Aşkın ilk heyecanı geçtikten sonra insanı süründürmesinin nedeni budur

images7GP08DMK

BİRBİRİNE YASLANARAK YÜRÜTÜLMEYE ÇALIŞILAN İLİŞKİLERDE,BİRİSİ POZİSYONUNU DEĞİŞTİRDİĞİNDE İKİSİ DE YERE DÜŞER VE CANLARI ACIR.

Aşkın ilk heyecanı geçtikten sonra insanı süründürmesinin nedeni budur. Herkes ilişkide daima kendi dengini bulur.Duygusal olgunluk yaşımız ne ise aynı yaşta aşk oyunu oynayan arkadaşı hayatımıza çekeriz.Bebekler bebeklerle,çocuklar çocuklarla,yetişkinler yetişkinlerle birlikte olmayı seçer…

Sekiz yaşındaki çocuk yirmi yaşındaki bir kişiye duyduğu hayranlığı aşk sanabilir.Mesela benim çocuklarım biri yedi biri dokuz yaşındayken ,ikisi de on beş yaşındaki bebek bakıcısı kıza âşıktı.Hep bu genç kızın kendilerine bakmasını istiyor,onun geleceği saatleri iple çekiyorlardı.
Ama yirmi yaşındaki biri sekiz yaşındaki çocuğa âşık olmaz.Bunun olmayacağını bilir.Olgun bir birey,partnerinin çocuk bakıcısı olmayı seçmez.O eşitlik ve özgürlüğe dayanan bir ilişki ister.
Sevgi insanı olgunlaştırır.İçimizdeki sevgi ifade bulduğu ölçüde olgunlaşırız ve ışığımızı yayarız. Sevgi verir,sevgi çoğaltır,ve sevgi özgürleştirir.Doğası budur.olgun ilişkide iki insan da birbirinden almaya değil birbirine ne vereceğine odaklıdır.Vermekten müthiş doyum hisseder.İki taraf da kendisini eskisinden daha özgür hisseder.Sevginin özgürleştirici gücüdür bu.
Sevginin ancak özgürlük ortamında gelişimini sürdüreceğini bilir olgun sevgi. Özgürlüğü kısıtlayan,yok eden sevgi değildir.Aşktır,tutkudur,alışkanlıktır,karşılıklı gizli çıkar ilişkisidir ama sevgi değildir. Özümüz özgürdür,özümüz sevgidir.
 Olgun insan sevgi eksikliğini başkası ile değil,içindeki sevgiyi ortaya çıkararak tamamlayan,kendisini bütün haline getiren insandır.
İki bütün insanın birlikteliği; İki tarafı da zenginleştirir. İki tarafı da çoğaltır. İki tarafı da daha özgür ve aynı zamanda birbirlerine bağlı kılar; bağımlı değil. İki taraf ta bireydir; tek başına olma zamanları kendi yaratıcılıklarını ifade etme,üretken olma zamanıdır.
Tek başına olmaktan da birlikte olmaktan da keyif alınır. Hem birey hem bir olmanın ne anlama geldiğini ancak sevgi bilir. Nil Gü

Bir çocuğun anne ve babasına mesajı

BOBuFGlCIAEijwN[1]

1- Bana  su  getirtmeyin,  siz de bana su getirmeyin. Aramızda  hizmetçi  yok. Herkes  kendi  işini  yapsın. Evde   küçük  yaşta iş  gücü  kullanmaya  ve  sevgi  istismarına son.

