İKİ KAŞIN ARASINA BİR DAKİKA BASMAK, BAKIN NELERE İYİ GELİYORMUŞ…

iki-kas-arasindaki-noktaya-basmakla-1[1]

Akupunkturun güçlü noktalarından birisi de iki kaş arasındaki bölgedir. Bu noktayı uyarmak için sadece gözlerinizi kapatın, ve parmağınızı bu noktaya koyun uzun ve yavaş nefes alırken bir yandan bu noktaya 1 dakika boyunca basınç uygulayın bu işlemde orta işaret parmağınızı kullanın.

Uykusuzluk, baş ağrısı, göz problemleri, baş dönmesi, burun tıkanıklığı, anksiyete gibi sorunları çözüyor ve sizi rahatlatıyor. Zihninizi rahatlatıyor…
Kaynak: bayanlar kahvesi

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

İçinizde Tuttuklarınızı Ortaya Dökecek Olan Orman Testi

orman-testi[1]

 

Çok bilinen kokoloji testlerini andıran bu bilinçaltı testi, dürüst olunduğu takdirde, gerçektende doğru sonuçlar vermekte.
Aşağıdaki soruları okuyun ve manzarayı gözünüzde canlandırmaya çalışın. Soruların cevabını uzun uzun düşünmeden, aklınıza ilk geldiği şekli ile bir kağıt üzerine yazın veya aklınızda tutun.

 

Haydi başlayalım;
Ormanın içinde yürüyorsunuz. Yanınızda kim var?
Bir hayvanla karşılaştınız.Bu ne tür bir hayvan?
Hayvan ile aranızda nasıl bir karşılaşma yaşanıyor?
Ormanın içinde biraz daha yürüyorsunuz. Birden bir açıklığa çıkıyorsunuz ve karşınızda hayalinizdeki ev duruyor. Bu ev nasıl bir ev?
Hayalinizdeki evin etrafı çitler ile sarılı mı eğer sarılı ise, bunlar ne tür çitler?
Evin içine giriyorsunuz. Yemek odasına gidiyorsunuz ve yemek masasını görüyorsunuz. Masanın üzerinde ve etrafında ne olduğunu tarif edin.
Arka kapıdan dışarı çıkıyorsunuz. Otların üzerinde yatan bir kap görüyorsunuz. Kap neden yapılmış (seramik, cam, kağıt, demir vs.)?
Kabın durumu ne? (Kırık, sağlam, eski, yeni). Kap ile ne yapıyorsunuz ?
Evin kenarına doğru yürüyorsunuz ve kendinizi su kenarında buluyorsunuz. Ne tip bir su (göl, nehir, okyanus vs.)
Suyun karşısına nasıl geçiyorsunuz ?

ŞİMDİ GELELİM CEVAPLARA;
Sizinle yürüyen kişi hayatınızdaki en önemli kişi.
Hayvanın büyüklüğü kişisel problemlerinizi ne kadar büyük gördüğünüzü temsil ediyor.
Hayvan ile aranızda geçen karşılaşmanın şiddeti, problemleriniz ile nasıl baş ettiğinizi gösteriyor. (pasif, agresif).
Hayalinizdeki evin büyüklüğü problemlerinizi çözmek için ne kadar istekli olduğunuzu simgeliyor.
Evin etrafında hiç çit olmaması açık bir insan olduğunuzu gösteriyor. İnsanlara karşı gayet açık ve kolay güvenmeye meyillisiniz. Ancak çitlerin olması biraz daha kapalı bir karakter olduğunuzu gösteriyor. İnsanları hayatınıza almakta biraz daha temkinlisiniz. Çitin büyüklüğü veya gücü sizin insanlara olan güvensizliğinizle doğru orantılı.

Eğer cevabınızın içinde, yiyecek, insanlar yada çiçekler yoksa genel olarak hüzünlü yapıya sahip bir insansınız.
Çimler üzerinde gördüğünüz kap ne kadar dayanıklı bir malzemeden yapılmış ise 1. sorudaki seçtiğiniz kişi ile olan ilişkiniz de o kadar güçlü demektir. Örneğin: kağıt ve cam dayanıklı değildir buna karşılık metal yada plastik dayanıklıdır.

Kap ile ne yaptığınız, 1. sorudaki kişiye karşı olan tavrınızı ortaya koyuyor. Örneğin kap bakırdan yapılmış ve içi su dolu ise tekrar eve taşıyorsanız, bu sizin arkadaşınıza değer verdiğinizi gösterir ve ilişkinizin sağlam temellere dayandığını simgeler. Oysa kap seramikten yapılmış ve kırık ise, sizde parçaları evden uzağa atıyorsanız, bu kişi ile ilişkinizde sorunlar olduğunu ve onu uzaklaştırmaya çalıştığınızı gösteriyor.

Suyun büyüklüğü sizin içten içe aşka olan tutkunuzu simgeliyor.
Suyun karşısına geçerken ne kadar ıslandığınız ise aşk için ne denli kendinizden fedakarlık yapabileceğinizi gösteriyor.

Peki siz bu sonuçlara katılıyor musunuz? Sağlıkla kalın!

http://filoji.com/icinizde-tuttuklarinizi-ortaya-dokecek-olan-orman-testi/

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bu İki Kelimeyi Aklınızdan Çıkarmayın: Kullanmaya Başladığınızda Beyin Yapınızı Değiştiren 2 Kelime

sag-beyin-sol-beyin-testi[1]

 

‘’İstemeyi bırak, yapmaya başla. Hayatının kontrolünü ele geçir!’’. Bu ifade, usta bir yazar olan ve Standford üniversitesinde profosörlük yapan Bernard Roth’un The Achievement Habit (Başarı Alışkanlığı) adlı kitabının temel ilkelerinden birisidir. Yazara göre, başarıya ulaşmamızın sırrı yalnızca iki kelimeyi kelime dağarcımızdan çıkarıp yerine bu iki sihirli kelimeyi eklemek. Bu yazımızda söz konusu olan yazarın daha iyi bir yaşam sürülmesi adına verdiği tüyoları anlatacağız.

Bernard Roth
1.‘’Ama’’ yerine ‘’ve’’ Kullanın
‘’Sinemaya gitmek istiyorum ama yapacak bir ton işim var’’ yerine ‘’sinemaya gitmek istiyorum ve yapacak bir ton işim var’’ derseniz ne olur sizce?

Profesör Roth şöyle kaleme almış: ‘’ ‘’ama’’ kelimesini kullandığınız zaman eylemler arasında aslında olmasa da bir çatışma çıkarıyorsunuz. Ancak ‘’ve’’ bağlacını kullandığınız zaman beyniniz gayri ihtiyari bir şekilde cümlenin iki kısmını da bir bütün olarak algılıyor.’’
Dilbilim’de bu tür cümle yapıları, bağlacın olduğu yan cümleler arasındaki bağdaştırıcı veya ayrıştırıcı bileşik cümleler olarak bilinmektedir. Esas itibariyle ‘’ama’’ , ‘’buna rağmen’’ , ‘’ancak’’ bağlaçları cümle içersindeki bir ifadeyle diğer bir ifade arasında zıtlık bildirmek için kullanılmaktadır.

Oysa ‘’ve’’ bağlacını ele alırsak, bu bağlacın birleştirici ve daha olumlu bir işlevi vardır.
Buradan hareketle, belki de alışkanlıklarınızı değiştirmenin zamanı gelmiştir. Artık biliyorsunuz ki ‘’yeni bir mobilya alamak istiyorum ama tamir etmem gerek’’ ifadesi yerine ‘’yeni bir mobilya almak istiyorum ve tamir etmem gerek’’ ifadesini kullanmak daha iyi bir seçim olacaktır.
2. ‘’Zorundayım’’ yerine ‘’İstiyorum’’
Roth kitabında şöyle vurgulamış: ‘’Bu alıştırma insanların yaptığı bir takım şeylerin (işe gitmek gibi), hatta onlara zevk vermeyen şeylerin bile aslında kelime seçimleriyle alakalı olduğunu farkına varmasında oldukça etkilidir.’’Sadece küçük bir yüklem değişikliği hayatınızın gidişatını değiştirebilir. Eğer her sabah uyanıp işe gitmeyi ölüm olarak gürüyorsanız hayatınız cehenneme dönecektir.

 

Fakat işin aslına bakacak olursanız, bir şeyleri değiştirmek düşündüğünüzden daha kolay. Sadece her sabah işinizle ilgili neyi sevdiğinizi düşünün. Örneğin, karmaşık bir projeyi bitirmenin size verdiği o rahatlama hissini veya meslektaşlarınızla çay içip hoş vakit geçirdiğinizi düşünebilirsiniz. Aynı zamanda işten evinize gelip de ailenize kavuştuğunuz o anı da düşünebilirsiniz. İster inanın ister inanmayın, bu basit strateji sizi bütün gün pozitif bir enerjiyle yüklü tutacaktır.

