Adamın biri, ilk defa gittiği şehrin tarihi çarşısına uğradığında, bir dükkana girerek; – Hatıra eşya almak istiyorum, demiş.Ne tavsiye edersiniz? Dükkan sahibi yaşlı zat,adamı tepeden tırnağa süzüp: …
Adamın biri, ilk defa gittiği şehrin tarihi çarşısına uğradığında, bir dükkana girerek; – Hatıra eşya almak istiyorum, demiş.Ne tavsiye edersiniz? Dükkan sahibi yaşlı zat,adamı tepeden tırnağa süzüp: …
Bu maskeyle sarkmaların önüne geçin! Cildinizdeki sarkmaları yüz egzersizleriyle engel olabilir, kuru nane maskesiyle de… gergin ve pürüzsüz bir cilde sahip olabilirsiniz.
Cilt sarkması; bir kadın için artık yaşlandığını kabul etmesi ve cildini eski haline getirmesi için birçok metod denemeye başlamasıdır. Eğer yaşınız 40’ı geçtiyse aynaya dikkatli bakın. Elmacık kemiklerinden başlayarak, aşağıya doğru inen bir sarkma sezeceksiniz. Eğer önlem almazsanız, geri dönüşü yok!
Yüz masajı yapın
Cilt sarkmasına karşı alabileceğiniz en etklili önlem; her gün beş dakika yukarıya doğru yüz masajı yapmanız. Kaş düşüklüğünü engellemek için 3 parmağınızı kaşın altına koyun, yukarı doğru masaj yapın. Gözlerinizi kapatın. İşaret parmaklarınızla göz kapaklarınızı içeriden dışarıya doğru basınç oluşturacak şekilde bastırın.
Bu sırada gözlerini açmayı deneyin, ama parmaklarınızın baskısından bu mümkün olmayacaktır. Bu egzersiz göz kapağı kaslarını güçlendirecek, sarkmalarını engelleyecektir.
Kuru nane maskesiyle bu hareketleri destekleyin
Sarkmalara karşı haftada bir tarifini vereceğimiz maskeyi yapmanız dahilinde daha etkili sonuçlara ulaşmanız mümkün olabilir.
Malzemeler
1 bardak kaynar su
1 çorba kaşığı nane
Nasıl yapılır
Bir bardak kaynar suya bir çorba kaşığı kuru nane koyun. Suyunu hayli çektikten sonra bir kap içinde ezin ve yüzünüze maske yapın. 30 dakika bekletin. Ilık suyla yıkayın.
Soğanın kanı arındırıcı, kan dolaşımını hızlandırıcı, toksinleri atıcı, dezenfektan, hızlı yara iyileştirici olduğunu, soğuk algınlığı ve gribe iyi geldiğini biliyoruz. Fakat bu rahatsızlıkların giderilmesi için soğandan sadece yiyerek faydalanmamız gerekmiyor. İşte diğer yolları…
Soğan dilimleri, kapısı kapalı bir odada yatak başına konulduğunda sabaha kadar solunum yollarını açıyor.
Soğan, lapa halinde göğüse sürüldüğünde ise balgam söktürücü etkisi yapıyor.
SOĞAN DİLİMİ AĞRIYI KESİYOR
Ayak sinir uçlarında 7 bin tane sinir ucu bulunuyor. Soğan dilimleri romatizmal ağrıların olduğu yere ya da ayağın içine yerleştirilip bir streç veya çorapla sarıldığında ağrılara iyi geliyor.
indoamerican-news.com
TBMM Araştırma Merkezi, üzüm ve faydaları üzerine geniş bir araştırma hazırladı.
Raporda üzümün içindeki minerallerin ve çekirdeğinin anti …kansorejen etkisinin olduğu belirtildi.
Son yıllarda üzümle ilgili hazırlanan çalışmalar bu meyvenin popüleritesini artırdı. Yurt dışında pek çok üniversite bu konuda araştırmalar yapıp üzümün kanser düşmanı olduğunu belirledi.
TBMM Araştırma Merkezi de üzüm sektörü ile ilgili geniş bir inceleme yapıp bunu rapor haline getirdi.
Raporda, üzümün içerdiği maddeler itibarıyla sağlık açısından önemli bir besin ve enerji kaynağı olduğu belirtilerek anti kansorejen etkisi olduğu belirtildi.