2- Hata  yapmama  izin  verin  ki,  gerçekten  hata  ise  sonuçlarını  görüp  ders  alayım.Hata  değilse  siz  ders  alın.
3- Her  istediğimi  bana  almayın. Size  karşılıksız kimse  bir şey  vermiyor. Her  şeyin  bir  çalışma karşılığında  elde  edileceğini  öğrenmemize  izin  verin. Sonuçlar  çalışmanın  ürünüdür.
4- Benim  özgürlüğüm  sizin  özgürlüğünüzdür. Bir  yere  gitmek  istediğimde  beni  bırakın. Bana  kaçta  döneceğimi  değil,  ilkeler  söyleyin. İyi  insanlarla  birlikte  ol  ve  kendini  koru  gibi  bir  söz  benim  için  saat  kaçta  döneceğimden  daha  anlamlı  ve  yararlı. Yoksa  ben  yapacağımı  gündüz  gözü  de  yaparım.
5- Okulun  amacı  öğrenmektir. Derslerden  kaç  aldığım  değil ,  bir  şeyler  öğrenip  öğrenmediğime  bakın. Beni  yarın  yaşamda  ayakta  tutacak  olan  aldığım  notlar  değil   öğrendiklerim  olacaktır.
6- Benimle  ilgili  fikirleriniz  elbette  var.  Ama  arada  benim  ne  düşündüğümü,  ne  hissettiğimi  sorun,  gerçekten  dinleyin. Aramızda  ki  sorunların  çoğu  iletişimsizlikten  kaynaklanıyor. Konuşmak   kadar  dinlemeyi de  öğrenelim.
7- Ben  dürüst  olmak  istiyorum. Beni  yalan  söylemek  zorunda  bırakmayın. Size  yalan  söylemeye  başlarsam;  bazen bilmeniz  gerekenleri  de   öğrenemeyeceksiniz.
8- Söylediklerinize  karşı  çıktığımda   size  değil,  söylediklerinize  karşı  çıkıyorum. Siz  de  bana  değil ,  söylediklerime  karşı  çıkın. Kelimeler  incilmez,  ama  bizler  inciniriz.  Yani  ” sen  aptalsın”  değil.”  Bu  söyleğin  fikir  güzel  değil”  diyelim  birbirimize.
9- Toplum  içinde  gurur  duycağınız  bir  şey  olmam,  sizin  bana   bir  birey  gibi  davranmanıza  bağlı.
10- Sizden  beklediğim  şey  tek  başına  sevgi  değil,  aynı  zamanda  saygı. Küçüklerime  sevgi,  büyüklerime  saygı  hikayesi  geçen  yüzyılda  kaldı. Benden  saygı  istiyorsanız  bende  sizden  saygı  istiyorum.
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sevgi tek başına yetmez. Yanına saygı lazım o zaman incitmezsin.

10678835_841094215947509_5590893681404276584_n[1]

Sevgi tek başına yetmez. Yanına saygı lazım o zaman incitmezsin. Saygı da yetmez yanlarına sorumluluk lazım böylece değerli hissettirirsin. O da eksik kalır yanlarına sabır lazım, zamanla anlaşmaya başlarsın. En önemlisi hepsinin yanına sadakat lazım. İşte şimdi ilişkiyi yarınlara taşırsın. Unutma: Sevgi+ Saygı+ Sorumluluk+ Sabır+ Sadakat ilişkinin 5S kuralı…

Aşkım Kapışmak

Hadi anlat deseler anlatamam bir yere gidiyorken cayıp bir başka yere gitmeyi…”

11229907_483730108498798_5698930482791023809_n[1]

“Hadi anlat deseler anlatamam
bir yere gidiyorken cayıp bir başka yere gitmeyi…”
e.c

Kendini atıyorsun öylesine yükseğe, ama her atılan taş düşer!..

1526695_477239495814526_3946749613194023199_n[2]

 

Kendini atıyorsun öylesine yükseğe, ama her atılan taş düşer!..
Kendini yargılamışsın, kendini taşlamaya yargılaşmışsın: Ey Zerdüşt, gerçekten yükseğe atmışsın taşını, ama senin tepene inecek o!..
Derken sustu cüce; ve bu uzun sürdü. Ama sessizliği beni sıkıyordu. Bu durumda iki kişi,gerçekten tek başına olmaktan daha yalnızdır!…..
Tırmandım, tırmandım, düşledim, düşündüm, ama her şey beni sıkıyordu. Ağır işkenceden yorgun düşmüş ve daha beter bir düşle uykusundan uyandırılmış bir hasta gibiydim.
Ama bende yüreklilik dediğim bir şey var. Şimdiye dek bende ki her yılgınlığı öldürmüştür. Sonunda bu yüreklilik beni durdurdu da, söyletti: Cüce.. Ya sen, ya ben!..
Çünkü yüreklilik en iyi öldürendir. Saldıran yüreklilik : her saldırıda cümbüş sesleri vardır da ondan…
Ama insan, en yürekli hayvandır. Her hayvanı bununla alt etmiştir. Cümbüş sesleriyle alt etmiştir her ağrıyı; oysa insan ağrısı en derin ağrıdır…
Yüreklilik, uçurum ağzındaki baş dönmesini dahi öldürür: İnsanın uçurum ağzında olmadığı yer mi var ki!.. Görmek bile, uçurumlar görmek değil midir?..
Yüreklilik en iyi öldürendir. Yüreklilik acımayı dahi öldürür. Oysa acıma, en derin uçurumdur. Kişi, hayatı nice derinliğine görürse, onca derinliğine görür acı çekmeyi de.
Ama yüreklilik en iyi öldürendir, saldıran yüreklilik: Ölümü dahi öldürür o; çünkü der: Bu muydu hayat?.. Peki öyleyse! Bir daha…
Fakat bu türlü sözlerde pek çok cümbüş sesleri vardır. Kulağı olan işitsin…
~Friedrich Nietzsche / Böyle Buyurdu Zerdüşt

Gül veren elde gül kokusu kalır.

11110498_488982541306888_952953915604899945_n[1]

Uzun yıllar önce Çin de Li-Li adlı bir kız evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Lakin kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar.İkisininde kişiliği tamamen farklıdır buda onların sık sık kavga edip tartışmalarına yol açar. Bu Çin geleneklerine göre hoş bir davranış değildir ve çevrenin oldukça tepkisini alır.

Birkaç ay sonra bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından ev onun ve kayın validesi ile arada kalan esi içinde cehennem haline gelmiştir.
Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan genç kadın doğru babasının eski bir arkadaşı olan baharatçıya koşar ve derdini anlatır. Yaşlı adam ona bitkilerden yaptığı bir ilaç hazırlar ve bunu 3 ay boyunca her gün azar azar kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyler. Zehir az az verilecek , böylece onu gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır. Yaşlı adam genç kadına kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını ona en güzel yemekleri yapmasını söyler.

Sevinç içinde eve donen Li-Li yaşlı adamın dediklerini aynen uygular . Her gün en güzel yemekleri yaparak kaynanasının tabağına azar azar zehri damlatıyordu. Kimseler şüphelenmesin diyede ona çok iyi davranıyordu. Bir süre sonra kayın validesi de çok değişmişti ve ona kendi kızı gibi davranıyordu. Evde artık barış rüzgarları esiyordu.
Genç kadın kendisini ağır bir yük altında hissetti yaptıklarından pişman bir vaziyette baharatçı dükkanının yolunu tuttu ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir için yalvardı, Yaşlı kadının ölmesini artık istemiyordu. Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran Li-Li ye baktı ve kahkahalarla gülmeye başladı.
Sevgili Li-Li dedi ;
Sana verdiklerim sadece vitaminlerdi. Olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin hepsi bundan ibaret. Gercek zehir ise senin beyninde olandı. Sen ona iyi davrandıkça oda dağıldı ve yerini sevgiye bıraktı böylece siz gerçek bir ana kız oldunuz dedi.

Eski bir Çin atasozu şöyle der ;
Gül veren elde gül kokusu kalır.

Sevilen insan sevgisini insanlara veren insandır.

‘Her şey değişecektir, doğaları budur.

11146608_488130004725475_218688760623430672_n[1]

 

‘Her şey değişecektir, doğaları budur.
Bir gün başarılı, bir gün başarısız olacaksın;
bir gün zirvede, bir gün dipte olacaksın.
Ama içinde bir şey hep aynı kalacak ve
o bir şey senin gerçekliğindir.’
Kimliğindir, özgünlüğündür!’
OSHO

YATARKEN SAĞ TARAFIMIZA NEDEN YATMALIYIZ.?

11110858_381419918720970_5926585511732284947_n[1]
Sağ tarafa yattığımızda bir süre sonra ,sağ burun deligimiz kapanır.Sol burun deliginden nefes almaya başlarız.
Böylece parasempatik sinir sistemi aktive olur.Kalp ve beyin dalgaları yavaşlar,tansiyon düşer,tüm organlar korumaya alınır.Çok kaliteli uyku uyursunuz.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

BEN’LER.

13495_381919942004301_420475775169584344_n[1]
Göz kapagındaki benler;hassas cana yakınlıgı anlatır.
Göz altındaki benler;dostluk,cömertlik,cana yakın oldugunu gösterir.
Kulak üzerindeki benler;başına buyruk bir mizacı.
Gögüs üzerindeki benler;sanat,ilim,aşk ve edebiyatta başarıyı.Çok kazandıkları halde daima parasızdırlar.Kurallara uymazlar.
Şakaklardaki ben ; kararsızlığı ifade eder.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Kalkan Sembolü İle Korunma

10408036_726113047511349_2908300924523850965_n[1]
İstenmeyen etkilerden, olumsuz enerjilerden, nazar ve bedduadan korunmak amacıyla, dünyanın farklı coğrafyadaki pek çok ülkenin geleneklerinde kalkan sembollerinin kullanıldığı bilinmektedir. Geleneklerdeki çeşitlilik gibi kullanılan kalkanların şekillerinde ve büyüklüklerinde de farklılık gözlenir. Kalkanlar genellikle yuvarlak olarak düşünülür.
Egzersiz
Sabahları evden çıkmadan önce her bir şakranızın üstüne kalkan koyduğunuzu, size gelen olumsuz etkilerin kalkanlara çarpıp geri döndüğünü imgeleyin.
Bazı durumlarda kalkanları sadece belli şakralarınızın üstünde tahayyül edin. Örneğin; aşırı duygusal, öfkeli veya çok sinirli insanlarla bir arada olmanız gerekiyorsa, onlarla bir araya gelmeden önce solar pleksus şakranızın önünde büyükçe bir kalkan imgeleyin. Sevigisiz ve kıskanç insanlarla görüşmeden önce kalp şakranızın önünde bir kalkan imgeleyin. Bazı insanların cinsel avcı olduğunu düşünüyorsanız, onların bakışlarından ve cinsellikle ilgili düşüncelerinden rahatsız olmak istemiyorsanız,çevredeki insanların farklı niyetlerdeki bakışlarına muhatap olmak istemiyorsanız üreme organınızın ve kök şakranızın üstüne bir kalkan yerleştirin. Aynı ortamda bulunmanız gereken birisi kara kara düşünüyorsa onun düşüncelerinden etkilenmemek için; alın şakranızın üstüne ve gözlerinizin önüne, imajinasyonla birer tane kalkan yerleştirin.
Boyunuzla eşit uzunluktaki büyük birt kalkanı gövdenizin önünde ve arkasında olmak üzere de imgeleyebilirsiniz. Ya da yaratıcılığınızı kullanıp kendi kalkan sembollerinizi istediğiniz renk ve şekillerde kullanmayı deneyebilirsiniz.
Fadime Çelik

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sabah Uyanınca Bedene Yeniden Odaklanma Egzersizi

