ZİHİNLE GEN KONTROLÜ

11118372_702967749825836_7441131502277217770_n[1]

Genlerimizin kurbanı olduğumuza inanırsak ilaç firmalarının kurbanı oluruz.
İlaç firmaları …Yani sınırlayıcı faktör, GENLER değil, ZİHİNDİR” Dr. Bruce Lipton

Evet , gerçekten de “Düşüncelerimizden sorumluyuz!…”

Albert Einstein, Leonardo Da Vinci ve Nikola Tesla gibi bir çok ünlü düşünürün
her şeyin birbirine bağlı olduğunu
ve dolayısı ile birbiri üzerinde etkisi olabileceğini belirttiğini
hepimiz hatırlarız.

İlaçların plasebo etkisinin görülmüş olması
veya hiç ameliyat edilmeyip sadece uyutulan kişilerin dahi
büyük oranlarda iyileştiğinin deneysel olarak tesbit edilmesi de
başlı başına düşüncenin etkisini göstermektedir.

Bu durum 2002’de New England Tıbbi Bilim Dergisi’nde yayınlanan
bir Baylor Tıp Fakültesi çalışması idi.

Bugün artık beynin genleri bilinçli bir şekilde kontrol ettiğini ,
salt genlerimizin kurbanı olmadığımızı biliyoruz.

Hatta araştırmacılar tarihte ilk defa
düşünceler ile kontrol edilebilecek
bir “gen ağı” bile oluşturmayı başardılar.

Projedeki iham kaynakları ise ‘Mindflex’ adı verilen ,
oyuncuların özel bir kulaklık ve alınlarındaki sensörler aracılığı ile
küçük bir topu çeşitli engellerden geçirmeye çalıştıkları bir oyun

Zaten protez uzuvları, bilgisayar programlarını,
uzaktan kumandalı helikopterleri dahi
Beyin-bilgisayar ara yüzleri ile kontrol edebiliyorduk

ve şimdi nihayet İsviçre’deki Basel Üniversitesi
Biyomühendislik ve Biyoteknoloji Bölümü’nden (D-BSSE)
Martin Fussenegger ve ekibi,

düşüncelere ait beyin dalgalarını kontrol etmek sureti ile

proteinlere dönüştüren bir gen düzenleme örneği oluşturdular.

Elektromanyetik alanı, farelerdeki “optogenetik” olarak bilinen
teknolojinin kullanıldığı bir implantta bulunan
genetik olarak modifiye edilmiş insan hücrelerindeki
protein üretimini tetiklemek için kullandılar.

LED lambasının kullanıldığı sistemde,
emilen ışık, genetiği değiştirilmiş hücreleri aydınlatıyor.

Aydınlanan hücreler de istenen proteinleri üretmeye başlıyor.

İnsan hücreleri için çok zararlı olmaması
ve dokuların derinine kadar girebilmesi sebebi ile
görsel olarak izlenebilen yakın kızılötesi (NIR) ışık kullanıldı

Üretilen protein miktarı

zihnin ;

dinlenme
meditasyon
ve konsantrasyon olmak üzere

farklı durumlarına göre ayrı ayrı kontrol edildi.

Bilgisayarda Minecraft oynayan (konsantre olmuş) denekler
ortalama seviyede SEAP salınımına neden olurken

Meditasyon durumundakilerde çok yüksek SEAP miktarı tespit ettiler.

Kablosuz çalışan Optogenetik implant önce hücre kültürleri
ve farelerde test edildi.

Araştırmacılar,sibernetik ve sentetik biyolojinin ürünün olan
bu zihinle kontrol edilen gen anahtarlarının,
insanlarda gen ifadesini kontrol etmede kullanabilecek düzeye gelmesinin
10 yılı bulabileceğini belirtiyorlar.

Bilim adamları implantların gelişmesi ile
belirli beyin dalgaları erken safhada tesbit edilerek
hastalıkları tetikleyen durumlar önceden tespit edilebileceğini
ve bu düşünce kontrollü implantların,
ruh hali ve endişe sorunlarında , kronik ve akut ağrıya karşı veya epilepsi gibi hastalıkların tedavisinde ve daha bir çok nörolojik hastalıkların tedavisinde kullanılabileceğini ümit ediliyorlar.

Dr. Bruce Lipton’a göre :

Kişinin inançları tarafından genleri manipüle edilebilir

İnsanların inançları, olumlu veya olumsuz algılamayı seçer.

İnsanların etrafı algılamak için beş duyuları olduğu gibi
bir hücre de hücre zarı yüzeyinde çevreyi algılayan reseptör proteinlere sahiptir.

Bu proteinler bir kişinin genlerinin belirli bir durum için
aktivasyonunun belirlenmesine yardımcı olur.
Genler bir bilgisayar diskindeki programlar gibidir.

Bu programlar, iki sınıfa ayrılabilir:

İlki büyüme ya da üreme ile de ilgilidir;
İkinci korunması ile ilgilidir.

Hücre besin ile karşılaştığında, büyüme genleri aktive ederek kullanır.
Hücre toksinlerle karşılaştığında, koruyucu genleri aktive ederek kullanılır.

İnsanın sevdiği bir şey ile karşılaştığı zaman, büyüme genleri aktive edilir.
İnsan korktuğu zaman ise koruma genleri aktive edilir.

Olumsuz algı koruma genlerini aktive olduğunda,
vücudun tepkisi programlanmış bir “dövüş ya da kaç” dır.

Düşünce gücümüzün oluşturduğu İnançlar
gerçek ortamla ve biyolojimiz arasında bir filtre görevi yapar.

Böylece, insanlar kendi biyolojisini değiştirme gücüne sahiptir.

Yine Düşünce ve DNA değişimine dair bir başka araştırma
dikkate değerdi :

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Hastanesinde görevli
Dr. Demet Alıcı, “Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarında Oksidatif Metabolizmanın ve Oksidatif DNA Hasarının Değerlendirilmesi” adlı
çalışmayla 38 sağlıklı ve 42 hasta üzerinde bir çalışma yapmış
ve araştırma sonucunda
obsesyonlu (takıntılı) hastalarının
DNA’sında hasar oluştuğu belirlemişti.

Ek olarak:

http://infinityhousemagazine.com/…/controlling-genes-thoug…/

http://visualmeditation.co/how-our-thoughts-control-our-dna/

alıntı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yorum bırakın