VİTAMİN KAYNAĞI
Raporda üzüm kanser ilişkisi şöyle belirtildi. “Son yıllarda üzüm ve üzümden elde edilen ürünler üzerinde kapsamlı araştırmalar yapılmıştır. Üzümdeki B1, B2 vitaminleri ve çeşitli mineraller iyi bir besin kaynağı olduğunu kanıtladı.
Çekirdeğinin ise antioksidan fenolik bileşenler bakımından zengin olduğu görürüldü. Anti kansorejen özelliğe sahip olması ise onu diğer besinlerden ayıran bir özelliktir.”
KARACİĞERİ ONARIYOR
Meclis’in üzüm raporunda meyvenin içeriğindeki minerallerin özellikle bedensel gelişme sorununa iyi geldiği, deri ve saç iltihaplarını kuruttuğu da belirtildi. Araştırmada üzümün ateşli hastalıklar ve madensel tuz eksiklikleri, böbrek ve karaciğer hastalıklarında yararlılığının tıpça tespit edildiği vurgusu yapıldı.
İDEAL DİYET BESİNİ
TBMM’nin araştırmasında üzümün yüksek kalori içeriğine rağmen çok düşük miktarlarda yağ ve protein içerdiği için aynı zamanda ideal bir diyet besini olduğu da belirtildi.
TANSİYON DÜŞÜRÜYOR
Araştırmada, “Bir bardak üzüm suyu 125 kalori içerir. Bu miktar hipertansiyonlu bireylerde kan basıncını düşürücü etkide bulunduğu görülmüştür” denildi.
ŞIRA DEMİR ZENGİNİ
Üzümden elde edilen, Anadolu’nun geleneksel gıdalarından şıranın, demir, sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi mineraller bakımından zengin ve besleyici düzeyi yüksek bir gıda olduğuna da işaret edildi.
KURU ÜZÜM PROTEİN KAYNAĞI
Araştırmada, kuru üzümün de “Protein ve karbonhidrat kaynağı” olduğu vurgulandı. Yapılan incelemelerde kuru üzümde demir, fosfat, kalsiyum bulunuyor. İçerdiği A, B1, B2, B6, C vitaminlerinden dolayı, dünyada gittikçe artan oranlarda talep görmeye başladı.
Sağ el baş parmağı dikili olarak, çanak şekli verilmiş sol elin üstüne yerleştirilmektedir. Sol elin parmakları iyice birbirine bitiştirilmiştir. Eller karın hizasında tutulmaktadır ve dirsekler dışa dönük ve hafifçe öne bakmaktadır.
İhtiyaca göre, istenildiği kadar ya da günde 2 kez 4′er dakika uygulanmaktadır.
Bu Mudranın sağ eli, eril gücü temsil etmektedir yani Şiva’nın Phallus’unu. Şiva ise, Hint Mitolojisinin en büyük ilahının yıkıcı yüzünü açığa çıkarmaktadır. Nasıl ki, Phallus yeni bir başlangıcı temsil eder, bunun gibi de Şiva da birşeyleri yok ederek ve dolayısıyla gerekli şartları hazırlayarak, bu yeni başlangıcı asıl mümkün kılan ilahtır.
Örneğin; çiçekler solmayacak olsaydı, meyveler de olmazdı ya da içimizdeki tüketilmiş hücreler yok edilmeyecek olsaydı, bu takdirde urlar oluşurdu vs. Bu başı sonu olmayan bir döngüdür ve kendi içimizde bedensel, zihinsel ve ruhsal açıdan da aksamadan işlemelidir. Bir iç güç bunun işlerliğini korumaktadır ve bu su elementi altında sınıflandırılan gücü herkes kendi deposunda barındırmaktadır.
Bu stok nefes ile beslenmektedir. Bundan dolayı nefesin optimal bir niteliğe sahip olması çok önemlidir. Bu Mudra uykusuzluk, hoşnutsuzluk, uyuşukluk, bunalım durumlarında ya da aşırı gerginlikler veya baskılar sonucu insan kendini tükenmiş gibi hissettiğinde uygulanabilir. Bunların yanında bekleme zamanlarında örneğin; bir doktorun bulgularını beklerken bu Mudradan yararlanılabilir.
Bu nerede veya nasıl bir hastalığa maruz kalınmış olunursa olunsun, iyileşme sürecini hızlandırmaktadır. Şifa ile ilgili olarak, genelde bilinenden daha fazla mucizeler gerçekleşmektedir. Bu gerçeği aklınızın bir köşesinde tutun, belki bir gün sizin de şifaya ihtiyacınız olabilir.
Sol elinizin bir havan ve sağ elinizin bir tokmak olduğunu düşünün. İlk nefes çekişleri esnasında, düşüncenizde sizi hasta eden şeyin, karanlık iri bir kum gibi, sol elinizin üstüne düşmesini sağlayın, ve sağ elinizin kenarıyla bunu en incesinden bir kum haline getirene kadar ezin, sonra onu bir üfleyişle avucunuzun üstünden havaya yayın, bırakın uçsun gitsin.
Bunun ardından bir süreliğine oturun ve şifa veren enerjileri sağ baş parmak ucundan el çanağına ya da bir diğer ifadeyle depoya akıtın. Bu esnada tüm kalbinizle aşağıdaki olumlamayı birkaç kez veya daha fazla söyleyin.
Olumlama: Şifa verici bir ışık, bedenimin her bir hücresine ışınını gönderiyor, çözülmesi gerekeni çözüyor ve güçlendirilmesi gerekeni yeniliyor. Teşekkürler!
Gertrud Hirschi
Bir şeyler daha iyi olacaksa,
Tarlada, ağaçlarda değil,
Kalplerde filizlenmeli…Gottfried Keller
Eskiden gittiğim bir tai-chi sınıfında hocamız bize şöyle bir ödev vermişti
Birbirimizin hayatlarını etkiliyor muyuz? düşünün…
Şimdi bu soruya cevap vermek çok kolay tabi ki ”evet”
Ama o zamanlar farkındalık işinde yolun çok başındaydım
Cevabı bulmam zaman almıştı…
Cevabım ise şöyle: Birbirimizi kesinlikle etkiliyoruz
Bazen sırf birine kızdık diye, özlüyoruz diye, kavuşamadık diye
Başkasının kollarına koştuğumuz oluyor
Evde birine kızıp, hırsımızı sokaktaki birinden çıkardığımız da çok oluyor
Birisi size selam vermedi diye
Hiç alakasız birine çok yakın davrandığımız da oluyor
Birisi bize cesaret veriyor diye, kendimizi daha iyiye götürmeye çalıştığımız da oluyor
Birisi bir yeri övdü diye, tatilimizi orda geçirmeye karar verdiğimiz de oluyor
Bazı ayrılıklar şehir değiştirmeye etken oluyor..
Birbirimizi sandığımızdan daha çok etkiliyoruz…
Bugünler de benim derdim ise ne kadar etkilemeliyiz… Basitçe şöyle anlatayım…
Yani doğada yürüyorum önümde kırık bir dal var onu orada mı bırakmalıyım, yoksa başka bir yere mi koymalıyım
Yani ben onun başka bir yere taşınması için vesile miyim…
Bilmiyorum…
İyi etkileşimler olması dileğimle,
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
Bir akvaryumun içine iki balık koyarsan,birbirleriyle sevgili olmak zorunda kalırlar.Orada bir seçim yoktur kader vardır…
Fakat okyanusun içinde iki balık birbirlerini seçerlerse , işte onun ismi Aşk olur…
Çünkü bu balıkların arasında zorunluluk yada şartların yarattığı bir mecburiyet yoktur.
Gerçek aşkı, koşullar bunu gerektirdiği için yaşamazsın,onu sen kendin yaratırsın.