11063587_726971697425484_370780732630943912_n[1]
– Uyanır uyanmaz yataktan fırlamayın
– O günkü işlerinizi ve projelerinizi düşünmeyin
– Endişelenip acele etmeyin ve sırt üstü uzanın
– Ayak parmaklarınızı ve ayaklarınızı düşünün ve onların hareket ettirin
– Baldır ve bacaklarınızı kasıp bırakın ve bacaklarınızı düşünüp hissedin
– Karnınızı ve gövdenizi, kollarınızı fark edin, düşüncenizi bu bölgeye yönlendirin. Ellerinizi birkaç kez yumruk yapıp açın
– Tüm bedeninizi bir bütün olarak fark edin, hissedin ve bedeninizi esnetin
– “Bedenimin farkındayım, bilincimi tüm bedenime odaklıyorum, güne uyanık ve enerjik olarka başlıyorum” deyin
– Fiziksel bir ağrınız ve rahatsızlığınız varsa bile bu egzersizi yapın. Ağrıyan bölgeleri de fark edin. O bölgeye dokunun, okşayın ve enerji verdiğinizi düşünün.
– Beden farkındalığınıza ve bedeninizdeki tüm hücrelere teşekkür edin. Onlar aracılığı ile fizik dünyada bulunduğunuz için hücrelerinize ve bedeninize sevginizin sunun. Sevginin gül pembesi ışığının kalp şakranızdan içeri girerek tüm bedeninizi doldurduğunu imgeleyin ve gülümseyin. Sonra nazik bir şekilde kalıp yataktan çıkın.
– Bu egzersizin dışında bilinvi bedene odaklamak için yapılabilecek başka şeyler de var elbette. Uyanınca yataktan çıkıp fiziksel bazı egzersizler yapılabilir. Nefes egzersizi yapılabilir, yoga disiplinine ait bazı hareketler yapılabilir veya müzik eşliğinde dans edilebilir.
Fadime Çelik

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

… Ey Kadın!Bırak saçını süpürge etmeyi, süpürgene bin ve uç…

11295761_1089509584412527_9163973215917493337_n[1]

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Şirinlik… Günün Fotosu… 25/05/2015

11152335_835881316447921_2702129076394062264_n[1]

Her Kadın Dünyadaki Tek Kadın Oymuş Gibi Hissettiren Bir Erkekle Yaşlanmak İster…

10982412_1089593464404139_8044554851725814590_n[1]

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Tırnak Yapısına Göre Kişilik Analizi… Okuduklarınıza İnanamayacaksınız…

Uzun-tırnaklar[1]

 

Etli tırnaklara sahip insanlar; sinirli, şiddete yatkın ve fazla eleştiren bir kişiliğe sahiptir

Kırılgan tırnaklar; kolay kolay kimseye güvenmeyen ve şüpheci bir yapıya sahiptir

Kısa tırnaklar; muzip, alaycı ama mücadeleci bir karakterdir. Her yerin tertemiz olması için tüm güçlerini harcarlar.

Küçük ve sivri tırnaklar; şehvetli bir karaktere sahiptirler ve genelde akciğer rahatsızlığı ile mücadele etmek zorunda kalırlar.

Parmak uçlarına doğru incelen tırnaklar; genellikle sigara içerler ve nefes darlığı rahatsızlığı yaşarlar

Pembe renkli tırnaklar; merhametli kişilerin tırnak yapısıdır.

Sivri tırnaklar; hayalperest, sanata yatkın ve biraz tembel bir kişilikleri vardır.

Uzun tırnaklar; kolay kolay adapte olamayan, utangaç ve temkinli kişilik yapıları vardır.

Yenmiş tırnaklar; sinirli, güvensiz ve melankolik bir yapıya sahiptirler

Büyük ve yuvarlak tırnaklar; paragöz ve hırslı bir yapıya sahiptirler

Yuvarlak ve siyah tırnaklar; tehlikeli bir karaktere sahiptirler.

alıntı