Öylece oturup çalıştığınız günün sonlanmasını beklemek yerine, çalıştığınız şirket hakkında ne yapmak istediğinizi, nasıl iyi getirisi olan bir kariyer elde edebileceğinizi, becerilerinizi sergileyebileceğinizi ve kendinizi nasıl ödüllendirebileceğinizi düşünün. Eğer genel olarak işinizden nefret ediyor ve bununla ilgili hiçbir şeyi de değiştirmek istiyorsanız suçlamanız gereken tek kişi kendinizsiniz.

 

Gördüğünüz gibi, ‘’ailemi ziyaret etmek zorundayım/gerek’’ yerine ‘’ailemi ziyaret etmek istiyorum’’ arasında dağlar kadar fark var. Ne hakkında konuştuğunuzun bir önemi olmaksızın, her zaman ‘’zorundayım’’ yerine ‘’istiyorum’’ demek daha iyidir. Bu stratejiyi hayata geçirmek kolay değildir AMA başarıya ulaşmak ZORUNDAYSANIZ bu strateji gereklidir. Ancak bu strateji başarıya ulaşmak İSTİYORSANIZ gerekli VE de kolaydır.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Hayatınızı Yoluna Sokmak 6 Eski İnanış

 

mısır-piramitleri[1]

Dünya düz olmayabilir veya kainatın merkezi de olmayabilir, fakat bu eski zamanlarda yaşayan entelektüellerin her şeyi yanlış bildiği anlamına gelmez. Hatta bilim insanları son yıllarda, antik zamanda yaşamış olan bilgeler tarafından köklenen inanışların ve birçok öğretinin -deneysel olarak kanıtlanmamış da olsa- geçerliliğini kabul ediyor.
İşte bilim dünyasının da onayladığı antik çağlardan kalma 8 inanış ve uygulama;

1.İnsanlara yardım etmek daha sağlıklı bir birey olmanızı sağlar.

Yunan filozofların “Daha iyi bir hayat nasıl yaşanır?”, sorusunun cevabı için bitmek bilmeyen varsayımları olmuştur. Bunun cevabını bulmak için arayışlar içerisine giren antik yunan filozofları, bir toplum içerisinde diğer insanlara yardım etmenin kurulacak bir sevgi ortamı oluşturduğu ve sosyal anlamda ilişkileri arttırdığını savunmuşlardır.
2. Akupunktur vücudunuzun enerjisini dengeler.

Geleneksel bir Çin metodu olan akupunktur, yaşayan her canlıdaki enerjinin eşit derecede yayılmasını sağladığı görüşüne dayanıyor. Bu enerji akışına ister inanın, ister inanmayın Archiver of Internal Medicine‘de yayımlanan bir çalışmaya göre bu eski teknik, kronik vücut ağrılarından yakınan, migreni olan insanların şikayetlerine çözüm niteliğinde. Özellikle ilaç kullanmadan iyileşmek isteyenler, kesinlikle bu yönteme bir şans vermeli.
3. Sağlıklı bir şekilde büyümek, ileride güçlü bir zihin sağlığına sahip olmak için çevremizdeki destek çok önemli.

Büyüdüğümüzde bize en lazım olan şey sağlıklı bir zihindir. İş hayatımızda, aşk hayatımızda, aile yaşantımızda, arkadaşlarımızla olan ilişkilerimizde, sorunlarla baş edebilmede bizi ileriye götürecek olan şey zihnimizdir. Dolayısıyla, ergenlik çağı özellikle öncesinde güçlü bir karakter inşa edilen bir birey, karşılaştığı sorunların üstesinden gelme ve bireysel anlamda bağımsız olma konusunda sıkıntı çekmeyecektir. Bir bireyin yetişkin olduğunda sağlıklı bir şekilde kendi hayatına devam edebilmesi için huzurlu bir aile ortamında yetişmesi, güven duygusuna sahip olması, sevmeyi çevresindekilerden öğrenmiş olması önemlidir. Evet sevmek bir duygudur. İçgüdüsel olarak bazı durumlarda sevgiyle tepki veririz. Fakat çevresinden sevgi görmeden büyüyen bir kişi, yetişkin olduğunda ve aşk hayatında bocalayabilir. Çünkü sevgisini nasıl göstereceğini bilemez. Çocuklarınıza ne olursa olsun, o güven ortamını sağlayın. Sizin de kolay bir hayatınız olmayabilir ama onlar huzurlu bir ortamda yetişmeyi hak ediyorlar.
4. Değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabullenmek çektiğiniz acıyı azaltır.

 

Bazen kabulleniş kendiniz adına yapacağınız en güzel şeydir. Bu hayatta herkesin kemikleşmiş sorunları vardır. Sizin de var öyle değil mi? Kurtulmak için birçok yol denediniz. Çabaladınız fakat olmuyor. Bir türlü yoluna girmedi hiçbir şey. Gerçekten elinizden gelen her şeyi yaptığınızı düşünüyorsanız, artık dinlenmenin vakti gelmiş demektir. Arkanıza yaslanın ve yükünüzü yere bırakın. Üstünüze düşeni yaptınız. Bazı şeylerin sadece öylece hayatınızda durması gerekiyordur. Bırakın orada dursun ama siz artık kalbinizi yormayın. O kabullenmenin verdiği rahatlığı hissettiğinizde kendinize bunca zaman ne kadar eziyet ettiğinizi fark edeceksiniz.
5.Dengede kalmak ve duyguların esiri olmamak hayatınızı anlamlı kılar.

Duygusal yönden duyarlı olmak elbette kötü bir şey değil. Sadece hayatınızı duygularınızın yönetmesi vereceğiniz kararlarda, hayatınıza giren insanları seçmede size yanlış seçimler yaptırabilir. Hayatınızın kontrolünü elinize almanız için yapmanız gereken dengede kalmaktır. İnsan aslında içinde vahşi bir yaratıkla birlikte yaşar. Onu eğitmek yalnızca sizin elinizdedir. Öfkelendiğinizde ateş, sevdiğinizde akıntıya karışan bir dalga olmak zorunda değilsiniz. Sadece dengede kalmayı deneyin. İç huzurunuzu ancak böyle sağlayabilirsiniz.
6. Fiziksel rahatsızlıklar zihin sağlığıyla doğrudan orantılıdır.

 

Eski Mısır’da yaşayan insanlara göre mental ve fiziksel hastalıklar aynı anlamı taşıyorlardı. Günümüzdeki insanlar ise mental bir hastalığa sahip insanları ciddiye almama eğilimindeler. Aslında “beyinde bitiyor her şey” saçmalık ve klişe halini almış olsa da, siz öyle düşünmeyin. Ruhunuz da hastalandığında dinlenmek ve kendinize zaman vermek için uzanmak, uyumak istersiniz. Tıpkı grip olduğunuzda yaptığınız gibi. Ruhunuzun da bedeniniz gibi vitamine ihtiyacı vardır. Sizi yoran, ruhunuzu sıkan her neyse bir an önce bunu düzeltmeye çalışın. Bu hayat sizin ve istediğiniz gibi yaşanmayı hak ediyor.

http://filoji.com/hayatinizi-yoluna-sokmak-icin-bilim-tarafindan-onaylanmis-6-eski-inanis/

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Koklandığında Zekâyı Geliştiren Bitki – Bu Bitkiyi Koklamak Hafızayı %75 Oranında Güçlendiriyor

biberiye-nedir[1]

 

Birçok kişi zeka ve hafızanın güçlenmesinde teknolojik gelişmelerin büyük rol oynayacağını düşünüyor. Kısmen haklılarda. Fakat bunu gerçekleştirmek aslında düşündüğümüzden çok daha kolay olabilir. Bilimin de destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kabul ettiği aromaterapi(bitki yağları ve özleriyle yapılan tedavi türü) buna en basit örneklerden biridir. Bu yöntemin işe yaramasının sebebi ise koklama sistemini yoğun bir biçimde harekete geçirmesi ve bu sistemin beyinle doğrudan bağlantılı olmasıdır. İkisi birbirine bağlı olduğu için birçok bilim insanı aroma terapiyle yakından ilgilenmiştir.

 

Koklama ve hafıza
Hafızaya bağlı algılarla, özellikle kokuyla, ilgili birçok araştırma mevcuttur. Birçok kişi istemli ya da istemsiz etrafında kokladığı şeylerle ilgili anılar oluşturmaktadır. Ancak zamanla uzmanlar, psikoloji biliminin ötesine geçerek kokuya beyinde kimyasal bir etki yaratan güçlü bir uyarıcı gözüyle bakmaya başlamışlar ve koku ve beyine etkisi üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. İşte bu araştırmaların birçoğunda öne çıkan ve hepimizin yakından tanıdığı bir bitki var; “Biberiye.” Biberiyenin hafızayı %75 gibi bir hayli yüksek sayılabilecek bir oranda güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya çıktı.