Bundan birkaç gene sene önce bir arkadaşım Facebook’ta beğendiği biriyle tanıştı… Tabi bizlerin bundan uzun bir süre haberi olmadı. Mesajlaşmalar, görüntülü konuşmalar, sabahlara kadar dertleşmeler derken ilişkileri belirli bir olgunluğa gelince bizlere de durum ilan edildi… Eniştemiz Amsterdamlı olduğundan bu sefer karşılıklı gidiş gelişler başladı ve nihayet bizim hatun Amsterdam’a taşınmaya karar verdi… Aynen Nazan Öncel’in Hay Hay şarkısındaki gibi kedisini (Mırnav), köpeğini (Benekli), duvardaki tablosunu, ayağındaki terliğini bile toplayıp gitti…
Şimdi benim içinden çıkmakta zorlandığım ilişki kronolojisi şöyle gelişti: İlk ay e-postama düşen mesajlar; harika bir adam, sanki bana verilmiş bir lütuf, bana kimsenin olmadığı kadar aşık. Sürekli hediyeler alıyor. Dün yine alışverişteydik bana nefis bir kazak aldı. Canım buraları soğuk ya hiç üşüyeyim istemiyor. Mırnav ve Benek hangimizi daha çok seviyor diye tartışmaya başlayacağız yakında. Beneği benden çok gezmeye çıkarıyor. Her gün mum ışığında yemek yiyoruz desem yalan olmaz ayol bu adam romantik… Yemek yapmaya da bayılıyor… Mutluyum çok mutlu…
İkinci ay mesajları; çok nazik biri ama biraz titiz sanki. Eşyalarımı sağa sola atınca ev biraz dağılıyor diye çıtlama yaptı. Mutfak alışverişleri bana kaldığı yetmiyormuş gibi arada yemek yapmamı istedi. Neymiş benim elimden yemekler daha bir lezzetli oluyormuş. Ama ben yemek yapmak istemiyorum ki Face’te gezinmek istiyorum. Evin içinde sürekli hapşırmaya başladı doktora gitti. Doktor ne dese beğenirsin meğerse hayvanlara alerjisi varmış. Birkaç ilaç almaya başladı… Evde hayvanlardan biraz uzak duruyor artık…
Üçüncü ay mesajları; sürekli evde oturup film seyrediyoruz. Yemekti, alışverişti, hayvanların bakımıydı hep benim üstüme kaldı. Biraz yardım et dediğimde işten yorgun geliyorum diyor. Haklı canım adamı da fazla zorlamamak lazım…
Dördüncü ay mesajları: Bu adam Mırnav’la Beneği hayvan barınağına vermemi istiyor. İlaç falan fayda etmiyor. Evde sürekli hapşıran birine dönüştü. Zaten geçen gece baktım gizli gizli internete giriyordu. Ne yapıyorsun dediğimde hiççç dedi… Halbuki eminim Face’te yine hatunlarla yazışmaya başladı.
Beşinci ay mesajları; yok şeker yok… Bu adam da aynı diğerleri gibi… Hep ben… Hep ben diyor… Kaç zamandır dişimi sıkıyorum ama geri dönücem galiba. Zaten İstanbul’da sizlerde gözümde tütüyorsunuz… Yok şeker yok. İllallah geldi titizliğinden de düzeninden de. Beğenmiyorsa kadın tutsun ona yaptırsın her şeyini… Ben buraya ev temizlemeye mi geldim…
Altıncı ay; bana acil ev bulun, üç güne ordayım…
Ve bizim arkadaş şarkıda olmayan şekilde Mırnav’ını, Beneğini, duvardaki tablosunu ve ayağındaki terliğini bile alıp geri geldi…
Benim kafama da şu soru takıldı… Bu işlerin yürümemesi karşımızdakine çok fazla beklenti yüklediğimizden mi oluyor acaba? Ya da ilişki dediğimiz şey hoşgörümüzü, sabrımızı, affediciliğimizi geliştirmemiz gerektiren bir ders mi acaba? Duruma bakılırsa defalarca kalınan, geçmekte zorlandığımız bir ders. Bilemiyorum. Ben işin içinden çıkamadım. Siz ne dersiniz?
Sağlıcakla,
Kötü eleştirileri okudum ama bu nihayetinde Ata Demirer abartmışlardır dedim gittim. Filmin ikinci yarısının ortalarına kadar da ya tamam gülmekten ölmedim ama cici film abartmışlar işte dedim ki o sahneler başladı. Saçma gerçekten çok saçma. Bazen saçmalığa gülersin ama bunda gülenecek taraf yok. Bitse de gitsek oluyorsun. Oraları başka türlü yapaydı bence yine film kurtulurdu. Kurtaramamış koca filme yazık olmuş…
Buna yazacağıma inanmazdım ama gitmeseniz olur…
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak
Egzersiz öncesi, iş görüşmesine gitmeden, partiye katılmadan veya romantik bir akşam yemeği öncesinde ne yenmesi gerekir?
Besinler, hayatımızın her alanını etkiliyor. En iyi performansı göstermek için doğru besinleri seçmek ise sanılandan daha büyük önem taşıyor. Stratejik olarak yapılan atıştırmalar, egzersiz öncesi gücünüzü arttırır, stresli bir sınav öncesi odaklanmanızı sağlar ve gece rahat ve kesintisiz uyumanızı sağlar. Önemli olan doğru ve özellikle kesin etki sağlayacak kombinasyonları bir araya getirmektir.
Egzersiz Öncesi: Muz ve Kahve
Gerçek şu ki, eğer orta düzeyde ve bir saatten daha az egzersiz (kardiyo) yapıyorsanız ve kas artırmak için ağırlık çalışması yapmıyorsanız, egzersiz öncesi ekstra besinlerle depolarınızı doldurmak zorunda değilsiniz. Egzersiz öncesi enerjinizi yükseltmek ve gücünüzü artırmak için 1 orta boy taze meyve yeterli olabilmektedir. Muz, egzersiz öncesi tüketebileceğiniz mükemmel bir ara öğündür. Çünkü sindirimi kolaydır ve potasyum içerir. Terle birlikte kaybettiğimiz elektrolitleri yerine koymamızı sağlar. Aynı zamanda spor çantanızda taşıması oldukça pratik bir meyvedir. Benim önerim; muz yanında içeceğiniz bir fincan kahve enerjinizi katlayacaktır. Kafein, performansınızın daha uzun sürmesini sağlar ve kas ağrılarını azaltır. Bir fincan kahveyi (veya 2 fincan çayı) egzersizden yarım saat önce içmeye özen gösterin, bu yarım saatlik süreçte kafein vücut tarafından kullanılmaya başlayacaktır.
Uykudan Önce: Wasa ve Peynir
Kilo vermek isteyenler ve kilosunu korumak isteyenlerin yatmadan 2-3 saat kadar önce yeme işlemlerini bitirmesi önemlidir. Son ara öğünde yağlı ve yüksek kalorili atıştırma yapmak yerine yaklaşık 150 kalorilik doğru kombinasyondaki ara öğünler tercih edilebilir. Böylece daha rahat bir uyku uyumayı garantiye alırsınız. En iyi doğal yatıştırıcı triptofandır. Triptofan vücudumuzda seratonin üretimi için gereklidir. Seratonin ise sakinlik verir ve uykuya geçişinizi kolaylaştırır. Burada önemli olan hindi, süt, peynir ve yumurta gibi triptofan içeren besinleri karbonhidratlarla beraber tüketmektir. Karbonhidratlar, triptofanın beyine iletimini ve uykunuzun gelmesini sağlayacaktır. Benim önerim; wasa (karbonhidrat) ve az yağlı peynir (triptofan kaynağı) uyku öncesi harika bir ara öğün olabilir. Aynı zamanda gece yatmadan papatya çayı içmek de, kasların gevşemesini sağlayacaktır.
Parti Öncesi: Humus ve Sebzeler
Partiye gitmeden önce mutlaka bir şeyler yemenizi öneriyorum aksi taktirde kurt gibi aç olup, bütün gece kendinizi yağlı ve kremalı atıştırmaları yerken bulabilirsiniz. Burada en önemli nokta, parti öncesinde düşük kalorili, uzun süre tok tutacak, protein, lif ve su içeriği yüksek kombinler tercih etmektir. Benim önerim; 2 yemek kaşığı humus (nohuttan yapılır ve protein ile lif kaynağıdır) ve sınırsız sebze kombini yapmaktır. Sebzeler, yüksek oranda lif ve su içerirler ve uzun süre tokluk hissi yaratırlar. Örneğin; brokoli, karnabahar, havuç, cherry domates, salatalık, biber ve kereviz sapı kullanılabilir.
Uzun Araba Yolculuğu Öncesi: Süt ve Yağlı Tohumlar
Uyanık kalmanız ve dikkatli olmanız gereken uzun bir araba yolculuğuna çıkıyorsanız, en iyi seçim yağsız sütlü latte, siyah çay, yeşil kahve, expresso, mate çayı gibi kafeinli bir içecek içmek olacaktır böylece odaklanabilir ve dikkatinizi yola verebilirsiniz. Kafein, sindirim sonrası 30-60 dakika içinde pik seviyeye ulaşır bu nedenle yola çıkmadan en az yarım saat önce içmiş olmaya dikkat etmek önem taşır. Aynı zamanda uzun yolculuk öncesinde tercih edilen proteinden zengin bir ara öğün tok kalmanızı da sağlayacaktır. Benim önerim; latte ile bir avuç içi kadar badem, fındık, kaju, Antep fıstığı veya cevizi tercih etmeniz yönünde olacaktır.
Romantik Gece Öncesi: Bitter Çikolata ve Çilek
Sevgiliniz veya eşinizle özel bir gece planlıyorsanız, hem aşkınızı ateşleyecek hem de hafif hissettirecek kombinler yapmak önemlidir. Yağlı ve ağır soslu seçimler, mide ve barsak problemleri yaşamanızı ve şiş hissetmenizi sebep olabilir. Benim önerim; bitter çikolata kaplı çilek tercih etmeniz yönünde olacaktır. Çikolata ve çilek libido yükseltici flavonaidler içerir. Flavonaidler, damarları genişletici rol oynarlar bu da kan dolaşımını kolaylaştırmaktadır.
İş görüşmesi / Sınav Öncesi: Smoothie, Yumurta ve Ceviz
Konsantrasyonunuzu ve mental gücünüzü artırıcı bir kombinasyon arıyorsanız tercihiniz proteinlerden yana olsun. Yapılan son çalışmalar; proteinin, beyinde odaklanmayı ve dikkatli olmayı sağlayan hücreleri aktive ettiğini göstermektedir. Benim önerim; protein içeren lezzetli bir smoothie tercih edebilirsiniz. 150 gram az yağlı yoğurt, 150 gram yağ yağlı süt, 1 bardak taze veya dondurulmuş kırmızı meyveler (böğürtlen, frambuaz ve yaban mersini) ve buz ile smoothie hazırlayabilirsiniz. Yanında yumurta ve ceviz kombinasyonu ile mental gücünüzü destekleyebilirsiniz. Ceviz, Omega 3 içeriği ile hafıza üzerinde etkilidir. Önemli bir görüşme veya sınav öncesi en çok dikkat edilmesi gereken nokta ise daha önce yemediğiniz bir besini, yağlı ağır bir yemeği, gaz yapıcı baklagiller ve çok yüksek lifli sebzeleri tercih etmemek olacaktır.
Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak
Moso Diyet ve Beslenme Danışmanlığı
Facebook; UzmDyt Gamze Şanlı Ak
Twitter; DytGamzeSanliAk
İnstagram; gamzesanliak
kaynak:pembe nar-milliyet
Dr. Gönül Ateşsaçan, ödemlerden kurtulmak için karanfil çayı önerisinde bulundu.
“Ödem kadınlarda sıkça görülen, vücutta sıvı birikimi olarak tanımlanan bir durumdur” diyen Dr.Gönül Ateşsaçan, “Vücutta anormal miktarda su toplanması olarak da tanımlanabilir. Göz kapaklarında, ellerde ve ayaklarda şişmeler olur.
Yüzük takılamaz, ayakkabı giyilemez hale gelinir” dedi, ‘Neden Açım Neden Şişmanım’ kitabının da yazarı olan Dr. Gönül Ateşsaçan, “Deri altı dokusunda şişlik belirginse, bastırdığımız zaman içine çökme ve çukurlaşma gözleniyorsa vücutta ödem olduğu düşünebilir” diye konuştu. Vücutta ödem olduğunu nasıl anlarız? Dr.Gönül Ateşsaçan, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Deri altı dokusunda şişlik belirginse, bastırdığımız zaman içine çökme ve çukurlaşma gözleniyorsa vücutta ödem olduğu düşünebilir. Bu durumda mutlaka doktora başvurulmalı, gereken tahlil ve tetkikler yaptırılmalı. Eğer, tetkikler sonucunda ödem ciddi bir hastalık nedeni değilse, idiyopatik (nedeni bilinmeyen) ödem olarak adlandırılır.
Ödem riskini azaltmak için neler yapmalısınız? İdeal kiloya inmelisiniz; Düzenli olarak su tüketmelisiniz; Tuzu mutlaka azaltmalısınız; Karbonhidratlı yiyeceklerden uzak durmalısınız; Posalı beslenmeye özen göstermelisiniz; Alkol ve asitli içecekleri ise tüketmemelisiniz.”
Dr.Gönül Ateşsaçan ödemlerden ve toksinlerden kurtulmanız için size özel bir tarif verdi; İşte size ödem söktürücü içeceğin tarifi
: Malzemeler: 2 bardak su, 1 tutam Mısır püskülü, 1 tutam kiraz sapı , 5-6 sap maydonoz , yarım tatlı kaşığı ya da 1 poşet yeşil çay, 2 adet karanfil. Hazırlanışı: Kaynayan suyun içine tüm malzemeleri koyup 4 dk beklettikten sonra süzün. Karışım ılık hale gelince tüketebilirsiniz. Dilerseniz buz da ilave edebilirsiniz.
kaynak: pembe nar-milliyet