= Spiritüel mevzulara girip de uçmamak için birkaç tavsiye =

07bfd9a712d99b841216cf2ea6e592121
Spiritüel konulara girip te uçuşa geçmeden, ayakları yere sağlam basarak, yani dış gerçeklikten kopmadan, yani konularımızla ilgilenmeyen çoğunluğun dünyasından kopmadan ve “Bakırköy’lük hale gelmiş” damgasını yemeden ilerlemek kimilerine zor gelmekle birlikte, bazı ilkelerden ayrılınmadığı takdirde hiç de o kadar zor değildir.
Nedir bu ilkeler?
Manevi alanda ne kadar derinlere dalarsak dalalım, spiritüel alanda ya da modern deyişle KİŞİSEL GELİŞİM alanında ne kadar ilerlersek ilerleyelim;
*Daima manevi faaliyetlerle ilgili vazifeler/işler grubu ile maddi faaliyetlerle ilgili vazifeler/işler grubunu eşit bir dengede tutmak ve her iki gruba da aynı önemi vermek gerekir. Dengeyi iki gruptan birinin lehine bozmamız kendi aleyhimize sonuç verir.
*Sezgiler, rüyalar ve diğer mesaj alma kanallarından gelenleri ve hoca denilen kişilerin sözlerini yabana atmamakla birlikte, daima kendi akıl, mantık, muhakeme yeteneğimize öncelik vermeli, hele hele fallarla ve benzer kehanet yöntemleriyle asla karar vermemeliyiz.
*Asla uzun süreli bir inzivaya çekilmemeli, sosyal ilişkilerden asla kendimizi koparmamalıyız.
*Gururumuzu, kibirimizi, egomuzu okşayıcı, övücü iltifatlara itibar etmemeli, bu sözlere kapılarak kendimizi dev aynasında görmemeliyiz.
*Geçmiş reenkarnasyonlarımızı araştırmamalıyız. Bilmemiz gerekseydi, zaten açık şuurla, unutma sürecinin olmadığı bir ortamda doğardık. Geçmiş reenkarnasyonların yapay yollardan araştırılmasının sakıncaları da vardır. Zaten ölüm denilen olaydan sonra bu yaşamlarımızı öğreneceğiz…
*Geçmiş yaşamlarımızla ilgili veya yüklendiğimiz misyon ya da vazifelerimizle ilgili olduğu iddia edilen birtakım övücü, yüceltici, vizyon zannettiğimiz halüsinatif telkinlere kulak asmamalı, itibar etmemeliyiz.
*Egomuzu okşayıcı her türlü fikri, düşünceyi, sezgi sanılan telkinleri derhal kapı dışarı etmeliyiz! İnsanların bu türlü yüceltilmeye müsait eğilimleri, geri obsesör varlıkların dalmak istedikleri bir tür yumuşak karın gibidir, derhal dalarlar o zayıf noktalarımızdan bize.
*Kendimizi sanki dışarıdaki bir kişiymiş gibi tarafsızca gözlemleme yeteneğini edinmeliyiz. Çevremizle çelişki arzeden, çevremizdekilerin anormal bulduğu bir hareketimiz varsa, çevredekilerin spiritüel olmayışı yüzünden söylediklerini reddetmek veya kulak arkası etmek yerine, söylediklerinde haklı olup olmadıklarını tarafsız bir gözlem ve özeleştirimizle incelemeliyiz.
* “İlahi eller ya da Tanrı beni bugüne kadar korudu, bundan sonra da korur” zihniyeti son derece yanlış bir zihniyettir. Bu zihniyet derhal terk edilmelidir. (Birkaç acı dersten sonra zaten böyle olmadığı anlaşılır.)
*Olağanüstü yetenekler addedilen birtakım psişik yeteneklerimiz olduğunu saptadıysak veya birtakım paranormal fenomenlere tanık olduysak, bunları normal karşılamalı, abartmamalı, mübalağa etmemeliyiz. Bu tür yeteneklere sahip olmak, tekamül seviyemizin ileri düzeyli olduğunu hiç mi hiç göstermez.
*Halüsinasyonların çoğunun psişik/paranormal bir algı fenomeni olmayıp, bedensiz bir varlıktan ve genellikle obsesör bir varlıktan kaynaklandığını unutmamalıyız. Mesela paranormal yetenek algılaması zannettiğimiz birtakım ışık algılamalarımız bu tip bir halüsinasyon olabilir. (Halüsinasyonlar ile vizyonlar arasındaki farkı bilmeyenlerin dikkatine…)
* Obsesyon hakkında ayrıntılı şekilde bilgiler edinmeliyiz. Zira bu konularla ilgilenenlerin büyük bir kısmı çeşitli egzersizlere başlamakta olup, bu egzersizler genellikle zihni boş bırakıcı veya konsantrasyona dayalı tekniklerden oluşmaktadır ki, bu tür teknikler obsesyona son derece müsait bir zemin yaratırlar. Bu yüzden bu tür çalışmalarda bulunanların hatırı sayılır bir kısmı sonunda terapiye (tedaviye) başvurmaktadır.
*Hami varlıklar ile herhangi bir obsesör varlıktan gelen tesirleri ayırt edebilmeliyiz; ayırt edemiyorsak ya ikisini de uygulamamalıyız ya da her gelen sezgi ya da düşünceyi akıl ve vicdan süzgeçlerimizden geçirmeliyiz.
* Yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan ruh çağırma seanslarına ve medyumluğa kalkışmayalım. (Medyum olmak, ileri bir tekamül seviyesinde olduğumuzu hiç mi göstermez ve yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan ruh çağırma, sakıncaları çok olan tehlikeli bir iştir.)
*Spiritüel konularla hiç ilgilenmemiş insanların sözlerine de kulak vermeliyiz; niceleri var ki, vazifeleri gereği spiritüellikle hiç ilgilenmemiş olabilir, ama bazı alanlardaki hayat tecrübeleri spiritüel kimselerden fazla olabilir. Alparslan SALT

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yorum bırakın