 

Hafızayı güçlendiren bitki: Biberiye
Yunan mitolojisi, güzellik ve aşk tanrıçası, Afrodit’i sudan biberiye ile kaplanmış bir şekilde çıktığını tasvir etmiştir. Ortaçağ’da biberiye birçok düğün ve cenaze de kullanılmıştır alkollere canlılık vermesi için katılmıştır. 14.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de biberiye Shakespeare’in Hamlet metnin de şaşırtıcı bir şekilde “hatırlama bitkisi” olarak anlatılmıştır.

 

Biberiye üzerine yapılan araştırmalar
Biyolojik açıdan işe yarayan biberiye ile birlikte kullanılabilecek iyileştirici bileşimler mevcuttur. İçinde bulunan antioksidanlar radyasyondan ve kanserojen zararlılardan bedeni korumaktadır. Aynı zaman da içinde bulunan kafeik asidin, kafur, rosmanol ve betulin asidin canlı hücrelerle etkileşime geçerek uyarıcı etki yaratmaktadır.

Ancak biberiye üzerine yapılan gerçek manada bilimsel araştırmalardan en göze çarpanlarından biri ise 1987 yılına dayanıyor. Planta Medica journal’dan dört araştırmacı, fareler üzerinde bu bitkiyi test ettiler. Sadece biberiye kokusuna maruz bırakılan farelerin kan akışında bariz bir artış gözlemlediler. Bu biberiye bitkisinin biyolojik etikilerinin olduğunu gösteren ilk işaretti fakat son değildi.

 

Diğer önemli araştırma ise 1998 yılında gerçekleşti ve International Journal of Neuroscience’da yayınlandı. Bu araştırmada Miami Üniversitesi Tıp Fakültesinden birkaç araştırmacı bitkiyi insanlar üzerinde test etti. 40 yetişkin seçildi ve bir kısmına lavanta bir kısmına da biberiye koklatıldı. Ardından deneklerden, terapinin öncesinde ve sonrasında matematik problemleri çözmelerini istediler. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı. Buna göre lavantayı koklayan katılımcıların hepsi kendilerini daha rahatlamış hissettiklerini belirtti ve deney öncesine göre soruları biraz daha kolay çözdüler. Ancak biberiye kullananlarda ise durum farklıydı. Biberiyeye maruz kalanlar kendilerini daha uyanık ve zinde hissetiler ve lavanta grubuna oranla soruları iki kat daha hızlı çözdüler.

 

2003 yılında ise çok daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. 144 kişilik bir grubu üçe bölen araştırmacılar, bir gruba hiçbir şey koklatmadı, diğer gruba lavanta, diğer grup ise biberiye koklattı. Biberiye kokusuna maruz kalan grup hafıza performasında %75 oranında oldukça yüksek ve beklenmeyen bir artış yaşadı. Biberiye koklamayan grup ise testlerde hemen hemen aynı performansı sergiledi. Bu deney biberiyenin insan beyninde bilişsel yeti açısından ne kadar önemli ve etkili bir bitki olduğu ortaya çıkardı. Uzmanlar özellikle 75 yaş üstü insanların düzenli olarak saf biberiye yağını koklamalarının zihinsel sağlık açısından oldukça faydalı olacağını dile getiriyor.

http://filoji.com/koklandiginda-zekayi-gelistiren-bitki-bu-bitkiyi-koklamak-hafizayi-u-oraninda-guclendiriyor/

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

SORU SORUN, DEĞİŞİMİ BAŞLATIN

 

Değişim-Kelebek-e1441122412297[1]

 

