
Üzerinde adınız yazılı birçok kapının ardında bekleyen evrenlerden söz etmeden önce kapatmadığınız kapılara bir göz atın. Bir bölümü sonlandırmak, bir işten ayrılmak veya bir ilişkiye son vermek gerçekten neleri içerir?
Her şeyden önce bırakmayı bilmek, kimsenin bizi hazırlamadığı bir şeydir. Toplum ve hatta kendi yetişme şeklimiz tarafından hiçbir şeyden vazgeçmeksizin her şeye sahip olmamız gerektiğine ikna edilmişizdir.
Ne var ki bu hassas esaret eylemi üzerinde bir an düşünecek olursanız; olgunlaşma, büyüme ve belli bir hayat kalitesini elde etme şeklindeki basit eylemin nahoş rüzgârlar getiren her kapıyı kapamayı öğrenmek olduğunu fark edersiniz.

Hayat bizi mutlu olmak için sürekli kararlar almaya mecbur bırakır. Fakat bu eşikleri geçmeye ve canınızı yakıp sizi yoran şeylere kapıyı kapatmaya cesaret etmezseniz, bıraktığınız tek şey, mutluluğunuz olur.

Çünkü unutmayın, mutluluğun bir fiyatı yoktur, kuralları vardır ve bu kurallardan biri de cesur olmaktır. Nihayetinde ilerlemek için kendimizi zorlamalı, bir ayağı diğerinden sonra yere basmalı ve sağlıklı bir güç ve cesaret dozuyla kalbimizi yeni tecrübelere açmalıyız.
Bir bölümün sonuyla yüzleşmenin anahtarları
Şansımız varken korkup söylemediğimiz kelimelere tutunuruz. Kayıp fırsatlar ve asla cevabı olmayacak sonu gelmeyen “nedenler” yüzünden engelleniriz. Geçmişe bakıp şu anın solup gitmesini izlediğimiz bir çok zaman olmuştur ve bu sağlıklı ya da doğal değildir.
“Bir mutluluk kapısı kapandığında bir diğer açılır ama çoğu zaman kapalı kapıya öyle uzun süre bakarız ki bizim için açılmış olan kapıyı göremeyiz.”
– Helen Keller
Hiç kimse aynı anda iki yerde birden yaşayamaz. Ya ilerlersiniz ya da bir kitabın en acılı bölümünde sonsuza dek kalan güzel bir kitap ayracı olursunuz ve hikayenin nasıl sonlandığını öğrenemezsiniz. Bu doğru bir şey değildir. Kapıyı kapatmanız sayfayı çevirmeniz ve gerçekten olduğunuz kişi olmanız gerekmektedir.

Bir aşamayı bitirip yeni bir kişisel evren bulmak için stratejiler
Bir kapıyı kapatmak çok kolay değildir. Çünkü sadece sizi mutsuz eden şeyleri geride bırakmakla kalmazsınız. Bazen de kendinizi özdeşleştirdiğiniz, sizin olan ve sizi mutlu eden belli şeyleri bırakmanız gerekmektedir.
Bazı stratejilere ayrıntılı bir şekilde bakalım.
Kendinizle iç diyalog kurarak kişisel sorumluluğunuzu uygulayın. Neye tutunduğunuzu, kapıyı kapatmaya bir adım daha yaklaşmaktan sizi neyin alıkoyduğunu sorun kendinize. Korkularınızı tanımlayın, adlandırın onları ve rasyonelleştirmeye çalışın. Ve birkaç yıl sonra şu an olduğunuz yerde olmak isteyip istemediğinizi kendinize sorun.
Güçlerinizin farkında olun. Yetenekleriniz var. Bu yüzden erdemlerinizi, değerlerinizi ve başarılarınızı vurgulayın. Ve güçlü yönlerinizin sizi gerçekten destekleyen ve seven insanları da içerdiğini unutmayın.
Yakın geleceğiniz için bir plan tasarlayın. Altı ay sonra nerede ve nasıl olmak istediğinizi gözünüzde canlandırın. Bu görüntülerle gelen pozitif duyguya kendinizi bırakın. İçinize çekin bu pozitif havayı.
Fazla yüklerden kurtulmuş olarak ilerleyin. Her şeyi arkanızda bırakın ve kalbiniz çırılçıplak olarak zihniniz sakinleşmiş ve gözleriniz açık bir şekilde ilerleyin. Nefret, gücenme ve sırtınızda taşıdığınız, duygusal ağırlık nedeniyle sizi hastalandırıp tutsak eden o yükler olmadan ilerleyin.
Kapıyı kapayın ve yenilenmiş bir umutla etrafınıza bakın. Yeni ve muhteşem fırsatları arayan bir başka yıldızsınız bu evrende. Onları hissedebiliyor musunuz?

Kaynak: Aklınızı KEŞFEDİN

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »