Anton Çehov’dan Hayata Karşı Bakış Açınızı Değiştirecek 10 Söz

anton-çehov-ebru-12[1]

 

1.Unutma; insanları tanıman için en uygun zaman ayrılmalarına en yakın zamandır. Çünkü o zaman sahte yüzler açığa çıkmıştır!
2.Mutlak bir mutluluk yoktur. Her mutluluk kendi içinde bir zehir taşır ya da dışarıdan gelen bir zehirle zehirlenir.3.İnsana kelebek hayatta bir kere konar; kaçırırsan başka şansın yoktur. Çünkü o kelebek ertesi gün ölmüş olur.
4.Kendini yalnız hisseden kimse için her yer çöldür.

5.Basit kadın; güzel olmayı zeki olmaya tercih eder. Çünkü basit erkekte zekayı anlayacak kafa değil, güzelliği görecek göz vardır.
6.Sevmeden evlenmek, inanmadan ibadet etmek gibi alçakça bir iştir.

7.İşte hayat. İnsan hayatı tıpkı tarlada açan bir çiçeğe benzer. Bir katır gelip yiyiverir onu, çiçek sizlere ömür!
8.Doğru zamanda gelen yanlış insana tanıdığın şansı, yanlış zamanda gelen doğru insana tanımadığın sürece üzülen hep sen olursun…

9.İnsanlara ne kadar değer veriyorsan, o kadar tepene biniyorlar. Hele bir de verdiğin değeri onlara belli ettiğinde.
10.Hayata karşı ilk küskünlüğümüz; yanımızda sandığımız kişileri, karşımızda görmemizle başlar.

http://filoji.com/anton-cehovdan-hayata-karsi-bakis-acinizi-degistirecek-10-soz/

Öyle oturup saç uzatacağıma…

26167177_1946239158960174_4016213870207755560_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

AZİZ NESİN’İN, GÜRÜLTÜ YAPAN KOMŞUSUNA YAZDIĞI MEKTUP :

15621964_1215749025180199_794521759826969364_n[1]

Sevgili Kazım Bey’ciğim,

Hiç grev yapmadan, Pazar günleri bile çalışan, apartmanın ikinci katındaki fabrikanızdan dolayı sizi candan kutlarım. Büyük bir icat üzerinde çalıştığınızı tahmin ettiğimden, bu saate kadar kıyıp da fabrikanızın çalışmasını engellemek istemedim. Ama böyle giderse, her zaman faal olan fabrikanızın altında çalışıp para kazanamayacağımdan, bizim aileyi de geçindirmek size düşecek. Çok uzun zamandan beri fabrikanız çalıştığına göre, bir büyük gemiyi parça parça yapmakta olduğunuzu tahmin ediyorum. Herhalde parçaları birleştirip gemiyi yapınca hepimizi şaşırtacaksınız. Artık bugün akşam olmak üzere. Acaba fabrikanızı bir iki saat paydos edip, biraz da benim çalışmama müsaade eder misiniz ? Bu iyiliği bir yazardan esirgemeyeceğinizi düşünerek, size hürmet olarak imzalı bir kitabımı gönderiyorum. En iyi komşuluk duygularımla.

AZİZ NESİN

Burcunuza göre dünyaya geliş nedeniniz?..

yuskelen-burcbig[1]

 

Astroloji düşünülenin aksine, bilimsel bağlantıların en güçlü kanıtlarla sunulduğu bir bilim dalı…
Astrolojiyle ilgili, dedikodu mahiyetini aşan, bilimsel çalışmaları, bulguları, öngörüleri dikkatlice okuyor ve üzerinde çalışıyorum…
Son olarak bana gönderilen; “burcumuza göre, dünyaya geliş nedenimiz ne?..”
“Tanrı bizi dünyaya getirirken burcumuzla birlikte hangi misyonu veriyor?..” isimli çalışma, hayli ilginç sonuçları keyifli bir dille anlatıyor…
İşte burcunuza göre, Tanrı’nın bize verdiği misyonlar:
Kendinizi anlayabilmek için, Tanrı’nın verdiği misyonları; Koç burcundan itibaren okumanız gerekiyor…
Burçlarla arasındaki bütünlüğü anlamak kapsamında…
Sadece kendi burcunuzu okumaya kalkarsanız, “hayatı kendinden ibaret sayan ve evreni anlamaya çalışmayan tüm küçük egolarda” olduğu gibi olaydan hiçbir şey anlamamanız kesindir…
Hepsini bir bütünün parçaları olarak görmeniz dileğiyle…
KOÇ: KENDİNİ BEĞENME ÖZELLİĞİ
Sana ilk tohumu ekme onurunu veriyorum…
Ektiğin her bir tohuma karşılık, elinde bir milyon tohum bulacaksın…
Fakat onların büyümelerini görecek vaktin olmayacak…
İnsanların aklına “BEN”i yerleştirecek ilk kişi sen olacaksın…
Fakat bu düşünceyi geliştirme, ya da hakkında soru sorma, senin görevin olmayacak…
Yaşamının sebebi; eylemdir…
Bu eylem insanlara “BENİM YARATICILIĞIMI” haber verecek…
İyi çalışabilmen için sana “KENDİNİ BEĞENME” özelliği veriyorum…
BOĞA: “SANA GÜÇLÜ OLMA YETİSİNİ VERİYORUM”
Sana tohumu madde haline getirme gücü veriyorum…
Başlanmış olan bütün işleri senin bitirmen gerektiği için, görevin çok sabır gerektiriyor…
Aksi halde tohumlar rüzgarda savrulup kaybolacak…
Yapmanı istediğim bu görev için soru sormayacak, işin ortasında düşünceni değiştirmeyecek ve başkalarından destek beklemeyeceksin…
Bunun için sana “GÜÇLÜLÜĞÜ”, yani “GÜÇLÜ OLMA” yetisini veriyorum…
Onu akıllıca kullan…
İKİZLER: “BİLGİYİ BULACAKSIN…”
Sana insanların çevrelerinde gördükleri şeyi anlamalarını sağlayabilmek için, cevapsız sorular veriyorum… İnsanların neden konuşup, neden dinlediklerini hiçbir zaman bilemeyeceksin…
Fakat cevabı bulmak için yapacağın araştırmalarda sana armağan olarak “BİLGİ”yi vereceğim… Bilgi’yi bulacaksın…
YENGEÇ: “SANA DUYGUYU ÖĞRETME GÖREVİNİ VERİYORUM…”
Sana insanlara duyguyu öğretme görevini veriyorum… Bütün duyguları yaşayarak öğrenmeleri ve olgunluğa ulaşmaları için, onları hem ağlatıp hem güldüreceksin…
Sana olgunluğu hızla arttıracak olan, “AİLE” armağanını veriyorum…
ASLAN: “YARATICILIĞIMIN GÖRKEMİNİ DÜNYAYA GÖSTERME GÖREVİ”
Sana yaratıcılığımın tüm görkemini dünyaya gösterme görevini veriyorum… Ancak azametinde dikkatli olmalı ve bu yaratıcılığın senin değil “BENİM” olduğu gerçeğini daima hatırlamalısın…
Eğer bunu unutursan; insanlar seni küçük görecekler… Bu görevi iyi bir şekilde yerine getirirsen, büyük haz duyacaksın… Bunun için sana vereceğim armağan “ONUR”dur…
BAŞAK: “SENDEN, YARATTIKLARIMI DİKKATLİCE SINAMANI İSTİYORUM…”
Senden insanların BENİM YARATTIKLARIMLA neler yaptıklarını sınamanı istiyorum… Onların ne yaptıklarını dikkatlice inceleyip, kusurlarını hatırlatacaksın; ve böylece BENİM YARATTIKLARIMI iyice öğrenmelerini sağlayacaksın…
Sana bunu yapabilmen için “SAF DÜŞÜNCEYİ” armağan ediyorum…
TERAZİ: “UYUMSUZLUK OLAN HER YERE SENİ YERLEŞTİRECEĞİM…”
Sana insanların birbirlerine karşı olan görevlerini hatırlayabilmeleri için, HİZMET erdemini veriyorum…
Böylece insanlar işbirliğini öğrenecek… Ve kendi davranışlarının diğer yönlerini de yansıtma yeteneğini elde edecekler… UYUMSUZLUK OLAN HER YERE SENİ YERLEŞTİRECEĞİM…Bu gayretlerin için sana armağanım “Sevgi” dir…
AKREP: “HAYVANSAL İÇGÜDÜLÜRLE ÖYLESİNE UĞRAŞACAKSIN Kİ…
Sana çok güç bir görev veriyorum…
Sana düşündüklerini anlama yeteneği verdiğim halde, anladıklarını söylemene izin vermeyeceğim…
Birçok kez gördüklerinle ACI çekecek ve bu acı ile “BEN”den uzaklaşacaksın…
Bu acının “BEN”den değil, benim yanlış anlaşılmış olmamdan doğduğunu unutacaksın…
Birçok insanı hayvan gibi görecek ve onların hayvansal içgüdüleriyle öylesine uğraşacaksın ki, yolunu şaşıracaksın…
Fakat en sonunda BANA döneceksin…
Akrep sana en üst armağanım olan “AMAC”ı veriyorum…
YAY: “BİRÇOK KİŞİNİN YAŞAMINA YALNIZ BİR AN İÇİN GİRECEK…”
Senden “BEN”i yanlış anlayıp, çaresizliğe düştüğünde insanları güldürmeni istiyorum…
Bu güldürme insanlara umut verecek ve bu umutla insanların gözlerini BANA çevirmelerini sağlayacaksın…
Birçok kişinin, yaşamına yalnız bir an için girecek ve girdiğin her yaşantıdaki huzursuzluğu tanıyacaksın… Sana karanlıktaki her köşeye erişip aydınlatabilmen için, “SONSUZ BEREKET” veriyorum…
OĞLAK: “SANA İNSANLARIN SORUMLULUĞUNU YÜKLÜYORUM…”
Senden insanlara çalışmayı öğretmek için alınterini istiyorum… Tüm insanların yükünü omuzlarında taşıyacağın için, bu görevin hiç de kolay değil… Ama bu boyunduruğun yükü için, sana insanların “SORUMLULUĞUNU” yüklüyorum…
KOVA: “YALNIZLIĞIN” ACISIYLA; BENİM SEVGİMİ ÖĞRENECEKSİN…
Sana insanların, tüm olanakları görebilmek için; “GELECEK” KAVRAMINI
veriyorum… “BENİM SEVGİMİ” kişiselleştirebilmen için, “YALNIZLIK” acısını çok duyacaksın… İnsanların gözlerini yeni olanaklara çevirebilmeleri için, sana “ÖZGÜRLÜĞÜ” armağan ediyorum…
BALIK: “SENDEN İNSANLARIN ÜZÜNTÜLERİNİ GETİRMENİ İSTİYORUM…”
Sana hepsinden daha güç bir görev veriyorum…
Senden insanların ÜZÜNTÜLERİNİ toplayıp, BANA geri getirmeni istiyorum…
***
Senin gözyaşların sonunda benim gözyaşlarım olacak…
Senin topladığın üzüntüler, insanların BENİ yanlış anlamalarından doğmuş üzüntülerdir…
Senin onlara vereceğin “ŞEVKAT”le onlar yeniden BENİ anlamaya çalışacaklar…
Bu güç görev için sana en büyük armağanı veriyorum…
Sen oniki çocuğum arasında BENİ tek anlayan olacaksın…
***
Fakat bu anlayış yalnız senin içindir…
Sen onu insanlara anlatmak istediğinde, onlar seni dinlemeyeceklerdir…
Yazar: Reha Muhtar

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Halil Cibran- Vermek Üzerine…

select[1]

 

Vermek Üzerine:
Malınızdan mülkünüzden verirken pek fazla bir şey vermiş sayılmazsınız.
Gerçekten vermek kendinden vermektir.
Çünkü mal mülk, bir gün gerekir endişesiyle alıkoyup sakladığınız şeylerden başka nedir ki?
Ve yarın, yarın ne getirir, kutsal kente giden hacıların peşine düşmüşken, iz tutmaz kumlara kemikler gömen aşırı tedbirli köpeğe?
Yokluk korkusu yoksunluğun bizzat kendisi değil midir?
Kuyunuz suyla doluyken susuz kalmaktan korkmak, asıl giderilemez susuzluk değil midir?
Çok şeye sahip olup çok azını verenler vardır ?bunu şan olsun diye yaparlar ve bu gizli arzu hediyeleriniz yoz eder.
Bir de aza sahip olup hepsini verenler vardır.
Bunlar yaşama ve yaşamın cömertçe verilmiş bir ödül olduğuna inananlardır ve onların sandığı hiç boş kalmaz.
Sevinçle verenler vardır ve o sevinç onların ödülüdür.
Ve acıyla verenler vardır ve o acı onları arındırır.
Ve veren ve verirken acıyı bilmeyen, sevinç aramayan, faziletli olmayı düşünmeden verenler vardır;
Şu vadideki mersin ağacının kokusunu havaya saçması gibi verirler.
Tanrı böylelerinin elleri aracılığıyla konuşur ve onların gözlerinden dünyaya gülümser.
İstenince vermek iyidir fakat istenmeden, ihtiyacı anlayıp da vermek daha iyidir;
Ve eli açık olanlar için, alacak olanı aramak vermekten daha büyük bir sevinçtir.
Sanki alıkoyabileceğiniz bir şey var mı?
Tüm sahip olduklarınız bir gün verilecek;
Öyleyse şimdiden verin de, size ait olsun verme mevsimi, mirasçılarınıza kalmasın.
?Veririm ama sadece hak edenlere? dersiniz sık sık.
Ne meyve bahçenizdeki ağaçlar böyle der ne de çayırlarınızdaki sürüler.
Onlar yaşayabilmek için verir, çünkü vermekten kaçınmak yok olmaktır.
Günler ve geceler bahşedilmeye değer bulunmuş olan, sizin vereceklerinizi almaya da layıktır kuşkusuz.
Ve hayat ummanından içmeyi hak etmiş olan, sizin küçük derenizden tasını doldurmayı hak eder.
Ve bir şeyleri alma cesaretinden ve güveninden, hatta hayırseverliğinden büyük fazilet var mıdır?
Önünüzde göğüslerini bağırlarını yırtıp itibarlarından soyunmaya, böylece size çırılçıplak değerlerini ve gizlisi saklısı kalmamış gururlarını sergilemeye kim adına zorlayabilirsiniz insanları?
Siz önce bakın, veren olmaya ve vermenin aracı olmaya layık mısınız bakalım.
Çünkü aslında hayata bir şeyler vermek hayata mahsustur ? kendini bağışın kaynağı olarak gören sizler sadece birer tanıksınız.
Ve siz alanlar ? ve hepiniz alıcısınız- minnetin ağırlığını yüklenmeyin, yoksa kendinize ve verene boyunduruk takmış olursunuz.
Tam tersine verenle birlikte hediyelerinin üzerinde yükselin kanatlanırcasına;
Çünkü borcunuz konusunda aşırı titizlik, anası eli açık toprak ve babası Tanrı olanın cömertliğinden kuşku duymak demektir.
Gerçek vermek mal ile değil, insanın kendisinden vermesidir. Mal, yarın onlara ihtiyaç olabilir kaygısıyla insan tarafından saklanan ve korunan bir şeydir. Korunan bu mallar, bir köpeğin izsiz kumlara kemik gömmesinden başka bir şey değildir Ermiş?e göre. İhtiyaç kaygısı ihtiyacın kendisinden başkası olmamalıdır. Vermek kiminde şöhret içindir, kimi neşeyle verir, kimi ıstırapla, kimi de ne ıstırap duyar ne neşe ne de erdem için verir. İşte bu veriş, Allah?ın elleri aracılığıyla konuşmasıdır ve Allah bu insanların gözlerinin ardından gülümser. Vermek güzeldir, ama gecikmeden ve istenmeden. Verirken verdiğiniz kişi buna layık mı diye düşünmek yerine, vermeye layık mıyım şeklinde düşünerek. Veren insan değildir çünkü.
Alıcılar ise -herkes alıcıdır-, minnetin ağırlığını yüklenmemeli, kendine boyunduruk vurmamalıdır. Almak, topraktan ve Allah?tandır. İnsan bunu hediye olarak kabul etmelidir.

Halil CİBRAN Ermiş kitabından

4 SİHİRLİ SORU

question-1828268_960_720[1]
Bir şey istediğinizi düşündüğünüzde veya bir amacınız olduğunda kendinize sormanız için size 4 tane önemli soru önereceğim.
1- Bunu gerçekten istiyor muyum?
2- Buna tamamen hazır mıyım?
3- Bunun için kendimi yeterli buluyor muyum?
4- Bunu hak ettiğime inanıyor muyum?
Bu 4 soruya gönül rahatlığı ile evet yanıtını verdiğinizden emin olun, sonra harekete geçin. Aksi halde, bilinçsizce kendi kendinizi sabote etmeniz veya bilinçaltınızın sizi engellemesi söz konusu olacaktır. Eğer bu sorulardan birisine veya bir kaç tanesine hayır yanıtı verdiyseniz bu durumda hangi maddelerde takıldıysanız bununla ilgili olumlamalar yapmanızı öneririm.
…… yı gerçekten istiyorum.
……. için bütünüyle hazırım.
…….. için kendimi yeterli buluyorum.
……… yı hak ettiğime inanıyorum gibi.
Eğer biliyorsanız önce bir arındırma tekniği ile sorunu arındırmanız sonra olumlama yapmanız çok daha faydalı olacaktır. Örneğin önce EFT ile gerçekten istememenizle ilgili bir temizlik, sonrasında olumlamanızla çalışmanız gibi. Bu şekilde bir temizlik ve kodlama süreci kısaltacak ve alacağınız sonuçların çok daha etkili olmasınız sağlayacaktır. Eğer arındırma tekniği bilmiyorsanız olumlamanızla 21 gün düzenli olarak çalışmanızı ve günlük çalışma sürenizi uzatmanızı öneririm. Sevgiyle kalın.

Berna Özcan Demir

Not: Eft yanı sıra Access bilinçaltı temizliği de etkili olacaktır. Anette İnselberg

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yatmadan önce kendinize 5 dakika ayırın ve aşağıda “A” ve “B” olarak belirttiğim iki adımı uygulayın.

prof_dr_cuceloglu_anne_babalara_seslendi_b[1]

 

2018 YILINIZ KUTLU OLSUN.
YENİ YIL KUTLAMASI VE İKİ ÖNERİ
Değerli okurlarım 2018 yılının her gününün gönlünüzce olmasını dilerim.
2018’de her gün uygulamanız için size iki basamaklı bir önerim var.
Bir defter alın. Bugünden itibaren başlayın.
Yatmadan önce kendinize 5 dakika ayırın ve aşağıda “A” ve “B” olarak belirttiğim iki adımı uygulayın.
A- Kendinize şu soruyu sorun:
Bugün kendim olarak hayatımda ben ne kadar vardım? Bir kaç dakika düşünün; fazla düşünmeyin. “0” ile “100” arasında bir puan verin.
“0” kendim olarak hiç var değildim; bugün başkalarının beni görmek istediği biri olarak düşündüm, konuştum ve davrandım.
“100” bugün yaptığım her hareket, söylediğim her söz benim kendi seçimimle oluşmuş bir söz ve davranıştı. Bugün tüm davranış ve konuşmalarımda ben kendim olarak vardım.
Çok düşünmeyin; nasıl hissediyorsanız, “0” ile “100” arasında bir puan verin.
Daha sonra bu puanın sizin için anlamı üzerinde düşünün. Neden bugün yaşamınızda o puan kadar vardınız? Yargılamayın, sadece anlayın.
B- Bugün olan bitenler içinde şükredeceğiniz üç şey bulun.
Kendinizle, ailenizle, arkadaş ve dostlarınızla, tanıdıklarınızla ilgili şükredeceğiniz neler oldu? Örneğin ben kendim için bugün şunları yazabilirim:
1- Sabah kahvaltımı hazırlarken ekmek kokusunun farkında olmak, acıkmak ve masaya koyduğum yiyecekleri görebilmek bende sağlığımla ilgili şükür duygusu uyandırdı.
2- Köşedeki çiçekçiden aşağıda oturan yaşlı teyzeye bir buket kır çiçeği almak aklıma geldi ve çiçeği verirken hüzünlü gözlerin arkasındaki teşekkür duygusunu görmek beni mutlu etti. Çiçek verecek komşum olduğu için ve bunun farkına varabildiğim için şükrettim.
3- Bugün, Çin felsefesi üstüne yazılmış bir kitap okumaya başladım. Üzerinde düşünmediğim, farkında dahi olmadığım bazı varsayımları sarsmaya başladı. Yazılanı anlayabilecek akıl yeteneğim olduğu için şükrettim.
Yazdıklarınızı her hafta gözden geçirin. Haftalık varoluş puanınıza bakın. Zaman içinde puanınızda bir değişme var mı?
Gönlünüzce günlerle dolu bir yıl dileğim ve sevgimle…

Doğan Cüceloğlu

Ota böceğe gül!

g

 

Beyin dediğin bir buçuk kiloluk bir yağ ve su karışımı. Ciddiye alma. Yüzün gülünce beyin hemen ona kanıyor, işler yolunda zannediyor. Saf saf basıyor serotonini. Ota böceğe gül! Hiçbir işe yaramasa, en azından mahallede, “Vaay, işi gücü yolunda galiba” derler, havan olur.

– Gülse Birsel /