Simone Milasas‘ın* ‘İşin Neşesi’ adlı kitabını okurken bir yerde takılıp kaldım, ilerleyemedim. Kitabı kapatıp düşünmeye başladım. Simone, herbir soruya 6 cevap yazmamızı istiyor bizden. Amaç, kendimizi tahlil etmekten öte zihnimizin yarattığı bilinçaltının derinlerine inmek. Gerçekleşmesi imkansız dediğimiz isteklerimizin, hayallerimizin aslında hiç de öyle olmadığını gösteriyor bize.
Kitapta, var olan işimizin nasıl keyifle yapılabilir olduğunu, işimizdeki başarıyı nasıl artırabileceğimizi ve bunun için neler mümkün olabileceğine dair sormamız gereken soruları içeriyor. Ayrıca iş ararken veya kurarken kendimize hangi soruları sormamız gerektiğini de anlatıyor. Dahası para ile ilgili olumsuz inançları ve değerlerimizi nasıl yok edebileceğimiz de yer alıyor.
Access Consciouness‘ın temeli sorular sormak. Sorular yardımıyla kendimizi, hayatımızı ve çevremizdeki her şeyi değiştirebiliriz. Sorular bizi güçlendirirken, cevaplar gücümüzü azaltır.
Örneğin; işinizde veya bir projenizde başarılı oldunuz. Oraya nokta koymayın. Önce müteşekkür olup şükredin sonra kendinize şu soruları sorun:
– Bundan daha iyisi nasıl olur?
– Daha başka neler mümkün?
Bu gibi sorular daha fazla başarıyı davet eder diyor Simone. Soru sorun ve daha fazla olasılıklara yer açın.
– Bugün işimle hangi sihiri yaratabilirim?
– Bugün ve gelecekte mümkün olduğunu düşündüğümden daha fazla parayı yaratmak için neler gerekir?
İşinize sorular sorun, evren size bilgi verecek ve işinizle ilgili gereken enerjileri yaratmaya başlayacaktır. İşinize veya projenize sorabileceğiniz bir kaç soru:
– Sana bugün hangi katkıda bulunabilirim?
– Bundan sonra neyi yaratmak isterdin?
– Ne yapmak isterdin?
– Bugün nerede olmak isterdin?
– Kimin seninle işe dahil olmasını isterdin?
Ya işinizde başarılı değilseniz? O zaman enerjiyi değiştirerek şu soruyu sormalıyız:
– İşte başarısız olmanın değeri nedir?
Daha fazla para kazanmak için veya herhangi bir faturayı ödediğinizde, kirayı verdiğinizde, kredi borcunu ödediğinizde;
– Bu paranın bana 10 kat daha fazlasıyla geri dönmesi için neler gerekir? diye sorun.
Soru sorduğunuzda yarattığınız enerji evrene ulaşacak ve olasılıklar kapısı açılacaktır. Seçim yapmaksa tamamen size kalmış.
O halde artık sorulara geçelim… Merak ediyorum sizin cevaplarınız ne olacak.
– Siz hiç imkansız şeyler yaratır mıısınız? Neden olmasın? Sizi olmaya, yapmaya, sahip olmaya ve inanmaya eğitildiğinizin dışına çıkmaya davet ediyorum. Kendinize şunu sorun:
‘İşimle yaratamayacağıma karar verdiğim 6 şey nedir?
1————————————————-
2————————————————-
3————————————————-
4————————————————-
5————————————————-

6————————————————-
– Şimdi cevaplarınızın her birine tekrar bakın ve sorun:
‘Bunun imkansız olması gerçekten doğru mu?’
Bunun ortaya çıkması için neyi değiştirmem, seçmem ve kurup sürdürmem gerekir?’
‘Bunu ortaya çıkartmam için işime, hayatıma, yaşantıma ve realiteme neyi eklemem gerekir?’
– Şimdi imkansız olan bir başka 6 şey daha listeleyin.
1————————————————-
2————————————————-
3————————————————-
4————————————————-
5————————————————-
6————————————————-
İşinizle, hayatınızla, realitenizle, mali işlerinizle, paralarınızla ve nakit akımınızla ilgili olarak neyin imkansız olduğuna karar verdiniz? ‘ Bugün işinizle ve sizinle ilgili hangi sihir meydana gelebilir? Eğer işinizin sihirli olmasına izin verecek olsaydınız daha kolay olur muydu?’
Herkesin işini keyifle yapmasını, bolluk ve bereket içinde olmasını temenni ediyorum…. Sevgilermle,
Funda Öztürk
Simone Milasas kimdir?: İşin neşe alanından nasıl yapılacağını tüm dünyayı dolaşarak gösteren dinamik bir liderdir. 20 yılı aşkın bir süredir iş yaratımı ve geliştirme alanlarında önde gelen liderler arasında yer almaktadır. Onun hedefi, insanları işin nasıl bir yaratım kaynağı olabileceğini görmeleri konusunda güçlendirmektir. 170’den daha fazla ülkede bulunan Access Consciousness’in® Global Direktörlüğü’nü yürütmektedir.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »